SAĞLIK - 24 Ocak 2012 Salı 10:29

Suçluları beden dili ele veriyor

A
A
A
Suçluları beden dili ele veriyor

Olayların aydınlatılmasında jandarma ve polis ekipleri psikolojiyi kullanıyor. Sorgu sırasında konuşmaktan kaçınan şüpheliler beden dillerinin ihanetine uğruyor.

ONUR AKTAŞ
BURSA

Kolluk kuvvetleri beden dilini en verimli kullanan mesleklerin başında geliyor. Yalan işaretlerin tespiti konusunda ihtisaslaşan kolluk kuvvetleri özellikle konuşmaktan kaçınan zanlıların sorgusu sırasında beden dili analizine başvurarak neticeye gitmeye çalışıyor. Kişinin doğru söyleyip söylemediklerinin tespiti konusunda omuzlarında büyük yük taşıyan mahkemeler, kolluk kuvvetleri ve avukatlar, sözün bittiği yerde sözsüz işaretleri tahlil ederek, doğrudan suçu ispatlama vasıtası olmasa da en azından soruşturmaya ışık tutacak bilgilere ulaşabiliyor.

Vücudun yalan söyleyen kişiyi ele verdiğine dikkati çeken uzmanlar, "Sözsüz davranışlar, sözlü davranışlar kadar kontrol altında tutulamaz. Mimik duygularla ilgilidir ve yönlendirme denemelerine açıktır. Yüz kaslarının şuurlu olarak kullanılması birbirine zıt sinyallerin ortaya çıkmasına, mesela sahte bir gülüşe sebep olabilir. Bu tür gülümseme gerçek bir gülümseme gibi simetrik değildir. Çoğunlukla iletişim esnasında sakin görünmek için jest ve mimiklere hakim olmak istenir. Ama asabi bir ayak sallayışı bizi ele verir" dedi.

YÜZDEN DAHA ÇOK BACAK VE ELLERE DİKKAT

"Vücudumuzun ayak ve bacakları ellerden, eller de yüzümüzden daha fazla yalan konusunda ipucu verir" diyen uzmanlar, "İletişim olayına iştirak eden herkes, yüz ifadesinin sürekli okunduğunu bilir ve ona bilinçli olarak hakim olmaya çalışır. Bu durumda yüzden mümkün olduğunca uzakta olan sinyaller gerçek ruh halini yansıtır. Ayaklarımız kafamızdan uzak olduğu için, konuşmaya daldığımızda onları unuturuz. Böylece ayaklar vücudumuzun en gerçekçi uzvu olmuş olur" diyerek, ayakların önemine işaret etti


USTA YALANCILAR İŞİ ZORLAŞTIRIYOR
Yalan işaretler üzerine ortak bir paydada buluşan uzmanlar, "Kişi yalan söylediğinde daha fazla miktarda olumsuz duygu sözsüz davranışlarla ifade edilir. Yüz ifadeleri yalanı ortaya çıkarmada daha az etkilidir, çünkü yüz üzerindeki kontrolümüz daha fazladır. İçinde bulunulan sosyal ortamla uyumsuz derecede mutlu bir yüz ifadesinin karşısındaki kişiyi yatıştırmaya yönelik aldatıcı bir hareket olma ihtimali yüksektir. Aşırı gergin ya da içine kapanık insanlar yalan söylerken daha az gülümserler, bu yüzden yalan işaretlerini gizlemeye daha az yatkındırlar. İnsanlar yalan söylediklerinde konuşma süresini daha kısıtlı tutmaya çalışırlar. Yalan söyleyenlerde ya da gergin kişilerde dil sürçmesi ve kekeleme ile konuşma bozuklukları artar. Yalan söylerken onaylayıcı baş sallama hareketi ile ayak ve bacak hareketleri artar. Ses yüksekliği, kendine güveni ve baskınlığı gösterir. Yalan söyleyen ya da gergin kişilerde ses seviyesi düşer. Otururken sallanma, el hareketleri ile ayak hareketlerindeki artış kişinin rahatlığını gösterir. Vücudun yalan söylerken verdiği tepkiler artar. Yalan söylemekte usta kişiler, önce kafasında tasarladığı kurguya kendisini inandırabilen kişilerdir. Kurgu inanılır olduğunda ya da kaynak kendi kendisini ikna edebildiğinde, vücut doğal olarak karşı tarafa herhangi bir sinyal vermez" şeklinde konuştu.

TEK DELİLİN ÇOCUK OLDUĞU DURUMLARDA ANALİZİN ÖNEMİ

Yetişkinler gibi çocukların da mahkemeye çağırılıp olmuş ya da olmamış olayları anlatmalarının istenebileceğini belirten uzmanlar, adli görevlilerin bu çocukların doğru söyleyip söylemedikleri konusunda değerlendirmede bulunmak zorunda olduklarını söyledi. Çocuk ifadelerinin önemine dikkat çeken uzmanlar, "Çocuk tacizi gibi tek delilin çocuk olduğu durumlarda çocuk ifadelerine oldukça dikkat edilmelidir. Çocukların ifadelerini alan adli personel, onların beden dilini okuma konusunda uzmanlaşmalıdır. Yetişkinlerin beden dilleri ile çocukların beden dilleri birbirinden farklıdır. Bu farklılığın temel sebebi yetişkinlerin beden gelişiminin tamamlanmış olmasıdır. Bir yetişkin bedenini kolayca kullanabilir, çünkü onu nasıl kullanabileceğini öğrenmiştir. Oysa çocukların beden dili gelişmeye devam etmektedir. Çocuklar dil yapısı gelişinceye kadar başlangıçta tamamen sözsüz iletişim kanallarıyla iletişim kurarken, yaşlarının ilerlemesi ile paralel olarak dil yetenekleri gelişse de, beden dillerini ağırlıklı olarak yine kullanırlar. Yapılan araştırmalarda, çocukların yalan işaretlerinin büyüklerin yalan işaretlerinden daha kolay tespit edildiği , ancak yetişkinlerin doğru söylediklerine dair ifadelerin de çocukların doğruluk ifadelerinden daha kolay tespit edilebildiklerini ortaya koyuyor" dedi.


JANDARMA VE POLİS HAREKETLERİ DİKKATLE İNCELİYOR
En sık rastlanan yalan ve gerginlik hareketlerinin ağız kapama, burna dokunma, burnu kaşıma, gözleri kaşıma, boyun kaşıma ve yaka çekiştirme olduğunu söyleyen uzmanlar, özellikle kolluk kuvvetlerinin eğitim ve tecrübe sayesinde beden dili tahlilinde oldukça başarılı olduğunu söylüyor. Kolluk kuvvetlerinin özellikle üzerinde durdukları noktaları anlatan uzmanlar, "Kolluk, şüphelinin söylediklerini teyit edemiyorsa, görüşme esnasında sözlü ip uçlarından ziyade sözsüz işaretlere yönelir. Bir kişinin yalan söyleyip söylemediğine dair değerlendirme, yalnızca profesyoneller tarafından yapıldığında anlamlıdır. Bu durumda bile değerlendirmeler tamamen doğru olmaz. Kolluk, şüpheliyle suçlayıcı ifade tarzında görüşürken, şüphelinin suçlu olduğunu "bildiğini" düşünürse, bu ön yargıyı değiştirmez ve itiraf etmesi için ona baskı uygulamaya meyilli olur. Bu, masum şüphelilerin zorlamayla suçu üstlenmelerine bile sebebiyet verebilir. Kolluk kuvvetleri gibi profesyonel yalan yakalayıcılar, şüphelinin doğru söylediğine dair ön yargıya sahip değildir. Kolluk personeli, mesleki tecrübesi arttıkça ve yalan tespiti konusunda eğitim aldıkça, şüphelinin suçlu olduğuna dair önyargı edinmeye meyilli olur. Kolluk personelinin iş hayatında kullanabileceği "sözsüz iletişim" alanının en faydalı becerilerinden biri yalan işaretlerini yakalamaktır. Beden dili okumak bir oyun gibi, günlük hayatta her dakika uygulanabilecek pratik bir çalışmadır. Aile ve iş çevrelerinde, parkta, otobüs durağında, bir lokantada, etrafımızdaki inseanları inceleyerek çok eğlenceli ve faydalı ip uçları yakalanabilir" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Bodrum Belediyesi Çocuk Atölyeleri başladı Bodrum Belediyesi Çocuk Atölyeleri, Umurça Parkı Nazım Hikmet Kütüphanesi’nde başladı. Bodrum Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından eğitimde fırsat eşitliği kapsamında çocukların kaliteli zaman geçirmeleri için Çocuk Atölyeleri düzenleniyor. Umurça Parkı Nazım Hikmet Kütüphanesi’nde başlayan atölyelerin ilkine Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’yi temsilen Başkan Yardımcısı Tanju Aksu, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Gülizar Gökçakır, belediye eğitmenleri ve 5-6 yaş arası çocuklar katıldı. Kukla gösterisi ile başlayan atölyeler, eğlenceli ve öğretici etkinliklerle devam etti. Katılımcı çocuklar; drama, sosyal beceri oyunları, motor becerilerini geliştirmek üzere kraft ve katlama etkinlikleriyle keyifli bir öğrenme deneyimi yaşarken sosyal becerilerini pekiştirme fırsatı buldu. Etkinliklerin ardından Belediye Başkan Yardımcısı Tanju Aksu ve Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Gülizar Gökçakır tarafından çocuklara başarı sertifikaları teslim edildi. Başkan Yardımcısı Tanju Aksu, geleceğin teminatı olan çocukların hayatına dokunacak adımlar atmanın önemine değindiği açıklamasında Çocuk Atölyeleri ile ilgili şunları söyledi: “Yerel yönetimler olarak sosyal belediyecilik anlayışımızla geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın hayatına dokunacak adımlar atıyor; onları eşit, özgür ve güzel bir geleceğe hazırlamayı hedefliyoruz. Eğitim alanında yapacağımız çalışmalarla eğitimde fırsat eşitliğini sürdürmek istiyoruz. Bodrum Belediyesi olarak çocuklarımızın geleceğine ışık tutacak projelerle halkımıza hizmet etmek gayesindeyiz”
Aydın Aydın Ticaret Borsası Üyeleri Antalya’daki fuarda, tarımın geleceğini inceledi Aydın Ticaret Borsası, üyeleriyle birlikte tarım sektöründeki gelişmeleri yakından takip etmek ve üyelerine daha geniş bir perspektif sunmak amacıyla, Antalya’da düzenlenen 23. Growtech Uluslararası Sera, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Ekipmanları Fuarı’na katılım sağladı. Dünyanın en prestijli örtüaltı tarım fuarlarından biri olan Growtech, sektördeki yeniliklerin tanıtıldığı, iş birliklerinin geliştirildiği ve bilgi paylaşımının ön planda olduğu bir platform olarak dikkat çekti. Fuara katılan Aydın Ticaret Borsası yönetimi ve üyeleri, tarım makineleri, sera teknolojileri, tohumculuk, akıllı tarım uygulamaları ve dijital çözümler gibi geniş bir yelpazede sunulan yenilikçi ürün ve hizmetleri yerinde inceleme fırsatı buldu. Ayrıca, sektörün önde gelen firmalarıyla bir araya gelerek modern tarım uygulamaları hakkında bilgi alışverişinde bulundu. Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, tarım sektöründeki hızlı değişim ve gelişmelerin önemine vurgu yaparak Growtech gibi uluslararası fuarların üyeler için taşıdığı değeri şu sözlerle dile getirdi. Çondur, "Tarım sektörü, sürekli yeniliklerle kendini güncelleyen dinamik bir alandır. Bu dinamizmi yakından takip etmek, sektörel gelişmeleri anlamak ve hayata geçirmek, üyelerimizin sürdürülebilir bir başarı yakalaması için kritik bir öneme sahiptir. Dünya çapında düzenlenen tarım fuarları, üyelerimizin sektördeki en yeni teknolojilerle tanışmasını, modern tarım yöntemlerini yerinde görmesini ve bu yenilikleri kendi iş süreçlerine uyarlamasını sağlamaktadır. Bu tür organizasyonlar, tarımda verimliliği artırmanın yanı sıra uluslararası rekabet gücümüzü destekleyecek yenilikçi çözümler sunarak üyelerimize doğrudan katkı sağlamaktadır. Aydın Ticaret Borsası olarak, tarımsal üretim ve ticaret alanında bilgi ve deneyim paylaşımını destekleyen bu tür etkinliklere katılımı önemsiyor, üyelerimize her fırsatta bu kazanımları sunmaya devam edeceğimizi belirtmek istiyorum” dedi. Growtech 2024, tarımsal mekanizasyondan iklim dostu üretim teknolojilerine, akıllı sulama sistemlerinden biyoteknolojik ürünlere kadar sektördeki birçok yeniliği gözler önüne serdi. Aydın Ticaret Borsası üyeleri, tarımda sürdürülebilirlik ve yenilikçilik konularında önemli kazanımlarla fuarı tamamladı.
Antalya Çocuklarda boyun şişliklerine dikkat: Geç kalmak ciddi risklere yol açabilir Prof. Dr. Berna Oğuz, çocuklarda gelişen boyun şişliklerinin aile bireyleri tarafından dikkate alınmasını ve mutlaka bir hekime başvurmaları gerektiğini kaydetti. Oğuz, “Lenf nodlarının büyüklüğünün önemsenmesi gerekiyor. Çünkü, bazen ciddi hastalıklar altında ortaya çıkabiliyor. Hekimler tarafından bunun değerlendirip incelenmesi gerekiyor, önemsenmezse geç tanılara yol açabiliyor. Örneğin, bir kanser tanısını geç koyabiliyoruz” dedi. Basit bir çizik, yara ya da soğuk algınlığı çocuklarda lenf bezi büyümesine yol açabiliyor. Ancak kanser gibi ciddi hastalıklar da lenf bezleri ile belirti verebiliyor. Bu nedenle lenf bezlerinin takibi büyük önem taşıyor. 45. Ulusal Radyoloji Kongresi için Antalya’da bulunan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berna Oğuz, lenf bezi büyümesinin bazı durumlarda ciddi hastalıkların habercisi olabileceğini işaret etti. “Örneğin, bir kanser tanısını geç koyabiliyoruz” Ailelerin çocuklarıyla ilgili herhangi bir şikayette hekime başvurması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Berna Oğuz, “Boyun şişlikleri çocuklarda sıkça rastlanılan bir sağlık sorunu. Bunun nedeni, çoğunlukla enfeksiyonlara bağlı şişlikler ve geçici durumlar, bunları çok da ileri tetkik yapmaya gerek yok. Ama bazı durumlarda lenf nodu büyüklükleri ciddi hastalıkların habercisi olabilir. Bu nedenle hepsi önemsenmeli. Eğer enfeksiyonla uyumlu bir semptom varsa bu şişlikle birlikte bir enfeksiyondur ve gerekli tedavi yapıldıktan sonra gerilemesini bekleriz. Ama gerilemeyen, ağrılı olmayan, giderek büyüyen lenf bezlerinde mutlaka radyolojik tetkiklerin yapılması gerekiyor ve bunun için de ilk başta ultrasonografi yapıyoruz. Ultrasonografiyle bu lenf nodlarının özelliğini, yapısını, büyüklüğünü görebiliyoruz ve enfeksiyon olanlarla enfeksiyon olmayan hastalıkları yüzde 100 değil ama büyük oranda ayırt edebiliyoruz. Örneğin diyoruz ki; bu bir reaktif lenf nodu, enfeksiyona bağlı bir lenf nodu olabilir. Bu nedenle takip etmemiz gerekir. Onun için 3 ay sonra tekrar bir ultrasonla takip ediyoruz. Ama kritik bir hastalığı bize, bir kanseri düşündürüyorsa zaten o biyopsinin örneklenmesini öneriyoruz ya da başka bir detaylı görüntüleme yöntemine ihtiyaç duyuyorsak onu öneriyoruz. Ailelerimize vereceğimiz mesaj şu, lenf nodlarının büyüklüğünün önemsenmesi gerekiyor. Çünkü bazen ciddi hastalıklar altında ortaya çıkabiliyor. Hekimler tarafından bunun değerlendirip incelenmesi gerekiyor. Önemsenmezse, geç tanılara yol açabiliyor. Örneğin, bir kanser tanısını geç koyabiliyoruz” diye konuştu.