ASAYİŞ - 25 Ekim 2024 Cuma 09:29

Ömür boyu hapis cezasıyla yargılanan 2 sanık: "Arkadaşımızı biz öldürmedik"

A
A
A
Ömür boyu hapis cezasıyla yargılanan 2 sanık: "Arkadaşımızı biz öldürmedik"

Adana’da apart otelde kalan Selahattin Ayan’ı (34) öldürdükleri iddia edilen Hıdır Üzel (27) ve Şükrü Çiçek’in (31) müebbet hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı. Her iki sanık da suçlamayı kabul etmeyerek, “Odaya girdiğimizde yerde yatıyordu. Arkadaşımızı biz öldürmedik” diyerek kendilerini savundu. Öldürülenin babası Atilla Ayan ise “Odaya giriyorlar 2 dakika sonra çıktıklarında öldüğünü söylüyorlar. Yani odaya girdikleri gibi öldürdükleri ortada” dedi.


Sümer Mahallesi’ndeki apart otelin 22 numaralı odasında kalan Selahattin Ayan, 15 Mart 2024’te, iddiaya göre, arkadaşları Şükrü Çiçek ve Hıdır Üzel tarafından silahla öldürülmüş halde bulundu. 2 arkadaş polisi arayarak durumu bildirdi. Odaya gelen sağlık görevlileri, Ayan’ın boğazından silahla vurularak öldürüldüğünü belirledi. Polisler evde yaptıkları incelemede, oda içerisi kuzey duvarında bir kurşun izi tespit etti, 2 boş kovan ve deforme olmuş çekirdek bulundu. Ayan’ın öldürülmesinde kullanılan silah ve 2 cep telefonunun arkadaşı Şükrü Çiçek’te bulunması, güvenlik kamerası görüntülerinin incelenmesi sonucu Ayan’ın odasına en son giren kişilerin Çiçek ve Üzel olduğunun belirlenmesi üzerine 2 arkadaş cinayet şüphelisi olarak tutuklandı.


"Biz öldürmedik"


Soruşturma aşamasında suçlamayı kabul etmeyen ancak iddianamede, “Selahattin Ayan’ın odasına 19.45’te girdikleri saat 19.45 ile saat 19.47 arasında 2 dakikalık süreçte Selahattin Ayan’ı öldürdükleri değerlendirilmektedir” denilen sanıklar Şükrü Çiçek ve Hıdır Üzel hakkında ‘Kasten öldürme’ suçundan Adana 9.Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davaya başlandı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Çiçek ve Uzel katıldı. Öldürülenin babası Atilla ve annesi Gülcan ile tarafların avukatlarının hazır bulunduğu duruşma ses kaydı ile yapıldı. Sanık Şükrü Çiçek, öldürülen Selahattin Ayan’ın arkadaşı olduğunu ve 10-11 yıldır tanıdığını söyledi. Olay günü saat 10.00’de Selahattin Ayan’ın yanına gittiğini çay içip kahvaltı yaptıklarını belirten Çiçek, “1 saat oturduktan sonra kalktım. Akşama geleceğim diye sözleştik. Saat 19.00 gibi telefonla konuştuk ne zaman geleceğimi sordu, gelirken Hıdır’ı da alıp gelmemi istedi. Hıdır’ı alıp, Selahattin’nin evine gittik” dedi. Cinayet suçlamasını kabul etmeyen Çiçek, kendisini şöyle savundu:


“Selahattin pansiyonda kalıyordu. ‘Selahattin diye’ seslendim. Ses gelmeyince elimle tahta kapıyı açtım. Selahattin kapıyı kilitlemiyordu, her zaman öyle açıp giriyordum. İçeri girdim, Selahattin yerde yatıyordu. Ayak ayak üstüne de atmıştı. Ben de uyuşturucunun etkisi ile bayıldığını sandım. Ses seda yoktu. Yan yatırdım, acaba dili içine boğazına mı kaçtı diye baktım. Biraz uğraştım baktım olmuyor, ayılmıyor, Hıdır’a telefonumu verip ‘hemen ambulansı ara’ dedim. Hıdır ambulansı ararken boğazında kan gördüm. Hıdır, ambulansla konuşuyordu. ‘Hıdır galiba vurulmuş Selahattin’ dedim. Sonra yere silah var mı diye baktım. Yerde telefonları vardı kaybolmasın diye aldım. Sonra silah deliği olunca kendi silahı geldi aklıma. Yatağının hemen yanındaki kapağı açık kutuya baktım silah duruyordu. Silahı iki elimle tuttum acaba bununla mı yapılmış diye kokladım, barut filan kokmuyordu, sıcaklık da yoktu. Onu da kaybolmasın diye aldım cebime koydum.”


Daha sonra odanın kapısının önüne çıktığını söyleyen Çiçek, “Komşu kapıyı açtı. Silah sesi duyup duymadığını sordum. 20 dakika önce silah sesi duyduğunu söyledi. Biz Hıdır ile ambulansı karşılamak için aşağıya indik. Ambulans gelince cebimdeki silah aklıma geldi. Silah ile gezmeyeyim diyerek silahı arabamın paspasının üstüne bıraktım. Sağlıkçılar söyleyince öldüğünü anladık. Biz daha yaralı sanıyorduk” dedi.


"Ben ateş etmiş olsam orada durmam"


Arkadaşı Selahattin Ayan’ın nasıl öldürüldüğünü bilmediğini ifade eden Çiçek, “Ben ateş etmiş olsam orada durmam, ambulansı aramam, komşuya sormam. Kaçar giderdim. Bir kere ateş etmiş olsam tek sol elimde barut çıkmazdı. Olay zamanında giydiğim kıyafetlerimde de kesinlikle yüzde yüz barut çıkardı. Benim sol elimde barut çıkma nedeni de silaha ve cesede dokundum. Ben yapmadım, Hıdır da yapmadı. Biz boşu boşuna yatıyoruz. Arkadaşımızı biz öldürmedik. Benim tek suçum, tekrar söylüyorum, oradan silahı almaktı” diyerek tahliyesini istedi.


Diğer sanık Hıdır Üzel de suçlamayı kabul etmeyip sanık Çiçek’in savunmalarına katıldığını söyledi. Diğer sanık Çiçek’in olay yerinden silahı aldığını görmediğini belirten Üzel, Selahattin Ayan’ın bir gün önce Ekrem isimli biri ile tartıştığını gördüğünü de ifade ederek, “Ekrem, Selahattin Ayan ile, tartışmışlar. Selahattin ağabeyi itti” dedi.


Öldürülen Selahattin Ayan’ın annesi Gülcan ve babası Atilla Ayan sanıklardan şikayetçi oldu. Atilla Ayan, oğlunun tasarlanarak öldürüldüğünü iddia ederek, “Zaten bütün deliller, görüntüler, HTS kayıtlarına baktığınız zaman çok kısa bir süre içerisinde gerçekleşmiş. 15 dakika öncesine kadar görüşürken hayattaymış. Odaya giriyorlar 2 dakika sonra çıktıklarında öldüğünü söylüyorlar. Normalde oğlum yüksek sesle konuşan birisi, tartışma falan olsa duyulur. Yani girdikleri gibi öldürdükleri ortada zaten. Bunlar yapmadıysa kim yaptı? Kamera kaydı, odayı gösteren kamera var. En son giden bunlar” dedi.


Sanık Çiçek’in avukatı Abdullah Çiçek, olay yerini bizzat gördüğüne dikkat çekerek, “Saat 19.13’de maktul yaşıyor. Bizim müvekkillerimizde içeri girdiğinde saat 19.45, yani aradan geçen bir 32 dakika var. Ne olduysa o 32 dakikada oldu. Bizim müvekkillerimizde öldürdüyse, intihar da ettiyse, balkondan biri geçip öldürdüyse de o 32 dakikada oldu. Ama Çağrı Koca’nın beyanı 15-20 dakika önce diyor. Bizim müvekkillerimizle konuşması 7 dakika sonra, baktığınız zaman yani 2 katından daha fazla uzun süre. Müvekkilimizin de çok ısrarlarla belirttiği gibi evet, bir cahillik yaptı. Amiyane deyimle salaklık yaptı, o silahı oradan almaması gerekiyordu, aldı. Ama onun sebebini de izah etti. Polislere gösterdi, silahı saklama niyeti olsaydı, paspasın üzerine herkesin görebileceği şekilde koymazdı bunu” diyerek müvekkilinin tahliyesini istedi.


Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluğunun devamına karar verip duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.



Ömür boyu hapis cezasıyla yargılanan 2 sanık: "Arkadaşımızı biz öldürmedik"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine devam ediliyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Gözde Kul Yadigar “Duydum ki aşağıya bir oda ayarlanmış. Odada evrakların yapılacağı söyleniyordu. Bir ekip kurulmuş, epikrizler düzenlenecekmiş. Evrakları değiştirip eski epikrizleri atıyorlardı. Sistemde yazan değerler ile evraklar uyuşmuyordu” dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada sekreter olarak çalıştığı hastanede hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde epikriz düzenleyerek SGK’ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen Gözde Kul Yadigar savunma yaptı. “Yenidoğan biriminin işletme olduğunu bütün hastane konuşuyordu” Birinci Hastanesi’nde sekreterlik yapan tutuksuz sanık Gözde Kul Yadigar savunmasında “Benim çocuklarım vardı ve bu yüzden çalışmak zorundaydım. Başvuru yaptım evime yakın hastanelere. Birinci Hastanesi kabul etti. Başladığımda eski sekreter bana sadece 2 gün işi gösterdi. Yenidoğan biriminin işletme olduğunu bütün hastane konuşuyordu. Buradakiler tam anlamıyla o süreci anlatmıyor. Bir whatsapp grubu olduğunu öğrendim. Cansu Hanım’a ‘beni ekler misiniz?’ dedim. Süreç şöyle ilerliyor; sadece 112 sistemi değil özel ambulans var. Özel hastanelerden hasta alıyorlardı. Hasta bilgilerini atıyorlardı o gruba ve hasta gelecek diyorlardı. Epikrizleri doktor Şeyhmus Çelik yazmıyordu kesinlikle” dedi. “Whatsapp grubundan bize hasta gönderiyorlardı” Sanık savunmasının devamında “Doktor Şeyhmus Çelik alanda durduğunu söylüyor ama haftada 2-3 gün uğruyordu. Alana hiç gelmediği de oluyordu. Fırat Sarı ayda bir iki hastaneye gelirdi. Bize de iyi davranırdı. Yenidoğanda bebeklere ait her şeyi bilen kişi Cansu’dur. Whatsapp grubundan bize hasta gönderiyorlardı. Ay sonu geldiğinde basamak tablosunu istiyorlardı” şeklinde konuştu. “Şeyhmus Çelik yalan söylemeyi bile beceremedi burada, haberim yoktu diyor” Sanık Yadigar “SGK her gün denetime başladı. Üstüne hemen dosya istediler SGK’dan. Sonra bir gün Doğukan geldi ‘kızlar size yapmanız gerekenleri anlatacağım’ dedi. Kızlara görev veriyordu. Doğukan ‘ben keyfimden yapın demiyorum bana da birileri yap dedi o yüzden yapıyorum’ dedi. Doğukan bana ‘sana bir liste vereceğim bana epikrizleri basar mısın?’ dedi. Sonra duydum ki aşağıya bir oda ayarlanmış. Doğukan o süreçten sonra alana hakim olamamaya başladı. Odada evrakların yapılacağı söyleniyordu. Evrakların yetişmeyeceği, sıkıntı olacağı, sürecin az kaldığı söylendi. Bir ekip kurulmuş, epikrizler düzenlenecekmiş. Kızlar bunu günlük yazıyordu ama. Bu yüzden saçma şeyler olduğunu anladım. Ben delil toplamak istemeye başladım. Ben alana indim epikriz yazıyorlardı. Her yer çarşaftı. Epikrizlerin değiştirildiğini anladım direkt. Delil toplamaya başladım. Ekibin içinde Hasan Basri vardı. Dışardan tanımadığım kişiler de vardı. Fırat Sarı’nın sekreteri olan Sümeyye de bu ekipteydi. Hiçbir şekilde ben oraya geçtiğimden beri Şeyhmus Çelik’in epikriz yazdığını görmedim. Şeyhmus Çelik yalan söylemeyi bile beceremedi burada. Haberim yoktu diyor” dedi. “İlahi adaletin yerini bulacağını düşünüyorum” Sanık savunmasının devamında “Bana dendi ki ‘Gözde bundan sonra şablon oluşturacaksın mail olarak atacaksın epikrizleri sana yazacağım sen de sisteme atacaksın’ dediler. Şablonları gönderdikten sonra Hasan Basri epikrizleri yazıp tekrar gönderiyordu. Ben kendime ‘Gözde delil topla sonra gerekli yerlere yollarsın’ diyordum. Dosya döneminde indim aşağıya, kan gazlarını koparıyorlardı. Ben orada asgari ücretle mobbing altında çalışıyorsam buna susmayacaktım elbette. Ben delil toplarken pat diye denetim geldi. Ben ilahi adaletin yerini bulacağını düşünüyorum. Gerçekten burada neden olduğunu bilmiyorum. Tek pişmanlığım delillerimi bir an önce toplayıp gerekli yerlere vermemem” dedi. “Evrakları değiştirip eski epikrizleri atıyorlardı” Sanık savunmasında “Doğukan sabah geliyordu basamaklara karar veriyordu, ben atıyordum basamakları Doğukan hep değiştiriyordu. ‘Sen mi yanlış atıyorsun?’ diyordum. Basamaklara sorumlu hemşire karar veriyordu. Cansu Hanım, Hasan Basri, Doğukan da dahil basamak değerleri belirliyordu. Ben doktorun gelip basamak belirlediğini görmedim. Ben hastanın her şeyini yazıyordum. Hastanın dosyasını bile götürmüyorlardı. Eski epikrizleri yırttılar. Hasan Basri epikrizleri yetiştiremiyordu. Epikrizler gelmediği için sorun yaşanıyordu. Bunların hazırladıkları dosyaların fotokopisini çekiyorduk yazan kişiler ayrıydı. Aşağıda evrakları değiştirip eski epikrizleri atıyorlardı. Sistemde yazan değerler ile evraklar uyuşmuyordu. Denetim oldu bütün bebeklerin klasörlerinin teslim edilmesi istendi. Klasörlerin fotokopisi istendi. Bebekler çok uzun süre yattığı için her sayfasını bu yüzden çekemedim. Beni denetim gider gitmez aradılar. Bana coursof ilacını sadece üçüncü basamak hastalara kullanılabilen ilaç olduğunu söylediler. Sürekli basamak değiştiriyorlardı. Bu basamaklar değişirse hastaların durumları karışıcaktı” şeklinde savunma yaptı. Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı dava, yarın saat 09.30’a ertelendi. Duruşma, tutuksuz sanıkların savunmaları ile devam edecek.
İstanbul UEFA Konferans Ligi: Başakşehir: 1 - Petrocub: 0 (İlk yarı) UEFA Konferans Ligi 5. hafta maçında Başakşehir, evinde Moldova ekibi Petrocub ile karşılaşıyor. Mücadelenin ilk yarısı ev sahibinin 1-0’lık üstünlüğüyle tamamlandı. Maçtan dakikalar (İlk yarı) 4. dakikada sağ taraftan atılan pas sonrasında Teodor Lungu, ceza yayının önünde topla buluştu ve yaptığı vuruşla meşin yuvarlağı ağlara gönderdi. VAR uyarısı sonrasında ofsayt gerekçesiyle gol geçerlilik kazanmadı. 8. dakikada sağ taraftan Keny’nin arka direğe ortasında iyi yükselen Figueiredo’nun uzak direğe yaptığı kafa vuruşunda meşin yuvarlak direğin yanından auta çıktı. 16. dakikada kaleci Muhammed’in uzun gönderdiği top rakip savunmadan sekerek Piatek’in önüne düştü. Kaleciyi önde gören Piatek’in ceza yayı gerisinden aşırtma vuruşunda meşin yuvarlak yandan dışarıya gitti. 34. dakikada Opoku kendi yarı alanında kaptığı topla ilerleyip savunma arkasına koşu yapan Figueireido’ya pasını aktardı. Bu oyuncunun ceza sahası içi sol çaprazından şutunda kaleci Şmalenea topu çeldi. Pozisyonun devamında topu önünde bulan Keny’nin sağ çaprazından şutunda meşin yuvarlak yandan dışarıya gitti. 41. dakikada Piatek’in şutunda meşin yuvarlağın Douanla’nın eline çarpması sonrası hakem Genc Nuza penaltı noktasını gösterdi. 42. dakikada penaltıda topun başına geçen Piatek’in sağ tarafa vuruşunda meşin yuvarlak ağlara gitti. 1-0 Hakemler: Genc Nuza, Fatlum Berisha, Bujar Selimaj Başakşehir: Muhammed Şengezer, Leo Duarte, Ousseynou Ba, Ömer Ali Şahiner, Onur Ergün, Philippe Keny, Olivier Kemen, Dimitrios Pelkas, Joao Figueiredo, Krzystof Piatek Yedekler: Volkan Babacan, Deniz Dilmen, Berat Özdemir, Lucas Lima, Serdar Gürler, Miguel Crespo, Deniz Türüç, Emre Kaplan, Davidson Teknik Direktör: Çağdaş Atan Petrocub: Silviu Şmalenea, Ion Jardan, Maxim Potirniche, Victor Mudrac, Donalio Douanla, Sergiu Platica, Teodor Lungu, Boubacar Diallo, Dumitru Demian, Mihai Lupan, Vladimir Ambros Yedekler: Dumitru Coval, Vasile Jardan, Manuel Agyemang, Ion Bors, Vsevolod Nihaev, Marin Caruntu, Dan Puscas, Gilbert Narh, Victor Dodon Gol: Krzystof Piatek (dk. 42 pen.) (Başakşehir) Sarı kart: Teodor Lungu (Petrocub)