ASAYİŞ - 16 Ekim 2024 Çarşamba 16:31

Bayrampaşa’da eşi ve kızını silahla vurarak öldüren sanık hakim karşısında

A
A
A
Bayrampaşa’da eşi ve kızını silahla vurarak öldüren sanık hakim karşısında

Bayrampaşa’da ayrı yaşadığı eşi ve kızını silahla vurarak öldürmekten tutuklanan sanık hakim karşısına çıktı. Duruşmada savunma yapan sanık, “Ayağına ateş edecektim ama beni görünce susmadı, yüzümü yan tarafa çevirerek birkaç el ateş ettim” dedi. Müşteki olan sanığın kızı ise, "Katilin idam edilmesini istiyorum. Benim anneme ve bize ne babalık, ne kocalık yaptı" şeklinde beyanda bulundu.


Bayrampaşa’da 30 Mayıs tarihinde ayrı yaşadığı eşi Nazime Şahin ve kızı Fatmanur Şahin’i silahla vurarak öldürmekten tutuklanan sanık Seydi Şahin, hakim karşısına çıktı. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Seydi Şahin, maktul Nazime Şahin’in müşteki çocukları ile tarafların avukatlarının yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı da katıldı. Fatma Şahin’in diğer müşteki kızı Emine Şahin ise duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.



“Korkup telefonu kapatır, sesini keser, korkar, benim de öfkem diner diye düşündüm ama öyle olmadı”


Duruşmada savunma yapan sanık Şahin, eşiyle boşanma aşamasında olduklarını belirterek, "Kızımın isteği üzerine davayı geri çektim. Olay günü eşim, telefonda bana hakaret içeren ifadeler kullanarak konuştu. Biz tartıştık. Elim titriyordu sinirden, kızım da yanımızdaydı. 2018’de Suriyeli birinden aldığım tabancayla yanına gittim. Korkup telefonu kapatır, sesini keser, korkar, benim de öfkem diner diye düşündüm ama öyle olmadı. Ayağına ateş edecektim ama beni görünce susmadı, yüzümü yan tarafa çevirerek birkaç el ateş ettim. Oğlum iki sokak ötede oturuyordu, onun evine gittim ve durumu anlattım ve teslim olacağımı söyledim. Karakol amirine olayı anlattım ve teslim olacağımı söyledim. Karakol amirine olayı anlattım, belimdeki silahı teslim ettim. Karakoldaki hiçbir evrakı imzalamadım. Bir gece nezarethanede kaldım, ardından adliyeye sevk edildim. Sonrasında cezaevine girdim ve dört aydır tutukluyum. Olay anında kızım ve karım yan yana değildi. Küçük bir odadaydık olay olduğunda, orada ateş ettim” ifadelerini kullandı.



“Katilin idam edilmesini istiyorum”


Duruşmaya SEGBİS aracılığıyla bağlanarak beyanda bulunan müşteki Emine Şahin ise, “Katilin idam edilmesini istiyorum. Benim anneme ve bize ne babalık, ne kocalık yaptı. O silahı İ. amcamdan aldı. Benim annemi sürekli silahla tehdit ediyordu. Benim kardeşimin kurşun izlerinden yüzü yok oldu. Benim annem bir gün bile gün yüzü görmedi. Konuştuklarının hepsi yalan. Benim kardeşim öğretmendi. Bizi annesiz bıraktı. Sinirden konuşamaz hale geldim. Hapisten çıkmasını istemiyorum. Sekiz kurşun nedir?” diye konuştu.


Müşteki avukatı, müştekilerin sanığın yanında beyan vermek istemediği gerekçesiyle sanığın salondan çıkarılmasını istedi. Bu talebi değerlendiren mahkeme, sanığı salondan çıkardıktan sonra müştekileri salona aldı.



“Annemle kavga ettiğini, kafasına vurduğunu ve ambulansı aramamı söyledi”


Nazime Şahin’in polis memuru olan oğlu A.Ş. de, “Olay günü nöbetteydim, uyuyacaktım. Saat 12.30 civarlarında zil çaldı. Kapıyı açtım ve şahsı gördüm. Çok soğukkanlıydı. İki defa kardeşimi aradım, açmadı. Şahıs bana Bayrampaşa Karakolunu sordu. Ne olduğunu sorduğumda, annemle kavga ettiğini, kafasına vurduğunu ve ambulansı aramamı söyledi. Eve gittim, cama vurdum, açan olmadı. Annemi, Fatmanur’u aradım açmadılar. Evin önüne polis aracı geldi. Evin kapısı kırıldı. Oradaki polislere sorduğumda ikisinin de öldüğünü söyledi” dedi.



“Babam hepimize hem fiziki, hem psikolojik şiddet uyguluyordu”


Nazime Şahin’in diğer oğlu müşteki Müslüm Şahin beyanında, “Olay günü ağabeyim aradı ve babamın karakola gittiğini söyledi. Babamı sakinleştirmesini söyledim. Annem deprem mağduru bir kadın, çok sağlıklı olmadığı için telefonları evde bırakıp hastaneye gittiklerini düşündüm. Ağabeyim öldüklerini söylediğinde kendimi kaybettim. Çok sağlıklı bir evlilikleri yoktu. Babam hepimize hem fiziki, hem psikolojik şiddet uyguluyordu. Ağabeyim 13-14 senedir polis. Bu şahıs, iki ayda bir, üç ayda bir bizi döver evden kovardı” ifadelerini kullandı.



“Annemden sonraki ikinci hedef bendim, beni çekiçle döverdi”


Müşteki Zeynep Şahin, “Annemi küçüklüğümden beri yüzü kanlı hatırlıyorum. Biz hep bu ortamda büyüdük. Annem hep bizim için, geçim derdinden dolayı katlanırdı. Anneme sürekli şiddet uyguluyordu. Oklavayla anneme vurdu, daha sonra oklavayı benim kafamda paramparça etti. Biz hiç eve gidemezdik, sokaklardaydık. Evde bize yaşama hakkı sunulmuyordu. Bir keresinde üç ay tek kaldık. Beni ses yapıyorum diye odaya kilitler, ses yapmamam için tehdit ederdi. Terasta intihar edecektim. Bu adam acı çektirmekten zevk alırdı. Annemden sonraki ikinci hedef bendim, beni çekiçle döverdi. Şikayetçi olmadık, çünkü annemize veya bize bir şey yapar diye korktuk. Annemi öldürdüğü silahı teröristlerle bağlantısı olan amcadan aldı” diye konuştu.



Sanık salona alınırken müştekiler oradan ayrıldı


Beyanda bulunan müşteki avukatı, sanığın ‘eşi kasten öldürme’ ve ‘alt soyu kasten öldürme’ suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep ederek, kızını yanlışlıkla öldürdüğü hususunu kabul etmediklerini belirtti.


Savunma yapan sanık avukatı ise, müvekkilinin olay anına kadar kötü bir niyeti olmadığını, çocuğunu hedef alarak hareket etmediğini ve müvekkilinin akıl sağlığının yerinde olmadan hareket ettiğini iddia etti.


Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, sanık Şahin’in üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli delil bulunduğu gerekçesiyle tutukluluk halinin devamını istedi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Seydi Şahin’in tutukluluk halinin devamına hükmederek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.



İddianameden


İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Bayrampaşa’da 30 Mayıs’ta Fatma ve Nazime Şahin’in silahla vurularak öldürülmesi üzerine soruşturma başlatıldığı belirtildi. Sanık Seydi Şahin’in ifadesine yer verilen iddianamede, eşi ve kızını öldürdüğünü itiraf ettiği aktarıldı. Ölü muayene evrakına yer verilen iddianamede, Nazmiye Şahin’in sol yanağında ateşli silah yarası olduğu, Fatmanur Şahin’in ise yüzünde silahlı mermi yarası olduğu ve maktullerin baş kısımlarında silah yaralanması bulunduğu, sanığın yanında bulunan ruhsatsız silah ile ateş etmesi sonucu olay yerinde öldüklerinin tespit edildiği bilgisi yer aldı. Hazırlanan iddianamede, sanık Seydi Şahin hakkında ‘altsoydan akrabayı kasten öldürmek’, ‘eşi kasten öldürmek’ ve ‘ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma’ suçlarından 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Hasan Yalnızoğlu son yolculuğuna uğurlandı Survivor yarışmacısı, oyuncu ve dansçı Hasan Yalnızoğlu, Üsküdar’da düzenlenen cenaze töreninin ardından son yolculuğuna uğurlandı. Survivor yarışması ile tanınan, oyuncu ve dansçı Hasan Yalnızoğlu, pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybetmişti. Hasan Yalnızoğlu için bugün ikindi namazına müteakip Üsküdar Karacaahmet Mezarlığının içinde bulunan Şakirin Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Cenaze namazına Hasan Yalnızoğlu’nun ailesi, akrabaları, yakın arkadaşlarının yanı sıra oyuncu ve sunucu Kenan İmirzalıoğlu, oyuncu Berk Oktay, spor yorumcusu Bilgehan Demir, oyuncu İpek Tenolcay ve çok sayıda seveni katıldı. Kılınan cenaze namazının ardından Hasan Yalnızoğlu’nun naaşı Karacaahmet Mezarlığına defnedildi. Kenan İmirzalıoğlu: "Çok iyi bir insandı" Cenaze törenine katılan oyuncu ve sunucu Kenan İmirzalıoğlu, "Hasan’la muhabbetimiz bestmodel yarı finalinde başlamıştı. İlk o zaman tanışmıştık. Yani 1997’nin yaz ayından bahsediyorum. 1997 Türkiye finallerinde biz oda arkadaşıydık. Benim gönlümün birincisi Hasan’dı, onun gönlünün birincisi de bendim. Ben birinci seçildim, o ikinci oldu. İkimiz böyle farklı yollarda yürüdük. Haberleşirdik, görüşürdük. Bu hastalık süreci çok tatsızdı. Ama çok güzel bir insandı, çok iyi bir insandı. Herkesten de aynı şeyleri duyacaksınız, eminim. Çok erken, her ölüm erkendir ama Hasan’ımız çok erken ayrıldı aramızdan. Bundan 9 yıl önce Sertacımız ayrılmıştı aramızdan. Geriye iki kız çocuğu bıraktılar. İnşallah onlar iyi olurlar, iyilerle karşılaşırlar, onların bahtı güzel olsun. Evlatlarına dua ediyorum" dedi. Oyuncu İpek Tenolcay, "Üzgünüz, sevdiğimiz bir arkadaşımızı uğurluyoruz Allah kalanlara sabır versin. Bizim grubumuz var, yüz yüze olmasa da muhakkak birbirimizden haberimiz oluyordu" diye konuştu. "Çok üzgünüz" Oyuncu Berk Oktay ise, "Çok üzgünüz. Hasan abi çok güzel bir insandı. Çok genç, insanın canını acıtan tarafta bu. Ölüm hepimiz için gerçek tabii ki de ama çok genç. Allah ailesine sabır versin. Ben son dönemde görüşmedim ama ortak arkadaşlarımız görüştü. Çok iyi ve güzel bir insandı" dedi.
Tunceli Tunceli’de 2 gün sürecek ’Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli’ sempozyumu başladı Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tunceli Valiliği, Munzur Üniversitesi ile Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tarafından düzenlenen ve 2 gün sürecek olan ’Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli’ sempozyumu, Munzur Üniversitesi Yerleşkesinde başladı. Sempozyuma, Türkiye’nin farklı üniversitelerinden çok sayıda akademisyen katılacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tunceli Valiliği, Munzur Üniversitesi ile Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tarafından düzenlenen ’Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli’ sempozyumu, Vali Bülent Tekbıyıkoğlu, Munzur Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kenan Peker, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir, akademisyenler, belediye başkanları, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımıyla başladı. Sempozyumun açılışında konuşan Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu, sempozyumda sadece inancın değil kentin örf, adet, ağırlama, uğurlama, dili gibi bir muhteva olsun istediklerini ve bunların bir bölümünün de içerikte yer aldığını söyledi. Sempozyuma yönelik tek tipleştirme eleştirilerine değinen Vali Tekbıyıkoğlu, “Tam tersi biz bütün zenginliğiyle yaşasın istiyoruz. Dünya çok büyük bir tehditle karşı karşıya, herkes tek tipleşiyor. Benim çocukluğumda ki Ankara’da büyümeme rağmen hamburger, pizza satan yer yoktu. Şimdi her kes aynı şeyi yemeye başladı. İnsanlar aynı şeyi giymeye başladı. Bundan yüz yıl önceki zenginliğimizi, renklerimizi işin açıkçası dünya kaybediyor. Biz zenginliklerimizi, kimliklerimizi muhafaza etmek durumundayız” dedi. Kentin kültürel DNA’sına vurgu yapan Vali Tekbıyıkoğlu, “Türkiye’nin hiçbir yerinde koçbaşı, atbaşı mezar taşları kalmamışsa ve Tunceli’de hala kullanılıyorsa Türkistan bölgesinde bunlar varsa bunlar kültürel DNA’dır. Biz bunların hepsini ortaya çıkarmak için bu yola çıktık. Sözü olan varsa elbette ki söylesin ama bilimsel araştırmalar neyse bunları ortaya koyacağız. İnşallah renklerimizi kaybetmeyeceğiz. Biz burada aslında dünyanın tek tipleştirilmesine karşı koyuyoruz” diye konuştu. Sempozyum hazırlıklarının 6 aylık bir geçmişi olduğunu kaydeden Munzur Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kenan Peker ise, “Bu sürede cevher hazırlama kısmı, bugün çok değerli bilim insanlarımızın sunacağı 53 bildiri ile saflaştırma kısmı ve sonrasında zenginleştirilip materyal haline getirilme kısmı oluşturulacaktır. Bu materyal güzel bir kültürün hazinesi olacaktır. Önemli olan bunu genç nesillere tarih olarak eğitim olarak anlatabilmektir” şeklinde konuştu. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir de gençlere seslenerek, “Hiç kimse sizin soyunuzu, atanızı, ceddinizi, geldiğiniz yeri atanızdan, babanızdan, dedenizden daha iyi bilemez. Sadece Tunceli’de değil Anadolu’nun, Türkiye’nin her yerinde Alevi-Bektaşi topluluklarının Horasan’dan geldiklerini ifade ettiğini bir araştırmacı olarak yüzlerce kere duydum. O nedenle Horasan dediğimiz kavram kutlu bir coğrafya olarak yüz yıllardan beri Alevi-Bektaşi toplumunun belleğinde yaşayan güçlü bir koddur. Sonradan ilan edilmiş, üretilmiş bir isim değildir. Çünkü bununla ilgili yüzlerce vesikamız var ve bunu bu semada, Tunceli’de milyonlarca kere tekrarlandığını biliyoruz. Bunu savunan da savunmayan da biliyor. Kendi atalarından, dedelerinden sözlü kültürle günümüze aktardığı bilgilere itibar edip önem vereceğiz ve ilerleyeceğiz. Kendi çocuklarımıza da bunu anlatacağız. Horasan kavramının kökenini hep birlikte bir sonraki nesle aktaracağız” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından sunumlara geçildi. 2 gün sürecek olan sempozyum kapsamında çok sayıda akademisyen çeşitli sunumlar gerçekleştirecek.