Yerel Haberler
Sivas
25 Kasım 2024 Pazartesi - 10:12 Uzmanı kış depresyonuna karşı uyardı Uzman Psikolog Dilruba Işın, mevsimlerin insan duyguları üzerindeki etkilerine değinerek vatandaşları depresif ruh hallerine karşı uyardı. Psikolog Dilruba Işın, Kış depresyonuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, "Kış aylarının gelmesiyle birlikte birçok kişi kendini daha karamsar, halsiz ve mutsuz hissedebiliyor. Günlerin kısalması, güneş ışığına daha az maruz kalınması ve soğuk havaların etkisi, ’kış depresyonu’ olarak da bilinen Mevsimsel Duygudurum Bozukluğuna yol açıyor. Güneş ışığı eksikliği, beynin mutluluk hormonu olan serotonin seviyelerini düşürebilirken, uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen melatonin hormonunda da dengesizliklere neden olabiliyor. Bu durum, bireylerin enerji seviyelerini düşürürken, motivasyon kaybına ve duygusal dalgalanmalara da sebep oluyor. Kişinin kendini depresif hissetmesi halinde sosyal aktivitelerini daha çok artırması gerektiğini vurgulayan Işın, “Böylesi durumlarda kendimizi sosyal aktiviteyi artırmaya, fiziksel faaliyetlerde bulunmaya zorlamalıyız. Bu şekilde depresif belirtilerden kendimizi koruyabiliriz. Depresif belirtilerin azalması için yaptığımız bu faaliyetler aslında sağlıklı ruh haline sahip insanların yapabileceği şeylerdir. Fakat biz gerçekten bir depresyon yaşıyorsak işe gitmek, sosyalleşmek, spor yapmak gibi faaliyetleri sürdürmede bir zorluk yaşarız” dedi. “Mevsimlerin insanların duygu durumları üzerinde etkileri var” Güneş ışığına maruziyetin azalması ve günlerin kısalması depresyona sebep olabilir diyen Işın, “Bizim mevsimsel depresyon dediğimiz bir durum var. Bu durum aslında kış depresyonu olarak da tanımlanabilir. Sonbahar ve kış aylarında başlayıp ilkbahar ve yaz aylarında azalan veya ortadan kaybolan depresif belirtilerle birlikte görülür. Aslında biz mevsimlerin insanlar üzerindeki etkilerini tanımlayabiliyoruz. Kış aylarında güneş ışığına maruziyetin azalması, günlerin kısalması bu depresyona sebep olabilir. Mevsimler üzerine yapılan çalışmalar da mevsimlerin insanların duygu durumları üzerinde etkileri olduğunu göstermiştir. Rize’de yapılan bir çalışmada insanların daha coşkulu veya daha öfkeli olmasını değişken hava şartlarına ve zorlu iklimle bağlantılıdır. Aynı şekilde Akdeniz ikliminde bulunan ülkelerde yaşayan insanlar da daha sıcakkanlı veya bir anda parlayıp sönen modları gözlemlemekteyiz ve bu durumun iklim ile bağlantılı olduğuna dair çalışmalar bulunmaktadır. Sivas’ı düşündüğümüzde Sivas’ta kendi yaşam şartları içerisinde sert iklime sahip bir il. Bu yüzden kendimizi de bu süreçte farkında olarak korumalıyız. Kendimizi korumamız için yapabileceğimiz bazı şeyler var. Diyelim ki kendimizde bir depresif atak değil ama depresif belirtiler hissediyoruz. Duygu durumumuzda, ruh halimizde bir değişiklik var. Böylesi durumlarda sosyal aktiviteyi artırmaya, fiziksel faaliyetlerde bulunmaya zorlamalıyız. Bunlar bize iyi gelecektir. Bu şekilde depresif belirtilerden de kendimizi koruyabiliriz.” ifadelerine yer verdi. “Kış mevsiminde ortaya çıkar ve yaz mevsiminde düzelir” Işın, mevsimsel depresyonla majör depresyonun birbirinden ayırt edilmesini vurgulayarak, “Depresif belirtilerin azalması için yaptığımız faaliyetler aslında sağlıklı ruh haline sahip insanların yapabileceği şeylerdir. Fakat biz gerçekten bir depresyon yaşıyorsak işe gitme sosyalleşme, spor yapma gibi faaliyetleri sürdürmede zorluk yaşarız. Bu nedenle kişide sosyal ortamlarda bulunmada zorluk, kendini kötü hissetme haz alamama, yaşama enerjisinin olmaması veya çok üzgün hissetme gibi durumlar varsa ve bu durumlar gündelik yaşamı etkiliyorsa bu depresyon şeklinde ortaya çıkar. Mevsimsel depresyonun ayırt edici özelliklerinden birisi ise en az iki yıl boyunca aynı aylarda gözükmüş olması gerekmesidir. Bu durum sadece kış mevsiminde ortaya çıkar ve yaz mevsiminde düzelir. Bunlar olduğunda biz mevsimsel depresyondan bahsedebiliyoruz. Eğer mevsimsel depresyon belirtileri varsa ve gündelik işlevselliği bozuyorsa o zaman bir profesyonel destek alınması gerekir” şeklinde konuştu.
25 Kasım 2024 Pazartesi - 10:07 Sivas’ta mobil taziye araçları hizmete sunuldu Sivas Belediye’nce 25 mobil taziye aracı, modern donanımlarıyla vatandaşların hizmetine sunuldu. Sivas Belediyesi, taziye evlerinde oluşan yoğunluk ve yükü azaltmak için vatandaşların talebi doğrultusunda 25 mobil taziye aracını hizmete aldı. Belediye Başkanı Adem Uzun, seçim dönemi ve sonrasında vatandaşlarla yapılan görüşmelerde en çok gelen talebin mobil taziye araçları olduğunu belirtti. Göreve başladıkları andan itibaren bu talebi karşılamak için planlamalar yaptıklarını ifade eden Uzun, “Sivaslı hayırseverlerimizin ve belediyemizin destekleriyle 25 adet taziye aracını hizmete sunduk. Şu an itibarıyla vatandaşlarımız bu hizmetimizden faydalanmaya başladılar” dedi. “Şehir için önemli bir ihtiyaçtı” Mobil taziye araçlarının özellikle pandemi döneminden sonra ortaya çıkan bir ihtiyaca cevap verdiğini vurgulayan Başkan Uzun, “Şimdi hem seçim döneminde hem de seçimden sonraki süreçte vatandaşlarımız ile bir araya geldiğimizde en büyük taleplerden birisi mobil taziye araçlarıydı. Göreve başladığımız günden itibaren de planlamalarımızı yaptık. Bu planlamalar çerçevesinde Sivaslı hayırseverlerimizin desteğiyle Sivas Belediyemizin destekleriyle birlikte 25 tane taziye aracını 18 Kasım tarihi itibariyle hizmete sunduk. Şu an itibariyle vatandaşlarımız bu hizmetimizden faydalanmaya başladılar. Ben hayırseverlerimize teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Şehir için önemli bir ihtiyaçtı. Çünkü özellikle pandemiyle birlikte artık insanlar evlerini çok fazla açmak istemiyorlar. Ben cenazelere gittiğimde genellikle şöyle bir manzara ile birlikte karşı karşıya kalıyorum. Bir ev içerisinden kadınlar bir odada erkekler bir odada oturur vaziyetler. Herkes de taziye araçlarını soruyordu. Biz de bunu başlatmaya karar verdik ve vatandaşlarımızın hizmetine sunduk” şeklinde konuştu. 25 mobil taziye aracı, modern donanımlarıyla vatandaşların hizmetine sunulurken, projenin hayata geçirilmesinde emeği geçen hayırseverlere ve belediye ekiplerine teşekkür eden Başkan Uzun, bu hizmetin şehir için önemli bir ihtiyacı karşıladığını belirtti.
Sigara artrit riskini artırıyor
12 Ekim 2024 Cumartesi - 13:55 Sigara artrit riskini artırıyor Sivas Numune Hastanesinde Romatoloji Uzmanı olarak görev yapan Dr. Mehmet Emin Derin, 12 Ekim Dünya Artrit Günü ile dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Artritin eklem iltihabına verilen genel bir isim olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Derin, “Artrit eklemlerde kendisini ağrı, şişlik, kızarıklık ve hareket kısıtlılığı ile belli eder. Doğru tanı ve tedavi edilmezse eklem harabiyetine neden olabilir. Toplumda bilinenin aksine romatizmal hastalıklar ve artritler daha çok 50 yaşından önce görülmektedir. Hangi durumlarda iltihaplı artrit düşünülebilir diye soracak olursak; eklemde sabah katılığı, hareketle azalan ağrı, şişlik gibi özellikler iltihaplı romatizmalarda görülürken iltihaplı olmayan artritte (osteoartrit yani kireçleme) bu durum hareketle ve eklemi kullandıkça artan ağrı şeklindedir. 6 haftadan uzun süren artritlere kronik artrit denilmektedir. Artrite sebep olacak birçok hastalık vardır. 150’den fazla romatizmal hastalık tanımlanmıştır. Eklem tutulum sayısı, yerleri, özellikleri hastalıklara göre değişebilmektedir. Örnek verilecek olursa toplumda en sık görülen iltihaplı artrit sebebi romatoid artrittir. Romatoid artrit en çok el parmak ve bilek eklemlerini tutarken, ülkemizde ve özellikle şehrimizde sık görülen Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) daha çok kalça ve diz gibi büyük eklemleri tutabilmektedir. Romatizmal hastalıklar ön planda eklemi tutmuş olsalar da, deri, böbrek, göz, akciğer gibi birçok organı da etkileyebildiğini unutmamak gerekir. Bu farklılıklar doğru tanı ve tedavi açısından gerekli ve önemlidir. Günümüzde oldukça etkin tedaviler mevcut olup romatizmal hastalıklar kontrol altında tutulabilmektedir” dedi. Sigaranın Romatoid artritin gelişiminde önemli bir etken olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Derin, “Romatizmaların net sebebi belli değildir. Genetik ve çevresel faktörler olarak söyleyebiliriz. Elimizde değiştirilebilen en önemli çevresel etken sigaradır. Sigaranın romatoid artrit gelişimine sebep olduğu bilinmektedir. Ayrıca sık gündeme gelen kaplıca tedavisi de aktif iltihaplı dönemde önerilmemektedir. Doğru tanı, doğru ve eksiksiz tedavi için romatoloji polikliniklerimiz halkımızın hizmetindedir. Tüm halkımıza sağlıklı ve artritsiz bir yaşam diliyorum” dedi.
Dipsiz Göl Şelalesi sonbahar güzelliğiyle mest etti
12 Ekim 2024 Cumartesi - 10:17 Dipsiz Göl Şelalesi sonbahar güzelliğiyle mest etti Sivas’ın Doğanşar ilçesindeki Dipsiz Göl Şelalesi sonbahar güzelliğiyle ziyaretçilerini mest ediyor. Sivas’ın Doğanşar ilçesi sınırları içerisinde yer alan Dipsiz Göl Şelalesi, ziyaretçilerini her mevsim ayrı bir güzellikle karşılıyor. Kışın donan sarkıtlarıyla, yazın yeşile bürünen doğasıyla ziyaretçilerin ilgi odağı olan şelale sonbaharda ise misafirlerini mest ediyor. Hazan mevsiminin birbirinden güzel tonlarını kuşanan doğada, serin sularını yaklaşık 50 metre yükseklikten bırakarak şelale adeta yağlıboya tablolarını andırıyor. Eşsiz güzellik ziyaretçilerine de özçekim yapma fırsatı sunuyor. Doğanın her rengini görmek mümkün Doğa yürüyüşüne çıkıp şelaleye uğrayan Fazıl Dişsöken, şelale ve çevresinde yılın bu aylarında doğanın her renginin bir arada görülebileceğini belirtip, "Hava almak istedik gezmeye geldik. Tabiatın güzel renklerini görüyorsunuz. Yaz aylarında başka kış aylarında başka. Manzara muhteşem. Şu an doğada her rengi görmek mümkün" dedi. Adem Ulugöl ise üç yıl önce memleketine dönüp, memleketindeki güzellikleri keşfettiğini ifade ederek, "45 yıldır İstanbul’da ikamet ediyordum, 3 yıl önce memleketim Sivas’a döndüm. Doğanşar yolu üzerindeyiz. Artık sonbahara giriyoruz. Şu an doğada sarı yeşil her türlü renk var" diye konuştu. Mustafa Çengel ise doğayı insana benzettiğini vurgulayarak, "Doğaya bakınca kendimi görüyorum. Ben de bebektim çocuk oldum genç oldum şimdi yaşlandım bembeyaz oldum. Her mevsimin bir güzelliği bir tadı var. Etrafa baktığımda 5-6 rengi aynı anda görüyorum. Çeşitli birçok ağaç var. Hepsi farklı farklı renkler veriyor" şeklinde konuştu.
Sivas’ta 5 milyon TL’lik kağıda emdirilmiş uyuşturucu ele geçirildi
11 Ekim 2024 Cuma - 17:55 Sivas’ta 5 milyon TL’lik kağıda emdirilmiş uyuşturucu ele geçirildi Sivas İl Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen operasyonda, piyasa değeri 5 milyon 500 bin TL olan kağıda emdirilmiş uyuşturucu ele geçirilirken, gözaltına alınan 12 kişiden 5’i tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sivas İl Emniyet Müdürlüğü, uyuşturucuyla mücadele çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Bu çerçevede Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yürütülen teknik ve fiziki takip çalışmalarında uyuşturucu madde ticaretini örgütlü olarak yaptıkları anlaşılan 12 şahsa yönelik operasyon düzenlendi. Şahıslardan 11’i yakalanarak gözaltına alındı. Aynı operasyon çerçevesinde 1 şahıs ise Antalya Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yakalandı. Gözaltına alınan 12 kişiden 5’i tutuklanarak cezaevine gönderildi. Aynı dosya içerisinde tutuklu bulunan kişi sayısı 10’a yükseldi. Yapılan operasyonlarda; 19 parça halinde yaklaşık 74 bin 79 kullanımlık kâğıda emdirilmiş sentetik kannobinoid, bin 263 adet sentetik ecza, 3 adet ecstacy, 37,16 gr esrar, 3 adet tabanca, 1 adet ruhsatsız av tüfeği ve 134 adet tabanca fişeği ele geçirildi. Sivas İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, "Siz değerli anne ve babaların, ailelerin narkotik maddeler konusunda bilinçli olmalarını, çocuklarımıza ve gençlerimize sahip çıkmalarını istiyoruz. Kamuoyuna saygıyla sunulur" ifadelerine yer verildi.
Sivas’ta mesleki eğitim çalışmaları ele alındı
11 Ekim 2024 Cuma - 17:47 Sivas’ta mesleki eğitim çalışmaları ele alındı Sivas’ta mesleki ve teknik eğitim alanında yürütülen çalışmalar ve hayat boyu öğrenme kurumlarının faaliyetlerine yönelik planlama ve değerlendirme toplantısı düzenlendi. Kurumun toplantı salonunda gerçekleştirilen toplantıya İl Millî Eğitim Müdürü Necati Yener, ilgili birim amirleri, mesleki ve teknik eğitim okulları ve hayat boyu öğrenme şubesine bağlı okul/kurum müdürleri katıldı. Toplantıda konuşan Yener, Sivas’ın mesleki eğitim altyapısının güçlendirmek için önemli çalışmalar yürütüldüğüne vurgu yaptı. İkinci Mesleki Eğitim Merkezinin açılması, Millî Eğitim Bakanlığınca 4 ilde açılan meslek ortaokullarından birinin Sivas’a kazandırılması, fiziki imkân ve olanakların iyileştirilmesi, sektörel işbirliği çalışmaları ve mesleki eğitimin geleceğine yönelik tüm paydaşlarla istişare içerisin yürütülen çalışmaların önemine dikkat çeken Yener, "Mesleki eğitimi ülkemizin geleceği olarak görüyoruz. Bu alanda yürüttüğümüz çalışmalarla ülkemizin üretimine, eğitim temelli kalkınmasına önemli katkılar sağlarken, ihtiyaç duyulan kalifiye işgücünü oluşturuyor, bilgili, donanımlı, millî ve manevi değerlerine bağlı, ülkemiz ve milletimiz için üreten, faydalı işler yapan nesiller yetiştirmeye gayret ediyoruz. Millî Eğitim Bakanlığımızın politikaları doğrultusunda yürüttüğümüz bu çalışmaların sekteye uğramaması, sürekli kendini yenileyen bir vizyon ve heyecanla bu çalışmaların yürütülmesi bizim için çok önemli. Tüm bu çalışmaların sahadaki uygulayıcıları okul idarecilerimiz ve öğretmenlerimizdir. Ben her birinize özverili çalışmalarınız için teşekkür ediyorum." dedi. 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlama programı çalışmaları, döner sermaye iş ve işlemleri, YKS yerleştirme sonuçları konu başlıklarının da masaya yatırıldığı toplantıda, Milli Eğitim Bakanlığınca yayımlanan "Okullarda Güvenlik Önlemlerinin Alınması Konulu 2018/10 Nolu Genelge" hükümleri kapsamında yürütülen iş ve işlemler değerlendirildi.
Sivas, Tokat ve Yozgat’ta yaz aylarında elektrik tüketiminde artış yaşandı
11 Ekim 2024 Cuma - 14:09 Sivas, Tokat ve Yozgat’ta yaz aylarında elektrik tüketiminde artış yaşandı Dünya kayıtlarına "en sıcak" olarak geçen 2024 yılı yaz aylarında ÇEDAŞ’ın hizmet bölgesinde yer alan Sivas, Tokat ve Yozgat’ta da elektrik tüketimi kendi rekorunu kırdı. Haziran, temmuz ve ağustos aylarında toplam elektrik tüketimi, 823 milyon kWh’ı aştı. En büyük yükseliş ise sıcak havaların yanı sıra uzun Kurban Bayramı tatili nedeniyle bölgeye gelen ziyaretçilerin etkisi ile haziran ayında yaşandı. 2024 yılı yazı, dünya kayıtlarına “en sıcak yaz” olarak geçerken, tüketicilerden gelen yoğun taleple birlikte elektrik tüketiminde de rekorlar yaşandı. Sivas, Tokat ve Yozgat’ta 1 milyondan fazla aboneye elektrik dağıtım hizmeti sunan Çamlıbel Elektrik Dağıtım AŞ’nin (ÇEDAŞ) verilerine göre; bu yıl haziran, temmuz ve ağustos aylarında elektrik tüketimi 823,8 milyon kWh’a ulaştı. Bu rakam şimdiye kadar yaz aylarında bölgede yaşanan en yüksek tüketim olarak kayıtlara geçti. En son, en yüksek yaz ayları tüketimi 2021 yılında yaşanmış ve 809,6 milyon kWh seviyesinde gerçekleşmişti. Yazın artan talebe, kesintisiz ve kaliteli bir şekilde yanıt vermek üzere bölgenin enerji altyapısının yatırım, bakım ve onarım çalışmaları ile güçlendirildiğine işaret eden ÇEDAŞ Genel Müdürü Mustafa Altun, “Tüketimlerdeki artışta, hava sıcaklığının önceki senelere göre yüksek seyretmesi ve yağışların azalması ile tarımsal sulamada kullanılan enerji ihtiyacı etkili oldu. Yaz dönemi gurbetçilerin uzun tatil ziyaretleri ve sıcak havalarda artan klima kullanımı da elektrik tüketimine yansıdı. Bu dönemde bir yandan saha ekiplerinin sayısı artırılırken diğer yandan da başta SCADA olmak üzere teknolojiye yapılan yatırımlar ile taleplere başarı ile yanıt verildi. Her zaman, her şartta görevlerinin başında olan tüm arkadaşlarıma bu süreçte gösterdikleri özveri için özellikle teşekkür etmek istiyorum” değerlendirmesinde bulundu. Uzun Kurban Bayramı tatili haziran rakamlarını etkiledi ÇEDAŞ’ın verilerine göre, bu yaz en yüksek tüketim haziran ayında gözlendi. Haziran ayında söz konusu tüketim 240,8 milyon kWh’a ulaştı. Bu gelişmede Haziran ayı içinde kutlanan 9 günlük bayram tatili ile şehir dışından gelen ziyaretçilerin de etkisi büyük oldu. ÇEDAŞ’ın hizmet bölgesinde yılın günlük tüketim rekoru ise 10 milyon kWh ile 22 Ağustos Perşembe günü kırıldı. Geçen yıl bu rekor 9,5 milyon kWh ile 15 Ağustos Salı günü yaşanmıştı.
Uzmanı uyardı: Grip 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanlarda ölüme neden olabiliyor
11 Ekim 2024 Cuma - 10:44 Uzmanı uyardı: Grip 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanlarda ölüme neden olabiliyor Uzm. Dr. Caner Öksüz, mevsimsel geçişlerde sıkça karşılaşılan gribin kronik hastalığı olanlarda ve yaşlılarda ağır seyrettiğini, hatta ölüme bile sebep olabildiğini belirterek, korunma yöntemlerini anlattı. İnfluenza virüsünden kaynaklanan ve her yıl karşılaşılan grip, mevsim geçişlerinde salgına dönüşebiliyor. 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanlarda ölüme dahi neden olabilen griple ilgili açıklama yapan Sivas Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Caner Öksüz, hastalığın bulaş yolları, belirtileri ve korunma yollarını anlattı. Grip hastalığının etkeninin influenza virüsü olduğunu ifade eden Dr. Öksüz, “Yani bir virüsün neden olduğu hastalıktır. Aslında halkımız da, biz de grip hastalığını yakinen biliyoruz. Çünkü bu influenza virüsü, grip hastalığı daha önce dünyada birçok salgına sebep olmuştur. Şöyle örnek vermek gerekirse daha önce İspanyol gribi, sonrasında Asya gribi, 2009 yılında yaşadığımız domuz gribi etkeni de influenza virüsüdür ve bunlar da bir grip hastalığı salgınıdır. Özellikle dediğiniz gibi sonbahar aylarının sonu, kış ayları, ilkbaharın başlarında da vaka sayıları, hasta sayıları oldukça artmaktadır. Peki, bu hastalığın belirtileri nelerdir? Grip hastalığında öncelikle ateş, beraberinde boğaz ağrısı, öksürük, yoğun bir halsizlik, kas, eklem ağrısı gibi günlük işleri yapmayı engelleyecek belirtiler olur. Bu şikâyetlerle başvururlar. Genelde de virüs alındıktan sonra bir ila üç gün içerisinde bu belirtileri hastalar yaşamaya başlarlar ve sağlık kurumlarına başvururlar. Bu hastalık bulaşıcı bir hastalık. Özellikle konuşma, öksürme, hapşırma gibi durumlarda bir damlacık çıkarıyoruz. Bu damlacıklar yoluyla bu virüs bulaşabilmekte. Bu hastalık da dediğimiz gibi alındıktan sonra bir ila üç gün içerisinde ortaya çıkmaktadır. Yine bakıldığı zaman grip hastalığımız aslında sağlıklı erişkinlerde, bir hastalığı olmayanlarda hafif seyredebiliyorken, ağır geçtiği durumlar da vardır. Özellikle altta yatan kronik hastalığı olan kişilerde, yaşlı kişilerde ağır seyretme, hastanede yatışlara neden olma ve hatta ilerleyerek ölüme bile sebep olma durumu ortaya çıkar” dedi. “Grip aşısı ölüm oranlarını azaltmaktadır” Grip virüsünden en etkin korunma yönteminin aşı olduğuna değinen Dr. Öksüz, “Aslında grip aşısını da gribi de biz çok önceden beri biliyoruz. İşte ilk 1933 yılında bir insandan grip virüsünün izole edildiğini biliyoruz. 1935’ten itibaren aşı çalışmalarının yapıldığını biliyoruz. Dolayısıyla grip aşısı da bilinen bir aşıdır, eski bir aşıdır ve güvenilir bir aşıdır. Grip aşısı özellikle hastanede yatışları ve ölüm oranlarını azaltmaktadır. Grip aşısının önerildiği riskli bir grup vardır. Bu gruba öncelikli olarak önerilir. O gruptaki kişiler hastalığı ağır geçirme riski olan kişilerdir. Kimlerdir bunlar? Özellikle 65 yaş ve üzerindeki kişiler ağır geçirme riskine sahiptir. Huzurevinde ve bakımevinde kalanlar, yine gebeler, kronik rahatsızlığı olanlar. Bunlara örnek verirsek özellikle astım hastalığı, kistik fibrozis hastalığı, KOAH hastalığı olan bireylerimiz risk altında. Yine kronik akciğer hastalığı dışında kronik kalp hastalığı olan kişiler, doğumsal kalp rahatsızlığı olan, kapak rahatsızlığı olan, kalp yetmezliği tanısı bulunan kimseler. Bu gruplara da aşı önermekteyiz” ifadelerine yer verdi. “Her yıl grip aşısı olun” Grip aşısı için en uygun zamanın ekim ve kasım ayları olduğuna dikkat çeken Öksüz, “Biz şimdi aşının koruyuculuk sürecini de göz önüne alarak ve salgının başlama zamanlarını göz önüne alarak özellikle grip aşısının ekim, kasım aylarında yapılmasını öneriyoruz. Hastalarımız yaptırmak için ekim veya kasım aylarını tercih etmeliler. Fakat yaptırmayanlar grip aşısı sezonu boyunca yani mart ayı sonuna kadar aşı olabilirler. Koruyuculuğu yaklaşık olarak 6-8 ay kadar olduğu söylenmektedir. Yani şu anlama geliyor; biz her yıl grip aşısı olmak zorundayız. Ben önceki yıl olmuştum, tekrar olacak mıyım? Evet olacağız. Her yıl grip aşısı olunması öneriliyor” şeklinde konuştu.
Uzmanı uyardı, grip ölüme neden olabilir
11 Ekim 2024 Cuma - 10:41 Uzmanı uyardı, grip ölüme neden olabilir Mevsimsel geçişlerde sıkça karşılaşılan ve önlem alınmadığında ölüme kadar götürebilen grip virüsü ile ilgili uzmanından açıklama geldi. Uzm. Dr. Caner Öksüz hastalığın belirtileri ve korunma yöntemlerini anlatarak, grip aşısının Ekim, Kasım aylarında yapılmasını önerdi. İnfluenza virüsünden kaynaklı doğan ve her yıl karşılaşılan grip virüsü, mevsim geçişlerinde salgına dönüşebiliyor. 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olan vatandaşlarda ölüme dahi neden olabilen grip virüsü ile ilgili açıklama yapan Sivas Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Caner Öksüz, hastalığın bulaş yolları, belirtileri ve korunma yollarını sıraladı. Grip, ilerleyerek ölüme sebep olabilir Grip hastalığının etkeninin influenza virüsü olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Caner Öksüz, “Yani bir virüsün neden olduğu hastalıktır. Biz aslında halkımızda, bizde grip hastalığını yakinen biliyoruz. Çünkü bu influenza virüsü, grip hastalığı daha önce dünyada birçok salgına sebep olmuştur. Şöyle örnek vermek gerekirse daha önce İspanyol gribi, sonrasında Asya gribi 2009 yılında yaşadığımız domuz gribi etkeni de influenza virüsüdür ve bunlarda bir grip hastalığı salgınıdır. Özellikle dediğiniz gibi sonbahar aylarının sonu, kış ayları, ilkbaharın başlarında da vaka sayıları, hasta sayıları oldukça artmaktadır. Peki, bu hastalığın belirtileri nelerdir? Grip hastalığında öncelikle bir ateş, beraberinde boğaz ağrısı, öksürük, yoğun bir halsizlik, kas, eklem ağrısı gibi günlük işleri yapmayı engelleyecek belirtiler hastalarda olur. Bu şikâyetlerle başvururlar. Genelde de bu hastalık, virüs alındıktan sonra bir ila üç gün içerisinde bu belirtileri hastalar yaşamaya başlarlar ve sağlık kurumlarına başvururlar. Bu hastalık bulaşıcı bir hastalık. Özellikle konuşma, öksürme, hapşırma gibi durumlarda bir damlacık çıkarıyoruz. Bu damlacıklar yoluyla bu virüs bulaşabilmekte. Bu hastalık da dediğimiz gibi alındıktan sonra bir ila üç gün içerisinde ortaya çıkmaktadır. Yine bakıldığı zaman grip hastalığımız aslında sağlıklı erişkinlerde, bir hastalığı olmayanlarda hafif seyredebiliyorken ağır geçtiği durumlar da vardır. Özellikle altta yatan kronik hastalığı olan kişilerde, yaşlı kişilerde ağır seyretme, hastanede yatışlara neden olma ve hatta ilerleyerek ölüme bile sebep olma durumu ortaya çıkar” dedi. “Grip aşısı ölüm oranlarını azaltmaktadır” Grip virüsünden en etkin korunma yönteminin aşı olduğuna değinen Uzm. Dr. Öksüz, “Aslında grip aşısını da gribi de biz çok önceden beri biliyoruz. İşte ilk 1933 yılında bir insandan grip virüsünün izole edildiğini biliyoruz. 1935’ten itibaren aşı çalışmalarının yapıldığını biliyoruz. Dolayısıyla grip aşı da bilinen bir aşıdır, eski bir aşıdır ve güvenilir bir aşıdır. Grip aşısı özellikle hastanede yatışları ve ölüm oranlarını azaltmaktadır. Grip aşısının önerildiği riskli bir grup vardır. Bu grubu öncelikli olarak önerilir. O gruptaki kişiler hastalığı ağır geçirme riski olan kişilerdir. Kimlerdir bunlar? Özellikle 65 yaş ve üzerindeki kişiler ağır geçirme riskine sahiptir. Huzurevinde ve bakım evinde kalanlar yine gebeler, kronik rahatsızlığı olanlar. Bunlara örnek verirsek, özellikle astım hastalığı, kistik fibrozis hastalığı, KOAH hastalığı olan bireylerimiz risk altında. Yine kronik akciğer hastalığı dışında kronik kalp hastalığı olan kişiler, doğumsal kalp rahatsızlığı olan, kapak rahatsızlığı olan, kalp yetmezliği tanısı bulunan kimseler. Bu gruplara da aşı önermekteyiz” ifadelerine yer verdi. “Her yıl grip aşısı olun” Grip aşısı için en uygun zamanın Ekim, Kasım ayları olduğuna dikkat çeken Öksüz, “Biz şimdi aşının koruyuculuk süreci de göz önüne alarak ve salgının başlama zamanları göz önüne alarak özellikle grip aşısının Ekim, Kasım aylarında yapılmasını öneriyoruz. Hastalarımızı yaptırmak için Ekim veya Kasım aylarını tercih etmeliler. Fakat yaptırmayanlar grip aşısı sezonu boyunca yani Mart ayı sonuna kadar aşı olabilirler. Koruyuculuğu yaklaşık olarak 6-8 ay kadar olduğu söylenmektedir. Yani şunu anlama geliyor; biz her yıl grip aşısı olmak zorundayız. Ben önceki yıl olmuştum tekrar olacak mıyım? Evet olacağız. Her yıl grip aşısı olunması öneriliyor” şeklinde konuştu. (RM-GF-