Yerel Haberler
Adana
Atakent Kadın Danışma Merkezi açıldı 27 Kasım 2024 Çarşamba - 13:48:12 Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, hayata geçirdiği projelerle kadınların hayatın her alanında var olması ve güçlenmesi için çalışıyor. Karalar’ın açılışını yaptığı Atakent Danışma Merkezi ile kadınlar, sosyal, psikolojik, hukuksal alanlarda desteklenecek, “Güçlü Kadın Güçlü Adana” inşa edilmesine önemli katkı sağlanacak. Yüreğir ilçesi Atakent Mahallesi’nde, Atakent Kadın Merkezi’nin açılışını yapan Başkan Zeydan Karalar’ı alanı dolduran mahalle sakinleri karşıladı. Atakent Mahalle Muhtarı Mukaddes Tuğba Oruç, “Bugün bir muhtar olmaktan öte, önce bir kadın olarak, sonra bir anne olarak çok gururluyum, çok mutluyum. Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar’a mahallemize böyle bir değer kattığı için çok teşekkür ediyorum. Artık kadınlarımız, gençlerimiz daha güvende” diye konuştu. "Kadını ve kadının çalışmasını önemsiyoruz" Alanı dolduran coşkulu kalabalığa hitap eden Başkan Zeydan Karalar, Seyhan Belediye Başkanlığı döneminde başlattığı sosyal belediyecilik adımlarının Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemi ile büyük hamlelere dönüştüğünü kaydetti. Başkan Zeydan Karalar şunları söyledi: “Başta gündüz bakımevleri olmak üzere, kadını destekleyen, kadınlara ekonomik özgürlüklerini kazanma olanağı sunan hizmetlerimizi arttırarak sürdüreceğiz. Çünkü kadını önemsiyoruz, kadının çalışmasını önemsiyoruz. Toplumumuz ancak kadınların hayatın her alanında var olmasıyla güçlenebilir.” "Kadın eşit olana kadar mücadelemiz sürecek" Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınların daha iyi yerlere gelmesini vasiyet ettiğini hatırlatan Başkan Zeydan Karalar, “Biz de Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda yürüyen insanlar olarak, kadınlar hem iş hem siyasal hem sosyal hayatta erkeklerle eşit noktaya gelene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Bizi karşılayan bu kalabalık da yaptığımız işlerin ne derece doğru olduğunu gösteriyor” dedi. Yüreğir’in yarım asırlık sorunları bir bir çözülüyor Yüreğir ilçesinin yarım asırlık sorunlarını çözdüklerini de aktaran Başkan Zeydan Karalar sözlerini şöyle sürdürdü: “Levent Köprüsü, Koza Köprüsü, Cumhuriyet Caddesi’ndeki yağmur suyu deplasesi bitti. Atakent, Yenidoğan, Levent mahallelerinde taşkınları önleyecek büyük bir yağmur suyu projemiz bitmek üzere. Şehit Erkut Akbay’da içinde Gündüz Bakımevi’ni, muhtar evini, semt pazarını barındıran çok amaçlı bir mahalle merkezini açacağız. Kadına ve insana değer veren belediyecilik anlayışı ile bu işleri yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.” Kadına yönelik şiddetin arttığına da dikkat çeken Başkan Karalar, kadına şiddeti lanetlediklerini, kadınları, çocukları korumak için mücadele etmeye devam edeceklerini bildirdi. Atakent kadın danışma merkezindeki hizmetler Kadın Danışma Merkezi; hiçbir ayrım gözetmeksizin her sosyal kesimden kadınların ve çocukların bilgilendirilmeleri, desteklenmeleri, güçlendirilmeleri amacıyla; talep doğrultusunda, ücretsiz olarak psikolojik, hukuki, sosyal ve ekonomik danışmanlık hizmeti sunuyor.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 12:59 Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Doç. Dr. Dinç: Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, “Özellikle bu dönemde çok daha fazla kararlılığımızı artırmak zorundayız çünkü bağımlılık endüstrisini görüyorsunuz her mahalleye her eve girmiş durumda" dedi. Doç. Dr. Mehmet Dinç, Adana Yeşilay Şubesi’nde dün başlattıkları "Bağımsızlık Seferberliği" projesinin detaylarını anlattı. Dinç, en büyük felaketin bağımlılık olduğunu kaydederek, “Asıl olan şey önleme çalışmalarımız. Yeşilay danışmanlık merkezlerimizde bu sorunun pençesine düşmüş kardeşlerimiz için psikologlarımız, sosyal hizmet uzmanlarımız gece gündüz çalışıyorlar. Bir kardeşimiz bağımlılığın pençesine düşmüş ise kendisinden ümidi kesmesin. Yeşilay danışmanlık merkezlerimizde ücretsiz olarak psikologlarımız uzmanlarımız bu kardeşlerimize sahip çıkacak” dedi. “Bağımlılık endüstrisi büyük bir gayretle her sokağa giriyor” Başta çocuk ve gençlerin bağımlı olmamasını istediklerini belirten Dinç, “Özellikle bu dönemde çok daha fazla kararlılığımızı artırmak zorundayız çünkü bağımlılık endüstrisini görüyorsunuz her mahalleye her eve girmiş durumda. Biz de bağımsızlık taraftarları olarak her sokağa her eve girmek zorundayız. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey bağımlılık dedik bir insanın başına gelebilecek en kötü şeyi yapan insanlar bağımlılık endüstrisi. İnsanların hayatlarıyla oynayanlar büyük bir azimle, gayretle büyük bir çalışmayla her sokağa giriyorlar” diye konuştu. “Adana’nın bütün esnafı Yeşilay elçisi olsun istiyoruz” "Bağımsızlık Seferberliği" projesini dün İstanbul’da başlattıklarını açıklayan Dinç, “nasıl seferberlikte herkes vaziyet almak zorundaysa bugün geldiğimiz noktada bağımlılık meselesi sadece Yeşilay’a, devlete veya bir ekibe verilecek bir mesele değil. Toplumumuzun her kesiminin her bir insanının gücü yettiğince bu yükün altına girmesi lazım. Bu noktada mahallede etkin olan bütün figürlere yönelik bir rol tanımlamalarımız oldu. Mahallenin teyzesine amcasına gideceğiz, şubeler olarak ziyaret edeceğiz, onlara ne iş düşüyor anlatacağız. Mahallenin muhtarına, esnafına da iş düşüyor. Adana’nın bütün esnafı Yeşilay elçisi olsun istiyoruz” dedi.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 11:52 Soğukta çalışan narenciye işçilerine belediyeden sıcak çorba ikramı Adana’nın Kozan ilçesinde hava sıcaklıklarının gündüz 13, gece 2 dereceye düşmesinin ardından belediye narenciye işçilerine sıcak çorba ikramında bulundu. Tüm Türkiye’yi etkisi altına alan soğuk hava Kozan’da da etkili olunca Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı, narenciye işçilerini unutmadı. Atlı işçilere mesai öncesi çorba ikramında bulundu. Hava sıcaklığının gündüz 13, gece 2 dereceye kadar düştüğü Kozan’da işçiler mesaiye sıcak çorba ile başladı. Kozan Belediye Başkan Yardımcısı Alev Ataş, narenciye üretiminin bölge ekonomisi için kritik bir yere sahip olduğunu belirterek, mevsimlik işçilerin zorlu çalışma şartlarında yanlarında olduklarını ifade etti. Ataş “Bölgemizin en önemli tarım ürünlerinden biri olan narenciye, hem ülkemiz hem de Kozan için önemli bir gelir kaynağıdır. Sabahın erken saatlerinde başlayan ve zorlu şartlarda çalışan mevsimlik işçilerimize teşekkür etmek ve soğuk günlerde içlerini ısıtmak amacıyla sıcak çorba ikramında bulunduk. Bu çorba ikramlarımız, Şevkiye Mahallesi çevre yolundaki Savruk Suyu Mevkii ve Asri Mezarlık yakınındaki petrol civarındaki çorba noktalarımızda gerçekleştirilmektedir. Bizim için bu, yalnızca bir çorba ikramı değil. işçilerimize olan minnettarlığımızın bir göstergesi ve onların bu zorlu çalışma şartlarında yalnız olmadıklarını hissettirme çabasıdır " dedi.
İklim değişikliği balık popülasyonunu azalttı, fiyatlar arttı
25 Ekim 2024 Cuma - 10:17 İklim değişikliği balık popülasyonunu azalttı, fiyatlar arttı Akdeniz’de iklim değişikliği nedeniyle balık popülasyonu denizde azalırken fiyatlarda artış yaşandı. Türkiye’nin önemli balıkçılık merkezlerinden Akdeniz’de iklim değişikliği krizi her geçen gün etkisini daha fazla hissettiriyor. Akdeniz’de havaların yağışsız gitmesi nedeniyle balık popülasyonunda azalma yaşandı. Ava çıkan balıkçılar umduğunu bulamayınca balık fiyatlarında da artışlar yaşandı. Adana Balıkçılar Çarşısı’nda 10 gün önceye göre fiyatlara ortalama 50 lira zam geldiği öğrenildi. Şu anda çarşıda hamsi 100, palamut 200, çipura 250, levrek 230 liraya alıcı buluyor. “Balığın ucuz olmasını istiyoruz” İhlas Haber Ajansı’na konuşan balıkçı esnafından Nusrettin Özgün, “Son 10 gündür fiyatlar yükselişte. 1 hafta içerisinde balık fiyatlarına ortalama 50 lira zam geldi. Vatandaşlar balığın pahalı olduğunu söylüyorlar. Ancak biz zam yapmıyoruz. Balığın ucuz olmasını istiyoruz. Denizlerde günden güne çekilme var. Geçen yıla göre fiyatlar ciddi artışta. Palamut 100 lira civarıydı ama şu an 200 lira, çipura 220 ile 250 arasında. Levrek ise boyuna göre 230-300 lira arasında değişiyor” diye konuştu. Balıkçı Memduh Elmas ise denizlerde fırtına ve yağmur ile birlikte balık popülasyonunun artacağını söyledi. “Balık fiyatları et fiyatlarına göre gayet ucuz” Balık almaya gelen müşteri Hayri Eskierentürk ise, “Balık fiyatları et fiyatlarına göre gayet ucuz. Her şey pahalı olduğu için doğal olarak balık da pahalı. Maalesef her hafta tüketemiyoruz. Ayda bir ya da 45 günde bir tüketebiliyoruz” dedi.
Adana’da kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan bekçi tutuklandı
25 Ekim 2024 Cuma - 10:01 Adana’da kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan bekçi tutuklandı Adana’nın Ceyhan ilçesinde yüzde 25 zihinsel engelli kız çocuğuna 2 sene önce tecavüz ettiği ve para karşılığı onu başkalarıyla cinsel ilişkiye zorladığı iddia edilen bekçi tutuklandı. Adana’da yüzde 25 zihinsel engelli ve o zaman 14 yaşında olun kız çocuğu C.İ.’ye cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen bekçiler ilk kez hakim karşısına çıktı. Ceyhan 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dosyada tanıklar ve sanıklar dinlendikten sonra, mahkeme heyeti, sanık Mehmet Can D.’nin kaçma şüphesini göz önünde bulundurarak tutuklanmasına karar verdi. 3 bekçinin yargılandığı dosyanın iddianamesi geçtiğimiz temmuz ayında kabul edilmişti. 2 yıl sonra ilk kez hakim karşısına çıkan bekçiler hakkında, eski mesai arkadaşları tanıklık etti. Bekçilerin mahkemede verdiği ifadeler, Mehmet Can D. hakkındaki cinsel istismarı iddialarını doğruladı. Mahkeme başkanı her ayrıntıyı tek tek inceledi Avukat Merve Şahin, duruşma sonrası açıklamalarda bulundu. Şahin, "Bir bekçiye tutuklama kararı verildi. Saat 13.00’de başlayan duruşma 20.00’ye kadar sürdü. Mahkeme başkanı her ayrıntıyı tek tek inceledi. Tanık sayısı da fazla olduğu için uzun sürdü. 6-7 civarında tanık bekçi vardı. Tanıklar, sanık bekçinin istismarına yönelik şikayetleri vatandaşlardan duyduklarını anlattılar. Sadece bir kişi hiçbir şey bilmediğini söyledi" dedi. “Dosya delil bakımından Mehmet Can D.’yi işaret ediyordu” Tanıkları dinleyip, sanıkların savunmasını alan mahkemenin bir bekçinin tutuklanmasına karar verdiğini kaydeden avukat Şahin, "Karar için aralık ayında yapılacak duruşmayı bekleyeceğiz. Tutuklamayı bekliyorduk. Dosya delil bakımından Mehmet Can D.’yi işaret ediyordu. Mahkeme tutuklamaya gerekçe olarak kaçma ihtimalini göz önünde bulundurdu" diye konuştu. Davanın karar duruşması Aralık ayında görülecek.
Adana’da 105 kilo 800 gram eroin ve 92 kilo skunk ele geçirildi
25 Ekim 2024 Cuma - 09:55 Adana’da 105 kilo 800 gram eroin ve 92 kilo skunk ele geçirildi Adana’da narkotik polisleri karı-kocanın bulunduğu kamyonette 105 kilo 800 gram eroin ele geçirirken, bir başka kamyondan ise 92 kilogram skunk ele geçirdi. Olayla ilgili yakalanan çift ile birlikte toplam 3 kişi tutuklandı. Adana Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, uyuşturucu tacirlerine ağır darbe vurdu. Kentte yüklü miktarda uyuşturucu bilgisi geldiği yönünde istihbarat alan narkotik polisleri çalışmalarını yoğun şekilde arttırdı. Karı-koca 105 kilo 800 gram eroinle yakalandı Yapılan çalışmalar neticesinde Nazım G. idaresindeki kamyonet İncirlik park alanında durdurdu. Araçtaki Nazım G. ve eşi Gazal G. gözaltına alındı. Kamyonette yapılan aramada 210 pakette toplam 105 kilo 800 gram eroin ele geçirildi. Emniyetteki ifadesinde Gazal G.’nin, "Aracı eşim kullanır maddelerden herhangi bir bilgim yoktur" dediği öne sürüldü. Nazım G. ise susma hakkını kullandı. Karı-koca çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. 92 kilogram skunk ile yakalandı, ’paraya ihtiyacım var’ diye savunma yaptı Narkotik polisleri Mehmet T.’nin kamyonuyla kente yüklü miktar uyuşturucu madde getirdiği bilgisine ulaştı. Polis, Mehmet T.’nin kullandığı kamyonu takip etmeye başladı. Takip sonucunda İncirlik park alanında Mehmet T.’nin kullandığı araç durduruldu. Şüpheli gözaltına alınırken, kamyonda yapılan aramada 155 pakette 92 kilogram skunk ele geçirildi. Emniyetteki ifadesinde, "Paraya ihtiyacım olduğu için taşıdım" dediği öğrenilen şüpheli, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Adana Emniyet Müdürü Ahmet Hakan Arıkan narkotik suçlarla mücadele şube müdürlüğünü ziyaret ederek polisleri tebrik etti. Arıkan, burada yaptığı konuşmada, "Çok güzel operasyona imza attınız hepinizi tebrik ediyoruz. Dünyanın ve Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi olan uyuşturucu ile mücadeleyle olan kararlılığımızı söylemiştik. Aynı şekilde dün olduğu gibi bugün de uyuşturucu tacirleriyle mücadele etmeye devam ediyorsunuz. Emeği geçen arkadaşlara teşekkür ediyorum" dedi.
Yüreğir Ziraat Odası, Tarım Fuarı’nda yerini alacak
25 Ekim 2024 Cuma - 09:47 Yüreğir Ziraat Odası, Tarım Fuarı’nda yerini alacak Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, Çukurova’nın tarımsal potansiyelini ve bölge tarımının ekonomik kalkınmaya olan katkısını vurgulayarak, tarımın Çukurova için hayati bir sektör olduğunu belirtti. 30 Ekim - 3 Kasım 2024 tarihleri arasında Tüyap Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Adana Tarım ve Sera & Bahçe Fuarı’na katılım sağlayan Yüreğir Ziraat Odası, bölgenin zengin tarımsal ürün çeşitliliğini ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını tanıtmayı hedefliyor. Yüreğir Ziraat Odası, fuarda narenciye, avokado, muz, ejder meyvesi, karpuz, şeker kamışı, yerfıstığı, pamuk, pikan cevizi, hurma, nar, papaya, pepino ve kiwano gibi Çukurova’nın verimli topraklarında yetişen ürünleri tanıtarak bölgenin tarımsal gücünü ulusal ve uluslararası ziyaretçilere sunmayı amaçlıyor. Başkan Mehmet Akın Doğan, Çukurova’nın tarımsal üretim açısından Türkiye’nin en önemli bölgelerinden biri olduğunu belirterek, “Tarım, bölgemizde binlerce ailenin geçim kaynağıdır ve bu fuar gibi etkinlikler, hem tarım sektörünün büyümesine hem de çiftçilerimizin modern tarım teknikleriyle tanışmasına vesile oluyor” dedi. Doğan, fuarın tarım sektörü için bilgi paylaşımı, iş birliği ve yeniliklerin takip edilmesi açısından önemli bir platform sunduğunu ifade etti. Çukurova’nın zengin tarımsal ürünleri ziyaretçilere tanıtılıyor Başkan Doğan, “Bu yıl fuarda, bölge tarımının gelişimine katkı sağlayan ürünlerimizi sergiliyor ve çiftçilerimizle birlikte, modern tarım teknikleri ve yenilikçi uygulamalar hakkında bilgi paylaşımı yapıyoruz. Fuarda yer almak, ürünlerimizin tanıtımı için önemli bir fırsat” dedi. Başkan Doğan, Adana Tarım ve Sera & Bahçe Fuarı’nın, çiftçiler, tarım uzmanları ve tarımsal işletmeler için önemli bir iş birliği platformu sunduğunu belirterek, “Bu fuar, sadece ürün tanıtımı için değil, aynı zamanda sektördeki iş birliklerinin güçlendirilmesi için de önemli bir fırsat. Çiftçilerimiz burada hem bilgi ediniyor hem de sektördeki diğer paydaşlarla iş birliği yapma imkânı buluyor” dedi. Doğan, Yüreğir Ziraat Odası olarak fuarda çiftçilere tarımsal danışmanlık hizmetleri, sürdürülebilir üretim teknikleri ve modern tarım uygulamaları hakkında bilgi verdiklerini belirterek, tüm tarım sektörü üreticilerini ve emekçilerini fuarı ziyaret etmeye davet etti.
Sözen: “ATÜ bilim ve teknolojide zirveye odaklandı”
25 Ekim 2024 Cuma - 09:45 Sözen: “ATÜ bilim ve teknolojide zirveye odaklandı” Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (ATÜ) Rektörü Prof. Dr. Adnan Sözen, bilim ve teknolojide zirveye odaklandıklarını belirterek, “Üstün gayretli çalışmalarımızla en iyilerin tercihi olacağız ve geleceğin en iyi profesyonellerini biz yetiştireceğiz” dedi. Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin 2024-2025 Akademik Yılı törenle açıldı. Törende Ankara’daki menfur saldırıyı kınayarak söze başlayan Rektör Prof. Dr. Adnan Sözen, şehitlere Allah’tan rahmet, yaralılara geçmiş olsun dileklerini iletti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere üniversitenin kalkınması adına destek verenlere teşekkür eden Rektör Prof. Dr. Sözen, verilen güvene layık olmaya ant içti. Rektör Prof. Dr. Sözen, “Üniversitemizin adını aldığı büyük dava ve devlet adamı Merhum Alparslan Türkeş, ‘Başarı için muntazam, planlı çalışma yapmak lazımdır. Son nefesimizi verinceye kadar çalışacağız’ derken başarıya giden yolun intizamlı ve planlı şekilde çalışmaktan geçtiğini ifade etmiştir. Huzurlarınızda merhum Alparslan Türkeş Bey’i rahmet ve hürmetle anıyorum” diye konuştu. ATÜ’lü olmak bir değerdir Cumhuriyetin 101. yıldönümünü kutlayarak, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, tüm ehit ve gazileri rahmet, minnet ve saygıyla anan Rektör Prof. Dr. Sözen, öğrencilere de önemli mesajlar verdi. Sözen, “Bizler ATÜ’lü olmanın onurunu, gururunu, mutluluğunu öğrencilerimize yaşatacağız. ATÜ mutluluktur, umuttur, aydınlık yarınlardır. ATÜ’lü olmak bir değerdir, sizlerde bizim için çok değerlisiniz” ifadesini kullandı. Teknofest’te farkımızı gösterdik Üniversite olarak TEKNOFEST’te farklarını gösterdiklerini vurgulayan Prof. Dr. Sözen, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye Yüzyılı projeleri içinde yer alan, ülkemizin Millî Teknoloji Hamlesi’nin gerçekleştirilmesindeki itici gücü olan, TEKNOFEST, Çukurova’mızın gözbebeği Adana’mızda Valimiz Yavuz Selim Köşger’in önderliğinde düzenlenmiş her yıl olduğu gibi bu yıl da çok büyük bir ilgi görmüştür. Üniversitemizin de ev sahipliği yaptığı bu muhteşem organizasyona yönetim kadromuzla, akademisyenlerimiz ve siz değerli öğrencilerimizle geniş katılım sağladık. Toplam 22 takımla katıldığımız TEKNOFEST 2024’te finale kalan 9 takımımız çeşitli kategorilerde 4 ödül kazanarak bizleri gururlandırmıştır. Bu vesileyle, bizleri TEKNOFEST 2024’te temsil eden akademisyenlerimize ve takımlarımıza huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum.” Vatan sevgisi vermemişseniz Törende konuşan Vali Yavuz Selim Köşger de Ankara’da yaşanan terör saldırısından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, bu yönüyle öğrencilerin vatan, millet ve bayrak sevgisiyle yetiştirilmesini istedi. Vali Köşger, “Teknik olarak bilim olarak çağın gerektirdiği bütün ilim, fen ve teknolojiyi kuşanarak gelen pırıl pırıl bir gençlik var. Gençlerimizi bu anlamda iyi yetiştiriyoruz ancak kıymetli akademisyenler sizden şunu istirham ediyorum. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak istirham ediyorum. Çocuğun kafasını beynini ilimle, teknolojiyle, fenle, çağdaş bilimle doldurduğunuzda çocukları en başarılı hale getirdiğinizde eğer vatan sevgisini vermemişseniz, ülke sevgisini vermemişseniz, bayrak sevgisini vermemişseniz, bizi biz yapan değerleri çocuklara özümsetmemişseniz, çocuk o yetiştiği bilgiyle başka bir ülkenin askeri oluyor. Hemen en kısa sürede yabancı ülkeler devşiriyorlar. O sebeple bu çocuklara milli şuur vermeniz lazım. Millet, bayrak, vatan sevgisi vermeniz lazım. Bizi biz yapan değerlerle ilgili çocukları bilinçli yetiştirmeniz lazım” şeklinde konuştu. Kesinlikle pes etmeyin Daha sonra söz alan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez, öğrencilere akademik yıl açılış dersini vererek, yurt dışında yaşadığı tecrübeleri öğrencilerle paylaştı. Yeni eğitim döneminin hayırlı uğurlu olmasını temenni eden Dr. Dönmez, hangi zorluklarla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar öğrencilerden hayatta kesinlikle pes etmemelerini istedi. Akademisyenlere de seslenen Dr. Dönmez, öğrencilerin çağın gereklerine uygun yetiştirilmeleri konusunda ellerinden gelen gayreti göstermeleri temennisinde bulundu. Ardından üniversitenin dünyanın en etkili bilim insanları listesine giren öğretim üyelerine Vali Köşger tarafından teşekkür belgeleri verildi. Törende ayrıca Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde profesör, doçent ve doktor unvanı alanlara binişleri giydirildi.
Prof. Dr. Şen: "Tüp mide ameliyatı olanlarda düşük ayak sendromu tehlikesi var"
25 Ekim 2024 Cuma - 09:40 Prof. Dr. Şen: "Tüp mide ameliyatı olanlarda düşük ayak sendromu tehlikesi var" Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen, "Tüp mide ameliyatı olan hastalarda sıklıkla düşük ayak sendromu adını verdiğimiz rahatsızlıkla karşılaşıyoruz. Genellikle bel fıtığı hastalarında görülmektedir" dedi. Şen, yaptığı açıklamada tüp mide ameliyatı olan hastaların ‘düşük ayak sendromu’ tehlikesi taşıdığını belirtti. Şen, "Tüp mide ameliyatı olan hastalarda sıklıkla karşılaştığımız düşük ayak adını verdiğimiz rahatsızlıktır. Yani ayak bileğinizi hareket ettiremiyorsunuz. Parmaklarınızda kuvvet kaybı, ayak bileğinde hareket edememe ve yürürken at yürüyüşü adını verdiğimiz şekilde bilekten kaldıramıyorsunuz. Bu hastalık düşük ayak olarak adlandırılır" dedi. "Düşük ayak sendromu bel fıtığı hastalarında çok görülüyor" Genellikle bel fıtığı hastalarında sinirde ileri derecede bir sıkışma varsa düşük ayak sendrumunun onlarda görüldüğünü belirten Şen, şöyle devam etti: "Bel fıtığı hastalarında düşük ayak varsa acil ameliyat gereklidir. Ancak son dönemlerde, tüp mide ameliyatlarında vücutta genel anlamda hızlı bir zayıflama olduğu için diz seviyenin olduğu alandaki yağlarda anormal bir kayıp başlıyor. Bu kayıp olduğunda özellikle uzun süre oturanlarda ve diz çökerek iş yapanlarda düşük ayak sendromu gelişiyor. Oradaki yağ yastıkçıkları zayıflamaya bağlı olarak kaybolduğu için sinirin etrafındaki koruyucu bariyer kayboluyor. O kaybolmaya bağlı olarak, diz çökme pozisyonlarında oturanlar ya da dizleriyle bir sehpayı iteklerken peroneal sinir adını verdiğimiz bir hasar ortaya çıkar. İşte bu hasar sonucu düşük ayak ortaya çıkıyor. Bel fıtığı hastalarında da beraber görüldüğü için bel MR’ına bakıldığında ve fıtıkta varsa öyküsü iyi alınmadıysa cerrahiye giden hastalarda var. Orada bir bel fıtığı olsun ya da olmasın kalçasının oradan başlayıp aşağıya kadar inen bir sancısı yoksa dizden aşağıya ağrı ve uyuşma varsa tüp mide ameliyatı da olmuşsa buna bağlı düşük ayak olma olasılığı yüksek. Bir test yaptılarsa zaten bu ortaya çıkıyor ve fizik tedavi ile bunlar tekrar geri dönüyor ve cerrahiye gerek kalmıyor."
Ömür boyu hapis cezasıyla yargılanan 2 sanık: "Arkadaşımızı biz öldürmedik"
25 Ekim 2024 Cuma - 09:29 Ömür boyu hapis cezasıyla yargılanan 2 sanık: "Arkadaşımızı biz öldürmedik" Adana’da apart otelde kalan Selahattin Ayan’ı (34) öldürdükleri iddia edilen Hıdır Üzel (27) ve Şükrü Çiçek’in (31) müebbet hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı. Her iki sanık da suçlamayı kabul etmeyerek, “Odaya girdiğimizde yerde yatıyordu. Arkadaşımızı biz öldürmedik” diyerek kendilerini savundu. Öldürülenin babası Atilla Ayan ise “Odaya giriyorlar 2 dakika sonra çıktıklarında öldüğünü söylüyorlar. Yani odaya girdikleri gibi öldürdükleri ortada” dedi. Sümer Mahallesi’ndeki apart otelin 22 numaralı odasında kalan Selahattin Ayan, 15 Mart 2024’te, iddiaya göre, arkadaşları Şükrü Çiçek ve Hıdır Üzel tarafından silahla öldürülmüş halde bulundu. 2 arkadaş polisi arayarak durumu bildirdi. Odaya gelen sağlık görevlileri, Ayan’ın boğazından silahla vurularak öldürüldüğünü belirledi. Polisler evde yaptıkları incelemede, oda içerisi kuzey duvarında bir kurşun izi tespit etti, 2 boş kovan ve deforme olmuş çekirdek bulundu. Ayan’ın öldürülmesinde kullanılan silah ve 2 cep telefonunun arkadaşı Şükrü Çiçek’te bulunması, güvenlik kamerası görüntülerinin incelenmesi sonucu Ayan’ın odasına en son giren kişilerin Çiçek ve Üzel olduğunun belirlenmesi üzerine 2 arkadaş cinayet şüphelisi olarak tutuklandı. "Biz öldürmedik" Soruşturma aşamasında suçlamayı kabul etmeyen ancak iddianamede, “Selahattin Ayan’ın odasına 19.45’te girdikleri saat 19.45 ile saat 19.47 arasında 2 dakikalık süreçte Selahattin Ayan’ı öldürdükleri değerlendirilmektedir” denilen sanıklar Şükrü Çiçek ve Hıdır Üzel hakkında ‘Kasten öldürme’ suçundan Adana 9.Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davaya başlandı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Çiçek ve Uzel katıldı. Öldürülenin babası Atilla ve annesi Gülcan ile tarafların avukatlarının hazır bulunduğu duruşma ses kaydı ile yapıldı. Sanık Şükrü Çiçek, öldürülen Selahattin Ayan’ın arkadaşı olduğunu ve 10-11 yıldır tanıdığını söyledi. Olay günü saat 10.00’de Selahattin Ayan’ın yanına gittiğini çay içip kahvaltı yaptıklarını belirten Çiçek, “1 saat oturduktan sonra kalktım. Akşama geleceğim diye sözleştik. Saat 19.00 gibi telefonla konuştuk ne zaman geleceğimi sordu, gelirken Hıdır’ı da alıp gelmemi istedi. Hıdır’ı alıp, Selahattin’nin evine gittik” dedi. Cinayet suçlamasını kabul etmeyen Çiçek, kendisini şöyle savundu: “Selahattin pansiyonda kalıyordu. ‘Selahattin diye’ seslendim. Ses gelmeyince elimle tahta kapıyı açtım. Selahattin kapıyı kilitlemiyordu, her zaman öyle açıp giriyordum. İçeri girdim, Selahattin yerde yatıyordu. Ayak ayak üstüne de atmıştı. Ben de uyuşturucunun etkisi ile bayıldığını sandım. Ses seda yoktu. Yan yatırdım, acaba dili içine boğazına mı kaçtı diye baktım. Biraz uğraştım baktım olmuyor, ayılmıyor, Hıdır’a telefonumu verip ‘hemen ambulansı ara’ dedim. Hıdır ambulansı ararken boğazında kan gördüm. Hıdır, ambulansla konuşuyordu. ‘Hıdır galiba vurulmuş Selahattin’ dedim. Sonra yere silah var mı diye baktım. Yerde telefonları vardı kaybolmasın diye aldım. Sonra silah deliği olunca kendi silahı geldi aklıma. Yatağının hemen yanındaki kapağı açık kutuya baktım silah duruyordu. Silahı iki elimle tuttum acaba bununla mı yapılmış diye kokladım, barut filan kokmuyordu, sıcaklık da yoktu. Onu da kaybolmasın diye aldım cebime koydum.” Daha sonra odanın kapısının önüne çıktığını söyleyen Çiçek, “Komşu kapıyı açtı. Silah sesi duyup duymadığını sordum. 20 dakika önce silah sesi duyduğunu söyledi. Biz Hıdır ile ambulansı karşılamak için aşağıya indik. Ambulans gelince cebimdeki silah aklıma geldi. Silah ile gezmeyeyim diyerek silahı arabamın paspasının üstüne bıraktım. Sağlıkçılar söyleyince öldüğünü anladık. Biz daha yaralı sanıyorduk” dedi. "Ben ateş etmiş olsam orada durmam" Arkadaşı Selahattin Ayan’ın nasıl öldürüldüğünü bilmediğini ifade eden Çiçek, “Ben ateş etmiş olsam orada durmam, ambulansı aramam, komşuya sormam. Kaçar giderdim. Bir kere ateş etmiş olsam tek sol elimde barut çıkmazdı. Olay zamanında giydiğim kıyafetlerimde de kesinlikle yüzde yüz barut çıkardı. Benim sol elimde barut çıkma nedeni de silaha ve cesede dokundum. Ben yapmadım, Hıdır da yapmadı. Biz boşu boşuna yatıyoruz. Arkadaşımızı biz öldürmedik. Benim tek suçum, tekrar söylüyorum, oradan silahı almaktı” diyerek tahliyesini istedi. Diğer sanık Hıdır Üzel de suçlamayı kabul etmeyip sanık Çiçek’in savunmalarına katıldığını söyledi. Diğer sanık Çiçek’in olay yerinden silahı aldığını görmediğini belirten Üzel, Selahattin Ayan’ın bir gün önce Ekrem isimli biri ile tartıştığını gördüğünü de ifade ederek, “Ekrem, Selahattin Ayan ile, tartışmışlar. Selahattin ağabeyi itti” dedi. Öldürülen Selahattin Ayan’ın annesi Gülcan ve babası Atilla Ayan sanıklardan şikayetçi oldu. Atilla Ayan, oğlunun tasarlanarak öldürüldüğünü iddia ederek, “Zaten bütün deliller, görüntüler, HTS kayıtlarına baktığınız zaman çok kısa bir süre içerisinde gerçekleşmiş. 15 dakika öncesine kadar görüşürken hayattaymış. Odaya giriyorlar 2 dakika sonra çıktıklarında öldüğünü söylüyorlar. Normalde oğlum yüksek sesle konuşan birisi, tartışma falan olsa duyulur. Yani girdikleri gibi öldürdükleri ortada zaten. Bunlar yapmadıysa kim yaptı? Kamera kaydı, odayı gösteren kamera var. En son giden bunlar” dedi. Sanık Çiçek’in avukatı Abdullah Çiçek, olay yerini bizzat gördüğüne dikkat çekerek, “Saat 19.13’de maktul yaşıyor. Bizim müvekkillerimizde içeri girdiğinde saat 19.45, yani aradan geçen bir 32 dakika var. Ne olduysa o 32 dakikada oldu. Bizim müvekkillerimizde öldürdüyse, intihar da ettiyse, balkondan biri geçip öldürdüyse de o 32 dakikada oldu. Ama Çağrı Koca’nın beyanı 15-20 dakika önce diyor. Bizim müvekkillerimizle konuşması 7 dakika sonra, baktığınız zaman yani 2 katından daha fazla uzun süre. Müvekkilimizin de çok ısrarlarla belirttiği gibi evet, bir cahillik yaptı. Amiyane deyimle salaklık yaptı, o silahı oradan almaması gerekiyordu, aldı. Ama onun sebebini de izah etti. Polislere gösterdi, silahı saklama niyeti olsaydı, paspasın üzerine herkesin görebileceği şekilde koymazdı bunu” diyerek müvekkilinin tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluğunun devamına karar verip duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Gündüz: “Lifli gıdalar kanser riskini azaltıyor”
25 Ekim 2024 Cuma - 09:05 Gündüz: “Lifli gıdalar kanser riskini azaltıyor” Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, yeterli lif tüketmenin bağırsak sağlığına katkı sağlamasının yanı sıra kötü kolesterolü düşürdüğünü, kalp hastalığı, tip 2 diyabet ve bazı kanserlerle ilgili riski azalttığını söyledi. Acıbadem Adana Hastanesi Uzman Diyetisyen Çisem Gündüz, lif ve fermente gıdaların bağırsak mikrobiyomuna yardımcı olarak daha iyi sağlık ve ruh haline katkıda bulunduğu ve sağlıklı sindirimi korumaya yardımcı olduğu için öğünlere daha fazla eklenmesini tavsiye etti. Bağırsak mikrobiyomunun kolon yani kalın bağırsakta yaşayan bakteriler, virüsler, mantarlar ve diğer mikroorganizmalardan oluştuğunu belirten Diyetisyen Gündüz, “Ne yediğiniz, soluduğunuz hava, nerede yaşadığınız ve diğer birçok faktör bağırsak mikrobiyomunun yapısını etkiler. Bazı uzmanlar onu gizli bir organ olarak düşünür çünkü vücudun birçok önemli işlevinde rol oynar. Örneğin bağışıklık sisteminin en iyi şekilde çalışmasına yardımcı olmak, kronik iltihabı azaltmak, bağırsak hücrelerini sağlıklı tutmak ve düzenli bir diyete dahil olmayabilecek bazı temel mikro besinleri sağlamak bu işlevlerin başında gelir” dedi. Bağırsağın, bağırsak-beyin eksenindeki yollar aracılığıyla beyinle iletişim kurduğuna dikkat çeken Gündüz, bağırsak mikrobiyomundaki değişikliklerin, depresyon ve anksiyete gibi ruh hali ve ruh sağlığı bozukluklarıyla ilişkilendirildiğini ancak, bu değişikliklerin doğrudan bu tür sorunlara neden olup olmadığının açıklığa kavuşturulmadığını ifade etti. “Lifin ana görevi dışkıyı yumuşatmak” İşlenmiş gıdaların en az seviyeye indirildiği, sağlıklı bir diyetin sağlıklı bir bağırsak mikrobiyomu için anahtar olduğunu belirten Gündüz, lif ve fermente gıdaların burada önemli roller oynayabileceğini dile getirdi. Lifin ana görevinin, dışkıyı yumuşatarak ve hacim ekleyerek sindirimi daha pürüzsüz hale getirmek ve bağırsaklardan hızla geçmesini sağlamak olduğunu anlatan Diyetisyen Gündüz, “Ancak lifin mikrobiyomunuz ve genel sağlığınız için başka faydaları da vardır. Yüksek lifli bir diyet, vücut ağırlığını kontrol altında tutmaya yardımcı olur ve LDL (kötü) kolesterol seviyelerini düşürür. Araştırmalar, yeterli lif tüketmenin kalp hastalığı, tip 2 diyabet ve bazı kanser riskini azalttığını bulmuştur” diye konuştu. “Lifin türünden ziyade miktarı önemli” İki tür lif olduğunu söyleyen Diyetisyen Gündüz, çözünmeyen lifin tok hissetmenize yardımcı olup düzenli bağırsak hareketlerini teşvik ettiğini ve çözünür lifin ise kolesterolü ve kan şekerini düşürmeye yardımcı olduğunu belirtti. Ancak son araştırmalara göre lif türünden ziyade diyetteki toplam lif miktarına odaklanmak gerektiğini sözlerine ekledi. Lif formülünün çok basit olduğunu, tüketilen her bin kalori için 14 gram lif almak gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Gündüz, yiyeceklerdeki lif miktarları hakkında şu bilgiyi verdi: “Her besinin farklı lif miktarı vardır. Örneğin bir orta boy muz yaklaşık 3 gr lif içerirken, bir kase yulaf 16.5 gr lif içerir. 1 tabak ıspanak yemeğinde 2.5 gr iken, bir orta boy domateste 15 gr vardır. Orta boy bir enginar 7, bir kase brokoli 2.5, bir kase havuçta 3.5 gr lif bulunur.” Diyetisyen Gündüz, günlük kalori alımının, yapılan fiziksel aktivite seviyelerine bağlı olarak değişebileceğini hatırlatarak diyetine lif içeren daha fazla yiyecek eklemeye çalışan kişilere ise şunları anlattı: “Lif açısından zengin yeni alışkanlıklara yavaş yavaş alıştığınızdan ve bol su içtiğinizden emin olun. Sindirim sisteminiz, çok fazla ve çok erken yemek yemenin neden olduğu gaz, şişkinlik, ishal ve mide kramplarını önlemek için yavaşça adapte olmalıdır. Vücudunuz bir hafta veya daha sonra kademeli olarak artan liflere uyum sağlayacaktır.”
Meme kanserine karşı bilinçli olmak hayat kurtarıyor
24 Ekim 2024 Perşembe - 12:12 Meme kanserine karşı bilinçli olmak hayat kurtarıyor Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ümit Turan, memede kitle, meme başında çökme, kanlı akıntı, kaşıntı ya da pullanma, meme derisinde ortaya çıkan kızarıklık veya portakal kabuğuna benzeyen görünümün meme kanserini gösteren önemli işaretler olduğunu söyledi. Meme kanserinin kadınlarda kansere bağlı ölümlerin en önemli sebeplerinden biri olduğunu söyleyen Medline Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ümit Turan, hastalıkla mücadelede en etkin yöntemin kadınların bu hastalık hakkında bilinçli olması ve vücudunu tanıması olduğunu söyleyerek önemli bilgiler verdi. Hastalığın görülme sıklığı artıyor Doç. Dr. Turan, gelişmiş ülkelerde akciğer kanserinden sonra kadınlarda en sık rastlanan kanser türü olan meme kanseri her 8 kadından 1’inde görüldüğünü söyleyerek, “Bu durum ise tüm kadın kanserlerinin yüzde 24’üne, kanserden ölümlerin ise yaklaşık yüzde 15’ine karşılık geliyor. Erken teşhis hayat kurtaran en önemli faktör. Meme kanserinde hastalığın görülme sıklığının dünya genelinde artmaya devam ediyor” dedi. Tarama programları ihmal edilmemeli Meme kanseriyle ilişkili birçok risk faktörü tanımlandığını kaydeden Doç. Dr. Turan, “Bu risk faktörlerin bazıları değiştirebilir, bazıları ise değiştirilemez faktörlerdir. Ancak bir kadının bu risk faktörlerine sahip olması mutlaka meme kanserine yakalanacağı anlamına gelmez. Risk faktörlerine sahip pek çok kadın hiçbir zaman kansere yakalanmayabilir. Riskli grupta yer alan kadınlar meme kanseri için belirlenmiş olan tarama programlarından veya diğer önleyici tedbirlerden yararlanarak erken tanı ve tedavi alabilirler. Bunun yanı sıra belirlenebilir risk faktörleri olmayan kadınlarda da meme kanserinin ortaya çıkabileceği akıldan çıkartılmamalıdır” diye konuştu. Genetik geçiş riski artırıyor Ailesinde meme kanseri ilgili güçlü bir geçmişi olan ve kendisini bu kanser türüne yatkın hale getiren genlerden birini miras alan bir kadında hastalığa yakalanma riskinin yüzde 50’nin üzerinde olduğunu kaydeden Turan, “Bunun yanı sıra bir kadının kişisel risk faktörleri meme kanserine yakalanma ihtimalinin düşük olduğunu gösterse bile, meme kanseri taraması hakkında bilgi sahibi olması ve programlara katılması önemlidir” dedi. Belirtiler varsa zaman kaybedilmemeli Memede kitle, meme başında çökme, kanlı akıntı, kaşıntı ya da pullanma, meme derisinde ortaya çıkan kızarıklık veya portakal kabuğuna benzeyen görünümün meme kanserini gösteren önemli işaretler olduğunu ifade eden Doç. Dr. Turan, bu gibi belirtileri fark eden kadınların zaman kaybetmeden meme sağlığı konusunda uzman bir hekime başvurmalarını önerdi. Erken teşhis hayat kurtarıyor Ülkemizde uygulanan tarama programlarının hayat kurtarıcı bir role sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Turan, erken teşhis için neler yapılması gerektiğini ise şöyle anlattı: “Ailesinde meme kanseri öyküsü olmayan ve standart risk grubunda yer alan kadınlarda 20 yaşından itibaren her ay düzenli şekilde olmak üzere kendi kendine meme muayenesi başlanmalı. 35 yaşından itibaren ise yıllık klinik meme muayenelerinin uzman bir doktor tarafından gerçekleştirilmesi önemlidir. 40 yaşından sonra da 2 yılda bir, 50 yaşından itibaren ise her yıl mamografik tarama testlerine başlanması erken tanı için büyük önem taşır.”