GÜNDEM - 03 Ekim 2024 Perşembe 10:42

Yıllarca başkanlığını yaptığı Yumuktepe kazılarından kopamıyor

A
A
A
Yıllarca başkanlığını yaptığı Yumuktepe kazılarından kopamıyor

Mersin’de 9 bin yıllık tarihi geçmişe sahip Yumuktepe Höyüğü’nde büyük bölümü kazı başkanlığı olmak üzere 30 yıla yakın görev yapan 79 yaşındaki Prof. Dr. Isabella Caneva, 2021 yılında emekli olduktan sonra ekip üyesi olarak halen kazılara katılıyor. Yıllarını verdiği kazılardan bir türlü kopamayan Prof. Dr. Caneva, "Buraya gelirken evimde gibi hissediyorum" dedi.


Arkeoloji dünyasında ayrı bir önemi bulunan merkez Toroslar ilçesindeki Yumuktepe Höyüğü’ndeki kazılara Prof. Dr. Veli Sevin ile beraber 1993 yılında başlayan Caneva, 2000’li yıllarda kazı başkanlığı görevini devraldı. Bu tarihten itibaren 2021 yılına kadar sürdürdüğü kazı başkanlığını emekli olarak gençlere devreden Caneva, ilerlemiş yaşına rağmen halen ekip üyesi olarak kazılara katılıyor. İtalya’nın Bari Aldo Moro Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Giulio Palumbi başkanlığında gerçekleştirilen kazılarda da yer alan Caneva, kendisi için önemli bir yeri olan Yumuktepe Höyüğü’nde çalıştığı sürece ilişkin açıklamada bulundu.


Yumuktepe Höyüğü ile tesadüfen tanıştı


Yaklaşık 55 yıl önce Türkiye’ye geldiğini belirten Caneva, ilk olarak 1968’li yıllarda Malatya’daki Aslantepe Höyüğünde çalıştığını anlattı. Daha sonra jeolog olan eşiyle beraber geçtikleri Ankara’da 2 yıl yaşadıklarını ifade eden Caneva, Yumuktepe ile arkadaşı Prof. Dr. Veli Sevin sayesinde tesadüfen tanıştığını söyledi. Yumuktepe Höyüğünü yeniden kazmak isteyen Prof. Dr. Sevin’in kendisine beraber çalışma teklifiyle geldiğini dile getiren Caneva, "Bu tepe daha önce kazıldı ve çok zaman geçti. Ardından teknoloji değişti, aranan sorular da değişti. Beraber çalışmayı teklif ederek, ’ben milattan önce 2 binden itibaren inceleyeceğim, sen de ondan öncesini’ dedi. Teklifini kabul ettikten sonra 8-9 sene ortak kazı yaptık ve beraber bir kitap yazdık. Sonra ben 2000 yılından beri tek başıma devam ettim" dedi.


"Burada bir Arkeopark olmasını istedim"


Milattan önce 7 binli yıllara uzanan geçmişiyle Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden Yumuktepe Höyüğü’nde Mersin’in uzun süren tarihin yer aldığını ama bunun kentte pek bilinmediğini ifade eden Caneva, "Aslında bu çok önemli. Bir şehrin 9 bin senelik tarihinin olması çok önemli. O zaman bunun anlatılması gerekiyordu. Kazılar sürerken Yumuktepe’nin daha fazla kesim tarafından bilinmesi için burada bir Arkeopark olmasını istedim. Bunun için çalışmalara başladım ama üzerinden 20 yıl geçti, hala olmadı. Ama olacak gibi. Arkeopark yanında daha canlı, daha dinamik bir şey istiyordum. O zamanlarda seramik nasıl yapılıyordu, çevre nasıldı, eski tür bitkiler ile yapılan tarım gibi şeylerin olduğu, arkeoloji bilgisi pek olmayan normal insanlara hitap edecek bir yer istiyordum. Yumuktepe Höyüğü’nü anlatmak için değişik bir lisan kullanmamız lazım, daha halka yakın lisan kullanmamız lazım. Bu işin sonuna geldik ve inşallah olacak" diye konuştu.


"Hayatım burada geçti"


Yumuktepe Höyüğü’nde yaz boyunca sadece 2,5 ay çalıştıklarını ancak tüm yılının höyükle ilgili geçtiğini ifade eden Caneva, "Hayatım burada geçti. Kazılar boyunca sadece 2,5 ay burada kalıyordum ama İtalya’ya gidince hesaplar, başvurular, raporlar, yazılar, kongreler hep Yumuktepe üzerine oluyordu. Hayatım bütün sene buna bağlı geçiyordu. Yaklaşık 31 senedir hayatım Yumuktepe’de geçti. Şimdi gençler çalışıyor. Benim için çok güzel bir şey. Değişik bakış açısı olması lazım. Şimdi beraber çalışıyoruz, karşılaşıyoruz. Değişik fikirler ortaya çıkıyor. Yeni kazı başkanı benim eski öğrencimdi; şimdi büyüdü, o çok kazı yaptı, çok iyi biliyor. Kazı Başkanı Giulio davet etti; gelecek sene de gelmeyi düşünüyorum inşallah. Burada yapabildiğim kadar çalışacağım" dedi.


"’Yumuktepe’yi ben mi kazacağım’ dedim"


Yumuktepe Höyüğü’nün camia açısından dünyaca meşhur ve bilinen bir yer olduğunu vurgulayan Caneva, "Herkes tanıyor. Ben de Yumuktepe hakkında okudum. Sonra tesadüfen buraya geldiğimde inanamadım. ’Yumuktepe’yi ben mi kazacağım’ dedim. Çok önemli bir yer. Yaşam milattan önce 7 binlerde başlıyor ve Bizans zamanı, Orta Çağ, 13. ve 14. yüzyıla kadar devam ediyor. Yani 9 bin sene hemen hemen kesintisiz devam ediyor. Demek ki ideal bir yerdi" diye konuştu.


"Çok rahat ve evimde gibi hissediyorum


Uzun yıllar çalıştığı Yumuktepe Höyüğü ile ilgili düşüncesinin çok pozitif olduğunu dile getiren Caneva, "Ben buraya gelirken evimde gibi hissediyorum. Çok rahat ve evimde gibi. Ve ekibim de aynı şekilde hissediyor. Bu çok önemli bir şey. Bir de bir toplum oldu; işçilerle, onların aileleriyle. Bizim o zamadaki genç işçiler şimdi adam oldu, dede bile oldu. Biz yabancıyız ama hiç yabancılık hissetmiyoruz" dedi.


Köroğlu: "Anne kız gibi, abla kardeş gibi çok uzun süre, çok keyifle çalıştık"


Prof. Dr. Caneva ile uzun yıllar çalışan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyesi Prof Dr. Gülgün Köroğlu da 1993 yılından beri aktif olarak Yumuktepe Höyüğü’ndeki çalışmalara katıldığını söyledi. Başka bir kazı başkanlığını sürdürmesine rağmen Yumuktepe’den kopamadığını belirten Köroğlu, şöyle konuştu. "Burası biraz akademik bir okul gibi bizim için. Arkeolojiyi öğrendiğimiz, sevdiğimiz dostluklarımızın pekiştiği bir merkez burası. Bunda kazıyı başlatan Prof. Dr. Veli Sevin’in, daha sonra Isabella Caneva’nın günümüze kadar çok çok önemli yeri var. Yani her şeyden önce bir gönül bağı var benim Mersin’e ve Yumuktepe’ye karşı. Onun için de yine geldim. Isabella Caneva ile çok uzun süre çalıştım. 2000 yılından itibaren kazı başkanımızdı. O kadar çok birlikte güzel zaman geçirdik ki; anne kız gibi, abla kardeş gibi çok uzun süre, çok keyifle çalıştık. Evinde misafir etti, üniversitesine davet etti. İtalya’da evinde kaldım. Çok keyifli günler geçirdim."


Ünlü: "Aklı hep Yumuktepe’de"


Isabella Caneva ile 1993 yılında tanışan Mersin Müzesi’nden emekli Yaşar Ünlü ise ilk kazılarında onlara yardımcı olduğunu söyledi. 1995 yılında bakanlık temsilcisi olarak kazılarda yer aldığını ifade eden Ünlü, "2017’de emekli olunca Isabella hanım; dostluğumuz o kadar ileriydi ki bana ’emekli oldun ama bizimle çalışır mısın?’ dedi. 8 yıldır da Yumuktepe’de heyet üyesi olarak çalışıyorum ama artık Isabella hanımla aile gibi olduk ekip olarak" diye konuştu. Ülkesine gittiğinde bile Yumuktepe için aradığını belirten Ünlü, "Yumuktepe’de ne oldu diye arıyor. Kış günü ama yine aklı hep Yumuktepe’de" ifadesini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Sezonun ilk dev turna balığı Keban Barajında yakalandı Elazığ Keban Barajı gölünde balıkçıların oltasına sezonun ilk dev turna balığı takıldı. 63 kilogram ağırlığında yaklaşık 1 buçuk metre uzunluğundaki turna balığının kilosu 350 liradan satışa çıkarıldı. Elazığ Keban Barajı gölünde avlanan balıkçıların oltasına sezonun ilk dev turnası takıldı. 63 kilogram ağırlığında 1 buçuk metre uzunluğundaki turna Kapalıçarşı’daki tezgahta görücüye çıktı. Balıkçı Ramazan Erdoğan, yakaladığı dev turna balığının kilosunu 300 ile 350 lira arasında bir fiyatla satışa sunduklarını, tezgaha iner inmez satıldığını ifade etti. ’’Siparişleri doldurduk’’ Bu senenin çıkan en büyük balığını getirdiklerini aktaran Erdoğan, ’’Sezonun ilk büyük turnası tezgahımıza geldi, biz şenlendirdi. 63 kilogram ağırlığında, 1 metre 24 santim uzunluğunda. Keban Baraj sularında çıktı. Şu anda sezonun ilk en büyük balığı ve inşallah daha büyükleri de gelecek. Müşterilerin yoğun bir ilgisi var. Böyle büyük bir balığın Elazığ’da çıktığına pek inanmıyorlar. Deniz balığı mı diye soranlar oluyor. Elazığ’ımızda daha büyük balıklarımız da geliyor. Kar biraz daha devam ederse ilerleyen dönemlerde daha büyük balıklar gelecek. Turna balığımızı et halinde satışa sunacağız. Kilosu 300 ile 350 lira civarında satılacak. Şu anda siparişleri doldurduk. Müşterilerimize yetiştirmeye çalışacağız. Çünkü yoğun bir talep var. Balığı veremediğimiz müşterilere de telafi edeceğiz” dedi.
İzmir IF Wedding Fashion İzmir’e 79 ülkeden ziyaretçi Bu yıl 18’incisi düzenlenen IF Wedding Fashion İzmir, 72 ilden ve dünyanın dört bir yanındaki 79 ülkeden toplam 14 bin 606 kişiyi ağırladı. Yerli ve yabancı katılımcılara, profesyonel ziyaretçilere, tasarımcılara, genç yeteneklere ve 2025 modasının sergilendiği renkli defilelere ev sahipliği yapan fuarda yeni iş birliklerine imza atıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından, Ege Giyim Sanayicileri Derneği partnerliğinde düzenlenen IF Wedding Fashion İzmir - Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı, hem ülkemiz hem de dünyanın dört bir yanından profesyonel ziyaretçileri ağırladı. 2025 koleksiyonlarının ilk kez sergilendiği IF Wedding Fashion İzmir, bu yıl da ünlü markaların ve genç yeteneklerin tasarımlarının yer aldığı ışıltılı podyumlarıyla göz kamaştırdı. Amerika’nın ünlü reality şovu “Gelinliğe Evet De” programının sunucusu ve dünyaca tanınan modacı Randy Fenoli, fuar katılımcısı ve Gelinlik Tasarım Yarışması onur konuğu jüri üyesi olarak tasarımlarını sergiledi. Fenoli hem katılımcı hem ziyaretçilerden büyük ilgi gördü. 2025 modasına yön verecek tasarımlar sergilendi 72 ilden 11 bin 496’sı yerli, Avustralya’dan Kanada’ya kadar 79 ülkeden 3 bin 110’u yabancı toplam 14 bin 606 sektör profesyoneli ziyaretçi ile fuar, sektörün küresel arenadaki önemli buluşma noktalarından biri haline geldi. Her kıtadan profesyonel ziyaretçiler fuarda katılımcılar ile ikili görüşmeler gerçekleştirip birçok anlaşmaya imza attı. Türkiye’nin gelinlik ve abiye sektöründeki öncü konumunu pekiştiren IF Wedding Fashion İzmir, bir kez daha moda dünyasının İzmir’den dünyaya açılan kapısı oldu. Fuar, sadece ürün çeşitliliği, ticari ilişkileri, ikili görüşmeleri, ihracata olan katkısı ile değil 2025 modasına yön verecek tasarımların sergilenmesi ve defilelerin düzenlenmesi gibi etkinliklerle de dikkat çekti. “Bir sonraki fuarda yine burada olmak isterim” Gelinlik Tasarım Yarışması da sektörün özgün tasarımlar ile dünya pazarında ön plana çıkması amacına katkı sağlamak amacıyla bu yıl 15. kez düzenlendi. “Köklere Dönüş” temasıyla düzenlenen yarışmada birinci Öztürk Yıkılmaz, 75 bin TL ödül ve IF Wedding Fashion İzmir 2025’te Performans Defilesi hakkı kazandı. İkinci Habibe Çakır 50 bin TL, üçüncü Eren Timoçin ise 25 bin TL ödülün sahibi oldu. Fuarın onur konuğu ve Gelinlik Tasarım Yarışması jüri üyesi olan ünlü modacı Randy Fenoli, “Dokuz yaşındayken annemin dikiş makinasında anneme bir elbise dikmiştim, o günden bu yana moda dünyasının içindeyim. 1993 yılından bu yana gelinlik tasarımı yapıyorum. 2007 yılında ‘Gelinliğe Evet De’ programının yapımcı ve sunucusu oldum. Program 160 ülkede yayınlandı. Dünyada tanınan bir tasarımcı oldum. Koleksiyonlarım 60’tan fazla ülkede satılmakta. Amerika’dan Avrupa’ya birçok etkinlik ve fuara koleksiyonlarımı göstermek için katılıyorum. IF Wedding Fashion İzmir’de olmaktan çok mutluyum. İki şeyin altını çizmek isterim. Birincisi; açılış töreni mükemmeldi. Burada tasarımcı yarışması jürisi olmak benim için çok heyecan vericiydi, çünkü yıllar önce ben de ödül almış bir öğrenciydim ve bana büyük bir ilham kaynağı olmuştu. İkincisi, fuarda düzenlenen karma defilenin kapanışını koleksiyonlarımdan 5 elbisemle yapmaktı. Gözlemlediğim en önemli şey, buraya dünyanın dört bir yanından satın alıcıların gelmesi. Onlarla tanışmak, kültürlerini tanımak beni çok memnun etti. Bu fuara herkesi davet ediyorum. Bir sonraki fuarda yine burada olmak ve onlarla burada buluşmak isterim” dedi. “Yeni anlaşmalara imza attık” Fuara katılan firma temsilcilerinden Jamila - Erdoğan Kulu: “Yıllardır modanın içindeyiz, sadece abiye çalışıyoruz. İzmir firmasıyız. Avrupa’ya ihracat yapıyoruz, savaştan önce de Ortadoğu’ya ihracatımız vardı. Fuarda, Meksika’dan ABD’ye kadar birçok yeni müşteriyi ağırladık ve yeni iş birliklerine satış anlaşmalarına imza attık. Güney Kore’den gelen alıcıları bu yıl ilk kez gördüm. Tabii bunlar fuarın avantajı. 11 yıldır katılıyoruz fuara.” “Çok iyi hazırlanılmış bir fuar” Torres Ceremonia - Serdar Çakırlı: “Fuarın ilk yılından bu yana katılımcıyız. 28 ülkeye ihracat yapıyoruz. Sadece damatlık sloganı ile dizayn ve tasarım hizmeti veriyoruz. Milano’da bir mağazamız var. Bu yıl fuarda gözlemlediğimiz en önemli husus yeni ziyaretçilerle birlikte çok farklı müşterilerin farklı ürün talepleri oldu. Daha çok dizayn ve tasarım yaptığımız ürünlere talep var. Müşterilerimiz memnun bir şekilde siparişlerini geçti. Avustralya’dan, Kanada’dan siparişler aldık, zincir mağazalar geldi. IF Wedding Fashion İzmir, otelinden transferine ve tüm organizasyonlarına kadar çok iyi hazırlanılmış bir fuar. Dünyanın dört bir yanındaki fuarlara gidiyoruz, ancak buradaki ikili ilişkileri ve organizasyonu başka hiçbir fuarda göremiyoruz.” “İyi ki gelmişiz” Filiz Çekil Bridal Atelier - Filiz Çekil: “Tasarımcı ve firma sahibiyim. Bursa’dan geldik, iki mağazamız var. Bu yıl ilk defa katıldık ve defile gerçekleştirdik. Çok güzel bir defile oldu. Mutluyuz, güzel dönüşler aldık, yabancı ağırlıkta iyi bağlantılar yaptık. Çok memnun kaldık ve iyi ki gelmişiz diyoruz. Önümüzdeki yıl yine katılacağız.” “Fuar heyecan kattı” Niobe - Oğuz Sümer: “45 yıllık bir İzmir firmasıyız. Avrupa’da 12 ülke ve 70 ile ürünlerimizi gönderiyoruz. Fuarda olmaktan çok mutluyuz ve keyifli bir fuar geçirdik. Katılım ve ilgi çok iyiydi, yüzde 50’si yabancı, karma bir ziyaretçi oldu. İyi ki katılmışız diyoruz. Herkes memnun. Piyasada sıkıntı olmasına rağmen fuar heyecan, keyif kattı.” “Beklediğimizin kat kat üstündeydi” Günbeyi Group-Şenol Günbeyi: “1995 yılında kurulan bir aile şirketiyiz. Tasarımlarımızı dünyanın dört bir yanına ihraç ediyoruz. İstanbul’da 5 şubemiz var. Tek bir firma olarak değil Günbeyi, Rojbey ve Belley olmak üzere grup halinde katılıyoruz. Müşteri ilgisinden gayet memnunuz. Piyasada bir düşüş var, ancak fuar beklediğimizin kat kat üstündeydi. Satışlardan memnunuz, iç ve dış piyasadan, birçok ülkeden müşteri geldi.”
Konya Konya’da 19 yaşındaki kızı darp eden gençten “kendi kendini yaraladı” savunması Konya’da 2 yıl önce arkadaş ortamında tanışarak arkadaşlık yaptığı sonrasında kendisinden ayrılmak isteyen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi kızı uzun süre darp kişinin, ifadesinde suçlamaları kabul etmeyerek, genç kızla gittikleri gece kulübünde sinir krizi geçirip kendi kendini yaraladığını ileri sürdüğü öğrenildi. Konya’da Selçuk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi 2. sınıf öğrencisi 19 yaşındaki S.A., 24 yaşındaki H.S. ile yaklaşık 2 yıl önce arkadaş ortamında tanışarak arkadaşlık etmeye başladı. Birkaç gün önce ilişkisini bitirmek isteyen üniversite öğrencisi S.A.’yı 23 Kasım akşamı arayan ve ısrarla görüşmek isteyen H.S., yanında B.T. ile birlikte genç kızı kaldığı öğrenci yurdundan aldı. Bir eğlence merkezine giden ve mekandan da çıkan H.S., yanındaki arkadaşı B.T. ile genç kızı önce otomobilde ardından eve götürüp orada dövdükten sonra ise genç kızı yaralı halde yurdun önüne bırakıp kaçtı. S.A., olayın ardından hastaneden aldığı darp raporu ile kendisini darp eden H.S. ve yanında bulunan arkadaşından şikayetçi oldu. Şikayet sonrası gözaltına alınan ve suçlamaları reddeden H.S., adli kontrolle serbest bırakıldı. “Kendisine alkol aldırdığım için pişman olduğumu söylemek için mesaj attım” 19 yaşındaki üniversite öğrencisi kızı darp eden şüpheli H.S.’nin ifadesinde hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, S.A. ile gittikleri gece kulübünde bir konudan dolayı sinir krizi geçirdiğini, daha sonra kendi kendini bilerek yaraladığını söylediği öğrenildi. Şüpheli H.S.’nin, "S.A.’ya attığım mesaj ’pişmanım’, anlamı ise, onu gece kulübüne götürerek kendisini yaralamasına üzüldüğüm, kendisine alkol aldırdığım için pişman olduğumu söylemek için bu mesajı attım" diye kendini savunduğu öğrenildi. Sulh Ceza Hakimliğinin H.S.’yi serbest bırakma gerekçesinde ise, "H.S.’nin üzerine atılı nitelikli cinsel saldırı suçunun vasıf ve mahiyeti, soruşturma dosyası içerisinde bulunan savunması, S.A.’nın beyanı ve tüm dosya kapsamında değerlendirildiğinde suçun işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesini ortaya koyan somut delillerin bulunduğu, şüphelinin kaçma şüphesinin bulunması, isnat edilen suçun kanunda gösterilen ceza miktarı ve Cumhuriyet Savcısının talebi göz önüne alınarak adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir" denildi.
İstanbul Yedikule’de ’Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı’ etkinliği: "Önlenebilir bir hastalık" Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı çerçevesinde Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kanseri atlatmalarının üzerinden yaklaşık 10 yıl geçen vatandaşlar yaşadıkları süreci anlattı. Farkındalığın önemine dikkat çekilen etkinlikte Başhekim Prof. Dr. Nurettin Yiyit ise erken tanı ve tedaviye vurgu yaptı. Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı etkinlikleri çerçevesinde Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bilinç düzeyini artırmak ve erken teşhisin önemine dikkat çekmek amacıyla program düzenlendi. Etkinliğe Başhekim Prof. Dr. Nurettin Yiyit, sağlık çalışanları, hastalar ile yakınları katıldı. Hekimler ve hastaların üzerinde "Akciğer Kanserinde Erken Tanı Hayat Kurtarır" yazılı tişörtler giydiği programda Göğüs Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Muzaffer Metin, Prof. Dr. Levent Cansever ve Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Murat Kıyık akciğer kanseriyle mücadelede güncel gelişmeler ve tedavi yaklaşımlarını hakkında bilgiler verdi. Uzmanlar, hastalığın önlenebilir olduğunu ifade ederken etkinliğe katılan akciğer kanserini yenmelerinin üzerinden yaklaşık 10 yıl geçen hastalar, deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Erken teşhisin hayat kurtarmadaki önemi bir kez daha vurgulandı. Etkinlikte kanserle mücadelede gösterdikleri kararlılık nedeniyle hastalara teşekkür belgeleri takdim edildi. Program, geleceğe nefes olmaları amacıyla katılımcılara fidanlar hediye edilmesiyle sona erdi.
Niğde Niğde Belediyesi’nden kaldırım işgaline geçit yok Niğde Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, kent merkezinde kaldırım işgallerinin önlenmesine yönelik denetimlerini aralıksız sürdürüyor. Ekipler kaldırım ve yol kenarlarına izinsiz konulan reklam panoları, bayrak, flama ve duba gibi malzemelere el koydu. Hem Zabıta Müdürlüğü’ne gelen şikayetler hem de CİMER ve ulakBEL aracılığıyla kendilerine ulaşan şikayetleri değerlendiren ekipler, uyarılara rağmen kaldırım işgaline devam eden işletmelerin yol kenarlarına ve kaldırımlara koyduğu materyalleri topladı. Kaldırımlarda vatandaşın rahat hareket edebilmesine engel olan reklam materyalleri ile yol kenarlarında araçların park alanlarını kapatan ayaklı tabela ve dubaları kaldıran Niğde Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, esnaf ve işletme sahiplerine yönelik uyarılarını yineledi. Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir; konuyla ilgili yaptığı açıklamada, kullanım hakkı yayalara ait olan kaldırımlarda ne kaldırım işgallerine yol açan ne de şehir estetiğini bozan uygulamalara izin vermeyeceklerini belirtti. Kaldırım işgallerinin önlenmesi için Zabıta Müdürlüğü ekiplerinin başlattığı periyodik denetimlerin sık sık devam edeceğini ifade eden Başkan Özdemir, “Gelişen, dönüşen ve büyüyen Niğde’mizin; daha modern ve daha yaşanabilir bir kent olması yolunda başlattığımız çalışmalar kesintisiz devam edecek. Marka şehir Niğde’mizin modern kent kimliğinin korunması noktasında, kaldırım ve yol kenarlarında yapılan düzenlemeler de büyük önem taşıyor. Kaldırımlarımızda, cadde ve sokaklarımızda ve tüm güzergahlarımızda, bu alanları kullanan her vatandaşımızın hakkını koruyacak şekilde düzenlenmesi bizim öncelikli görevimizdir. Bu uygulamadaki amacımız, görüntü kirliliğini önlemenin yanında, yayalarımızın kaldırımları daha rahat kullanmasını ve sürücülerimizin araçlarını yol kenarlarına daha rahat bir şekilde park edebilmelerine imkan sağlamaktır” diye konuştu.
Mersin Öğrencisi ile aynı okulda öğretmenlik yapıyor Mersin’de öğretmenlik yapan Melek Kaya, Şanlıurfa’da öğrencisi olan Mustafa Daban ile 20 yıl sonra aynı okulda meslektaş olarak buluştu. Öğrencisi ile aynı okulda öğretmenlik yapmanın hem heyecanını hem de gururunu yaşayan Kaya, "Bir öğretmenin başına gelebilecek en güzel duygu" dedi. Toroslar ilçesindeki Osmangazi İlkokulu ve Ortaokulu’nda görevli sınıf öğretmeni 43 yaşındaki Melek Kaya, öğrencisi ile aynı okulda görev yaptığını yaklaşık 2 ay sonra sürpriz şekilde öğrendi. Yaklaşık 20 yıl önce Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesine bağlı Germen köyünde öğretmenlik yaptığı sırada öğrencisi olan Mustafa Daban’ın kendisinin görev yaptığı okula atandığını öğrenen Kaya, "Bir öğretmenin başına gelebilecek en güzel duygu. Çok güzel, çok mutlu oldum. Onun öğretmen olduğunu görmek, güzel yerlere geldiğini görmek, meslektaşım olması ve aynı okulda olmak gurur ve mutluluk verici bir duygu. Mustafa benim Germen köyünden öğrencim. Onunla 10 Kasım’da tesadüfen karşılaştık. O beni tanıdı, ben de onu tanıdım. Birbirimize sarıldık ve güzel bir an oluştu. Çok güzel bir duygu. Bir öğretmenin, aradan 20 yıl geçtikten sonra öğrencisiyle karşılaşması gerçekten mutluluk verici" dedi. "Aynı okulda çalışıp da birbirimizi iki ay görmemişiz" Mustafa’nın başarılı bir öğrenci olduğunu ifade eden Kaya, Daban’ın sosyal medyadan takip ettiği kadarıyla öğretmen olduğuyla ilgili bilgi sahibi olduğunu belirterek, "Ama aynı okulda öğretmen olduğumu düşünmek, hayal etmek benim için çok farklı bir duygu. Onunla aynı okulda çalışıp da birbirimizi iki ay görmemişiz. Bu da çok değişik bir duygu. Öğretmenler gerçekten geleceğin eserini oluşturuyor. İnsanın yetiştirdiği çocuğun sonra karşısında bir öğretmen olarak, bir doktor olarak, bir mühendis olarak çıkıp kendine ya da çevreye, vatanına, milletine hayırlı olduğunu görmesi, dünyanın en güzel duygusu. Hele ki bir de meslektaşın olup da aynı okulda aynı mesleği yapmak daha da bir onur verici" diye konuştu. "Öğretmenimiz bize her zaman iyiliği, doğruluğu, dürüstlüğü öğretti" Osmangazi Ortaokulu’nda Beden Eğitimi ve Spor öğretmeni olarak görev yapan 30 yaşındaki Mustafa Daban ise Melek öğretmenin kendisi için çok kıymetli olduğunu söyledi. Öğretmenini yıllar sonra ilk kez gördüğünde duyduğu mutluluğu dile getiren Daban, ilk karşılaşma anlarının çok duygusal geçtiğini ifade etti. Öğretmeniyle aynı okulda görev yapmaktan dolayı büyük mutluluk duyduğunu kaydeden Daban, "Öğretmenimiz bize her zaman iyiliği, doğruluğu, dürüstlüğü öğretti. Milli ve manevi değerlerine bağlı bir nesil yetiştirdi. Ben de onlardan biriyim. O şuurla derslerime giriyorum" dedi. "Bizim için rol modeldi" Yaşadığı köyün dışına çıkabilmek için okuması gerektiğinin bilinciyle hareket ettiğini anlatan Daban, "Öğretmenimiz her zaman ’hayallerimize kavuşabilmemiz için tek çaremizin okumak’ olduğunu söylerdi. Hiçbir pes etmedik. Her zaman hayallerimizin peşinden gittik. İyi ki ismi gibi Melek öğretmenimle aynı okuldayım. Melek hocamız bizim için çok kıymetli. Bizim için öğretmenden öte bir anne gibi. Onu çok seviyoruz. Melek hocamız bizim için rol modeldi. Köy okulunda okuduk, dışarıya kapalı bir ortamda büyüdük. Her zaman güzel örneklerle bizi büyüttü, okuttu. Tek çaremizin okumak olduğunun bilincindeydik" diye konuştu. Öğrencilere seslenen Daban, hiçbir zaman pes etmemelerinin ve hayallerinden vazgeçmemelerini istedi. "İyi ki bu okulda çalışıyorlar" Okul Müdürü Cemal Kaplan da güzel bir anıya şahitlik ettiklerini söyledi. İki öğretmenin çalışmalarına özverili şekilde devam ettiğini belirten Kaplan, "Bir öğretmen ile öğrencisinin aynı yerde çalışması bir baba ile oğulun kavuşması gibi duygu oluşturdu bende. İkisi de çalışkan, idealist, görevini ve vatanını seven öğretmenler. İyi ki bu okulda çalışıyorlar" dedi.