ASAYİŞ - 22 Ekim 2024 Salı 10:00

530 milyon lira değerinde uyuşturucu madde ele geçirildi

A
A
A

Ticaret Bakanlığı, Gümrükler Muhafaza ekiplerince gerçekleştirilen 3 operasyonda 530 milyon lira değerinde uyuşturucu madde ele geçirildi.

Bakanlık tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, Gümrükler Muhafaza ekipleri tarafından 3 ayrı operasyon gerçekleştirildi. İlk operasyonda, Edirne Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekiplerince, Türkiye’ye giriş yapmak üzere Kapıkule Gümrük Kapısı’na gelen tır mercek altına alındı. Araç, yakın takibe alınarak x-ray tarama sistemine sevk edildi. Araçta şüpheli yoğunluk tespit edilmesi üzerine, hassas burunlu narkotik dedektör köpeklerin yardımlarıyla detaylı arama yapıldı. Aramada tır dorsesinin taban kısmına gizlenmiş vaziyette 160 şeffaf poşet halinde yaklaşık 180 kilogram esrar cinsi uyuşturucu madde ele geçirildi.

Tek seferde yakalanan en yüksek kokain miktarı

Kapıkule Gümrük Kapısı’nda gerçekleştirilen ikinci operasyonda ise Türkiye’ye giriş yapmak üzere gelen bir tır risk analizi ve hedefleme çalışmaları neticesinde ekiplerce yakın takibe alındı. Yapılan değerlendirmeler sonucu x-ray tarama sistemine sevk edilen aracın yakıt deposu içerisine zulalanmış vaziyette 107 paket halinde, kara hudut kapılarında tek seferde ele geçirilen en yüksek miktar olarak yaklaşık 120 kilo kokain cinsi uyuşturucu madde ele geçirildi.

95 kilogram metamfetamin ele geçirildi

Son operasyon ise Gürbulak Gümrük Kapısı’nda gerçekleşti. Gürbulak Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekiplerince kaçakçılıkla mücadele kapsamında risk analizi ve hedefleme çalışmaları yapıldı. Ekiplerin titiz çalışmaları neticesinde İran’dan Türkiye’ye giriş yapmak üzere Gürbulak Gümrük Kapısı’na gelen tır mercek altına alındı. Ekiplerin yakın takibe aldığı araç üzerinde yapılan detaylı aramada nargile tütünü cinsi eşya ile harmanlanmış vaziyette yaklaşık 95 kilogram metamfetamin ele geçirildi.

3 operasyonda ele geçirilen uyuşturucuların değerinin 530 milyon lira olduğu belirtildi.

Burak Can Ekizoğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Bayraktar: "133 imza töreninde toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmalar imzalanacak" BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar, SAHA EXPO 2024 süresince 133 imza töreninde toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmanın imzalanacağını belirterek, "Bu anlaşmaların 4,6 milyar dolarlık kısmı ise ihracat sözleşmelerinden oluşuyor. Geçen yıl Türk savunma ve havacılık sektörünün ihracatı 5,5 milyar dolar olarak gerçekleşmişti, bu fuarda 1 yıllık ihracatımıza yakın seviyede ihracat anlaşmalarına imza atıyoruz" dedi. Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı-SAHA EXPO İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen törenle açıldı. Açılışa, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İstanbul Valisi Davut Gül, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar ve çok sayıda davetli katıldı. Program İstiklal Marşı okunması ile başladı. BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar açılışta bir konuşma yaptı. SAHA İstanbul’un, Türk savunma ve havacılık sektörünün itici gücü olmayı hedefleyerek 17 Mart 2015’te kurulduğunu hatırlatan Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar "Amacımız yerlilik oranını artırmak, kritik teknolojileri ülkemize kazandırmak, uluslararası rekabet gücümüzü yükseltmek ve güçlü bir ekosistem oluşturmaktı. Bugün, 27’den bin 200’ü aşkın şirkete, 29 üniversiteye ve 45 şehre yayılmış bir ağa ulaştık. SAHA İstanbul’un gücü çeşitliliğinde yatıyor. 52 farklı sektörden üyelerimiz, savunma ve havacılık ekosisteminin her halkasını tamamlıyor. Bu çeşitlilik karşılaştığımız her zorluğa inovatif çözümler üretmemizi sağlıyor. Üye profilimize baktığımızda, KOBİ’lerden büyük şirketlere, üniversitelerden kamu kurumlarına kadar geniş bir yelpaze görüyoruz. SAHA İstanbul’un misyonu sadece bir araya getirmek değil, sektördeki koordinasyonu sağlamaktır. Şirketlerimizi kritik ürünler üretmeye motive ediyor, yeteneklerini değerlendiriyor ve bu yetenekleri sistem ve alt sistem üretiminde kullanıyoruz. Projelerimiz üye şirketlerimizin kapasitelerini geliştirirken, aralarındaki ticari ilişkileri de güçlendiriyor. Yurt içi ve yurt dışı pazar geliştirme faaliyetlerine katkı sağlıyoruz. Bu yaklaşım savunma ve havacılık ekosistemini bir bütün olarak ileriye taşıyor. İşbirliğini kolaylaştırarak, yıkıcı teknolojiler geliştirerek ve küresel ihtiyaçlara cevap vererek endüstriyi şekillendiriyoruz. Yerli üretim kabiliyetlerimizi pekiştirirken, global pazarda da söz sahibi oluyoruz" dedi. "Amacımız; özel sektörün rolünü artırarak sektöre dinamizm kazandırmak ve maliyet etkin sürdürülebilir projeler geliştirmektir" SAHA Akademi’nin, yeni nesil bir eğitim konsepti olduğunu belirten Bayraktar, "100’den fazla eğitim konusu, bin 700 saati aşkın eğitim ve 2 binden fazla katılımcı ile sektörde profesyonelliği artırıyoruz. Sertifikalı eğitimler, özelleştirilmiş programlar ve SAHA MBA ile sadece teknik bilgiyi değil, stratejik düşünme ve liderlik becerilerini de geliştiriyoruz. Yabancı ülkeler ve profesyoneller için özel eğitim programları ile global etkimizi artırıyoruz.Makine, elektrik-elektronik, yazılım ve sertifikasyon gibi kritik teknik komitelerle, sektörümüzün güçlenmesine katkı sağlıyoruz. SAHA Startups, SAHA ODAK gibi inisiyatiflerle geleceğe hazırlanıyoruz. Türk savunma ekosistemi, tabana yayılmış entegre bir yapıya sahip. Ana yüklenicilerden alt yüklenicilere, tedarikçilerden araştırma enstitülerine kadar her birim, bu ekosistemin vazgeçilmez bir parçası. SAHA İstanbul olarak amacımız; özel sektörün rolünü artırarak sektöre dinamizm kazandırmak ve maliyet etkin sürdürülebilir projeler geliştirmektir" ifadelerini kullandı. "Türk savunma ve havacılık sanayiinin kabiliyetleri, geniş bir yelpazeye yayılmıştır" Türk savunma ve havacılık sanayiinin gelişimi, Türkiye’nin bağımsızlık hikayesi olduğunu belirten Bayraktar, "1920’lerdeki başlangıçtan 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na, 2000’lerin başındaki millileşme vizyonundan 2023 sonrasındaki ihracat odaklı büyümeye kadar her aşama bu hikayenin bir parçasıdır. Bugün, 15 milyar dolar gelir ve 5.5 milyar dolar ihracat ile gurur duyduğumuz bir noktadayız. Ancak bu aşama Milli Teknoloji Hamlemizin daha başlangıcıdır. Türk savunma ve havacılık sanayiinin kabiliyetleri, geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Kara araçlarından deniz platformlarına, insansız hava platformlarından mühimmatlara, füzelerden iletişim ve muharebe destek sistemlerine kadar her alanda söz sahibiyiz. Bu kabiliyetler ulusal güvenliğimizi güçlendirmesinin yanı sıra ülkemizi global pazarda rekabetçi bir oyuncu haline getiriyor. Türkiye’nin askeri harcamalarının gelişimi, stratejik önceliklerimizin bir yansımasıdır. 2001’den 2023’e kadar olan süreçte, harcamalarımız 7.2 milyar dolardan 15.8 milyar dolara yükseldi. Ancak bu artış ithalatımızın azalmasıyla birlikte GSYİH içindeki payın yüzde 3.6’dan yüzde 1.5’e düşmesiyle dengeleniyor. Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu ile savunma harcamalarımız daha verimli ve etkin hale geldi" diye konuştu. Türk savunma ve havacılık sanayiinin ticari gelişiminin, sektörün dinamizmini ve büyüme potansiyelini de sergilediğini kaydeden Bayraktar, " 2012’de 4.8 milyar dolar olan gelir, 2023’te 15 milyar dolara ulaştı. Bu üç katlık artış finansal başarının ötesinde aynı zamanda teknolojik yetkinliklerimizin ve global rekabet gücümüzün de bir göstergesi. Türk savunma ve havacılık sanayiinin uluslararası ticaret performansı gurur verici bir gelişim gösteriyor. 2012’de 1.3 milyar dolar olan ihracatımız, 2023’te 5.5 milyar dolara ulaştı. İthalatımız ise aynı dönemde 1.4 milyar dolardan 6.2 milyar dolara yükseldi. 2021-2023 dönemindeki yükselen net ithalat, yolcu uçağı ve ekipman alımlarından kaynaklanmaktadır. 2023 yılı uluslararası ticaret dağılımı, Türk savunma ve havacılık sanayiinin çeşitliliğini ve gücünü gösteriyor. İnsansız hava araçları, mühimmat ve füzeler, kara araçları ihracatımızın lokomotifi konumunda. Havacılık sektöründe ise yolcu uçağı alımı nedeniyle ithalatımız hala yüksek. Ancak bunu da fırsat olarak görüyor ve havacılıktaki millileşmeyi güçlendirmek için çalışıyoruz. Türk savunma ve havacılık sektörü, 2023’te göz kamaştırıcı bir performans sergiledi. 5.5 milyar dolarlık ihracat hacmi, 185 ülkeye ulaşan 230 ürün çeşitliliği, küresel arenada artık bir güç olduğumuzu kanıtlıyor" ifadelerini kullandı. "Türk savunma sanayiinin başarısı 50 yıllık bir gelişim sürecinin sonucudur" Teknolojik gücün barış ve adalet için kullanmanın en büyük sorumlulukları olduğunu belirten Bayraktar, "Özellikle Gazze’de yaşanan insanlık trajedisi, bu sorumluluğun önemini bir kez daha hatırlatıyor. Türk savunma sanayiinin başarısı 50 yıllık bir gelişim sürecinin sonucudur. Bu süreç doğrudan tedarikten milli tasarıma, platform programlarından ileri teknolojilere uzanan stratejik bir yolculuk. Bu yolculuk ambargolardan öğrendiğimiz derslerle başladı ve bugün kendi özgün tasarımlarımızla dünya pazarlarında söz sahibi olduğumuz bir noktaya ulaştı. Savunma sanayiimiz sadece ülke içinde değil, global arenada da manşetlere çıkıyor. Bu başarı ürünlerimizin kalitesinin yanında stratejik önemimizi de yansıtıyor" dedi. SAHA EXPO 2024 süresince 133 imza töreninde toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmanın imzalanacağını söyleyen Bayraktar, "Bu anlaşmaların 4,6 milyar dolarlık kısmı ise ihracat sözleşmelerinden oluşuyor. Geçen yıl Türk savunma ve havacılık sektörünün ihracatı 5,5 milyar dolar olarak gerçekleşmişti, bu fuarda 1 yıllık ihracatımıza yakın seviyede ihracat anlaşmalarına imza atıyoruz. Küçük işletmeler için özelleştirilmiş pavyonlar ile ekosistemin tüm bileşenlerini desteklemeyi amaçlıyoruz. Küçük işletmelerin iş geliştirme ve ihracat çabalarını besleyerek, sektörün taban gücünü artırmayı hedefliyoruz. Savunma, havacılık ve uzay sektörlerimizin toplumla buluşturma arzusunun bir göstergesi olarak Halk Günleri’ni bu yıl genişleterek iki güne çıkardık. 25-26 Ekim tarihlerinde, halkımız yerli ve milli kaynaklarla geliştirilen geniş ürün yelpazesini keşfetme ve dokunma fırsatı bulacak" diye konuştu. "Türkiye bölgesel güvenlikte önemli bir aktör haline geldi" Türkiye’nin savunma sanayiinde önemli hamleler yaparak, bölgesel güvenlikte önemli bir aktör haline geldiğini belirten Bayraktar, "Türkiye yürütülen çalışmalar neticesinde dünya pazarındaki rekabet gücünü de artırıyor. Bu vesileyle, yerli ve milli üretim vizyonuyla bize her zaman yol gösteren ve destekleyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a buradan bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Bugün burada teknolojik başarılarımızı kutlarken, dünyanın gözleri önünde yaşanan bir insanlık trajedisine sessiz kalamayız. Gazze’de yaşanan durum bölgesel bir çatışma değil, tüm insanlığın vicdanını sızlatan bir soykırımdır. Savunma teknolojilerindeki ilerlemelerimizin nihai amacı, barışı korumak ve insan hayatını savunmaktır. Bugün Gazze’de gördüklerimiz, maalesef teknolojinin yıkıcı gücünün acı bir örneğidir. Türkiye olarak her zaman mazlumun yanında durduğumuz gibi, Gazze halkının da yanındayız. Uluslararası toplumu bu soykırıma son vermek için harekete geçmeye çağırıyoruz. Unutmayalım ki, gerçek güç yıkmakta değil, inşa etmekte; öldürmekte değil yaşatmaktadır" ifadelerini kullandı.
Bursa Ermaksan, yeni nesil savunma teknolojileriyle SAHA EXPO’da boy gösterecek Ermaksan,22-26 Ekim tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek olan SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nda, yerli ve milli kaynaklarla geliştirdiği savunma çözümlerini sergileyecek. Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından Ermaksan, 60 yıllık üretim tecrübesiyle savunma sanayiine yönelik geliştirdiği sistemleri SAHA EXPO’da sergileyecek. Ermaksan’ın fuarda tanıtacağı çözümler arasında deniz ve kara platformları için geliştirdiği 40/70 mm’lik toplar, hava savunma platformları için yüksek güçlü lazer kaynakları, FBG lazer sensörleri ve dijital ikiz teknolojileriyle yapısal izleme çözümleri, ayrıca 3D metal yazıcılar ve parça üretim teknolojileri yer alıyor. Ermaksan Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Ahmet Özkayan, fuara ilişkin yaptığı açıklamada: “Son on yılda ülkemizin savunma sanayisindeki hızlı gelişmelerini yakından izleyerek, 60 yıllık makine üretim tecrübemiz ve altyapımızla geliştirdiğimiz, özellikle ihtiyaç duyulan alanlarda daha önce yapılmamış, özgün ve ürüne dönüşmüş sistemlerimizle SAHA EXPO’ya katılıyoruz. Yüksek teknolojiyi odağımızda tutarak geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz savunma sanayi ürünlerini, yurtiçi ve yurtdışından gelecek sektör temsilcileriyle buluşturmak için heyecanlıyız” dedi. SAHA EXPO 2024, Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayindeki gücünü uluslararası alanda sergileyecek. 90 bin metrekare alanda düzenlenecek fuara, 1400’den fazla katılımcı ve 150 bin ziyaretçinin katılımı bekleniyor. Bu büyük etkinlikte Ermaksan, yerli ve milli savunma teknolojilerini sergileyerek Türkiye’nin savunma gücüne katkı sağlamaya devam edecek.
Sivas Erkeklerde daha sık görülüyor, 2 ila 5 yaş arasında başlıyor Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü nedeniyle yaptığı açıklamada erkeklerde kekemeliğin daha sık görüldüğünü belirtti. Sivas Numune Hastanesi’nden görev yapan Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Kekemeliğin konuşmanın istemsiz olarak bozulmasıyla karakterize edilen bir akıcı konuşma bozukluğu olduğuna dikkat çeken Beyza Güler, “Tekrarlar, uzatmalar ve bloklar gibi özellikleri içeren ve bu sebeple konuşma akışını sekteye uğratan bir konuşma bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. İnsanların yaklaşık yüzde 5’i hayatlarının belli bir döneminde kekemeliğe benzer özellikler gösterebilmektedir. Kekemelik genellikle 2 ila 5 yaş aralarında başlayabilmektedir.” dedi. Erkek çocuklarda daha fazla görülüyor Kekemeliğin sıklığının cinsiyete göre farklılık gösterebildiğini belirten Beyza Erkaya Güler, “Kekemeliğin yaygınlık ve sıklığının cinsiyet değişkeniyle de ilişkili olduğu düşünülmektedir. Kız çocukluklarında kekemelik, erkeklere oranla 1:6 ila 1:3 oranlarında daha az görülmektedir. Bu oran yaşın artışı ile değişmekte ve kızlarda müdahale olmaksızın iyileşme erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Ayrıca aile üyesinde kekemeliği olan bireylerde ailede kekemeliği olmayan bireylere göre daha yüksek oranda kekemelik görüldüğü düşünülmektedir. Kekemelik, halk arasında bilindiği üzere korku ya da kekemeliği olan bir bireyi taklit ederek oluşmaz. Kekemeliğin nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik, nörofizyolojik, çevresel ve mizaç faktörlerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Ayrıca kekemelik bir zekâ problemi olmamakla birlikte kekeleyen bireyler normal ya da normal üstü zekaya sahip olabilir.” dedi. Kekemeliğin iki başlık altında sınıflandırıldığını vurgulayan Beyza Erkaya Güler, “Kekemelik, edinilmiş kekemelik ve gelişimsel kekemelik olmak üzere iki başlık altında sınıflandırılmaktadır. Nörojenik kekemelik serebrovasküler olaylar, direkt-indirekt kafa travmaları, iskemik ataklar, travmatik beyin hasarı gibi nedenlere bağlı olarak genellikle yetişkinlik döneminde görülürken, psikojenik kekemelik yetişkin bireylerde genellikle psikolojik travmalar sonucunda aşırı stres ve kaygı sonucu oluşur. Gelişimsel kekemelik ise en yaygın görülen kekemelik alt sınıfı olup, genellikle okulöncesi yıllarda başlamakta ve ileri yaşlara kadar devam edebilmektedir. Gelişimsel kekemeliğin nedeni net olarak bilinmemekle birlikte, motor, dilsel, nörolojik ve çevresel faktörlerden etkilendiği düşünülmektedir. Kekemeliği olan bireyler, konuşma eyleminde gözlemlenen akıcısızlıkların yanı sıra göz kırpma, kafa sallama, konuşmaktan kaçınma gibi birtakım ikincil davranışlar da sergileyebilirler. Bununla birlikte, azalan sözel çıktı, kelimelerden kaçınma, dilbilgisi kısıtlamaları, yaşam kalitesinde azalma ve eğitim düzeninde zorbalık kekemeliği olumsuz yönde etkileyen farklı alanlara örnek olarak kabul edilmektedir.” dedi. Erken müdahalenin önemi Kekemelikte erken müdahalenin önemine değinen Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Erken dönem çocuklukta başlayan kekemelikte aylar ya da haftalar içerisinde şiddet değeri değişebilmektedir. Erken dönemde başlayan ve kekemeliği olan çocukların neredeyse yüzde 80’inde kekemeliğin kendiliğinden ortadan kalktığını bildirilmiştir. Kekemelikte, konuşma bozukluğu türlerinin ve sıklığının, ilgili motor davranışların, konuşmadan kaçınma davranışlarının, konuşma hızı ve olumsuz duygusal reaksiyonların değerlendirilmesi gerekir. Değerlendirmede ikincil davranışların ve kekemeliğin gözlemlenmesinin de yer alması gerekir. Konuşma örneğinin olması için alınan video kayıtlarının, değerlendirmenin yanı sıra terapi süresince gelişimlerin takip edilmesinde de önemlidir. Bunun yanı sıra okul öncesi dönemdeki bireyler, okul çağındaki bireyler ve ergen-yetişkin bireylerin değerlendirme süreçleri farklılık gösterir. Kekemelikte erken müdahale, konuşmanın daha akıcı hale gelmesi, bireyin daha rahat iletişim kurması ve varsa konuşmaya dair kaygılarının azalması için çok önemlidir. Gelişimsel dönemde meydana gelen kekemeliklerde erken müdahaleyle beraber kekemelik kaybolabilmekte, fakat kekemeliğin üzerinden geçen zaman arttıkça, kekemelik kronik hale gelmektedir. Bu nedenle eğer çocuklarda 6 aydan uzun süre görülen kekemelik benzeri akıcısızlıklar varsa ve kekemeliğin şiddeti artıyorsa vakit kaybetmeden uzman bir dil ve konuşma terapistinden değerlendirme almaları gerekir.”
Çorum 15 Temmuz gazisi Mustafa Çağır: “FETÖ’nün ölümünü kutluyorum, Allah bize bugünleri gösterdi" Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Ankara’da gazi olan Mustafa Çağıran, elebaşı Fetullah Gülen’in ölümüyle ilgili sevincini dile getirerek, “FETÖ’nün ölümünü içtenlike kutluyorum. Allah bize bugünleri gösterdi. Ona gönül veren, onun gibi vatanına ihanet eden herkesin bu vatandan temizlenip gitmesi için devletimizin ve bizim elimizden geleni yapmamız gerekiyor" dedi. Çorum’da yaşayan 15 Temmuz gazisi Mustafa Çağıran, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in ölümünün ardından yaşandığı sevinci anlattı. Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Ankara’da gazi olan Mustafa Çağıran, gaziler olarak büyük sevinç yaşadıklarını ifade etti. Elebaşı Gülen’in ardından kalanların da temizlenmesi gerektiğini kaydeden Çağıran, bu tarz hainlerin ortaya çıkmaması için gençlere büyük görev düştüğünü kaydetti. Ankara’daki gazilerin Sincan’ davullu, zurnalı halaylı gösteriler yaptığını hatırlatan Çağıran, FETÖ lideri, Amerika’da yaşayan alçak, hain, Türkiye’ye verdiği büyük zararlardan sonra vatansız olarak gebermiştir. Ben öldü demek istemiyorum, geberdi. Biz çok mutlu olduk. Ankara’daki gazi arkadaşlarım Sincan Cezaevinin önünde davullu, halaylı gösteri yaptılar. Ben de katılmak isterdim. FETÖ liderinin ölmesi bu ülke için vatan hainliği anlamında pek bir şey ifade etmez. Zaten hasta, ölmeye yakın bir mahluktu. Ama memleketimizde vatanına ihanet eden FETÖ’ye gönül vermiş bir çok insanın olduğunu görüyor ve duyuyoruz. Bizim için önemli olan, vatanını 1 dolara satan alçaklara ne yapılması gerekir? Ülkemizde devlet kadrolarında bulunan kişilerin çok iyi araştırılıp liyakatli kişilerden seçilip vatanını, milletini seven kişiler bu kadrolara getirilmesi gerekir. O gün görev bizdeydi, FETÖ’yü başarısız kıldık. Bundan sonra da vatanını milletini seven, gerektiğinde gözünü kırpmadan canını verecek insanları yetiştirmemiz gerekiyor. Bunun için de aileler ve öğretmenlerimize büyük görev düşüyor” dedi. "İhanet eden herkesin bu vatandan temizlenip gitmesi için devletimizin ve bizim elimizden geleni yapmamız gerekiyor" Vatanı olmayanın dini, namusu, ailesi olmayacağını dile getiren Çağıran, “O yüzden yüce Allah vatanı için ölen kişilere ’şehit’ demiş. İnançlarımızı yaşamamız için özgür olmamız lazım. Bu yüzden FETÖ’nün ölümünü içtenlike kutluyorum. Allah bize bugünleri gösterdi. Ona gönül veren, onun gibi vatanına ihanet eden herkesin bu vatandan temizlenip gitmesi için devletimizin ve bizim elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Aksi takdirde ülke yönetimi bunların eline geçtiğinde başımıza çok belalar açarlar. Özellikle 15 Temmuz darbe kalkışmasından PKK doğudan, diğerleri farklı bölgelerden ülkemize saldırarak ikinci bir Lozan yaşatmaya çalışacaklardı. Cumhurbaşkanımız ve bu aziz milletin cesurluğu sayesinde darbe girişimi başarısızlığa uğradı. Allah bir daha böyle günler yaşatmasın. Bunun için evlatlarımızı, çocuklarımızı, nesillerimizi çok iyi yetiştirmemiz gerekiyor” diye konuştu.