SAĞLIK
Prof. Dr. Şahiner, Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı 19 Nisan 2024 Cuma - 15:33:47 Medical Point Gaziantep Hastanesi, akademisyenlerden oluşan uzman ekibini genişletmeye devam ederek, kadrosuna Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tayfun Şahiner’i dahil etti. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Şahiner, 2002’de Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2011’de Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesinde Genel Cerrahi Uzmanlık eğitimini tamamlayan Şahiner, 2015 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde (Laparoskopik Kolon & Rektum Cerrahisi), 2016 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde (ÇAPA) tam zamanlı Fellowship öğretim üyesi olarak (Karaciğer Nakli ve İleri Safra Yolları Cerrahisi) eğitimini tamamladı. Şahiner, Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesinde yaklaşık 10 yıl (2014-2023) öğretim üyeliği yaparak birçok tıp doktoru ve uzmanlık öğrencisine eğitim verdi. Başta karaciğer, safra yolu, pankreas kanseri ve ileri laparoskopik cerrahi yöntemler olmak üzere çeşitli özellikli ameliyatları gerçekleştirerek bölge halkının sağlığına kavuşmasında önemli rol aldı. Şahiner, Hitit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcılığı, Genel Cerrahi Yoğun Bakım Sorumlu Hekimliği, Ameliyathane Sorumlu Hekimliği, Genel Cerrahi Klinik ve İdari Sorumlu Hekimliği, Bilimsel Araştırmalar Komisyon Başkanlığı, AR-GE Kurucu Üyesi ve Başkanlığı, Beslenme Destek Timi Kurucu Üye ve Başkanlığı, Klinik Araştırmalar Etik Kurul Üyeliği ve Başkanlığı, Fakülte Kurulu Üyeliği, Mezuniyet Öncesi Eğitim Komisyon Üyeliği gibi birçok klinik ve idari görevi başarı ile gerçekleştirdi. Şahiner, çok sayıda ulusal ve uluslararası kongrede davetli konuşmacı ve oturum başkanlığı yaptı. 2017 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından yılın hekimi ödülüne layık görülen Dr. Şahiner’in bilimsel dernek ve meslek kuruluşlarından da ödülleri bulunmaktadır. Türk Cerrahi Derneği, Türk Hepato-Pankreato-Biliyer Cerrahi Derneği, Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Derneği, Ulusal Endoskopik & Laparoskopik Cerrahi Derneği, Türk Dâhili ve Cerrahi Yoğun Bakımlar Derneği ve Ankara Cerrahi Derneği gibi saygın mesleki kuruluşlara üyelikleri bulunmaktadır.
19 Nisan 2024 Cuma - 15:18 Balıkesir’de ilk ameliyatsız kan kaçağı tedavisi yapıldı Balıkesir’de ilk nitelikli işlemlerin bir yenisi de Kardiyoloji Anabilim Dalı bünyesinde girişimsel kardiyoloji ile gerçekleştirilen paravalvüler kaçak kapatılması işlemi oldu. İşlem sırasında hastanın kalbi durdurulmadan ve göğüs kafesi kesilmeden, kasığından girilerek yapay kalp kapağındaki kaçak ameliyatsız kapatıldı. Balıkesir ve çevresine üst düzey nitelikli sağlık hizmeti sunan Balıkesir Üniversitesi (BAÜN) Hastanesi, bölgede sağlık alanında önemli bir merkez olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Hastanede yapılan, “Balıkesir’de ilk” nitelikli işlemlerin bir yenisi de Kardiyoloji Anabilim Dalı bünyesinde girişimsel kardiyoloji ile gerçekleştirilen paravalvüler kaçak kapatılması işlemi oldu. Yapılan işlemi gerçekleştiren ekipte yer alan Prof. Dr. Halil Kısacık, Doç. Dr. Eyüp Avcı, Doç. Dr. Tarık Yıldırım ve Doç. Dr. Özgen Şafak konu hakkında açıklamalarda bulundu. Daha önce kalp kapakçığı değişim ameliyatı olan hastada takılan kapağın kenarından ayrılmasıyla kan kaçağı (paravalvuler leak) meydana geldiğini belirten öğretim üyeleri, Kardiyoloji Anabilim Dalına başvuran hastaya, Türkiye’de sayılı kalp merkezinde yapılan ve önemli düzeyde cerrahi deneyim gerektiren paravalvüler kaçak kapatılması işlemi uygulandığını dile getirdi. İşlemin sadece girişimsel kardiyologlar tarafından yapıldığının altını çizen öğretim üyeleri, işlem sırasında hastanın kalbi durdurulmadan ve göğüs kafesi kesilmeden, kasığından girilerek yapay kalp kapağındaki kaçağın ameliyatsız kapatıldığını söyledi. Teknolojik gelişmelerin ve güncel uygulamaların yakından takip edildiği BAÜN Hastanesi kardiyoloji anabilim dalı olarak gerek bilimsel alanda gerekse eğitim faaliyetleri bakımından güçlü bir ekibe sahip olduklarının altını çizen Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgen Şafak, ekip olarak Balıkesir’den şehir dışına hasta sevklerine gerek kalmaması adına öncü bir merkez olarak çalıştıklarını sözlerine ekledi. Sağlığına kavuşan hasta da kendileriyle yakından ilgilenen başta Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyeleri olmak üzere hastane personeline teşekkür etti.
19 Nisan 2024 Cuma - 13:38 Dinler: “Özel Uğurlu Hastanesinde tek sorun ruhsat değil” Atlas Yapı Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Dinler, uzun yıllar açılamayan ve atıl vaziyette kalan Özel Uğurlu Royal Hospital Hastanesindeki sorunun sadece ruhsat olmadığını, farklı hukuki sorunların da olduğunu kaydetti. Atlas Yapı Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Dinler, Özel Kastamonu Uğurlu Hastanesi’nin hastane binası ve ruhsat satışına yönelik açıklamalarda bulundu. Uzun yıllardır atıl vaziyette kalan ve hastane binası ile ruhsatında yaşanan hukuki sorunlar sebebiyle açılamayana Özel Kastamonu Anadolu Hastanesi hakkında bilgilendirmede bulunan Atlas Yapı Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Dinler, “Kastamonu İcra Müdürlüğü nün 2018-1 iflas dosyası ile ihaleye çıkardığı Uğurlu Royal Hospital Hastanesi binası, arsası ve bu hastaneye ait ruhsat satışı ile alakalı ihale öncesi ve sonrası, ‘bu iş size yakışır, bu milli servetin faaliyete geçip Kastamonu halkına hizmet vermesine en yakın kişiler sizlersiniz, ihaleye girmemeniz sektörünüzü inkar etmek olur’ diyen başta dönemin Kastamonu Valisi Avni Çakır ve tüm devlet yetkililerine, tüm siyasi parti yetkililerine, tüm iş adamlarına, sivil toplum örgütlerinin yetkililerine, duyarlı tüm halkımıza, yine ihale öncesi ‘ihaleye girin ki katılım artsın ve rekabet olsun masadaki alacaklılara bedelleri ödensin’ diye tarafımıza moral veren, her zaman size desteğe hazırım diyen Sayın Uzman Dr. Atıf Uğurlu Bey ve alacakla alakalı olan tüm taraflara desteklerinden ötürü teşekkür ederim” dedi. Tek sorunun ruhsat olmadığını vurgulayan Dinler, “İhale bedelini yatırdığımızdan itibaren tapumuzu 1 yıla yakın süre alamadığımızı, ihale sonucunu hazmedemeyenlerin bizlere her türlü destek olmaları gerekirken düşmanlık içerisinde olduklarını, terör örgütü sempatizanları ve birçok haini de başımıza musallat ettiklerini Kastamonu halkının bilmesini isterim. Tek derdi illegal işlerle uğraşmak olan bu kişiler kendi beyanları ile burayı hizmete açsınlar da görelim diye kamuoyunun duyacağı, göreceği şekilde beyanlarda bulunmuşlardır. Kastamonu Belediyesi’ne ait şirketin elinde bulunan ruhsatın Uğurlu binasının ayrılmaz parçası olduğu doğrudur. Bizim için de Kastamonu için de bu ruhsat önemlidir, fakat tek sorun bu değildir. Bizimle uğraşan kişilerin ihaleye itiraz etmesinden dolayı aradan geçen sürede tapumuzu alamamamızdan dolayı finansa ulaşımın zorlaşması, teşviklerin kalkması, enflasyona bağlı inşaat maliyetleri, döviz kurundan kaynaklı oluşan cihaz temini işimizi zorlaştırmıştır. Tüm Türkiye’de 1 milyon nüfusun altındaki illerde özel hastaneler ve diyaliz merkezleri iflasın eşiğine gelmiştir. Tüm zorluklara rağmen en hızlı şekilde binamızı faaliyete geçirmek için elimizden geleni yapacağımızı bildirir tüm Kastamonu halkına teşekkür ederiz” şeklinde konuştu.
29 haftalık doğan Erkan bebek, 75 günlük yaşam mücadelesinin ardından ailesine kavuştu
19 Nisan 2024 Cuma - 12:46 29 haftalık doğan Erkan bebek, 75 günlük yaşam mücadelesinin ardından ailesine kavuştu DENİZLİ(İHA) – Denizli Devlet Hastanesi’nde 29 haftalık prematüre doğan ve erken doğuma bağlı olarak solunum yetmezliği sıkıntısı yaşayan Erkan Enes Bektaş bebek, Yenidoğan Yoğum Bakım Ünitesi’nde 75 gün süren yaşam mücadelesini kazanarak ailesine kavuştu. 29 haftalık hamileyken erken doğum eyleminin başlamasıyla birlikte Denizli Devlet Hastanesi Kadın Doğum Servisine başvuran Güler Bektaş 950 gram ağırlığında bebeğini dünyaya getirdi. Doğumdan sonra solunum sıkıntısı, kalp yetmezliği gibi şikâyetlerle Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’ne alınan ve 75 gün boyunca tedavi gören Erkan Enes bebek Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanları Dr. Cem Becerir ve Dr. Tevhide Derya Sarılar tarafından yapılan müdahalelere olumlu sonuç vererek sağlığına kavuştu. “75 gün sonunda annesinin kucağına bebeğini teslim ettik” Yenidoğan Yoğun Bakım Uz. Dr. Cem Becerir, Erkan Enes bebeğin 75 gün süren yaşam mücadelesini anlattı. Erken doğan bebeklerde birçok sağlık sıkıntısı görülebileceğini anlatan Becerir, “29 haftalık 950 gram doğan Erkan Enes bebeğimizin erken doğmanın etkisiyle birçok sağlık sıkıntısı vardı. Solunum sıkıntısı, akciğerlerinin gelişmemesi, kalp ve beslenmesiyle ilgili problemimizi basamak basamak hallettik. 75 günün sonunda 2 kilo 400 gram olarak sağ ve sağlıklı bir şekilde annesinin kucağına bebeğini teslim ettik. Prematüre doğan bebeklerin özellikle yenidoğan yoğun bakım ünitesinin olduğu ve yeni doğan uzmanlarının olduğu birimlerde doğması sağlıklı ve nörolojik gelişmeleri açısından çok önemli ve yaşam şanslarını arttırmakta. Erkan Enes bebeğimiz de hastanemizde doğum yaptıktan sonra yeni doğan yoğun bakım ünitemizde emin ellerde birçok badireyi hızlı bir şekilde atlattı ve sağlığına kavuştu” dedi. Anne Güler Bektaş da 75 gün süren zor bir süreci geride bıraktıklarını ve bebeğini kucağına aldığı için çok mutlu olduğunu söyleyip, emeği geçen tüm sağlık çalışanlarına teşekkürlerini iletti.
Dr. Doğan: "20’li yaşlar cilt bakımı rutinine başlamak için ideal bir zaman"
19 Nisan 2024 Cuma - 12:28 Dr. Doğan: "20’li yaşlar cilt bakımı rutinine başlamak için ideal bir zaman" Uzmanlar, 20’li yaşların, cilt bakımı rutinine başlamak ve sağlıklı cilt alışkanlıkları edinmek için ideal bir zaman olduğunu belirtiyor. Gün içinde dışarıda olduğunuz her an araç içinde dahi olsanız, cildin güneşin zararlı ışınlarına maruz kaldığını söyleyen Medicana Ataşehir Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Doğan, “Dışarıya çıkmadan 15 dakika önce yüzünüze ve giysilerin kapatmayacağı alanlara güneş koruyucu uygulayın. Güneş koruyucuyu her zaman diğer cilt bakım ürünlerinden sonra ve makyajınızın altına sürün” dedi. Doğan, “Konu bir cilt bakımı rutini oluşturmak olduğunda tutarlılık da çok önemlidir. Bir cilt bakım ürünü cildinizi tahriş etmediği sürece kullanmaya devam etmeniz gerekir. Çalışıp çalışmadığını anlamak en az 30 gün sürer. Bu kadar çok cilt bakımı trendi ve ürünü varken, tek bir rutini takip etmek zor olabilir. Sosyal medyada gördüğünüz sonuçlar sizi başka bir veya iki ürün eklemeye teşvik edebilir. Bu anlaşılabilir. Yeni bir ürünü deneme isteği ya da rutin bir istekle karşı karşıya kaldığınızda bu gerçeği hatırlayın. Sonuç almak için ürünleri tutarlı bir şekilde kullanmanız gerekir. Sonuçları görmek zaman alır” diye konuştu. Prof. Dr. Doğan, önerilen cilt sağlığına yönelik temel alışkanlıkları şöyle sıraladı: "Sağlıklı alışkanlıklarla cildinizin en iyi görünmesini sağlayabilirsiniz Bronzlaşmayı bırakın: Bronzlaşma cildiniz ve sağlığınız için yüzde 100 zararlıdır. Bronzlaşma kırışıklıklara, kahverengi lekelere ve cilt kanserine neden olabilir. Eğer solaryum veya başka bir bronzlaşma cihazı kullanıyorsanız derhal kullanımını kesin. Cildinizi güneşten koruyun: Cildinizi güneşten korumak için gölge aramanızı, üzerinizi giysilerle örtmenizi ve SPF 30 veya daha yüksek, geniş spektrumlu koruma ve suya dayanıklılık sunan güneş kremi kullanmalısınız. Dışarıya çıktığınız her gün cildinizi güneşten korumak, cildinizi sağlıklı tutmak için yapabileceğiniz en iyi şeylerden biridir. Güneş koruması olmadan mahallenizde dolaşmak, trene binmek ve açık otoparka gidip gelmek gibi günlük aktivitelerle cildinize sürekli zarar veriyorsunuz. Yatmadan önce daima makyajınızı çıkarın: Uyurken makyajı açık bırakmak cildinizi daha çabuk yaşlandırabilir ve sivilcelere neden olabilir. Sosyal medyada gördüğünüz cilt bakımı trendlerine karşı dikkatli olun. Sosyal medyada gördüğünüz bazı cilt bakımı trendleri yarardan çok zarar getirebilir. Sigara içmeyin: Sigara içmek cildinizin daha yaşlı görünmesine neden olur ve kırışıklıkların oluşmasına katkıda bulunur. Sigara içmek cildin en dış katmanlarındaki küçük kan damarlarını daraltır, bu da kan akışını azaltır ve cildin solgunlaşmasına neden olur. Bu aynı zamanda cilt sağlığı için önemli olan oksijen ve besin maddelerini de tüketir. Sigara içmek aynı zamanda cildinize güç ve elastikiyet veren lifler olan kolajen ve elastine de zarar verir. Buna ek olarak, sigara içerken tekrarlayan yüz ifadeleri (örneğin, nefes alırken dudaklarınızı büzmek ve dumandan uzak durmak için gözlerinizi kısmak gibi) kırışıklıklara katkıda bulunabilir. Ayrıca sigara içmek yassı hücreli cilt kanseri riskinizi artırır. Sigara içiyorsanız cildinizi korumanın en iyi yolu sigarayı bırakmaktır. Sigarayı bırakmanıza yardımcı olacak ipuçları veya tedaviler için doktorunuza danışın. Cildinize nazik davranın: Günlük temizlik ve tıraş, cildinize zarar verebilir. Nazik tutmak için banyo süresini sınırlayın. Sıcak su ve uzun süreli duş veya banyolar cildinizdeki yağları uzaklaştırır. Banyo veya duş sürenizi sınırlayın ve sıcak su yerine ılık su kullanın. Güçlü sabunlardan kaçının. Güçlü sabunlar ve deterjanlar cildinizdeki yağı silebilir. Bunun yerine hafif temizleyicileri seçin. Dikkatlice tıraş olun. Cildinizi korumak ve yağlamak için tıraştan önce tıraş kremi, losyon veya jeli uygulayın. En yakın tıraş için temiz ve keskin bir tıraş bıçağı kullanın. Tüylerin uzadığı yöne doğru tıraş edin, ona karşı değil. Kurulayın. Yıkadıktan veya banyo yaptıktan sonra cildinizi bir havluyla hafifçe vurarak veya kurulayın, böylece cildinizde bir miktar nem kalır. Kuru cildi nemlendirin. Cildiniz kuru ise cilt tipinize uygun bir nemlendirici kullanın. Günlük kullanım için SPF içeren bir nemlendirici kullanmayı düşünün". “Sağlıklı bir diyet, en iyi şekilde görünmenize ve hissetmenize yardımcı olabilir” diyen Prof. Dr. Fatih Doğan sağlıklı bir cilt için şu bilgileri verdi: “Sağlıklı beslenin. Bol miktarda meyve, sebze, tam tahıl ve yağsız protein tüketin. Diyet ve sivilce arasındaki ilişki açık değildir; ancak bazı araştırmalar, balık yağı veya balık yağı takviyeleri açısından zengin, sağlıksız yağlar ve işlenmiş veya rafine karbonhidratlar açısından düşük bir diyetin daha genç görünen bir cilde sahip olabileceğini düşündürmektedir. Bol su içmek cildinizin nemli kalmasına yardımcı olur.” Stresi yönetin Kontrolsüz stres cildinizi daha hassas hale getirebilir ve sivilce oluşumunu ve diğer cilt problemlerini tetikleyebildiğini belirten Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Doğan, “Sağlıklı bir cildi ve sağlıklı bir ruh halini teşvik etmek için stresinizi yönetecek adımlar atın. Yeterince uyuyun, makul sınırlar koyun, yapılacaklar listenizi küçültün ve keyif aldığınız şeyleri yapmaya zaman ayırın. Sonuçlar beklediğinizden daha etkileyici olabilir” diye konuştu.
Mevsim geçişlerinde çocuklarda ishale dikkat
19 Nisan 2024 Cuma - 11:39 Mevsim geçişlerinde çocuklarda ishale dikkat Çocuklarda ishalin en sık nedeninin virüsler olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nazlı Karakullukçu Çebi, “İshal, daha çok mevsim geçişi dönemlerinde gözlenir. Sulu kakaya; ateş, kusma, karın ağrısı ve iştahsızlık da eşlik edebilir. Bakteri ve parazitlerin sebep olduğu ishaller mikrobun bulaştığı yiyecek-içecek veya temas etmiş ellerin ağıza götürülmesi ile bulaşır. İshal sık karşılaşılan ve nadiren ciddi seyreden bir hastalık olmakla birlikte küçük bebeklerde ateş ve kusmanın eşlik ettiği durumlarda çocuk doktoruna başvurmak oldukça önemlidir” dedi. Liv Hospital Samsun Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nazlı Karakullukçu Çebi, mevsim geçişlerinde çocuklarda sıklıkla görülen ishal konusunda açıklamalarda bulundu. Çocuklarda ishalin en sık nedeninin virüsler olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Çebi, “İshal, daha çok mevsim geçişi dönemlerinde gözlenir. Sulu kakaya; ateş, kusma, karın ağrısı ve iştahsızlık da eşlik edebilir. Bakteri ve parazitlerin sebep olduğu ishaller mikrobun bulaştığı yiyecek-içecek veya temas etmiş ellerin ağıza götürülmesi ile bulaşır. Virüslerin sebep olduğu ishaller temas ile kolayca bulaşabilmektedir. İshal sık karşılaşılan ve nadiren ciddi seyreden bir hastalık olmakla birlikte küçük bebeklerde ateş ve kusmanın eşlik ettiği durumlarda çocuk doktoruna başvurmak oldukça önemlidir” diye konuştu. "Belirtiler bir veya iki gün sürebilir” Çocuklarda ishalin genellikle 24-48 saat içinde düzelen kusma atağı ile başladığını belirten Uzm. Dr. Çebi, “Belirtiler bir veya iki gün süren hafif ishal ve bulantıdan, birkaç gün süren şiddetli ve bol sulu dışkılamaya kadar değişkendir. İshal, genellikle 24 saat içinde en az üç kez gözlenen yumuşak kıvamlı veya sulu dışkılama olarak ifade edilmektedir” şeklinde konuştu. "Yüksek ateş görülebilir" Uzm. Dr. Çebi, çocuklarda ani başlangıçlı ishalin yaygın belirtileri ile ilgili şunları söyledi: " Yumuşak kıvamlı veya sulu dışkılama, dışkılama ile rahatlayan ve kramplar halinde gelen karın ağrısı atakları, bulantı ve kusma, yüksek ateş, kas veya baş ağrısı. Yumuşak kıvamlı dışkılama, bağırsaklar normal düzenine dönmeden bir hafta kadar daha sürebilir. Bazı çocuklar, akut ishalden sonra zaman içinde düzelen geçici bir laktoz intoleransı geliştirirler; bu durumda süt içtikten veya süt ürünleri tükettikten sonra yumuşak kıvamlı dışkılarlar. İdrar çıkışında azalma, ağız kuruluğu, gözyaşında azalma, göz kürelerinde çöküklük, halsizlik ve huzursuzluk sıklıkla gözlenebilen dehidratasyon belirtileridir. Ancak, acil tıbbi yardım alma gereksinimi ifade eden uykuya meyilllilik, soluk veya alacalı bir cilt, soğuk el ve ayaklar, ıslak bez sayısında ciddi azalma, hızlı ve yüzeysel soluma gibi belirtiler dehidratasyonun şiddetli olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı. "Bol su tüketimi önemli" Bol su tüketiminin öneminden bahseden Uzm. Dr. Çebi, “Çok sulu sümüksü ve kanlı dışkı, siyah-katran rengi dışkı, idrar yapamama ya da idrar renginde kırmızılık önemlidir. Bu durumu çocuk doktorunuzla mutlaka görüşmelisiniz. Evde bol su ve anne sütü ile sık besleme uygulanmaktadır. Şekerli, yağlı salçalı gıdalar verilmemelidir. Yağlı gıdalar, meyve suları ve çok şekerli içecekler ishali arttırabilir. İshale yönelik ilaç tedavisi doktorunuz önermedikçe gerekli değildir. Destek için doğal ya da ilaç formunda probiyotikler kullanılabilir. 1 yaşından küçük bebekler, kanlı ishal, kusma ağızdan beslenememe, uyuklama hali, halsizlik, ağız kuruluğu, idrarda azalma ve yüksek ateş durumunda hemen çocuk doktoruna başvurulmalıdır, gözetim altında tutulmalıdır" açıklamasında bulundu.
Alanya ALKÜ Hastanesi’nde Çocuk Nöroloji Uzmanı göreve başladı
19 Nisan 2024 Cuma - 11:25 Alanya ALKÜ Hastanesi’nde Çocuk Nöroloji Uzmanı göreve başladı Alanya ALKÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne çocuk nöroloji uzmanı olarak atanan Celil Yılmaz hasta kabulünü başladı. Çocuk Nöroloji Uzmanı Dr. Celil Yılmaz’ın atanmasıyla birlikte hastanede daha önceden bulunmayan Çocuk Nörolojisi branşında hizmet verilir duruma getirildi. Çocuk Nöroloji Uzmanının göreve başlamasıyla ilgili açıklama yapan Başhekim Doç. Dr. Yılmaz Güler, “Sağlık Bakanlığı’mızın desteği, Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’müzün girişimleriyle, hastanemiz sağlıkta büyük ve güçlü bir ivme kazanmaktadır. Her geçen gün biraz daha büyüyerek yeni branşlarımız ve yeni hekimlerimizle birlikte daha iyi ve kaliteli sağlık hizmetini sunmaya çalışmaktayız. Çocuk Nöroloji Uzmanımız Dr. Celil Bey’inde hastanemize gelmesiyle birlikte nörolojik rahatsızlığı bulunan çocuk hastalarımızın tedavi için ilçe dışına gitmelerine gerek kalmayacaktır“ ifadelerine yer verdi. Çocuk nörolojisinin ilgilendiği hastalıklar nelerdir? Hasta kabulüne başlayan Uzm. Dr. Celil Yılmaz, uzmanlık dalı hakkında şu bilgileri verdi: “Çocuk nörolojisi hekimlerinin takip ettikleri, teşhis ve tedavisini gerçekleştirdikleri hastalıklar beyin ve sinir sistemine ilişkindir. Hastanemizde çocuklarımızda görülen; ateşli havale, epilepsi (havale, sara) hastalığı, baş ağrısı, migren, erken doğan bebeklerin izlemini, serebral palsi (beyin felci), hareket bozuklukları, öğrenme ve konuşma güçlükleri, katılma nöbetleri, inme (felç) rahatsızlıkların takip, tedavi ve izlenimini başarıyla yapmaktayız. Artık vatandaşlarımızın çocuklarının nörolojik rahatsızlıkları için şehir dışına gitmesine gerek yok. Çocuk Hastalıkları hekimlerimize görülen hastalarımız meslektaşlarımın uygun görmesi halinde bölümüme hastalarımızın randevu alabilmesi için yeşil alan açmaktadır”.
Uzmanından ‘excimer lazer’ tavsiyesi: “Kendi gözlerinizle görmeniz hiç de uzak değil”
19 Nisan 2024 Cuma - 11:07 Uzmanından ‘excimer lazer’ tavsiyesi: “Kendi gözlerinizle görmeniz hiç de uzak değil” Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, excimer lazer tedavisinin hipermetrop, miyop ve astigmat tedavisinde kullanılan en yaygın tedavi olduğunu ve özellikle asker, polis adaylarının bu tedaviden yararlanarak meslek sahibi olabileceklerini söyledi. 18 yaşından büyük, son 6 ayda gözlük numaraları 0.50 dioptriden fazla değişmemiş, -9.0 dioptriye kadar miyop ve 6 numaraya kadar hipermetrop ya da astigmatı olan bireylere excimer lazer tedavisinin uygulanabileceğini dile getiren Kayseri Doktoröz Göz ve Cerrahi Lazer Merkezi Başhekimi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkırış, “Hastaların yapılan ölçümleri sonucunda yeterli kornea kalınlığı olmalı, şeker romatizma gibi sistemik hastalığı bulunmamalı ve gözlerinde başka herhangi bir hastalık olmamalıdır. Keratokonus, katarakt, göz tansiyonu, göziçi iltihabı ve ciddi göz kuruluğu olan hastalara uygulanmaz. Excimer lazer tedavisinde önemli olan ameliyat öncesi muayenede gözün ameliyata uygun olup olmadığına karar vermektir. Bu yüzden ameliyat öncesi yapılan muayene ve tetkikler önemlidir. Muayenede hastanın göz numaraları belirlenir, kornea kalınlıkları ölçülür, kornea haritası çıkartılır ve kapsamlı bir göz muayenesi yapılır. Göz tansiyonu ölçülür, gözyaşı testi yapılır göz bebeği genişletilerek, biyomikroskobik muayene ile ön segment ve retina tabakası kontrol edilir. Bu muayeneler sonucunda herhangi bir patolojik bulguya rastlanılmaz ise ameliyat kararı alınır” ifadelerini kullandı. “İğnesiz ve dikişsiz tedavi” Excimer lazerin damla anestezi ile yapıldığını ve ağrısız olduğunu dile getiren Özkırış, “Doğru göze, doğru zamanda ve doğru yöntemle laser yapılmış ise tekrarlama imkanı çok düşüktür. Nadiren de olsa tekrarlayan vakalarda göze uygunsa 2. kez lazer yapılabilir. Lasik yöntemi en sık uygulanan yöntemdir. Bu yöntemde korneanın üst yüzeyinde ince bir tabaka kesilir, kapak şeklinde kaldırılır ve altta kalan kornea yüzeyine excimer lazer uygulanarak, gözdeki kırma kusuru düzeltilir. Bu yöntem damla anestezisi ile yapılır ve ağrılı değildir. Bu ameliyatta iğne yapılmaz ve dikiş atılmaz. Lasik yöntemi dışında PRK ve LASEK yöntemleri de vardır. Laser tedavisi herhangi bir göz rahatsızlığını tedavisine engel değildir. Kornea kalınlığınıza bağlı olarak 4-6 D’ye kadar astigmatizma laser ile düzelebilir. Laser sonrası gözler açık kalıyor ve görerek gidiyorsunuz. Ancak 2-3 saat yanma batma ve sulanma ve ağrı olabiliyor. Laser göz ile ilgili herhangi bir ameliyatın yapılmasına engel değildir. Laserden 3 gün sonra yüzünüzü yıkayabilirsiniz. Ancak deniz, havuz ve kaplıca gibi genel kullanıma açık sulara ise 20-30 gün girmemeniz gereklidir” dedi. Özkırış son olarak, gözü uygun olan hastaların excimer lazer konusunda uzman kişilere ameliyat olduklarında kendi gözleri ile görmenin hiç de uzak bir hayal olmadığının altını çizdi.
Sağlık müdüründen toz taşınımı uyarısı
19 Nisan 2024 Cuma - 10:45 Sağlık müdüründen toz taşınımı uyarısı Alanya İlçe Sağlık Müdürü Nadir Aldemir, toz taşınımı ile ilgili olarak KOAH ve astım hastalarında tozun bazı problemlere yol açabileceğini belirterek, risk grubunda olan vatandaşların dışarı çıkarken maske takmaları önerisinde bulundu. Alanya’da ilçe merkezi ve yüksek kesimlerinde toz taşınımı meydana geldi. Bazı araç camlarının tozla kaplandığı görülürken, bazı esnafın ürünlerinin de tozla kaplandığı gözlemlendi. “Risk grubundakilerin dışarı çıkarken mümkün olduğunca maske takmasını öneriyoruz” Toz taşınımı ile ilgili konuşan Alanya İlçe Sağlık Müdürü Nadir Aldemir, söz konusu tozun insan sağlığında bazı etkilerinin olduğuna dikkat çekti. Burunda kaşıntı, burun tıkanıklığı gibi belirtilerin olabildiğini belirten Aldemir, “Bölgemizde Kuzey Afrika kökenli toz taşınımı bugünlerde kendini çok hissettirir hale geldi. Bu tozun özellikle mikro partiküllerden oluşması insan sağlığında da bazı olumsuz etkiler yapabiliyor. Özellikle burunda kaşıntı, burun tıkanıklığı, gözlerde kızarıklık, göz yaşarması gibi belirtilere neden olabiliyor. Risk grubu dediğimiz yaşlılar, KOAH, astım hastaları ve küçük çocuklarda da bazı alerjik problemlere yol açabiliyor. Risk grubunda olanların dışarı çıkarken mümkün olduğunca maske takmasını öneriyoruz. Astım ve KOAH hastalarının da düzenli olarak kullandıkları ilaçları bugünlerde kullanabilirler. Meteorolojiden de bu tozun birkaç gün içinde etkisini azaltacağı belirtiliyor. İlaçları kullanmaları durumunda herhangi bir olumsuz etkisi olmayacaktır” dedi. “Etrafımız, araçların üzeri tozlarla kaplandı” İlçe merkezinde esnaflık yapan Kemal Eras isimli vatandaş ise, “Afrika üzerinden geldiği söylenen yoğun bir toz bulutu vardı. Etrafımız, araçların üzeri tozlarla kaplandı. Özellikle dışarıda ürünü olan esnaflarımıza zararı oldu. Tozdaki bakteri, virüs taşınmış olabilir. Vatandaşlara, hayvanlara zararı olabilir. Toz nedeniyle camları silmek zorunda kaldık. Özellikle araçlar, camlar, evlerin camları tozlarla kirlendi. Vatandaşa iş çıktı” diye konuştu.
Sağlık Müdüründen toz taşınımı uyarısı
19 Nisan 2024 Cuma - 10:37 Sağlık Müdüründen toz taşınımı uyarısı Alanya İlçe Sağlık Müdürü Nadir Aldemir, toz taşınımı ile ilgili olarak KOAH ve astım hastalarında tozun bazı problemlere yol açabileceğini belirterek, risk grubunda olan vatandaşların dışarı çıkarken maske takmalarını önerisinde bulundu. Alanya’da ilçe merkezi ve yüksek kesimlerinde toz taşınımı meydana geldi. Bazı araç camlarının tozla kaplandığı görülürken, bazı esnafın ürünlerinin de tozla kaplandığı gözlemlendi. “Risk grubundakilerin dışarı çıkarken mümkün olduğunca maske takmasını öneriyoruz” Toz taşınımı ile ilgili konuşan Alanya İlçe Sağlık Müdürü Nadir Aldemir, söz konusu tozun insan sağlığında bazı etkilerinin olduğuna dikkat çekti. Burunda kaşıntı, burun tıkanıklığı gibi belirtilerin olabildiğini belirten Aldemir, “Bölgemizde Kuzey Afrika kökenli toz taşınımı bugünlerde kendini çok hissettirir hale geldi. Bu tozun özellikle mikro partiküllerden oluşması insan sağlığında da bazı olumsuz etkiler yapabiliyor. Özellikle burunda kaşıntı, burun tıkanıklığı, gözlerde kızarıklık, göz yaşarması gibi belirtilere neden olabiliyor. Risk grubu dediğimiz yaşlılar, KOAH, astım hastaları ve küçük çocuklarda da bazı alerjik problemlere yol açabiliyor. Risk grubunda olanların dışarı çıkarken mümkün olduğunca maske takmasını öneriyoruz. Astım ve KOAH hastalarının da düzenli olarak kullandıkları ilaçları bugünlerde kullanabilirler. Meteorolojiden de bu tozun birkaç gün içinde etkisini azaltacağı belirtiliyor. İlaçları kullanmaları durumunda herhangi bir olumsuz etkisi olmayacaktır” dedi. “Etrafımız, araçların üzeri tozlarla kaplandı” İlçe merkezinde esnaflık yapan Kemal Eras isimli vatandaş ise “Afrika üzerinden geldiği söylenen yoğun bir toz bulutu vardı. Etrafımız, araçların üzeri tozlarla kaplandı. Özellikle dışarıda ürünü olan esnaflarımıza zararı oldu. Tozdaki bakteri, virüs taşınmış olabilir. Vatandaşlara, hayvanlara zararı olabilir. Toz nedeniyle camları silmek zorunda kaldık. Özellikle araçlar, camlar, evlerin camları tozlarla kirlendi. Vatandaşa iş çıktı” diye konuştu. (BZ-
Mide ülserine karşı doğal probiyotik arı ekmeği tavsiyesi
19 Nisan 2024 Cuma - 10:11 Mide ülserine karşı doğal probiyotik arı ekmeği tavsiyesi Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, sağlık faydaları bilimsel çalışmalarla ortaya koyulan arı ekmeğinin, mide ülserinin önlenmesi ve tedavisinde potansiyel faydalar sunabilecek doğal bir arı ürünü olduğu belirtti. BEE’O Propolis Ar-Ge Merkezi’nde analizleri yapılmış olan Anadolu arı ekmeğinin mide ülseri üzerine karşı olumlu etkilerini gösteren bilimsel çalışma, 2023 yılı Kasım ayında Türk Fizyolojik Bilimler Derneği tarafından Sakarya Üniversitesi’nde düzenlenen 48. Ulusal Fizyoloji Kongresi’nde poster olarak sunuldu. BEE’O Propolis Kurucusu ve Genel Müdürü Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmada, arı ekmeğinin mide ülseri üzerine antiinflamatuvar ve antioksidan etkileri araştırılmıştır. Araştırma iki ana gruba ayrılan ratlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bir grup rata, ülser oluşmadan 10 gün önce ve ülser oluştuktan sonra 3 gün boyunca arı ekmeği takviye edildi, diğer grup ise aynı dönemlerde sadece serum fizyolojik tuzlu su aldı. Diğer grupta ise ülser oluşmadan önce herhangi bir takviye yapılmadı, bu gruplar yalnızca ülser oluştuktan sonra 10 gün boyunca arı ekmeği veya serum fizyolojik aldılar. Araştırmacılar, ülserin şiddeti, inflamasyon ve oksidatif stres zarflarını çeşitli yollarla ölçtüler. Araştırmanın verileri; arı ekmeği takviyesi alan ratlarda, kontrol gruplarına göre mide ülseri şiddeti, myeloperoksidaz aktivitesi ve inflamatuvar sitokin seviyelerinin (TNF-, IFN-, IL-1, IL-6, IL-8) anlamlı düzeyde düşük olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, oksidatif stresle ilişkili zarflarda azalma gözlenmiştir. Sonuçlar, arı ekmeğinin mide ülserinin önlenmesi ve tedavisinde antioksidan ve antiinflamatuar etkileri sayesinde potansiyel bir fayda sağlayabilecek doğal bir arı ürünü olabileceğini göstermektedir” dedi. Arı ekmeği, diğer adıyla perga, kovanda arılar tarafından polenin daha uzun süre saklanabilmesi amacıyla üretiliyor. Doğal bir arı ürünü olan arı ekmeğinin yaklaşık yüzde 20-35 protein, yüzde 3 lipit, yüzde 24-35 karbonhidrat ve yüzde 3 vitamin ve mineral içeriğine sahip olduğu belirtiliyor.
“Psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için yapay zeka belirli bir boşluğu doldurabilir”
19 Nisan 2024 Cuma - 09:14 “Psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için yapay zeka belirli bir boşluğu doldurabilir” Yapay zekâ (AI), eğitimden sağlık hizmetlerine kadar birçok sektörde hızla ilerliyor. Yapay zekânın insan duygularını anlama, açıklama ve ruhsal rahatsızlıkları tedavi sürecinde etkin rol oynayıp oynayamayacağı ise merak konusu. Arş. Gör. Psikolog Deniz Mısra Gürol, psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilecek yapay zekânın tek başına yeterli olamayacağını belirtti. Son zamanlarda yapay zekânın sınırları hakkında sorulan sorular gündemden düşmüyor. ‘’Yapay zekâ insan psikologların, psikiyatristlerin ve diğer ruh sağlığı uzmanlarının yerini alabilecek potansiyele sahip mi?’’ sorusunu İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Arş. Gör. Psikolog Deniz Mısra Gürol yanıtladı. “Psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilir” Psikolog Deniz Mısra Gürol, Chatbotların verilen bir dizi komut sayesinde insan konuşmasını simüle eden yazılım uygulamaları olduğunu belirtti. “Chatbotlar hastalarla konuşarak, onlara deneyimleri ve duyguları hakkında sorular sorup sanal bir terapist gibi hareket edebilir. Hatta danışanlar ile konuşmak dışında onlara yapabilecekleri egzersiz önerileri bile sunabilir. Bu uygulamalar, kaliteli psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilir” dedi. “Yalnızlık bir halk sağlığı krizi” Arş. Gör. Deniz Mısra Gürol, birçok psikoterapistin, yerlerinin robot terapistler tarafından doldurulacağına dair bir endişe yaşandığını belirterek “U.S. Surgeon General, yalnızlığın bir halk sağlığı krizi olduğunu ilan ettiğinde, bir bilgisayarla sohbet etmenin bu ihtiyacı karşılayamayacağını açıkça ortaya koymuştur. Araştırmalar da gösteriyor ki psikoterapi, her danışanı kendi içinde değerlendirmelidir ve tedavi sadece belirli teknikleri kullanarak iyileştirmeye indirgenemez. Tedavi teknikleri haricinde empatik bağ kurabilme ve terapötik ilişki geliştirme gibi insana dair özellikler, başarılı tedavinin yapı taşlarıdır” ifadelerini kullandı. “Yapay zekâ tüm kaynaklara erişim sağlayabilir” Psikoterapistlerin tedavilerde faydalandığı binlerce kaynak olduğunu belirten Gürol, “Bunlar genellikle makaleler, terapi ekolleri, davranışsal egzersizler ve kitaplar olabilir. Yapay zekâ, bütün bu kaynakları akademisyenlere veya psikoterapistlere göre çok daha hızlı bir şekilde sindirebilme özelliğine sahiptir ve oluşturulan veri tabanı sayesinde danışanlar ile psikoterapi seansı yapabilir.” dedi. “Yapay zekâ terapötik ittifak kuramaz” Psikolog Deniz Mısra Gürol, “Araştırmalara göre başarılı bir tedavinin sırrı hem özel hem de genel faktörlere bağlıdır. Özel faktörler, psikoloji biliminin farklı teorilerinden ve uygulamalarından oluşan belirli teknikleri kapsar. Örneğin; terapide konulan hedefe yönelik ödevler verilmesi gibi. Genel faktörler ise terapötik değişkenlerle ilgilidir diyebiliriz. Bunlar; bağ kurabilme, empatik yaklaşma, etkili dinleme ve terapiden beklentilerdir. Genel faktörler daha çok kişiye özeldir ve içinde yapay zekânın erişemeyeceği insani özellikleri barındırır. Yapılan araştırmalar, genel faktörlerin ağırlıklı olarak tedavinin etkililiğini belirlediğini savunmaktadır. Genel faktörler, danışanın biricik olduğunu ve kendi içinde bir tedavi süreci olduğunu vurgular, dolayısıyla otomatikleşmiş bir psikoterapinin uzun vadede her vakada işe yaraması mümkün değildir” dedi. Çok başarılı bir tedavi metodu veya nefes egzersizi gibi etkili olabilecek bir müdahalenin terapötik bağ ve güven ilişkisi olmadan uygulanmasının etkili olamayacağına dikkat çeken Gürol, etkili dinleyen ve empatik yaklaşabilen iyi eğitimli bir terapistin de doğru tedavi planını çıkarmadan ve doğru teknikleri kullanmadan başarı sağlayamayacağını belirtti. Başarılı bir terapi sürecinde güven ön plandadır Terapide en önemli konulardan biri de danışan gizliliğidir. Terapi odasında danışanlar, kendilerine dair özel konuları terapist ile güvenli bir bağ kurduklarında paylaşabiliyorlar. Terapistler gizlilik ilkesine bağlı olarak çalışmakla yükümlüdür, dolayısıyla çevrim içi bir ortamda özel konuların açıkça konuşuluyor olması danışanı rahat ve güvende hissettirmeyebilir. Arş. Gör. Deniz Mısra Gürol, terapide konuşulan konuların veri tabanında kalıcı olup olmadığına dair danışanların aklında bir soru işareti oluşacağına dikkat çekerek “Yapılan araştırmalar, bazı insanların gerçek bir terapistle konuşurken daha utangaç olabileceklerini ve bir robotla konuşurken daha rahat olabileceklerini de vurgulamıştır. Bireyler, ruh sağlığı desteği alırken hem yapay zekânın hem de insan terapistlerin güçlü yönlerini ve sınırlamalarını gözlemleyerek bilinçli bir tercih yapabilirler” ifadelerini kullandı.
Sağlık çalışanları ’Kırım-Kongo Kanamalı Ateş’ hastalığına karşı vatandaşları bilgilendirdi
19 Nisan 2024 Cuma - 09:06 Sağlık çalışanları ’Kırım-Kongo Kanamalı Ateş’ hastalığına karşı vatandaşları bilgilendirdi Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi enfeksiyonuna karşı Bayburt Devlet Hastanesi girişinde stant açılarak, vatandaşlar konuyla alakalı bilgilendirildi. Hastalığın belirtilerinden ve tedavisinden bahseden sağlık personelleri broşürler dağıtarak, hasta ve hasta yakınlarına bilgilendirme faaliyetinde bulundular. Keneler tarafından taşınan ve keneyle temas halinde vücutta ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal gibi belirti gösteren, müdahale edilmediği takdirde ölümlere neden olabilen bir tür enfeksiyon hastalığı olan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi(KKKA) enfeksiyonuna farkındalık oluşturmak için Bayburt Devlet Hastanesi poliklinik girişinde stant açıldı. Hasta ve hasta yakınlarına broşür dağıtılarak konu hakkında bilgilendirme yapıldı. KKKA enfeksiyonundan korunmak için yapılması gerekenleri hastaneye başvuran vatandaşlara anlatan sağlıkçılar tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi yerlerde vücudu kapatacak şekilde giyilmesi gerektiğini hatırlattılar. Vücuda tutunan kenelerin kesinlikle çıplak el ile koparılmaması, tutunduğu yerden çıkarılmadan hemen sağlık kuruluşuna başvurması gerektiğini söyleyen sağlık personelleri, olası belirtilerden bahsettiler. ’Keneyi hafife almayın, tedbiri elden bırakmayın’ hatırlatmalarıyla sık sık uyarılarda bulunan sağlık çalışanları vatandaşların sorularını da yanıtlamayı ihmal etmediler.