POLİTİKA - 15 Ekim 2024 Salı 13:22

Bakan Fidan: “İsrail hükümetinin ve onu destekleyenlerin bir bedel ödemesi şart”

A
A
A
Bakan Fidan: “İsrail hükümetinin ve onu destekleyenlerin bir bedel ödemesi şart”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği katliamlara rağmen ekonomik, askeri ve politika olarak herhangi bir bedel ödemediğini belirterek, “İsrail hükümetinin ve onu destekleyenlerin bir bedel ödemesi şart” dedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Ürdünlü mevkidaşı Ayman Safadi, AK Parti Genel Merkez binasında düzenlenen “Filistin’in Geleceği” adlı konferansta konuştu.

“70 yıldır gözümüzün önünde gerçekleşen bir trajedidir”

Bugün Gazze’de karşı karşıya kalınan trajedinin yeni bir trajedi olmadığına değinen Fidan, “70 yıldır gözümüzün önünde gerçekleşen bir trajedidir. Uluslararası, Arap ve İslam camiası maalesef güçsüz kalmış ve bu trajediyi bitirme konusunda başarısız olmuştur. Son 70 yıldır bölgede yaşayan insanlar ızdırap çekmekte ve hepimiz Filistin konusu nedeniyle bir utanç duyuyoruz. Bu trajedi 7 Ekim’den bu yana yeni bir form aldı ve hiç kimse böyle bir şeyin tahayyülünde bile değildi. İş artık soykırıma geldi. Bir soykırım gözümüzün önünde meydana gelmekte ve uluslararası camia bunu durdurma noktasında yaramamakta ve çaresiz kalmaktadır” diye konuştu.

“42 bin insan bilinçli ve sistematik bir şekilde hedef gözetmeksizin gerçekleştirilen saldırılarda hayatını kaybetti”

Gazze’de çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 42 bin insanın bilinçli ve sistematik bir şekilde hedef gözetmeksizin gerçekleştirilen saldırılar sonucunda hayatını kaybettiğini hatırlatan Fidan, “Savaş terminolojisine baktığınız zaman bu kişiler İsrail askerleri tarafından hedef alınıyor. Bazı askeri analistler çok fazla kadın ve çocuk öldürüldü çünkü yapay zeka tarafından hedef belirlemesi yapıldı diye söylüyorlardı. Yapay zeka ’vurun’ diyor, makine öldürüyor dediler. Kendilerinin ortaya koyabilecekleri en güzel ve en iyi bahane bu zaten, başka bir şey yok. Bu da insanlık değerlerine yapılan bir başka saygısızlık” değerlendirmesinde bulundu.

“Soykırım yapıldığının altını kalın çizgilerle çizmeliyiz ve hiçbir zaman unutmamalıyız”

Bakan Fidan, Filistin meselesinin kökenine gidilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Bununla alakalı çok şey söyleniyor ama çok az şey yapılıyor. Soykırım yapıldığının altını kalın çizgilerle çizmeliyiz ve hiçbir zaman unutmamalıyız. Bizlerin bu neden eyleme geçmesi lazım. İkinci nokta ise soykırımdan daha büyük bir trajedi daha var, bu da uluslararası camianın takındığı tavır. Uluslararası camia ve sistem tamamıyla çökmüştür ve bu da görmüş olduğumuz bir sınav oldu ve sınavın sonucunda son 1 yıldır sistem çöktü” ifadelerini kullandı.

“Dünya 5’ten büyük dedik ve her zaman demeye de devam edeceğiz”

Gazze’de yaşanan katliamın uluslararası camia tarafından belli bir azınlığın faydasına olacak şekilde tasarlandığının kanıtı olduğunu söyleyen Fidan, “Dünya 5’ten büyük dedik ve her zaman demeye de devam edeceğiz. Bu noktada uluslararası sistemin temel problemi budur. Bunu çözmemiz gerekiyor ancak bu çözülene kadar Gazze’de yaşanan benzer problemlerin tekrar yaşanacağını göreceğiz. Ukrayna’da ve Afrika’da binlerce insan hayatını kaybediyor. Yüz binlerce insan dünyanın dört bir tarafında açlık çekiyor çünkü uluslararası sistemin tercihleri var ve bazın azınlıkta olan imtiyazlı ülkelerin öncelikleri doğrultusunda gidiyor. Sistemin çöküşü, soykırım ve uluslararası camianın işe yaramamasını durdurmamız lazım. Özellikle batıdaki ülkelerin halkları her şeye tamam demiyor. Bizim orada da dostlarımız var. Oradan da biliyoruz ki insanlar da buna karşı ama uluslararası sistem maalesef buradaki soykırımı durdurma konusunda adım atmıyor. İnsanlar ellerinden geleni yapıyorlar, bu suça ortak olmuyorlar. Son aylarda bazı Avrupa ülkelerinin ön plana çıktığını görüyoruz. Filistin Devletini tanıyorlar. İspanya, Slovenya, İrlanda ve Norveç aldığı tanıma kararlarıyla gerçekten asil ülkeler” dedi.

“Netanyahu kendisi adına son 20 yıldır başarılı bir sistem oluşturdu ve iki devletli çözümü bölgede bile unutturdu”

En baştan beri bölgedeki çözümün iki devletli yapıdan geçtiğinin altını çizdiklerini kaydeden Fidan, sözlerine şöyle devam etti:

“İki devletli çözüm, Filistin ve İsraillilerin güvenliği için elzemdir. Bölgede İsrail halkına sorduğunuz zaman onlar da Filistin halkına bunun verilmesi gerekiyor diyor. Biz dostlarımızla birlikte son 1 yıl içerisinde iki devletli çözüm için çok çalışıyoruz. Netanyahu kendisi adına son 20 yıldır başarılı bir sistem oluşturdu ve iki devletli çözümü bölgede bile unutturdu. İki devletli çözüm gerçekleşmediği müddetçe bölgesel krizlere neden olacak. Bunu durdurabilmemiz ve çatışmanın bölgeye yayılmaması için adil bir şekilde meseleyi ele almamız ve iki devletli çözümü getirmemiz lazım. Biz her zaman bunun altını çiziyoruz ama Netanyahu hükümeti uzun zamandan bu yana Filistinlilere devlet verme niyetini göstermiyor. Mevcut durumu İsrail’in güvenlik meselesiymiş gibi göstermeye çalışıyor. Biz, İsrail ve halkının, gelecek nesillerin güvenliğinin olabilmesi için iki devletli çözüme ihtiyacınız var ve bu tek çözüm opsiyonudur diyoruz. Filistinlilerin kendi egemenlikleri olursa ancak bu gerçekleşebilir. Şu anda biz uluslararası camianın tamamına bir çağrı yapıyoruz. İki devletli çözümü lütfen benimseyin ve bunun için bastırın. Bunu da elinizden gelenin en iyisiyle yapın. Dostlarımız ve uluslararası camia sayesinde BM’ye bağlı 150’nin üzerinde ülke Filistin Devletinin tanınması yönünde bir karar aldı ve Filistin BM’de artık temsil ediliyor. Genel Kurul’da diğer ülkelerin temsilcileriyle oturuyor. Bu tarihi bir başarıdır.”

“Kahire’deki ilk zirvede Avrupa ülkelerinin ateşkes kelimesini kabul etmediğimizi gördük”

Birkaç ülke haricinde neredeyse her ülkenin Gazze’de derhal bir ateşkes, çok hızlı bir şekilde Gazze’ye ulaştırılacak insani yardımlar ve iki devletli çözümde mutabık olduğunu ifade eden Fidan, “Evrensel olarak ülkeler tarafından kabul edilmiş olan soykırıma karşı bütün devletlerin mutabık olduğu bir husus. Bizim için problem şu; bunu nasıl yürürlüğe koyacağız ve uygulayacağız. Bu pozisyona gelebilmek ve bütün ülkeleri bu 3 gerçeği kabul etmeye ikna edebilmek çok zordu. Savaş başladıktan yaklaşık 1 ay sonra Kahire’de ilk bölgesel zirve gerçekleştirildi. Hem bölgeden hem Avrupa’dan hem de diğer ülkelerden liderler geldi. 20 bakan tek bir oda tartışmalara başladığımızı ve bu zirvenin nihai bildirgesi üzerinde mutabık kalmaya çalıştığımızı çok iyi hatırlıyorum. Biz Avrupa ülkelerinin ateşkes kelimesini kabul etmediğimizi gördük. Kimse ateşkes kelimesini bu bildirgenin içine derç etmek istemedi” ifadelerine yer verdi.

“ABD’deki iki kanat da bu soykırımı durdurmak için herhangi bir şekilde fayda sağlamıyor”

ABD’nin kör bir şekilde İsrail’in planını desteklediğini ve bölgede çözüm konusunda yapılan işi daha güç hale getirdiğine vurgu yapan Bakan Fidan, “ABD sadece bölgeyi değil aynı zamanda uluslararası sistemi domine ediyor ve veto gücüne de sahip. Şu anda ABD’de de İsrail politikaları ile ilgili iki kanat. Bunlardan bir tanesi İsrail sınırlarının genişletilmesini savunuyor. İsrail ne yaparsa yapsın desteklemek istiyorlar fakat iki devletli çözümü destekleyen bir grup da var ama İsrail’in soykırım yapmasını engelleyecek hiçbir şey yapmıyorlar. Bu iki kanat bu soykırımı durdurmak için herhangi bir şekilde fayda sağlamıyor. Sürekli olarak protestolar gerçekleştiriyorlar ama bu da açıkçası hiçbir şeye değmiyor. Bu hepimiz için çok büyük bir husus ve hepimiz bunun farkında olmamız lazım. Maalesef, Avrupa’daki bazı ülkeler ABD’nin pozisyonu yüzünden ABD’nin politikalarını destekliyorlar ve herhangi bir soru sormadan bunu yapıyorlar” açıklamasında bulundu. Tek bir kamyonun bile Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye geçemediğini söyleyen Fidan, Filistinli insanlara gönderilen her türlü insani yardımın Mısır’ın El-Ariş kentinde durdurulduğuna dikkati çekti.

“İsrail hükümetinin ve onu destekleyenlerin bir bedel ödemesi şart”

“Ne söylersek söyleyelim oradaki trajediyi bir zerre anlatmaya yetmez” diyen Fidan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Elimizden geleni yapmalıyız, yorulmadan, bıkmadan çok çalışmalıyız ve insani yardımın oraya girebilmesi için her şeyi yapmamız lazım. Bu insanlığın bir numaralı önceliği olmalıdır. BM Genel Sekreteri de oradaki insani krizden dolayı oldukça endişeli. UNRWA bir BM kuruluşu, Netanyahu hükümeti tarafından bir terörist organizasyon olarak kabul ediliyor ve ona da saldırıyorlar. Kelimelerin ve diplomasinin artık sınırına geldik diye düşünüyorum. Uluslararası camianın artık hukuk yoluna başvurması, İsrail’in boykot edilmesi ve daha fazla desteklenmemesi gerekiyor. Her ne alanda olursa olsun uluslararası camianın desteği kesmesi gerekiyor. İkinci aşamaya geçmemiz lazım, eğer geçemezsek İsrail soykırıma devam edecek. İsrail şu anda bir ekonomik, askeri ve politika olarak herhangi bir bedel ödemiyor. Netanyahu hükümetinin bedel ödememesi durumunda her hangi bir şekilde süregelen soykırımı durdurmamız mümkün değil. Dolayısıyla, İsrail hükümetinin ve onu destekleyenlerin bir bedel ödemesi şart.”

“Uluslararası medya artık daha çok Lübnan’a odaklanmaya başladı”

Netanyahu hükümeti tarafından savaş çığırtkanlığının devam etmesinin ve savaşın Lübnan’a sıçramasının Gazze’yi unutmaya sebebiyet vermemesi gerektiğini kaydeden Fidan, “Böyle bir tehlike de var. Uluslararası medya artık daha çok Lübnan’a odaklanmaya başladı. Bu savaş belki başka alanlara da sıçrayabilir. Lübnan’daki savaşın Gazze’yi unutturmasını engellemeliyiz” diye konuştu. Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi ise İsrail’in Batı Şeria ve Lübnan’da sürekli savaş suçu işlediğine dikkati çekerek, bir ülkenin bu tür sorumsuzluktan sonra cezalandırılmadığının görüldüğünde o zaman hukukun uygulanmadığının söylenebileceğini kaydetti.

“Orta Doğu üstüne düşen görevi yapmadı”

Ukrayna’da uygulanan uluslararası hukukun Gazze’de ve Lübnan’da neden uygulanmadığına değinen Safadi, “Durum aynı değil, Gazze’nin bir devlet olduğu konusunda mutabık değiliz diyorlar. Biz buranın bir devlet olduğunu düşünüyoruz ve uluslararası hukukun çiğnendiği ve toprakları işgal altında olan bir devletten bahsediyoruz. Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın egemenliğini de hiçe sayıyor. Sürekli olarak masum insanlara saldırıyor ve hayatlarından ediyor. Orta Doğu üstüne düşen görevi yapmadı. İsrail’in uluslararası hukuk nezdinde sorumlu gösterilememesi büyük bir problem. Şu anda uluslararası mahkemelerde İsrail soykırım suçuyla yargılanıyor. Dünyanın bunu görmezden gelmesi ve hukukun en hızlı biçimde insani yardımların İsrail tarafından engellenmesi hukuki bir sorundur. İsrail’in yargılanması gerekmektedir. Bir sonraki savaşta yine insan hakları çiğnendiğinde geç olabilir çünkü uluslararası hukuk gereğini yerine getirmiyor” dedi.

“Gazze’de yaşanan acının dindirilmesi için kolektif bir duruş sergileniyor”

Gazze’de yaşanan acıların dindirilmesi için kolektif bir duruş sergilenmesi gerektiğine vurgu yapan Safadi, “Bir plan dahilinde hareket etmek ve bağımsız, egemen bir Filistin Devleti’ni kabul etmek gerekiyor. Özellikle Batı Şeria ve Gazze’yi de içine alacak şekilde ve başkenti Kudüs olacak şekilde bir planı devreye sokmak ve yeniden inşayı sağlamak gerekiyor. Eğer buradaki acılara göz yummaya devam edersek gerçekten 2,3 milyonun her şeyi kaybettiğini göreceğiz. Herkesin aile üyelerini, hastanelerin, okulların, ibadethanelerin ve kiliselerin kaybolduğunu göreceğiz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman ADYÜ’de Erasmus Günleri etkinliği düzenlendi Adıyaman Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörlüğü tarafından Avrupa Birliği Erasmus+ programı kapsamında Erasmus+ programının tanınırlığını artırmak ve öğrencileri bu programdan yararlanmaya teşvik etmek amacıyla “Erasmus Days” etkinliği düzenlendi. Adıyaman Üniversitesi (ADYÜ) Gençlik Meydanında düzenlenen etkinliğe Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Aydın, Rektör Yardımcısı aynı zamanda ADYÜ Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Prof. Dr. Selcen Yüksel Perktaş, Üniversite Genel Sekreteri Doç. Dr. Mahmut Gürsoy, fakülte dekanları, yüksekokul müdürleri, üniversite akademik ve idari çalışanları ile öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan etkinliğin açılış konuşmasını ADYÜ Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Prof. Dr. Selcen Yüksel Perktaş yaptı. Konuşmasında Erasmus+ programı ve uluslararası ilişkiler genel koordinatörlüğünün çalışmaları hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Yüksel Perktaş, Erasmus Days etkinlikleriyle öğrencilere programı tanıtmak ve öğrencilerde farkındalık oluşturarak Adıyaman Üniversitesi’nin uluslararasılaşmada görünürlüğünü artırmak istediklerini söyledi. Prof. Dr. Yüksel Perktaş, “Adıyaman Üniversitesi Erasmus+ Kurum Koordinatörlüğü 2028 dönemi sonrası bütçesini yüzde yüz kullanarak, 2024 yılı KA131 bütçesini iki katına çıkarmayı başarmıştır. Bin 500’e yakın uluslararası öğrenciye sahip üniversitemiz uluslararasılaşma yolunda hızlı adımlar atarak hanesine farklı proje türlerini de kazandırmıştır. Başarıyla tamamlanan yürütücü kurum ve ortak olduğumuz KA210 projeleri ile yürütücüsü olduğumuz KA220 projeleri bunun güzel örnekleridir” diye konuştu. Etkinlikler, Bakü Müzik Akademisinden Zuleykha Usubova’nın piyano resitali, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü halk oyunları topluluğu tarafından gerçekleştirilen halk oyunları gösterisi, stantların gezilmesi ve fotoğraf çekimleri ile devam etti. Program, sertifika ve teşekkür belgelerinin takdiminin ardından son buldu.
Malatya Sadıkoğlu: "Depremzedelerin GSS borçları silinmeli" Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, mücbir sebep halinin devam ettiği il ve ilçelerdeki depremzedelerin biriken Genel Sağlık Sigortası (GSS) prim borçlarının silinmesini talep etti. Türkiye’de herhangi bir sosyal güvencesi bulunmayanların, sağlık hizmetinden yararlanabilmeleri için ‘Yeşil kart’ yerine getirilen Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulaması kapsamında borcu olan 9 milyondan fazla kişi, yeni bir düzenleme yapılmazsa 1 Ocak 2025’ten itibaren sağlık hizmetinden yararlanamayacak. “Depremzede vatandaşlarımızın bu borcu ödeyecek gücü yok" Önceki ay Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın katılımıyla Ankara’da TOBB binasında düzenlenen İş Dünyası İstişare Toplantısında söz alarak konuyu gündeme taşıyan Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, deprem bölgesinde yaşayan ve GSS borcu bulunan vatandaşların borcunun silinmesi talebini yineleyerek, “İş yerini kapatmak zorunda kalan esnafımızın, çiftçimizin, işsizlerin, iş bulamayan yeni mezunların Genel Sağlık Sigortası kapsamında prim borçları bulunmaktadır. 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız asrın felaketi sonrası GSS kapsamına giren vatandaş sayısı katlanarak arttı. SGK, yaklaşık 9 milyon kişiye biriken GSS prim borçları için mesaj göndererek ödemeleri talep etmeye başladı. Borçlarını ödeyemeyenlere e-haciz işlemi başlatılacağı duyuruldu. Yeni bir düzenleme yapılmazsa da 1 Ocak 2025’ten itibaren sağlık hizmetinden yararlanamayacaklar. Ülke olarak zorlu ekonomik koşullarla mücadele ederken, özellikle de deprem bölgemizin durumu ortadayken yüzbinlerce vatandaşımızın bu borçları ödeyecek gücü yoktur. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde alınan bu kararın yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Önceki ay Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın katılımıyla Ankara’da TOBB binasında düzenlenen İş Dünyası İstişare Toplantısında söz alarak talebimizi sayın bakanımıza hem sözlü olarak hem de dosya ile iletmiştim. Bir kez daha belirtmek istiyorum; Mücbir sebep halinin devam ettiği Malatya, Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman illeri ile Gaziantep’in İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde yaşayan GSS borcu bulunan vatandaşlarımızın borçlarının affedilmesini talep ediyoruz. Konuyla ilgili resmi talep yazımızı Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere ilgili bakanlıklara gönderdik, takipçisi olacağız” diye konuştu.
Konya AK Parti Konya’da kongre süreci başladı AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı, 8. Olağan Kongre sürecinin başladığını belirterek, "Çeyrek asra yaklaşan bir süreçte ilçelerimizle beraber bugüne kadar olduğu gibi bu dönem de inşallah bu kardeşlik hukukunu koruyarak, coşkuyu arttırarak bu heyecanı büyüttüğümüz bir süreç olacak" dedi. İl Başkanı Angı, AK Parti Konya İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında kongre süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu. Başkan Angı, 8. Olağan Kongre sürecinin başladığını belirterek, "Kısmet olursa cumartesi günü Güneysınır, Akören, pazar günü de Ereğli ile beraber 31 ilçemizin kongrelerini yapmaya başlayacağız. Kongrelerimizin başta ilçelerimiz, ilimiz olmak üzere ülkemiz için hayırlı olmasını diliyoruz. Merkez Karar Yönetim Kurulumuzun aldığı kararla beraber Türkiye genelinde delege seçimleri ve geçtiğimiz hafta itibariyle de nüfusu 5 binin üzerinde olan beldeler, büyükşehirlerde artık beldeler kalmadı ve ilçelerle beraber Aralık ayı sonuna kadar kongrelerin tamamlanması, daha sonra İl Kongreleri, kısmet olursa da Nisan 2025’de büyük kongreyle beraber AK Parti kongre sürecini tamamlamış olacak" dedi. "Bu dönem de kardeşlik hukukunu koruyarak, coşkuyu arttırarak bu heyecanı büyüttüğümüz bir süreç olacak" Kongrelerin partiler için önemli olduğunu ifade eden Başkan Hasan Angı, "Bir taraftan hem mevcut arkadaşlarımızın performanslarının değerlendirildiği, bir kısmın görevine devam edeceği, bir kısım yerlerde de değişiklikler olacağı hem de yönetim kurullarımızda da o güçlenmenin ortaya çıkmasıyla yeni bir döneme de heyecanla yol yürümek. Bundan önce 7 kongremizi gerçekleştirmiştik. 8. kongre yani 23 yılda epey bir zaman geçti. Çeyrek asra yaklaşan bir süreçte ilçelerimizle beraber bugüne kadar olduğu gibi bu dönem de inşallah bu kardeşlik hukukunu koruyarak, coşkuyu arttırarak bu heyecanı büyüttüğümüz bir süreç olacak. Tabii kongre süreçlerine paralel olarak da geçtiğimiz ay Türkiye Buluşmaları olarak tüm Türkiye genelindeki şehirlerde bakanlarımız, merkez karar yönetim kurulu üyelerimiz, milletvekillerimizle beraber sahadaydık. Aynı şekilde şu anda Cumhurbaşkanımıza benim bir mesajım var diyen hemşehrilerimizin ilçe merkezlerinde açılan Ak Noktalar ve stantlara şeffaf sandıklarımızı kuruyoruz, orada mektuplarını yazabilecekler ve bunlar direkt genel merkeze göndereceğimiz, bizim açıp okumayacağımız, vatandaşımızın direkt mesajını genel başkanımıza, Cumhurbaşkanımıza iletilmesi için bir yöntem. Yani sahayı bilmek, sahanın taleplerini direkt almak adına genel başkanımızın siyasetinin temeli insan odaklı, toplumun değerleriyle bütünleşmiş bir siyaset anlayışı ki AK Parti’yi kuran zaten milletti, onun için 22 yıllık iktidarda bu ülkeye hizmet etme noktasında Ak kadrolar ile yol alınıyor. Cumhur İttifakı’nın güçlü yapısı içinde inşallah bu devam edecek. Vatandaşımızın AK Parti iktidarından beklentilerini, Cumhurbaşkanımıza özel mesajları varsa bunları iletme fırsatı olacak. Ayrıca parti mensuplarımızın da yine delegelerimizin 5 soruda verecekleri cevaplarla genel siyasetimizi, parti politikalarımızı, hükümetten beklentileri de görme fırsatı bulacaklar. Yine bunlar da aynı şekilde genel merkezimize iletilip, genel merkezimizce değerlendirilecek başlıklar. Bizler de il teşkilatından tüm yönetim kurulu arkadaşlarımızla beraber, çünkü her biri ilçe koordinatörü ve kongre komisyonu olarak yürütmedeki arkadaşlarımızla beraber bir görev dağılımı içinde de eksiksiz bir şekilde bu kongre sürecini tamamlamak, AK Parti’nin kimliğine, kişiliğine yakışan bu çalışmaları da yerli yerinde ortaya koyabilmek. Ben bu vesileyle tüm kademelerde görev yapmış arkadaşlarımızın, ana kademelerimiz, kadın kollarımız, gençlik kollarımız, mahalle başkanlarımız, sandık kurullarında görev yapan kardeşlerimiz, tüm üyelerimize ve hassaten de tüm hemşehrilerimize teşekkür ediyorum. İlk günden itibaren AK Parti’ye, bu kutlu yürüyüşe hep destek oldular. Her seçimde ellerinden gelen en büyük desteği verdiler. Genel başkanımıza, Cumhurbaşkanımıza olan muhabbetlerini görüyoruz, takip ediyoruz. Ülkemizin son yıllarda yaşadığı birçok zorluklara rağmen bunların aşılabilmesi için güçlü bir iradeye ihtiyaç olduğunu, bu iradenin de Cumhurbaşkanımızda olduğunun farkında aziz milletimiz" diye konuştu.