KÜLTÜR SANAT - 16 Ekim 2024 Çarşamba 17:53

Tunceli’de 2 gün sürecek ’Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli’ sempozyumu başladı

A
A
A
Tunceli’de 2 gün sürecek ’Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli’ sempozyumu başladı

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tunceli Valiliği, Munzur Üniversitesi ile Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tarafından düzenlenen ve 2 gün sürecek olan ’Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli’ sempozyumu, Munzur Üniversitesi Yerleşkesinde başladı. Sempozyuma, Türkiye’nin farklı üniversitelerinden çok sayıda akademisyen katılacak.


Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tunceli Valiliği, Munzur Üniversitesi ile Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tarafından düzenlenen ’Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli’ sempozyumu, Vali Bülent Tekbıyıkoğlu, Munzur Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kenan Peker, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir, akademisyenler, belediye başkanları, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımıyla başladı.


Sempozyumun açılışında konuşan Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu, sempozyumda sadece inancın değil kentin örf, adet, ağırlama, uğurlama, dili gibi bir muhteva olsun istediklerini ve bunların bir bölümünün de içerikte yer aldığını söyledi. Sempozyuma yönelik tek tipleştirme eleştirilerine değinen Vali Tekbıyıkoğlu, “Tam tersi biz bütün zenginliğiyle yaşasın istiyoruz. Dünya çok büyük bir tehditle karşı karşıya, herkes tek tipleşiyor. Benim çocukluğumda ki Ankara’da büyümeme rağmen hamburger, pizza satan yer yoktu. Şimdi her kes aynı şeyi yemeye başladı. İnsanlar aynı şeyi giymeye başladı. Bundan yüz yıl önceki zenginliğimizi, renklerimizi işin açıkçası dünya kaybediyor. Biz zenginliklerimizi, kimliklerimizi muhafaza etmek durumundayız” dedi.


Kentin kültürel DNA’sına vurgu yapan Vali Tekbıyıkoğlu, “Türkiye’nin hiçbir yerinde koçbaşı, atbaşı mezar taşları kalmamışsa ve Tunceli’de hala kullanılıyorsa Türkistan bölgesinde bunlar varsa bunlar kültürel DNA’dır. Biz bunların hepsini ortaya çıkarmak için bu yola çıktık. Sözü olan varsa elbette ki söylesin ama bilimsel araştırmalar neyse bunları ortaya koyacağız. İnşallah renklerimizi kaybetmeyeceğiz. Biz burada aslında dünyanın tek tipleştirilmesine karşı koyuyoruz” diye konuştu.


Sempozyum hazırlıklarının 6 aylık bir geçmişi olduğunu kaydeden Munzur Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kenan Peker ise, “Bu sürede cevher hazırlama kısmı, bugün çok değerli bilim insanlarımızın sunacağı 53 bildiri ile saflaştırma kısmı ve sonrasında zenginleştirilip materyal haline getirilme kısmı oluşturulacaktır. Bu materyal güzel bir kültürün hazinesi olacaktır. Önemli olan bunu genç nesillere tarih olarak eğitim olarak anlatabilmektir” şeklinde konuştu.


Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir de gençlere seslenerek, “Hiç kimse sizin soyunuzu, atanızı, ceddinizi, geldiğiniz yeri atanızdan, babanızdan, dedenizden daha iyi bilemez. Sadece Tunceli’de değil Anadolu’nun, Türkiye’nin her yerinde Alevi-Bektaşi topluluklarının Horasan’dan geldiklerini ifade ettiğini bir araştırmacı olarak yüzlerce kere duydum. O nedenle Horasan dediğimiz kavram kutlu bir coğrafya olarak yüz yıllardan beri Alevi-Bektaşi toplumunun belleğinde yaşayan güçlü bir koddur. Sonradan ilan edilmiş, üretilmiş bir isim değildir. Çünkü bununla ilgili yüzlerce vesikamız var ve bunu bu semada, Tunceli’de milyonlarca kere tekrarlandığını biliyoruz. Bunu savunan da savunmayan da biliyor. Kendi atalarından, dedelerinden sözlü kültürle günümüze aktardığı bilgilere itibar edip önem vereceğiz ve ilerleyeceğiz. Kendi çocuklarımıza da bunu anlatacağız. Horasan kavramının kökenini hep birlikte bir sonraki nesle aktaracağız” ifadelerini kullandı.


Açılış konuşmalarının ardından sunumlara geçildi.


2 gün sürecek olan sempozyum kapsamında çok sayıda akademisyen çeşitli sunumlar gerçekleştirecek.



Tunceli’de 2 gün sürecek ’Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli’ sempozyumu başladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara CHP Genel Başkanı Özel: "İlk işimiz İstanbul Sözleşmesi’ne dönmek olacaktır" Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, "Seçime giderken toplumsal muhalefeti ayırmadan, birbirine düşmesine izin vermeden, sarayın oyunlarıyla ayrı ayrı durmalarına ve yeni seçim yenilgilerine sebebiyet vermeden, sorumlulukla tüm muhalefetle, omuz omuza, kol kola girerek hep birlikte önce ilk iş bu iktidarı değiştireceğiz ve iktidar olacağız. Ardından bu ülkede, eşitlik gelsin diye atılması gereken ne adım varsa hep birlikte buralarda konuştuğunuz, tartıştığınız, ürettiğiniz tüm çözüm önerilerini hayata geçireceğiz. İlk iş, iktidarımızın cumhurbaşkanının atayacağı ilk imza İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden Meclis’e yollamak olacak" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığının düzenlediği Çare Eşitlikte Çalıştayı’nda konuştu. Özel, "Seçimde dünya kadar söz verdiler, dünya kadar. Emekliye verdiler, ‘Sizi asla enflasyona ezdirmeyeceğiz’ dediler. Asgari ücretliye söz verdiler, ‘Yılda iki zam normal dört de yapabiliriz’ dediler. Çiftçiye söz verdiler, ‘Gayrisafi milli hasılanın yüzde birini prim olarak vereceğiz, sizi destekleyeceğiz’ dediler. Esnafa söz verdiler, öğretmene söz verdiler, gençlere söz verdiler, mülakat mağduru öğretmene ve memura söz verdiler. Hiçbir sözü tutmadılar. Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimde verip de önceden, tuttuğu ve arkasında durduğu tek söz var. O söz de Hüda-Parcılara, Hizbullahçılara verdiği İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma ve bir daha girmeme sözüdür. Bir tek bu sözü tutmaktadır. Peki biz ne yapacağız? Bendeki not, partinin müktesebatıyla, yazılmış belgeleri ile sınırlı. Şüphesiz bu çalıştayın yani ‘Çare eşitlikte’ dediğiniz bu çalıştayın çıktıları ve sonuç bildirgesi yeni çerçevemiz olacak. Öncelikle ilk olarak önümüzdeki ilk seçimde, seçime giderken toplumsal muhalefeti ayırmadan, birbirine düşmesine izin vermeden, sarayın oyunlarıyla ayrı ayrı durmalarına ve yeni seçim yenilgilerine sebebiyet vermeden, sorumlulukla tüm muhalefetle, omuz omuza, kol kola girerek hep birlikte önce ilk iş bu iktidarı değiştireceğiz ve iktidar olacağız. Ardından bu ülkede, eşitlik gelsin diye atılması gereken ne adım varsa hep birlikte buralarda konuştuğunuz, tartıştığınız, ürettiğiniz tüm çözüm önerilerini hayata geçireceğiz. İlk iş, iktidarımızın cumhurbaşkanının atayacağı ilk imza İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden Meclis’e yollamak olacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin geçirdiği ilk kanun İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacak. Bana kalırsa halen yürürlüktedir. Kendim de dava açtım Danıştay’da, ikiye bir reddettiler. Sizin davalarınızı da reddettiler ama uluslararası kuruluşlara da yazıyoruz, bizce yürürlüktedir” ifadelerini kullandı. İktidarın muhaliflerin özgürlüğünü kısıtladığını dile getiren Özel, “Önce Esenyurt‘ta tamamen hukuksuz bir arama, kötü muamele ve altı tamamen boş gerekçelerle Ahmet Özer başkanımızı tutukladılar. Sonradan tutuklama gerekçesine bir şey bulamayıp bir de gizli tanık peydahladılar. İstanbul’un en hızlı iddianame yazan savcısı 200 kişiye 4 günde iddianame yazarmış, bir Ahmet Özer‘e gerekçeleri dolduramadığı, bulduramadığı, uyduramadığı, uydurulanları yazamadığı bir halde. Halen daha biz ondan iddianame bekliyoruz. Diğer taraftan Mardin’e, Halfeti’ye de kayyumlar atamışlardı, eleştirdik. Bizim belediyemiz dışındaki üç belediyeye de. Dün de Tunceli’ye ve Ovacık’a. Ovacık Belediye Başkanımız Mustafa Sarıgül‘e bir suç icat edip ona da kayyum atadılar. Suç şu: 12 yıl önce bir cenazeye gitmiş ve o cenazenin suç olduğunu, bundan iki yıl, cenazeden 10 yıl sonra devletimiz idrake varmış. ‘O bir terör örgütü faaliyetidir, o cenazeye gitmek’ diye dün, geçen hafta altı yıl ceza verdiler Mustafa Sarıgül‘e. Bir kere milletimizin önünde Erdoğan’a, çünkü bu kararlara o veriyor, ‘Her şey bende’ diyor ya ondan. Elverişli bir emir erini yollamışlar İstanbul’a, o da orada istedikleri kararları veriyor” diye konuştu.
Muğla Başkan Köksal, “Türkiye’de ilk korumacılık Muğla’da başladı” Tarihi Kentler Birliği 2024 yılı Olağan İkinci Meclis Toplantısı Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Menteşe Belediyesi ev sahipliğinde 300 Belediye Başkanı ve 500 Meclis üyesinin katıldığı toplantı, Marmaris’te başladı. Başkan Köksal, “Türkiye’de ilk korumacılık Muğla’da başladı” Tarihi Kentler Birliği toplantısında sunum yapan Menteşe Belediye Başkanı Şehir Plancısı Gonca Köksal, “ ÇEKÜL Vakfı Kurucu Başkanı, Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen’in ifade ettiği ’Biz Türkiye’de korumacılığı 1973’te Muğla’da başlattık, o zamanki yerel yönetim olmasaydı bunu başaramazdık’. Biz bugün Sayın Kerem Ekinci’yle Türkiye’nin ve Muğla’nın koruma tarihini, değerli büyüğümüz, sevgili hocam Oktay Ekinci’nin ’Yaşayan Muğla’ kitabı üzerinden ele alacağız. Değerli hocam Oktay Ekinci kültür varlıklarının, tarihi dokuların korunmasında öncü bir isim ve çok değerli bir meslek büyüğümüzdür. Hayatını kültürel mirasın korunmasına adayan sevgili hocam Oktay Ekinci’yi bir kez daha sevgiyle, saygıyla ve minnetle anıyorum. Oktay Hocam, ‘İnsanın yaşayamadığı bir mekân yaşamaz’ der. Yalnızca fiziksel dokunun korunması değil, önemli olan bu dokunun içinde yaşamın olması ve akmasıdır. Menteşe Karabağlar Yaylası sadece coğrafi bir alan değil, insanın toplumsallığını, dayanışmasını, üretimi yeniden ördüğü müşterek mekândır. Mescitler, kahvehaneler, meydanlar. Her bir buluşma, üretim ve paylaşım alanıdır Karabağlar’da” 25 anıtsal yapı 1974 yılında resmen koruma altına alındı Başkan Köksal, korumaya yönelik ilk resmi girişimlerin 25 adet anıtsal yapının 1974 yılında resmen koruma altına alınmasıyla başladığını belirtti. Koksal, Sivil Mimarlık Örneklerinin Tescili ve Kentsel Sitin Korunmasına Yönelik Kararların cami, mescit, hamam gibi tek yapıların koruma altına alınmasından sonra 1975 - 1979 arasında sivil mimarlık örneklerinin yaşatılmasına, kültür mirasımızın kentsel sit ölçeğinde korunmasına yönelik kararlar alındığını kaydetti. 1979 yılında 178 ev koruma altına alındı Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal, 1979 yılında 178 evin, korunması gereken eski eser ve sit sınırlarının belirlendiğini ifade etti. Başkan Köksal, “Ülkenin birçok kentinde sit alanları, eskimiş, köhnemiş, ömrünü doldurmuş, yıkılması ve kaldırılması istenen tarihi doku, o tarihte Muğla’da bir hazine olarak görülüp, sokak eskizleri yapılmış, kentsel tasarım detaylarına, yapı detaylarına (bacalar, cepheler, kat planları, kapılar, tavan süslemeleri) kadar detaylı bir çalışma yapılmış. Oktay hocam hepsini eliyle çizmiş, belgelemiş” dedi. “Karabağlar Yaylası bizim için çok önemli” Başkan Köksal, “Karabağlar Yaylası doğal su sirkülasyonu, doğal su kanalları, irimleri, kesikleri, yayla yolları, içindeki camileri, kahveleri, yurtlarıyla bizim için çok önemli bir alan. Burası ile ilgili 1977 ylında sit kararı alınmış” dedi.