Yerel Haberler
Eskişehir
22 Kasım 2024 Cuma - 17:39 Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı Kent Lokantası binasının depreme dayanıksız olduğu iddiası AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan Kent Lokantası’nın bulunduğu binanın depreme dayanıksız olduğunu iddia ederek, “Can güvenliğini hiçe sayan bir yapıda bu vurdumduymazlık nedir? Anlam veremiyoruz” dedi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından 24 Eylül’de açılan Kent Lokantası binasının depreme dayanıksız olduğu iddia edildi. İddialara göre binanın depreme dayanıksız olduğu 3 yıldır bilinirken, buna rağmen belediye tarafından bina Kent Lokantası yapıldı. Yüzlerce vatandaşın yemek yediği binanın taşınması gündemde. “Vatandaşın canını hiçe sayan vurdumduymazlığa anlam veremiyoruz” Konuyla ilgili konuşan AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak, binanın eski Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı binası olduğunu ve depreme dayanıksız olmasından dolayı boşaltıldığını söyledi. Binanın boşaltılmasının üzerinden yaklaşık 2 yıl geçtikten sonra Kent Lokantası yapıldığını söyleyen Albayrak, “Orası eskiden Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığının olduğu yerdi. Depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle orayı 2 yıl önce taşımışlardı. Şu anda orayı Kent Lokantası yaptılar. Gerçekten vatandaşın canını hiçe sayan bir yapıya sahip olduklarını gösteriyorlar. Hatırlarsanız, 56 yıllık bir su deposu şu an kız yurdu olarak hizmete açıldı. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin bu konuda kapsamlı çalışmalar yapması gerekiyor. Ancak gelinen noktada Eskişehir’in ciddi bir kentsel dönüşüm sorunuyla karşı karşıya olduğu, depreme dayanıksız binaların sayısının her geçen gün arttığı ve buna rağmen hiçbir somut adım atılmadığı görülüyor. Bundan bir hafta önce bina yıkımı esnasında plansız ve tedbirsiz yol yürümelerinden dolayı kaza meydana geldi. İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı tarafından yapılan açıklamada 6 bin binanın yıkılması gerektiğine dikkat çekildi. Bizim ısrarla kentsel dönüşüm dememizin maksadı buydu. Can güvenliğini hiçe sayan bir yapıda bu vurdumduymazlık nedir? Anlam veremiyoruz” diye konuştu.
22 Kasım 2024 Cuma - 17:27 Şerzan Kurt’un ölümüyle ilgili 14 yıldır devam eden dava sonuçlandı Muğla’da 11 Mayıs 2010 tarihinde muhalif görüşlü öğrenciler arasında yaşanan olaylarda Şerzan Kurt’un silahla vurularak ölümüne ilişkin 4’üncü kez yargılanan polis memuru hakkında 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası verildi. Muğla’da 11 Mayıs 2010 tarihinde bir kız öğrenciye laf atma tartışmasının büyümesiyle muhalif görüşlü öğrenciler arasında kavga çıktı. Gece boyu süren ve polisin müdahale ettiği olaylarda ağır yaralanan Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğrencisi Şerzan Kurt, olaydan 8 gün sonra tedavi gördüğü İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Şerzan Kurt’un ölümüyle ilgili hakkında işlem başlatılan Muğla Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru G.Ş. tutuklanarak cezaevine gönderildi. Polis memuru G.Ş. hakkında Muğla Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘olası kasıtla nitelikli adam öldürme’ suçundan açılan davanın güvenlik tedbiri nedeniyle Eskişehir’de devam etmesine karar verildi. Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan G.Ş. hakkında, 7 Eylül 2012’deki karar duruşmasında 8 yıl hapis cezası verildi. Polis memuru G.Ş., tutukluluk süresi göz önünde bulundurularak tahliye edildi. Yapılan itirazlar üzerine karar, Yargıtay tarafından bozuldu. Tekrar görülen yargılama sürecinin ardından verilen ‘haksız tahrik indirimi’ iptal edilerek, 16 yıl hapis cezasına çarptırılan G.Ş., 2014 yılında tutuklanarak cezaevine gönderildi. 2016 yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine hakkında ‘haksız tahrik’ ve ‘iyi hal’ indirimleri uygulanan G.Ş. tahliye edildi. 2019 yılında tekrar açılan davadan çıkan ve 2021 yılında onanan 7 yıl 6 ay hapis cezası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine 2024 yılında tekrar iptal edildi. Polis memuru G.Ş. hakkında verilen kararın bozulmasının ardından açılan dava, Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde tekrardan görülmeye başlandı. Davanın bugün görülen karar duruşmasına, tutuksuz yargılanan G.Ş. ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme heyetinin söz vermesi üzerine kendisini son kez kendisini savunan sanık G.Ş, “Ben en başından beri hep aynı savunmada bulundum. Bana imtiyaz sağlandığı söylenmesine rağmen tutukluluğun üst sınırı 5 yıl olmasına rağmen ben 6 buçuk yıl tutuklu kaldım. Tutuklu olduğum dönemde dahi yurt dışına çıkış yasağı uygulandı. Adli kontrol şartı en fazla 3 yıl uygulanabilirken, benim hala devam eden adli kontrol şartım var. Devam eden yurt dışı yasağımda dolayı, eğitimine yurt dışında devam eden çocuğumun yanına gidemedim. Çocuğumun eğitim hayatı sekteye uğradı. Beraatımı talep ediyorum. Zaten tutuklu kaldığım süre talep edilen cezasının üstündedir. Terör örgütünün ölüm listesinde adım yer alıyor. Can güvenliğim dolayısıyla silahımın da iadesini talep ediyorum” dedi. Mahkeme heyeti, G.Ş. hakkındaki kararını açıkladı. Şerzan Kurt’un ölümünden yargılanan G.Ş. hakkında, 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezasına karar verildi. “Keşke gerçek faillere ulaşılmış olsaydı” Duruşmanın ardından Eskişehir Adliyesi önünde açıklama yapan G.Ş.’nin avukatı Erol Halka, “14 yıldan beri sürmekte olan bir hukuk mücadelesinin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bundan 14 yıl önce 2010 yılı Mayıs ayında Muğla’da öldürülen Şerzan Kurt’un yargılaması ile ilgili müvekkilim G.Ş. 14 yıl boyunca yargılandı. Bizim başından beri iddia ettiğimiz şey Şerzan Kurt’un katillerinin dışarıda dolaşmasıydı. Çünkü müvekkilim tüm dosya incelendiğinde tekrar görülecektir ki bu suçu işlemedi. Süreçler esnasında heyetler değişti, delil durumu yeterli düzeyde ele alınamadı, ihmallere uğradı. Bir ailenin genç bir evladını kaybetmesinden dolayı biz de üzgünüz. Keşke gerçek faillere ulaşılmış olsaydı. En nihayetinde Ceza Genel Kurulu’ndan gelen karar bugün Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sonuçlandı. Gelinen nokta itibariyle neticeten kasıt olmaksızın insan öldürülmesi suçundan müvekkilime 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası verildi. Bu bize göre de hukuka aykırı. Müvekkilimle henüz görüşme yapmadık. Uygun gördüğümüz takdirde bunun da üst kanun yollarına gidebileceğimiz belirtiyoruz” dedi. “Adalet tam tecelli etmese de teselli etti” Şerzan Kurt’un ölümünden yargılanan ve hakkında 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası verilen, daha önceki yargılama süreçlerinde cezaevinde kaldığı süreç göz önüne alınarak tutuklaması gerçekleştirilmeyen emekli polis memuru G.Ş., duruşma ardından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Avukatım gerekli açıklamaları yaptı. 15 yıldır bu dava sürüyor. Baştan beri söylediğimiz gibi bizim bu davayla bir bağımız yoktu. Bunu söyledik. Adalet tam tecelli etmese de teselli etti. Yine de hak ettiğimiz karar buydu. Beraatımın verilmesi gerekiyordu. Neresinden dönülse kârdır gibi bir karar oldu.”
22 Kasım 2024 Cuma - 16:21 ESOGÜ’lü genç diş hekimi adayları beyaz önlüklerini giydi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Diş Hekimliği Fakültesi 1’inci sınıf öğrencileri, ’2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı Beyaz Önlük Giyme Töreni’ ile diş hekimliği mesleğine ilk adımlarını attılar. Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığı tarafından ESOGÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan ESOGÜ Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Batu Can Yaman, 22 Kasım Dünya Diş Hekimleri Günü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası’nın kutlandığını belirtti. Prof. Dr. Yaman, fakülte olarak bu önemli tarihte düzenledikleri Beyaz Önlük Töreni ile 12’nci dönem 1’nci sınıf öğrencilerinin tercihlerde tüm devlet üniversiteleri arasında ilk 10 içerisinde yer alan ESOGÜ Diş Hekimliği Fakültesi ailesine katılmasının heyecan ve gururunu yaşadıklarını söyledi. Genç diş hekimi adaylarına seslenen Prof. Dr. Yaman, 5 sene sürecek olan eğitim hayatlarında onları alanlarında tecrübeli, bilim ve teknolojiyi yakından takip ederek bilime ve topluma katkı sağlayan, sürekli kendilerini yenileyen, yaptıkları çalışmalarla ulusal ve uluslararası alanda önemli başarılar elde eden ve her biri birer değer olan akademik kadrolarıyla çağın şartlarına uygun ve yetkin birer diş hekimi olarak yetiştirmeyi amaçladıklarını ifade etti. "Bu meslek yapılacağı son güne kadar devam eden bir öğrencilik süreci" Gençlere diş hekimliği eğitimi ve mesleğinin çağın gereklerine ve teknolojik gelişmelere göre kendini yenilemeyi, güncel ve dinamik bir bilgi birikimine sahip olmayı zorunlu kılan ve mesleğin yapılacağı son güne kadar devam eden bir öğrencilik süreci olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Yaman, onlardan ilerideki hayatlarında da öğrenci kalmalarını ve her zaman yeniliklere açık olarak mesleki hayatlarını devam ettirmelerini istedi. Diş hekimlerinin görevinin, toplumu ağız ve diş sağlığının önemini bilen ve aynı zamanda sağlığını korumak noktasında gerçekten çaba harcayan bireylere dönüştürmek ve onlara yol gösterici olmak olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yaman, dünyada ilerleyen zaman dilimi içerisinde bugünlere göre her zamankinden daha çok cesur, kendisine güvenen, çağdaş ve kendisini yenileyen diş hekimlerine ihtiyaç duyulacağının öngörüldüğünü kaydetti. "Her anınızı dolu dolu yaşayacağınız yeni yuvanıza hoş geldiniz" Salonda bulunan öğrenci ailelerine de seslenen Prof. Dr. Yaman, çocuklarının bugün onların fedakarlıkları, gayretleri ve emekleri neticesinde hekimlik mesleğinin kutsal giysisi olan beyaz önlüklerini giyerek meslek eğitimlerine ilk adımlarını atmakta olduğunu aktardı. Prof. Dr. Yaman, ailelerden onur duymalarını ve gururlanmalarını istedi. Konuşmasının sonunda genç diş hekimi adaylarına ESOGÜ Diş hekimliği ailesi adına her anı dolu dolu yaşayacakları, birçok hatıralar biriktirecekleri yeni yaşantılarına ve yeni yuvalarına hoş geldiklerini söyleyen Prof. Dr. Yaman, öğrencilere eğitim hayatlarında başarılar diledi. Açılışın ardından genç diş hekimi adaylarına beyaz önlükleri protokol ve öğretim üyeleri tarafından giydirildi. Törene ESOGÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kürşat Bora Çarman, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Batu Can Yaman, Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici ile öğretim üyeleri ve aileler katıldı.
Eskişehir’de misyonerlik faaliyetleri
20 Kasım 2024 Çarşamba - 21:54 Eskişehir’de misyonerlik faaliyetleri Diyanet-Sen Eskişehir Şube Başkanı İlhan Köroğlu, son günlerde Eskişehir ve bazı illerde misyonerlik faaliyetlerinin arttığına şahit olduklarını anlatarak, "Evlere, kapılara bırakılan mektup, İncil ve program davetiyesi gibi yazıları içeren bu girişimlerin artması bizleri endişelendirmektedir" diye belirtti. Diyanet-Sen Eskişehir Şube Başkanı İlhan Köroğlu, gençleri İslam dininden uzaklaştırmak ve düşman unsurlar yetiştirmek gibi son derece tehlikeli amaçları bulunan misyonerlik faaliyetlerine hem ülke hem de Eskişehir olarak çok dikkatli olunması gerektiğini anlattı. Misyonerlik faaliyetlerinin bu topraklarda bugün başlamadığını, Osmanlı zamanında da Cumhuriyet döneminde de ülkede özellikle gençlere yönelik birçok tehlikeli faaliyet yürütüldüğünü bildiklerini ifade eden İlhan Köroğlu, "Son zamanlarda bu işlerin alenen yapılıyor olması, özellikle gençlerin hedef alınması, gayri resmi şekilde apartman klişelerin çoğalması bu endişelerimizi artırmaktadır. Bu durum ’Ne olacak dinlerinin gereği Hristiyanlığı anlatıyorlar, İncil dağıtıyorlar ne çıkar’ diye düşünebileceğimiz bir durum değildir. Çünkü misyonerler, Hristiyanlığın bir sonucu olarak kabul ettikleri, Batı uygarlığının nüfuz alanını genişletmek, eskiden kendilerine ait olan yerlere yeniden sahip olmak, dünyayı Hristiyan-Batı kültürü ile etkilemek ve dünyadaki bütün rejimleri değiştirmek, amacını gütmektedirler. Misyonerler, Türklere karşı ise; İslâm’dan soğutmak, kendi kimlikleriyle çatıştırmak, Türk devletine ve Türk milletine düşman unsurlar yetiştirmek suretiyle, Türkiye’de ’azınlık ırkçılığı’nı ve bölücülüğü yaygınlaştırmak için gayret göstermektedirler. Misyonerlik, dünya çapında yürütülen bir Hıristiyanlık propagandasıdır. Misyoner örgütler, yerel unsurları kullanmakla beraber, genel bir strateji ve program çerçevesinde hareket etmektedirler. Uluslararası bir örgütlenme ile yürütülmektedir. Misyonerlerin, dünya hakimiyetini, Hıristiyanlık dininin egemenliği altında sağlama anlayışları değişmeyen felsefeleridir. Bütün bu amaçlar ortadayken Çorum’umuzda yabancı uyruklu öğrenciler tarafından açıktan açığa misyonerlik faaliyeti yürütülmesi kabul edile bilir bir durum değildir" diye belirtti. Eskişehir’deki bazı evlerin kapılarına broşür ve davet mektupları konuluyor Köroğlu, misyonerlerin, sevgi, dostluk, barış, özgürlük ve kardeşlik gibi, güzel kavramları kullanarak, bu tür faaliyetlerini ülkenin her yerinde, şehirlerde, sokaklarda daha etkin bir şekilde devam ettirdiğini, Eskişehir’deki bazı evlerin kapılarına broşür ve davet mektupları konulduğunu anlatarak şunları söyledi; "Bütün o güzel söylemlerin arkasındaki amaç bellidir. Kimsenin dinini yaşamasına diyeceğimiz bir şey yoktur. Bizim dinimiz gayrimüslimlerin de kendi dinlerini yaşamasına müsaade eden bir anlayışa sahiptir. Ancak gizli emelleri çok önceden beri bilinen bir örgütün ilimizde bu tür girişimlere cesaret etmesi bile endişe vericidir. Bunlara karşı en etkin mücadele, kendi kültür kaynaklarımızı ve değer yargılarımızı vatandaşlarımıza, gençlerimize, çocuklarımıza en güzel bir şekilde öğretmektir. Dini, millî ve ahlâkî değerlerimize sahip çıkmak ve bunları gençlerimize kazandırmaktır."
Direklerarası Seyirci Ödülleri sahiplerini buldu
20 Kasım 2024 Çarşamba - 16:03 Direklerarası Seyirci Ödülleri sahiplerini buldu Türkiye’nin ilk ve tek ’seyirci örgütlenmesi’ olan Direklerarası Seyircileri tarafından verilen Direklerarası Seyirci Ödülleri, Odunpazarı Belediyesi 100. Yıl Kültür Merkezi’nde gerçekleşen törenle sahiplerini buldu. 2023-2024 sezonunda ’Marifet İltifata Tabidir’ mottosu ile yola çıkan Direklerarası Seyircileri’nin oluşturduğu ’Halk Jürisi’ üyeleri, 2023-2024 Tiyatro Sezonu’nda Eskişehir, Amasya, Bolu, Düzce, Kocaeli, Konya, Ordu, Safranbolu, Tekirdağ, Trabzon ve Van’da sahneye konulan oyunları seyretti. Jüri, tasarım, performans ve yapımlar kategorilerinde başarılı oyun, oyuncu ve tiyatroları değerlendirdi. Direklerarası Seyirci Ödülleri Ödül Töreni’nde Odunpazarı Belediye Tiyatrosu’ndan Süleyman Karaahmet ’Uşak, Kral ve Ötekiler’ adlı oyun ile ’Oyun Yazarı’, Elçin Karaahmet ’Hasret’ adlı oyunla ’Yönetmen’, Abdullah Çiftçi ’Uşak, Kral ve Ötekiler’ adlı oyunla, Hüseyin Demir ise ’Hasret’ adlı oyunla ’Erkek Oyuncu’, Çiğdem Öztürk Uşak da ’Kral ve Ötekiler adlı’ oyunla ’Sahne Tasarımı’ ve ’Hasret’ adlı oyunla ’Kostüm Tasarımı’ ödülüne layık görüldü. "Eskişehir sanatın ve kültürün başkenti olsun istiyoruz" Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un da yer aldığı ödül törenine tiyatro camiasından birçok kişi katıldı. Törende konuşan Başkan Kurt, Eskişehir’in sanatın ve kültürün başkenti olsun istediklerini belirtti. Bu nedenle tiyatronun en önemsedikleri sanat dallarından biri olduğunu söyleyen Başkan Kurt, Direklerarası Seyirci Ödülleri’nin daha önce de Eskişehir’de gerçekleştiğini hatırlatarak, “Bir kez daha sizlerle bir arada olmaktan onur duyduk. Umarım bundan sonra, içinde bulunduğumuz bu salonu da yerel sanatçılarımıza, talep olursa şehir dışından gelecek olan sanatçılarımıza da açacağız. Küçük ama iddialı bir salon oldu. Bundan sonra da sizleri Eskişehir’e sık sık bekliyorum. Ödül alan sanatçılarımızı da kutluyorum" dedi. "Eskişehir tiyatro ile bütünleşmiş bir kültür şehri" Ev sahipliği için Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’a teşekkür eden Direklerarası Seyirci Ödülleri Kurucusu Ömer Şahin Baş, 4 yıl aradan sonra tekrar bir ödül töreni için Eskişehir’de olmanın kendisine mutluluk verdiğini söyledi. Eskişehir’in tiyatro ile bütünleşmiş bir kültür şehri olduğunu dile getiren Baş, “Bunlar sizin sayenizde oluyor. Biz sadece buraya gelip arılar gibi bal topluyoruz. Çok teşekkür ediyoruz. Direklerarası tarzda bir ödül sistemini kurup, dünyaya açıldığından beri 25 yıl oldu ve bugün size bu 25 yılın başında beraberce yola çıktığım bir arkadaşımı da takdim etmek istiyorum. Onun da bir şeyler söylemesini istiyorum. Gültekin Karaöğüt ile bu yola beraber çıktık. Bu planları beraber yaptık. Bize bürosunu açtı, bize çalışmamız için yer açtı. Olmasaydı, Direklerarası da olmayabilirdi” şeklinde konuştu. "Halk ne verilirse onu almak zorunda değildi" Baş’ın daveti ile kürsüye çıkan Gültekin Karaöğüt, Direklerarası Seyirci Ödülleri’nin neden doğduğunu anlattı. Karaöğüt, yapmış olduğu konuşmada şunları söyledi: “Bugüne kadar bir medya kurumunun, bir çıkarın, ideolojinin veya desteklenen unsurların dağıttığı tamamen ekonomiye dayalı ödüller veriliyordu. Biz, halktık. Halk ne verilirse onu almak zorunda değildi. Biz de buna karşı çıkalım, kendi çabamızla bir şeyler yapalım dedik. Önce ufak gruplar oluşturduk. Bu gruplara tiyatro nasıl izlenir, tiyatro kostümü, dekor nedir? İlk önce bunların eğitimlerini verdik. Bu konuda İstanbul’da bir sürü sanatçı arkadaşımız bize yardımcı oldu. Bunlarla ufak ufak başladık. Tehditlere kadar birçok şeye göğüs gerdik. Günümüzde gerçekten artık adı geçen, sanat camiasında adı geçen bir platforma ulaştık. Bu konuda hepinize teşekkür ediyorum." Konuşmaların ardından ödül törenine geçildi. 2023-2024 Tiyatro Sezonunda Eskişehir, Amasya, Bolu, Düzce, Kocaeli, Konya, Ordu, Safranbolu, Tekirdağ, Trabzon ve Van’dan ödül almaya hak kazanan sanatçılara ödülleri takdim edildi.
Koah hastalığının tedavisinde uygulanan solunum rehabilitasyonu
20 Kasım 2024 Çarşamba - 11:55 Koah hastalığının tedavisinde uygulanan solunum rehabilitasyonu Fizyomer Terapia Estetica Denta Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi’de nefes darlığı çeken, solunumsal problemler nedeniyle günlük yaşantısında sorunlar yaşayan kişilere yönelik uygulanan Pulmoner Rehabilitasyon, kronik solunum hastalarının da fiziksel ve psikolojik durumlarını düzeltmeyi amaçlıyor. Fizyomer Terapia Estetica Denta Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi Kurucusu ve Tıbbi Direktörü Dr. Türkan Tünerir, merkezde sundukları Pulmoner Rehabilitasyon uygulamalarına ilişkin bilgi verdi. Dr. Tünerir, Pulmoner rehabilitasyondan; hiçbir hastalık tanısı olmayan fakat doğru nefes alıp verme ihtiyacını duyan bireylerde, tanısı konulmuş hastalıklarda, solunum sıkıntısı yaşayan ve doktor referansı ile gelen hastalık gruplarında: çocuk felci hastalarında, göğüs duvarı bozukluklarında, kanserli hastalarda, kas hastalıklarında, obeziteden dolayı solunum sıkıntısı yaşayan hastalarda, hamilelik dönemindeki solunum sıkıntılarında, KOAH hastalarında, astım ve daha pek çok alanda yararlanıldığını aktardı. Neler yapılıyor ? Dr. Tünerir, solunum Rehabilitasyonundan nasıl yarar sağlandığını ise şöyle özetledi; “Solunumsal problemleri olanlar nefes darlığı gelişme korkusu nedeniyle, fiziksel aktivitelerini kısıtlarlar. Aktivite kısıtlandığında dayanıklılık ve güç azalır. Pulmoner Rehabilitasyon, bireyin kapasitesinin el verdiği ölçüde aktif olmasına yardımcı olur. Yürüme, bisiklete binme gibi aerobik egzersizleri ve güçlendirme egzersizlerini içerir. Tedavi, ilaçların etkileri ve yan etkileri, inhaler kullanma teknikleri, yardımcı solunum cihazlarının kullanımı ve kendine bakım, solunum teknikleri, egzersizin önemi, solunum problemleri (nefes darlığı, öksürme, balgam çıkarma) ile baş edebilme yöntemleri öğretilir.” Programda neler var? Koah Rehabilitasyon tedavisinde öncelikle kişiye özgü ve tamamen hastanın ihtiyaçlarına yönelik planlamalar yapıldığını belirten Dr. Tünerir, “Bu planlamalar çerçevesinde kişilere uygun programlar çizilmektedir. Bu programlar; solunum egzersizleri, göğüs fizyoterapisi teknikleri ve bu tekniklere destek cihazlarla oluşturulan solunum fizyoterapi seansları gibi işlemler olup, kişinin günlük yaşam aktivitelerinde ideal kapasitesini kullanmasını sağlarlar. Programların süresi hastanın ihtiyacına ve toleransına göre 30 dakika ile 1 saat arasında değişebilmektedir. İşlemlerin sıklığı da hastanın genel durumuna göre ayarlanmaktadır. KOAH Rehabilitasyonunda solunum kontrolü öğretilir. Mobilizasyon ve postür egzersizleri öğretilir. Egzersiz toleransı arttırılmaya çalışılır. Günlük yaşam aktivitelerinin fonksiyonel değerlendirilmesi yapılır. Egzersiz eğitimi verilir. Solunum kaslarının eğitimi yapılır. ‘Biofeedback’den yararlanılır. Oksijen tüketimini ve solunum işini azaltma yöntemleri öğretilir. Hastanın çevre ve ev ortamı ayarlanır. Koah rehabilitasyonunun faydaları; nefes darlığını azaltır, egzersiz kapasitesini arttırır, günlük yaşamdaki aktiviteleri bağımsız yapabilmeyi sağlar, yaşam kalitesini arttırır, vücudun direncini ve kondisyonu arttırır, kişinin günlük işlerini veya mesleğini yapabilme kapasitesini arttırır, ilaçlara ihtiyacı azaltır, oksijen tedavisine ihtiyacı azaltır ve Koah alevlenme ataklarının sıklığını azaltır” dedi.
Halk Sağlığı Tayfaları dijital bağımlılığa karşı bir araya geldi
20 Kasım 2024 Çarşamba - 11:34 Halk Sağlığı Tayfaları dijital bağımlılığa karşı bir araya geldi Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında imzalanan protokol çerçevesinde, Halk Sağlığı Tayfası projesi çatısı altında çocukların dijital bağımlılıkla ilgili yaptığı resimler Espark AVM’de sergilendi. Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü’nün hayata geçirdiği ‘Halk Sağlığı Farkındalığının Artırılması ile Sağlığın Geliştirilmesi ve Güçlendirilmesi Projesi’ çerçevesinde düzenlenen etkinlikte, dijital bağımlılıkla mücadelede farkındalık oluşturmak amacıyla hazırlanan resim ve hikaye çalışmaları sergilendi. Toplam 10 okuldan 4’üncü sınıf öğrencilerinin hazırladığı resim ve hikayeler sergide yer aldı. ‘Dijital Cihaz Kullanımının Zararları’ teması etrafında şekillenen eserler, çocukların teknoloji bağımlılığı konusundaki görüşlerini özgün bir şekilde yansıttı. 20-21 Kasım 2024 tarihlerinde Espark AVM’de gerçekleşen etkinlik, vatandaşlar tarafından yoğun ilgiyle karşılandı. “Çocuklarımızın haklarının korunması hepimizin arzusu” Serginin açılışına katılım sağlayan Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, çocukların yaptığı eserleri inceleyerek onlarla sohbet etti. Ardından açıklamalarda bulunan Vali Aksoy, “İl Sağlık Müdürlüğümüz ve İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz arasında imzalanan protokol çerçevesinde, Halk Sağlığı Tayfası olarak adlandırdığımız bir projede dijital bağımlılık çocuklarımız tarafından irdelenmiş ve onlarla ilgili resim ile kompozisyonlar yapılarak burada sergilenmiştir. Bugün aynı zamanda Dünya Çocuk Hakları Günü. Çocuklarımızın haklarının korunması, onların en iyi şekilde yetiştirilmesi ve topluma kazandırılması hepimizin arzusu. Çocuklarımızda bu bilincin oluşması, çocuklarımız üzerinden ailelere bu etkinin yapılması oldukça önemli. Bu çerçevede, İl Milli Eğitim Müdürlüğümüze, İl Sağlık Müdürlüğümüze böylesine ortak bir projede görev aldıkları için teşekkür ediyorum” dedi. “Gençlerimizin dijital bağımlılıktan biraz uzak kalmalarını tavsiye ediyorum” Vali Aksoy, sözlerinin devamında, “Bu projede 10 okulumuz yer aldı ve çeşitli makale, yazı ile resim yapan öğrencilerimizden seçilenler burada sergilendi. Toplumda bir farkındalık oluşturma, dijital bağımlılık konusunda toplumu daha duyarlı hale getirmek için yapılmış bir etkinlik. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Gençlerimizin dijital bağımlılıktan biraz uzak kalmalarını tavsiye ediyorum. Onların bu konuda daha duyarlı olmalarını özellikle istiyorum. Bu konuda hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Sergiye Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy’un yanı sıra Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın, Halk Sağlığı Başkanları ile birçok öğrenci, eğitimci ve vatandaş katılım gösterdi.
1 kişinin öldüğü 42 kişinin yaralandığı otobüs kazasında bilirkişi raporu hazırlandı
20 Kasım 2024 Çarşamba - 11:08 1 kişinin öldüğü 42 kişinin yaralandığı otobüs kazasında bilirkişi raporu hazırlandı Eskişehir’de 1 kişinin hayatını kaybettiği, 42 kişinin de yaralandığı yolcu otobüsü kazasında jandarma ekiplerince yapılan inceleme sonucunda, sürücünün aracın hızına, yol, araç ve hava şartlarına uydurmadığı tespit edildi. Eskişehir-Seyitgazi karayolu 16’ncı kilometrede geçtiğimiz gün meydana gelen trafik kazasında, içinde 44 kişi bulunan yolcu otobüsü taklalar atarak şarampole yuvarlandı. Antalya’nın Alanya İlçesi’nden kalkan ve Bursa’ya giden Ömer Y. (43) idaresindeki yolcu otobüsünün yaptığı kaza sonucunda, 56 yaşındaki Nihat Yüceler isimli yolcu olay yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan 42 kişi ise Eskişehir’de bulunan hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan yaralılardan 1’inin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi. Kazanın ardından İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı ekipler tarafından inceleme başlatıldı. Yapılan incelemelerin ardından hazırlanan raporda, ‘Havanın yağışlı olması ve sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkarak takla atmasıyla’ kazanın meydana geldiği belirlendi. Ayrıca ‘Sürücünün aracın hızına, yol, araç ve hava şartlarına uydurmadığı’ tespit edildi. İl Jandarma Komutanlığı tarafından kazayla ilgili başlatılan tahkikatın devam ettiği öğrenildi.
Eskişehir Valiliği 1 yılda 197 dilenci çocuktan 123’ü eğitime kazandırdı
20 Kasım 2024 Çarşamba - 10:34 Eskişehir Valiliği 1 yılda 197 dilenci çocuktan 123’ü eğitime kazandırdı Eskişehir Valiliğince 1 Kasım 2023 ile 6 Kasım 2024 tarihleri arasında yapılan çalışmalarda dilendiği tespit edilen 197 çocuktan 123’ü eğitime kazandırıldı. Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy talimatı ile il genelinde dilendirilen ve çalıştırılan çocuklarla alakalı çalışmalar devam ediyor. İl müdürlüklüleri ve müftülük tarafından farklı alanlarda Eskişehir Valiliği himayesinde 1 Kasım 2023 ile 6 Kasım 2024 tarihleri arasında yapılan çalışmaların rakamları 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü sebebi ile paylaşıldı. Sokakta çalıştırılan, dilendirilen ve dış çevrenin olumsuzluklarına maruz kalan çocukların korunması hakkında genelge kapsamında 2 bin 497 uygulama ve 216 adet 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan ihbarlar soncunda 197 dilendirilen çocuk tespit edildi. 64’ü kız, 133’ü erkek olan toplam 197 çocuk dilenciden; 31’i okulöncesi, 63’ü ilkokul, 82’si ortaokul, 21’inin ise lise çağında olduğu tespit edildi. İl Millî Eğitim Müdürlüğü ve İl Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından açılan 20 kursa toplamada 94 çocuk katılım gösterdi. 101 çocuğa sağlık taraması yapılırken, 42 haneye ekonomik destek sağlandı. Çalışmalar kapsamında 20 çocuğa koruyucu tedbir uygulanırken 123 çocuk eğitime geri kazandırılıp, 126 adet hane ziyareti gerçekleştirildi.
Antika ürünler alırken replikalara aldanmamak için uzmanına danışmak önemli
20 Kasım 2024 Çarşamba - 10:25 Antika ürünler alırken replikalara aldanmamak için uzmanına danışmak önemli Eskişehir Antikacılar Derneği Başkanı Güner Değirmenci, vatandaşların antika alışverişi yaparken replikalara aldanmamaları için bilgili kişilerden yardım almaları gerektiğini söyleyerek sektörle ilgili çeşitli bilgi verdi. Her ayın 2’nci pazar günü Espark’ın yanındaki açık otopark alanında kurulan ve eski eşya meraklılarını bir araya getiren Antika Pazarı’na ilgi gittikçe artıyor. Bu durum, uzmanlık isteyen alış verişlerde daha dikkatli olmayı gerektiriyor. Dernek Başkanı Değirmenci, antikayla ilgili çeşitli konulara dair değerlendirmelerde bulundu. Antikaların nasıl toplandığından, en çok hangi ürünlerin rağbet gördüğüne ve eski bir eşyanın neye göre antika olarak değer kazandığından bahseden Değirmenci, pazarda nelere dikkat ettiklerini ve Eskişehir’de sektörlerinin ne durumda olduğunu anlattı. "Eskişehir’de mobilya türü ürünler rağbet görmüyor" Başkan Güner Değirmenci, antikaları genel olarak vatandaştan aldıklarını ve bazen şehir şehir dolaşarak tedarik ettiklerini söyledi. Ayrıca köylere gittiklerini ve geçmişten kalan aile yadigarı ürünleri de aldıklarını ifade eden Değirmenci, "Antikada ortalama bir fiyat söylemek çok hata olur çünkü bu arz-talep meselesidir, kişilere göre değişir. Bir bölgede bizim 1 liraya sattığımız mal, başka bölgede 5 ya da 10 liraya satılabilir. Bu, alıcıya ve satışa göre endeksli bir yapıdır. Eskişehir’de mobilya türü ürünler rağbet görmüyor. Sebebi, iyi bir mobilya ve ahşap ustasının ustasının olmaması. Dolayısıyla o tür ürünler daha geri planda kalıyor. İç Anadolu diye tabir ettiğimiz bölgede durum böyle. Onun haricinde Avrupa türü ve yerli ürünlerimizin satışı tutuyor. Koleksiyonerlerin ve alıcıların o günkü ruh haline göre tercihler değişiyor. Bir bakıyorsunuz, çok güzel bakır ürünler satılıyor. Başka zamanda ise farklı koleksiyoncu grubu çıkmış, kaset ve plak türü ürünler satılıyor. Arz-talep o andaki piyasanın ekonomisini belirliyor" dedi. "Yasaların gerektirdiği kurallar çerçevesinde hareket ediyoruz" Her şeyin antika olmadığını ancak aynı zamanda yine her şeyin antika olabileceğine dikkat çeken Değirmenci, bu durumun vatandaşların ruh haline bağlı olarak değişiklik gösterebildiğini belirtti. Örnek olarak, kendisinin 70-80 senelik bir bakır tabağı antika gözüyle görmediğini dile getiren Değirmenci, "Başka bir insan ona antika diyebilir ama ben hâlâ üretimde olan ve imalatı süren bir ürünü çok çok büyük bir sanat eseri, özel bir işleme, motif veya usta imzası yoksa antika gözüyle göremiyorum. Fakat yasal olarak satılması yasak olan, toprak altı tabir ettiğimiz ürünlerin ne pazarımızda ne de kendi içimizde satılmasına müsaade etmiyoruz. Yani yasaların gerektirdiği kurallar çerçevesinde hareket ediyoruz. Herkesin bilmesi gereken şeyler var. Bunu zamanla öğreniyorsunuz" ifadelerini kullandı. "Burada herkes tezgah açamıyor, sadece belirli kişilere izin veriyoruz" Yasal olarak 7’nci padişaha kadar olan eserlerin alınıp satılmasının yasak olduğundan bahseden Güner Değirmenci, sözlerine şöyle devam etti: "Bu işi yapacak kişiler yasaları iyice takip etmelidir. Yasalarımız çerçevesinde alımı-satımı yasak olan hiçbir ürünü almayız, satmayız ve satılmasına izin vermeyiz. Yılların tecrübesiyle bizler bir ürünü gördüğümüzde onun yasal olup olmadığını anlıyoruz. Bilmediğimiz, tanımadığımız bir esnafın gelip tezgah açmasına veya ürün satmasına da müsaade etmiyoruz. Burada herkes tezgah açamıyor, sadece belirli kişilere izin veriyoruz. Biz vatandaşa tezgah açmaya kalktığımızda bu işin altından kalkamayız. Yoksa geçmişte Eskişehir’de yaşanan bir bit pazarı zihniyeti oluşur." "Vatandaş antika alışverişi yaparken bilgili kişilerden yardım almalıdır" Antikanın derin bir kuyu ve bilginin sonsuz olduğunun altını çizen Değirmenci, "Bizim bile hâlâ bilmediğimiz birçok şey var. Bazen biz de üstatlarımızdan, abilerimizden öğreniyoruz. Bu farklı bir olay, bunun bir okulu yok. Vatandaş antika alışverişi yaparken bilgili kişilerden yardım almalıdır. Antika diye piyasada çok fazla replika ürün var, vatandaşın aldanması muhtemel. Doğru noktalardan antika alışverişi yapılmalı. Örneğin, her şehirde artık antika mezatları yapılıyor ama çöp antikalar veya replika ürünler ‘Osmanlı’ adı altında satılabiliyor. Bu nedenle tecrübeli bir gözün incelemesi önemli" şeklinde konuştu. "Bu iş hobiyle yapılır ve büyük bir zevktir, tutkudur" Antikacılığın son zamanlarda yavaş yavaş bir meslek ve geçim kaynağı haline gelmeye başladığını da aktaran Değirmenci, "Eskişehir’de yıllardır yapan esnaflık arkadaşlar var ama bunun bir dernek çatısı altında pazar ortamında yapılmasını 4 senedir sağlamaya çalışıyoruz. Bazı şeyler kademe kademe oluşur. Bugün Ankara’daki antika pazarı 25 yıllık, İstanbul ona keza, Bursa ise 8-10 yıllık. Pandemi sonrası biz de 2 yıldır sürekli açıyoruz, vatandaş yavaş yavaş alışıyor. Eskişehir halkı bunu çok çabuk kabul etti ve buradan aile bütçelerine katkı sağlıyorlar. Bu iş hobiyle yapılır ve büyük bir zevktir, tutkudur. Örneğin, biz sabah 05.00’da kalkıp yaz-kış demeden Bursa ve Ankara’ya gidiyoruz. Bunu hobi gibi meslek olarak yapanlar da var. En üst düzey bürokratlar bile gelip tezgah açıyor" diye kaydetti.
KOAH hastalarının yüzde 80’inden fazlası sigara kullanıyor
20 Kasım 2024 Çarşamba - 10:12 KOAH hastalarının yüzde 80’inden fazlası sigara kullanıyor Dünya Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) Günü dolayısıyla açıklama yapan Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, KOAH’ın toplum sağlığı açısından taşıdığı kritik önemi vurguladı. KOAH’ın nefes darlığı, öksürük ve balgam gibi kalıcı şikâyetlerle yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu söyleyen Doç. Dr. Yaşar Bildirici, “Günümüzde dünyada her 10 yetişkinden 1’i KOAH hastasıdır. Ülkemizde ise 45 yaş üzeri bireylerde KOAH sıklığı yüzde 8,8 olarak belirlenmiştir. Ancak ne yazık ki KOAH hastalarının büyük bir kısmı tanı alamamış durumdadır. Bu durum hastalığın ilerlemesine ve bireylerin yaşam kalitesinin düşmesine yol açmaktadır” dedi. “KOAH hastalarının yüzde 80’inden fazlası sigara kullanmaktadır” Hastalığın fark edilmesi için nefes ölçüm testi gibi basit yöntemlerin kullanılabileceğini ifade eden Doç. Dr. Bildirici, KOAH’ın en önemli risk faktörlerinin başında tütün ve tütün ürünlerinin geldiğini vurgulayarak, “KOAH hastalarının yüzde 80’inden fazlası sigara kullanmaktadır. Bunun yanı sıra yoğun şehirleşmenin getirdiği hava kirliliği, odun ve kömür gibi fosil yakıtların dumanına maruziyet ve biyokütle yakıtlarının kullanımı hastalığın oluşumunda büyük bir rol oynamaktadır. Özellikle iklim değişikliğinin etkisiyle artan anormal hava olaylarının ve orman yangınlarının KOAH sıklığını daha da artıracağını göz önünde bulundurmalıyız” şeklinde konuştu. “Havamızı korumak, sağlığımızı korumaktır” Doç. Dr. Bildirici, KOAH’ı önlemede bireysel çabaların önemine dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti: “Tütün ve tütün ürünlerinden uzak durmak, temiz hava solumak, düzenli egzersiz yapmak ve dengeli beslenmek bu hastalığın önlenmesinde kritik adımlardır. KOAH teşhisi konulan bireylerin hava kirliliğine karşı dikkatli olmaları ve dış ortam aktivitelerini bu duruma göre planlamaları önerilmektedir. Ayrıca grip ve zatürre aşıları ile alevlenmelerin önlenmesi hastalığın seyrini iyileştirecektir. Bu yıl Dünya KOAH Günü’nün teması, ‘Havamızı Koruyalım, KOAH’sız Yaşayalım’ olarak belirlendi. Temiz hava, sağlıklı bir yaşamın vazgeçilmezidir. Tüm vatandaşlarımızı hem bireysel hem de toplumsal düzeyde bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz.”