Yerel Haberler
Giresun
22 Kasım 2024 Cuma - 11:45 Görele Çömlekçi Yolu için TBMM’de destek arayışı Giresun’un Görele ve Tirebolu ilçelerinin köylerine ulaşımı sağlayan ve 40 kilometre uzunluğunda olan Çömlekçi Grup Yolu’nun yatırım programına alınması amacıyla Giresunlu heyet, TBMM’de Giresun ve Giresunlu milletvekilleriyle görüşerek destek talebinde bulundu. Günümüzde yolların ihtiyaca cevap vermemesi ve dar keskin virajları nedeniyle her yıl çok sayıda ölümlü ve maddi hasarlı kazaya yol açan Çömlekçi Grup Yolu’nun, daha önce hazırlanmış olan projesinin yatırım programına alınması hedefleniyor. Bu doğrultuda, Görele Çömlekçi Yolu Yaptırma İnisiyatif Grubu oluşturularak çalışmalar başlatıldı. Bir süredir sivil toplum kuruluşları ve köy muhtarlarıyla görüşmeler yapan grup, bu kez Ankara’ya giderek Giresunlu milletvekilleri ve Giresun kökenli diğer illerden seçilen milletvekilleriyle de bir araya geldi. Görüşmelerin oldukça verimli geçtiği belirtilen açıklamada, “Çömlekçi Vadisi’nde yıllardır çözüm bekleyen yol sorununa dikkat çekmek ve çözüm arayışlarını hızlandırmak amacıyla oluşturduğumuz Görele Çömlekçi Yolu Yaptırma İnisiyatif Grubu, kapsamlı bir ziyaret programıyla Ankara’ya çıkarma yaparak, iktidar ve muhalefet ayrımı yapmadan Giresun milletvekillerimiz ve Giresunlu olup başka illerden seçilen milletvekillerimizle görüşmeler yaptı. Hazırladığımız yol dosyasını kendilerine sunduk. Çömlekçi yolunun yapımı konusunda en kapsamlı çalışmaları başlatarak çözüm için ilk adımları attık. Mutlu sonuca ulaşıncaya kadar sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz” denildi.
Fındıkta hasat ve kurutma bitti; kırma, kavurma ve paketleme dönemi başladı
09 Ekim 2024 Çarşamba - 10:27 Fındıkta hasat ve kurutma bitti; kırma, kavurma ve paketleme dönemi başladı Fındık üretiminde yerel işletmelerin artmasıyla, Karadenizli fındık üreticileri artık ürünlerini yerel işletmelerde işleyerek katma değer sağlıyor. Özellikle fındık ezmesi, kavrulmuş fındık ve çeşitli fındık ürünleri gibi işlemler, hem yerel tüketiciler hem de üreticiler için büyük kolaylık sağlıyor. Giresun’da fındık kırma ve işleme sektöründe faaliyet gösteren Hakan Kağan Aydın, üreticilerin artık kendi fındıklarını işletmelere getirip istedikleri gibi teslim aldıklarını söyledi. Aydın “Yerli üreticinin fındığını işliyoruz, isteklerine göre kavuruyor, kırıp natürel olarak teslim ediyor ya da fındık ezmesi gibi ürünlere çeviriyoruz. Özellikle yurtdışında yaşayan gurbetçi vatandaşlarımız kendi fındıklarını burada işlettirip kolayca yanlarında götürebiliyorlar” dedi. Bu dönemde yoğun çalıştıklarını da ifade eden Aydın, “Ağustos ayından ocak ayına kadar olan süreçte işlerin en yoğun olduğu dönem oluyor. Bu süreçte kabuklu fındık alıyor, isteklerine göre kırma, kavurma ve fındık ezmesi yapma gibi işlemleri gerçekleştiriyoruz. Ayrıca, ballı, şekerli, şekersiz gibi farklı fındık ezmesi çeşitleri de sunuyoruz. Atölyemizde ise, ezme, kavurma ve seçme hatlarında çalışan kadın personelimiz var, bu da bölgedeki istihdama katkı sağlıyor” diye konuştu. "Fındık iç tüketimi artıyor" Fındık sektöründe katma değer oluşturmanın önemine dikkat çeken Tayfun Aydın ise fındığın kabuklu olarak geldiğini ve boyutlandırılarak çeşitli işlemlerden geçtiğini ifade etti. Aydın, “Fındığı kavurup, ezme yapıyor ve talebe göre küçük paketlerde müşterilere sunuyoruz. Fındık artık gerçek değerini buluyor” şeklinde konuştu. Ayhan Akten ise yerel fındık işleme işletmelerinin artmasını “fındık devrimi” olarak nitelendirdi. Akten, “Eskiden üretici fındığını manavlara satarken, şimdi kendi fındığını işleyip kavrulmuş ya da ezme gibi ürünler yapabiliyor. Bu da fındığın iç tüketimini artırıyor, sofralarımıza sağlıklı ürünler getiriyor” ifadelerini kullandı. Mustafa Aydın, fındık işleme sırasında çıkan zarı ve çürük fındıkların da ekonomik değere dönüştürüldüğünü kaydetti. Aydın, “Fındık zarı boya sanayinde, çürük fındıklar ise yağ ve akaryakıt sanayinde kullanılıyor. Fındık sıfır atık prensibiyle her parçası değerlendiriliyor” dedi.
Prof. Dr. Ayhan Kara: “İran’daki nükleer tesislerin hedef alınması, insanlığı yok oluşa sürükleyecek bir süreci tetikleyebilir”
09 Ekim 2024 Çarşamba - 09:19 Prof. Dr. Ayhan Kara: “İran’daki nükleer tesislerin hedef alınması, insanlığı yok oluşa sürükleyecek bir süreci tetikleyebilir” Giresun Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Nükleer Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Kara, İsrail ile İran arasında sürmekte olan gerilimle ilgili önemli bir uyarıda bulunarak “Nükleer tesislerin hedef alınması, insanlığı yok oluşa sürükleyecek bir süreci tetikleyebilir” dedi. İran’ın 1 Ekim’de İsrail’e düzenlediği füze saldırılarının ardından İsrail’in İran’a yönelik enerji, petrol ve nükleer tesislere saldırı tehdidinde bulunması üzerine gözler İran’daki nükleer tesislere çevrildi. Nükleer reaktörler ve tesisler ile nükleer enerji alanında önemli çalışmalara imza atan Nükleer Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Kara, gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak “İran’ın geçtiğimiz günlerde İsrail’e gerçekleştirdiği füze saldırısının ardından, İsrail’in İran’ın kritik tesislerine yönelik olası saldırılarında nükleer tesislerin hedef alınması, insanlık adına çok tehlikeli bir süreç başlatabilir, bu süreç karşılıklı bir yok oluşa kadar uzanabilir” uyarısında bulundu. Kara, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede “Öncelikle nükleer santraller ile nükleer silahlar arasındaki farkı vurgulamak gerekiyor. Nükleer silahlar, kitle imha silahlarıdır. İnsanlar, altyapılar ve doğa üzerinde yıkıcı bir etki bırakır. Patlama anında ısı, ışık ve şiddetli basınç dalgalarıyla yok edici bir güç sergilerler. Bu silahlar, insanlığın ulaştığı en ileri ve ölümcül teknoloji örneklerinden biridir. Buna karşılık, nükleer santraller enerji üretimine yöneliktir. Ancak, nükleer santrallerin saldırıya uğraması durumunda da ciddi tehlikeler oluşabilir. Nükleer silahlarla aynı etkiyi yaratmasalar dahi, aşırı radyasyon sızıntısı meydana gelebilir. Bu, örneğin İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine saldırması durumunda yaşanabilecek bir senaryodur” ifadelerini kullandı. İran’ın nükleer tesisleri ve olası riskler İran’da bulunan nükleer tesisler hakkında bilgiler veren Kara, “İran’da mevcutta aktif durumda olan Buşehr kentindeki basınçlı nükleer güç reaktörünün yanı sıra farklı noktalarda birçok uranyum zenginleştirme tesisi ve araştırma reaktörleri mevcuttur. Uranyum zenginleştirme tesisleri ve araştırma reaktörlerinin saldırıya uğraması, genel olarak büyük bir çevresel felakete yol açmaz. Çünkü bu tesislerde, büyük miktarda fisyona uğramış madde bulunmamaktadır. Ancak fisyon ürünü atık depoları ve İran’ın Buşehr kentinde bulunan bin megavat gücündeki reaktör, farklı bir tehlike barındırmaktadır. Bu reaktörde tonlarca fisyon sürecinde nükleer yakıt bulunmaktadır. Bu yakıtın atmosfere salınması durumunda Çernobil benzeri bir felaket yaşanması muhtemeldir” şeklinde konuştu. Bölgedeki nükleer tesislere yönelik olası bir saldırı anında, atmosferik koşullara bağlı olarak Türkiye’nin de olumsuz etkileneceğini kaydeden Kara, “Buşehr kentindeki nükleer tesise düzenlenecek olası bir saldırı, o günkü atmosfer koşullarına bağlı olarak Türkiye’yi ciddi biçimde etkileyebilir. Türkiye’nin yanı sıra Arap Yarımadası, Ortadoğu ve hatta İsrail bile bu radyasyon serpintisinden nasibini alabilir. Hatırlanacağı üzere; Çernobil’deki kazadan hem ülkemiz hem de Norveç ve İsveç gibi ülkelerin etkilenmiş olması bu riski açıkça ortaya koymaktadır” dedi. Taktiksel nükleer silah tehlikesi Nükleer tesislerin yanı sıra taktiksel nükleer silahların neden olacağı tehlikelere de dikkat çeken Kara, şu ifadeleri kullandı: “En büyük endişelerden biri, İsrail’in İran’ın nükleer silah kapasitesini yok etme amacıyla taktiksel nükleer silah kullanma olasılığıdır. Taktiksel nükleer silahların güçleri, genellikle 0,5 ile 1 kiloton (1000 ton TNT’ye eşdeğer patlayıcı güç) arasında değişir. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Hiroşima’ya atılan atom bombasının gücü yaklaşık 15 kilotondu. İran’ın nükleer tesisleri çoğunlukla dağların içine gizlenmiş, korunaklı haldedir. İsrail’in bu sebeple, İran’ın nükleer kapasitesini sonlandırmak adına böyle silahlara başvurması olasılık dahilindedir. Böyle bir saldırı gerçekleştirirse, dünyada benzeri görülmemiş bir nükleer felaketin kapıları da aralanabilir. Çünkü İran’ın elindeki nükleer silah kapasitesine dair tam bilgiye sahip değiliz. Hem İsrail, hem de İran, nükleer kapasitelerini tam anlamıyla açıklamamaktadır. Bazı raporlar İran’ın uranyumu yüzde 60 zenginleştirdiğini ve bu seviyeyi nükleer silah kapasitesine kadar çıkarmış veya çıkarabilme potansiyeline sahip olduğunu bildirmektedir. Eğer bu tür bir saldırı gerçekleşirse, İran’ın da nükleer karşılık vermesi muhtemel hale gelir ve her iki ülke içinde geri dönülemez bir yok oluşun başlangıcı olabilir.” Küresel felaket tehlikesi İsrail ile İran arasında yaşanacak olası bir nükleer savaşın, tüm dünyayı derinden etkileyeceğini sözlerine ekleyen Kara, “İsrail’in, İran’a nükleer bir saldırı gerçekleştirmesi, sadece bu iki ülkeyi değil, tüm dünyayı etkileyebilir. Bu durum, nükleer silahların kullanılabildiği bir zincirleme felaketler serisinin başlangıcı da olabilir. Bu noktada Rusya-Ukrayna savaşı da daha büyük bir tehlikeye dönüşebilir. Hem nükleer reaktörlerin saldırıya uğraması, hemde nükleer bir çatışma riski oluşabilir. Biz bilim insanları, nükleer enerjinin yalnızca barışçıl amaçlarla, enerji üretimi ve iklim değişikliğine karşı mücadelede kullanılması gerektiğini savunuyoruz. Bu anlamda herkesi sağduyuya davet ediyoruz. Böyle bir felaketle karşılaşmamayı umuyoruz” dedi. Türkiye, nükleer risklere ne kadar hazır? Prof. Dr. Kara ayrıca, 1986 yılında Çernobil’de yaşanan felaketin ardından Türkiye’de önemli adımların atıldığının altını çizerek “Arzu etmediğimiz böyle bir senaryoya karşı ülkemizde; Radyasyon Erken Uyarı Ağı (RESA) ve Çevresel ve Atmosferik Dağılım Modelleme Sistemi (ÇADMS) ile anlık gelişmeleri takip edebilme yeteneğine sahibiz. Ayrıca böylesi felaketler için Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ve AFAD gibi ilgili kurumlarımız, uluslararası standartlara uygun acil durum müdahale planlarına sahiptir. Bu planlar, halkın güvenli bir şekilde tahliyesini, radyasyon seviyelerinin izlenmesini ve kamuoyuna düzenli bilgilendirme yapılmasını içerir. Aynı zamanda, olası bir radyasyon serpintisi durumunda alınacak önlemler konusunda halkın bilinçlendirilmesi de bu hazırlıkların bir parçasıdır. 1986 Çernobil faciasında yaşanan tecrübesizlikler, günümüzde önemli ölçüde telafi edilmiş ve olası benzer felaketler karşısında yerel ve ulusal yetkililer hızlı ve etkili bir şekilde müdahale edebilecek donanıma sahip hale gelmiştir. Yetkililer, atmosferik koşulları değerlendirerek halkın güvenliği için gerekli adımları atmakta, ilgili kurumlarımız ise radyasyon seviyelerini sürekli olarak izleyerek halk sağlığına zarar vermemesi için gerekli koruyucu tedbirleri almaktadır. Bu anlamda ülkemiz, potansiyel tehlikeleri erken tespit etme ve etkili müdahalede bulunma kapasitesine sahiptir. Ancak hepimizin dileği; bu tür felaketlerle hiç karşılaşmamaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Giresun Ziraat Odası Başkanı Karan: "Fındıkta kahverengi kokarca tehdidi büyüyor"
08 Ekim 2024 Salı - 16:45 Giresun Ziraat Odası Başkanı Karan: "Fındıkta kahverengi kokarca tehdidi büyüyor" Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan, Karadeniz Bölgesi’nin başlıca geçim kaynağı olan fındık üretiminin kahverengi kokarca istilasıyla karşı karşıya olduğunu belirtti. Fındığın geleceğinin tehdit altında olduğunu kaydeden Karan, “Üretici ve devlet el ele verip bu zararlıyı bir an önce yok etmeliyiz. Eğer bugün önlem almazsak, gelecekte fındık yerine yaprak toplarız. Fındık üreticileri kahverengi kokarca zararlısına karşı kışlık mücadele yapılmalıdır. Özellikle son iki yılda Ordu’nun Fatsa ilçesi başta olmak üzere birçok bölgede fındığa ciddi zarar veren bu istilacı böceğin hızla tüm Karadeniz Bölgesi’ne yayıldı. Devletin valilikler öncülüğünde başlattığı eylem planı önemlidir” dedi. Devletin her ilde mücadele planını başlattığını da ifade eden Karan, “Ancak üreticilerimize de büyük görev düşüyor. Bu zararlı kışı geçirmek için evlere, barakalara ve yapı alanlarına sığınıyor. Gördüğümüz yerde yok etmeli ve kışın kullanılmayan yapıları ilaçlamalıyız. Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığı onaylı ilaçların piyasada bulunmaktadır ve uygun maliyetlerle ilaçlama yapılabilmektedir. Bu ilaçlamaları yaptıktan sonra 10-15 günde bir kontrolleri mutlaka yapmalıyız” şeklinde konuştu. Fındığın Karadeniz Bölgesi için vazgeçilmez bir tarımsal ürün olduğunu belirten Karan, “Eğer bu zararlıyı hafife alır, bugünden yok etmezsek, gelecekte fındık diye bir ürün kalmayacak. Bu işin şakası yok” ifadelerini kullandı.
Giresun’un Kulakkaya Yaylası’nda geleneksel armut pekmezi yapımı başladı
07 Ekim 2024 Pazartesi - 15:11 Giresun’un Kulakkaya Yaylası’nda geleneksel armut pekmezi yapımı başladı Giresun’un Kulakkaya Yaylası’nda doğal olarak yetişen armutlar geleneksel yöntemlerle pekmeze dönüştürülüyor. Kış aylarında birçok hastalığa karşı korunmak ve kansızlığı gidermek amacıyla kullanılan armut pekmezi, aynı zamanda kahvaltı sofralarının da vazgeçilmez lezzetlerinden biri. Giresun’un Dereli ilçesine bağlı Yavuzkemal Beldesi sınırlarında bulunan yaylada, bu dönemde kazanlar kaynıyor ve olgunlaşan armutlar pekmeze dönüşüyor. Doğal olarak yetişen armutları toplayıp, belirli aşamalardan geçirerek pekmez yaptıklarını anlatan Hatice Çakır, “Kış yaklaştığında, mis gibi havasıyla yeşilin her tonunu barındıran yaylalarımızda yetişen armutların pekmezini yapıyoruz. Farklı armut çeşitleriyle yapılabiliyor ancak olgunlaşmış olanlar en lezzetli pekmezi elde etmemizi sağlıyor. Önce armutları topluyor, ardından yıkıyoruz. Bir kez kaynatarak yumuşatıyoruz ve yumuşayan armutların suyunu posasından ayırarak geniş bir tavada yavaş yavaş pekmez kıvamına gelene kadar pişiriyoruz” dedi. İhtiyaç fazlasını Kulakkaya Yaylası’ndaki pazarda sattıklarını da belirten Hatice Çakır, “Doğada organik olarak yetişen armutlardan elde ettiğimiz pekmezi önce kendi ihtiyacımız için yapıyoruz. Fazla olursa, onu da aile ekonomisine katkı sağlamak amacıyla satıyoruz. Genellikle Kulakkaya Yaylası’ndaki pazara çıkarıyoruz. Geçen sene kilogram fiyatı 300 TL civarındaydı ancak bu yıl fiyat ne olacak, henüz bilemiyorum” diye konuştu.
Kış öncesi Kahverengi Kokarca ile mücadele hız kazandı
05 Ekim 2024 Cumartesi - 12:44 Kış öncesi Kahverengi Kokarca ile mücadele hız kazandı Fındık başta olmak üzere tarım ürünlerine zarar veren Kahverengi Kokarca’ya karşı Giresun’un Tirebolu ilçesinde kış mücadelesi başladı. Havaların serinlemesi ile birlikte kapalı alanlara çekilen zararlıya karşı kimyasal ilaçlama çalışmaları hız kazandı. Tirebolu Ziraat Odası, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile işbirliği yaparak köylerden gelen ihbarlar doğrultusunda ilaçlama ekibi oluşturdu. İlk çalışma, ilçede Kahverengi Kokarca’nın yoğun görüldüğü Örenkaya köyünde gerçekleştirildi. Tirebolu Ziraat Odası Başkanı Erim Yaman, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Havaların soğumasıyla birlikte Kahverengi Kokarca kışlık alanlara çekilmeye başladı. Biz de Ziraat Odası olarak bir ekip kurarak, bu zararlıya karşı savaş başlattık. İlk olarak köylerimizde ilaçlama çalışmalarına başladık ve etkisi 15 gün sürecek etkili bir ilaç kullanıyoruz. Bu ilaç, evlerin dışına gelen kokarcaları öldürecek” dedi. Yaman, ilerleyen dönemde valilik, İl Tarım Müdürlüğü ve kaymakamlıkla birlikte daha geniş kapsamlı bir çalışma yapılacağını belirterek, “İl genelinde koordinasyon kurulu oluşturularak zararlının yayılımının engellenmesi hedefleniyor. Ayrıca vatandaşların da zararlılarla mücadele konusunda duyarlı olmaları ve ekiplerle iş birliği yapmaları gerekiyor. İlaçlamaların, özellikle fındık üretimine zarar vermesi beklenen Kahverengi Kokarca’nın yoğun olduğu bölgelerde sürecek ve metruk binalarda da uygulanacak. Fındık bizim için vazgeçilmez, bu zararlının fındığımıza vereceği her türlü zararı bertaraf etmek için kararlıyız" diye konuştu. Örenkaya Muhtarı Ali Kara ise "Kahverengi kokarcalar şu sıralar daha çok evlerin cam kenarlarında ve çatı altlarında kümeleniyor. Buralardan içeri girmeye çalışan kokarcalar kışı geçirmek için yer arıyor. Bilgi vermemiz üzerine Ziraat Odası ekibiyle gelerek ilaçlama çalışması başlattı" şeklinde konuştu.
Giresun’da içme suyu projesi için belediyelerden ortak hamle
03 Ekim 2024 Perşembe - 15:00 Giresun’da içme suyu projesi için belediyelerden ortak hamle Giresun’un içme suyu sorununu kalıcı olarak çözmeyi amaçlayan ve Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yürütülen "Giresun İçme Suyu Arıtma Tesisi Projesi" için önemli bir toplantı gerçekleştirildi. Proje, Giresun merkeziyle birlikte Bulancak, Keşap, Dereli ve Duroğlu ilçelerinin 100 yıllık içme suyu ihtiyacını karşılayacak. Giresun merkeze 70 kilometre uzaklıktaki İkisu bölgesinden başlatılması planlanan projeyi hızlandırmak amacıyla düzenlenen toplantıya Giresun Belediye Başkanı Fuat Köse ev sahipliği yaparken, Bulancak Belediye Başkanı Necmi Sıbıç, Keşap Belediye Başkanı Tuncay Muhammet Arışan, Dereli Belediye Başkanı Kazım Zeki Şenlikoğlu ve Duroğlu Belediye Başkanı Halil Çetin toplantıda yer aldı. "Su sorununun kalıcı çözümler gerektiriyor" Toplantıda konuşan Giresun Belediye Başkanı Fuat Köse, su sıkıntısının son yıllarda giderek arttığını vurgulayarak “Su sıkıntısı çektiğimiz doğrudur ve bu sorunun önümüzdeki yıllarda da devam edeceği öngörülüyor. Mevcut kuyularımız ve depolarımız yetersiz kalıyor. Geçici çözümler üretsek de kalıcı bir çözüm için İkisu DSİ Su Projesi en önemli fırsat. Bu projenin tüm ilçelerimiz için hayati öneme sahip olduğunu biliyoruz. Aynı masada buluşarak güç birliği yapmamız büyük önem taşıyor. Ne kadar geniş bir katılımla bu süreci takip edersek, projenin hayata geçmesi o kadar mümkün olacak” dedi. Toplantıya katılan diğer belediye başkanları da projenin hayata geçirilmesinin önemini vurguladı. Başkanlar, içme suyu sorununa kalıcı çözüm getirecek bu projeyi yakından takip edeceklerini ve kamuoyunun desteğini sürekli sıcak tutacaklarını belirttiler. Toplantıda alınan kararlar doğrultusunda ilk etapta Giresun Valisi Mehmet Fatih Serdengeçti ile görüşülmesi kararlaştırıldı. Ardından DSİ Bölge Müdürü Fatih Kişi’nin Giresun’a davet edilerek projenin ilerlemesi için detaylı bir görüşme yapılması planlandı. Ayrıca projeye baraj ilavesi yapılması için DSİ’ye teklif sunulması kararı alındı.
Bulancak’ta zabıta ile dürümcüler arasında denetim gerginliği
03 Ekim 2024 Perşembe - 14:28 Bulancak’ta zabıta ile dürümcüler arasında denetim gerginliği Giresun’un Bulancak ilçesinde zabıta ekipleri, dükkânların önünde kaldırım ve yol işgaline yönelik denetimlerini sıkılaştırdı. Yapılan denetimler sırasında özellikle tavuk döner ve dürüm satan işletmelerde gerginlik yaşandı. Zabıta ekiplerinin masa ve tezgâhları sokaklardan kaldırma uyarısı esnafın tepkisini çekti. Bulancak ilçesinde zabıta ekiplerinin denetimleri sırasında bazı işletme sahipleri, masa ve tezgâhların sokaklardan kaldırılması uygulamasının işlerini olumsuz etkilediğini belirterek tepki gösterdi. Esnaf, "Bu şekilde para kazanamayız. Yıllardır aynı düzenle çalışıyoruz ancak bu denetimler son zamanlarda arttı ve büyük zarar gördük. Trafiğe kapalı bir alanda iki masa açtık, şimdi mi dikkat çekti? Bugün her birimizin en az 30 kilogram döner zararı var. Bu kaybımızı kim karşılayacak?" dedi. Belediye Başkanı Sıbıç: “İşgale müsamaha yok” Bulancak Belediye Başkanı Necmi Sıbıç, denetimlerin amacının halkın güvenliği ve şehir düzeninin korunması olduğunu belirterek, "Kaldırım ve yol işgali yapanlara karşı denetimlerimiz devam edecek. Bu tür ihlallere karşı yasal işlemler uygulanacak. Hem Bulancak Belediyesi hem de İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, halk sağlığını tehdit eden işgallere karşı tavizsiz bir şekilde mücadele etmeye devam edecek" dedi.
Kahverengi Kokarca ile mücadele zamanı
02 Ekim 2024 Çarşamba - 13:19 Kahverengi Kokarca ile mücadele zamanı Ziraat Mühendisi Haldun Gedikali, Batı Karadeniz bölgesinde hızla yayılan ve fındık üreticilerine zarar veren Kahverengi Kokarca böceği popülasyonunun ilaçlamaya karşı bağışıklık kazanmadan kontrol altına alınmasının önemine dikkat çekti. Gedikali, Ordu’ya komşu Giresun’un Piraziz ilçesinde de Kahverengi Kokarca’nın yoğun olarak görülmeye başlandığını belirterek "Eğer gerekli mücadele yapılmazsa, gelecek yıl üreticiler ciddi zarar görecektir" uyarısında bulundu. Popülasyon hızla artıyor Kahverengi Kokarca böceğinin her yıl popülasyonunun yayıldığı alanların genişlediğini ifade eden Gedikali, "Bu yıl, özellikle Ordu ve Samsun’daki bazı bölgelerde fındık üreticileri büyük zarar gördü. Piraziz’in Maden mahallesinde de yoğun olarak görülmeye başlandı. Giresun’da bu yıl hasat sezonunda büyük bir zarar yaşanmadı, ancak gelecek yıl önlem alınmazsa bu durum değişebilir. Çiftçilerimizin dikkatli olması ve önlem alması gerekiyor" dedi. Kokarca evlerde görülmeye başladı Gedikali, Kahverengi Kokarca’nın şu an bahçelerden çok evlerde ve depolarda görüldüğüne işaret ederek "Soğuk hava nedeniyle böcekler sığınacak yer arıyorlar. Evlere, ahırlara ve depo gibi yapılara giriyorlar. Şu an hareket kabiliyetleri kısıtlı. Bu yüzden ev ilaçlamalarına ağırlık vermemiz gerekiyor. Aksi takdirde, bahar aylarında ciddi sorunlar yaşayacağız" diye konuştu. Kahverengi Kokarca ile mücadelede yanlış bilgilere karşı çiftçileri uyaran Gedikali, "Çiftçilerimiz, ’Bahçemi ilaçlarım ama komşum ilaçlamazsa hiçbir anlamı yok’ diye düşünüyorlar. Bu yanlış bir bilgi. Herkes kendi bahçesinden sorumludur ve ilaçlama yapan çiftçiler daha az zarar görüyor. Ayrıca, ilaçların etkisiz olduğuna dair yanlış bir inanış da var. Bu doğru değil. Ruhsatlı ilaçlar kokarca böceğiyle mücadelede oldukça etkili. Şu an böceklerin ilaçlara karşı bağışıklık kazanmamış olması bizim için büyük bir avantaj. Ancak çiftçilerimiz ev ve kapalı alan ilaçlamalarını zamanında yapmaları gerekiyor. Bu aylarda yapılacak ilaçlamalar, gelecek yıl bahar aylarında karşılaşılabilecek olası sorunları önlemede çok etkili olacaktır" ifadelerini kullandı.
Giresunlu’nun fendi TÜVTÜRK’ü yendi
01 Ekim 2024 Salı - 14:48 Giresunlu’nun fendi TÜVTÜRK’ü yendi Giresun’da bir araç sahibi TÜVTÜRK’e ait araç muayene istasyonunda kredi kartı ile yaptığı ödemeden kesilen komisyon ücretini mahkemeye taşıdı. Tüketici Hakem Heyeti, araç sahibini haklı bularak, TÜVTÜRK’ün kesmiş olduğu komisyon ücretinin iadesine karar verdi. Bu karar, tüm araç sahipleri için emsal niteliği taşıyor. Giresun’da yaşayan Mehmet Akif Korkmaz, araç muayenesi sırasında kredi kartı ile yaptığı ödeme karşılığında talep edilen 88,71 TL’lik komisyon ücretine itiraz etti. Korkmaz, bu ücretin haksız olduğunu belirterek TÜVTÜRK’e itirazda bulundu ancak ödeme yapmadan araç muayenesini tamamlayamadı. Bunun üzerine Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuran Korkmaz, yapılan incelemeler sonucunda haklı bulundu. TÜVTÜRK’ün itirazını reddeden Hakem Heyeti, kesilen ücretin iadesine hükmetti. "Devlet, yapılan işlemleri takip ediyor" Mahkemenin verdiği kararın ardından konuşan Mehmet Akif Korkmaz, "Haziran ayında aracımın muayenesi için TÜVTÜRK’e gittim. Kredi kartı ile ödeme yaptığım sırada benden 88,71 TL’lik komisyon ücreti talep edildi. Bu ödemenin haksız olduğunu belirterek itiraz ettim ama mecburen ödedim. Daha sonra Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurdum. Yapılan inceleme sonucunda firmanın itirazı reddedildi ve ücretin iadesine karar verildi. Ancak henüz kartıma bir iade yapılmadı" dedi. Kanuni dayanakla itiraz Korkmaz, itirazını kanuni dayanaklara dayandırdığını belirterek, "5464 sayılı Kanun’un 17. maddesine göre, üye işyerleri, kart sahiplerinin mal ve hizmet bedellerini banka veya kredi kartı ile ödeme taleplerini kabul etmek zorundadır. Aynı kanun maddesine göre, üye işyerleri kart sahibinden ek komisyon talep edemez. Bu yasal dayanakla şikayette bulundum" diye konuştu. "Araç sahipleri mecbur, sözleşme yok" TÜVTÜRK’ün savunmasında, komisyon ücretinin yasal olduğunu iddia ettiğini belirten Korkmaz, "Firma, bu ücretin ödeme kuruluşu tarafından tahsil edildiğini ve sözleşmelere dayandığını savundu. Ancak bizim, araç sahipleri olarak firmayla bir sözleşmemiz yok. Araç sahipleri olarak bu firmaya gitmek ve araç muayenesini yaptırmak zorundayız. Bu bir tercih değil, mecburiyet" şeklinde konuştu. Bu karar, araç sahipleri için önemli bir emsal niteliği taşıyor ve kredi kartı ile yapılan ödemelerde haksız komisyon ücretlerine karşı bir yol haritası sunuyor.