Yerel Haberler
Erzurum
ETÜ “Spor ve Bilim Dergisi” Ebsco Sport Discus alan indeksinde 11 Ekim 2024 Cuma - 13:07:17 Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Spor Bilimleri Fakültesi tarafından yayımlanan "Spor ve Bilim Dergisi", spor bilimleri alanında önemli bir akademik gelişmeye imza atarak, EBSCO SPORTDiscus alan indeksinde taranmaya hak kazandı. 2023 yılında yayın hayatına başlayan ve spor bilimlerine dair disiplinler arası çalışmaları, özgün araştırmaları ve derleme makaleleri yayımlayarak, bilim dünyasına katkıda bulunmayı hedefleyen Spor ve Bilim Dergisi, kısa sürede nitelikli içerikleriyle dikkat çekerek uluslararası düzeydeki EBSCO SPORTDiscus indeksi ile akademik camiada daha geniş bir görünürlük elde etmeyi başardı. Her yıl düzenli olarak yayımlanan ve bilim dünyasında daha fazla tanınırlık kazanma yönünde kararlı adımlar atan derginin Editörlüğünü Doç. Dr. Sevinç Namlı Yardımcı Editörlüğünü ise Doç. Dr. Süleyman Ulupınar ve Doç. Dr. Muhammet Mavibaş üstleniyor. Editör ekibi, ulusal ve uluslararası araştırmacıların katkılarıyla derginin bilimsel kalitesini en üst düzeye taşımayı amaçlıyor. Derginin spor bilimleri alanında çalışan akademisyenler, araştırmacılar ve lisansüstü öğrenciler için değerli bir kaynak olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Namlı: “EBSCO SPORTDiscus indeksinde yer almak, derginin global akademik etkileşimlerini artırmasının yanı sıra, araştırmacıların çalışmalarına daha kolay erişim sağlamasına da olanak tanımaktadır. Bu sayede, dergiye gönderilen makaleler daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşacak, ulusal ve uluslararası akademik çevrelerde daha fazla atıf alarak, derginin bilimsel etkisi de giderek artacaktır. Derginin bu başarıya ulaşmasında emeği geçen tüm akademik kadro ve yazarlar, spor bilimleri alanına önemli katkılar sunmaya devam etmektedir” diye konuştu. Dergi linki: https://dergipark.org.tr/tr/pub/sporvebilim
11 Ekim 2024 Cuma - 13:04 Pınar Tuba Biçmen’in yeni sergisi: “Biz Kadınlar: Ayna: Uyanış” Sanatçı Pınar Tuba Biçmen, kadın olmanın çok katmanlı ve derin deneyimlerine ışık tutan yeni sergisi “Biz Kadınlar: Ayna: Uyanış” ile izleyicileriyle buluşmaya hazırlanıyor. Sergi, Biçmen’in “Biz Kadınlar: Ayna” ile başlattığı içsel yolculuğu daha da derinleştiriyor. Sanatçının 40 yıllık yaşamı boyunca tanıştığı, hayatına dokunan ve ilham veren kadınlardan aldığı esinle şekillenen eserler, kadın kimliğinin yeniden keşfi ve uyanış temalarını işliyor. İlk sergisinde kadın kimliğinin öz değerlerine ve içsel gücüne odaklanan Biçmen, “Ayna: Uyanış” sergisiyle bu yolculuğu daha da derinleştiren yeni eserleriyle, kadınların toplumsal normların ötesine geçip, kendilerini keşfetme ve ifade etme süreçlerine daha fazla bakış açısı kazandırmayı hedefliyor. Sanatçı, bu sergiyi, “kendimize en yakınımızda duran en bildik yabancıya”, yani kendimize yeniden bakma çağrısı olarak tanımlarken, farklı kültürlerden, yaşam biçimlerinden ve toplumsal ve kişisel deneyimlerden esinlenen eserlerinde, sade renkler, soyut imge ve semboller kullanarak, izleyiciyi yalnızca görsel değil, aynı zamanda duygusal ve düşünsel bir deneyim sağlıyor. Serginin temel metaforlarından biri, tarih boyunca aynaların kendimizi görmemiz ve öz değerimizi bulmamız için bir araç olarak kullanılmasıdır. "Sana verecek senden daha kıymetli bir şey bulamadım" diyerek bu kadim geleneğin izinden giden sanatçı, sergi aracılığıyla izleyicilere bir "öz keşif" ve “kendine bakış” fırsatı sunuyor. 28 Ekim’de, Cumhuriyet’in ilanının 101. yıl dönümüne yakın bir tarihte açılan sergi, kadın olmanın çok katmanlı ve derin deneyimlerine ışık tutarak, bu önemli günün anlamını bir kez daha hatırlatıyor.
Atatürk Üniversitesi ailesi, Malazgirt’te kahraman ecdadını andı
27 Ağustos 2024 Salı - 09:47 Atatürk Üniversitesi ailesi, Malazgirt’te kahraman ecdadını andı Atatürk Üniversitesi ailesi, Malazgirt Zaferinin 953. yıl dönümü kutlamalarına katıldı. Erzurum’dan Muş’a doğru hareket eden heyete, Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu da eşlik etti. Türk milletinin kaderini değiştiren, dünya tarihinin akışına yeni bir yön tayin eden ve sonuçları itibarıyla tarihinin en şanlı zaferlerinden biri olan Malazgirt Zaferinin 953. yıl dönümünü kutlamaları, büyük bir coşkuyla gerçekleşti. 26 Ağustos 1071’de Sultan Alparslan ve ordusunun, üstün cesaret ve kahramanlıkları ile büyük bir medeniyetin temellerinin atıldığı alana toplanan insanlar, bu destansı zaferin mimarlarını rahmet ve minnetle yâd etti. Malazgirt Zaferi vesilesiyle tarihin önemli dönüm noktalarından birine şahitlik eden mübarek topraklarda tekrar bir arada olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Millî Park Alanında düzenlenen Kutlama Programında bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir cuma sabahı, semaya karşı, Malazgirt’te 54 bin er, bestelediler en güzel marşı: Allahu ekber, Allahu ekber" dizelerine atıfta bulunarak, "Bu mısralara ilham veren o günkü imanla, o günkü cesaretle, o günkü adanmışlıkla bugün yine Malazgirt’teyiz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferinin, milletin binlerce yıllık birlik ve dirlik şuurunun, zulme ve zalime karşı duruşunun destanlarından biri olduğuna vurgu yaparak, "Malazgirt, vahdetin ve zulme karşı kenetlenmenin zaferidir. Bundan tam 953 yıl önce Sultan Alparslan atının üzerindeyken askerine şöyle seslenmişti; ’Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. Ben nefsimi Allah’a adadım. Benim için şehadet de muzaffer olmak da bir saadettir. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir’ O büyük sultan, 953 sene önce Malazgirt Zaferi ile istikbalin bizim olacağını müjdelemişti" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Malazgirt Ruhu, Türkiye’yle Birlikte Türk ve İslam Dünyasında Bir İman Çağlayanı Olarak Gürül Gürül Akıyor” Allah’ın, Sultan Alparslan’a ve ordusuna kendilerinden dört kat daha fazla düşmana karşı 26 Ağustos 1071 tarihinde muhteşem bir zafer nasip ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Zaferden sadece 4 sene sonra İznik’te bu topraklardaki ilk devletimiz olan Anadolu Selçuklu devletimizi kurduk. Yaklaşık bin yıldır da Anadolu’yu vatan eylemeye, vatanımız olarak tutmaya devam ediyoruz. Üzerinden geçen 953 yıla rağmen Malazgirt ruhu, Türkiye’yle birlikte Türk ve İslam dünyasında bir iman çağlayanı olarak gürül gürül akıyor. Allah’ın izniyle üstte mavi gök çökmedikçe, alttan yağız yer yarılmadıkça, kıyamete kadar bu ruh gönüllerimizi kuşatmaya devam edecek. Bu milletin her bir ferdi Malazgirt meydanında bulunan gazilerle, şehitlerle aynı inancı, aynı aşkı, aynı ideali, aynı hassasiyeti taşımayı sürdürecek. Rabb’im bizleri kahraman şehitlerimizin yolundan ayırmasın." Rektör Hacımüftüoğlu: “Üniversitemiz, Türk Milletinin Tarihindeki Bu Tür Dönüm Noktalarını Yaşatmak İçin Her Zaman Öncülük Edecektir” Malazgirt Zaferine ilişkin bir değerlendirmede bulunan Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise üniversiteden katılım sağlayan akademik ve idari personel ile böylesine anlamlı bir programa katılmaktan duyduğun memnuniyeti dile getirdi. Rektör Hacımüftüoğlu, Malazgirt Zaferinin Türk milletinin yönünü tayin eden bir zafer olduğunu vurgulayarak: "953 yıl önce ecdadımızın cesaretiyle kazandığı bu büyük zaferi anmak ve bu topraklarda yeniden bir araya gelmek, milletimizin kadim ruhunu bir kez daha hissetmemize vesile oldu. Sultan Alparslan’ın liderliğinde atılan adımlar, sadece bir zafer değil, aynı zamanda Anadolu’nun kapılarını milletimize açan büyük bir medeniyetin başlangıcıdır. Bu anlamlı gün vesilesiyle, geçmişten günümüze bu topraklar için canını feda eden tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor, onların aziz hatıralarını yaşatmanın en büyük sorumluluğumuz olduğunu bir kez daha idrak ediyoruz" dedi. Hacımüftüoğlu, Atatürk Üniversitesinin akademik ve idari kadrosunun böylesi tarihi bir etkinliğe katılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek: "Üniversitemiz, köklü geçmişi ve milli değerlere olan bağlılığıyla, Türk milletinin tarihindeki bu tür dönüm noktalarını yaşatmak için her zaman öncülük edecektir. Malazgirt ruhu, bizlere birlik ve beraberlik içerisinde daha güçlü bir gelecek inşa etme azmi vermektedir. Bu anlamlı günün bir parçası olmaktan onur duyuyoruz" şeklinde konuştu. Jandarma Mehteran Birliğinin gösteri sunduğu tören, Kur’an-ı Kerim okunması ve dualar edilmesiyle sona erdi.
İşte her yönüyle; Karaz Kültürü
27 Ağustos 2024 Salı - 09:41 İşte her yönüyle; Karaz Kültürü Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı, Kafkas dağlarından Doğu Akdeniz kıyılarına, Hazar kıyılarından Orta Anadolu düzlüklerine kadar uzanan “Karaz Kültürü” ile ilgili çarpıcı tespitlerde ve değerlendirmelerde bulundu. Ülkemiz topraklarında ilk arkeolojik kazı çalışmalarının Cumhuriyet’in kuruluşundan 10 yıl sonra Türk Tarih Kurumu vasıtasıyla başladığını, Anadolu topraklarında yaşamış kültür ve uygarlıkları benimseme ve onlardan ortak bir “Anadolu Kültürü” ortaya çıkarma ve millet olma bilinci dönemin sosyal ve kültürel politikalarında temel unsur alındığını ifade eden Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı, “Bu projelerde lokomotif görevini Atatürk’ün bizzat kuruluşunda etkin rol aldığı 1930 yılında kurulmuş olan Türk Tarih Kurumu üstlenir. Bu kurum ülkemizin farklı bölgelerinde kazılara başlar. İlk etap kazıları başkent Ankara civarında yapılır ve Hitit-Hatti kültürleri o dönemde bilinen ismi ile “Eti Medeniyeti” üzerine yoğunlaşılır” dedi. “İlk kazılar 1940 yılında başlatıldı” Bu dönemde yurt dışına arkeoloji eğitimi almaları için gençlerin gönderildiğini ve yurt dışından da önemli bilim insanları getirtilerek arkeoloji eğitiminin ülkemizde şekillenmesinde ve kurumsallaşmasında önemli görevler üstlendiğini anlatan Prof. Dr. Mehmet Işıklı, “ Eğitimlerini tamamlayıp dönen genç araştırmacılar ilerde ülkemiz arkeolojisini şekillendirecek en önemli kişiler olacaktır. Bu çerçevede ülkemizin doğusunda da ilk arkeolojik kazılar başlatılır. Bu kazılar için öncelikle tercih edilen yöre Erzurum’dur. Kafkasya - İran ve Karadeniz bölgeleri arasındaki özel stratejik konumu nedeniyle her dönemde kültürlerin ve insan topluluklarının geçiş güzergâhı olması o dönemde de çalışmaların bu topraklarda başlatılmasında etkili neden olmuş olmalıdır. Bu kazılar 1940 ve 1960 lı yılların başlarında gerçekleştirilir. Bu kazıların en erkeni 1942 yazının Temmuz ayında o dönemdeki ismi Karaz bu günkü ismi Kahramanlar olan köyle iç içe olan höyükte gerçekleştirilir. Karaz Höyük Erzurum’un 16 km. kuzeybatısında, 200 m. çapında 16 m. yüksekliğinde orta büyüklükte bir höyüktür. Bu ilk çalışma, bölgenin arkeolojik potansiyelini anlamaya yönelik olarak sondaj şeklinde ve bir hafta süren kısa bir ön çalışmadır. Bu sondaj çalışmaları beklentilerle paralel sonuçlar ortaya koymuş olmalı ki 1944 yılında yine Karaz Höyüğünde daha uzun süreli ve geniş çaplı kazı çalışmaları gerçekleştirilir. Bu çalışmalar Temmuz-Ekim ayları arasında yaklaşık 4 ay devam eder. Karaz kazıları Anadolu arkeolojisi ve kültür tarihi açısından çok çarpıcı sonuçlar ortaya koyar” şeklinde konuştu. “Pulur’daki kazılar önemli sonuçlar verdi” 1950’li yıllarda Erzurum topraklarında arkeolojik araştırmalar durma noktasına geldiğini ve bu dönem dünya genelinde de II. Dünya savaşı sonrası olduğu için büyük sıkıntıların yaşandığını, 1960’lı yıllarda Türk Tarih Kurumu tarafından bölgede iki yeni proje başlatıldığını ifade eden Işıklı, sözlerini şöyle sürdürdü “Yaklaşık 15 yıl sonra Erzurum yöresinde arkeolojik kazılar tekrar başlar Karaz kazılarından sonra Erzurum Ovası’nda kazısı yapılan ikinci höyük Pulur Höyüğüdür. 1960 yazında iki ay devam eden Pulur Höyüğü kazılarını yine Türk Tarih Kurumu adına Hamit Zübeyr Koşay yürütür. Bu projede Koşay’ın yanında Avusturyalı Assurolog Harman Vary de yer alır. Koşay-Vary ikilisi Pulur’dan sonra Güzelova’da da birlikte çalışacaklardır. Pulur Höyüğü de, Erzurum’un yaklaşık 16 km. batısında, Aziziye (Ilıca) ilçesi sınırları içerisinde kalan bu günkü ismi Ömertepe olan köy ile iç içedir. 17 metre yüksekliği 250x150 metre boyutları ile Pulur Höyüğü de orta ölçekli bir höyüktür. Karaz Höyük kazıları gibi Pulur Höyükte yürütülen kazılar da bölge ve Yakındoğu arkeolojisi ve tarih öncesi için bir dizi çok önemli sonuç ortaya koymuştur. Hamit Zübeyr Koşay başkanlığında Türk Tarih Kurumu’nun Erzurum Ovası’ndaki kazı projelerinin sonuncusu 1961 yılında gerçekleştirilir. Pulur çalışmalarını izleyen bu kazı çalışması Erzurum ilinin yaklaşık 15 km. kuzeydoğusunda, Dumlu ilçesi sınırları içerisinde kalan Güzelova Höyüğünde gerçekleştirilir. Höyük bu günkü ismi Tufanç olan köy ile iç içedir. Güzelova’daki kazılar da ilk iki proje gibi çok kısa süreli kazılardır 1961 yazının Ağustos ve Eylül aylarında gerçekleştirilir. Güzelova’da yürütülen kazılar da Karaz ve Pulur’dakiler gibi çok önemli sonuçlar ortaya koyar.” “Atatürk Üniversitesi’nden değerli bir katkı” Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin dağlık, iklim ve çevre koşulları açısından zorlu Doğu Anadolu topraklarındaki ilk arkeolojik projeleri olan Karaz, Pulur ve Güzelova höyükleri gerçekleştirildikleri dönem koşulları göz önüne alındığında takdire şayan ve olağan üstü projeler olduğunu vurgulayan, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı “ Günümüzde dahi arkeolojik projelerin gerçekleştirilmesindeki zorluklar dikkate alındığında bu durum daha net anlaşılacaktır. Ülke topraklarının her bir noktasındaki kültürel ve arkeolojik değerlere önem verme ve onları sahiplenme durumu da ayrıca takdir edilmesi gereken bir durumdur. Aynı zamanda bu üç kazının yayınları kısa süre içerisinde yapılarak bilim dünyası ile paylaşılmıştır. Bu yayınlarla ilgili önemli bir ayrıntı bunların Türk Tarih Kurumu ve o dönemde henüz yeni kurulmuş olan Atatürk Üniversitesinin ortak yayınları olmasıdır. O tarihlerde henüz bünyesinde arkeoloji bölümü dahi bulunmayan Atatürk Üniversite’nin bu tür bir proje imza atmış olması sahip olduğu geniş ve derin vizyonun açık bir göstergesidir. Bölgemizin ve ülkemizin en erken arkeolojik kazıları olma özelliğine de sahip bu üç kazı Yakındoğu ve Anadolu arkeolojisi açısından çok önemli sonuçlar ortaya koymuştur. Bunların başında bu günkü politik sınırları aşan çok büyük bir kültürel birlikteliğin ülkemizdeki varlığının ilk kez bu kazılarla kanıtlanmış olması gelmektedir.” diye konuştu. “Karaz Kültürü” adının verilmesi tercih edildi” Bu kazıların başladığı yıllarda Güney Kafkasya’da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) yönetimindeki topraklarda da arkeolojik kazılar yapıldığını hatırlatan Işıklı, “Bu kazılardan elde edilen veriler Marksist Arkeoloji çerçevesinde değerlendirilerek Rusya’nın bölgeye yönelik politikalarına hizmet edecek teorilerinin geliştirilmesine olanak sağlamaktaydı. Bu çalışmalar kapsamında 1940 yılında ünlü Rus arkeolog Boris Kuftin Gürcistan’ın orta kesimindeki dağlık bir bölgede yer alan ve arkeoloji dünyasında oldukça iyi bilinen Trialeti kurganlarında kazılar yürütmekteydi. Kuftin bu kazılar sırasında Kafkasya bölgesi için yeni bir kültürün varlığını keşfeder. Günümüzden yaklaşık 6500 yıl önce yaşanmış olan Erken Tunç Çağları sürecine tarihlendirilen bu kültür öncelikle koyu parlak renkli seramiği ile ayırt edilmektedir. Aslında bu kültürün izlerini on yıl kadar önce İsrail ve Kafkaslardaki başka kazılarda fark eden bilim adamları olsa da bunu ilk kez tanımlayan kişi Kuftin olmuştur. Kuftin bu kültüre Kafkasya’ya hayat veren Kura ve Aras nehirlerinden hareketle “Kura-Aras Kültürü” adını verir. Bu isim o tarihten sonra arkeolog ve tarihçiler arasında yaygın kullanım görür. Kuftin’in bu kültürü tanımlamasından birkaç yıl sonra Hamit Zübeyr Koşay Karaz Höyük’teki kazıları gerçekleştirir ve bu kültürün ülkemiz topraklarında da izlerinin var olduğunu bu kazı ile kanıtlar. Hamit Zübeyr Koşay, kültürün ilk izlerini tespit ettiği Karaz Höyüğünden hareketle kültüre “Karaz Kültürü” adını vermeyi tercih eder. Bu isim özellikle Türk arkeologlar arasında daha yaygın bir kullanım görür.” dedi. “Kafkaslardan Anadolu’ya uzanan bir kültür” Kültüre dair çarpıcı izlerin Karaz dışında bölgedeki diğer iki kazı olan Pulur ve Güzelova höyüklerinde de gözlendiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Işıklı, şöyle konuştu “Bu süreci izleyen dönemde Fırat Nehri üzerinde yapılacak olan bir dizi baraj projesi kapsamında yapılan kurtarma kazılarında da bu kültürün izleri tespit edilir ve bu yörede de kültüre “Karaz Kültürü” denir. Erzurum yöresinin kültürü olan Karaz veya diğer ismi ile Kura-Aras Kültürü’ne dair bilgilerimiz 1940’lı ve 1960’lı yıllarda son derece sınırlıydı. Fakat bu gün bilgilerimiz yeterli olmasa da oldukça fazladır. Kafkas dağlarından Doğu Akdeniz kıyılarına, Hazar kıyılarından Orta Anadolu düzlüklerine değin yayılım bulan bu kültür bin yıldan daha fazla ayakta kalmayı başarmış büyük bir kültürdür. Bu kültürün halkları daha çok hayvancılıkla geçinen sınırlı da olsa tarım yapan ve orta ölçekli köylerde yaşayan gruplardı. Aşiret veya beylik şeklinde örgütlenmiş olan bu gruplar bulundukları bölge koşullarına ve yaptıkları hayvancılığa bağlı olarak yerleşik ve hareket halinde olabilmekteydiler.” “Erzurum’a dair önemli bilgi ve veriler çıktı” Karaz, Pulur ve Güzelova höyükleri sadece Karaz Kültürü’ne dair çarpıcı veriler ortaya koymakla kalmamış Erzurum yöresinin bu kültürden önce veya sonraki süreçlerine dair de önemli bilgiler ve veriler sunduğunu anlatan Prof. Dr. Mehmet Işıklı, “ Her üç yerleşimin verileri Erzurum Ovası’nda yerleşik yaşamın Arkeolojide Geç Kalkolitik Çağ olarak tanımlanan günümüzden yaklaşık yedi bin yıl önce başladığını göstermiştir. Hatta 2001 yılında Pulur Höyükte tekrar yapılan sondaj çalışması bu tarihi birkaç yüz yıl daha erkene çekerek Erzurum için yerleşim tarihinin M.Ö. 4200 lerde başladığını ortaya koymuştur. Uzunca bir süre Karaz Kültürü’nün etkisi altında kalan Erzurum ve civarındaki topraklar daha sonraki süreçte de farklı kültürel oluşumlarla tanışır. Bu kültürel oluşumun halkları birçok açıdan Karaz halkları ile benzer sosyo-politik, ekonomik ve kültürel yapılanmaya sahiplerdi. Bu süreçlerin arkeolojik kanıtları da Karaz, Pulur ve Güzelova kazılarında ortaya çıkarılmıştır. Bu süreç Demir Çağ dediğimiz günümüzden yaklaşık iki bin beş yüz yıl önce yaşanan dönemde Doğu Anadolu Bölgesi’nin ilk merkezi devleti olan Urartu’ya değin devam eder. Van bölgesi merkezli Urartu Devleti’nin Doğu Anadolu, Güney Kafkasya ve Kuzeybatı İran’da hüküm sürdüğü dönemlerde ise Erzurum merkezli topraklarda biraz daha küçük ölçekli beylik ve krallıkların (Diauehi Krallığı gibi) var olduğunu biliyoruz. Birkaç yüz yıl süren bu krallıklar döneminden sonra tüm Anadolu ile birlikte Erzurum bölgesi de İran merkezli büyük Pers (Akhamenid) Hanedanlığının etkisi altına girecektir.” dedi. “Kazıların devam etmesi elzemdir” Doğu Anadolu’nun ve Erzurum yöresinin ilk kazıları olan Karaz, Pulur ve Güzelova kazıları sadece Anadolu ve Yakındoğu arkeolojisinin belirli dönemlerini aydınlatmakla kalmamış aynı zamanda bulundukları toprakların da tarihinin yazılabilmesine olanak sağladığını dile getiren Prof. Dr. Mehmet Işıklı , sözlerine şöyle devam etti, “Ama yine de bu üç erken kazının en önemli özelliği Karaz (Kura-Aras) Kültürü’nün Anadolu ve Erzurum topraklarındaki varlığını kanıtlamak olmuştur. Yakındoğu ve Anadolu Arkeolojisi’nin zamansal ve coğrafi açıdan en büyük kültürel birlikteliklerinden biri olan Kura-Aras Kültürü veya Karaz Kültürü’nün yayılım bulduğu coğrafyaya baktığımızda Erzurum ve civarındaki topraklar merkezi bir konuma sahiptir. Kültürün yayılım bulduğu coğrafya içerisinde Türkiye, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, İran, Suriye, Filistin ve İsrail gibi 10 modern devletin toprakları bulunmaktadır. Günümüz politik sınırlarını aşan bu büyük kültürel birliktelik, bu günkü politik koşullar dikkate alındığında Yakındoğu’nun ve Orta Asya’nın en problemli topraklarında yayılım bulmaktadır. Arkeoloji ve Tarih bilimlerinin dönemin politik koşullarında rahatlıkla kullanılabilen bilimler olduğu dikkate alınırsa bu topraklar üzerindeki kültürel, tarihi ve arkeolojik değerlere sahip çıkmak ülke topraklarına sahip çıkmakla aynı anlama gelmektedir. Bu perspektiften hareketle Kafkasya, Mezopotamya ve İran gibi özel topraklar arasında kalan Doğu Anadolu Bölgesi ve Erzurum Bölgesi’nde arkeolojik kazılara öncelik verilen kültürel projelerin kesintisiz devam etmesi elzemdir. Ne yazık ki bu gün karşı karşıya olduğumuz tabloda kültüre yönelik ilgi ve kültürün yayıldığı topraklardaki araştırmalar özlenen seviyenin çok altındadır. Yakın geleceğin bunun değişeceği bir süreç olması en büyük temenni ve beklentimizdir.”
Fikriye Nine 72 yaşında köyüne muhtar oldu
27 Ağustos 2024 Salı - 09:26 Fikriye Nine 72 yaşında köyüne muhtar oldu Erzurum’un Oltu ilçesinde İpekçayır köyü, yeni muhtarı 72 yaşındaki Fikriye Yavuz ile umut dolu bir döneme adım atıyor. Oltu ilçe merkezine 29 kilometre uzaklıkta bulunan, içerisinde 8 hane yaşayan İpekçayır köyü, artık Fikriye Yavuz (72) nineden soruluyor. Oltu’nun İpekçayır köyünde 31 Mart yerel seçimlerinde mahalle muhtarlığına iki muhtar adayı vardı; 12 seçmeni olan mahallenin seçim sonrası iki muhtar adayı da 6’şar oy aldı, daha sonra Seçim Kurulu Şaban Yavuz ile Hasan Yavuz arasında kura çekti. Kura sonucunu Seçim Kurulu Şaban Yavuz’a teslim etti. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra Şaban Yavuz hastalanarak vefat edince boşalan muhtarlık makamı, köy heyetinde olan 72 yaşındaki Fikriye Yavuz’a verildi. Yeni Muhtar Fikriye Yavuz’un ziyaretine giden Oltu Belediye Başkanı Adem Çelebi, Oltu Belediye Başkan Yardımcısı İsrafil Aslan ile Oltu AK Parti İlçe Başkanı Oğuz Yavuz köyde incelemelerde bulunurken, yeni muhtar köyüne yapılacak hizmetleri bir bir sıraladı, başkanlardan destek istedi. Oltu Belediye Başkanı Adem Çelebi, Muhtar Fikriye Yavuz’un köyü için taleplerine kayıtsız kalmadı; acil olarak fırın, içme suyu ve köy yolunun genişletilmesini istedi. Başkan Adem Çelebi, "Bugün İpekçayır köyünün sorunlarını yerinde inceleyip bunlarla ilgili çözüm üretmek adına köyümüzü ziyaret ettik, hem de Oltu’muzda ilk ve tek olan kadın muhtarımızı, Fikriye teyzemizi ziyarete geldik. Fikriye teyzemiz muhtarlık seçimlerinde aza olarak yazıldı. Seçilen muhtarımız Allah rahmet eylesin, seçildikten sonra rahmetli olunca Fikriye teyzemiz birinci aza olarak muhtar olarak atandı. Şu an muhtarlık görevine devam ediyor. Biz de Fikriye teyzemizden İpekçayır köyünün sorunlarını dinledik. İlk aşamada yapılması gerekenleri teyit ettik. İnşallah en kısa sürede gerekeni yaparak Fikriye teyzemizin muhtarlık görevinde başarılı olmasını sağlayacağız" dedi. Diğer muhtar adayı Fikriye Yavuz’un oğlu Hasan Yavuz, "Amcam Şaban Yavuz ile birlikte seçime girdik. Oylarımız eşit çıkınca Seçim Kurulu kura ile amcama muhtarlığı verdi. Daha sonra amcam hastalandı, vefat etti. Aza olan annem Fikriye Yavuz’a muhtarlık verildi, ben muhtar adayı oldum kazanamadım ama annem birinci aza olduğu için muhtar oldu. Ben bundan sonra anneme destek olacağım" dedi. Köy sakinleri ise Fikriye Yavuz’un muhtar olmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade ettiler.
Aras Elektrik Kültür Yolu Festivalinde
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 17:33 Aras Elektrik Kültür Yolu Festivalinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türkiye’nin marka değerine katkıda bulunmak üzere bu yıl 16 şehirde düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin sekizinci durağı Erzurum oldu. 17-25 Ağustos tarihlerinde konserlerden sergilere, tiyatrodan opera ve bale gösterilerine, söyleşilerden atölyelere, çocuk etkinliklerinden dijital sanatlara kadar yüzlerce etkinliğin yapıldığı festival kapsamında Özel Aras EDAŞ Müzesi de ziyaret edilen müzeler arasında yer aldı. Sorumluluk bölgesinde yaptığı faaliyetler ve yenilikçi misyonu ile sektöre değer katmaya devam eden Aras Elektrik, Türkiye’deki 21 elektrik dağıtım şirketi arasında bir ilke imza atarak özel müze statüsü kapsamında ilk ve tek elektrik müzesini kurmuştu. Kurumsal İletişim Müdürü Murat Caf: “Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Kültür Yolu Festivali kapsamında Türkiye’de ilk ve tek olan Özel Aras EDAŞ Müze’miz de ziyaret edilen müzeler arasındaydı. Elektrik tarihinin sergilendiği müzemiz, festivaldeki etkinlikler arasında yer alarak, kültür yolunun bir parçası oldu. Elektrik ile ilgili birçok eseri barındıran müzemiz, sadece festival boyunca değil, yılın her günü ziyaretçilerimiz tarafından ücretsiz olarak yerinde ve aynı zamanda https://my.matterport.com/show/?m=nJ4SvrRXtKX adresinden sanal olarak da adım adım panoramik bir şekilde gezilebiliyor” dedi.
ETB başkanı Oral faaliyetlerini anlattı
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 17:17 ETB başkanı Oral faaliyetlerini anlattı Görev süresi boyunca 6 yıl içerisinde Erzurum Ticaret Borsası olarak yaptıkları faaliyetleri basın mensupları ile paylaşan Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Oral, “Şehrin kalkınması için birlikte dertlenmeliyiz. Bu şehir dertlisine ve delisine sahip çıkmak zorunda. Kurumlar arası koordinasyon eksikliği nedeniyle mevcut potansiyeli değerlendiremiyoruz” dedi. Basın mensupları ile kahvaltıda bir araya gelen Erzurum Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Oral, mevcut sürdürülen ve planlan projelerini sıraladı. Gazetecilerin gündeme dair sorularını da yanıtlayan Başkan Oral, “Her türlü eleştiriye açığım, iftira ve karalama olmamak kaydıyla. Sosyal medya üzerinden gazeteci kisvesi altında birileri itibar suikastları yaparak şehre yön vermeye çalışıyor. Bunlar bizi hedeflerimizden ve hayallerimizden vazgeçiremez” ifadelerini kullandı. Koordinasyon eksikliği var Kurumlar arası koordinasyon eksikliği nedeniyle kaynakların verimli kullanılamadığının altını çizen Başkan Oral, örnek olarak Erzurum için 5 ayrı kamu kurumu tarafından yaptırılan tanıtım broşürünü gösterdi. ETB Başkanı Oral, “ Söz konusu tanıtım broşürleri birbirinin adeta kopyası. Bizler tanıtım broşürüne karşı değiliz. Ancak tek elden yapılması, diğer kurumların da katkı sağlaması gerekir. Örneğin Valilik koordinasyonunda Turizm Müdürlüğü bir çalışma yapabilir, diğer kamu kurumları hem maddi olarak hem de materyal olarak katkı sağlayabilir. Bu şekilde ortaya şehrin tanıtımına yönelik profesyonel bir ürün çıkar ve kamu kaynakları da heba edilmez. Ancak ortada hazırlanmış 5 ayrı ürün var, hepsi içerik olarak aynı şeyleri kapsamasına rağmen ayrı maliyetleri var. Bu anlaşılabilir bir durum değil” dedi. Devlet büyük destek veriyor Şehrin kalkınmasına yönelik verilen bütçelerin daha optimum, sürdürülebilir ve öncelikli ihtiyaç analizlerine göre projelendirilmesini talep eden Başkan Oral, “ Devletimiz KUDAKA, DAP, KOSGEB gibi kurumları vasıtasıyla kalkınmaya yönelik büyük destekler veriyor. Bu anlamda çok teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı. Rakamlar ile süt projesi! Erzurum Ticaret Borsası olarak faaliyete geçirdikleri soğuk zincir süt projesinin detaylarını da paylaşan Başkan Oral, “Süt projesinin devreye girmesinden bugüne 21milyon litreye yakın süt topladık. Üreticilerimize 171 milyon 495 bin TL’den fazla ödeme yaptık. Yaklaşık 3 milyon 800 bin TL devlete vergi ve stopaj ödedik. Proje süresi boyunca fırıncı, tamirci, tadilatçı, tesisatçı gibi esnaflardan alışveriş yaparak, Erzurum ekonomisine yaklaşık 6 Milyon 895 bin TL katkı sağladık. Yalnızca bu proje için 14 istihdam sağladık” ifadelerini kullandı. Devlete milyonlarca vergi ödedik Projenin başladığından itibaren devletten aldıkları desteğin %40’ı oranında devlete vergi ödediklerini hatırlatan Oral, “ Günlük ortalama 20 ton süt toplayarak Erzurum’daki günlük 1000 ton süt fiyatını regüle ettik. Bu şehirde günlük 1000 ton süt üretiliyor ancak kayıt dışı olduğu için resmi verilere girmiyor. Devlet milyonlarca lira vergi kaybına uğruyor. Yukarıda verdiğim rakamlar yalnızca günlük 20 ton süt üretiminden elde edilen gelir. Varın siz bu kayıt dışı sütün ekonomiye kazandırıldığında gerek üreticimizin gerekse devletimizin kazancını hesaplayın” diye konuştu. Bazı ilçelerde projenin sekteye de uğratıldığını da aktaran Oral, “Karayazı İlçesi seçimlerden sonra DEM Partili belediyeye geçtikten sonra süt toplama merkezini kapatma kararı aldı. Horasan’da 19 ay önce kurulan süt toplama merkezi henüz daha faaliyete geçirilemedi. Bunun yanı sıra Tortum ilçesi en son projeye dahil olmasına rağmen 5 adet süt toplama merkezi kurarak üreticisinin yanında oldu” ifadelerini kullandı. Yaklaşık 1000 üye ile devraldıkları Erzurum Ticaret Borsası’nın üye sayısını 1622’ye çıkardıklarını dile getiren ETB Başkanı Oral, çalışmalarını şöyle sıraladı: Borsamız bünyesinde üyelerimizin, yöresel lezzetlerimizin, kültür ve turizmimizin uluslararası arenada bilinirlik sağlaması adına 2023 yılında Erzurum Ticaret Borsası Fuarcılık ve Tanıtım A.S. (EFAS) Şirketini kurduk. Bununla birlikte yurt içinde Fuar Düzenleme Yetki Belgesi alarak Erzurum’un ilk ve tek fuar yetki belgesi alan şirketi olduk. Ayrıca fuar markamız olan Yörez Erzurum markasını tescilledik. Sonrasında üyelerimiz ile birlikte şehrimizin tanıtımı noktasında birçok fuar faaliyeti yürütülmesi adına 2022 Yılında bünyemizde “Erzurum Ticaret Borsası Fuar Organizasyon Komitesini” oluşturarak fuar çalışmalarına profesyonel bir yaklaşım sağladık. Bu kapsamda fuarlara katıldık Sadece süt projemiz kapsamında aldığımız desteklerle Borsamıza su an ki değeri yaklaşık 100 milyon TL’nin üzerinde envanter kaydettik. Bu sayede borsamızın mali kaynaklarını sadece ama sadece 5 yıl gibi kısa bir sürede ki bu sürenin 2 yılı pandemiyle mücadelede geçti, Borsamıza, Cumhuriyet tarihinin en büyük kazanımlarını sağladık. Türkiye’de 4. Sıradayız Şehrimizi gastronomi ve marka şehir yapmak amacıyla 2020 yılında başlattığımız tescilli yöresel ürün seferberliğinde, 1 yılda 50 ürün için rekor bir başvuruda bulunularak, 43 yeni ürünümüzün daha coğrafi işaret tescilini aldık. Ayrıca 10 ürünümüzün de tescil başvurularını hazırlayarak Türk Patent Enstitüsüne sunduk. Bu anlamda Tescillenen Coğrafi İşaretli ürünlerde şehrimiz 55 ürün ile Türkiye’de 4. sıradadır. Bu sayede tescilli olan yöresel lezzetlerimizi Türkiye pazarına açarak, üyelerimizin istihdam ve gelir oluşturmalarına vesile olduk. Avrupa Birliği tescil çalışmalarımızdan Erzurum Su Böreğinin tescil süreci devam etmekte olup Civil Peynir ve Göğermis Peynirimizin AB başvuru sürecini tamamlamış bulunmaktayız. Çalışmalarımıza küçük bir örnek verecek olursak Erzurum Su Böreğini, bu tescil sayesinde ülke çapında bilinirlik sağlandı ve şehrimizde açılan işletme sayısı 15’i geçti. Bunun yanı sıra kadınlarımız evlerinden ürettikleri böreği satmaya başladı. İşletmelerimiz ülkemizin farklı seherlerinde bayilikler vermeye başladı. Doğrudan 350, dolaylı 1100 kişinin üzerinde kadın ve erkek istihdamı sağlandı. 2020 yılından beri Kadın Kooperatifleri ile bir araya gelerek yaptıkları çalışmaları yakından takip ettik. Yasadıkları handikaplarda çözüm bulmaya özen gösterdik. Proje ekibimizin kurmuş olduğu WhatsApp grubu ile her daim iletişimde bulunarak bilgi paylaşımı yaptık. Kooperatiferimize ortak proje geliştirilmesi konusunda örnek kooperatifler ile bir araya gelmelerini sağladık Katıldığımız Şehir dışı fuarlarında en az 1 kadın kooperatifimizi ücretsiz fuarlara götürüp tanıtım ve satış yapmalarına destek sağladık. Ayrıca düzenli olarak bir araya geldiğimiz Kooperatiflerimizin sayısının 7’den 19’a ulaşmasının mutluluğunu yasıyoruz. Tamamlanan projeler Erzurum Süt Sektörü Soğuk Zincir Süt Kurulumu Projesi 2. Etap Süte Değer Projesi 3. Etap Süt Toplama Merkezleri Projesi 4. Etap Süt Toplama Merkezleri Projesi Erzurum Ortak Pazarlama Ajansı (ER-OPA) Projesi Erzurum Çarsı Pazar Tanıtım Projesi Kalkınma eylem planımız Borsa Kompleksi Projesi Lisanslı Depoculuk Projesi Gastro Akademi Projesi Gastronomi Lisesi Tarım Lisesi Süt Toplama Merkezleri Projesi Örnek Turizm Köyü Projesi Arı Köy Projesi Lezzet Haritası Projesi Erzurum İlinin Bitki Örtüsü haritasının Belirlenmesi Projesi Erzurum ili Doğru Yem Bitkisi Haritası Projesi İspir - Hınıs Organik Mera Projesi Tarıma Dayalı Damızlık ve Besi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi Seracılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi Projesi
Erzurum Borsası Başkanı Hakan Oral hizmetlerini basına anlattı
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 16:32 Erzurum Borsası Başkanı Hakan Oral hizmetlerini basına anlattı Erzurum Ticaret Borsası (ETB) Başkanı basınla bir araya gelerek icraatlarını anlattı. Oral hizmet süresi içerisinde çok sayıda projeye destek verdiklerini anlattı. Soğuk Süt Projesi, E-Ticaret sistemi, Erzurum Ticaret Borsası Fuarcılık ve Tanıtım AŞ, Ortak Pazar, Yöresel Ürünlerin Tescili gibi çok sayıda projeyi desteklediklerini ifade eden Oral, Kadın Kooperatifleri ve Kadın Girişimcilerini destekleme noktasında ellerini taşın altına koyduklarını söyledi. STK’larla iş birliği İlde bütün kamu kurumları, kuruluşları ve STK’lar ile iş birliği içinde uyumlu çalışmalar yürüttüklerini, bu çalışmalar sonucunda borsaya ve Erzurum’a yıllardır özlemi çekilen Doğu Anadolu’nun en prestijli projesi olarak gösterilen Soğuk süt zinciri projesini kazandırdıklarına işaret olan Oral, şunları söyledi: "Sadece süt projemiz kapsamında aldığımız desteklerle borsamıza şuan ki değeri yaklaşık 100 milyon TL’nin üzerinde envanter kaydettik. Bu sadece Borsamızın mali kaynaklarını sadece ama sadece 5 yıl gibi kısa bir sürede ki bu sürenin 2 yılı pandemiyle mücadelede geçti. Borsamıza, Cumhuriyet tarihinin en büyük kazanımlarını sağladık. Çünkü biz başarmanın inanmaktan ve çalışmaktan geçtiğine inanıyoruz. Koltuk için değil memleket için mücadele ediyoruz." Oral, Erzurum’un birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğunu, hak edenin alkışlanması, hak etmeyenin de yerilmesi gerektiğine işaret etti.
‘Sosyal medyadan sosyal meydana’ projesi, festival havasında geçti
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 14:18 ‘Sosyal medyadan sosyal meydana’ projesi, festival havasında geçti Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 81 ilde eş zamanlı olarak düzenlediği ‘Sosyal Medya’dan Sosyal Meydana’ projesi kapsamında Erzurum’da gençlik ve Spor festivali düzenlendi. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın (GSB) Erzurum ile birlikte Türkiye’de 81 ilde eş zamanlı olarak ‘Sosyal medyadan sosyal meydana‘ projesi büyük ilgi gördü. Büyükşehir Belediyesi Olimpiyat Millet Bahçesi’nde Gençlik ve Spor Hizmetleri İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen ‘Gençlik ve Spor Festivali’ yoğun katılım yaşandı. Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen Erzurum’daki Gençlik ve Spor Festivali adıyla düzenlenen etkinliğe Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur, Gençlik Hizmetleri Müdürü Zülküf Yılmaz, Gençlik Merkezi Müdürleri, gençlik liderleri, gönüllü gençler ile GSB Yaz Spor Okullarına katılan gençler, eğlenceli dakikalar geçirdi. Oldukça keyifli geçen Etkinlikte çeşitli dallarda geleneksel çocuk oyunlarının yanı sıra halat çekme yarışmaları düzenlendi. Spor etkinliğine katılan ve gençlerle birlikte halat çekme yarışına katılan Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur, “Bakanlığımızın 25 Ağustos 2024 Pazar günü, 81 ilde eş zamanlı olarak düzenlediği "Sosyal medyadan sosyal meydana" etkinliği, “Gençlik ve Spor Festivali” adı altında yoğun katılım ile güzel bir etkinlik yaptık. Gençlerimizle birlikte burada eğlenceli anlar yaşadık. Katılan tüm hemşehrilerimizi ve gençlerimizi tebrik ediyorum” dedi.
Aşkale çimento fabrikasında çocuk şenliği
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 14:06 Aşkale çimento fabrikasında çocuk şenliği Aşkale Çimento Fabrikası personellerinin çocukları fabrikada unutamayacakları bir gün geçirdiler. Grup İş Sağlığı ve Güvenliği biriminin organize ettiği etkinliğe Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik de katılarak fabrika bahçesinde çocuklarla buluştu. Çocukların oyunlar eşliğinde eğlendiği, yarışmalara katıldığı ve ailelerinin çalıştığı yeri görme fırsatı yakaladığı etkinliği, şirket yetkilileri “Aşkale Çimento olarak birinci hedefimiz çalışanlarımızın güvenli ve sağlıklı çalışmalarını en üst düzeyde tutmak. Bu amaçla gerçekleştirdiğimiz uygulamalarımıza bu sefer en kıymetlilerimiz olan çalışanlarımız çocuklarını dahil ettik. Fabrikamızda düzenlediğimiz ‘Çocuklarımız ve Çalışanlarımız’ etkinliğimizde çalışanlarımızın çocuklarını iş sağlığı ve güvenliği bilinci aşılamak adına babalarının ve annelerinin çalıştığı ortamı gezdirerek İş sağlığı iş güvenliği ile tanıştırıp güvenlik kültürünü küçük yaşta aşılamayı hedefledik. Çocuklarımıza kişisel koruyucu ekipmanlarını giydirerek Fabrikamızda belirlediğimiz güvenli alanda gezdirerek güvenlik kültürünün amacını ve İş sağlığı iş güvenliğinin önemini anlattık.” ifadeleriyle tanıttı. Hazırlanan etkinlik Aşkale Çimento Grubunun Trabzon, Samsun, Van, Erzincan ve Gümüşhane şehirlerinde bulunan fabrikalarında da düzenlenerek devam edecek.
Mevlana Vadisi’ne kapalı tenis kortu
26 Ağustos 2024 Pazartesi - 13:30 Mevlana Vadisi’ne kapalı tenis kortu Erzurum Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş’nin Mevlana Vadisi’nde bulunan tenis kordu kapalı hale getirildi. Çelik konstrüksiyon ve balon kort, sporseverlerden tam not aldı. Erzurum Büyükşehir Belediyesi tarafından Mevlana Vadisine inşa edilen açık alan tenis kortu kapalı hale getirildi. Mevlana Vadisi’nde çelik konstrüksiyon ve balon kortla 2024-2025 sezonuna hazır olduklarını belirten Tenis Antrenörü Hasan Polat, “Erzurum Büyükşehir Belediyemizin verdiği desteklerle bu yıl şehrimize çelik konstrüksiyon bir kort kazandırdık. Desteklerinden dolayı Büyükşehir Belediye Başkanımız Mehmet Sekmen ile Spor A.Ş Genel Müdürümüz Ahmet Dal’a teşekkür ediyoruz” dedi. Cushion kullanıldı Aynı zamanda Erzurum Tenis Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı olan deneyimli tenis antrenörü Hasan Polat, “Yeni yapılan tenis kortunda cushion kullanıldı bu da tenis oynarken daha esnek bir yapıya sahip olduğu için topun hızını yavaşlatıp ve yükselmesini sağlayacak. Hem tenis severler, hem de aktif sporcular daha esnek bir ortamda tenis keyfi yaşayacaklar” diye konuştu. 64 takım içinde son 8’e kaldılar “2025 yılında daha başarılı turnuvalar geçirmek istiyoruz” diyen Erzurum Tenis Akademisi ve Tenis İhtisas Spor Kulübü Başkanı Hasan Polat, hedeflerinin tüm yaş gruplarında Erzurum’un ismini öne taşımak olduğunu söyledi. Polat, “2024 yılında Veteranlar şampiyonasına 4 takımla katılarak bir ilki gerçekleştirdik. Doğu ve Güneydoğu takım şampiyonasında erkek takımımız çeyrek finalde kaybetmesine rağmen 64 takım arasında turnuvada ilk 8 takım arasına kalmayı başardık” dedi.