ÇEVRE - 29 Mart 2023 Çarşamba 12:37

Osmaniye’de yol genişletme ve kavşak yapımına başladı

A
A
A
Osmaniye’de yol genişletme ve kavşak yapımına başladı

Osmaniye Belediyesi, 6 Şubat’ta yaşanan yıkıcı depremin ardından yaraları sarmak için her an vatandaşlarının yanında olurken diğer yandan şehre yatırımlarına devam ediyor.

Osmaniye Belediyesi, 6 Şubat’ta yaşanan yıkıcı depremin ardından yaraları sarmak için her an vatandaşlarının yanında olurken diğer yandan şehre yatırımlarına devam ediyor.


Şehir içi trafik akışını rahatlatmak için birinci etabını tamamlayan Osmaniye Belediyesi, Güney Çevre Yolu şehir merkezi istikametine doğru Atatürk Caddesi genişletme çalışmalarının ikinci etabını da tamamladı. Belediye tarafından yapılan kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmasıyla birlikte yapılan yıkım işlemlerinin ardından bölgenin alt yapısı yapılarak aktif hale getirildi. Bulvar genişliğine kavuşan Atatürk caddesinde asfalt serim işlemlerine başlandı.


Bu kavşak bölgeyi çok rahatlatacak diyen Osmaniye Belediye Başkanı Kadir Kara; “Şehrimizin ana arter yollarından bir tanesi olan Atatürk Caddesi’nde yol genişletme çalışmalarına başladık. Birinci etabı geçtiğimiz süreçte tamamlayarak bölünmüş yol olarak hizmete sunmuştuk. An itibariyle de kamulaştırmasını tamamladığımız ikinci etabında çalışmalarını sürdürüyoruz. Asfalt serim işlemlerinin bitmesiyle birlikte Atatürk Caddesi, Mehmet Zahid Kotku Caddesi ve Mimar Sinan Mahallesi 8518 sokağın kesiştiği noktada kavşak yapım çalışmalarımıza başlıyoruz. Kısa sürede burayı tamamlayarak hizmete açtığımızda şehir içi trafiğini rahatlatacak, o bölgede yaşayan hemşerilerimiz ve esnaflarımızın yaşam standartları artacak.” İfadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İş Sanat’tan müzikli çocuk oyunu İş Sanat’ın geçtiğimiz sezon büyük ilgi gören müzikli çocuk oyunu “Pat Pat Patara” bu sezon da minik sanatseverlerle buluşuyor. 16 ve 17 Kasım’daki ilk iki oyunla sezona merhaba diyecek oyun, çocukları antik dünyanın gizemleriyle buluşturuyor. İş Sanat geçtiğimiz sezon çocuklar için özel bir yapım olan ’Pat Pat Patara’yı sahnelemeye başladı. Yekta Kopan’ın kaleme aldığı, Lerzan Pamir’in yönettiği oyun, gördüğü ilgi üzerine bu sezon da sahnelenmeye devam edecek. Likya uygarlığının en önemli şehirlerinden Patara Antik Kenti’nde geçen oyun, 16 Kasım Cumartesi ve 17 Kasım Pazar günleri saat 15.00’teki gösterimleriyle sezonu açıyor. Yekta Kopan’ın Patara’yı ziyaretinin ardından ortaya çıkan oyun fikri, Lerzan Pamir’in hayal gücü ve rejisi ile sahnede sürükleyici bir hikâyeye dönüşüyor. Sürprizlerle dolu bu macerada Efe, Defne ve sınıf arkadaşları, arkeolog Aslı önderliğinde, gizemli bir bilmecenin cevabını arıyor. Kazı çalışmalarıyla Anadolu’nun geçmişine ışık tutan ve dünya kültür mirasına katkı sağlayan Patara Antik Kenti’ni çocuklarla doğru şekilde buluşturmak için çalışan ekip, hazırlık sürecinde dönemin kazı başkanı Prof. Dr. Havva İşkan Işık’tan da destek aldı. Kopan, “İş Bankası’nın Patara Antik Kenti kazısına yıllardır verdiği destek, İş Sanat sahnesinin bize verdiği destek ve bu ekibin daha önce de İş Sanat için üretimlerde bulunması bir araya gelince ortaya ‘Pat Pat Patara’ çıktı" dedi. Yönetmen Lerzan Pamir de geleceğin tiyatro seyircilerini yetiştirmenin önemine vurgu yaparken “İş Sanat’ın oyunlarında çocuklar ve aileleri, hikâyesi, ışığı veya dekoruyla bir tiyatronun tüm unsurlarına ne kadar özenildiğini görüyorlar" ifadelerini kullandı. Genç izleyicilerin tarihe duydukları merakı eğlenceyle harmanlarken bir yandan da onları ülkemizin zengin kültürel mirasıyla tanıştıran “Pat Pat Patara”da oyuncular sahneyi canlı bir orkestra ile paylaşıyor. Özge Fışkın, Şeyla Halis Çiçekdemir, Baran Güler, Mert Aydın, Derman Çinkılıç, Elif Gizem Aykul, Emrecan Karakum, İrem Kayakököz, Mehmet Berker Korkmaz’ın rol aldığı oyunun müzikleri Tolga Çebi’ye ait. Bu sezondaki ilk iki oyunu 16 Kasım Cumartesi ve 17 Kasım Pazar saat 15.00’te İş Kuleleri Salonu’nda sahnelenecek olan “Pat Pat Patara” 4 yaş ve üzeri izleyiciler için öneriliyor.
Ankara Bakan Fidan: “İsrail hükümetinin ve onu destekleyenlerin bir bedel ödemesi şart” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği katliamlara rağmen ekonomik, askeri ve politika olarak herhangi bir bedel ödemediğini belirterek, “İsrail hükümetinin ve onu destekleyenlerin bir bedel ödemesi şart” dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Ürdünlü mevkidaşı Ayman Safadi, AK Parti Genel Merkez binasında düzenlenen “Filistin’in Geleceği” adlı konferansta konuştu. “70 yıldır gözümüzün önünde gerçekleşen bir trajedidir” Bugün Gazze’de karşı karşıya kalınan trajedinin yeni bir trajedi olmadığına değinen Fidan, “70 yıldır gözümüzün önünde gerçekleşen bir trajedidir. Uluslararası, Arap ve İslam camiası maalesef güçsüz kalmış ve bu trajediyi bitirme konusunda başarısız olmuştur. Son 70 yıldır bölgede yaşayan insanlar ızdırap çekmekte ve hepimiz Filistin konusu nedeniyle bir utanç duyuyoruz. Bu trajedi 7 Ekim’den bu yana yeni bir form aldı ve hiç kimse böyle bir şeyin tahayyülünde bile değildi. İş artık soykırıma geldi. Bir soykırım gözümüzün önünde meydana gelmekte ve uluslararası camia bunu durdurma noktasında yaramamakta ve çaresiz kalmaktadır” diye konuştu. “42 bin insan bilinçli ve sistematik bir şekilde hedef gözetmeksizin gerçekleştirilen saldırılarda hayatını kaybetti” Gazze’de çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 42 bin insanın bilinçli ve sistematik bir şekilde hedef gözetmeksizin gerçekleştirilen saldırılar sonucunda hayatını kaybettiğini hatırlatan Fidan, “Savaş terminolojisine baktığınız zaman bu kişiler İsrail askerleri tarafından hedef alınıyor. Bazı askeri analistler çok fazla kadın ve çocuk öldürüldü çünkü yapay zeka tarafından hedef belirlemesi yapıldı diye söylüyorlardı. Yapay zeka ’vurun’ diyor, makine öldürüyor dediler. Kendilerinin ortaya koyabilecekleri en güzel ve en iyi bahane bu zaten, başka bir şey yok. Bu da insanlık değerlerine yapılan bir başka saygısızlık” değerlendirmesinde bulundu. “Soykırım yapıldığının altını kalın çizgilerle çizmeliyiz ve hiçbir zaman unutmamalıyız” Bakan Fidan, Filistin meselesinin kökenine gidilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Bununla alakalı çok şey söyleniyor ama çok az şey yapılıyor. Soykırım yapıldığının altını kalın çizgilerle çizmeliyiz ve hiçbir zaman unutmamalıyız. Bizlerin bu neden eyleme geçmesi lazım. İkinci nokta ise soykırımdan daha büyük bir trajedi daha var, bu da uluslararası camianın takındığı tavır. Uluslararası camia ve sistem tamamıyla çökmüştür ve bu da görmüş olduğumuz bir sınav oldu ve sınavın sonucunda son 1 yıldır sistem çöktü” ifadelerini kullandı. “Dünya 5’ten büyük dedik ve her zaman demeye de devam edeceğiz” Gazze’de yaşanan katliamın uluslararası camia tarafından belli bir azınlığın faydasına olacak şekilde tasarlandığının kanıtı olduğunu söyleyen Fidan, “Dünya 5’ten büyük dedik ve her zaman demeye de devam edeceğiz. Bu noktada uluslararası sistemin temel problemi budur. Bunu çözmemiz gerekiyor ancak bu çözülene kadar Gazze’de yaşanan benzer problemlerin tekrar yaşanacağını göreceğiz. Ukrayna’da ve Afrika’da binlerce insan hayatını kaybediyor. Yüz binlerce insan dünyanın dört bir tarafında açlık çekiyor çünkü uluslararası sistemin tercihleri var ve bazın azınlıkta olan imtiyazlı ülkelerin öncelikleri doğrultusunda gidiyor. Sistemin çöküşü, soykırım ve uluslararası camianın işe yaramamasını durdurmamız lazım. Özellikle batıdaki ülkelerin halkları her şeye tamam demiyor. Bizim orada da dostlarımız var. Oradan da biliyoruz ki insanlar da buna karşı ama uluslararası sistem maalesef buradaki soykırımı durdurma konusunda adım atmıyor. İnsanlar ellerinden geleni yapıyorlar, bu suça ortak olmuyorlar. Son aylarda bazı Avrupa ülkelerinin ön plana çıktığını görüyoruz. Filistin Devletini tanıyorlar. İspanya, Slovenya, İrlanda ve Norveç aldığı tanıma kararlarıyla gerçekten asil ülkeler” dedi. “Netanyahu kendisi adına son 20 yıldır başarılı bir sistem oluşturdu ve iki devletli çözümü bölgede bile unutturdu” En baştan beri bölgedeki çözümün iki devletli yapıdan geçtiğinin altını çizdiklerini kaydeden Fidan, sözlerine şöyle devam etti: “İki devletli çözüm, Filistin ve İsraillilerin güvenliği için elzemdir. Bölgede İsrail halkına sorduğunuz zaman onlar da Filistin halkına bunun verilmesi gerekiyor diyor. Biz dostlarımızla birlikte son 1 yıl içerisinde iki devletli çözüm için çok çalışıyoruz. Netanyahu kendisi adına son 20 yıldır başarılı bir sistem oluşturdu ve iki devletli çözümü bölgede bile unutturdu. İki devletli çözüm gerçekleşmediği müddetçe bölgesel krizlere neden olacak. Bunu durdurabilmemiz ve çatışmanın bölgeye yayılmaması için adil bir şekilde meseleyi ele almamız ve iki devletli çözümü getirmemiz lazım. Biz her zaman bunun altını çiziyoruz ama Netanyahu hükümeti uzun zamandan bu yana Filistinlilere devlet verme niyetini göstermiyor. Mevcut durumu İsrail’in güvenlik meselesiymiş gibi göstermeye çalışıyor. Biz, İsrail ve halkının, gelecek nesillerin güvenliğinin olabilmesi için iki devletli çözüme ihtiyacınız var ve bu tek çözüm opsiyonudur diyoruz. Filistinlilerin kendi egemenlikleri olursa ancak bu gerçekleşebilir. Şu anda biz uluslararası camianın tamamına bir çağrı yapıyoruz. İki devletli çözümü lütfen benimseyin ve bunun için bastırın. Bunu da elinizden gelenin en iyisiyle yapın. Dostlarımız ve uluslararası camia sayesinde BM’ye bağlı 150’nin üzerinde ülke Filistin Devletinin tanınması yönünde bir karar aldı ve Filistin BM’de artık temsil ediliyor. Genel Kurul’da diğer ülkelerin temsilcileriyle oturuyor. Bu tarihi bir başarıdır.” “Kahire’deki ilk zirvede Avrupa ülkelerinin ateşkes kelimesini kabul etmediğimizi gördük” Birkaç ülke haricinde neredeyse her ülkenin Gazze’de derhal bir ateşkes, çok hızlı bir şekilde Gazze’ye ulaştırılacak insani yardımlar ve iki devletli çözümde mutabık olduğunu ifade eden Fidan, “Evrensel olarak ülkeler tarafından kabul edilmiş olan soykırıma karşı bütün devletlerin mutabık olduğu bir husus. Bizim için problem şu; bunu nasıl yürürlüğe koyacağız ve uygulayacağız. Bu pozisyona gelebilmek ve bütün ülkeleri bu 3 gerçeği kabul etmeye ikna edebilmek çok zordu. Savaş başladıktan yaklaşık 1 ay sonra Kahire’de ilk bölgesel zirve gerçekleştirildi. Hem bölgeden hem Avrupa’dan hem de diğer ülkelerden liderler geldi. 20 bakan tek bir oda tartışmalara başladığımızı ve bu zirvenin nihai bildirgesi üzerinde mutabık kalmaya çalıştığımızı çok iyi hatırlıyorum. Biz Avrupa ülkelerinin ateşkes kelimesini kabul etmediğimizi gördük. Kimse ateşkes kelimesini bu bildirgenin içine derç etmek istemedi” ifadelerine yer verdi. “ABD’deki iki kanat da bu soykırımı durdurmak için herhangi bir şekilde fayda sağlamıyor” ABD’nin kör bir şekilde İsrail’in planını desteklediğini ve bölgede çözüm konusunda yapılan işi daha güç hale getirdiğine vurgu yapan Bakan Fidan, “ABD sadece bölgeyi değil aynı zamanda uluslararası sistemi domine ediyor ve veto gücüne de sahip. Şu anda ABD’de de İsrail politikaları ile ilgili iki kanat. Bunlardan bir tanesi İsrail sınırlarının genişletilmesini savunuyor. İsrail ne yaparsa yapsın desteklemek istiyorlar fakat iki devletli çözümü destekleyen bir grup da var ama İsrail’in soykırım yapmasını engelleyecek hiçbir şey yapmıyorlar. Bu iki kanat bu soykırımı durdurmak için herhangi bir şekilde fayda sağlamıyor. Sürekli olarak protestolar gerçekleştiriyorlar ama bu da açıkçası hiçbir şeye değmiyor. Bu hepimiz için çok büyük bir husus ve hepimiz bunun farkında olmamız lazım. Maalesef, Avrupa’daki bazı ülkeler ABD’nin pozisyonu yüzünden ABD’nin politikalarını destekliyorlar ve herhangi bir soru sormadan bunu yapıyorlar” açıklamasında bulundu. Tek bir kamyonun bile Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye geçemediğini söyleyen Fidan, Filistinli insanlara gönderilen her türlü insani yardımın Mısır’ın El-Ariş kentinde durdurulduğuna dikkati çekti. “İsrail hükümetinin ve onu destekleyenlerin bir bedel ödemesi şart” “Ne söylersek söyleyelim oradaki trajediyi bir zerre anlatmaya yetmez” diyen Fidan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Elimizden geleni yapmalıyız, yorulmadan, bıkmadan çok çalışmalıyız ve insani yardımın oraya girebilmesi için her şeyi yapmamız lazım. Bu insanlığın bir numaralı önceliği olmalıdır. BM Genel Sekreteri de oradaki insani krizden dolayı oldukça endişeli. UNRWA bir BM kuruluşu, Netanyahu hükümeti tarafından bir terörist organizasyon olarak kabul ediliyor ve ona da saldırıyorlar. Kelimelerin ve diplomasinin artık sınırına geldik diye düşünüyorum. Uluslararası camianın artık hukuk yoluna başvurması, İsrail’in boykot edilmesi ve daha fazla desteklenmemesi gerekiyor. Her ne alanda olursa olsun uluslararası camianın desteği kesmesi gerekiyor. İkinci aşamaya geçmemiz lazım, eğer geçemezsek İsrail soykırıma devam edecek. İsrail şu anda bir ekonomik, askeri ve politika olarak herhangi bir bedel ödemiyor. Netanyahu hükümetinin bedel ödememesi durumunda her hangi bir şekilde süregelen soykırımı durdurmamız mümkün değil. Dolayısıyla, İsrail hükümetinin ve onu destekleyenlerin bir bedel ödemesi şart.” “Uluslararası medya artık daha çok Lübnan’a odaklanmaya başladı” Netanyahu hükümeti tarafından savaş çığırtkanlığının devam etmesinin ve savaşın Lübnan’a sıçramasının Gazze’yi unutmaya sebebiyet vermemesi gerektiğini kaydeden Fidan, “Böyle bir tehlike de var. Uluslararası medya artık daha çok Lübnan’a odaklanmaya başladı. Bu savaş belki başka alanlara da sıçrayabilir. Lübnan’daki savaşın Gazze’yi unutturmasını engellemeliyiz” diye konuştu. Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi ise İsrail’in Batı Şeria ve Lübnan’da sürekli savaş suçu işlediğine dikkati çekerek, bir ülkenin bu tür sorumsuzluktan sonra cezalandırılmadığının görüldüğünde o zaman hukukun uygulanmadığının söylenebileceğini kaydetti. “Orta Doğu üstüne düşen görevi yapmadı” Ukrayna’da uygulanan uluslararası hukukun Gazze’de ve Lübnan’da neden uygulanmadığına değinen Safadi, “Durum aynı değil, Gazze’nin bir devlet olduğu konusunda mutabık değiliz diyorlar. Biz buranın bir devlet olduğunu düşünüyoruz ve uluslararası hukukun çiğnendiği ve toprakları işgal altında olan bir devletten bahsediyoruz. Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın egemenliğini de hiçe sayıyor. Sürekli olarak masum insanlara saldırıyor ve hayatlarından ediyor. Orta Doğu üstüne düşen görevi yapmadı. İsrail’in uluslararası hukuk nezdinde sorumlu gösterilememesi büyük bir problem. Şu anda uluslararası mahkemelerde İsrail soykırım suçuyla yargılanıyor. Dünyanın bunu görmezden gelmesi ve hukukun en hızlı biçimde insani yardımların İsrail tarafından engellenmesi hukuki bir sorundur. İsrail’in yargılanması gerekmektedir. Bir sonraki savaşta yine insan hakları çiğnendiğinde geç olabilir çünkü uluslararası hukuk gereğini yerine getirmiyor” dedi. “Gazze’de yaşanan acının dindirilmesi için kolektif bir duruş sergileniyor” Gazze’de yaşanan acıların dindirilmesi için kolektif bir duruş sergilenmesi gerektiğine vurgu yapan Safadi, “Bir plan dahilinde hareket etmek ve bağımsız, egemen bir Filistin Devleti’ni kabul etmek gerekiyor. Özellikle Batı Şeria ve Gazze’yi de içine alacak şekilde ve başkenti Kudüs olacak şekilde bir planı devreye sokmak ve yeniden inşayı sağlamak gerekiyor. Eğer buradaki acılara göz yummaya devam edersek gerçekten 2,3 milyonun her şeyi kaybettiğini göreceğiz. Herkesin aile üyelerini, hastanelerin, okulların, ibadethanelerin ve kiliselerin kaybolduğunu göreceğiz” ifadelerini kullandı.