Yerel Haberler
Mersin
30 Kasım 2024 Cumartesi - 16:08 Türkiye Oryantiring Şampiyonası 1. Kademe Yarışı Mersin’de başladı Türkiye Oryantiring Şampiyonası 1. Kademe Yarışı Mersin’de başladı. Mezitli ilçesine bağlı Akarca Mahallesi’nde düzenlenen yarışmada, 491’i kadın bin 229 sporcu mücadele etti. Türkiye Oryantiring Federasyonu 2024 faaliyet programında yer alan Türkiye Oryantiring Şampiyonası 1. Kademe Yarışması, Huköy tesislerinde oluşturulan parkurda gerçekleştirildi. 32 şehirden 90 kulübün katıldığı yarışmada, 491’i kadın, 738’i erkek olmak üzere bin 229 sporcu birbirlerine üstünlük sağlamaya çalıştı. Sporcular, ormanlık alanda oluşturulan parkurda zor şartlar altında kıyasıya mücadele etti. Şampiyonada yarın şehir merkezinde sürat yarışı yapılacak. Türkiye Oryantiring Federasyonu Başkanı Atilla Güler, şampiyonaya katılan sporculara başarılar diledi. Federasyonun 16 Ekim’de yapılan seçiminde başkanlığa seçildiğini hatırlatan Güler, "Çok güzel bir ortamda, çok güzel bir havada düzenlenen bu ilk etap orman yarışında sporcularımız buradaki orman yarışını müteakip yarın da şehir merkezinde sürat yarışı yapacaklar. Geniş bir portföyde; yani 8-10 yaşından 65 ve üstü yaşa kadar yaklaşık bin 229 sporcunun iç içe yaşayıp koştuğu çok güzel bir ortam. Mutluluk duyuyoruz. Kendilerine teşekkür ediyoruz" dedi. "Dijital bağımlılıktan kurtulmak için çok güzel bir ortam sunuyoruz" Oryantiring sporu ile sporculara çeviklik, inisiyatif kazanma, ani kararlar verebilme, yön bulabilme yeteneklerini geliştirmenin yanında insanları doğayla buluşturduklarını ifade eden Güler, "Özellikle de kötü alışkanlıkların yanında dijital bağımlılıktan kurtulmak için çok güzel bir ortam sunuyoruz. Bakın kimsenin elinde cep telefonu yok. Hiç kimse cep telefonuyla uğraşmıyor. Sporculara, yarışmaları bitene kadar da kullanım yasağı var. Dolayısıyla burada centilmen bir yarışmanın içerisinde aynı zamanda okullarda eğitim öğretimle ilgili anlatılmaya gayret gösterilen doğanın tanıtılması ve korunmasını burada uygulamalı olarak yapıyoruz" diye konuştu. "Hepsinin parkur süreleri ve parkur uzunlukları birbirinden farklı" Yarışmaya katılan sporcuların grupları hakkında bilgi veren Güler, "Bütün bu yarışmacılar çeşitli parkurlarda hep beraber koşacaklar. Tabii bunların yarışma süreleri ve parkurları birbirinden farklı. Yani 16 yaşında kız erkek dahi olmak üzere hepsinin parkur süreleri ve parkur uzunlukları birbirinden farklı. Ama hiç kimse de birbirini görmeden ormanın içerisine koşacaklar, yarışmalarını tamamlayacaklar" dedi. "Kitlesel bir spor haline getireceğiz" Temel düşüncelerinin, ’Türkiye’de oryantiring sporunu tanıt, sevdir, uygulat’ olduğunu vurgulayan Güler, şöyle devam etti: "Bizim bütün gayretimiz; 81 ilde bu sporu, bu branşı mutlaka tanıtacağız sevdireceğiz. Tabii önce yerel yönetimlerden, baştan itibaren halka doğru inerek, ailelerimizi çocuklarıyla beraber bu konunun içerisine çekmek bizim için en büyük başarı olacak. Önce yerel olarak yapılacak olan yarışlarda toplu olarak katılımları sağlayacağız. Daha sonra da bunların hepsinin sporcu olarak koşumunu sağlayacağız. Aile desteği olmadığı takdirde çocukların bu konulara başarılı olarak devam etmesi mümkün olmuyor. Dolayısıyla biz öncelikle ailelere bu konunun içerisine çekerek, aile topluluklarıyla beraber yapacağımız etkinliklerde bu yerel çalışmalarda bu başarıyı sağlayacağız ve mutlaka kitlesel bir spor haline getireceğiz." Yarışmacılardan 12 yaşındaki Bilge Durak da oryantiring sporu hakkında bilgi vererek, "Oryantiring sporu ormanlık alanda veya şehir merkezinde oluyor. Start bölgesinde bir harita alıyoruz, daha sonra ormanda koşarak hedefleri bulmaya çalışıyoruz. Sprint yarışları kısa mesafe oluyor, genelde 1 kilometreye yakın oluyor. Orman yarışlarıda genelde 2,5 kilometre oluyor" diye konuştu.
MTOSB Başkanı Tekli: "TEKNOFEST Türkiye’nin geleceğidir"
03 Ekim 2024 Perşembe - 12:24 MTOSB Başkanı Tekli: "TEKNOFEST Türkiye’nin geleceğidir" Adana’da gerçekleştirilen TEKNOFEST’in açılışına katılan Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTOSB) Başkanı Sabri Tekli, "TEKNOFEST Türkiye’nin geleceğidir" dedi. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ana yürütücülüğünde, kamu kuruluşları, teknoloji devleri, üniversiteler ve medya kuruluşlarının da aralarında olduğu 128 kurumun katılımıyla Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda düzenlenen Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST Adana, geniş katılım ile kapılarını açtı. Açılışa katılan MTOSB Başkanı Tekli, TEKNOFEST Adana’nın gençliğin önünü açacak önemli bir festival olduğunu söyledi. Türkiye’de milli teknolojinin geliştirilmesi konusunda kritik rol oynayan birçok kuruluşun paydaşlığıyla düzenlenen TEKNOFEST’in bölgede gerçekleştirilmesinin, geleceğin teminatı çocuklardaki girişimci ruhu ortaya çıkarması adına büyük önem taşıdığını ifade eden Tekli, şöyle devam etti: "TEKNOFEST Türkiye’nin gelecek kuşaklarının fikirlerini hayata geçirdiği inanılmaz bir organizasyon. Bu sadece bir festival olarak değil, Türk gençliğinin geleceğine şekil veren bir gençlik hareketi olarak değerlendirilmeli. Daha festivalin ilk gününde binlerce öğrenci festival alanını doldurarak ufuklarını genişletmişlerdir. Bugün sadece ziyaretçi olarak TEKNOFEST’e katılan gençlerimiz ilerleyen yıllarda muhakkak katılımcı olarak bu platformda yer alacaklardır. TEKNOFEST Türkiye’nin geleceğidir." "Mersin ve Adana, Çukurova havzası olarak birlikte hareket etmek zorundadır" Festivalin Adana ve Mersin ekonomisini olumlu anlamda etkilediğini belirten Tekli, "Bugün Adana’daki tüm oteller dolmuş, kafileler Mersin’deki otellere yerleşmişlerdir. Bununla birlikte kent ekonomisinde ciddi hareketlilik gözlemlendi. Mersin ve Adana, artık Çukurova havzası olarak birlikte hareket etmek zorundadır. Her iki kentin ekonomisine de ciddi katkılar sağlayan TEKNOFEST’in Mersin’de de gerçekleşmesi en büyük arzumuzdur. Bu anlamda yapılacak her türlü çalışmaya tüm desteğimizi vermeye hazırız" diye konuştu.
Büyükşehir Belediyesi Mersin’e okumaya gelen öğrencilere kucak açıyor
03 Ekim 2024 Perşembe - 11:52 Büyükşehir Belediyesi Mersin’e okumaya gelen öğrencilere kucak açıyor Büyükşehir Belediyesi, Mersin’e okumaya gelen öğrencilere yeni eğitim ve öğretim yılında da kucak açıyor. Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı bünyesindeki yurtlar, kalacak yer sorunu yaşayan öğrencilere hem hizmet kalitesi, hem de aile sıcaklığında barınma imkanı sunuyor. Büyükşehir Belediyesi, üniversite eğitimi için şehir dışından Mersin’e gelen ve kalacak yer problemi yaşayan öğrencilere, bu sene de yurt hizmeti ile kucak açıyor. Öğrenci güvenliği ve konforunun dikkate alındığı yurtlarda, 3-4 kişi kapasiteli odaları, sabah kahvaltısı, akşam yemeği, bireysel ve toplu çalışma alanları, çamaşır ve ütü odası, sıcak su ve wifi gibi öğrencilerin ihtiyaç duyabileceği her türlü imkanı sunuluyor. "En büyük problemlerin başında barınma sorunu geliyor" Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’na bağlı Akdeniz Erkek Öğrenci Yurt Müdürü Azad Saygı, bundukları yurt hizmeti ile öğrencilerin önemli bir ihtiyaçlarını karşıladıklarını belirtti. Yurt imkanlarını anlatan Saygı, "Günümüzde öğrenciler için en büyük problemlerin başında barınma sorunu geliyor. Bizler Büyükşehir Belediyesi olarak merkezde Akdeniz Erkek Öğrenci Yurdu, Gülnar Kız Öğrenci Yurdu ve Gülnar Konuk Evi ile öğrencilerin bu sorununda onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz" dedi. "Engelli bireyler için tek kişilik odalar da mevcut" Öğrencilerin konforlu bir yaşam sürmesi için oda kapasitesini sınırlı tuttuklarını ifade eden Saygı, engelli bireyler için tek kişilik odaların da mevcut olduğunu kaydetti. Öğrencilerin bu dönemlerde ailelerinden uzakta oldukları için duygusal olabileceklerine dikkat çeken Saygı, "Farklı illerden gelen öğrencilerin, aile ve sıla özlemi yaşadıklarını gayet iyi biliyoruz. Bu hususta onlara bir aile ortamı oluşturmaya çalışıyoruz. Her zaman öğrencilerin yanındayız. Öğrencilerin yaşadığı her türlü problemde onlara yardımcı olmayı sürdüreceğiz" diye konuştu. Önal: "Konfor açısından ev tadını veriyor" Mersin Üniversitesi’nde Otomotiv Teknolojisi 1. sınıf öğrencisi İbrahim Önal, Büyükşehir Belediyesinin yurt imkanlarından son derece memnun olduğunu belirterek, "Konfor açısından ev tadını veriyor. Odalarımız en fazla 4 kişilik; daha önce başka yurttaki odalarda 7 kişi kalıyorduk" dedi. Mersin Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği hazırlık sınıfı öğrencisi Hüseyin Altun da yurda başvurmasının ardından hemen dönüş sağlandığını ifade ederek, "Odalarımız kalan kişi sayısı az ve çalışma ortamı gayet ferah. Personel güler yüzlü. Yemek ve çamaşır konusunda hiç sıra beklemedim. Burası bir öğrenci için gerçekten yaşanabilir bir yer ve asla evi aratmıyor. Burada gönül rahatlığıyla kalıyorum. Güvenlik ve hijyen anlamında da hiçbir endişem olmuyor" diye konuştu. Mersin Üniversitesi Otomotiv Teknolojisi 1. sınıf öğrencisi Silifkeli Mert Aslan ise başka bir yurttaki kısa deneyiminin ardından Büyükşehir Belediyesinin yurduna başvurduğunu kaydetti. Yurdun sunduğu imkanlardan bahseden Aslan, "Şehir dışından gelecek öğrenciler varsa, buranın çok güzel imkanları var. Ailelerin de kafası rahat olur" dedi.
Yörük çocuklarının TEKNOFEST heyecanı
03 Ekim 2024 Perşembe - 11:38 Yörük çocuklarının TEKNOFEST heyecanı Mersin’in Erdemli ilçesindeki Yörük çadırlarında yaşayan Yörük çocukları, Adana’daki TEKNOFEST Teknoloji Yarışmalarına götürülerek, yerli ve milli teknoloji ürünlerini yakından görmenin heyecanını yaşadı. T3 Vakfı’nın himayelerinde yürütülen ’Bir çocuk gelsin, uçağa dokunsun’ projesi kapsamında Erdemli Belediyesi ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Yörük çocuklarını tespit etti. Kırsal mahallelerden tespit edilen çocuklara, Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara ile İlçe Milli Eğitim Müdürü Yusuf Açıkyörük eşlik etti. Öğrenciler konvoy halinde Adana’ya, TEKNOFEST Teknoloji Yarışmalarına götürüldü. Kızılelma’dan Akıncı’ya, Hürkuş’tan SOLOTÜRK’e kadar teknolojide gelinen son gelişmeleri gören öğrencilerin mutlulukları gözlerine yansıdı. T3 Vakfı’na teşekkür eden Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara, gelecek nesiller için çalıştıklarını vurguladı. Başkan Kara, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün övgüsüne mazhar olan Yörükler’in çadırında duman tütsün diye gayret ediyoruz. Bir çocuk gelsin projesi kapsamında komşu ilimiz Adana’da düzenlenen TEKNOFEST’e yüzlerce Yörük öğrencimizi belediyemiz olarak götürüyoruz. Onlarla bugün bir aradayız, onlarla bir arada olmaktan da çok mutluyuz. Bu organizasyonda bize bu şansı verdiği için T3 Vakfı’na da teşekkür ediyoruz" dedi. TEKNOFEST Teknoloji Yarışmalarının öğrencilerin vizyonunu geliştireceğini vurgulayan Erdemli İlçe Milli Eğitim Müdürü Yusuf Açıkyörük ise ”TEKNOFEST’in bir çocuk gelsin projesi kapsamında ilçemizde Toroslar’da yaşayan yaklaşık 2 bin 25 öğrencimizi, Yörük çocukları TEKNOFEST’te adı altında TEKNOFEST ile buluşturacağız. Çocuklarımızın TEKNOFEST’e giderek, orada milli teknoloji hamlesi kapsamında yapılan çalışmaları yerinde görmesi, öğrencilerimizin vizyonunu geliştireceğini düşünüyoruz. Bu kapsamda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Çocukların heyecanı gözlerine yansıdı Çok heyecanlı olduğunu söyleyen öğrencilerden Sude Naz Kılbaş, “Hayalim yazılımcı olmak, TEKNOFEST’e gidip ülkemin icat ettiği teknolojik aletleri görmek için çok heyecanlıyım. Akıncı’yı, Kızılelma’yı gördüm. İnsansız hava araçlarını gördüm. Burası harika bir yer” ifadelerini kullandı. Çok mutlu olduğunu kaydeden Celil Mert Yıldız, “TEKNOFEST’e geldim, çok mutluyum. İnsansız araçları gördüm, helikopterleri gördüm teşekkür ederim” şeklinde konuştu. Öte yandan TEKNOFEST Teknoloji Yarışmalarını Yörük çocukları 6 Ekim’e kadar ziyaret edecek.
Kent Orkestrası, 90’ların unutulmaz parçalarını müzikseverlerle buluşturdu
03 Ekim 2024 Perşembe - 11:15 Kent Orkestrası, 90’ların unutulmaz parçalarını müzikseverlerle buluşturdu Mersin Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası, 90’ların unutulmaz parçalarını müzikseverlerle buluşturdu. Orkestra Şefliğini Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuarı Öğretim Görevlisi Dr. Duygu Deniz Demirel’in üstlendiği konserde, 90’lı yıllara damgasını vuran pop şarkıları kendi aranjmanları ile yeniden yorumlandı. Kent Orkestrası, Türk halkının gönlünde taht kuran, efsane şarkıların seslendirildiği ’90’lar Türkçe Pop Konseri’ konseptiyle sahne aldı. Kent Orkestrası, Mezitli Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konserde nostalji rüzgarı esterdi. Kimi zaman ağlatan kimi zaman eğlendiren nostalji rüzgarının estiği akşamda, salonu dolduran kalabalık, sık sık orkestraya alkışlarla ederek, parçaları hep bir ağızdan seslendirdi. "Salonun coşkusuyla güzel bir konser ortaya çıktı" Kent Orkestrası Sorumlusu Ali Özgen Erkoç, eğlenceli ve oldukça keyifli bir konser geçirdiklerini belirterek, "Konserde biraz nostalji yapalım ve 90’lara dönelim istedik. Eğlenceli bir konser oldu. Herkesin bildiği şarkılar olduğu için parçaları hep bir ağızdan söylemiş, seslendirmiş olduk" dedi. Mersin Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde Kompozisyon Bölümü Öğr. Gör. Dr. Duygu Deniz Demirel de konserin parça düzenlemesini kendisinin yaptığını ifade ederek, "Etkinliğimiz, Senfonik 90’lar pop konseriydi. Etkinlikte enerji tavandı. Salonumuz dopdoluydu. Bu da müzisyen arkadaşlarımızı ve bizleri daha da coşturdu. Parçalarımızın enerjisi de yüksekti. Kent Orkestrası zaten çok iyi müzisyenlerle dolu Müzisyenlerimizin yeteneği ve salonun coşkusuyla güzel bir konser ortaya çıktı. Herkesin keyif aldığını düşünüyorum" diye konuştu. "Biz zaten 90’lar çocuğuyduk, eskiye gittik" Konseri izleyen Nilgün Deniz, etkinliği çok güzel bulduğunu dile getirerek, "Çok nostaljikti. Bizi eskilere götürdü ve çok mutlu olduk" dedi. Müzikseverlerden Öner Özpolat da duygularını, "Biz zaten 90’lar çocuğuyduk, eskiye gittik. Nostalji oldu. Bizim için çok iyi oldu. Bütün şarkılara eşlik ettik. İlk defa böyle bir etkinliğe katılıyorum, çok beğendim" şeklinde açıkladı. Etkinliğe eşiyle birlikte katılan Sabriye İpek ise özledikleri şarkıları konser sayesinde yeniden dinleme imkanı bulduklarını kaydetti.
Beypazarı’nda ’Mersin rüzgarı’ esti
03 Ekim 2024 Perşembe - 10:59 Beypazarı’nda ’Mersin rüzgarı’ esti Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin 27. Uluslararası Beypazarı Festivali’nde kurduğu stant, Ankaralı vatandaşların ilgisiyle karşılaştı. Ankara’nın tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle ünlü ilçesi Beypazarı’nda düzenlenen festivalde adeta ’Mersin rüzgarı’ esti. Büyükşehir Belediyesi, Beypazarı Belediyesi tarafından düzenlenen ve Beypazarı’nın tarihi, kültürel zenginliklerinin bütün dünyayla buluşturulduğu 27. Uluslararası Beypazarı Festivali’ne katılım sağladı. Festivalde Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı ile birlikte Mersinden Kadın Kooperatifi de yer aldı. Festivale katılarak Mersin’in tanıtımına katkı sağlayan Büyükşehir Belediyesi, festivalde kurduğu stant ile de Ankaralı vatandaşların ilgisini çekti. Beypazarı’nın kültürel öğelerini barındıran festivale bu yıl ilk kez katılım sağlayan Büyükşehir Belediyesi, katılımcılardan yoğun ilgi gördü. Büyükşehir Belediyesi standında bir yandan kooperatiflerin ürünleri sergilenirken, diğer yandan ilçelerin anlatıldığı tanıtım kitapçıkları, İllüstratif Mersin Turizm Haritası, saatlik rota gibi materyaller yer aldı. Beypazarı Belediye Başkanı Özer Kasap’ı ziyaret eden Mersin Büyükşehir Belediyesi ekibi, belediyenin çalışmalarını aktardı. Ziyarette, meyve kurutma projesiyle ilgilendiklerini belirten Başkan Kasap ise en kısa süre içerisinde Mersin’e gelerek güneş enerjili kurutma tesisini ziyaret etmek istediklerini kaydetti.
79 yaşındaki İtalyan arkeolog yıllarca kazı başkanlığı yaptığı Yumuktepe’ten kopamıyor
03 Ekim 2024 Perşembe - 10:52 79 yaşındaki İtalyan arkeolog yıllarca kazı başkanlığı yaptığı Yumuktepe’ten kopamıyor Mersin’de 9 bin yıllık geçmişe sahip Yumuktepe Höyüğü’nde büyük bölümü kazı başkanlığı olmak üzere 30 yıla yakın görev yapan 79 yaşındaki İtalyan arkeolog Prof. Dr. Isabella Caneva, 2021 yılında emekli olduktan sonra ekip üyesi olarak kazılara katılmaya devam ediyor. Yıllarını verdiği bölgeden bir türlü kopamayan Prof. Dr. Caneva, "Buraya gelirken evimde gibi hissediyorum" dedi. Arkeoloji dünyasında ayrı bir önemi bulunan Toroslar ilçesindeki Yumuktepe Höyüğü’ndeki kazılara Prof. Dr. Veli Sevin ile beraber 1993 yılında başlayan Prof. Dr. Isabella Caneva, 2000’li yıllarda kazı başkanlığı görevini devraldı. Bu tarihten itibaren 2021 yılına kadar sürdürdüğü kazı başkanlığını emekli olarak gençlere devreden Caneva, ilerlemiş yaşına rağmen halen ekip üyesi olarak kazılara katılıyor. İtalya’nın Bari Aldo Moro Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Giulio Palumbi başkanlığında gerçekleştirilen kazılarda da yer alan Caneva, kendisi için önemli bir yeri olan Yumuktepe Höyüğü’nde çalıştığı sürece ilişkin açıklamada bulundu. Yumuktepe Höyüğü ile tesadüfen tanıştı Yaklaşık 55 yıl önce Türkiye’ye geldiğini belirten Caneva, ilk olarak 1968’li yıllarda Malatya’daki Aslantepe Höyüğü’nde çalıştığını anlattı. Daha sonra jeolog olan eşiyle beraber geçtikleri Ankara’da 2 yıl yaşadıklarını ifade eden Caneva, Yumuktepe ile arkadaşı Prof. Dr. Veli Sevin sayesinde tesadüfen tanıştığını söyledi. Yumuktepe Höyüğü’nü yeniden kazmak isteyen Prof. Dr. Sevin’in kendisine beraber çalışma teklifiyle geldiğini dile getiren Caneva, "Bu tepe daha önce kazıldı ve çok zaman geçti. Ardından teknoloji değişti, aranan sorular da değişti. Beraber çalışmayı teklif ederek, ’Ben milattan önce 2000’den itibaren inceleyeceğim, sen de ondan öncesini’ dedi. Teklifini kabul ettikten sonra 8-9 sene ortak kazı yaptık ve beraber bir kitap yazdık. Sonra ben 2000 yılından beri tek başıma devam ettim" dedi. "Burada bir Arkeopark olmasını istedim" Milattan önce 7000’li yıllara uzanan geçmişiyle Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden olan Yumuktepe Höyüğü’nde Mersin’in tarihinin yer aldığını ama bunun kentte pek bilinmediğini ifade eden Caneva, "Aslında bu çok önemli. Bir şehrin 9 bin senelik tarihinin olması çok önemli. O zaman bunun anlatılması gerekiyordu. Kazılar sürerken Yumuktepe’nin daha fazla kesim tarafından bilinmesi için burada bir Arkeopark olmasını istedim. Bunun için çalışmalara başladım ama üzerinden 20 yıl geçti, hala olmadı. Ama olacak gibi. Arkeopark yanında daha canlı, daha dinamik bir şey istiyordum. O zamanlarda seramik nasıl yapılıyordu, çevre nasıldı, eski tür bitkiler ile yapılan tarım gibi şeylerin olduğu, arkeoloji bilgisi pek olmayan normal insanlara hitap edecek bir yer istiyordum. Yumuktepe Höyüğü’nü anlatmak için değişik bir lisan kullanmamız lazım, daha halka yakın lisan kullanmamız lazım. Bu işin sonuna geldik ve inşallah olacak" diye konuştu. "Hayatım burada geçti" Yumuktepe Höyüğü’nde yaz boyunca sadece 2,5 ay çalıştıklarını ancak tüm yılının höyükle ilgili geçtiğini ifade eden Caneva, "Hayatım burada geçti. Kazılar boyunca sadece 2,5 ay burada kalıyordum ama İtalya’ya gidince hesaplar, başvurular, raporlar, yazılar, kongreler hep Yumuktepe üzerine oluyordu. Hayatım bütün sene buna bağlı geçiyordu. Yaklaşık 31 senedir hayatım Yumuktepe’de geçti. Şimdi gençler çalışıyor. Benim için çok güzel bir şey. Değişik bakış açısı olması lazım. Şimdi beraber çalışıyoruz, karşılaşıyoruz. Değişik fikirler ortaya çıkıyor. Yeni kazı başkanı benim eski öğrencimdi; şimdi büyüdü, o çok kazı yaptı, çok iyi biliyor. Kazı Başkanı Giulio davet etti; gelecek sene de gelmeyi düşünüyorum inşallah. Burada yapabildiğim kadar çalışacağım" dedi. "’Yumuktepe’yi ben mi kazacağım’ dedim" Yumuktepe Höyüğü’nün camia açısından dünyaca meşhur ve bilinen bir yer olduğunu vurgulayan Caneva, "Herkes tanıyor. Ben de Yumuktepe hakkında okudum. Sonra tesadüfen buraya geldiğimde inanamadım, ’Yumuktepe’yi ben mi kazacağım’ dedim. Çok önemli bir yer. Yaşam milattan önce 7000’lerde başlıyor ve Bizans zamanı, Orta Çağ, 13. ve 14. yüzyıla kadar devam ediyor. Yani 9 bin sene hemen hemen kesintisiz devam ediyor. Demek ki ideal bir yerdi" diye konuştu. "Çok rahat ve evimde gibi hissediyorum" Uzun yıllar çalıştığı Yumuktepe Höyüğü ile ilgili düşüncesinin çok pozitif olduğunu dile getiren Caneva, "Ben buraya gelirken evimde gibi hissediyorum. Çok rahat ve evimde gibi. Ve ekibim de aynı şekilde hissediyor. Bu çok önemli bir şey. Bir de bir toplum oldu işçilerle, onların aileleriyle. Bizim o zamadaki genç işçiler şimdi adam oldu, dede bile oldu. Biz yabancıyız ama hiç yabancılık hissetmiyoruz" dedi. "Anne kız gibi, abla kardeş gibi çok uzun süre çok keyifle çalıştık" Prof. Dr. Caneva ile uzun yıllar çalışan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Gülgün Köroğlu da 1993 yılından beri aktif olarak Yumuktepe Höyüğü’ndeki çalışmalara katıldığını söyledi. Başka bir kazı başkanlığını sürdürmesine rağmen Yumuktepe’den kopamadığını belirten Köroğlu, şöyle konuştu: "Burası biraz akademik bir okul gibi bizim için. Arkeolojiyi öğrendiğimiz, sevdiğimiz, dostluklarımızın pekiştiği bir merkez burası. Bunda kazıyı başlatan Prof. Dr. Veli Sevin’in, daha sonra Isabella Caneva’nın günümüze kadar çok çok önemli yeri var. Yani her şeyden önce bir gönül bağı var benim Mersin’e ve Yumuktepe’ye karşı. Onun için de yine geldim. Isabella Caneva ile çok uzun süre çalıştım. 2000 yılından itibaren kazı başkanımızdı. O kadar çok birlikte güzel zaman geçirdik ki; anne kız gibi, abla kardeş gibi çok uzun süre çok keyifle çalıştık. Evinde misafir etti, üniversitesine davet etti. İtalya’da evinde kaldım. Çok keyifli günler geçirdim." "Aklı hep Yumuktepe’de" Isabella Caneva ile 1993 yılında tanışan Mersin Müzesi’nden emekli Yaşar Ünlü ise, ilk kazılarında onlara yardımcı olduğunu söyledi. 1995 yılında bakanlık temsilcisi olarak kazılarda yer aldığını ifade eden Ünlü, "2017’de emekli olunca Isabella Hanım; dostluğumuz o kadar ileriydi ki bana ’Emekli oldun ama bizimle çalışır mısın?’ dedi. 8 yıldır da Yumuktepe’de heyet üyesi olarak çalışıyorum ama artık Isabella Hanım’la aile gibi olduk ekip olarak" diye konuştu. Prof. Dr. Isabella Caneva’nın ülkesine gittiğinde bile Yumuktepe için aradığını anlatan Ünlü, "Yumuktepe’de ne oldu diye arıyor. Kış günü ama yine aklı hep Yumuktepe’de" ifadesini kullandı.
Yıllarca başkanlığını yaptığı Yumuktepe kazılarından kopamıyor
03 Ekim 2024 Perşembe - 10:42 Yıllarca başkanlığını yaptığı Yumuktepe kazılarından kopamıyor Mersin’de 9 bin yıllık tarihi geçmişe sahip Yumuktepe Höyüğü’nde büyük bölümü kazı başkanlığı olmak üzere 30 yıla yakın görev yapan 79 yaşındaki Prof. Dr. Isabella Caneva, 2021 yılında emekli olduktan sonra ekip üyesi olarak halen kazılara katılıyor. Yıllarını verdiği kazılardan bir türlü kopamayan Prof. Dr. Caneva, "Buraya gelirken evimde gibi hissediyorum" dedi. Arkeoloji dünyasında ayrı bir önemi bulunan merkez Toroslar ilçesindeki Yumuktepe Höyüğü’ndeki kazılara Prof. Dr. Veli Sevin ile beraber 1993 yılında başlayan Caneva, 2000’li yıllarda kazı başkanlığı görevini devraldı. Bu tarihten itibaren 2021 yılına kadar sürdürdüğü kazı başkanlığını emekli olarak gençlere devreden Caneva, ilerlemiş yaşına rağmen halen ekip üyesi olarak kazılara katılıyor. İtalya’nın Bari Aldo Moro Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Giulio Palumbi başkanlığında gerçekleştirilen kazılarda da yer alan Caneva, kendisi için önemli bir yeri olan Yumuktepe Höyüğü’nde çalıştığı sürece ilişkin açıklamada bulundu. Yumuktepe Höyüğü ile tesadüfen tanıştı Yaklaşık 55 yıl önce Türkiye’ye geldiğini belirten Caneva, ilk olarak 1968’li yıllarda Malatya’daki Aslantepe Höyüğünde çalıştığını anlattı. Daha sonra jeolog olan eşiyle beraber geçtikleri Ankara’da 2 yıl yaşadıklarını ifade eden Caneva, Yumuktepe ile arkadaşı Prof. Dr. Veli Sevin sayesinde tesadüfen tanıştığını söyledi. Yumuktepe Höyüğünü yeniden kazmak isteyen Prof. Dr. Sevin’in kendisine beraber çalışma teklifiyle geldiğini dile getiren Caneva, "Bu tepe daha önce kazıldı ve çok zaman geçti. Ardından teknoloji değişti, aranan sorular da değişti. Beraber çalışmayı teklif ederek, ’ben milattan önce 2 binden itibaren inceleyeceğim, sen de ondan öncesini’ dedi. Teklifini kabul ettikten sonra 8-9 sene ortak kazı yaptık ve beraber bir kitap yazdık. Sonra ben 2000 yılından beri tek başıma devam ettim" dedi. "Burada bir Arkeopark olmasını istedim" Milattan önce 7 binli yıllara uzanan geçmişiyle Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden Yumuktepe Höyüğü’nde Mersin’in uzun süren tarihin yer aldığını ama bunun kentte pek bilinmediğini ifade eden Caneva, "Aslında bu çok önemli. Bir şehrin 9 bin senelik tarihinin olması çok önemli. O zaman bunun anlatılması gerekiyordu. Kazılar sürerken Yumuktepe’nin daha fazla kesim tarafından bilinmesi için burada bir Arkeopark olmasını istedim. Bunun için çalışmalara başladım ama üzerinden 20 yıl geçti, hala olmadı. Ama olacak gibi. Arkeopark yanında daha canlı, daha dinamik bir şey istiyordum. O zamanlarda seramik nasıl yapılıyordu, çevre nasıldı, eski tür bitkiler ile yapılan tarım gibi şeylerin olduğu, arkeoloji bilgisi pek olmayan normal insanlara hitap edecek bir yer istiyordum. Yumuktepe Höyüğü’nü anlatmak için değişik bir lisan kullanmamız lazım, daha halka yakın lisan kullanmamız lazım. Bu işin sonuna geldik ve inşallah olacak" diye konuştu. "Hayatım burada geçti" Yumuktepe Höyüğü’nde yaz boyunca sadece 2,5 ay çalıştıklarını ancak tüm yılının höyükle ilgili geçtiğini ifade eden Caneva, "Hayatım burada geçti. Kazılar boyunca sadece 2,5 ay burada kalıyordum ama İtalya’ya gidince hesaplar, başvurular, raporlar, yazılar, kongreler hep Yumuktepe üzerine oluyordu. Hayatım bütün sene buna bağlı geçiyordu. Yaklaşık 31 senedir hayatım Yumuktepe’de geçti. Şimdi gençler çalışıyor. Benim için çok güzel bir şey. Değişik bakış açısı olması lazım. Şimdi beraber çalışıyoruz, karşılaşıyoruz. Değişik fikirler ortaya çıkıyor. Yeni kazı başkanı benim eski öğrencimdi; şimdi büyüdü, o çok kazı yaptı, çok iyi biliyor. Kazı Başkanı Giulio davet etti; gelecek sene de gelmeyi düşünüyorum inşallah. Burada yapabildiğim kadar çalışacağım" dedi. "’Yumuktepe’yi ben mi kazacağım’ dedim" Yumuktepe Höyüğü’nün camia açısından dünyaca meşhur ve bilinen bir yer olduğunu vurgulayan Caneva, "Herkes tanıyor. Ben de Yumuktepe hakkında okudum. Sonra tesadüfen buraya geldiğimde inanamadım. ’Yumuktepe’yi ben mi kazacağım’ dedim. Çok önemli bir yer. Yaşam milattan önce 7 binlerde başlıyor ve Bizans zamanı, Orta Çağ, 13. ve 14. yüzyıla kadar devam ediyor. Yani 9 bin sene hemen hemen kesintisiz devam ediyor. Demek ki ideal bir yerdi" diye konuştu. "Çok rahat ve evimde gibi hissediyorum Uzun yıllar çalıştığı Yumuktepe Höyüğü ile ilgili düşüncesinin çok pozitif olduğunu dile getiren Caneva, "Ben buraya gelirken evimde gibi hissediyorum. Çok rahat ve evimde gibi. Ve ekibim de aynı şekilde hissediyor. Bu çok önemli bir şey. Bir de bir toplum oldu; işçilerle, onların aileleriyle. Bizim o zamadaki genç işçiler şimdi adam oldu, dede bile oldu. Biz yabancıyız ama hiç yabancılık hissetmiyoruz" dedi. Köroğlu: "Anne kız gibi, abla kardeş gibi çok uzun süre, çok keyifle çalıştık" Prof. Dr. Caneva ile uzun yıllar çalışan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyesi Prof Dr. Gülgün Köroğlu da 1993 yılından beri aktif olarak Yumuktepe Höyüğü’ndeki çalışmalara katıldığını söyledi. Başka bir kazı başkanlığını sürdürmesine rağmen Yumuktepe’den kopamadığını belirten Köroğlu, şöyle konuştu. "Burası biraz akademik bir okul gibi bizim için. Arkeolojiyi öğrendiğimiz, sevdiğimiz dostluklarımızın pekiştiği bir merkez burası. Bunda kazıyı başlatan Prof. Dr. Veli Sevin’in, daha sonra Isabella Caneva’nın günümüze kadar çok çok önemli yeri var. Yani her şeyden önce bir gönül bağı var benim Mersin’e ve Yumuktepe’ye karşı. Onun için de yine geldim. Isabella Caneva ile çok uzun süre çalıştım. 2000 yılından itibaren kazı başkanımızdı. O kadar çok birlikte güzel zaman geçirdik ki; anne kız gibi, abla kardeş gibi çok uzun süre, çok keyifle çalıştık. Evinde misafir etti, üniversitesine davet etti. İtalya’da evinde kaldım. Çok keyifli günler geçirdim." Ünlü: "Aklı hep Yumuktepe’de" Isabella Caneva ile 1993 yılında tanışan Mersin Müzesi’nden emekli Yaşar Ünlü ise ilk kazılarında onlara yardımcı olduğunu söyledi. 1995 yılında bakanlık temsilcisi olarak kazılarda yer aldığını ifade eden Ünlü, "2017’de emekli olunca Isabella hanım; dostluğumuz o kadar ileriydi ki bana ’emekli oldun ama bizimle çalışır mısın?’ dedi. 8 yıldır da Yumuktepe’de heyet üyesi olarak çalışıyorum ama artık Isabella hanımla aile gibi olduk ekip olarak" diye konuştu. Ülkesine gittiğinde bile Yumuktepe için aradığını belirten Ünlü, "Yumuktepe’de ne oldu diye arıyor. Kış günü ama yine aklı hep Yumuktepe’de" ifadesini kullandı.