Son Dakika
|
İstanbul’da aile katliamında yeni cesetler bulundu
Heyelan nedeniyle Artvin-Yusufeli karayolu ulaşıma kapandı
Karşı şeride geçen otomobil servisle çarpıştı: 1 ölü
İstanbul’da çok sayıda metro ulaşıma kapatılacak
Formula 1’de Max Verstappen üst üste 4. kez şampiyon
Gazze'de can kaybı 44 bin 176’ya yükseldi
Fırat Sarı'dan 'Fişini çekeceğim' savunması
İstanbul’da Aydos Ormanı ve çevresinde kar yağışı etkili oluyor
İstanbul Anadolu yakasında kar yağışı başladı
Üsküdar’da dev dalgalar kıyıyı dövdü
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Sudan’s Artists Struggle Amid War and Displacement
Başakşehir - Petrocub maçına Kosovalı hakem
İstanbul’da kuvvetli rüzgar balıkçıları olumsuz etkiledi, tekneler limana yanaşamadı
Mersin’de mahsur kalan 7 çoban kurtarıldı
Bolu Dağı’nda kar yağışı: Kar kalınlığı 75 santimetreyi aştı
Tarihi külliyenin hamamı harabeye döndü
UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 5. hafta heyecanı
Kazanları kuru fasulye, duvarları tarih kokuyor
Antalya’da iniş sırasında motoru yanan yolcu uçağına rekor sürede müdahale
Romanya'da sandık çıkış anketlerine göre cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı
SAĞLIK
Çocuklarda boyun şişliklerine dikkat: Geç kalmak ciddi risklere yol açabilir
25 Kasım 2024 Pazartesi - 12:44:37
Prof. Dr. Berna Oğuz, çocuklarda gelişen boyun şişliklerinin aile bireyleri tarafından dikkate alınmasını ve mutlaka bir hekime başvurmaları gerektiğini kaydetti. Oğuz, “Lenf nodlarının büyüklüğünün önemsenmesi gerekiyor. Çünkü, bazen ciddi hastalıklar altında ortaya çıkabiliyor. Hekimler tarafından bunun değerlendirip incelenmesi gerekiyor, önemsenmezse geç tanılara yol açabiliyor. Örneğin, bir kanser tanısını geç koyabiliyoruz” dedi. Basit bir çizik, yara ya da soğuk algınlığı çocuklarda lenf bezi büyümesine yol açabiliyor. Ancak kanser gibi ciddi hastalıklar da lenf bezleri ile belirti verebiliyor. Bu nedenle lenf bezlerinin takibi büyük önem taşıyor. 45. Ulusal Radyoloji Kongresi için Antalya’da bulunan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berna Oğuz, lenf bezi büyümesinin bazı durumlarda ciddi hastalıkların habercisi olabileceğini işaret etti. “Örneğin, bir kanser tanısını geç koyabiliyoruz” Ailelerin çocuklarıyla ilgili herhangi bir şikayette hekime başvurması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Berna Oğuz, “Boyun şişlikleri çocuklarda sıkça rastlanılan bir sağlık sorunu. Bunun nedeni, çoğunlukla enfeksiyonlara bağlı şişlikler ve geçici durumlar, bunları çok da ileri tetkik yapmaya gerek yok. Ama bazı durumlarda lenf nodu büyüklükleri ciddi hastalıkların habercisi olabilir. Bu nedenle hepsi önemsenmeli. Eğer enfeksiyonla uyumlu bir semptom varsa bu şişlikle birlikte bir enfeksiyondur ve gerekli tedavi yapıldıktan sonra gerilemesini bekleriz. Ama gerilemeyen, ağrılı olmayan, giderek büyüyen lenf bezlerinde mutlaka radyolojik tetkiklerin yapılması gerekiyor ve bunun için de ilk başta ultrasonografi yapıyoruz. Ultrasonografiyle bu lenf nodlarının özelliğini, yapısını, büyüklüğünü görebiliyoruz ve enfeksiyon olanlarla enfeksiyon olmayan hastalıkları yüzde 100 değil ama büyük oranda ayırt edebiliyoruz. Örneğin diyoruz ki; bu bir reaktif lenf nodu, enfeksiyona bağlı bir lenf nodu olabilir. Bu nedenle takip etmemiz gerekir. Onun için 3 ay sonra tekrar bir ultrasonla takip ediyoruz. Ama kritik bir hastalığı bize, bir kanseri düşündürüyorsa zaten o biyopsinin örneklenmesini öneriyoruz ya da başka bir detaylı görüntüleme yöntemine ihtiyaç duyuyorsak onu öneriyoruz. Ailelerimize vereceğimiz mesaj şu, lenf nodlarının büyüklüğünün önemsenmesi gerekiyor. Çünkü bazen ciddi hastalıklar altında ortaya çıkabiliyor. Hekimler tarafından bunun değerlendirip incelenmesi gerekiyor. Önemsenmezse, geç tanılara yol açabiliyor. Örneğin, bir kanser tanısını geç koyabiliyoruz” diye konuştu.
25 Kasım 2024 Pazartesi - 12:07
Diyarbakır’da 63 okulda 10 bin öğrenciye ağız ve diş sağlığı taraması yapıldı
Diyarbakır’da 63 okulda yaklaşık 10 bin öğrenciye ağız ve diş sağlığı taraması yapıldı. İl Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Hakan Pamukçu, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada ağız ve diş sağlığının yaşam kalitesi üzerindeki önemine dikkat çekti. Dr. Pamukçu, bu kapsamda yapılan farkındalık çalışmalarının toplum sağlığı açısından büyük öneme sahip olduğunu ifade ederek, “İnsanların bütün beden sağlığını etkilediği kabul gören bir gerçek olan ağız ve diş sağlığı, erken yaşlardan itibaren korunmalı ve bu alışkanlık yaşam boyunca sürdürülmelidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre dünya genelinde en yaygın sağlık sorunları arasında yer alan diş ve diş eti rahatsızlıkları, bireylerin yaşamını hem fiziksel hem de psikolojik açıdan olumsuz etkileyerek yaşam kalitesini düşürüyor” dedi. Hafta kapsamında anaokulu ve ilkokul düzeyinde kent genelinde 63 okulda yaklaşık 10 bin öğrenciye, Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi’ndeki 105 çocuğa ağız ve diş sağlığı eğitimi vererek, ağız ve diş sağlığı taramaları gerçekleştirdiklerini belirten Dr. Pamukçu, “Bu eğitimlerde çocuklara ağız bakım alışkanlıkları kazandırılmasının yanı sıra düzenli diş hekimi kontrollerinin önemi de anlatıldı. Yapılan etkinliklerde diş fırçalama teknikleri uygulamalı olarak gösterilirken, ağız ve diş sağlığının genel sağlık üzerindeki etkileri aktarıldı. Ağız ve diş sağlığını korumak, aynı zamanda kalp-damar hastalıkları ve diyabet gibi birçok sistemik hastalığın da önlenmesine katkı sağlamaktadır. Tüm vatandaşlarımızı bu konuda daha bilinçli olmaya davet ediyor ve hiçbir şikayetleri olmasa bile 6 ayda bir diş hekimlerini mutlaka ziyaret etmelerini öneriyoruz” ifadelerini kullandı.
25 Kasım 2024 Pazartesi - 11:54
Dubai çikolatasının iç kreması için resmi denetim gerçekleştirildi
Afyonkarahisar İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Libya ve Azerbaycan’a ihraç edilecek Dubai çikolatasının iç kreması için resmi denetim gerçekleştirildiği belirtti. Kurumdan yapılan yazılı açıklamada, Türk gıda sektörünün güvenilirliği ve kalite standartlarına verdiği önem, uluslararası arenada bir kez daha tescillendiği kaydedildi. Açıklamada, “Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü ekipleri, Libya ve Azerbaycan’a ihraç edilecek Dubai çikolatasının iç kreması için resmi denetim gerçekleştirdi. Türkiye’nin gıda güvenliğindeki kararlılığı doğrultusunda yapılan denetimde, ürünlerin üretim ve depolama süreçleri titizlikle incelendi. Alınan numunelerde aflatoksin analizi yapılarak, çikolata iç kremasının Türk gıda mevzuatına ve uluslararası standartlara uygunluğu onaylandı. Gıda Güvenliği Bilgi Sistemi (GGBS) üzerinden yürütülen işlemlerin ardından, sağlık sertifikası düzenlendi. Böylece Dubai çikolatasının iç kreması, ihracat için gerekli tüm şartları yerine getirerek uluslararası pazarlara gönderilmeye hazır hale geldi. Türkiye’nin değerleriyle dünyaya açılan ürünler hem milli ekonomiye katkı sağlıyor hem de güvenilir Türk damgasını uluslararası alanda güçlendiriyor” ifadelerine yer verildi.
25 Kasım 2024 Pazartesi - 11:51
Çocuklarda bronşitin yayılmasını engelleyen 6 önlem
Memorial Kayseri Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Ufuk Ertural, mevsim geçişlerinde en çok çocukları etkileyen akut bronşit hakkında bilgi verdi. Çocuklarda ve bebeklerde yaygın görülen bir akciğer enfeksiyonu olan bronşit, soğuk algınlığına çok benzeyen semptomlarla başlıyor. Burun akıntısı, tıkanıklığı ile öksürük ve hafif baş ağrısıyla seyreden hastalığa ateş eşlik edebiliyor. Akciğerlerdeki solunum tüplerinin yani bronşların iltihaplanmasıyla ortaya çıkan bronşit, kısa süreli (akut) ya da uzun süreli (kronik) olabiliyor. Akut bronşit söz konusu olduğunda semptomlar genellikle hızlı bir şekilde gelişiyor ve hastalığın seyri kısa sürüyor. Hastalığa neden olan virüslerin bulaşmasını engellemek için basit önlemler alınması gerekiyor. “Akut bronşitin nedeni virüsler” Virüslerin akut bronşite sebep olduğunu söyleyen Ufuk Ertural, “Akut bronşite çoğunlukla viral bir enfeksiyon neden olmaktadır. Aynı zamanda bakteri veya toz ve alerjenler ile ağır partiküllerin havada olması hastalığın seyrini ağırlaştırmaktadır. Akut bronşitin en önemli nedeni ise virüslerdir. Özellikle çocuklarda hastalık; burun, ağız veya boğazda (üst solunum yolunda) soğuk algınlığı veya başka bir viral enfeksiyondan sonra ortaya çıkmaktadır. Çocuklar hasta olan başka bir çocukla yakın temas sonucunda virüsü kapabilmektedir” dedi. “Kronik hastalığı olanlara dikkat” Ertural, kronik sinüzite yatkın çocukların risk grubunda olduğunu söyleyerek; “Hastalık, mukus üretiminin artmasına ve diğer değişikliklere neden olmaktadır. Akut bronşit söz konusu olduğunda semptomlar genellikle hızlı bir şekilde gelişir ve hastalığın seyri kısa sürer. Vakaların çoğu hafif seyrederken kronik hastalığı olan çocuklarda bronşit daha ağır tablolara neden olabilmektedir. Akut bronşit olma riski yüksek çocuklar ise daha kolay hasta olabilmektedir. Akut bronşit olma riski daha yüksek olan çocuklar ise şunlardır; toz alerjisi olanlarda maruziyet bronşiti tetikleyebilir. Kronik sinüzite yatkın çocuklar risk grubundadır. Özellikle astımı hastası olan çocukların bronşite yatkınlığı yüksektir” ifadelerini kullandı. “Hastalık bu belirtilerle başlıyor” Hastalığın belirtileri hakkında bilgiler veren Ertural; "Çocuklarda akut bronşit şu belirtilerle kendini göstermektedir. En sık görülen belirtiler şunlardır; Kusma veya öğürme, kuru veya balgamlı öksürük, öksürük başlamadan ortaya çıkan burun akıntısı, göğüs tıkanıklığı ve ağrısı ile boğaz ağrısı, halsizlik, titreme, hafif ateş, sırt ve kas ağrısı, hırıltılı solunum. Belirtiler genellikle 7-14 gün sürmektedir. Öksürük bazen kronikleşmektedir. İnatçı öksürük 3-4 hafta devam edebilmektedir. Çocukların akut bronşit olup olmadığını belirlemek için zatürre veya astım gibi diğer sağlık sorunlarını saf dışı etmek gerekir. Bunun için testler yapılmalıdır. Tedavi aşamasında ise belirtilere ve çocuğun genel sağlık durumuna bağlı olarak yapılır. Bu aşamada çocuklarda akut bronşit tedavisinde antibiyotik kullanılmaz. Çünkü enfeksiyonların çoğu virüs kaynaklıdır. 8-10 günden daha uzun süren öksürük belirtisinde bile genellikle antibiyotiklere ihtiyaç duyulmaz. Bakteriyel enfeksiyon olmadığı sürece antibiyotik kullanılması tavsiye edilmez” dedi. Ertural, beslenme sorunu olan hastaların hastaneye başvurması gerektiğini söyleyerek, “Tedavide semptomların hafifletilmesine yardımcı olacak etken maddesi parasetamol veya ibuprofenolan (6 aydan büyükler için) ilaçlar kullanılmalı bol istirahat tavsiye edilmelidir. Sıvı alımı takip edilmeli, yeterli ortam nemi sağlanmalıdır. İştahsızlık nedeniyle beslenmede zorluk çeken çocukların hastaneye yatırılması gerekebilir. Akut bronşit geçiren çocukların büyük bir bölümü herhangi bir sorun yaşamadan iyileşebilmektedir. Küçük bir oranda ise hastalık zatürreye dönebilmektedir. Bu önlemler hastalığın yayılmasını engeller. Alınacak önlemler ise; çocuklara el yakıma alışkanlığının kazandırılması önemlidir. Öksürürken veya hapşırırken burnunu ve ağzını kapatması gerektiği öğretilmelidir. Hastalığın yayılmaması için çocukların aşıları tam olmalıdır. Hasta olan çocuklarla diğer çocukların teması engellenmelidir. Özellikle okul ve kreşlerde hasta olan çocuklara izin verilmelidir. Hasta çocukların temas ettiği yüzeyler temizlenmeli ya da ve dezenfekte edilmelidir. Bebeklerde anne sütü solunum yolu enfeksiyonlarını azaltmaktadır. Solunum yolu enfeksiyonları emzirilen bebeklerde daha az görülmektedir” ifadelerini kullandı.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
21 Eylül 2024 Cumartesi- 09:43
Bu çamurda şifa var: Binlerce hastaya çare oldu
2
24 Kasım 2024 Pazar- 10:45
Yalova’da hastane duvarlarını çocuk hastaların hayalleriyle renklendirdiler
3
04 Mart 2022 Cuma- 17:27
'Obezitede Batı Karadeniz birinci sırada'
4
24 Kasım 2024 Pazar- 09:36
Yüksek kalorili besinler daha çabuk acıktırıyor
5
24 Ocak 2012 Salı- 10:29
Suçluları beden dili ele veriyor
21 Kasım 2024 Perşembe - 16:27
Sincan Belediyesi’nden “Ağız ve Diş Sağlığı” semineri
Sincan Belediyesi, Ağız ve Diş Sağlığı Haftası kapsamında “Ağız ve Diş Sağlığı” konulu bir seminer düzenledi. Sincan Belediyesi tarafından Ağız ve Diş Sağlığı Haftası kapsamında “Ağız ve Diş Sağlığı” semineri yapıldı. Uzman Diş Hekimi Berna İlhan ve Sorumlu Diş Hekimi Dt. Nuray Erel, ağız ve diş bakımının nasıl yapılacağından protez çeşitlerine kadar birçok konuda Sincanlılara bilgi verdi. Lale Konferans Salonu’nda gerçekleşen “Ağız ve Diş Sağlığı” seminerinde vatandaşlar ağız ve diş sağlığı ile ilgili merak ettiği tüm sorularına cevap buldu. Uzman Diş Hekimi Berna İlhan ve Sorumlu Diş Hekimi Dt. Nuray Erel, ağız ve diş sağlığının tüm detaylarını anlatarak hijyen vurgusu yaptı. Ağız ve diş bakımının öneminden bahseden Diş Hekimi Berna İlhan, özellikle protez diş temizliği ile ilgili bilgiler verdi. Diş Hekimi İlhan özellikle 5 maddeye dikkat çekti. Bu maddeler, Protez bakımı için uygun diş fırçası ve macunu kullanılmalı, Protezin kırılmaması için protez kabında bakım yapılmalı, 6 ayda bir kontrole gidilmeli, Ağız kokusu oluşmaması için gece dişlerin çıkarılması, Yemeklerden sonra protezlerin temizlendi. Protez çeşitleri ve özelliklerini anlatan Diş Hekimi İlhan ve Diş Hekimi Dt. Nuray Erel, ayrıca implant dişler hakkında da vatandaşları aydınlattı. Seminer sorununda vatandaşların sorularını cevapladılar.
21 Kasım 2024 Perşembe - 16:26
Bakan Memişoğlu: “Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa istenir. Bunları yakalattığımız için mi?”
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, “Yenidoğan Çetesi” nedeniyle yapılan istifa çağrılarına ilişkin, “Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa istenir. Bunları yakalattığımız için mi?” dedi. Bakan Memişoğlu, Ankara’da bir otelde “Hayata Bir Ebe İle Başla” sloganıyla düzenlenen Üçüncü Uluslararası Anadolu Ebeler Derneği Kongresi’ne katıldı. Kongrede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan tarafından gönderilen telgraf mesajı okundu. “Dünya Sağlık Örgütünün yüzde 15 olarak açıkladığı makul sezaryen oranı ülkemizde yüzde 50’yi aşmış durumda” Erdoğan, mesajında şu ifadelere yer verdi: “Doğum şeklinin giderek doğallıktan uzaklaştığı, doğurganlığın azalmasına bağlı olarak demografik yapının dönüştüğü bir dönemde ebelik mesleğinin önemi üzerinde daha fazla durmamız gerekiyor. Bu bağlamda, Anadolu Ebeler Derneği’nin bu yıl üçüncüsünü düzenlediği uluslararası kongre çok kıymetli oluyor, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Ebelik çağlar boyunca insanlığın doğum anına eşlik etmiş, kadim bir meslektir. Doğal ve fıtri olanın en öz haline olan bu ilk tanıklık, şefkatli bir rehberliğe dönüşerek doğum mucizesine ortak olur. Anne ve bebeğin yaşam boyu kurdukları bağı etkileyen bu özel an, ebelerimizin rehberliği sayesinde güven ve sevgi dolu bir hatıraya dönüşür. Fakat ne yazık ki modern dünya, kadınlarımızı bu doğal deneyimden gün geçtikçe uzaklaştırıyor. Bir hayat kurtarma ameliyatı olarak bilinen sezaryenin tercih edilebilir bir doğum seçeneği haline geldiğini görüyoruz. Öyle ki Dünya Sağlık Örgütünün yüzde 15 olarak açıkladığı makul sezaryen oranı ülkemizde yüzde 50’yi aşmış durumda. Bu, doğal doğumdan hızla uzaklaşan bir neslin habercisi olarak görülmelidir. Doğal doğumun önemini ve geleceğimize getireceği olumlu katkılar üzerinde yeniden düşündüğümüz bu dönemde doğumun korku değil bir mucize olarak kabul etmekte fayda var. Daha güçlü bir toplum için, sağlık sistemimizdeki varlığınızı daha etkin hale getirmenin imkanları üzerine daha fazla düşünmemiz gerekiyor. Dört gün sürecek bu verimli toplantının, bu konuda atılmış önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.” Memişoğlu, burada yaptığı konuşmasında, Türkiye’nin, en iyi, en kapsamlı sağlık çalışanları ve en iyi altyapısıyla sağlık hizmeti veren ülkelerden bir tanesi olduğunu ve bu durumunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iradesi ve vizyonuyla olduğunu söyledi. Normal Doğum Eylem Planı’nı 4 Kasım’da devreye aldıklarını dile getiren Memişoğlu, “2023 senesinde 953 bin doğum var ve bunun yüzde 50’si sezaryen. Sezaryen, bir doğum yöntemi değil, bir ameliyat yöntemidir. Doğal ve normal olmayanı sezaryendir. Sezaryen, tıbbi olarak doğum eylemini gerçekleştirme anlamında endikasyon dediğimiz tıbbi gereklilik durumunda oran olarak 10 doğumda en fazla bir buçuğunda olması gereken bir durum” ifadelerini kullandı. “Kötülüğü ortaya çıkarıp, mücadele ederken, iftirası ve yalanlarıyla da mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” Her meslekte olduğu gibi çok az miktarda sağlık sektöründe de kötülerin olabileceğini belirten Memişoğlu, “Bizim görevimiz bu kötüleri ayıklamak ve gerekli cezayı vermektir. Bazen dezenformasyonlar oluyor, iftiralar oluyor. Bunlardan biz asla yılmayız. Biz iyilik tarafıyız. Bizler, bu dünyada hem iyilik medeniyetiyiz, meslek grubu olarak da iyilik tarafıyız. O nedenle, kötülüğü ortaya çıkarıp, mücadele ederken, kötülüğün iftirası ve yalanlarıyla da mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” açıklamasında bulundu. Bakan Memişoğlu, açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazeteci tarafından Yenidoğan Çetesi’ nedeniyle yapılan istifa çağrılarının sorulması üzerine Bakan Memişoğlu, şu cevabı verdi: “Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa istenir. Bunları yakalattığımız için mi?”
21 Kasım 2024 Perşembe - 16:07
Artvin’de Ağız ve Diş Sağlığı Haftası etkinlikleri
Artvin İl Sağlık Müdürlüğü, Artvin Aile ve Toplum Sağlığı Merkezi ile Artvin Çoruh Üniversitesi iş birliğiyle Ağız ve Diş Sağlığı Haftası kapsamında çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Etkinlikler, toplumda ağız ve diş sağlığı bilincini artırmayı ve çocuklarda diş hekimi korkusunu yenmeyi hedefledi. Toplum sağlığına dikkat çekmek ve ağız-diş sağlığının önemine vurgu yapmak amacıyla Artvin Ağız ve Diş Sağlığı merkezinde düzenlenen etkinlikte Aile ve Toplum Sağlığı Merkezi’nden Diş Hekimi Zekai Enver Yıldırım, ağız ve diş sağlığının bireylerin genel sağlıkları üzerindeki etkisine dikkat çekerek bu tür farkındalık etkinliklerinin toplum bilincini artırmada büyük rol oynadığını söyledi. Artvin Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde açılan sergide, üniversite öğrencileri tarafından hazırlanan afişler, oyunlar ve hikâye kitapları yer aldı. Bu çalışmalar, ağız ve diş sağlığı konusunda toplumu bilinçlendirmek için tasarlandı. Ayrıca, çocuklara yönelik eğitici oyunlarla hem eğlenceli hem de öğretici bir ortam oluşturuldu. Etkinlikte konuşan Diş Hekimi Zekai Enver Yıldırım, ağız ve diş sağlığının genel sağlık üzerindeki etkisine dikkat çekerek “Dişlerimizi düzenli olarak fırçalamak ve yılda en az iki kez diş hekimi kontrolüne gitmek çok önemli. Sağlıklı bir ağız yapısı, sindirim sistemimizden bağışıklık sistemimize kadar genel sağlığımıza katkı sağlar” ifadelerini kullandı.
21 Kasım 2024 Perşembe - 15:58
Diş Hekimi Simge Akın: “Vücut sağlığı ağızda başlar”
Kepez Belediyesi Sağlık Merkezi Diş Hekimi Simge Akın, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası’nda, ağız ve diş sağlığının genel sağlık üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Vücut sağlığının ağızda başladığını vurgulayan Akın, ağız ve diş sağlığının vücut sağlığını doğrudan etkilediğini bildirdi. Ülkemizde 22 Kasım “Dünya Diş Hekimleri Günü”, bu tarihi içine alan haftada “Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası” olarak kutlanıyor. Kepez Belediyesi Sağlık Merkezi Diş Hekimi Simge Akın, toplumun ağız ve diş sağlığı konusunda bilinçlenmesine katkı sağlamak amacıyla açıklamalarda bulundu. Vücut sağlığının ağızda başladığını, ağız ve diş sağlığının vücut sağlığını doğrudan etkilediğini vurgulayan Akın, “Yılda 2 kez mutlaka diş hekimi kontrolüne gidilmelidir. Dişler sabah kahvaltıdan sonra ve gece uyumadan önce günde en az iki kere olmak üzere 2-3 dakika boyunca fırçalanmalıdır. Ağız ve diş sağlığında etkili diş fırçalama çok önemlidir” dedi. Diş fırçalama yöntemleri Etkili diş fırçalama yöntemlerini anlatan Diş Hekimi Akın, “Diş fırçası 45 derece açıyla diş ve diş etinin birleştiği noktaya yerleştirilir. Dişler her zaman diş etinden dişe doğru gelecek şekilde süpürme hareketiyle fırçalanmalıdır. Dişlerin her yüzeyinin fırçalanması çok önemlidir. Ön yüzeyler, arka yüzeyler olmak üzere tüm yüzeyler fırçalanmalıdır. Ardından dilin üst yüzeyini de aynı süpürme hareketi ile fırçalamalıyız. Diş fırçası 3 ayda bir mutlaka yenilenmelidir” diye konuştu. “Günde bir kez diş ipi” Ağız ve diş sağlığında dikkat edilmesi gereken bir başka hususunda diş ipi kullanımı olduğuna dikkat çeken Akın, günde bir kez gece uyumadan önce dişlerimizi fırçaladıktan sonra diş aralarını temizlemek için mutlaka diş ipi kullanılmalıdır. Çünkü diş aralarını temizlemede tek başına diş fırçası yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle diş ipi kullanılması çok büyük önem taşımaktadır” dedi. “Beslenme çok önemli” Ağız ve diş sağlığının korunmasında beslenme şeklinin büyük önem taşıdığına da vurgu yaparak şu bilgileri paylaştı; “Yüksek oranda şeker içeren besinlerden kaçınılmalı. Gazlı ve şekerli içecekler tüketilmemelidir. Çay ve kahve tüketimi sınırlı olmalıdır. Taze sebze ve meyveler, et, balık, yumurta, baklagiller, beslenme düzeninde mutlaka yer almalı ve bol bol su tüketilmelidir.” Bebeklerde ağız ve diş sağlığı Bebeklerde diş sağlığı konusuna da değinen Diş Hekimi Akın, “Ağız ve diş sağlığının korunması küçük yaşta başlar. Küçük yaştan itibaren 6 ayda bir düzenli diş hekimi kontrolü yapılmalı, günde minimum 2 sefer diş fırçalanmalı, süt dişleri düşüp daimi dişlerin hepsi tamamlandıktan sonra düzenli diş ipi kullanımı büyük önem taşımaktadır. 3 yaşından itibaren mutlaka içinde flor bulunan diş macunu kullanılmalıdır. Flor diş çürüklerinin önlenmesinde çok önemlidir. Bebeklerde mutlaka emzik ve biberon kullanımından da kaçınılmalıdır. Ağız ve diş bakımı alışkanlığı küçüklükten başlar. Anne ve babalar çocuklarına küçük yaştan itibaren örnek olmalıdır. Çocuklara, ağız ve diş hijyenini kendi sağlayacak yaşa gelene kadar mutlaka yardım edilmelidir” dedi.
21 Kasım 2024 Perşembe - 15:49
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu: "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa istenir. Bunları yakalattığımız için mi?"
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu: "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa istenir. Bunları yakalattığımız için mi?"
21 Kasım 2024 Perşembe - 15:34
Gülüş dizaynında son teknoloji: 4D cihaz Modjaw
18-24 Kasım Ağız ve Diş Sağlığı Haftası’nda Ağız ve Diş Sağlığı Festivali’ne ev sahipliği yapan Medipol Sağlık Grubu, alanında uzman hekimlerle multidisipliner ve interdisipliner yönleri ele aldı. Festivalde ayrıca, ziyaretçilere gülüş tasarımı için kullanılan ileri teknoloji ürünü Modjaw cihazı ile birebir deneyim imkanı sunuldu. Ağız ve diş sağlığı, vücudun temel taşlarının başında geliyor. Sağlıklı bir ağız sadece estetik bir gülüş sağlamıyor, aynı zamanda vücuttaki birçok hastalığın önlenmesinde de kritik rol oynuyor. Bu bilinçle hareket eden Medipol Sağlık Grubu, 18-24 Kasım Ağız ve Diş Sağlığı Haftası’nda, diş hekimliğinin disiplinler arası gücünü ve ağız sağlığının yaşam kalitesine olan etkilerini vurgulamak amacıyla Ağız ve Diş Sağlığı Festivali düzenledi. Festival, yalnızca bilimsel bilgilere erişim sağlamakla kalmadı, aynı zamanda katılımcılara ağız ve diş sağlığıyla ilgili en son teknolojik gelişmeleri deneyimleme fırsatı sundu. Uzman isimlerden söyleşiler Medipol Mega Üniversite Hastanesi Konferans Salonu’nda düzenlenen söyleşide alanında uzman hekimler, ağız ve diş sağlığının farklı disiplinlerine dair önemli bilgileri katılımcılarla paylaştı. Söyleşiler, bilimsel içeriği ve interaktif yapısıyla büyük ilgi gördü. Gebe hastalarda diş tedavileri, antibiyotik kullanımı ve diş bakımı, kanser hastalarının tedavisinde diş sağlığının önemi ve kanser hastalarında yapılmaması veya kontrollü yapılması gereken tedaviler gibi özel sağlık konuları uzmanlar tarafından ele alındı. Ayrıca ağız sağlığının kalp ile ilişkisi, çene cerrahisi ve yenilikler, çocuklarda diş sağlığı, protez ve estetik çözümler, endodontik uygulamalarda yenilikler ve diş tedavi yöntemleri gibi farklı alanlarda da önemli bilgiler paylaşıldı. ‘İmplant kanser yapar mı’ sorusuna yanıt Söyleşide, Dr. Öğr. Üyesi Özge Gürbüz, en doğru şekilde diş fırçalama konusu hakkında bilgi vererek, “Günde iki kez mutlaka dişlerimizi fırçalamalıyız. Her bölgeye dairesel hareketler yaparak bu işlemi tamamlamalıyız” dedi. “İmplant kanser yapar mı” sorusunu yanıtlayan Prof. Dr. Ömer Fatih Ölmez, “Usulüne uygun yapılan bir implant herhangi bir sorun oluşturmaz. İmplantın kanser yaptığına dair elimizde bir veri bulunmuyor” diye konuştu. İlik nakli olacak çocukların ağız sağlığına ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Murat Elli, “İlik nakli olacak çocuklarımızın diş sağlığının iyi olmasını istiyoruz. Çocuklarınız dişlerini erken yaşlardan itibaren fırçalamalıdır. Bu konuda diş sağlığı çok önemlidir” dedi. Dr. Öğr. Üyesi Berna Türk ise, “Çocukların diş macunu seçimi önemlidir. Çocuğunuz tükürmeyi öğrendiyse florlu macun kullanabilir. Öğrenmediyse kullanmasını önermiyoruz” şeklinde konuştu. Ağız sağlığı tüm yönleriyle ele alındı Gebelikte diş işlemleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Dilek Benk, “Gebelikte işlem yapılacaksa belirli sürelerimiz bulunuyor. Biz gebeliği üç kısma ayırıyoruz. İşlemlerimizi de bu süreler içerisinde yapıyoruz. Hamile hastalarımız röntgenden çok çekiniyor. Mecbur kaldığımızda çekim yapıyoruz. Çektiğimiz zaman da kurşun yelek kullanıyoruz” diye konuştu. Prof. Dr. Mehmet Muzaffer Ateş, diş hekimliğinde hipnoz konusunu değerlendirdi. “Diş hekimi korkusu, diş sıkma ve bulantı refleksinde hipnozu kullanıyoruz. Korku nedeniyle hekime gidemeyen hastalarımız bulunuyor. Bu konuda hastalarımıza destek oluyoruz.” dedi. “Her çeneye implant yapılır mı?” sorusuna cevap veren Doç. Dr. Gülsüm Sayın Özel, “Ağızı tüm detaylarıyla inceliyoruz. Hastamıza en uygun yöntemi belirliyoruz. Burada önemli olan kemik durumunun iyi analiz edilmesidir.” diye konuştu. Kanal tedavisine değinen Doç. Dr. Yelda Erdem Hepsenoğlu, “Kanal tedavisi ağrılı bir işlem değildir. Dişi ağızda daha uzun süre kullanmamız için yaptığımız bir işlemdir.” dedi. “Çene fonksiyonu birebir korunmuş oluyor” İstanbul Medipool Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi bölümünden Doç. Dr. Halenur Bilir, “Gülüş tasarımı estetik beklentileri olan hastalara sıkça yaptığımız işlemlerden biri. Teknoloji çok fazla gelişti. Artık 4 boyuttan, 4D’den bahsediyor olacağız. Bu da Türkiye’de çok az yerde olan cihazlardan bir tanesi. Burada mevcut ve bu cihazla birlikte biz hastanın bütün çene hareketlerini eş zamanlı olarak bir kamerayla kaydedip alabiliyoruz. Hastanın eğer kulağımızın önünde bulunan ekleminde sorun yoksa bütün alt çene hareketlerini doğru olarak kaydederek hastaya aynı hareketleri sağlayacak şekilde protezlerini ve gülüş dizaynını yapabiliyoruz” dedi. Gülüş dizaynının sadece estetik amaçlı olmadığını belirten Bilir, “Sonuçta doğru bir fonksiyon da vermemiz gerekiyor hastaya. Bu hareketleri kaydedebiliyor olmamız hekimler adımıza çok önemli. Eğer hastanın temporomandibular ekleminde bir sıkıntı varsa bunu 4D cihazlarla kaydedebiliyoruz. Eğer bir patoloji varsa temporomandibular eklemini stabilize ettikten sonra bir gülüş dizaynına geçebiliyoruz. 4D olan teknolojiyle birlikte çene hareketlerimizin tamamının kaydını alabildiğimiz için, hastanın protezleri takıldıktan sonra gülüş estetiği yapıldıktan sonra kendini evinde gibi hissetmesini sağlayabiliyoruz. Bu hastaya ciddi derece bir konfor sağlamış oluyor. Çiğneme esnasında herhangi bir problem yaşamadan eskiden nasıl çiğniyorsa aynı çiğnemeyi sağlayabilmiş oluyoruz” ifadelerini kullandı. “Hastalığı bulunan kişilere özel tedaviler uygulanmalı” İstanbul Medipool Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti bölümünden Doç. Dr. Mustafa Gündoğar, “Medipol Üniversitesi, multidisipliner bir hastane olduğu için diş hekimliği hastalarımız ile kanser hastaları olsun, ağız diş sağlığı bakımlarını bir arada götürebiliyoruz. Hastanemizin multidisipliner olması ağız diş sağlığı tedavilerinin özel bakım gerektiren hastalarda da başarılı bir şekilde yapılmasını sağlıyor. O yüzden hastalarımıza tavsiyem özellikle kanser tedavisi gören hastalarımızda multidisipliner bir hastanede tedavilerini yaptırmaları kendi sağlıkları açısından çok daha iyi olacaktır. Bazı özel hastalığı bulunan kişilerde yalnızca diş polikliniğine gidip orada tedavi olmak yetmiyor. Multidisipliner bir hastanede çalışmak, her bölümden doktorun bulunduğu bir hastanede çalışıp diş tedavilerini yaptırmak ileriki yıllarda kendi sağlıkları için çok daha iyi olur. Çünkü bazen özel tedavi, kullandığı ilaçları ayarlamak gerekebiliyor. Bazı kemoterapi, radyoterapi gören hastalarımız var. Bu tür durumlarda ağız ve diş sağlığı tedavilerini daha değişik ayarlayabiliyoruz. Doktoruyla sürekli konsültasyon halinde olması önem arz ediyor” dedi. Sağlık alanında inanılmaz bir potansiyelimiz ve gücümüz var Festivalin kapanış konuşmasını Medipol Sağlık Grubu Medikal Direktörü Gazi Yiğitbaşı yaptı. Prof. Dr. Yiğitbaşı, “Hocalarımızı tebrik ediyorum. Burada birçok branşın yan yana ve diş özelinde buluşması çok önemli ve kıymetli. Sağlık alanında inanılmaz bir potansiyelimiz ve gücümüz var. Yapılan işlemleri sadece bir alanda değil, her alanda inceliyoruz. Hocalarımızla kafa kafaya veriyoruz. Medipol’ün en önemli gücü Türkiye’de değil, dünyada da ayrıcalıklı bir konumda olmasıdır. Gece gündüz demeden dişle yatıp dişle kalkmalıyız” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Yiğitbaşı, söyleşiye katılan hekimlere teşekkür plaketlerini de takdim etti. Söyleşilerin yanı sıra, konferans salonunun fuaye alanında ağız bakımına dair atölyeler düzenlendi. Ayrıca, ziyaretçilere gülüş tasarımı için kullanılan ileri teknoloji ürünü Modjaw cihazı ile birebir deneyim yapıldı. Ağız bakımı ve gülüş tasarımı gibi konular hem teorik hem de pratik olarak katılımcılara sunuldu. Darülaceze’deki çınarlar unutulmadı Etkinlikler kapsamında, Medipol Sağlık Grubu diş hekimleri Darülaceze sakinlerini ziyaret ederek anlamlı bir farkındalık çalışmasına imza attı. Bu ziyaret sırasında sakinlerin ağız ve diş sağlığı kontrolleri özenle gerçekleştirildi ve ağız bakımına dair bilgilendirme yapıldı.
21 Kasım 2024 Perşembe - 14:39
Van’daki “Tüp Bebek Merkezi” çiftlere umut olmaya başladı
Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kurulumu devam eden ‘Tüp Bebek Merkezi’nde ilk aşılama işlemi başarıyla sonuçlandı. Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaklaşık 3 milyon hastaya hizmet veren Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, bölgede önemli bir ihtiyacı karşılayacak olan ‘Tüp Bebek Merkezi’nin kurulumu devam ediyor. Modern teknolojiyle donatılacak olan merkez, alanında uzman ekibiyle ilk aşılama işlemini başarıyla tamamladı. Bölge halkının uzun süredir beklediği tüp bebek tedavi hizmeti, artık uzak illere gitmeden Van’da da sunulacak. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Hastane Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, merkezin hayata geçirilmesiyle bölge halkının sağlık ihtiyaçlarına daha hızlı ve yerinde çözümler sunacaklarını belirtti. Tüp bebek konusunda yoğun bir başvuru aldıklarını ifade eden Başhekim Sarıkaya, “Tüp bebek merkezinin kurulmasıyla ilgili uzun zamandır ciddi uğraşlar verdik. Tüp bebek merkezi için özellikle inşaat çalışması devam ediyor. Şu anda hekimlerimiz ilgili alanda eğitimlerle tamamladılar. Biz tüp bebek merkezinin açılımının birinci öncelikli şartlardan olan aşılama hizmetine bugün itibarıyla başlamış bulunmaktayız. Tüp bebek tedavisi öncesinde gerekli olan aşılama işlemini başarıyla gerçekleştirdik. Bu süreçte emeği geçen tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Aşılama işlemleri tamamlanan hastalarımız, tüp bebek merkezimizin tam anlamıyla faaliyete geçtiği dönemde tüp bebek tedavisine hazır olacaklar. Bugün, bu hizmeti başlatmanın gururunu yaşıyoruz. Bize destek olan başta Van İl Sağlık Müdürlüğümüz olmak üzere Sağlık Bakanlığımıza, valimize ve tüm paydaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. "İşlemimiz başarıyla gerçekleşti" Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ünsal Yeşilova ise ilk aşılama işleminin hastane ve Van için önemli bir adım olduğunu dile getirerek, “Düzenli ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamayan çiftlerimiz bize başvurmaktadır. Bu çiftlerden kadın hastalarda hormon, ultrason testleri ve tüplerin açık ya da kapalı olduğuna dair rahim filmi istemekteyiz. Erkek hastalarda ise spermiogram (Sperm testi) istemekteyiz. Bu testlerin hepsi normal olduğu takdirde intrauterin inseminasyon (aşılama) tedavisine başlıyoruz. Tedavilerde amacımız; kadın hastalarda yumurtalığın düzenli bir şekilde büyümesi, yeterli olgunluğa ulaştıktan sonra çatlatma iğnesi ile çatlatıp uygun şartlarda erkek hastamızdan aldığımız sperm örneği ile bu intrauterin inseminasyon işlemini yapmak. Hastanemizde bugün itibari ile aşılama işlemini yaptık umarım başarılı sonuçlar alırız. İşlemimiz başarıyla gerçekleşti iki hafta sonra hastalarımızdan gebelik sonuçlarıyla beraber gelmelerini istedik. Umarım pozitif sonuçlar alırız, şehrimize önemli bir katkıda bulunuruz” diye konuştu.
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:56
Cildinizi kışa hazırlamak için 10 altın öneri
Medline Adana Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Nalan Kükürt, cildimizi kışa hazırlamak ve korumak için önerilerde bulundu. Kükürt, yaptığı açıklamada, "Yaz mevsimi boyunca güneşe maruz kalma, terleme, deniz tuzu ve klorlu havuz suları cildi oldukça yıpratıyor. Ayrıca kışın soğuk ve rüzgarlı havası kan dolaşımını yavaşlatarak cildin yıpranmasına ve erken yaşlılık belirtilerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Hal böyle olunca sonbahar günlerini cildi kışa hazırlamak için bir fırsat olarak değerlendirmek önem kazanıyor. Kış şartları cildimizi olumsuz etkiliyor. Öyle ki cildin kuruluğu, kış aylarında yaza nazaran yaklaşık 10 kat artıyor. Bu gibi dönemlerde cilt bakımında en önemli unsurlar nem, koruma ve beslenme olarak öne çıkıyor" dedi. Kükürt, cildimizi kışa hazırlamak ve korumak şu önerilerde bulundu: "1. Cilt temizliğini ihmal etmeyin Özellikle sabah ve akşam yapılan cilt temizliği, bakım rutininin temelini oluşturur. Ancak soğuk havalarda aşırı sert temizleyiciler cildin kurumasına yol açabilir. Cildi kurutmayan, nemlendirici özellik taşıyan temizleyiciler tercih edilmelidir. Özellikle içeriklerinde yoğun olarak krem veya süt bulunan ürünler kış için idealdir. 2. Cilt tipinize uygun nemlendirici kullanımını artırın Soğuk hava, cildin doğal nem dengesini bozabilir. Bu nedenle kışın nemlendirici kullanımı çok daha kritik hale gelir. Yağ bazlı veya yoğun nemlendirici kremler, cilt bariyerini güçlendirir ve nem kaybını engeller. Gündüz için hafif formüller, gece içinse daha yoğun ve onarıcı bakım yapan ürünler tercih edebilirsiniz. 3. Sıcak suyla banyo yapmaktan kaçının Sıcak su, ciltteki doğal yağları yok ederek cildi kurutabilir. Cildinizi korumak için ılık suyla duş almak daha sağlıklıdır. Ayrıca duş sonrası hemen nemlendirici uygulamak önemlidir. 4. Peeling yaparken dikkat edin Kışın cilt, ölü deri hücrelerin birikmesi nedeniyle daha mat ve donuk görünebilir. Haftada bir veya iki kez yapılacak nazik bir peeling, cildin yenilenmesine yardımcı olur. Ancak, aşırı peeling yapmaktan kaçının, çünkü bu cildin bariyerini zayıflatabilir. 5. Maske ile derinlemesine bakım yapın Kış mevsimi, cildin ekstra bakıma ihtiyaç duyduğu bir dönemdir. Haftada bir kez nemlendirici ve besleyici özellik taşıyan bir yüz maskesi uygulamak cildin ihtiyaç duyduğu besinleri sağlar. 6. Sıvı tüketmeyi unutmayın Soğuk havalarda sıvı tüketimi genellikle ihmal edilir. Ancak cilt içten beslenmeye de ihtiyaç duyar. Günde en az 8 bardak su içmek, cilt sağlığını iyileştirir ve kurumasını engeller. Ayrıca sıcak çay, bitki çayları veya ılık su içmek sizi ısıtırken vücudunuzu da nemlendirir. 7. Cilt koruyucu ürünler kullanın Soğuk hava cilt bariyerini zayıflatabilir. Bu nedenle, dışarı çıkarken cildinizi nemlendirici bir ürünle korumak ve rüzgarın etkilerinden korunmak önemlidir. Cilt bariyerini güçlendiren ürünler kullanmak, cildin soğuk hava ile doğrudan temasa girmesini engeller. Bunun yanı sıra güneşin UV ışınları kışın da cildinize zarar verebileceğinden güneş kremi kullanmaya devam edin. 8. Cilt bakım rutininizi güncel tutun Kış aylarında cildinizin ihtiyaçları yazınkinden farklılaşır. O yüzden kışın cilt bakım ürünlerinizi güncellemek önemlidir. Örneğin, yazın kullandığınız hafif nemlendiriciler yerini kışın yoğun bakım yapan ürünlere bırakmalıdır. 9. El ve dudaklarınızı koruyun Cildinizin en hassas bölgeleri arasında yer alan eller ve dudaklar gelir. Ellerinizin kurumasını engellemek için nemlendirici el kremleri kullanın. Dudaklar içinse nemlendirici ve onarıcı dudak balmlarını tercih edin. 10. Sağlıklı beslenmeye özen gösterin Omega-3 yağ asitleri, C vitamini ve E vitamini bakımından zengin gıdalar cilt sağlığını iyileştirir. Somon, ceviz, avokado gibi sağlıklı yağlar, cildi besler ve nem dengesini korur. Ayrıca bol miktarda meyve ve sebze tüketmek cildin vitamin ve mineral ihtiyacını karşılar."
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:53
İl Sağlık Müdürü Sarıkaya’dan önemli antimikrobiyal uyarısı
Antimikrobiyal direnç ile ilgili önemli bilgiler veren Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, antimikrobiyal direncin tüm dünyanın karşı karşıya olduğu bir sağlık tehdidi olduğunu söyledi. Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, ‘Dünya Antimikrobiyal Farkındalık Haftası’ çerçevesinde açıklamalarda bulundu. Antimikrobiyal direncin tüm dünyanın karşı karşıya olduğu bir sağlık tehdidi olduğunu söyleyen Dr. Sarıkaya, antibiyotiklerin insanlarda ve hayvanlarda enfeksiyonlarla mücadele etmek için kullanılan bir tür antimikrobiyal ürünü olduğunu kaydetti. İhtiyaç olmadığı halde a antibiyotik almamak gerektiğini belirten Dr. Sarıkaya, antibiyotiklerin her hastalığı geçirmeyeceğini vurguladı. “Antibiyotikler, insanlarda ve hayvanlarda enfeksiyonlarla mücadele etmek için kullanılan bir tür antimikrobiyal üründür. Antimikrobiyal direnç tüm dünyanın karşı karşıya olduğu bir sağlık tehdididir. Bakterilerin antibiyotikleri etkisiz hale getirecek şekilde değişmesidir. Mikroplar belirli bir ilaçla sık sık karşılaştıklarında ne beklemeleri gerektiğini bilirler ve etkilerinden kaçınmanın yollarını geliştirebilirler. Onları yok etmede veya çoğalmalarını engellemede etkili olan ilaçlardan koruyan mutasyonlar geliştirebilirler. Buna ise ‘direnç’ denir. Antimikrobiyal direncin mikroplar tarafından geliştirildiğini unutmamak önemlidir. Vücudunuz ilaçlara dirençli değildir. Antibiyotik direnci oluşmaması için tüm ilaçları reçete edildiği şekilde kullanmak, kendinizi daha iyi hissetseniz bile, reçeteli antibiyotiklerin tamamını kullanmak, ihtiyacınız yoksa antibiyotik almamak gerekir. Soğuk algınlığı ve diğer solunum yolu enfeksiyonları genellikle virüslerden kaynaklanır. Antibiyotikler bunların geçmesine yardımcı olmaz. Antibiyotik de değil sağlığımız da ısrarcı olalım” dedi.
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:53
Iğdır’da veteriner sağlık teknisyenlerine suni tohumlama kursu düzenlendi
Iğdır Üniversitesi, Iğdır İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Iğdır Veteriner Hekimler Odasının iş birliğiyle veteriner sağlık teknisyenlerine yönelik “Rektovajinal Yöntemle Suni Tohumlama Kursu” düzenledi. Iğdır’daki veteriner sağlık teknisyenlerinin mesleki bilgi ve becerilerini artırmayı, hayvancılık sektöründe daha verimli ve sürdürülebilir bir üretim sağlamayı amaçlayan kursta, katılımcılara, suni tohumlama yöntemlerinin teknik detayları ve doğru uygulama pratikleri aktarıldı. Eğitimde teorik bilgilerin yanı sıra uygulamalı çalışmalarla da katılımcılara kapsamlı bir deneyim sağlandı. Kursta eğitmen olarak Tuzluca Meslek Yüksekokulu Veteriner Sağlık Laborant Programı akademisyenlerinden Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Koçak görev aldı. Kursun ardından bir açıklama yapan Koçak, mezun veteriner teknikeri öğrencilerinin iş imkânlarının arttırılması hem de ülkemizdeki hayvan sağlığına katkıda bulunan veteriner hekimlere yardımcı personellerin yetiştirilmesi açısından kursun başarılı bir şekilde tamamlandığını dile getirdi.
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:49
Hastanede tedavi gören çocuklara Validen sürpriz
Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gören çocukları, Vali Hamza Aydoğdu ziyaret ederek hediyeler takdim etti. Vali Aydoğdu, Dünya Çocuk Hakları Günü münasebetiyle Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gören çocukları ziyaret etti. Hastane odasında Vali Aydoğdu’yu karşılarında gören çocuklar mutluluklarını gizleyemedi. Vali Aydoğdu, geçmiş olsun dileklerinde bulunarak hediyelerle çocukları mutlu etti. Vali Aydoğdu’ya, Vali Yardımcısı Rumeysa Sena Kurt, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Serdar Demirci, Sağlık İl Müdürü Cihan Tekin ile Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ufuk Kuyrukluyıldız eşlik etti.
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:27
Kaza sonrası beyin ölümü gerçekleşen 19 yaşındaki Fatma’nın organları 4 hastaya umut oldu
Burdur’un Gölhisar ilçesinde 12 Kasım’da geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanan ve 8 gün sonra beyin ölümü gerçekleşen 19 yaşında Fatma Sude Uran’ın organları Konya ve Antalya’daki dört hastaya umut oldu. Burdur’un Gölhisar ilçesinde 12 Kasım’da saat 03.00 sıralarında Burdur’un Gölhisar ilçesi Yamadı köyü Gölhisar-Çavdır kara yolunda meydana gelen kazada, Mustafa K. (21) idaresindeki 07 DB 099 plakalı hafif ticari araç, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkarak takla atmış, kazada araç sürücüsü Mustafa K. ve araçta yolcu olarak bulunan İrem M. (18) yaralanırken Hasret Akbaş (21) olay yerinde hayatını kaybetmiş, Fatma Sude Uran ağır yaralı olarak Burdur Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Yoğun bakımda tedavisi süren Fatma Sude Uran’ın beyin ölümü gerçekleşti. Burdur Devlet Hastanesi Organ Nakil Birimi tarafından aile ile yapılan görüşme sonrasında Fatma Sude Uran’ın organları bağışlandı. Yapılan tetkikler sonrasında genç kızın kalbi, karaciğeri ve 2 böbreğinin alınması kararlaştırıldı. Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Doku ve Organ Nakil Merkezi ve Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doku ve Organ Merkezi’nden özel ekipler nakil için Burdur’a geldi. Burdur Devlet Hastanesi’nde sabah saatlerinde başlayan ve başarılı bir şekilde gerçekleşen ameliyat sonrasında alınan kalp, Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde nakil bekleyen hastaya, karaciğer Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya, sağ böbrek Antalya Medical Park Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya, sol böbrek ise Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya nakledilmek üzere gönderildi. Operasyon sonunda konuşan Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Biriminde görevli Genel Cerrahi Opr. Dr. Sami Kolsuz, “Hastamızdan alınan karaciğer Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gidiyor, böbreğin biri Konya Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bir hastamıza nakledilecek diğer böbrek Antalya Medikal Park Hastanesi’ndeki hastaya gidecek. Bizden bir süre önce çıkarılan kalp ise Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne doğru yola çıktı. Allah ailesine sabır versin. Kızımızın da mekanı cennet olsun” dedi. Burdur Belediyesi Başkanı Ali Orkun Ercengiz de acılı aileye başsağlığı diledi. "Kızımın organları inşallah birilerine umut olur" Organları 4 hastaya umut olan Fatma Sude Uran’ın babası Muhammet Uran ise, "İnşallah kızımızın organları birilerine faydalı olur. Allah mekanını cennet eylesin. Hocamız organ bağışı yapmak ister misiniz diye sordu. Biz de yapalım dedik. Antalya’dan bir ekibin geleceğini ve gerekli işlemleri onların yapacağını söyledi. Kalp, karaciğer ve böbreğin biri Antalya’ya diğer böbrek ise Konya’ya gitti. İnşallah birilerine umut olur, faydalı olur. İnşallah kızım birilerine örnek olur. Bizden sonraki vatandaşlarımız da organları böyle bağışlarsa daha faydalı olur” şeklinde konuştu. "Burdur organ bağışında bilinçlenmeye başladı" Organ bağışının önemi hakkında da konuşan Burdur Devlet Hastanesi Başhekimi Murat Yüksel, "Burdur Devlet Hastanesi yeni binasında geçtikten sonra bu son bir ay içindeki ikinci organ bağışını vermiş bulunuyoruz şu an. Ailemize öncelikle başsağlığı diliyoruz. Burdur bu konuda daha da bilinçlenmeye başladı. O yüzden ben tüm halkımızı bağış konusunda duyarlı olmaya ve organlarını bağışlamasını talep ediyoruz. Şu an vefat eden kızımızın organları dört hastaya umut oldu. Olaya tek taraflı değil diğer taraftan da bakmak lazım. O kişilerin vücudunda bu organlar can bulacak, insanlara hayat olacak" dedi. "Organ bağışlarına çok ihtiyacımız var" Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Birimi sorumlusu Doç. Dr. Kemal Eyvaz ameliyat sonrası yaptığı açıklamada, "Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden geliyoruz. Organ nakli birimi genel cerrahi ekibi olarak bir çağrı üzerine geldik. Bir hastamız vefat etmişti ve karaciğer, böbrek ve kalp ile alakalı kalp ekibi de gelmiş oldu. Hastamıza Allah’tan rağmen yakınlarına da başsağlığı dilemekle birlikte birçok hastamıza da şifa olduğu için bu anlamda da biz de buna vesile olduğumuz için bunun üzerimizde tebessümü de var. Organ nakli konusunda kadavra sayıları da çok az olduğu için bu bağışlara gerçekten çok fazla ihtiyacımız var özellikle şu dönemlerde. Biz bağışçı aileye bu anlamda çok teşekkür ediyoruz. Şimdi nakil yapmak üzere de Antalya’ya gideceğiz. Nakil yapılacak kişi bakanlığın gönderdiği belli kriterlerle listede uygun ve en aciliyeti olan hastaya takılıyor. Özellikle karaciğer için bunu söyleyebiliyorum" ifadesinde bulundu.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder