ASAYİŞ - 22 Ekim 2024 Salı 11:19

İstanbul’da ambulansa yol vermeyen sürücü kamerada

A
A
A
İstanbul’da ambulansa yol vermeyen sürücü kamerada

İstanbul’da seyir halindeki ambulansa yol vermeyen sürücüye bin 390 lira idari para cezası uygulandı. Sürücünün ambulansa yol vermediği anlar cep telefonu kamerasına yansıdı.


Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından sosyal medyada paylaşılan görüntülere yönelik denetim gerçekleştirdi. Yapılan denetimlerde, geçtiğimiz günlerde 34 RL 0307 plakalı araç sürücüsünün ambulansa yol vermediği tespit edildi. Ekipler tarafından kimliği belirlenen S.A.’ya, "geçiş üstünlüğe sahip araçlara geçiş hakkı vermemek" ve "saygısızca araç kullanmak" ihlalleri nedeniyle toplamda bin 390 lira idari para cezası uygulandı. Öte yandan, sürücünün ambulansa yol vermediği anlar cep telefonu kamerasına yansıdı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesinde 200 ton elma hasadı yapıldı Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesinin Ayhan Şahenk Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezinde elma hasadı yapıldı. Niğde ve çevresinin üretim kapasitesini artırmayı amaçlayan Tarım Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi tarafından düzenlenen Elma Hasat Günü ve Elma Yetiştiriciliğinde Güncel Teknik Konular Paneli, Niğde Elma Yetiştiricileri Birliği Başkanı, Ziraat Yüksek Mühendisi Atilla Kaplan ve Tarım ve Orman Bakanlığı Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitü Müdürü Dr. Şerif Özongun’un katılımı ile yapıldı. Tarım Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi Konferans Salonu’nda yapılan panelin ardından konuşmacılar, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Şekeroğlu ve öğrenciler ile birlikte Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin Ayhan Şahenk Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezindeki elma hasadına katıldı. Yaklaşık bin dekar arazi üzerinde, sebze ve meyve üretiminin yanı sıra hayvancılık ihtiyacı için yonca ve silajlık mısır üretimi de yapılan Ayhan Şahenk Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezindeki elma bahçesinde 200 ton hasat yapıldı. "Her gün bir elma yiyen, doktoru evden uzak tutar" Üniversite Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, merkezin tarımsal üretimle bölgesel kalkınmaya katkıda bulunduğunu söylediği açıklamasında, "Niğde’nin elması tüm Türkiye’ye yeter" diye konuştu. "Her gün bir elma yiyen, doktoru evden uzak tutar" diyerek herkesi elma yemeye davet eden Rektör Uslu, "Bugün Tarım Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi aracılığı ile elma hasadı yapıyoruz. 200 ton elma hasadını bugün itibari ile tamamlamış olduk. Bu faaliyetle öğrencilerimiz ilimizdeki elma yetiştiricileri ile bir araya geldi. Üniversitemizin tarım alanındaki çalışmaları ile bölgesel sorunların çözümüne yönelik araştırma projeleri ve bilimsel toplantılara öncelik vermeye devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi. Türkiye’de 4 milyon tonun üzerinde elma üretimi yapıldığını kaydeden Tarım ve Orman Bakanlığı Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitü Müdürü Dr. Şerif Özongun ise Niğde’nin elma üretiminde Isparta’dan sonra ikinci sırada yer aldığını belirtti. Özongun, "Elma üretiminde Niğde önemli bir konumda. Uçsuz bucaksız ovaları ile avantajlı. İklim ve su sorunları gibi sınırlandırıcı etkenler var ancak yetiştiricilik bölgede hızlı bir şekilde yayılıyor" diye konuştu. "Elma ağacı sayısında 1’inci, üretimde 2’nciyiz" Niğde Elma Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Atilla Kaplan hasat gününde yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Niğde, Türkiye’de elma üretimi konusunda önemli bir yere sahip. Ağaç sayısında birinci olsak da üretimde ikinci sıradayız ve ihracata yönelik elmalar üretiyoruz. İlimizde büyük ve modern bahçelerin sayısı çok fazla. İhraç edilen elmaların çoğu Niğde’den gidiyor." Yapılan konuşmaların ardından panel konuşmacıları Rektör Uslu, Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Şekeroğlu ve öğrenciler ile birlikte elma hasadına katıldı.
İstanbul BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Bayraktar: "133 imza töreninde toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmalar imzalanacak" BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar, SAHA EXPO 2024 süresince 133 imza töreninde toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmanın imzalanacağını belirterek, "Bu anlaşmaların 4,6 milyar dolarlık kısmı ise ihracat sözleşmelerinden oluşuyor. Geçen yıl Türk savunma ve havacılık sektörünün ihracatı 5,5 milyar dolar olarak gerçekleşmişti, bu fuarda 1 yıllık ihracatımıza yakın seviyede ihracat anlaşmalarına imza atıyoruz" dedi. Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı-SAHA EXPO İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen törenle açıldı. Açılışa, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İstanbul Valisi Davut Gül, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar ve çok sayıda davetli katıldı. Program İstiklal Marşı okunması ile başladı. BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar açılışta bir konuşma yaptı. SAHA İstanbul’un, Türk savunma ve havacılık sektörünün itici gücü olmayı hedefleyerek 17 Mart 2015’te kurulduğunu hatırlatan Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar "Amacımız yerlilik oranını artırmak, kritik teknolojileri ülkemize kazandırmak, uluslararası rekabet gücümüzü yükseltmek ve güçlü bir ekosistem oluşturmaktı. Bugün, 27’den bin 200’ü aşkın şirkete, 29 üniversiteye ve 45 şehre yayılmış bir ağa ulaştık. SAHA İstanbul’un gücü çeşitliliğinde yatıyor. 52 farklı sektörden üyelerimiz, savunma ve havacılık ekosisteminin her halkasını tamamlıyor. Bu çeşitlilik karşılaştığımız her zorluğa inovatif çözümler üretmemizi sağlıyor. Üye profilimize baktığımızda, KOBİ’lerden büyük şirketlere, üniversitelerden kamu kurumlarına kadar geniş bir yelpaze görüyoruz. SAHA İstanbul’un misyonu sadece bir araya getirmek değil, sektördeki koordinasyonu sağlamaktır. Şirketlerimizi kritik ürünler üretmeye motive ediyor, yeteneklerini değerlendiriyor ve bu yetenekleri sistem ve alt sistem üretiminde kullanıyoruz. Projelerimiz üye şirketlerimizin kapasitelerini geliştirirken, aralarındaki ticari ilişkileri de güçlendiriyor. Yurt içi ve yurt dışı pazar geliştirme faaliyetlerine katkı sağlıyoruz. Bu yaklaşım savunma ve havacılık ekosistemini bir bütün olarak ileriye taşıyor. İşbirliğini kolaylaştırarak, yıkıcı teknolojiler geliştirerek ve küresel ihtiyaçlara cevap vererek endüstriyi şekillendiriyoruz. Yerli üretim kabiliyetlerimizi pekiştirirken, global pazarda da söz sahibi oluyoruz" dedi. "Amacımız; özel sektörün rolünü artırarak sektöre dinamizm kazandırmak ve maliyet etkin sürdürülebilir projeler geliştirmektir" SAHA Akademi’nin, yeni nesil bir eğitim konsepti olduğunu belirten Bayraktar, "100’den fazla eğitim konusu, bin 700 saati aşkın eğitim ve 2 binden fazla katılımcı ile sektörde profesyonelliği artırıyoruz. Sertifikalı eğitimler, özelleştirilmiş programlar ve SAHA MBA ile sadece teknik bilgiyi değil, stratejik düşünme ve liderlik becerilerini de geliştiriyoruz. Yabancı ülkeler ve profesyoneller için özel eğitim programları ile global etkimizi artırıyoruz.Makine, elektrik-elektronik, yazılım ve sertifikasyon gibi kritik teknik komitelerle, sektörümüzün güçlenmesine katkı sağlıyoruz. SAHA Startups, SAHA ODAK gibi inisiyatiflerle geleceğe hazırlanıyoruz. Türk savunma ekosistemi, tabana yayılmış entegre bir yapıya sahip. Ana yüklenicilerden alt yüklenicilere, tedarikçilerden araştırma enstitülerine kadar her birim, bu ekosistemin vazgeçilmez bir parçası. SAHA İstanbul olarak amacımız; özel sektörün rolünü artırarak sektöre dinamizm kazandırmak ve maliyet etkin sürdürülebilir projeler geliştirmektir" ifadelerini kullandı. "Türk savunma ve havacılık sanayiinin kabiliyetleri, geniş bir yelpazeye yayılmıştır" Türk savunma ve havacılık sanayiinin gelişimi, Türkiye’nin bağımsızlık hikayesi olduğunu belirten Bayraktar, "1920’lerdeki başlangıçtan 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na, 2000’lerin başındaki millileşme vizyonundan 2023 sonrasındaki ihracat odaklı büyümeye kadar her aşama bu hikayenin bir parçasıdır. Bugün, 15 milyar dolar gelir ve 5.5 milyar dolar ihracat ile gurur duyduğumuz bir noktadayız. Ancak bu aşama Milli Teknoloji Hamlemizin daha başlangıcıdır. Türk savunma ve havacılık sanayiinin kabiliyetleri, geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Kara araçlarından deniz platformlarına, insansız hava platformlarından mühimmatlara, füzelerden iletişim ve muharebe destek sistemlerine kadar her alanda söz sahibiyiz. Bu kabiliyetler ulusal güvenliğimizi güçlendirmesinin yanı sıra ülkemizi global pazarda rekabetçi bir oyuncu haline getiriyor. Türkiye’nin askeri harcamalarının gelişimi, stratejik önceliklerimizin bir yansımasıdır. 2001’den 2023’e kadar olan süreçte, harcamalarımız 7.2 milyar dolardan 15.8 milyar dolara yükseldi. Ancak bu artış ithalatımızın azalmasıyla birlikte GSYİH içindeki payın yüzde 3.6’dan yüzde 1.5’e düşmesiyle dengeleniyor. Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu ile savunma harcamalarımız daha verimli ve etkin hale geldi" diye konuştu. Türk savunma ve havacılık sanayiinin ticari gelişiminin, sektörün dinamizmini ve büyüme potansiyelini de sergilediğini kaydeden Bayraktar, " 2012’de 4.8 milyar dolar olan gelir, 2023’te 15 milyar dolara ulaştı. Bu üç katlık artış finansal başarının ötesinde aynı zamanda teknolojik yetkinliklerimizin ve global rekabet gücümüzün de bir göstergesi. Türk savunma ve havacılık sanayiinin uluslararası ticaret performansı gurur verici bir gelişim gösteriyor. 2012’de 1.3 milyar dolar olan ihracatımız, 2023’te 5.5 milyar dolara ulaştı. İthalatımız ise aynı dönemde 1.4 milyar dolardan 6.2 milyar dolara yükseldi. 2021-2023 dönemindeki yükselen net ithalat, yolcu uçağı ve ekipman alımlarından kaynaklanmaktadır. 2023 yılı uluslararası ticaret dağılımı, Türk savunma ve havacılık sanayiinin çeşitliliğini ve gücünü gösteriyor. İnsansız hava araçları, mühimmat ve füzeler, kara araçları ihracatımızın lokomotifi konumunda. Havacılık sektöründe ise yolcu uçağı alımı nedeniyle ithalatımız hala yüksek. Ancak bunu da fırsat olarak görüyor ve havacılıktaki millileşmeyi güçlendirmek için çalışıyoruz. Türk savunma ve havacılık sektörü, 2023’te göz kamaştırıcı bir performans sergiledi. 5.5 milyar dolarlık ihracat hacmi, 185 ülkeye ulaşan 230 ürün çeşitliliği, küresel arenada artık bir güç olduğumuzu kanıtlıyor" ifadelerini kullandı. "Türk savunma sanayiinin başarısı 50 yıllık bir gelişim sürecinin sonucudur" Teknolojik gücün barış ve adalet için kullanmanın en büyük sorumlulukları olduğunu belirten Bayraktar, "Özellikle Gazze’de yaşanan insanlık trajedisi, bu sorumluluğun önemini bir kez daha hatırlatıyor. Türk savunma sanayiinin başarısı 50 yıllık bir gelişim sürecinin sonucudur. Bu süreç doğrudan tedarikten milli tasarıma, platform programlarından ileri teknolojilere uzanan stratejik bir yolculuk. Bu yolculuk ambargolardan öğrendiğimiz derslerle başladı ve bugün kendi özgün tasarımlarımızla dünya pazarlarında söz sahibi olduğumuz bir noktaya ulaştı. Savunma sanayiimiz sadece ülke içinde değil, global arenada da manşetlere çıkıyor. Bu başarı ürünlerimizin kalitesinin yanında stratejik önemimizi de yansıtıyor" dedi. SAHA EXPO 2024 süresince 133 imza töreninde toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmanın imzalanacağını söyleyen Bayraktar, "Bu anlaşmaların 4,6 milyar dolarlık kısmı ise ihracat sözleşmelerinden oluşuyor. Geçen yıl Türk savunma ve havacılık sektörünün ihracatı 5,5 milyar dolar olarak gerçekleşmişti, bu fuarda 1 yıllık ihracatımıza yakın seviyede ihracat anlaşmalarına imza atıyoruz. Küçük işletmeler için özelleştirilmiş pavyonlar ile ekosistemin tüm bileşenlerini desteklemeyi amaçlıyoruz. Küçük işletmelerin iş geliştirme ve ihracat çabalarını besleyerek, sektörün taban gücünü artırmayı hedefliyoruz. Savunma, havacılık ve uzay sektörlerimizin toplumla buluşturma arzusunun bir göstergesi olarak Halk Günleri’ni bu yıl genişleterek iki güne çıkardık. 25-26 Ekim tarihlerinde, halkımız yerli ve milli kaynaklarla geliştirilen geniş ürün yelpazesini keşfetme ve dokunma fırsatı bulacak" diye konuştu. "Türkiye bölgesel güvenlikte önemli bir aktör haline geldi" Türkiye’nin savunma sanayiinde önemli hamleler yaparak, bölgesel güvenlikte önemli bir aktör haline geldiğini belirten Bayraktar, "Türkiye yürütülen çalışmalar neticesinde dünya pazarındaki rekabet gücünü de artırıyor. Bu vesileyle, yerli ve milli üretim vizyonuyla bize her zaman yol gösteren ve destekleyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a buradan bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Bugün burada teknolojik başarılarımızı kutlarken, dünyanın gözleri önünde yaşanan bir insanlık trajedisine sessiz kalamayız. Gazze’de yaşanan durum bölgesel bir çatışma değil, tüm insanlığın vicdanını sızlatan bir soykırımdır. Savunma teknolojilerindeki ilerlemelerimizin nihai amacı, barışı korumak ve insan hayatını savunmaktır. Bugün Gazze’de gördüklerimiz, maalesef teknolojinin yıkıcı gücünün acı bir örneğidir. Türkiye olarak her zaman mazlumun yanında durduğumuz gibi, Gazze halkının da yanındayız. Uluslararası toplumu bu soykırıma son vermek için harekete geçmeye çağırıyoruz. Unutmayalım ki, gerçek güç yıkmakta değil, inşa etmekte; öldürmekte değil yaşatmaktadır" ifadelerini kullandı.
Bursa Ermaksan, yeni nesil savunma teknolojileriyle SAHA EXPO’da boy gösterecek Ermaksan,22-26 Ekim tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek olan SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nda, yerli ve milli kaynaklarla geliştirdiği savunma çözümlerini sergileyecek. Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından Ermaksan, 60 yıllık üretim tecrübesiyle savunma sanayiine yönelik geliştirdiği sistemleri SAHA EXPO’da sergileyecek. Ermaksan’ın fuarda tanıtacağı çözümler arasında deniz ve kara platformları için geliştirdiği 40/70 mm’lik toplar, hava savunma platformları için yüksek güçlü lazer kaynakları, FBG lazer sensörleri ve dijital ikiz teknolojileriyle yapısal izleme çözümleri, ayrıca 3D metal yazıcılar ve parça üretim teknolojileri yer alıyor. Ermaksan Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Ahmet Özkayan, fuara ilişkin yaptığı açıklamada: “Son on yılda ülkemizin savunma sanayisindeki hızlı gelişmelerini yakından izleyerek, 60 yıllık makine üretim tecrübemiz ve altyapımızla geliştirdiğimiz, özellikle ihtiyaç duyulan alanlarda daha önce yapılmamış, özgün ve ürüne dönüşmüş sistemlerimizle SAHA EXPO’ya katılıyoruz. Yüksek teknolojiyi odağımızda tutarak geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz savunma sanayi ürünlerini, yurtiçi ve yurtdışından gelecek sektör temsilcileriyle buluşturmak için heyecanlıyız” dedi. SAHA EXPO 2024, Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayindeki gücünü uluslararası alanda sergileyecek. 90 bin metrekare alanda düzenlenecek fuara, 1400’den fazla katılımcı ve 150 bin ziyaretçinin katılımı bekleniyor. Bu büyük etkinlikte Ermaksan, yerli ve milli savunma teknolojilerini sergileyerek Türkiye’nin savunma gücüne katkı sağlamaya devam edecek.
Sivas Erkeklerde daha sık görülüyor, 2 ila 5 yaş arasında başlıyor Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü nedeniyle yaptığı açıklamada erkeklerde kekemeliğin daha sık görüldüğünü belirtti. Sivas Numune Hastanesi’nden görev yapan Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Kekemeliğin konuşmanın istemsiz olarak bozulmasıyla karakterize edilen bir akıcı konuşma bozukluğu olduğuna dikkat çeken Beyza Güler, “Tekrarlar, uzatmalar ve bloklar gibi özellikleri içeren ve bu sebeple konuşma akışını sekteye uğratan bir konuşma bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. İnsanların yaklaşık yüzde 5’i hayatlarının belli bir döneminde kekemeliğe benzer özellikler gösterebilmektedir. Kekemelik genellikle 2 ila 5 yaş aralarında başlayabilmektedir.” dedi. Erkek çocuklarda daha fazla görülüyor Kekemeliğin sıklığının cinsiyete göre farklılık gösterebildiğini belirten Beyza Erkaya Güler, “Kekemeliğin yaygınlık ve sıklığının cinsiyet değişkeniyle de ilişkili olduğu düşünülmektedir. Kız çocukluklarında kekemelik, erkeklere oranla 1:6 ila 1:3 oranlarında daha az görülmektedir. Bu oran yaşın artışı ile değişmekte ve kızlarda müdahale olmaksızın iyileşme erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Ayrıca aile üyesinde kekemeliği olan bireylerde ailede kekemeliği olmayan bireylere göre daha yüksek oranda kekemelik görüldüğü düşünülmektedir. Kekemelik, halk arasında bilindiği üzere korku ya da kekemeliği olan bir bireyi taklit ederek oluşmaz. Kekemeliğin nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik, nörofizyolojik, çevresel ve mizaç faktörlerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Ayrıca kekemelik bir zekâ problemi olmamakla birlikte kekeleyen bireyler normal ya da normal üstü zekaya sahip olabilir.” dedi. Kekemeliğin iki başlık altında sınıflandırıldığını vurgulayan Beyza Erkaya Güler, “Kekemelik, edinilmiş kekemelik ve gelişimsel kekemelik olmak üzere iki başlık altında sınıflandırılmaktadır. Nörojenik kekemelik serebrovasküler olaylar, direkt-indirekt kafa travmaları, iskemik ataklar, travmatik beyin hasarı gibi nedenlere bağlı olarak genellikle yetişkinlik döneminde görülürken, psikojenik kekemelik yetişkin bireylerde genellikle psikolojik travmalar sonucunda aşırı stres ve kaygı sonucu oluşur. Gelişimsel kekemelik ise en yaygın görülen kekemelik alt sınıfı olup, genellikle okulöncesi yıllarda başlamakta ve ileri yaşlara kadar devam edebilmektedir. Gelişimsel kekemeliğin nedeni net olarak bilinmemekle birlikte, motor, dilsel, nörolojik ve çevresel faktörlerden etkilendiği düşünülmektedir. Kekemeliği olan bireyler, konuşma eyleminde gözlemlenen akıcısızlıkların yanı sıra göz kırpma, kafa sallama, konuşmaktan kaçınma gibi birtakım ikincil davranışlar da sergileyebilirler. Bununla birlikte, azalan sözel çıktı, kelimelerden kaçınma, dilbilgisi kısıtlamaları, yaşam kalitesinde azalma ve eğitim düzeninde zorbalık kekemeliği olumsuz yönde etkileyen farklı alanlara örnek olarak kabul edilmektedir.” dedi. Erken müdahalenin önemi Kekemelikte erken müdahalenin önemine değinen Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Erken dönem çocuklukta başlayan kekemelikte aylar ya da haftalar içerisinde şiddet değeri değişebilmektedir. Erken dönemde başlayan ve kekemeliği olan çocukların neredeyse yüzde 80’inde kekemeliğin kendiliğinden ortadan kalktığını bildirilmiştir. Kekemelikte, konuşma bozukluğu türlerinin ve sıklığının, ilgili motor davranışların, konuşmadan kaçınma davranışlarının, konuşma hızı ve olumsuz duygusal reaksiyonların değerlendirilmesi gerekir. Değerlendirmede ikincil davranışların ve kekemeliğin gözlemlenmesinin de yer alması gerekir. Konuşma örneğinin olması için alınan video kayıtlarının, değerlendirmenin yanı sıra terapi süresince gelişimlerin takip edilmesinde de önemlidir. Bunun yanı sıra okul öncesi dönemdeki bireyler, okul çağındaki bireyler ve ergen-yetişkin bireylerin değerlendirme süreçleri farklılık gösterir. Kekemelikte erken müdahale, konuşmanın daha akıcı hale gelmesi, bireyin daha rahat iletişim kurması ve varsa konuşmaya dair kaygılarının azalması için çok önemlidir. Gelişimsel dönemde meydana gelen kekemeliklerde erken müdahaleyle beraber kekemelik kaybolabilmekte, fakat kekemeliğin üzerinden geçen zaman arttıkça, kekemelik kronik hale gelmektedir. Bu nedenle eğer çocuklarda 6 aydan uzun süre görülen kekemelik benzeri akıcısızlıklar varsa ve kekemeliğin şiddeti artıyorsa vakit kaybetmeden uzman bir dil ve konuşma terapistinden değerlendirme almaları gerekir.”