GÜNDEM - 26 Haziran 2024 Çarşamba 23:50

Bakan Özhaseki: "2026’da Avrupa Birliği ülkelerine sattığınız malı nasıl ürettiğinizi ispat etmek durumundasınız"

A
A
A
Bakan Özhaseki: "2026’da Avrupa Birliği ülkelerine sattığınız malı nasıl ürettiğinizi ispat etmek durumundasınız"

Kocaeli’de düzenlenen ödül törenine katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, "2026’dan itibaren Avrupa Birliği ülkelerine herhangi mal satıyorsanız nasıl ürettiğinizi ispat etmek durumundasınız. Karbon salınımındaki oranınızı göstermek zorundasınız. Yani ülkeyi, ortamı kirleterek mi ürettiniz, yoksa titizlik gösterip yeşil dönüşümü sağlayıp mı ürettiniz. Eğer ürünü çevreyi kirleterek üretmişseniz sizden ek vergiler alınacak. O ek vergi belki satışınıza değmeyecek, karınızı götürür, dışarıya ihracat yapamayacaksınız" dedi.


Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kocaeli’de çevre ödülleri törenine katıldı. Törene Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın ve çok sayıda sanayici katıldı. Bakanlığının iş gücünün fazla olduğunu söyleyen Bakan Özhaseki, "Bakanlığımız 3 isim ve 3 konudan oluşuyor. Çevre, şehircilik ve iklim değişikliği. Her birinin kendine göre önemli alanı var. Bu dönem bir de üzerimizde depremin getirmiş olduğu yükler var. Özellikle Marmara çevresinde olabilecek olası depremin hazırlıkları konusu için çok daha zor ve ağır bir yükle karşı karşıyayız. Bizler deprem ülkesiyiz. Bu gerçeği hepimiz bilelim ve öyle hareket edelim. Bir kümes bile yaptıracaksak bu gerçeği bilerek hareket ederek yaptırılalım. Bilim adamları diyorlar ki Himalayalar’dan başlayarak Alpler’e doğru uzanan çizgi üzerinde 5 tane riskli ülke var, birisi Türkiye. Aletli ölçümün başladığı günden bugüne kadar gelindiğinde denizlerimizde ve karalarımızda meydana gelen 6 ve üzerinde şiddetli yıkıcı diye tarif ettiğimiz deprem sayısı 231. Sadece ana karamızda meydana gelen 6 ve üzerinde şiddetli yıkıcı deprem sayısı ise 60’ın üzerinde. Ölen insan sayımız 130 bin. Maddi hasar milyarlarca dolar ve yine bilim adamları diyorlar ki nüfusumuzun yüzde 70’i birinci ve ikinci derecede deprem bölgelerinde yaşıyor. Şu anda Türkiye’de kırılmamış, tespit edilebilen 485 fay hattı var. Ne zaman kırılacak, kaç şiddetle kırılacak, gece mi, gündüz mü bizi yakalayacak bilemiyoruz" diye konuştu.



"Sene sonuna kadar 200 bin konutu teslim edeceğiz"


6 şubat depremlerine değinen Özhaseki, "6 Şubat’ta karşı karşıya kaldığımız 9 saat arayla 2 şiddetli depremin bile hasarını onarabilmek için büyük bir çaba devam ediyor. 2 depremde 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konut, 170 bin civarında iş yeri yıkıldı. 50 binin üzerinde şehidimiz var. Maddi hasar 100 milyar doların üzerinde. İşin manevi zararını zaten tarif edecek bir şey yok. Bize düşen deprem ülkesi olduğumuzu bilmek ve buna uygun hareket etmek. Karşımıza çıkan manzarada devlet olarak çok hızlı refleks gösterdik. Orada binlerce konut yapılıyor.. Bin 950 şantiyemiz var. 153 bin kişi deprem bölgelerinde, inşaatlarımızda çalışıyor. Dünyanın en büyük şantiyesi diyebiliriz. 4 bin 333 köyde de köy evi yapılıyor. Merkezleri yıkılan Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya gibi şehirlerin merkezlerini, meydanlarını yapıyoruz. Meydana açılan ana caddeleri adam etmeye çalışıyoruz. Altyapılarıyla ilgili 65 milyar lira temin ettim. Bütün şehirlerin, su, kanal arıtma tesisi gibi tesisleri yeniliyoruz. Yüz binlerce ev yapılıyor. Şu anda 76 bin konutu teslim ettik. Sene sonuna kadar 200 bine tamamlayacağız. Gelecek senenin ortalarında ve sonuna doğru da inşallah bütün hak sahiplerinin haklarını vermiş olacağız" şeklinde konuştu.



"İklim değişikliğinin getirmiş olduğu birçok sorunla da karşı karşıyayız"


Çevre konusuna değinen Bakan Özhaseki, “Amacımız ülkemizin doğasını koruyarak kalkınmayı sağlayabilmek. İkisini aynı anda yapabilmeyi hedefliyoruz. Bir taraftan iklim değişikliğinin getirmiş olduğu birçok sorunla da karşı karşıyayız. En son veriler; dünyanın ısısının 1.45 derece arttığı, içinde bulunduğumuz Akdeniz Havzası’nın ise daha fazla oranda arttığı, eğer bu 2 derece çıkarsa önce gıda krizinin kopacağı, 3 derece yükselirse bu ısı, dünyada birçok yerde iklim krizinden dolayı çölleşmenin başlayacağı ve milyonlarca insanın göç tehdidiyle karşı karşıya kalacağı şeklinde. Büyük tehlikeyle karşı karşıyayız. Bunun sebebi de sanayi devrimiyle birlikte üretimin korkunç şekilde artması, onun tüketimi tetiklemesi ve neticesinde dışarıya atmış olduğumuz atıklar. Üretirken ortaya salmış olduğumuz karbon salınımı. Çevredeki bu tahribattan dolayı da geçtiğimiz yıl Türkiye’de bin civarında büyük felaketle karşı karşıya kaldık. Yangınlar, seller, heyelanlar, müsilajlar arka arkaya geliyor" ifadelerini kullandı.



"Marmara’ya kıyısı olan şehirlerin yüzde 50’si kaba tutucularla pisliği tutuyor"


Dünya Bankası bir takım veriler yayınladığını söyleyen Bakan Özhaseki, "Onların verilerine göre her sene 2.1 milyar ton çöp dışarıya atılıyor. Bir başka veriye göre her yıl 8 milyon ton atılmaması gerek atık okyanuslara karışıyor. 2 milyardan fazla insan temiz suya ulaşamıyor ve böyle giderse 2050 yılına doğru vardığımızda dünya nüfusunun 10 milyar civarında olacağı, 100 milyonlarca insanın ülke değiştirmek için sınırları zorlayacağız ve bunun da harpleri beraberinde getireceği tespitleri var. Bu dünya bizim ortak evimiz. Bu anlamda da çevreyle ilgili üstümüze düşenleri hakkıyla yapmaya çalışıyoruz. Bir müsait belası var. Daha önce de Türkiye’de müsilaj oluşmuş. Sadece 2 yıl önce ortaya çıkan bir bela değil. En büyük sebebi olarak durağan deniz, ısınma ve evsel atıklardan ortaya çıkmış olan azot ve fosfor. Kocaeli’nin bir sorumluluğu gözükmüyor. Ama neredeyse Marmara’ya kıyısı olan şehirlerin yüzde 50’si kaba tutucularla pisliği tutuyor, olduğu gibi denize veriyorlar. Bu azot, fosfor canlı çeşitliğini öldürüyor, aşağıda çamur birikimine sebep oluyor, üst tarafta müsilaj oluşturuyor ve hep beraber temizlemeye çalışıyoruz" dedi.



"Karbon salınımındaki oranınızı göstermek zorundasınız"


Yeşil dönüşümden bahseden Bakan Mehmet Özhaseki, "1 Ocak 2026’dan itibaren Avrupa Birliği ülkelerine herhangi bir mal satıyorsanız ki şu anda belirlenmiş 6 sektör var. Burada sormaya başlayacaklar, nasıl ürettiniz diyecekler. Bu sektörler demir çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik ve hidrojen. Siz nasıl ürettiğinizi ispat etmek durumundasınız. Karbon salınımındaki oranınızı göstermek zorundasınız. Yani özetle ülkeyi, ortamı kirleterek mi ürettiniz, yoksa titizlik gösterip yeşil dönüşümü sağlayıp mı ürettiniz. Hangi şekilde malı dışarıya satıyorsunuz onu soracaklar. Eğer kirleterek üretmişseniz sizden ek vergiler alınacak. O ek vergi belki satışınıza değmeyecek, karınızı götürür, dışarıya ihracat yapamayacaksınız. Böyle tehditle ve tehlikeyle karşı karşıyayız. Tabii bu konuda herkes gayret içerisinde. Bakanlık olarak sorumluluk bizde olduğu için özellikle sanayi odalarımız istedikleri zaman ekibimizi gönderiyoruz. Şu ana kadar 400 binden fazla sanayicimize eğitim verildi. Yani gelecekte bir buçuk sene sonra karşınıza çıkacak olan manzaranın ne olduğunu şimdiden çok iyi görmenizi sağlamaya çalışıyoruz" diye konuştu.



"Atık su arıtma tesislerimiz sayısı neredeyse bin 200’e çıktı"


"Yeşil dönüşüm ihtiyari konu değil mecburiyettir" diyen Bakan Özhaseki, "Bakanlık olarak çevreyle ilgili o kadar çok çalışma yapılıyor ki bazen anlatmakta da zorluk çekiyoruz. Bir taraftan Paris İklim Anlaşmasına taraf olduk. Taahhütlerimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. İklim kanunu hazırladık, yakın zamanda meclise havale ediyoruz. Yeşil alanları arttırıyoruz. Orman varlığını son yıllarda arttıran nadir ülkelerden birisiyiz. Atık su arıtma tesislerimiz sayısı neredeyse bin 200’e çıktı. Nüfusun yüzde 90’dan fazlasını vermiş olduğu atık suları arıtarak tabiata veriyoruz. Marmara’ya kirlilik verenler hariç. Türkiye’de organik atıkların da gübreye dönüştürüldüğü ortamı 6-7 senedir uyguluyoruz. Yüzde 35’lere kadar çıktık. Elde ettiğimiz gelir sadece 185 milyar lira. Sadece 498 milyon ağaç kesilmekten kurtuldu. Evde hanım efendilerle başlıyor. Belediye başkanı arkadaşlara rica ediyoruz kampanya başlatacağız. Değişik çöp poşetleri vererek devam edeceğimiz bir ortam olarak gözüküyor" şeklinde konuştu.



"Yıllık 20 milyar cam şişe, alüminyum dışarıya atıyoruz"


Bakanlık olarak 3 projeleri olduğunun altını çizen Özhaseki, "Birincisi ‘Denizler halkındır’ projesi. Bundan 15 gün önce ilan ettim. Halkın denizlere ulaşmasını engelleyen ne varsa bertaraf edeceğiz. Bununla ilgili ihbar hatları kuruldu. Yıkımlar da başladı. Bunu ciddiyetle takip edeceğiz. İkincisi mapa şamandıra projesi. Türkiye’de 100 binin üzerinde yat var. Dünyanın en güzel koylarından sahibiz. Rastgele ağaçlara bağlıyorlar. Sonra da çapa atıyorlar ve kirlilikleri de çoğu zaman gösterdiğimiz yere, arıtma tesislerinin girişlerini vermiyorlar. Birçok kaptanla konuştum. Neredeyse tamamı, ‘Biz gemilerimizdeki kirlilikleri biraz açığa çıkınca denize veriyoruz’ diyorlar. Günahtır, bu koylar bir daha elimize geçmez. Eğer bunları kirletirsek şimdi nasıl ki dip çamuru için trilyonlar harcıyoruz, adeta canımız çıkıyorsa yarın bir gün o koyların hepsini zehirlemiş oluruz. Bunlarla ilgili de çok ciddi önlemler başlıyor. Üçüncü projemiz depozite sistem. 1 litre ile 3 litrelik günlük kullandığımız şişe sayısı yıllık 20 milyar. Yıllık 20 milyar cam şişe, alüminyum dışarıya atıyoruz. Tabiatta yüzyıllarca kalıyor, erimiyor. Depozito sistemini kuruyoruz. Onun bedeli olacak. Önce biraz alıştıralım diye 5 bin yerde büyük, marketlerde, parklarda veyahut da insanların uğrak yerlerinde o makineleri kuracağız. Vatandaş şişe getirdiğinde bizden bedel alacak. Ama bir müddet sonra üzerinde o şişenin veyahut da o ambalajın rakamını ödeyecek, ama tekrar geldiğinde telefonla barkodu okuduktan sonra o parayı alabilecek. Verdiği parayı alacak, bu sisteme de geçtiğimizde tahmin ediyorum ki o yirmi milyar şişenin büyük bölümü de geri dönmüş olacak" ifadelerini kullandı.


Konuşmanın ardından çevre ödülleri takdim edildi.



Bakan Özhaseki: "2026’da Avrupa Birliği ülkelerine sattığınız malı nasıl ürettiğinizi ispat etmek durumundasınız"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa CHP Parti Sözcüsü Yücel’den kırmızı çizgi vurgusu CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, partisinin Manisa İl Danışma Kurulunda yaptığı konuşmada, “Bizim üç tane kırmızı çizgimiz var. Mustafa Kemal Atatürk, Anayasa’nın değiştirilemez ilk 4 maddesi ve bayrağımız. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimiz. Bunların dışında her görüşü dinleriz, her görüşe saygılıyız, her şeyi konuşabiliriz” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa İl Danışma Kurulu Toplantısı, Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü, İzmir Milletvekili Deniz Yücel’in katılımıyla Manisa Büyükşehir Belediyesi Kültür Sitesi Lale Salonu’nda gerçekleştirildi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan toplantıya CHP Manisa milletvekilleri Bekir Başevirgen, Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, CHP Manisa İl Başkanı İlksen Özalper, ilçe başkanları, ilçe belediye başkanları, kadın ve gençlik kolları başkanları ile çok sayıda partili katıldı. “Her görüşe saygılıyız” CHP İl Başkanı İlksen Özalper’in açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Yücel, “Bizim üç tane kırmızı çizgimiz var. Birincisi, kurucumuz, kurtarıcımız, değişmez önderimiz Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, bizim kırmızı çizgimiz. İkincisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü. Vatanımız ve cumhuriyetimizin, o anayasamızın ilk dört maddesinde sayılan kurucu niteliklerin değişmez maddeleri. Ve üçüncüsü bağımsızlığımızın sembolü, rengini şehitlerimizin kanından alan al bayrağımız. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimiz. Bunların dışında her görüşü dinleriz, her görüşe saygılıyız, her şeyi konuşabiliriz. Demokrasi konuşmak demek tartışmak demek, uzlaşmak demek, ortak akıl üretmek demek. Biliyorsunuz, bir taraftan ülkenin normalleşmesi için birtakım adımlar atıyoruz. Bir taraftan da hem parlamentoda hem de sahada, sokakta en sert şekilde muhalefet etmeye devam ediyoruz. Ülke normalleşmeli” dedi. “Erken seçim halk istediği zaman olacak” “Bir erken seçim tartışması yürüyor gidiyor” diyerek konuşmasına devam eden Yücel, “Ben hep şunu söylüyorum; 3 ay önce bir seçimden çıktık. İnsanlar belediye başkanlarını seçtiler. İnsanlar belediye meclis üyelerini seçtiler. Yani yerel yöneticileri seçtiler. Şimdi o belediye başkanlarının hizmet etme zamanı. Bugün erken seçimi konuşmuyoruz ama belki bir sene sonra önümüzdeki sene bunu ciddi ciddi konuşacağız. Genel başkanımız bu konuda çok net ifadeler kullandı. Genel başkanımız dün noktayı koydu. Bizim milletvekili sayımız ülkeyi erken seçime götürmeye yetmiyor. Ama iktidar ülkeyi bu şekilde yönetmeye devam ederse, halkın sorunlarına gözünü, kulağını kapatmaya devam ederse, halkın sorunları, omuzlarındaki yük daha da artarsa işte o zaman bu iktidar erken seçim yapmak zorunda kalır. Halk erken seçim isterse buna kimse dayanamaz. Buna kimse direnemez. Erken seçim halk istediği zaman olacak. Biz istiyoruz ki hemen olsun, önümüzdeki hafta olsun. Ama dediğim gibi parlamentodaki çoğunlukla alınması gereken bir karar var” diye konuştu. Yücel’in konuşmasının ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti.
Manisa CHP Parti Sözcüsü Yücel’den kırmızı çizgi vurgusu CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü İzmir Milletvekili Deniz Yücel partisinin Manisa İl Danışma Kurulunda yaptığı konuşmada, “Bizim 3 tane kırmızı çizgimiz var. Mustafa Kemal Atatürk, Anayasa’nın değiştirilemez ilk 4 maddesi ve bayrağımız. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimiz. Bunların dışında her görüşü dinleriz. Her görüşe saygılıyız. Her şeyi konuşabiliriz” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Manisa İl Danışma Kurulu Toplantısı Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü İzmir Milletvekili Deniz Yücel’in katılımıyla Manisa Büyükşehir Belediyesi Kültür Sitesi Lale Salonunda gerçekleştirildi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan toplantıya CHP Manisa Milletvekilleri Bekir Başevirgen, Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, CHP Manisa İl Başkanı İlksen Özalper, ilçe başkanları, ilçe belediye başkanları, kadın ve gençlik kolları başkanları ile çok sayıda partili katıldı. “Her görüşe saygılıyız” CHP İl Başkanı İlksen Özalper’in açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü İzmir Milletvekili Deniz Yücel, “Bizim üç tane kırmızı çizgimiz var. Birincisi, kurucumuz, kurtarıcımız, değişmez önderimiz Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, bizim kırmızı çizgimiz. İkincisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü. Vatanımız ve cumhuriyetimizin, o anayasamızın ilk dört maddesinde sayılan kurucu niteliklerin değişmez maddeleri. Ve üçüncüsü bağımsızlığımızın sembolü rengini şehitlerimizin kanından alan al bayrağımız. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimiz. Bunların dışında her görüşü dinleriz. Her görüşe saygılıyız. Her şeyi konuşabiliriz. Demokrasi konuşmak demek tartışmak demek, uzlaşmak demek, ortak akıl üretmek demek. Biliyorsunuz, bir taraftan ülkenin normalleşmesi için birtakım adımlar atıyoruz. Bir taraftan da hem parlamentoda hem de sahada, sokakta en sert şekilde muhalefet etmeye devam ediyoruz. Ülke normalleşmeli” dedi. “Erken seçim halk istediği zaman olacak” “Bir erken seçim tartışması yürüyor gidiyor” diyerek konuşmasına devam eden Yücel konuşmasını şöyle tamamladı: “Ben hep şunu söylüyorum 3 ay önce bir seçimden çıktık. İnsanlar belediye başkanlarını seçtiler. İnsanlar belediye meclis üyelerini seçtiler. Yani yerel yöneticileri seçtiler. Şimdi o belediye başkanlarının hizmet etme zamanı. Bugün erken seçimi konuşmuyoruz ama belki bir sene sonra önümüzdeki sene bunu ciddi ciddi konuşacağız. Genel başkanımız bu konuda çok net ifadeler kullandı. Genel Başkanımız dün noktayı koydu. Bizim milletvekili sayımız erken seçim ülkeyi erken seçime götürmeye yetmiyor. Ama iktidar ülkeyi bu şekilde yönetmeye devam ederse halkın sorunlarına gözünü, kulağını kapatmaya devam ederse, halkın sorunları, omuzlarındaki yük daha da artarsa işte o zaman bu iktidar erken seçim yapmak zorunda kalır. Halk erken seçim isterse buna kimse dayanamaz. Buna kimse direnemez. Erken seçim halk istediği zaman olacak. Biz istiyoruz ki hemen olsun. Önümüzdeki hafta olsun. Ama dediğim gibi orada parlamentodaki çoğunlukla alınması gereken bir karar var.” Yücel’in konuşmasının ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti.