Yerel Haberler
Ankara
Bakan Göktaş: “Kadına yönelik şiddeti, topyekûn mücadele etmemiz gereken hayati bir mesele olarak görüyoruz” 27 Kasım 2024 Çarşamba - 12:40:50 Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, kadına yönelik şiddeti topyekûn mücadele edilmesi gereken hayati bir mesele olarak gördüklerini belirterek, "81 ilde avukatlarımızla kadın, çocuk ve aile üyelerine yönelik her türlü şiddet, tehdit, istismar, ısrarlı takip vakaları ve iddiaları büyük bir titizlikle takip ediyor, açılan davalarda mağdurların yanında yer alıyoruz. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile bu konuda dünyada eşi benzeri az bulunan hukuki bir düzenlemeye sahip olduğumuzu vurgulamak isterim” dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2025 yılı bütçesi görüşülmeye başlandı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, komisyonda bu yıl gerçekleştirilen faaliyetler, 2025 yılı bütçe teklifi ve 2023 yılı kesin hesabı hakkında sunum yaptı. Bakanlığın 2025 yılı bütçe teklifinin 407 milyar 10 milyon 627 bin Türk lirası olduğunu açıklayan Göktaş, bütçenin yarısının kadınlar için kullanıldığının altını çizdi. “2023 yılında 1,51 olan doğurganlık hızımız nüfusun kendini yenileme oranının çok altında seyrediyor” Toplumları var eden ve güçlü bir şekilde ayakta tutanın aile olduğunu vurgulayan Bakan Göktaş, “Birlik ve beraberliğimizi güçlendiren aile, çocuklarımızın kimlik kazandığı, devlete, topluma ve kültürümüze aidiyet hissederek büyüdüğü yerdir. Ailenin toplumun temeli olduğu, Anayasamızın 41. maddesinde de açıkça belirtilmektedir. Bu anlamda aile yapısına ve değerlerine özen ve hassasiyet göstererek aileyi korumak anayasal bir sorumluluktur. Bu sorumluluk ile hazırladığımız ‘Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planımızı’ 15 Mayıs Uluslararası Aile Günü’nde kamuoyu ile paylaştık. Küresel riskler ve demografik dönüşüm, sosyal refah, aile odaklı sosyal hizmetler, dijitalleşme, çevre ve afetler olmak üzere 5 ana tema çerçevesinde stratejik hedefler belirledik. Dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyor, politikalarımızı bu doğrultuda güncelliyoruz. Nitekim bugün dünyanın her yerinde demografik dinamikler değişiyor. Dünya genelinde olduğu gibi yaşlı nüfus, yalnız yaşayan bireyler, boşanmalar, tek ebeveynli aileler giderek artarken genç nüfusumuz da hızla azalıyor. 2023 yılında 1,51 olan doğurganlık hızımız, nüfusun kendini yenileme oranının çok altında seyrediyor. Bu bağlamda sağlıklı aileleri korumak ve çalışmalarımızı bütüncül bir anlayışla yürütmek için Aile ve Nüfus Politikaları Daire Başkanlığını kurduk. Dinamik nüfus yapımızı korumak ve en uygun politikaları geliştirmek için bir saha araştırması başlattık. İlk defa oluşturulacak ‘Nüfus Politikaları Kurulu’na ilişkin çalışmalarımızın son aşamasına geldik. Kurul ile nüfusa ilişkin hukuki düzenlemeleri, kurumsal yapıları, politikaları ve hizmetleri bütüncül bir yaklaşımla ele alacağız” ifadelerini kullandı. Her zaman ve her koşulda vatandaşın yanında olduklarını söyleyen Göktaş, 2013 yılından bu yana Türkiye genelinde 235 afet ve acil durumda 5,6 milyon vatandaşa psikososyal destek hizmeti sunduklarını söyledi. Bugüne kadar 5 bin 681 Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP) görevlisiyle son bir yılda 1,4 milyon hane olmak üzere toplam 8,3 milyon haneye ulaştıklarını söyleyen Göktaş, ASDEP ile ailelerin ihtiyaçlarını yerinde tespit ederek sosyal hizmetleri ulaştırmaya devam edeceklerini belirtti. “Dijital bağımlılık son yıllarda ciddi bir problem olarak karşımıza çıkıyor” Bağımlılığın bireylerin, ailelerin, toplumların ve ülkelerin geleceğini etkileyen küresel bir tehdit olduğuna dikkati çeken Göktaş, “Bakanlık olarak, Yeşilay ile madde, alkol, tütün, kumar, dijital ve teknoloji bağımlılığı hususlarında önleyici rehberlik, eğitim ve farkındalık programları düzenliyoruz. Eğitim programlarımızla bugüne kadar 1,5 milyondan fazla kişiye ulaştık. Yeni hizmet modelimiz, Sosyal Uyum Süreci Danışmanlığı ile yürütülen tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarına sosyal uyum boyutunda katkı sunacağız. Burada şu noktaya özellikle dikkatinizi çekmek isterim. Bildiğiniz üzere teknolojinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan dijital bağımlılık son yıllarda ciddi bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Konunun uzmanları, ebeveynler ve çocukların katılımıyla, ‘Dijital Bağımlılık ve Aile Çalıştayı’nı düzenledik. Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Eylem Planımızda belirlediğimiz hedefler çerçevesinde, dijitalleşmenin beraberinde getirdiği tehlikelere karşı tedbirler geliştiriyoruz. Hedefimiz, dijital dünyanın aileler ve özellikle çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ve kalıcı çözümler geliştirmektir” diye konuştu. “5 bin genç çiftin kredi ödemelerini gerçekleştirdik” Aile ve Gençlik Fonu hakkında da konuşan Bakan Göktaş, “Aile ve Gençlik Fonu kapsamında Evlenecek Gençlerin Desteklenmesi Projemizi pilot olarak deprem bölgesini önceleyerek başlattık. Projenin uygulama alanını, doğurganlık oranları en düşük olan Zonguldak, Karabük ve Bartın’ın yanı sıra Osmaniye’yi de dahil ederek genişlettik. Proje kapsamında 6 bin 17 çifte evlilik öncesi eğitim ve aile danışmanlığı hizmeti sunduk. Ayrıca 5 bin genç çiftin kredi ödemelerini gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde projemizin uygulama alanını genişleterek daha fazla çiftimizin bu imkândan faydalanmasını sağlayacağız” dedi. Çocuklar Güvende Programı ile 55 bin 67 sosyal hizmet müdahalesi yapıldı Çocuklara ve yaşlılara yapılan yatırımlar hakkında bilgi veren Göktaş, şu anda 80 çocuk evleri koordinasyon merkezine bağlı bin 185 çocuk evinde 5 bin 538, 119 çocuk evleri sitesinde 7 bin 173 ve 62 ihtisaslaşmış çocuk evleri sitesinde bin 698 çocuk olmak üzere toplam 14 bin 409 çocuğa hizmet sunduklarını söyledi. Çocuklar Güvende Programı kapsamında 393 ekiple risk altındaki çocuklar ve ailelere koruyucu, önleyici ve destekleyici hizmetler sunduklarını belirten Göktaş, ekiplerin bu programla 25 bin 990 okul ziyareti ve 138 bin 462 görüşme gerçekleştirerek, 55 bin 67 sosyal hizmet müdahalesinde bulunduklarını açıkladı. “2025 yılında kadınlar için bütçemizde ayrılan toplam tutar 206 milyar 19 milyon 243 bin liradır” Kadınların ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda güçlenmelerini sağlayan birçok ilke imza attıklarını söyleyen Göktaş, “Güçlü kadın, güçlü Türkiye şiarıyla bu yıl 8 Mart’ta açıkladığımız Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı ile kadınların gücüne güç katmaya devam ediyoruz. 2024-2028 dönemini kapsayan eylem planımızla eğitim, sağlık, ekonomi, liderlik ve karar alma mekanizmalarına katılım ile çevre ve iklim değişikliği alanlarında çalışmalar yürütüyoruz. İl bazında eylem planları uygulayarak, kadınların güçlenmesi çalışmalarını ülke genelinde sürdürülebilir ve sistematik bir yapıya kavuşturmayı hedefliyoruz. 2025 yılı bütçemizde sadece Kadının Güçlenmesi Programı’na ayırdığımız miktar yaklaşık 6 milyar liradır. Evde bakım ücreti, SED ödemeleri, doğum yardımları, eşi vefat eden, engelli ve 65 yaş üstü kadınlara verilen destekler, ADEM ve SODAM projeleri ve genel sağlık sigortası primleriyle birlikte 2025 yılında kadınlar için bütçemizde ayrılan toplam tutar 206 milyar 19 milyon 243 bin liradır. Bu anlamda aslında Bakanlığımız bütçesinin yüzde 50,6’sını, yani yarısından fazlasını kadınlar için ayırdığımızı özellikle ifade etmek istiyorum” ifadelerine yer verdi. “Kadına yönelik şiddeti topyekûn mücadele etmemiz gereken hayati bir mesele olarak görüyoruz” Bugün kadına yönelik şiddetin küresel bir sorun olmaya devam ettiğini belirten Göktaş, “Kadına yönelik şiddeti, topyekûn mücadele etmemiz gereken hayati bir mesele olarak görüyoruz. Bu meseleye her zaman siyaset üstü bir anlayışla yaklaştık. Her seferinde dile getirdiğimiz gibi bizim için tek bir vaka bile çok fazladır. Bakanlık olarak kadının temel haklarını ihlal eden ve toplum huzurunu tehdit eden şiddet karşısındaki net tavrımızdan asla taviz vermedik. Fiziksel, psikolojik, ekonomik ve siber olmak üzere şiddetin her türüyle mücadelemizi ‘sıfır tolerans’ ilkesi doğrultusunda büyük bir kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdürmeye de devam edeceğiz. 81 ilde avukatlarımızla kadın, çocuk ve aile üyelerine yönelik her türlü şiddet, tehdit, istismar, ısrarlı takip vakaları ve iddiaları büyük bir titizlikle takip ediyor, açılan davalarda mağdurların yanında yer alıyoruz. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile bu konuda dünyada eşi benzeri az bulunan hukuki bir düzenlemeye sahip olduğumuzu vurgulamak isterim” ifadelerine yer verdi. “2025 yılı bütçe teklifi ise 407 milyar 10 milyon 627 bin Türk lirasıdır” Bakanlığın 2025 yılı için talep ettiği bütçe hakkında konuşan Göktaş, “2023 yılı kesin hesaba ilişkin bütçemizin yüzde 99,6’sına tekabül eden 212 milyar 382 milyon liralık ödeneği kullandık. 2025 yılı bütçe teklifi ise 407 milyar 10 milyon 627 bin Türk lirasıdır. Bakanlığımız merkez ve taşra birimlerine; personel giderlerine 53 milyar 280 milyon, sosyal güvenlik prim giderlerine 8 milyar 825 milyon, mal ve hizmet alım giderlerine 20 milyar 1 milyon, cari transfer giderlerine 319 milyar 632 milyon, sermaye giderlerine 5 milyar 259 milyon, sermaye transferlerine ise 10 milyon 300 bin Türk lirası bütçe tahsis edilmektedir. ‘Biz büyük bir aileyiz’ inancıyla ülkemizin dört bir yanında fedakârca emek veren çalışma arkadaşlarımıza sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 12:38 ATO Başkanı Baran’dan yerli ürün tercihi çağrısı Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, "Gelişen üretim altyapımız ve nitelikli insan kaynağımız sayesinde, yerli üretimin kamu alımlarında daha fazla yer bulabileceğine inanıyoruz" dedi. Ankara Ticaret Odası Kasım Ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATO Meclis ve Komite Üyeleri’nin müşterek katılımıyla, Meclis Başkanı Mustafa Deryal başkanlığında yapıldı. ATO Meclis Salonu’nda gerçekleşen toplantıda konuşan ATO Başkanı Baran, yönetim kurulu çalışmaları hakkında bilgi vererek güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Dünya ekonomisinin sancılı bir süreçten geçtiğini anlatan Baran, yoğun savaş ve çatışmaların yaşandığı bir coğrafyada yer alan Türkiye’nin ekonomik gücünü muhafaza etmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye’nin uzun yıllardır sürdürülebilir bir düzeye indirilmeye çalışılan cari açık probleminin bulunduğunu hatırlatan Baran, cari açık düzeyinin indirilmesi ve üretim ve istihdamın artması için yerli ürün ve hizmetlerinin Türkiye’den sağlanması konusunun bir tercih değil stratejik zorunluluk haline geldiğini söyledi. Ankara Ticaret Odası olarak yerli üretimi desteklemeyi kendilerine misyon edindiklerini belirten Baran, üretim ve istihdamın güçlenmesi için kamu ve özel sektör iş birliğinin kritik rol üstlendiğini kaydetti. “Gelişen üretim altyapımız sayesinde yerli üretimin kamu alımlarında daha fazla yer bulabileceğine inanıyoruz” Tüm resmi kurumlar, üniversiteler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri ile oda ve borsalara ürün ve hizmet alımlarında “yerli” tercihinin benimsenmesi çağrısında bulunan Baran, şu ifadelere yer verdi: “İndirilmeye çalışılan cari açık problemimiz var. Yerli ve milli bakış açısı bu noktada öne çıkmalı. İhtiyaç duyulan ürün ve hizmetlerin Türkiye’den kaliteli bir şekilde sağlanabildiği bir ortamda, önceliğin bu kalemlere verilmesi artık bir tercih değil, stratejik bir gerekliliktir. Gelişen üretim altyapımız ve nitelikli insan kaynağımız sayesinde, yerli üretimin kamu alımlarında daha fazla yer bulabileceğine inanıyoruz. Buradan, iç piyasamızı canlandıracak bu yaklaşımın tüm resmi kurumlar, üniversiteler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri ile oda ve borsalar tarafından benimsenmesi çağrısını yapıyorum. Bu yaklaşım, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir sorumluluk meselesidir.” Baran, konuşmasında, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın akaryakıt sektöründe kayıt dışılığı engellemek amacıyla gerçekleştirdiği düzenlemeyle 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren devreye girecek olan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’nin (UTTS) akaryakıt dağıtımı yapan işletmeler ve kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtlar açısından ekstra ve hazır olunmayan bir yük getireceğinin ATO Üyeleri tarafından dile getirildiğini söyledi. “UTTS’nin yürürlük tarihinin yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz” UTTS kapsamında taşıtlara, depo girişine monte edilebilen ve taşıta ait plaka bilgisi, mükellefe ilişkin bilgiler gibi konuları hafızasında muhafaza eden ve bu bilgilerin akaryakıt alımı sırasında Taşıt Tanıma Okuyucu (TTO) cihazı vasıtasıyla pompa ünitelerinin bağlı olduğu yeni nesil pompa ödeme kaydedici cihazlara otomatik iletilmesini sağlayan Taşıt Tanıma Birimi takılmasının öngörüldüğünü bildiren Baran, “Üyelerimiz sistemin devreye alınması için ortaya çıkacak maliyetin bir yük oluşturacağını ısrarla vurguluyorlar. Hazine ve Maliye Bakanlığımızın vergi kayıplarını önlemek için yaptığı çalışmaları sonuna kadar destekliyoruz. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin devletin ve iş dünyasının en öncelikli meselesi olması gerektiğine inanıyoruz. Ancak UTTS’nin yürürlüğe girmesi ile gerek akaryakıt dağıtımı yapan gerekse diğer alanlarda ticari faaliyetlerini yürüten pek çok farklı sektörden işletmelerimize ek maliyetler gelecek. Bu nedenle UTTS’nin yürürlük tarihinin yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Milletimizin güçlü yarınlara yürüyebilmesi için her türlü imkanla buluşturmakta bizim görevimizdir”
21 Kasım 2024 Perşembe - 14:04 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Milletimizin güçlü yarınlara yürüyebilmesi için her türlü imkanla buluşturmakta bizim görevimizdir” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Milletimizin güçlü yarınlara yürüyebilmesi için her türlü imkanla buluşturmakta bizim görevimizdir” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TOBB ETÜ Üniversitesi’nin düzenlediği “Türkiye’nin Kuantum Çağı Başlıyor: Türkiye’nin İlk Kuantum Bilgisayarı" açılış törenine katıldı. Konuşmasında teknolojinin insanlığın ufkunu genişleten ve medeniyet yarışında fark oluşturan en hayati olgu olduğunu belirten Yılmaz, “Günümüzde dijital devrim ve çığır açan teknolojiler, ülkelerin kaderini şekillendiren başlıca unsurlar haline gelmiştir. Cumhurbaşkanımız liderliğinde ortaya koyduğu vizyoner yaklaşımlarla Milli Teknoloji Hamlesi’ni bir devlet politikası olarak benimsemiş durumdayız. Böylece savunma sanayii başta olmak üzere teknoloji üreten bir ülke olma yolunda güçlü bir irade gösterilmiştir. Hukuki anlamda bağımsız olsa da ülkeler gerçek anlamda bağımsızlık, güçlü bir ekonomik yapı olmaktan geçiyor. Güçlü ekonomik yapının ise temeli bilim ise teknolojide sağladığınız ilerlemedir. Bu hamle, sadece bir kalkınma projesi değil, aynı zamanda bağımsızlık ve geleceğin teminatı olarak görülmesi gereken bir projedir” ifadelerini kullandı. “Savunma sanayii, uzay, yapay zekâ, biyoteknoloji ve kuantum teknolojilerinde yerli üretimi artırmak, milletimizin refahını ve küresel rekabet gücünü oluşturmanın başlıca şartlarıdır” Savunma sanayii, uzay, yapay zekâ, biyoteknoloji ve kuantum teknolojilerinde yerli üretimi artırmanın milletin refahını ve küresel rekabet gücünü oluşturmanın başlıca şartları olduğunu söyleyen Yılmaz, “Teknolojik ilerleme, sadece yenilik üretmek değil; aynı zamanda toplumun tüm kesimlerini bu dönüşüme dâhil ederek bir kalkınma mekanizması inşa etmektir. Milli Teknoloji Hamlesi işte bu yapıyı kurarak, yalnızca bugünü değil, yarınlarımızı da güvence altına almayı hedeflemektedir. Bu çerçevede atılan her adım, ülkemizin sadece teknolojiyi tüketen değil, üreten, geliştiren ve dünyaya yön veren bir ülke olma yolunda kararlılıkla ilerlediğini göstermektedir. TOBB ETÜ Teknoloji Merkezi’nde ülkemize kazandırılan 5 kubit kuantum bilgisayar QuanT, bu yöndeki çabalarımızın önemli bir meyvesidir. Böylece kuantum bilgisayar teknolojisine sahip az sayıda ülke arasına girmiş durumdayız. Ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu sayede akademisyenlerimizin, sanayi temsilcilerimizin, girişimcilerimizin ve genç araştırmacılarımızın geleceğin teknolojileri alanında çalışma ve katkı sağlama imkânı bulacak olmalarından son derece memnun olduğumu da ifade etmek istiyorum. Ayrıca ülkemiz bu sayede kuantum teknolojisi ekosisteminin gelişmesine katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu. Yılmaz, UNESCO tarafından ilan edilen 2025 Uluslararası Kuantum Bilimi ve Teknolojisi Yılı’na büyük bir inanç ve güçlü adımlarla hazırlandıklarını, bu dönemde uluslararası iş birliği fırsatlarının artacağına ve Türkiye’nin bilimsel liderliğini güçlendireceğine inandığını söyledi. “TOBB ETÜ Teknoloji Merkezi’nin çok daha büyük başarılara imza atacağına inanıyorum” Kalkınma Bakanı olduğu dönemde TOBB ETÜ Hidro Merkezi’nin kuruluşuna destek verdiklerini hatırlatan Yılmaz, “Böylelikle dünyanın en büyük Su Türbin Test ve Tasarım Merkezi’ni ülkemize kazandırdık. Ardından şu an içinde bulunduğumuz teknoloji merkezi kuruldu. 13-14 yıl evvelden bugünlere gelinen aşamayı takdir ediyor, TOBB ETÜ Teknoloji Merkezi’nin çok daha büyük başarılara imza atacağına inanıyorum” dedi. “Yapılan örtülü ve açıktan engellemeleri biliyoruz” Kuantum bilgisayarların klasik bilgisayarların işlem gücünü kat kat aşarak karmaşık problemleri çözme kapasitesiyle teknoloji dünyasında devrim olarak nitelendirildiğini belirten Yılmaz, “Kuantum devriminin insanlığın teknolojiye bakışını kökten değiştireceği ve önümüzdeki yıllarda bilim ve endüstri dünyasını derinden şekillendireceği öngörülüyor. Kuantum bilgisayarlar, stratejik alanların yanı sıra sağlık, finans, sensör teknolojileri ve ileri malzeme geliştirme gibi sektörlerde de oyunu değiştirecek bir etkiye özelliğe sahip. Bu sebeple her ülke kendi yerli kuantum teknolojileri yol haritasını oluşturmaya başlamış, aşama kaydeden ülkeler bu teknolojide tekeli ellerinde tutmak amacıyla kritik bileşenlere ticari kısıt uygulamaya yönelmiştir. Bu da bizi çığır açan kuantum teknolojisinde kendi altyapımızı oluşturmaya motive etmiştir. Yapılan örtülü ve açıktan engellemeleri biliyoruz. Dolasıyla bu konuda kendi ayaklarımız üstünde durmak, dost ülkelerle birlikte kendi çözümlerimizi üretmek durumdayız” şeklinde konuştu. “Milletimizin güçlü yarınlara yürüyebilmesi için her türlü imkanla buluşturmakta bizim görevimizdir” Gençlere seslenen Yılmaz, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Kuantum bilgisayarların dünyası, sizler için yeni nesil teknolojilerin öncüsü olma fırsatı sunuyor. Sizlerin bu alanda yer alması, ülkemizin bilimsel geleceğine katkıda bulunmakla kalmayacak, aynı zamanda küresel ölçekte fark oluşturmamızı sağlayacaktır. QuanT, sizlere kuantum teknolojisi hakkında uygulamalı bilgi edinme ve bu alanda ilk adımlarını atma imkânı sunacaktır. Sizler, bugünün üniversite öğrencileri olarak, yarının bilim insanları, girişimcileri ve liderlerisiniz. Birtakım çevreler karamsar hava oluşturmaya çalışıyor olabilir. Özellikle beyin göçünü tahrik etmek için gençlerimizi dış ülkelere yönlendirmiş olanlar olabilir. Ancak şunun altını özellikle çizmek istiyorum. Gençler nitelikli insan gücümüz bizim en büyük sermayemizdir. Ne finansal güç ne yer altı madenler, bugünün dünyasında fark oluşturacaklar sizlersiniz. İnsanımızı ülkemizin geleceği için milletimizin güçlü yarınlara yürüyebilmesi için her türlü imkanla buluşturmakta bizim görevimizdir. “ Kuantum bilgisayarın sürekli geliştirilmeye devam edilerek moleküler simülasyonlardan yapay zekaya, optimizasyondan kriptografiye kadar birçok alanda klasik bilgisayarların çözmekte zorlandığı karmaşık problemleri çok daha hızlı çözebilecek kapasiteye ulaştırılacağını aktaran Yılmaz, “Böylece bilim, sağlık, finans ve güvenlik gibi kritik sektörlerde yenilikler sunarak küresel rekabette ülkemize stratejik bir avantaj sağlayacaktır. Savunma Sanayii Başkanlığımızın desteğiyle ASELSAN ve TOBB ETÜ tarafından kurulacak olan süperiletken çip üretimevi ile ilerleyen zamanda yüksek kapasiteli kuantum bilgisayarımızı da yapacağımıza gönülden inanıyorum. Kuantum konusunda çalışan gençlerimizi, akademisyenleri ve startupları, TOBB ETÜ’de kurulacak olan kuantum ekosisteminde yer almaya, birlikte çalışmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı. Yılmaz, daha sonra yetkililerden bilgi aldı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul’da 34 milyon 270 Bin uyuşturucu hap ele geçirildiğini duyurdu
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:56 İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul’da 34 milyon 270 Bin uyuşturucu hap ele geçirildiğini duyurdu İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, zehir tacirlerine yönelik Narkoçelik-49 operasyonları çerçevesinde Jandarmanın İstanbul’da ele geçirdiği 34 Milyon 270 Bin uyuşturucu hapın, jandarmanın bir seferde ele geçirdiği en yüksek uyuşturucu hap miktarı olduğunu duyurdu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, uyuşturucu madde imalatçılarına ve zehir tacirlerine yönelik 23 ilde operasyon gerçekleştirildiğini duyurdu. Sosyal medya hesabı üzerinden operasyonlara ait görüntüleri paylaşan Bakan Yerlikaya, Jandarmanın İstanbul’da ele geçirdiği 34 Milyon 270 Bin uyuşturucu hap, jandarmanın bir seferde ele geçirdiği en yüksek uyuşturucu hap miktarı olduğunu açıkadı. Gerçekleştirilen operasyonların Narkoçelik-49 olarak gerçekleştirildiğini duyuran Yerlikaya, operasyonlarda toplam 1 Ton 756 kg uyuşturucu madde, 995 bin adet kök kenevir/kök skunk ile 34 milyon 617 Bin 835 adet uyuşturucu hap ele geçirildiğini duyurdu. Operasyonlarda 58 şüpheli zehir tacirinin yakalandığını duyuran Yerlikaya, bu şüphelilerin 40’ının tutuklandığını, 4’ünün hakkında adli kontrol kararı verildiğini, diğer şüphelilerin ise işlemlerinin devam ettiğini açıkladı. Uyuşturucunun milletin güvenliğini, sağlığını ve geleceğini tehlikeye attığına dikkati çeken Yerlikaya, "Geleceğimiz olan gençlerimizi uyuşturucudan uzak tutmak için birlikte mücadele edelim" ifadelerine yer verdi. Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde düzenlenen operasyonlar şu illerde gerçekleştirildi; "İstanbul, Diyarbakır, Antalya, Hakkari, Manisa, Aksaray, Hatay, Sakarya, Mardin, Van, Kayseri, Adana, Balıkesir, Samsun, Amasya, Mersin, Şanlıurfa, Batman, Adıyaman, Ağrı, Bursa, İzmir ve Kırıkkale." İstanbul İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda, Jandarmanın bir seferde yakaladığı en yüksek uyuşturucu hap miktarı olan 34 milyon 270 bin adet uyuşturucu hap, 4 kg metamfetamin, 6 kg eroin ele geçirildi. 4 Şüpheli uyuşturucu imalatçısı tutuklandı. Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 1 ton 365 kg esrar, 544 bin adet kök skunk, 451 bin adet kök kenevir ele geçirildi. 6 Şüpheli Sokak Satıcısı yakalandı ve tutuklandı. Antalya İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 36 bin adet uyuşturucu hap, 12 kg skunk, 14 lt sıvı metamfetamin ele geçirildi. 4 Şüpheli zehir taciri yakalandı ve tutuklandı. Manisa İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 8 bin 123 adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 4 Şüpheli zehir taciri yakalandı. 3’ü tutuklandı. 1’i hakkında adli kontrol kararı verildi. Aksaray İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 1,5 kg metamfetamin, 1.038 adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 7 Şüpheli zehir taciri yakalandı. 3’ü tutuklandı. Hatay İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 136 bin adet uyuşturucu hap, 49 kg esrar ele geçirildi. 1 Şüpheli Zehir Taciri yakalandı ve tutuklandı. Van İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 82 kg metamfetamin ele geçirildi. 1 Şüpheli Zehir Taciri yakalandı. Samsun İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 146 kg esrar, 1.541 adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 3 Şüpheli Zehir Taciri yakalandı. 1’i tutuklandı. Mersin İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 28 bin 870 adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 3 Şüpheli Zehir Taciri yakalandı ve tutuklandı. Şanlıurfa İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 20 kg esrar ele geçirildi. 4 Şüpheli zehir taciri yakalandı. 2’si tutuklandı. 2’si hakkında adli kontrol kararı verildi. Bursa İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 5,5 lt sıvı metamfetamin ele geçirildi. 1 Şüpheli Zehir Taciri yakalandı ve tutuklandı. İzmir İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 129 bin 128 adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 4 Şüpheli zehir taciri yakalandı. Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyonda; 41 kg metamfetamin ele geçirildi.
Kız arkadaşının akrabaları tarafından darp edildi
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:54 Kız arkadaşının akrabaları tarafından darp edildi Çankırı’da üniversite okuyan Cihat Kapukaya (20), ayrılmak istediği için öfkelenen kız arkadaşının akrabaları tarafından öldüresiye darp edildi. Olay, Çankırı’nın Dr. Devlet Bahçeli Parkı’nda saat 21.30 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre, Çankırı’ya üniversite okumak için giden Cihat Kapukaya, çalıştığı işyerinde arkadaş vesilesiyle tanıştığı A.S. ile görüşmeye başladı. A.S. ile 2 ay boyunca arkadaşlık yapan Kapukaya, ayrılmak istedi. A.S. son kez görüşmek istediğini dile getirerek Kapukaya’yı Çankırı Merkez’de bulunan Dr. Devlet Bahçeli Parkı’na çağırdı. Görüşmenin ardından A.S. ve beraberinde getirdiği 2 kişi Cihat Kapukaya’yı darp ederek bir aracın içerisine bindirdi. Yol boyunca A.S.’nin cezaevinde bulunan abisi ile telefonda görüştürüldüğünü ifade etti. Aracın içerisinde darp edilen Kapukaya, Recep Tayyip Erdoğan Parkı’na götürüldü. Park’ta gasp edildikten sonra dereye düştüğünü belirten Kapukaya, oradan kaçarak bir markete sığındığını bildirdi. Kapukaya, marketten bindiği taksi ile Ankara’ya gelip ailesinin yanına sığındığını söyledi. “Hiç konuşamadın bilincim gitti geldi” Sevgilisi ile ilk defa buluştuğunu ve kaçırıldığını söyleyen Kapukaya, darp edildiği anları ve tüm yaşananları şöyle anlattı: “Hiç buluşmamıştık, ilk defa buluşacaktık beni parka çağırdı. Devlet Bahçeli parkında 15 dakika oturduk, ondan sonra ben gitmem gerektiğini söyledim. Çimenlerin arasından iki kişi çıkarak beni arabaya aldılar. Arabaya alır almaz beni darp etmeye başladılar, beni dövmeye başladılar. Bolu Gerede Açık Cezaevindeki A.S. abisini arayarak beni onunla konuşturdular. Konuştururken de darp ediyorlardı. Arabanın içinde bana bıçak salladılar bıçak sıyırdı, kesici aletten sıyrılınca ben zaten şoka uğradım. Recep Tayyip Erdoğan parkının oralarda beni ıssız yerlere götürdüler. Dağın tepesine beni indirdiler bu zamana kadar hep darp edildim. Çok kötü dövdüler hiç konuşamadım bilincim gitti geldi. Her şeyimi elimden aldılar, cüzdanımı, telefonumu her şeyimi aldılar beni gasp ettiler. Darbelerin etkisi ile bir ileri bir geri gidince tepeden aşağı yuvarlandım. Tepeden yuvarlanınca aşağıda kıyıda dere vardı oraya düştüm. Boynuma kadar geldi derenin suyu. Suyun soğuk olmasıyla bir an kendime gelir gibi oldum”. “Kaçırıldım, gasp edildim, darbe yedim” Polisi bile aramaktan çekindiğini bildiren Kapukaya, hemen ailesinin yanına sığınmayı tercih ettiğini aktardı. Kendisine bunu yapanların ceza almasını istediğini söyleyen Kapukaya, “Kaçırıldım, gasp edildim, darbe yedim. Bunların hemen yakalanmasını istiyorum” sözlerini söyledi. Okul hayatının bitme noktasına geldiğini ve psikolojisinin bozulduğunu anlatan Kapukaya, “Benim okul hayatım vardı, son sınıf öğrencisiydim okulum bitecekti. Aileme veya bana yapılan bir şeyden kim sorumlu olacak. Bunların yakalanmasını istiyorum. Okulumdan geri kaldım, her şeyden geri kaldım, psikolojim bozuldu, uyuyamıyorum şu an çok darmadağınım burada nasıl konuşuyorum onu da bilmiyorum” diye konuştu. “Savcılığa gidip gereken işlemleri başlattık” Cihat Kapukaya’nın darp raporunu aldıklarını ve savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen abisi Cemil Kapukaya, “Hangi devirde yaşıyoruz bilmiyorum ama bugün benim kardeşimin başına gelen yarın başkasının başına da gelecek. Bu insanları bitirmemiz gerekiyor. En büyük devlettir. Ben devletime sığınıyorum. İş göremez raporu da aldık. Savcılığa gidip gereken işlemleri başlattık. Suç duyurusunda da bulunduk. En hızlı şekilde gereğinin yapılmasını istiyoruz. Bunların cezasını çekmesini istiyoruz” dedi. “Ben adalet istiyorum” Oğlunun başına gelenler için adalet istediğini bildiren anne Ayşe Kapukaya, “Biz adalet istiyoruz. Ben her gün çocuğumla konuşurum. Çocuğum işten okula gidiyordu. Her şeyini kendi yapıyordu bunların durumunu öğrenince ayrılmak istedi. Böylece çocuğuma kumpas kuruyorlar. Sanki dağ başında yaşıyoruz sanki bunlardan başka kimse yok. Herkes çocuğuna sahip çıksın, gece gündüz ilgilenmek lazım. Yapanları Allah’a havale ediyorum, ben adalet istiyorum” ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Tunç: "Şiddeti meşru göstermeye çalışan her söylemin ve davranışın karşısında en güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz"
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:27 Adalet Bakanı Tunç: "Şiddeti meşru göstermeye çalışan her söylemin ve davranışın karşısında en güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Kadına karşı şiddeti meşru göstermeye çalışan hiçbir bahaneyi kabul etmiyor, bu tür temelsiz savunmaları reddediyoruz. Bundan sonra da şiddeti meşru göstermeye çalışan her söylemin ve davranışın karşısında en güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’da Dikmen Hakimevi’nde düzenlenen "Kadınların Adalete Erişiminin Güçlendirilmesi Paneli"ne katıldı. Panelde konuşan Bakan Tunç, kadına karşı şiddette hiçbir bahanenin meşru olarak kabul edilemeyeceğini ve kadına karşı şiddetle mücadele edeceklerini ifade ederek, "Bugün gerçekleştireceğimiz panelde ’Ulusal ve Uluslararası Hukukta Kadının İnsan Hakları’, ’Ceza Hukukunda Kadına Yönelik Şiddet Eylemleri’, ’6284 Sayılı Kanun’un Uygulanmasıyla İlgili Sorunların Ele Alınması’ bunlar oturumlarda dile getirilecek fikir ve öneriler. Özellikle önümüzde Yargı Reformu Strateji Belgesi var. Orada da yine kadınlarla ilgili, kadına şiddetin önlenmesi ile ilgili önemli hedefler, faaliyetler olacak. Hem onlara ışık tutacak hem de önümüzdeki mevzuatın geliştirilmesi ve uygulamaya yönelik çok önemli fikirlerin burada ortaya döküleceğine yürekten inanıyoruz" diye konuştu. "Şiddetin hiçbir türünü kabul etmediğimiz gibi, özellikle kadına yönelik olanını tartışmasız biçimde reddediyoruz" Şiddetin her türlü çeşidinin karşısında olduklarını vurgulayan Bakan Tunç, "İnsan onuru, her bireyin doğuştan sahip olduğu haklardan biridir ve tüm insan haklarının temeli olarak kabul edilir. Bizim inancımızda insan eşrefi mahlukattır, yani yaratılmışların en şereflisidir. Bizim için insan onurundan öte bir değer, insan onurundan üstün bir kimlik yoktur. İnsan, sadece insan olduğu için yücedir ve bu yüceliği gölgeleyen her türlü ayrımcılık, bizim ne dini anlayışımızda ne de kültürümüzde vardır. Kadın hakları, insan onurunun korunması açısından son derece önemlidir. Kadına yönelik şiddet ise, bu insanlık onuruna yöneltilmiş en karanlık, en çirkin, en aşağılık saldırıdır. Şiddetin hiçbir türünü kabul etmediğimiz gibi, özellikle kadına yönelik olanını tartışmasız biçimde reddediyoruz. Kadına yönelik şiddeti insanlık ailesinin tamamına yöneltilmiş bir ihanet olarak görüyoruz. Çünkü kadına şiddet, yalnızca bir kadını değil; bir aileyi, bir toplumu, nesilleri yaralayan, kökleri derine inen bir kötülüğün yansımasıdır" ifadelerini kullandı. "Şiddeti meşru göstermeye çalışan her söylemin ve davranışın karşısında en güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz" Şiddette hiçbir bahanenin kabul edilebilir olmadığını belirten Bakan Tunç, "Annelere yöneltilen bir el, evlatların geleceğini çalmakta; bir eşin susturulan sesi, toplumun vicdanında kapanmaz yaralar açmaktadır. Bu yüzden kadınların haysiyetine dokunan her türlü şiddet karşısında dimdik durmak, hem kişisel hem kurumsal sorumluluğumuzdur. Bu bakımdan kadına karşı şiddeti meşru göstermeye çalışan hiçbir bahaneyi kabul etmiyor, bu tür temelsiz savunmaları reddediyoruz. Bundan sonra da şiddeti meşru göstermeye çalışan her söylemin ve davranışın karşısında en güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi. Bakanlık olarak kadınların adalet ve yargı hizmetlerine katılmasını çok önemsediklerine dikkati çeken Bakan Tunç, şöyle devam etti: "Bu kapsamda 2002 yılında kadın hâkim ve savcı sayısı bin 847 iken, bugün bu sayı yüzde 406 oranında artarak 9 bin 355’e yükseldi. Yani kadın hakim ve savcı sayımız şu andaki toplam hakim ve savcı sayımızın neredeyse yüzde 40’ına ulaşmış durumda. Hatta şu an hakim, savcı yardımcısı olarak sınavı kazananlara baktığımız zaman yüzde 60’ı kadınlardan oluşuyor. Dolayısıyla yargıya kadın elinin değmesi, özellikle onların vicdanlı verecekleri kararlar ve güvenilir adalet sisteminin tesisi konusunda adalete güvenin yükseğe taşınması konusunda onlara güveniyoruz. Sadece hakim ve savcılarımız değil, personelimizin yüzde 50’den fazlası kadınlardan oluşuyor. Adalet teşkilatımızda görev alan 95 bin 870 personelden 46 bin 21’i kadın personelden oluşuyor" dedi.
Bakan Uraloğlu: "Kış lastiği uygulaması 1 Aralık’ta başlıyor"
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:20 Bakan Uraloğlu: "Kış lastiği uygulaması 1 Aralık’ta başlıyor" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, zorunlu kış lastiği uygulamasının 1 Aralık tarihinde başlayacağını bildirdi. Bakan Uraloğlu, “Uygulama şehirlerarası yollarda tüm yolcu ve eşya taşıyan araçlar için zorunlu olacak. Hususi araç sahiplerinin de kış lastiği takmasını tavsiye ediyoruz” dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, zorunlu kış lastiği uygulamasıyla ilgili açıklamada bulundu. Uraloğlu, kış lastiği zorunluluğunun 1 Aralık 2024 -1 Nisan 2025 tarihlerini kapsayan 4 aylık dönemde geçerli olacağını bildirdi. Bakan Uraloğlu, kış lastiklerinin 7 derecenin altındaki sıcaklıklarda yol tutuşunu artırdığını belirterek, "Kazaları önlemede hayati öneme sahip. Uygulama şehirlerarası yollarda tüm yolcu ve eşya taşıyan araçlar için zorunlu olacak. Hususi araç sahiplerinin de kış lastiği takmasını tavsiye ediyoruz" dedi. Uraloğlu, il sınırları içerisinde kış lastiği uygulamasının valiliklerce belirlendiğini kaydederek, "Valilikler il sınırları içerisindeki kış lastiği uygulamasını Bakanlık olarak belirlediğimiz tarih aralığındaki sürenin öncesinde ve sonrasında birer ay artırabilir. Bu nedenle sürücülerimizin duyuruları dikkatle takip etmeleri büyük önem taşıyor” dedi. “Kış şartlarına uygun donanım ve ekipmanla seyahatlerimizi gerçekleştirelim” Kış lastiği uygulamasının detaylarına ilişkin bilgi veren Bakan Uraloğlu, kamyon, çekici, tanker ve otobüs türü araçların dingilleri üzerindeki tüm lastiklerinin; kamyonet, minibüs ve otomobillerin tüm lastiklerinin; ayrıca seyir esnasında değiştirilmek zorunda kalınan lastiklerin yerine takılacak lastiklerin kış lastiği olmasının zorunlu olduğunu vurguladı. Uraloğlu, sadece buzlu zeminlerde kullanılabilen çivili lastiklerin de kış lastiği yerine geçtiğini hatırlatarak, “Araçta patinaj zinciri bulunması veya kullanılması kış lastiği zorunluluğunu ortadan kaldırmıyor; yine de araçlarımızda zincir, takoz ve çekme halatı gibi gerekli ekipmanların bulunmasını sağlayalım. Kış şartlarına uygun donanım ve ekipmanla seyahatlerimizi gerçekleştirmeyi ihmal etmeyelim” ifadelerini kullandı. "Kurallara uymayanlara 4 bin 69 lira ceza uygulanacak" Denetimlerin sıkı bir şekilde yapılacağını ifade eden Bakan Uraloğlu, “Kamyon, çekici, tanker ve otobüslerde kış lastiği diş derinliği 4 milimetreden; kamyonet, minibüs ve otomobil türü araçlarda kış lastiği diş derinliği 1,6 milimetreden az olamaz. Diş derinliği lastik sırtının ortasına en yakın dişlerden ölçülür. Kış lastiklerinin yanaklarında (M+S) işareti veya (M+S) işareti ile birlikte kar tanesi işareti veya sadece kar tanesi işareti bulunması gerekiyor. Kurallara uymayanlara 4 bin 69 lira ceza uygulanacak” ifadelerine yer verdi. Tüm tedbirler alındı Bakan Uraloğlu ayrıca, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı personelinin Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının sınır kapılarındaki birimleri ile belediyelerin ilgili ekiplerinin denetimler için sahada olacağını vurgulayarak, “Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak kış şartlarına karşı tüm hazırlıkları tamamladık. Karayolları Genel Müdürlüğümüz, 68 bin 549 kilometrelik yol ağında 12 bin 634 makine-ekipman ve 13 bin 283 personelle hizmet verecek. Depolanan 737 bin 801 ton tuz ve kritik kesimler için hazırlanan 11 bin 576 ton kimyasal buz çözücü ve tuz çözeltisiyle kış aylarında yollarımızda kesintisiz trafik akışını sağlayacağız” dedi.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Savunma Sanayii Başkanlığımızın destekleri ile ASELSAN ve TOBB ETÜ tarafından süperiletken çip üretimevi kurulacak”
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:18 TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Savunma Sanayii Başkanlığımızın destekleri ile ASELSAN ve TOBB ETÜ tarafından süperiletken çip üretimevi kurulacak” Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Savunma Sanayii Başkanlığı’nın destekleri ile ASELSAN ve TOBB Ekonomi Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) tarafından kurulacak süperiletken çip üretimevi ile daha yüksek kapasiteli kuantum bilgisayarlar geliştirilebileceğini söyledi. TOBB Başkanı Mustafa Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB ETÜ’de düzenlenen Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarı tanıtım törenine katıldı. Programda bir konuşma yapan Hisarcıklıoğlu, TOBB ETÜ Teknoloji Merkezi’nin 6 farklı mühendislik disiplininin bir arada bulunduğu dünyadaki tek merkez olduğuna dikkat çekerek, "TOBB ETÜ’de araştırmacılar yetiştiriyoruz, teknoloji geliştiriyoruz, ürüne dönüştürüyoruz ve ticarileştiriyoruz. Cevdet Yılmaz’ın Kalkınma Bakanlığı döneminde destek verdiği dünyanın en büyük su türbin test ve tasarım merkezi TOBB ETÜ Hidro burada, milli otomobil TOGG’un Teknoloji Merkezi burada, en önemlisi kuantum bilgisayar burada faaliyete geçti. Bugün burada tarih yazacak bir gelişmeye hep birlikte tanıklık ediyoruz. Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarı QuanT’ın açılışı için bir aradayız. Bu başarı, sadece TOBB ve TOBB ETÜ’nün değil, aynı zamanda ülkemizin teknolojik dönüşümünde bir kilometre taşıdır. QuanT, yani ‘Quantum Computer of TOBB ETÜ’, Türkiye’nin teknoloji vizyonunu ileriye taşıyan bir semboldür” ifadelerini kullandı. Açılışla Türkiye’nin kuantum bilgisayar geliştiren dünyadaki sayılı ülkeler arasına katıldığına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Şu an dünyada kuantum bilgisayar teknolojisine sahip yalnızca 15 ülke bulunmaktadır. Ve biz bu teknolojiye sahip olan az sayıdaki ülkeden biri olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Kuantum bilgisayarlar, hesaplama gücünü klasik bilgisayarların ötesine taşıyan, geleceği şekillendiren bir teknolojidir. Süper bilgisayarlarda bile on yıllar süren işlemleri dakikalar içinde çözme potansiyeline sahiptir. Bu teknoloji, kriptografi, yapay zeka, ilaç geliştirme, enerji optimizasyonu ve iklim modelleme gibi alanlarda çığır açacak çözümler sunuyor. QuanT’ın sağladığı işlem gücü, savunma sanayiinden finansal teknolojiye, mobiliteden siber güvenliğe kadar pek çok stratejik alanda ülkemizin küresel rekabet gücünü artıracaktır. Aynı zamanda QuanT’ın sahip olduğu altyapı, yerli algoritmaların geliştirilmesi ve Türkiye’nin bu alanda liderlik konumuna erişmesi için kritik bir adım olacaktır” diye konuştu. QuanT ve Türkiye’nin kuantum ekosisteminin yalnızca bir bilgisayar değil, Türkiye’nin teknolojide bağımsızlığını güçlendirme kararlılığının bir ifadesi olduğunu belirten Hisarcıkoğlu, “QuanT, genç araştırmacılarımız, girişimcilerimiz ve akademisyenlerimiz için bir ilham kaynağıdır. Teknoloji üretiminin sadece büyük ülkelerin tekelinde olmadığını, Türkiye’nin de bu yarışta güçlü bir oyuncu olduğunu dünyaya göstermektedir. Türkiye’nin geleceğini şekillendirmekte ve yarının da yeni kazanımlarını müjdelemektedir. 2025 Uluslararası Kuantum Bilimi ve Teknolojisi Yılı’na büyük bir umutla giriyoruz. TOBB ve TOBB ETÜ olarak üniversite-sanayi iş birliğinin en güzel örneklerinden birine imza atmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Bu noktada kuantum teknolojilerinin geliştirilmesi için ilk günden bu yana bizlere her zaman destek olan Savunma Sanayii Başkanlığı’na, TÜBİTAK’a ve ASELSAN’a çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. “Kuantum teknolojilerini yalnızca bir bilim dalı olarak değil, ekonomimizi büyüten bir güç olarak da görüyoruz“ Kuantum teknolojilerini yalnızca bir bilim dalı olarak değil, ekonomiyi büyüten bir güç olarak da gördüklerini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Girişimcileri ve KOBİ’lerimiz için bu teknoloji yeni ufuklar açacaktır. TOBB’un 2 milyon üyesi, bu ekosistemin bir parçası olmaya hazırdır. Bugün buradan gençlerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin, bu büyük teknoloji devriminin bir parçası olun. TOBB ETÜ’de oluşturulan kuantum ekosistemine katılarak, Türkiye’nin bilimsel geleceğine yön verin. Girişimcilerimizi, start-uplarımızı ve teknoloji geliştiren tüm paydaşlarımızı bu ekosistemde birlikte çalışmaya davet ediyorum. Şimdiki hedefimiz Savunma Sanayii Başkanlığımızın kıymetli destekleri ile ASELSAN ve TOBB ETÜ tarafından kurulacak süperiletken çip üretimevidir. Bu adım, daha yüksek kapasiteli kuantum bilgisayarların geliştirilmesinin kapısını aralayacaktır” dedi. Elde edilen başarının bir son değil, bir başlangıç olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “QuanT, Türkiye’nin teknoloji bağımsızlığını güçlendiren ve ‘Yapamazsınız’ diyenlere verilmiş en güçlü cevaptır. Bugün burada yalnızca bir bilgisayarın değil, bir vizyonun, bir inancın, bir geleceğin açılışını yapıyoruz. Ben huzurlarınızda QuanT’ın hayata geçmesinde büyük emekleri olan TOBB ETÜ Rektörümüz Yusuf Sarınay’a, Ali Bozbey ve Mehmet Ünlü hocalarımıza ve araştırma ekiplerine çok teşekkür ediyorum. Hepsiyle ayrı ayrı iftihar ediyorum. Türkiye’nin kuantum çağına hoş geldiniz. Gelin, hep birlikte geleceği şekillendiren bir Türkiye’yi inşa edelim” dedi.
Plastik poşet ücreti için komisyon toplantısı yapıldı
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:12 Plastik poşet ücreti için komisyon toplantısı yapıldı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Plastik Poşet Komisyonu üyeleri, 5 yıldır 25 kuruş olarak uygulanan plastik poşetlerin 2025 yılındaki fiyatını istişare etmek için bir araya geldi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, plastik kaynaklı atık kirliliğinin önüne geçilmesi amacıyla plastik poşetleri, 1 Ocak 2019’dan itibaren ücretli hale getirdi. Poşetler, 5 yıldır marketler ve alışveriş merkezlerinde Bakanlığın belirlediği tutar olan 25 kuruştan satılıyor. Yeni yılda uygulanacak plastik poşetlerin ücretini istişare için ilgili kamu kurum ve kuruluşları, sektörde faaliyet gösteren dernek ve federasyon temsilcilerinin katılımıyla Bakanlıkta Plastik Poşet Komisyonu toplantısı gerçekleştirildi. Poşet üretim maliyeti 1,19 TL’ye ulaştı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün koordinasyonundaki toplantıya, sektör temsilcileri katılarak görüşlerini bildirdi. 1 poşetin perakendecilere maliyetinin ortalama 1,19 TL’ye ulaştığına dikkat çekildi. Ayrıca 25 kuruş olan poşet fiyatının plastik poşet tüketimini azaltacak bir tutar olmadığı görüşü dile getirilirken, plastik poşet kullanımının arttığı da vurgulandı. Toplantıya katılan sektör temsilcilerinin çoğunluğunun fiyatın artması yönünde görüş belirttiği öğrenildi. Sektör temsilcilerinden alınan talepler Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a sunulacak. Ardından plastik poşetlerin yeni yıldaki satış fiyatı belirlenecek. Plastik poşetin ücretli olmasıyla ne kazanıldı? Plastik poşetlerin ücretlendirilmesi uygulaması ile 2019-2024 (ilk 6 ay) yıllarında plastik poşet kaynaklı 1,5 milyon ton plastik atığın oluşumu engellendi. Bu sayede plastik poşet üretimi için gerekli plastik ham madde ithali önlendi. Yaklaşık 10,6 milyar TL tasarruf sağlandı. Yaklaşık 64 bin 105 ton sera gazı salımı da engellendi.
Bakan Göktaş: “Yapay zeka sistemlerinde etik ve kapsayıcı yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz”
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:03 Bakan Göktaş: “Yapay zeka sistemlerinde etik ve kapsayıcı yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz” Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Yapay zeka sistemlerinin tasarım ve kullanım süreçlerinde her yaş grubunun, çocukların, kadınların, yaşlıların ve ailelerin ihtiyaçlarını merkeze alan etik ve kapsayıcı yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz“ dedi. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Yapay Zeka Politikaları Derneği işbirliğiyle Ankara’da ’Uluslararası Yapay Zeka Çağında Medya Zirvesi’ gerçekleştirildi. Zirve çerçevesinde medya sektörüne yol göstermesi hedefiyle medyada gelecek senaryoları, değerler iletişimi, iletişim kaynaklı tehditlerin yapay zeka ile çözümü ve yayın düzenlemeleri başlıklı oturumlar düzenlendi. Zirvede Türkiye ve dünya ekosistemine dair güncel bilgiler, yeni ihtiyaçları karşılayacak öneriler ve yapay zeka kullanımının etik boyutları gibi konular da ele alındı. Zirvenin açılış konuşmasını yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, hızla dijitalleşen ve yapay zekanın etkilerinin daha fazla hissedildiği bir dönemde yaşadıklarını belirtti. Yapay zeka ve medyayı bir arada ele almanın çok anlamlı olduğunu söyleyen Bakan Göktaş, “Yapay zekanın pek çok alana entegre olmasıyla birlikte hayatımızda da hızlı bir dönüşüm yaşamaya başladık. Yapay zekanın sunduğu faydalar gerçekten önemli. Gelişmeyi desteklerken verimliliği artırma ve devam eden zorlukları çözme konusunda büyük bir potansiyel barındırıyor. Bu dönüşüm bilgiye erişimi ve tüm iletişim süreçlerini kolaylaştırırken, güvenilirlik ve etik sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu anlamda karşı karşıya kalabileceğimiz risklerin tüm boyutlarıyla ele alınmasını oldukça kıymetli buluyoruz. Bu risklerin bertaraf edilmesi için yapay zeka teknolojilerinin şeffaf, adil ve erişilebilir bir şekilde geliştirilmesi büyük bir önem taşıyor” açıklamasında bulundu. “Etik tasarıma uygun olmayan yapay zeka sistemleri mahremiyetlerini riske atabilir” Bakan Göktaş, çocuklar özelinde yapay zeka destekli eğitim platformlarının kişiselleştirilmiş öğrenme fırsatları sunduğunu ve yanlış algoritmalar öğrenme eşitsizliklerini derinleştirebileceğini kaydederek, “Çevrimiçi içeriklerin yetersiz denetimi çocukların psikolojik gelişimini olumsuz etkilerken, etik tasarıma uygun olmayan sistemler mahremiyetlerini riske atabilir” diye konuştu. “Yapay zeka sistemlerinde etik ve kapsayıcı yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz” Yapay zeka tabanlı dijital araçların bir taraftan aile içi iletişimi desteklediğini fakat diğer taraftan yanlış kullanımla aile bağlarını zayıflatıp iletişim sorunlarını artırabileceğini vurgulayan Bakan Göktaş, “Bu anlamda yapay zeka sistemlerinin tasarım ve kullanım süreçlerinde her yaş grubunun, çocukların, kadınların, yaşlıların ve ailelerin ihtiyaçlarını merkeze alan etik ve kapsayıcı yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde bu teknolojilerin fırsatlar sunmaktan çok toplumdaki eşitsizlikleri ve kırılganlıkları derinleştiren bir araç haline gelmesi kaçınılmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor” değerlendirmesinde bulundu. “Medya kanallarında kadın bedeninin metalaştırılması nedeniyle kadınlara karşı ayrımcılığın daha da pekiştiğini görüyoruz” Yapay zeka sistemlerinin etik ve kapsayıcı yaklaşımla kullanılması açısından medya temsilcilerine ve çalışanlarına önemli sorumluluklar düştüğüne işaret eden Bakan Göktaş, “Geleneksel ve yeni medya kanallarında kadınların basmakalıp rollerle temsil edildiği, kadın bedeninin metalaştırıldığını ve bu temsil biçimleri nedeniyle kadınlara karşı ayrımcılığın daha da pekiştiğini üzülerek görüyoruz. Dijitalleşen dünyada gençlerimizin kendilerine yapay bir hayat inşa ederek kendi kişiliklerinden tavizler verdiğine, sanal ve sahte kimliklere büründüklerine şahit oluyoruz” ifadelerine yer verdi. “Yayınlanan etik ilkelerin medya kuruluşları için rehber niteliği taşıdığını düşünüyorum” Dijital çağın ebeveyn-çocuk ilişkilerini değiştirerek roller arasındaki sınırları belirsizleştirdiğini ve kuşaklar arası iletişim sorunlarını artırdığını söyleyen Göktaş, hem haberlerde hem gündüz kuşaklarında hem de gerek dizi ve filmlerde kadına, çocuğa yönelik şiddetin normalleştirildiğine yönelik bulgular elde edildiğini sözlerine ekledi. Bakan Göktaş, sözlerine şöyle devam etti: “Tüm bu hususlara dikkat çekmek için yıl içinde dizi yapımcılarıyla, medya ve sosyal medya temsilcileriyle bir araya geldik. Tüm taraflara hassasiyetlerimizi aktararak, yayın ve içeriklerin bu hassasiyetler çevresinde desteklenmesine yönelik görüşlerimizi dile getirdik. Geçtiğimiz mart ayında RTÜK Başkanlığımız ile iş birliği içinde hazırladığımız ‘Medyada Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye İlişkin Etik İlkeleri’ yayımladık. Yayınlanan bu etik ilkelerin medya kuruluşları için önemli bir rehber niteliği taşıdığını düşünüyorum. Medyanın bu ilkeleri benimsemesinin, kadına yönelik şiddetin toplumda normalleştirilmesinin önüne geçilmesine, mağdurların daha fazla zarar görmesinin engellenmesine katkı sunacağına inanıyorum.” “Yakaladığımız teknolojik üstünlüğü her alana yaymayı hedefliyoruz” RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ise, gelişmiş bir ülke olarak Türkiye’nin de yapay zeka çağından geri kalmasının düşünülemez olduğunu ifade ederek, “Yapay zeka konusu Cumhurbaşkanımızın bizzat takip ettiği ve çok önemsediği meselelerdendir. Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile KADEM tarafından gerçekleştirilen ‘Yapay Zeka ve Kadın Temalı Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’ne Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat iştirak ederek görüşlerini paylaştılar. Türkiye Yüzyılı’nda Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle savunma sanayimiz başta olmak üzere pek çok alanda teknolojiyi çok aktif ve verimli kullanıyoruz. Yakaladığımız teknolojik üstünlüğü her alana yaymayı hedefliyoruz. Yüksek teknolojili, katma değerli ürünler geliştirirken yapay zekâ kullanmamamız mümkün değil” şeklinde konuştu.
Adalet Bakanı Tunç: "Yargının suç unsuru olarak gördüğü ifadeler var"
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:58 Adalet Bakanı Tunç: "Yargının suç unsuru olarak gördüğü ifadeler var" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Eski AKUT Başkanı Nasuh Mahruki’nin tutuklanmasına ilişkin açıklama yaptı. Bakan Tunç, yargının suç unsuru olarak gördüğü ifadelerle ilgili soruşturmaların yürütüldüğünü belirterek, "Yargı, özellikle sosyal medya paylaşımlarında suç unsuru görürse soruşturma başlatıyor. Seçimlerin sahtekârlıkla kazanıldığı ve Türkiye’ye teröristlerin geldiği yönündeki paylaşımlar son derece tehlikeli" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, gazetecilerin gündeme yönelik sorularını cevapladı. Tunç, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya yönelik sözlü ve fiili saldırıları da kınayarak "Demokrasilerde şiddete yer yoktur" ifadelerini kullandı. Tunç, "Dün Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanımıza yönelik sözlü ve fiili saldırıları kabul etmek mümkün değil. Bunların Gazi Meclisimiz çatısı altında, milli iradenin tecelligahı olan TBMM’de gerçekleşmiş olması hepimizi derinden üzüyor. Milletimiz de bu tür hareketlerden rahatsız olur, yeri geldiğinde cevap verir. Demokrasilerde bu tür fiili saldırılara, şiddete yer yoktur. Söylenecekler özgürce söylenir. Bu tür engellemelerle plan bütçe komisyonuna girmek isteyen, saatinde orada bulunmak isteyen bakanımızı engellemeye çalışmak, fiili saldırıda bulunmak demokrasilerde olan şeyler değil. Kimse sayın bakanlarımızı görev alanlarında yapacağı konuşmalar ve çalışmalar için engellenemez. Bu sözlü ve ikili saldırıları kınıyoruz. TBMM çatımız kutsal bir çatıdır. Orada çirkin eylemlere yer yoktur. Bu eylemlerle hiçbir yere varılmaz. Milletimiz yeri geldiğinde hesabını sorar. Yargının suç unsuru olarak gördüğü ifadeler var" açıklamasını yaptı. Yasa dışı bahisle mücadele vurgusu Yasa dışı bahis ve kumar konusunda etkin mücadele yürütüldüğünü belirten Bakan Tunç, "Yasa dışı bahis ve kumar ülkemizin önemli bir problemi. İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte yargıya intikal eden çok sayıda soruşturma söz konusu. Yasa dışı bahisle mücadele konusunda aldığımız önlemler var. Bu konuda kanunumuz var. Bu kanunun uygulanması söz konusu gençlerimizi ve çocuklarımızı korumamız lazım. Özellikle internetin zararlı yayınlarından korumamız lazım. Yasa dışı kumar ve bahis mücadele edilmesi gereken bir alan. Burada caydırıcılığı sağlamak lazım. Burada yargımızın da etkin bir mücadelesi söz konusu. Yasa dışı kumar bahisle ilgili kanunu ihlal eden bir davranış içindeyse onun sıfatına, kim olduğuna bakılmaksızın işlediği suçla ilgili yargı gerekli soruşturmaları, kovuşturmaları yapar. Suç varsa da gerekli cezaları çekerler" dedi. Eski CHP Genel Başkanı ile ilgili soruşturma Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, eski Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili devam eden soruşturmalara değinerek şunları söyledi: "Milletvekili olduğu dönemde Cumhurbaşkanımıza yönelik hakaretleri nedeniyle fezlekeler düzenlendi ve Meclis’e gönderildi. Ancak dokunulmazlık nedeniyle yargılama yapılmadı. Yasama dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra soruşturma ve kovuşturmalar yeniden gündeme geldi." Bakan Tunç, eski Genel Başkanın 2014 yılında gerçekleştirdiği bazı mitinglerde Cumhurbaşkanına yönelik kabul edilemez ifadeler kullandığını belirtti. "Mersin, Silifke, Erdemli, Edirne ve Ankara mitinglerinde yaptığı konuşmalarda Cumhurbaşkanımıza yönelik toplumun kabul etmeyeceği sözler söylemiştir. Bu ifadeler nedeniyle soruşturma başlatıldı" diyen Tunç, eski Genel Başkanın ifadelerinin suç teşkil edip etmediğine yargının karar vereceğini söyledi. Tunç, siyasetin karalama ve hakaretle yapılmaması gerektiğini vurgulayarak, "Karalama ve hakaret siyasetiyle bir yere varılamayacağının en güzel örneği CHP eski Genel Başkanı. Yıllarca sadece Cumhurbaşkanımıza yönelik hakaretlerle siyaset yapa yapa bugünlere geldi ve hala bakıyoruz. Bu soruşturma ve kovuşturmaları bahane ederek yine hakaretlerine devam ediyor. Dolayısıyla ben de bir siyasiyim, Adalet Bakanıyım. 16 yıl milletvekilliği yaptım. Milletimiz karalama siyasetine hayır diyor yapıcı siyasete evet diyor. Bugün siyaset yapanlar geçmişteki kötü örnekleri kendine örnek olarak alıp aynı siyasete devam ederlerse onların sonu da böyle eski Genel Başkan gibi olur. Dolayısıyla siyasetçilerimiz için bir ibret vesikasıdır. Hakaret ede ede siyasi hayatının sonuna kadar gelmiştir. Bundan sonra özellikle siyasetçilerimiz konuşmalarını yaparken suç teşkil eden ifadeler, yalancı ifadeler değil yapıcı siyaset yaptıklarında kazançlı çıkacaklarını ifade ediyoruz. Takdir yetkisi elbette mahkemelerdir. Şu anda Kılıçdaroğlu ile ilgili devam eden 9 dava 5 soruşturma var. Burada yargıyı rahat bırakalım. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti o dosyalarda suç olup olmadığını değerlendirecek olan yargımızdır" açıklamasını yaptı. "Belediyelerle ilgili soruşturmalar sürüyor" Bakan Tunç, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri tarafından düzenlenen konserler ve sanatçılara yapılan ödemelere yönelik soruşturmaların da devam ettiğini belirtti. Tunç, "Burada yargının yürüttüğü adli soruşturma var. Özellikle Ankara, İstanbul Büyükşehir belediyelerinin konserleriyle ilgili. Sanatçılara ödenen milyonlarla ilgili soruşturmalar yapılıyor. Suçsuz olduğunu söyleyenler yargı huzurunda kendilerini savunurlar. Bu konuda çekinecekleri bir şey varsa, işledikleri bir suç varsa o zaman endişelensinler. Yargımızın devam ettirdiği kovuşturma ve soruşturmalar var, bunların sonucunu beklemek lazım" açıklamasını yaptı.
Üçüncü Uluslararası KBRN Kongresi başladı
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:52 Üçüncü Uluslararası KBRN Kongresi başladı Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) alanlarda çalışan paydaşları bir araya getirerek güncel tehditlere karşı yeni yaklaşımların tartışılması amacıyla düzenlenen Üçüncü Uluslararası KBRN Kongresi başladı. KBRN alanındaki tehdit ve tehlikelerin yanı sıra güncel teknolojik gelişmeler ve bilimsel çalışmalar hakkında oturumların yer aldığı kongrede; akademik çalışmalara da yer verildi. AFAD Başkanı Okay Memiş KBRN alanlarında çalışan paydaşları kongre sayesinde bir araya getirdiklerini kaydederek, “Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer (KBRN) alanlarda çalışan paydaşları bir araya getiriyor. Organizasyonumuz güncel tehditlere karşı yeni yaklaşımların tartışılması için bir platform işlemi görecek. KBRN tehditlerine ilişkin yeni yaklaşımların önemini dünyamızın güncel durumuna baktığımızda görebiliyoruz. Yaşanan güncel, siyasi ve askeri gelişmeler KBRN yayılım önlemlerinin ve müdahale kapasitesinin kıymetini bir kez daha hatırlatıyor. Güncel dönem dışına çıkıp dünyanın son 100 yılına baktığımızda KBRN olaylarının birçok kez gerçekleştiğini görüyoruz. Öyle ki son 100 yılda insanlığa en büyük acıları yaşatan olaylar arasında KBRN önemli bir yer tutuyor” ifadelerini kullandı. Programa, BM, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü gibi uluslararası örgütler, uzmanlar, akademisyenler ve özel sektör temsilcileri katıldı.