ASAYİŞ - 21 Ekim 2024 Pazartesi 09:04 | Son Güncelleme : 21 Ekim 2024 Pazartesi 11:13

FETÖ elebaşı öldü

A
A
A

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen öldü.

Pensilvanya'da yaşayan hain terör örgütü FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen öldü. Örgütün internet sitesinden Gülen’in ölüm haberi duyuruldu. Gülen'in yeğeni Ebuseleme Gülen de sosyal medya hesabından FETÖ elebaşının ölümünü doğruladı. Gülen, böbrek yetmezliği ve şeker hastalığının yanı sıra ayrıca demans sebebiyle tedavi görüyordu.

 

 

 

 

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İş Portföy Para Piyasası Fonu 108,3 milyar TL büyüklüğe ulaştı Türkiye’de kurulan ilk yatırım fonlarından TI1 – İş Portföy Para Piyasası (TL) Fonu 108,3 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Türkiye İş Bankası Grubu’nun portföy yönetimi iştiraki İş Portföy bünyesinde yer alan TI1 – İş Portföy Para Piyasası (TL) Fonu 100 milyar TL eşiğini aştı. İş Bankası tarafından 1987’de o dönemin mevzuatı kapsamında Likit Fon türünde kurulan ve yatırımcılara küçük birikimlerle de günlük getiri elde etme imkânı sunan, daha sonra değişen düzenlemeler sonucunda İş Portföy’e devredilmesinin ardından para piyasası fonu adını alan yatırım fonu bu büyüklüğe ulaşan ilk yatırım fonu olduğu belirtildi. “Yılbaşından bu yana yüzde 45,78 ile enflasyonun üzerinde getiri” İş Portföy Genel Müdürü Burak Sezercan, 2000 yılında kurulan İş Portföy’ün ilk günden bu yana farklı yatırım ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde sermaye piyasalarının her alanına yatırım yapan çok çeşitli yatırım fonları kurarak geniş ürün yelpazesini birikim sahipleriyle buluşturduğunu belirtti. Aynı zamanda sürdürülebilirlik, toplumsal cinsiyet eşitliği, teknoloji gibi dönüşüm alanlarındaki fırsatları yatırım fikirlerine dönüştürdüklerine işaret eden Sezercan, getiri potansiyeli barındıran bu özgün temalı yatırım fonlarını her bütçeye uygun ve kolay erişilebilir bir şekilde yatırımcılara sunduklarını söyledi. Sezercan, “Cumhuriyet tarihi boyunca ülke ekonomisinin gelişimine çok yönlü katkılar sunan Bankamızın 100. yılını kutladığı bir dönemde İş Bankası tarafından kurulmuş olan Türkiye’nin ilk yatırım fonunun böyle bir ilke imza atması, İş Portföy olarak parçası olduğumuz İş Bankası Grubu’nun sermaye piyasalarındaki önemini ve etkinliğini hatırlatması açısından gurur verici bir gelişme” diye konuştu. Son dönemde uygulanan para politikaları ile birikim sahiplerinin TL’ye yöneliminin arttığını belirten Sezercan, “Para piyasası fonları bir yandan nakit yönetimi açısından şirketler tarafından ilgi görürken, diğer yandan da bireyler açısından risk almadan reel getiri oluşturma imkânı sunuyor. TI1-İş Portföy Para Piyasası Fonu da yılbaşından bu yana yüzde 45,78 ile enflasyon üzerinde bir getiri oluşturmuş durumda. Fonun büyümesine katkı sağlayan yatırımcılarımıza ve tüm dağıtıcılarımıza teşekkür ederiz” şeklinde konuştu. “Küçük tasarruf sahiplerinin farklı yatırım araçlarıyla tanışmasına öncülük eden bir ürün” İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Özşuca ise, 100. kuruluş yıl dönümünü kutlayan İş Bankası’nın ilk günden itibaren ülkede tasarruf bilincini geliştirmek, yatırım kültürünü güçlendirmek, ticareti kolaylaştırmak, bankacılık hizmetlerinin erişilebilirliğini artırmak üzere pek çok ilki hayata geçirdiğini belirtti. Özşuca, “Yatırımcıların ‘801’ koduyla bildiği Tl1 – İş Portföy Para Piyasası Fonu da Bankamız bünyesinde hayata geçirilen ve ülkemizin ilk yatırım fonu olarak küçük tasarruf sahiplerinin farklı yatırım araçlarıyla tanışmasına öncülük eden bir ürün. İş Portföy’e devrinin ardından da hızla büyümeye, yatırımcılardan talep görmeye devam eden fonun 100 milyar TL eşiğini aşan ilk TL yatırım fonu olduğunu görmekten büyük mutluluk duyuyoruz” dedi. İş Bankası’nın ve bu alandaki iştiraklerinin önümüzdeki dönemde de sermaye piyasalarının derinleşmesi için çalışmayı sürdüreceğini söyleyen Özşuca, bunun için geleceğin bankacılığını şekillendirmeye katkıda bulunan yenilikçi adımlar atmaya ve bu adımların sürdürülebilir olması için çalışmaya devam edeceklerini belirtti. Özşuca “Ülkemizin ilk yatırım fonunun aynı zamanda 100 milyar TL eşiğini aşan ilk TL fon aşamasına taşınmasının da bu yaklaşımımızın bir sonucu olduğuna inanıyorum” dedi.
İstanbul Vodafone Global, yeni ‘Fit for the Future Raporu’nun sonuçlarını açıkladı Vodafone Global’in Fit for the Future Raporu, ‘Geleceğe Hazır’ şirketleri bu yıl ‘Güven Uçurumu’ odağında mercek altına aldı. 2 bin 300’den fazla işletmeyle ve 5 binden fazla müşteriyle yürütülen araştırmada, işletmelerin kendilerine müşteriler tarafından ne kadar güvenildiğini düşündükleri ile müşterilerin gerçekte ne hissettikleri arasında bir uçurum olduğu tespit edildi. Dünyanın önde gelen telekomünikasyon şirketlerinden Vodafone Grubu, ‘Güven Uçurumu’ odağında London School of Economics iş birliğiyle 10 pazarda 2 bin 300’den fazla işletmeyle ve 5 binden fazla müşteriyle yürüttüğü Fit for the Future (Geleceğe Hazır) Raporu’nu geçtiğimiz günlerde yayımladı. Raporda işletmelerin kendilerine müşteriler tarafından ne kadar güvenildiğini düşündükleri ile müşterilerin gerçekte ne hissettikleri arasında bir uçurum olduğu tespit ediliyor. ‘Güven Uçurumu’ adı verilen bu fark, ortalama yüzde 11 puan olarak ölçülüyor. Kaçırılan fırsatları, hayal kırıklığına uğrayan müşterileri ve kaybedilen geliri temsil eden bu uçurumun, iş performansı üzerinde gerçek bir etkiye sahip olduğu vurgusu yapılıyor. Vodafone Business tarafından küresel çapta yapılan yeni araştırmaya göre, müşterilerine daha hızlı yanıtlar vermek için yapay zekâ ve üretken yapay zekâdan faydalanan işletmeler, teknolojilerin insani bir dokunuşla, müşterilerin yararına ve herhangi bir etik, gizlilik veya veri güvenliği endişesi bırakmayacak şekilde kullanılması halinde, müşteri güven puanlarında önemli bir artış ve rekabet avantajı yakalayabiliyor. “Önce insan” vurgusu, güven puanını yüzde 16 artırıyor Güven, işletmelerin performansında en önemli bir farkı oluşturan kavramların başında geliyor. Yapay zekâ gibi yeni teknolojilere duyulan güven ve bunların işletmeler tarafından nasıl kullanıldığı günümüz dünyası için her geçen gün daha da değer kazanıyor. Bu noktada da işletmelerin bu teknolojileri kullanma şekli, müşterileri açısından güven kazanmaları ya da kaybetmeleriyle sonuçlanıyor. ‘Geleceğe Hazır’ araştırması da işletmelerin müşteri güvenini kazanmanın yollarını ararken, paylaşılan değerlerin, insani yaklaşımın ve tutarlılığın önemini hafife aldığını ortaya koydu. Yeni teknolojilerin uygulanmasında “önce insan” yaklaşımının benimsenmesi, güven puanını yüzde 16’ya kadar artırabiliyor. Rapor verilerine göre, müşterilerin yüzde 59’u yapay zekâ konusunda bilgili işletmelerin doğru tahminlerde bulunma olasılığının daha yüksek olduğunu düşünüyor. Müşterilerin yüzde 53’ü ise yapay zekâ teknolojilerinin günlük görevleri daha etkin tamamlayacağına inanıyor. “Yapay zekâyı müşterilerinin yararına kullanan şirketler güven açığını yarı yarıya indirebiliyor” ‘Güven Uçurumu’nun, sektörler arasında büyük farklara sahip olabildiğini dile getiren Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu, Geleceğe Hazır Raporu’nu değerlendirerek konuyla ilgili şunları söyledi: “Raporumuzda gördük ki, rekabetçi piyasa koşullarında müşterilerin güven duyabileceği bir marka inşa etmek, şirketlerin gelecek dönemlere uygunluğu açısından kritik bir önem arz ediyor. Ortaya çıkan sonuçlara göre müşteriler işletmelere, aslında işletmelerin zannettiği kadar güvenmiyor. Bu da ortalama yüzde 11 puanlık bir farkla ‘Güven Uçurumu’ oluşturuyor. Şirketler, müşterilerin güvenini nasıl kazanacağını düşünürken paylaşılan değerlerin, insani yaklaşımın ve tutarlılığın önemini hafife alıyor. Bu noktada yapay zekâyı müşterilerinin yararına kullanan kurumlar ise bu güven açığını neredeyse yarıya indirebiliyor ve ‘Geleceğe Hazır’ bir şirket olabiliyor. Kısacası güven kavramı, sadece iyi ve güvenilir ürün ya da hizmetler sunmakla değil, aynı zamanda müşterilerin kendilerini çalışanlara, markaya ve işletmeye bağlı hissetmesini sağlamak için alınan aksiyonlarla kazanıldığı ortaya çıkıyor diyebiliriz.” ‘Geleceğe Hazır’ işletmeler nasıl belirleniyor? Operatör, ‘Geleceğe Hazır’ olarak tanımladığı bir grup işletmeyi takip ediyor. Bu şirketlerin, ortak değerler, insani yaklaşım ve tutarlılığın önemi konusunda müşterilerle uyum sağlama olasılığı, diğer işletmelerden neredeyse üç kat daha fazla. ‘Geleceğe Hazır’ işletmeler, müşteri öncelikleriyle daha uyumlu faaliyet göstermenin yanı sıra, yanıt sürelerini iyileştirmek, verileri güvenli bir şekilde yönetmek ve bilgileri müşterilere daha hızlı ve daha güvenilir ulaştırmak için teknolojiyi uzun zamandır kullanıyor. Daha önceki yıllarda hazırlanan raporlar da ‘Geleceğe Hazır’ işletmelerin ticari açıdan daha büyük başarılar kaydettiğini ve daha yüksek çevresel, sosyal ve yönetişim puanlarına sahip olduğunu gösteriyor.