Yerel Haberler
Eskişehir
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı Kent Lokantası binasının depreme dayanıksız olduğu iddiası 22 Kasım 2024 Cuma - 17:39:20 AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan Kent Lokantası’nın bulunduğu binanın depreme dayanıksız olduğunu iddia ederek, “Can güvenliğini hiçe sayan bir yapıda bu vurdumduymazlık nedir? Anlam veremiyoruz” dedi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından 24 Eylül’de açılan Kent Lokantası binasının depreme dayanıksız olduğu iddia edildi. İddialara göre binanın depreme dayanıksız olduğu 3 yıldır bilinirken, buna rağmen belediye tarafından bina Kent Lokantası yapıldı. Yüzlerce vatandaşın yemek yediği binanın taşınması gündemde. “Vatandaşın canını hiçe sayan vurdumduymazlığa anlam veremiyoruz” Konuyla ilgili konuşan AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak, binanın eski Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı binası olduğunu ve depreme dayanıksız olmasından dolayı boşaltıldığını söyledi. Binanın boşaltılmasının üzerinden yaklaşık 2 yıl geçtikten sonra Kent Lokantası yapıldığını söyleyen Albayrak, “Orası eskiden Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığının olduğu yerdi. Depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle orayı 2 yıl önce taşımışlardı. Şu anda orayı Kent Lokantası yaptılar. Gerçekten vatandaşın canını hiçe sayan bir yapıya sahip olduklarını gösteriyorlar. Hatırlarsanız, 56 yıllık bir su deposu şu an kız yurdu olarak hizmete açıldı. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin bu konuda kapsamlı çalışmalar yapması gerekiyor. Ancak gelinen noktada Eskişehir’in ciddi bir kentsel dönüşüm sorunuyla karşı karşıya olduğu, depreme dayanıksız binaların sayısının her geçen gün arttığı ve buna rağmen hiçbir somut adım atılmadığı görülüyor. Bundan bir hafta önce bina yıkımı esnasında plansız ve tedbirsiz yol yürümelerinden dolayı kaza meydana geldi. İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı tarafından yapılan açıklamada 6 bin binanın yıkılması gerektiğine dikkat çekildi. Bizim ısrarla kentsel dönüşüm dememizin maksadı buydu. Can güvenliğini hiçe sayan bir yapıda bu vurdumduymazlık nedir? Anlam veremiyoruz” diye konuştu.
22 Kasım 2024 Cuma - 17:27 Şerzan Kurt’un ölümüyle ilgili 14 yıldır devam eden dava sonuçlandı Muğla’da 11 Mayıs 2010 tarihinde muhalif görüşlü öğrenciler arasında yaşanan olaylarda Şerzan Kurt’un silahla vurularak ölümüne ilişkin 4’üncü kez yargılanan polis memuru hakkında 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası verildi. Muğla’da 11 Mayıs 2010 tarihinde bir kız öğrenciye laf atma tartışmasının büyümesiyle muhalif görüşlü öğrenciler arasında kavga çıktı. Gece boyu süren ve polisin müdahale ettiği olaylarda ağır yaralanan Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğrencisi Şerzan Kurt, olaydan 8 gün sonra tedavi gördüğü İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Şerzan Kurt’un ölümüyle ilgili hakkında işlem başlatılan Muğla Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru G.Ş. tutuklanarak cezaevine gönderildi. Polis memuru G.Ş. hakkında Muğla Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘olası kasıtla nitelikli adam öldürme’ suçundan açılan davanın güvenlik tedbiri nedeniyle Eskişehir’de devam etmesine karar verildi. Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan G.Ş. hakkında, 7 Eylül 2012’deki karar duruşmasında 8 yıl hapis cezası verildi. Polis memuru G.Ş., tutukluluk süresi göz önünde bulundurularak tahliye edildi. Yapılan itirazlar üzerine karar, Yargıtay tarafından bozuldu. Tekrar görülen yargılama sürecinin ardından verilen ‘haksız tahrik indirimi’ iptal edilerek, 16 yıl hapis cezasına çarptırılan G.Ş., 2014 yılında tutuklanarak cezaevine gönderildi. 2016 yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine hakkında ‘haksız tahrik’ ve ‘iyi hal’ indirimleri uygulanan G.Ş. tahliye edildi. 2019 yılında tekrar açılan davadan çıkan ve 2021 yılında onanan 7 yıl 6 ay hapis cezası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine 2024 yılında tekrar iptal edildi. Polis memuru G.Ş. hakkında verilen kararın bozulmasının ardından açılan dava, Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde tekrardan görülmeye başlandı. Davanın bugün görülen karar duruşmasına, tutuksuz yargılanan G.Ş. ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme heyetinin söz vermesi üzerine kendisini son kez kendisini savunan sanık G.Ş, “Ben en başından beri hep aynı savunmada bulundum. Bana imtiyaz sağlandığı söylenmesine rağmen tutukluluğun üst sınırı 5 yıl olmasına rağmen ben 6 buçuk yıl tutuklu kaldım. Tutuklu olduğum dönemde dahi yurt dışına çıkış yasağı uygulandı. Adli kontrol şartı en fazla 3 yıl uygulanabilirken, benim hala devam eden adli kontrol şartım var. Devam eden yurt dışı yasağımda dolayı, eğitimine yurt dışında devam eden çocuğumun yanına gidemedim. Çocuğumun eğitim hayatı sekteye uğradı. Beraatımı talep ediyorum. Zaten tutuklu kaldığım süre talep edilen cezasının üstündedir. Terör örgütünün ölüm listesinde adım yer alıyor. Can güvenliğim dolayısıyla silahımın da iadesini talep ediyorum” dedi. Mahkeme heyeti, G.Ş. hakkındaki kararını açıkladı. Şerzan Kurt’un ölümünden yargılanan G.Ş. hakkında, 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezasına karar verildi. “Keşke gerçek faillere ulaşılmış olsaydı” Duruşmanın ardından Eskişehir Adliyesi önünde açıklama yapan G.Ş.’nin avukatı Erol Halka, “14 yıldan beri sürmekte olan bir hukuk mücadelesinin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bundan 14 yıl önce 2010 yılı Mayıs ayında Muğla’da öldürülen Şerzan Kurt’un yargılaması ile ilgili müvekkilim G.Ş. 14 yıl boyunca yargılandı. Bizim başından beri iddia ettiğimiz şey Şerzan Kurt’un katillerinin dışarıda dolaşmasıydı. Çünkü müvekkilim tüm dosya incelendiğinde tekrar görülecektir ki bu suçu işlemedi. Süreçler esnasında heyetler değişti, delil durumu yeterli düzeyde ele alınamadı, ihmallere uğradı. Bir ailenin genç bir evladını kaybetmesinden dolayı biz de üzgünüz. Keşke gerçek faillere ulaşılmış olsaydı. En nihayetinde Ceza Genel Kurulu’ndan gelen karar bugün Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sonuçlandı. Gelinen nokta itibariyle neticeten kasıt olmaksızın insan öldürülmesi suçundan müvekkilime 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası verildi. Bu bize göre de hukuka aykırı. Müvekkilimle henüz görüşme yapmadık. Uygun gördüğümüz takdirde bunun da üst kanun yollarına gidebileceğimiz belirtiyoruz” dedi. “Adalet tam tecelli etmese de teselli etti” Şerzan Kurt’un ölümünden yargılanan ve hakkında 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası verilen, daha önceki yargılama süreçlerinde cezaevinde kaldığı süreç göz önüne alınarak tutuklaması gerçekleştirilmeyen emekli polis memuru G.Ş., duruşma ardından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Avukatım gerekli açıklamaları yaptı. 15 yıldır bu dava sürüyor. Baştan beri söylediğimiz gibi bizim bu davayla bir bağımız yoktu. Bunu söyledik. Adalet tam tecelli etmese de teselli etti. Yine de hak ettiğimiz karar buydu. Beraatımın verilmesi gerekiyordu. Neresinden dönülse kârdır gibi bir karar oldu.”
22 Kasım 2024 Cuma - 16:21 ESOGÜ’lü genç diş hekimi adayları beyaz önlüklerini giydi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Diş Hekimliği Fakültesi 1’inci sınıf öğrencileri, ’2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı Beyaz Önlük Giyme Töreni’ ile diş hekimliği mesleğine ilk adımlarını attılar. Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığı tarafından ESOGÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan ESOGÜ Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Batu Can Yaman, 22 Kasım Dünya Diş Hekimleri Günü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası’nın kutlandığını belirtti. Prof. Dr. Yaman, fakülte olarak bu önemli tarihte düzenledikleri Beyaz Önlük Töreni ile 12’nci dönem 1’nci sınıf öğrencilerinin tercihlerde tüm devlet üniversiteleri arasında ilk 10 içerisinde yer alan ESOGÜ Diş Hekimliği Fakültesi ailesine katılmasının heyecan ve gururunu yaşadıklarını söyledi. Genç diş hekimi adaylarına seslenen Prof. Dr. Yaman, 5 sene sürecek olan eğitim hayatlarında onları alanlarında tecrübeli, bilim ve teknolojiyi yakından takip ederek bilime ve topluma katkı sağlayan, sürekli kendilerini yenileyen, yaptıkları çalışmalarla ulusal ve uluslararası alanda önemli başarılar elde eden ve her biri birer değer olan akademik kadrolarıyla çağın şartlarına uygun ve yetkin birer diş hekimi olarak yetiştirmeyi amaçladıklarını ifade etti. "Bu meslek yapılacağı son güne kadar devam eden bir öğrencilik süreci" Gençlere diş hekimliği eğitimi ve mesleğinin çağın gereklerine ve teknolojik gelişmelere göre kendini yenilemeyi, güncel ve dinamik bir bilgi birikimine sahip olmayı zorunlu kılan ve mesleğin yapılacağı son güne kadar devam eden bir öğrencilik süreci olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Yaman, onlardan ilerideki hayatlarında da öğrenci kalmalarını ve her zaman yeniliklere açık olarak mesleki hayatlarını devam ettirmelerini istedi. Diş hekimlerinin görevinin, toplumu ağız ve diş sağlığının önemini bilen ve aynı zamanda sağlığını korumak noktasında gerçekten çaba harcayan bireylere dönüştürmek ve onlara yol gösterici olmak olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yaman, dünyada ilerleyen zaman dilimi içerisinde bugünlere göre her zamankinden daha çok cesur, kendisine güvenen, çağdaş ve kendisini yenileyen diş hekimlerine ihtiyaç duyulacağının öngörüldüğünü kaydetti. "Her anınızı dolu dolu yaşayacağınız yeni yuvanıza hoş geldiniz" Salonda bulunan öğrenci ailelerine de seslenen Prof. Dr. Yaman, çocuklarının bugün onların fedakarlıkları, gayretleri ve emekleri neticesinde hekimlik mesleğinin kutsal giysisi olan beyaz önlüklerini giyerek meslek eğitimlerine ilk adımlarını atmakta olduğunu aktardı. Prof. Dr. Yaman, ailelerden onur duymalarını ve gururlanmalarını istedi. Konuşmasının sonunda genç diş hekimi adaylarına ESOGÜ Diş hekimliği ailesi adına her anı dolu dolu yaşayacakları, birçok hatıralar biriktirecekleri yeni yaşantılarına ve yeni yuvalarına hoş geldiklerini söyleyen Prof. Dr. Yaman, öğrencilere eğitim hayatlarında başarılar diledi. Açılışın ardından genç diş hekimi adaylarına beyaz önlükleri protokol ve öğretim üyeleri tarafından giydirildi. Törene ESOGÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kürşat Bora Çarman, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Batu Can Yaman, Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici ile öğretim üyeleri ve aileler katıldı.
Odunpazarı tasarruf dayanışmasını sürdürüyor
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:38 Odunpazarı tasarruf dayanışmasını sürdürüyor ESKİŞEHİR (İHA) Odunpazarı Belediyesi’nin kadın istihdamını destekleyen ve büyük tasarruf sağlayan Tekstil Üretim ve Tasarım Merkezi bu kez Çifteler Belediyesi personelinin yeni iş kıyafetlerini üretti. Kadın istihdamını destekleyen ve piyasa fiyatlarının yüzde 40 altında fiyatlara üretim yapan merkezde üretilen iş kıyafetleri ise Çifteler Belediyesi’ne teslim edildi. Odunpazarı Belediyesi, kadın istihdamını desteklemek ve tasarruf etmek için tekstil atölyesi açmış, ardından da bu atölyeyi geliştirerek Tekstil Üretim ve Tasarım Merkezi’ne dönüştürmüştü. Tekstil Üretim ve Tasarım Merkezi ile kendi personelinin iş kıyafetlerini üreterek tasarruf eden Odunpazarı Belediyesi, diğer belediyeler için de iş kıyafetleri üreterek tasarruf dayanışmasını sürdürüyor. Odunpazarı Belediyesi Tekstil Üretim ve Tasarım Merkezi, Alpu, Seyitgazi, Mahmudiye ve Bilecik belediyelerinin ardından Çifteler Belediyesi Personelleri için de iş kıyafetleri üretti. Odunpazarı Belediyesi Tekstil Tasarım ve Üretim Merkezi ile Çifteler Belediyesi arasında hayata geçirilen işbirliği, yerel ekonomiye önemli katkılar sunarken bölgesel kalkınmayı destekleyen örnek bir proje olarak dikkat çekiyor. Bu kapsamda, Çifteler Belediyesi’nin işçi kıyafetleri ve zabıta üniformaları, Odunpazarı Belediyesi Tekstil Tasarım ve Üretim Merkezi’nde üretildi. İşbirliği, Çifteler Belediyesi’nin mali tasarruf sağlamasına imkan tanırken, Odunpazarı Belediyesi Anonim Şirketi Tekstil Tasarım ve Üretim Merkezi’nin kaliteli üretim anlayışı ve yerel iş gücünü destekleme misyonunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu proje, hem kamu ihtiyaçlarını karşılayan bir model sunması hem de yerel üretim gücünü vurgulaması açısından büyük önem taşıyor. Odunpazarı Belediyesi Tekstil Tasarım ve Üretim Merkezi, artan işbirlikleri sayesinde üretim kapasitesini her geçen gün daha da genişleterek bölgedeki ticari bağları güçlendirmeye devam ediyor. Kamu sektörüne sunduğu hizmetlerle yerel ekonomiye değer katarken, aynı zamanda bölgesel iş gücüne de yeni fırsatlar oluşturuyor. Tekstil Tasarım ve Üretim Merkezi tarafından Çifteler Belediyesi için üretilen iş kıyafetleri, Odunpazarı Belediyesi Anonim Şirketi Genel Müdürü Nilgün Paşaoğlu Armutlu tarafından, Çifteler Belediye Başkanı Zehra Konakcı’ya iletildi. Konakcı’yı makamında ziyaret eden Paşaoğlu, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un selamlarını ileterek Çifteler Belediye Personeli’nin iş kıyafetlerini Başkan Konakcı’ya teslim etti. İş kıyafetlerini teslim alan Konakcı, Odunpazarı Belediyesi Tekstil Üretim ve Tasarım Merkezi tarafından üretilen iş kıyafetlerinin oldukça güzel olduğunu ve ürünlerin kalitesinden memnun kaldıklarını dile getirdi. Kısa bir açıklama yapan Konakcı, “Odunpazarı Belediyesi Tekstil Üretim ve Tasarım Merkezi tarafından üretilen iş kıyafetlerini teslim aldık ve oldukça beğendik. Hem tasarım olarak hem de kalite olarak oldukça güzel ürünler. Üstelik bu merkezde kadınlara istihdam sağlanması da bir kadın belediye başkanı olarak benim için ayrıca önemli. Bir başka husus da bu kıyafetlerin piyasa fiyatının aşağı yukarı yüzde 40 altına maliyetlerle üretiliyor ve satılıyor olması. Bu şekilde belediyemiz ve bu ürünleri kullanan diğer belediyeler ciddi bir tasarruf etmiş oluyor. Halkçı belediyeciliğin en güzel örneklerinden biri olan Odunpazarı Belediyesi Tekstil Üretim ve Tasarım Merkezi’nde, başta Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum.” dedi.
Kiliseye zorla girmeye çalışan alkollü şahıslara 1 yıl 8’er ay hapis cezası verildi
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:37 Kiliseye zorla girmeye çalışan alkollü şahıslara 1 yıl 8’er ay hapis cezası verildi Eskişehir Protestan Kilisesi’ne zorla girmeye çalışan alkollü 2 şahsın yargılandığı davada, sanıklara 1 yıl 8’er ay hapis cezası verildi. Geçtiğimiz yıl Kasım ayında meydana gelen olayda, Tepebaşı ilçesi Mustafa Kemal Paşa Mahallesi Sümer Sokak’ta bulunan Eskişehir Protestan Kilisesi’nin önüne gelen alkollü 2 şahıs, kapı ve pencereye yumruk atarak zorla içeri girmeyi denedi. Kapıya çıkan kilise pastörü Artun Tokatlı’yı “Yahudi misiniz, İsrailli misiniz? Sizi yakarım” tehdit eden şüpheliler, olay yerinden ayrıldı. Kilise pastörü Tokatlı’nın şikayeti üzerine polis ekiplerince şüphelilerin yakalanması amacıyla çalışma başlatıldı. Eskişehir Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Güvenlik Şube Müdürlüğü ekiplerince yakalanan Aykut K. ve Halil D. isimli şüpheliler gözaltına alındı. Şüphelilere yapılan sağlık kontrolünde Aykut K.’nin 2,16, Halil D.’nin 3,27 promil alkollü olduğu belirlendi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüpheliler, sevk edildikleri mahkemece ‘Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme, Birden fazla kişiyle tehdit, Cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle iş yeri dokunulmazlığını ihlal etme’ suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Cezaevinde 9 gün kaldıktan sonra tahliye olan Aykut K. ile Halil D. hakkında, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dava açıldı. Eskişehir 7’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davada, şüpheliler Aykut K. ile Halil D.’nin ‘Birden fazla kişiyi tehdit, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik, cebir veya tehdit kullanmak suretiyle iş yeri dokunulmazlığını ihlal etme’ suçlarından ayrı ayrı 4 yıldan 11 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Eskişehir 7’nci Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davanın karar duruşmasına tutuksuz yargılanan sanıklar Aykut K. ve Halil D. duruşma salonunda hazır bulundu. Duruşmaya, taraf avukatları da katıldı. Mahkeme heyetinin söz vermesi üzerine kendisini savunan şüpheli Halil D., olay anında 3,27 promil alkollü olduğunu belirterek, “Kiliseye gittiğimizin farkında değilim. Benim bilerek yaptığım bir şey değildir. Öyle bir eylemde bulunmak istemezdim, niyetimde öyle değildi. Kimseyi tehdit etmedim, pastörü tanımıyorum, bilmiyorum niye tehdit edeyim. Pişmanım beraatımı talep ederim” dedi. Olayın yaşandığı geceyi alkolün etkisinde olduğu için hatırlamadığın belirten sanık Aykut K. ise, , “Halil ağabey ile buluştuk, alkol aldık. Sonrasını hatırlamıyorum. Polisler beni kilise önünden aldılar. Ben tehdit, hakaret küfür etmedim” sözleriyle kendisini savundu. Mahkeme heyeti, sanıkların ifadelerinin ardından kararını açıkladı. Heyet, tutuklu sanıklar Aykut K. ve Halil D. hakkında ‘birden fazla kişiyle tehdit’ suçundan iyi hal indirimiyle ayrı ayrı 1 yıl 8’er ay hapis cezasına hükmetti. Verilen hapis cezasının ertelenip, 2 yıl denetime tabi tutulmasına karar verdi. Eskişehir Protestan Kilisesi pastörü Artun Tokatlı’nın sanıkların gelip kendilerinden özür dilediğini belirterek şikayetini geri çekmesi üzerine, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlaması düşürüldü. Ayrıca Aykut K. ve Halil D. hakkında, ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçundan beraat kararı verildi.
Eskişehir’de İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında 2 iş birliği protokolü imzalandı
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:05 Eskişehir’de İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında 2 iş birliği protokolü imzalandı Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında ildeki 5-6 yaş çocuklara eğitim veren öğretmenlere "Aile Diş Hekimliği Hakkında Farkındalık Eğitimi" verilmesi amacıyla hazırlanan ve akabinde Eskişehir’de Lise Düzeyindeki Okullarda İlk Yardım Farkındalığının Artırılması iş birliği protokollerinin imza törenine katıldı. Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, protokolü ile kentteki temel eğitim okullarında 5-6 yaş grubu öğrencilerine eğitim veren okul öncesi ve ilkokul 1. sınıf öğretmenlerine yönelik İl Sağlık Müdürlüğü eğitmenleri tarafından aile diş hekimliği farkındalık eğitimi verilmesinin amaçlandığını belirtti. Vali Aksoy, "İl Sağlık Müdürlüğümüz ve İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzün iş birliği ile gerçekleştirilecek olan bu eğitimler, öğretmenlerimizin çocuklarımıza doğru bilgileri aktarmaları ve ailelerini bilinçlendirmesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu protokol, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın sağlıklı bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayacaktır. Aile diş hekimliği farkındalığı, çocukların küçük yaşlardan itibaren doğru diş bakım alışkanlıklarını kazanmaları açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu eğitim ile öğretmenlerimiz çocukların diş sağlığı konusunda problemleri varsa aileleri bilgilendirerek Aile Diş Hekimliğine yönlendirme yapacak ve bilinçlenmelerine yardımcı olacak. Bu sayede, çocuklarımızın ve ailelerinin diş sağlığı konusundaki farkındalıkları artırılacaktır." İl Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın ve İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, protokol ile ilgili Vali Aksoy’a bilgi aktararak, 193 okulda 1173 öğretmene eğitim verilerek 18 bin öğrencinin ve ailelerinin bilinçlendirileceğini belirtti. Lise Düzeyindeki Okullarda İlk Yardım Farkındalığının Artırılması Ardından Vali Hüseyin Aksoy, İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında hazırlanan Eskişehir’de Lise Düzeyindeki Okullarda İlk Yardım Farkındalığının Artırılması İş Birliği protokolü imza törenine katıldı. İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı ortaöğretim 10. sınıf öğrencilerine yönelik olarak İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri tarafından ilk yardım eğitimlerinin verilmesinin planlandığı protokol imza töreninde konuşan Hüseyin Aksoy, “Bugün burada öğrencilerimizin sağlık bilgilerini ve ilk yardım becerilerini artırmak amacıyla önemli bir iş birliği protokolünü imzalıyoruz. İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün iş birliği ile gerçekleştirilecek olan bu eğitimler, gençlerimizin muhtemel acil durumlarda nasıl müdahale edeceklerini bilmeleri açısından büyük bir önem taşımaktadır. İlk yardım, hayati tehlike oluşturan durumlarda doğru müdahale ile hayat kurtarma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle, gençlerimizin bu bilgi ve becerilere sahip olması, toplumsal sorumluluğumuzun bir parçasıdır. Bu eğitimlerle öğrencilerimizin sadece kendi güvenliklerini değil, aynı zamanda çevrelerindekilerin de güvenliğini sağlayabilecek bilgi donanımına sahip olmalarını amaçlıyoruz. Ayrıca, bu tür projelerle öğrencilerimizin acil durumlarda soğukkanlılıkla ve doğru adımlarla hareket edebilmelerini sağlamayı hedefliyoruz. Eğitim süreci boyunca öğrencilerimize teorik bilgiler verilmesinin yanı sıra, pratik uygulamalarla da bilgilerini pekiştirme imkanı sunacağız. Bu sayede, gençlerimiz muhtemel bir durumda bilinçli ve etkin bir şekilde hareket edebilecekler. Bugün imzaladığımız bu protokol, kurumlarımız arasındaki iş birliğinin de güzel bir örneğidir. Öğrencilerimizin eğitimine katkı sağlayacak bu tür projelerin artarak devam etmesini diliyorum. Bu önemli projeye katkı sağlayan İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerine teşekkür ediyorum. Hep birlikte, daha sağlıklı ve güvenli bir toplum oluşturma yolunda önemli adımlar atmaya devam edeceğiz" dedi. Protokol ile ilgili bilgi veren İl Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın ve İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici, 7 bin 95 öğrenciye eğitim verileceğini bildirdi.
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü etkinliklerle kutlandı
21 Kasım 2024 Perşembe - 11:39 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü etkinliklerle kutlandı Eskişehir Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında yapılan etkinliklerle kutlandı. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında, Eskişehir’deki bir AVM’de İl Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ve Çocuk Hakları İl Komitesi iş birliğiyle stant açılışı gerçekleştirildi. Açılışa, İl Müdürü Orhan Bayrak, İl Müdür Yardımcısı Bahadır Sarı ve çocuk kuruluşların idareciler katılım sağladı. Etkinlikte çocuk hakları, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve çocuk haklarının önemi hakkında bilgilendirmeler yapıldı. Çocuk hakları konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen sergide, çocukların kendilerini ifade edebileceği çeşitli çalışmalar sergilendi. Ayrıca, çocuklara yönelik akıl oyunları, yüz boyama, resim yapma, el baskısı gibi atölye çalışmaları ve oyun alanları oluşturuldu. Çocuklar hem eğlenirken hem de haklarını öğrenerek anlamlı bir gün geçirdi. İl Müdürü Orhan Bayrak yaptığı konuşmada, “Çocukların haklarını bilmesi, bu hakların korunması ve geliştirilmesi bizim için büyük önem taşıyor. Bugün burada, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızla bir arada olmak, onların neşesine ortak olmak bizleri çok mutlu etti” dedi. Etkinliklere aileler de yoğun ilgi gösterdi. Hem çocukların hem de yetişkinlerin beğenisini kazanan organizasyon, çocuk haklarına yönelik bilinçlendirme çalışmalarını başarıyla gerçekleştirdi.
3 yılda 30 hastaya kemik iliği başarıyla nakledildi
21 Kasım 2024 Perşembe - 11:34 3 yılda 30 hastaya kemik iliği başarıyla nakledildi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kemik İliği Nakli Ünitesi’nin açılışının 3. yıldönümü düzenlenen etkinlikle kutlandı. Hastanede 3 yılda 30 hastaya kemik iliği nakli yapıldığı belirtildi. Prof. Dr. Necla Özdemir Konferans Salonu’ndaki etkinliğe Çocuk Hematolojisi ve Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyeleri, hemşire ve kök hücre tedavisi gören çocuklar ve aileleri katıldı. Etkinlik sonunda yan flüt ve dans gösterisi düzenlenirken, söylenen şarkılarla çocuklar doyasıya eğlendi. Etkinlik pasta kesimi ve ikramlarla sona erdi. “30 hastaya başarılı bir şekilde nakil gerçekleştirdik” Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematolojisi ve Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Görevlisi ve Hematopoetik Kök Hücre Nakli Ünitesi sorumlu hekimi Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir, kök hücre naklinin öneminden bahsetti. Prof. Dr. Özdemir, kurulduğu günden bu yana 30 hastaya nakil yapıldığını belirterek, “Bizim nakil ünitemizin kuruluşunun 3’üncü yıl dönümü. Biz üniversitemiz bünyesinde 3 yıldır bu işi yapıyoruz. Şu ana kadar yaklaşık 30 hastaya başarılı bir şekilde nakil gerçekleştirdik. O yüzden hem çocuklarımızla bu güzel günü kutlamak hem de nakil konusunda farkındalığı arttırmak istedik. Kök hücre bağışçısı nasıl olunur, bağışçı olmak isteyen insanları nasıl ve nereye yönlendirebiliriz? Özellikle hem bunu anlattık hem de süreç hakkında aileleri bilgilendirdik” dedi. Minik Elif Berra İspanya’da sağlığına kavuştu 7 yaşındaki Elif Berra Kahraman, ESOGÜ Hastanesi Çocuk Hematolojisi ve Onkoloji Servisi’nde lösemi tedavisi oldu. Kahraman’ın hastalığı erken dönemde nüks ettiği için tam uyumlu kardeşinden ESOGÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kemik İliği Nakli Ünitesi’nde nakil yapıldı. Fakat nakilden sonra erken dönemde nüks eden rahatsızlık nedeniyle küçük kız, girişimler ve Sağlık Bakanlığı’ndan alınan onayla İspanya’daki bir sağlık merkezine gönderildi. İspanya’da sağlığına kavuşan Elif Berra Kahraman hakkında da konuşan Prof. Dr. Canan Özdemir, süreçten bahsetti. İspanya’da gördüğü 3 aylık tedavi sonrasında minik kızın sağlığına kavuştuğuna değinen Prof. Dr. Özdemir, gözlemlerin Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kemik İliği Nakli Ünitesi’nde devam ettiğini anlattı. Prof. Dr. Özdemir, “Çocuğumuz daha önce burada nakil tedavisi olmuş bir hastamız, ancak nakil sonrası hastalığı tekrarladı ve bunun üzerine biz yurt dışındaki meslektaşlarımızla da görüşerek hastamızı hücresel tedaviye yönlendirdik. Bu süreç tabii ki çok zor oldu, hiç kolay olmadı. Sağlık Bakanlığı’ndan onay almamız gerekti. Bu onaylarımızı tamamladıktan sonra çocuğumuzu yurt dışına, İspanya’da bir merkeze gönderdik. Oradaki doktorlarla da sürekli iletişim halinde tedavisini takip ettik. 3 aylık tedavi sürecini tamamladıktan sonra ülkemize geri döndü. Şu anda biz takiplerine devam ediyoruz, hastalığı da gayet iyi durumda. Remisyonda şekilde hastamızı gözlemliyoruz. Aslında bizim amacımız, bu tedaviye burada daha çok çocuğun ulaşmasını sağlamak. Özellikle nakille iyileştiremediğimiz çok küçük de olsa bir hasta grubu var. Bu çocukları bu tedaviyle buluşturmak da bizim için çok önemli. Umarım önümüzdeki yıllarda bunu da başarıyla sağlarız ve daha çok çocuğumuzu bu tedaviye ulaştırabiliriz” diye konuştu.
DİLKOM’da ’Akademisyenlere Yönelik Ses Sağlığı Çalıştayı’ gerçekleştirildi
21 Kasım 2024 Perşembe - 10:51 DİLKOM’da ’Akademisyenlere Yönelik Ses Sağlığı Çalıştayı’ gerçekleştirildi Eskişehir’de 24 Kasım Öğretmenler Günü çerçevesinde, Anadolu Üniversitesi Dil ve Konuşma Bozuklukları Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (DİLKOM) Prof. Dr. Seyhun Topbaş Seminer Salonu’nda ’Akademisyenlere Yönelik Ses Sağlığı Çalıştayı’ gerçekleştirildi. Çalıştayda ses sağlığı hakkında anatomik ve teorik bilgiler veren DİLKOM Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Eren Balo, ses tellerinin ses sağlığı açısından çok önemli olduğunu söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Balo, yapmış olduğu konuşmada, "Sağlıklı bir ses teli, konuşma esnasında açık bir şekilde birbirine yaklaşır, titreşir ve ses üretmeye başlar. Ses üretimi ile ilgili herhangi bir soruna yani ses bozukluklarına Disfoni diyoruz. Akademisyenler ve öğretmenler, ses bozuklukları açısından risk altında çünkü bizler profesyonel ses kullanıcılarıyız. Kalabalık, kuru havası olan ve kötü akustikli sınıflarda yoğun bir tonda uzun süreyle sesimizi kullanmak durumundayız" dedi. "Sesinizle ilgili sorunlarınız 14 günü aştıysa uzmana görünmeyi unutmayı" Dr. Öğr. Üyesi Balo, konuşmasının devamında, "Disfoni semptomları arasında boğazda ağrı, konuşma esnasında seste kırılmalar, sesin tamamen kaybı gibi durumlar var. Ses tellerinde bir bozukluk varsa öncelikle cerrahi müdahele gerektiren bir durum var mı diye kontrol edildikten sonra dil ve konuşma terapistine gidilmelidir. Günlük yaşamımızda da güne başlarken sesimizi ısıtmak için egzersizler yapmak, konuşurken sesimizin şiddetini ayarlamak, çay ve kahve tüketimini sınırlandırıp su tüketimini artırmak, gün sonunda ses tellerini dinlendirmek ve en önemlisi sigara kullanmamak gibi hususlara dikkat etmeliyiz. Sesinizle ilgili sorunlarınız 14 günü aştıysa mutlaka bir kulak, burun, boğaz hekimine ve dil konuşma terapistine görünmeyi unutmayın" ifadelerini kullandı. Çalıştay, katılımcılarla birlikte uygulamalı olarak ses egzersizlerinin yapılması ve DİLKOM Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Eren Balo’ya hediye takdim edilmesiyle sona erdi. Programa konuşmacı DİLKOM Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Eren Balo’nun yanı sıra DİLKOM Müdürü Prof. Dr. Özlem Diken ve diğer öğretim üyeleri katılım gösterdi.
’ATAP ile Teknopark Süreçleri Bilgilendirme Toplantısı’ yapıldı
21 Kasım 2024 Perşembe - 10:47 ’ATAP ile Teknopark Süreçleri Bilgilendirme Toplantısı’ yapıldı Eskişehir’de ’ATAP ile Teknopark Süreçleri Bilgilendirme Toplantısı’ ANAÇ Ön Kuluçka Merkezi’nde gerçekleştirildi. Anadolu Üniversitesi Ar-Ge ve İnovasyon Koordinasyon Birimi Teknoloji Transfer Ofisi (ARİNKOM TTO) ev sahipliğinde Anadolu Teknoloji Araştırma Parkı A.Ş. (ATAP A.Ş.) işbirliğinde gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını ATAP A.Ş. Genel Müdürü Dr. Sedat Telçeken yaptı. Girişimcinin kime dendiğinden, Teknopark fikrinin hayata geçiriliş sürecinden, ATAP’a fikir kabul sürecinin nasıl gerçekleştiğinden bahseden Müdür Telçeken, “Hayatım boyunca birçok farklı alanda çalışma, farklı alanları deneyimleme fırsatım oldu ve tecrübelerim sonunda risk almanın, yenilikçi olmanın ve yapmak istediğin şey için emek harcamanın ne kadar önemli ve kıymetli olduğunu anladım. Teknopark projesini hayata geçirme sürecimizde risk alarak, yenilikçi düşünerek, oluşturmak istediğimiz fikir için emek ve zaman harcayarak bugün bulunduğumuz konuma gelmiş bulunuyoruz. Hayatta herkesin algısı ve düşünmesi farklıdır ve bu projede desteklendiğimiz yer kadar, eleştirildiğimiz yerler de oldu. Birlikte bu süreç içinde sağlam temeller attık, geliştik ve büyüdük. Hedefimiz ileriye de sağlam adımlarla ilerlemek ve faaliyet alanımızı ve faaliyetlerimizi geliştirmek" dedi. Açılış konuşmasının ardından bilgilendirme toplantısı Proje İzleme ve Değerlendirme Sorumlusu Seda Gürcüoğlu Eriş, 4691 sayılı kanun çerçevesinden Teknopark kabul süreçlerinden, bu sürece yön veren etkenlerden ve karşılaşılan sorunların nasıl halledildiğinden bahsetmesiyle devam etti. Ardından Uluslararası İlişkiler Uzmanı İpek Aslı Tiryaki, Teknopark raporlama süreçlerini ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususları anlattı. Sonrasında İş Geliştirme Uzmanı Hasan Göde, iş geliştirme süreçlerinden ve izlenen yollarla ilgili bilgi paylaştı. Son olarak Tesis Yönetimi ve Operasyon Sorumlusu Arınç Zeybek ise, tesisin nasıl olduğu, işleyişi ve kiralama süreçleri hakkında konuştu. Toplantı, ATAP A.Ş. ekibinin katılımcıların sorularını cevaplandırması ve karşılıklı fikir paylaşımında bulunması ile son buldu.
Müziğin somut gerçekliği: Pikaplar ve plaklar
21 Kasım 2024 Perşembe - 09:55 Müziğin somut gerçekliği: Pikaplar ve plaklar Eskişehir’de sahaflık yapan Devran Gökay, pikapların tekrardan üretilmeye başlanmasını ve nostaljik ürünlerin popülaritesinin oldukça arttığını dile getirdi. Eskişehir’de 7 yıldır sahaflık yapan Devran Gökay, son dönemlerde sosyal medyanın, dizilerin ve filmlerin etkisiyle pikap ve plak kültürünün popülaritesinin arttığını söyledi. Pikapların da tekrardan üretilmeye başlandığını, müzik dinlemenin soyut bir şey olmadığını, plaklar ve pikaplar sayesinde daha somut bağlar elde edildiğini ifade eden Gökay, genç kuşağın çok meraklı olduğunu ve ellerinde pikap olmasa bile plak aldıklarını, somut bir eşya olarak müzikle ilgili şeyleri ellerinde tutmayı sevdiklerinden bahsetti. “Pikap ve plakların popülaritesinde sosyal medyanın etkisi var” Pikaplara ve plaklara olan ilginin onları somut olarak elimizde bulundurmaktan kaynaklandığını ve popüler kültüründen bir etkisi olduğunu söyleyen Gökay, “Pikapların ve plakların bu kadar popüler olmasında kültürün ve sosyal medyanın oldukça etkisi var. Filmler ve diziler de özendirme açısından çok etkili. Çünkü özellikle yeni kuşağın bu tarz nostaljik ürünlerle bağ kurması için bunlar dışında ulaşabileceği, öğrenebileceği bir yer yok. Kısacası popüler kültürün etkisi olduğunu söyleyebiliriz. İşin en büyük kaynağı ritüel, hangi davranış olursa olsun biz bunu ritüele dönüştürdüğümüzde daha çok keyif almaya başlıyoruz. Doğal olarak sosyal mecralardan müzik dinlerken, herhangi bir ritüel çok fazla oluşturmuyoruz. Müziği çalarken istediğimiz ritüeli oluşturuyoruz. Temizlik, bakım yaparken müzik dinlemek istiyoruz. Bunlar da ana aktör müzik olmuyor. Plak, kaset ve cd gibi nesnel bir müzik eşyası elimizde olduğunda müziği dinlemek istediğimizde kendimize bir süreç oluşturuyoruz. Eşyanın seçilmesi, eşyayı seçerken yaptığınız hareketler, plağı kılıfının içerisinden çıkarmak, temizlemek, pikabın sesini ayarlamak ve bir albümü baştan sonra dinleyerek içinden geri planda kalmış şarkıları keşfetmek, bunların içerisinden en sevdiğiniz şarkıları dinlemek ve en temelinde bir ritüel oluşturuyoruz” dedi. “Yeni pikapların ömrünün eskilere kıyasla daha kısa olacağı düşüncesini değiştirmeliyiz” Vatandaşların eski pikapların daha kalite olduğunu, yeni pikapların daha kalitesiz olduğunu düşündüğünü ve bu fikrin yanlış olduğunu belirten Gökay, sözlerine şöyle devam etti: “Pikapların tekrardan üretilmeye başlanması ticari bir davranış. Ortada bir talep olduğu için ona karşılık veriyorlar. Genellikle plakların ve pikapların retroları üretiliyor. Dönem baskını ya da yeni baskısını almak çok sorun değil. Yeni baskısının kötü olma fikri veya dönem baskısının iyi olacağı fikri çok da doğru değildir. Eskiler belki daha kaliteli daha sağlam olabilir. Yenilerin ömrünün kısa olacağı düşüncesini değiştirmeliyiz. Ses kalitesi olarak gayet iyi durumdalar. Bir şekilde insanların ihtiyaçlarını karşılıyorlar ve elimizde somut bir eşya yer alıyor. Müzik dinlemek soyut bir şey değildir. Plaklar ve pikaplar sayesinde daha somut bağlara sahip oluyoruz. Bir sanatçının elimizde direkt albümü ve bunu çalan bir makine var. O yüzden daha gerçek bir bağ kurmamıza yardımcı oluyor.” “Pikap alırken ses ve iğne kalitesine dikkat edilmelidir” Pikap alırken ses ve iğne kalitesine dikkat edilmesi gerektiğini, en önemlisinin ise bozulma durumlarına karşı yedek parça bulunabilecek bir yerden alınması gerektiğini vurgulayan Gökay, “Eğer yeni baskı pikap alıyorsak özellikle bunun sonraki süreçlerini göz önünde bulundurmalıyız. Bozulma durumu olursa yedek parçalarını bulabileceğiniz ve tamir ettirebileceğiniz bir yer olmalıdır. Ses ve iğne kalitesinin iyi olması çok önemlidir. Birinci dereceden plağa temas eden iğnedir. Mümkünse iyi bir teknik servisin olması iyi olacaktır. Temizlik açısından da toz kapakları olan pikaplar tercih edilebilir. Tozdan korumak için bu gerekli olabilir. Plaklara zarar vermemesi için iğnelerin belirli aralıklarla kontrol edilmesi gerekir. Çalma ritmine göre iğneleri değiştirmek lazım. Temizleme solüsyonları ile çalmadan önce temizlenebilir. Plakları mutlaka evde dik bir şekilde muhafaza etmeliyiz. Sıcaktan da uzak tutmak plağın ömrünü uzatır. Plak ve pikap kültürü her zaman devam eder. Bu kültürün nostaljik ve somut olarak bir karşılığı var. Şekli ve materyali değiştirilebilir ama hep aynı şekilde popülaritesini devam ettirir. Zamana göre şekil alır” ifadelerini kullandı. “Genç kuşak bu konuda çok istekli ve meraklı” Genç kuşağın daha istekli ve meraklı olduğunu, müzikle ilgili somut eşyaları ellerinde bulundurmayı sevdiklerini söyleyen Devran Gökay, “Her kuşaktan tercih eden var. Orta kuşak kendi nostaljisini yeniden yaşamak istiyor. Zeki Müren, Müzeyyen Senar gibi daha klasik sanatçıları tercih ediyor. Orta kuşağa yakınlar ise Barış Manço, Erkin Koray gibi sanatçıları dinliyor. Genç kuşak bu konuda çok istekli ve meraklı. Ellerinde pikap olmasa bile plak alıyorlar. Somut bir eşya olarak müzikle ilgili şeyleri ellerinde tutmayı seviyorlar. Onlar ağırlıklı olarak rock gruplarına daha çok talep gösteriyorlar” diye anlattı.
Eskişehir’de misyonerlik faaliyetleri
20 Kasım 2024 Çarşamba - 21:54 Eskişehir’de misyonerlik faaliyetleri Diyanet-Sen Eskişehir Şube Başkanı İlhan Köroğlu, son günlerde Eskişehir ve bazı illerde misyonerlik faaliyetlerinin arttığına şahit olduklarını anlatarak, "Evlere, kapılara bırakılan mektup, İncil ve program davetiyesi gibi yazıları içeren bu girişimlerin artması bizleri endişelendirmektedir" diye belirtti. Diyanet-Sen Eskişehir Şube Başkanı İlhan Köroğlu, gençleri İslam dininden uzaklaştırmak ve düşman unsurlar yetiştirmek gibi son derece tehlikeli amaçları bulunan misyonerlik faaliyetlerine hem ülke hem de Eskişehir olarak çok dikkatli olunması gerektiğini anlattı. Misyonerlik faaliyetlerinin bu topraklarda bugün başlamadığını, Osmanlı zamanında da Cumhuriyet döneminde de ülkede özellikle gençlere yönelik birçok tehlikeli faaliyet yürütüldüğünü bildiklerini ifade eden İlhan Köroğlu, "Son zamanlarda bu işlerin alenen yapılıyor olması, özellikle gençlerin hedef alınması, gayri resmi şekilde apartman klişelerin çoğalması bu endişelerimizi artırmaktadır. Bu durum ’Ne olacak dinlerinin gereği Hristiyanlığı anlatıyorlar, İncil dağıtıyorlar ne çıkar’ diye düşünebileceğimiz bir durum değildir. Çünkü misyonerler, Hristiyanlığın bir sonucu olarak kabul ettikleri, Batı uygarlığının nüfuz alanını genişletmek, eskiden kendilerine ait olan yerlere yeniden sahip olmak, dünyayı Hristiyan-Batı kültürü ile etkilemek ve dünyadaki bütün rejimleri değiştirmek, amacını gütmektedirler. Misyonerler, Türklere karşı ise; İslâm’dan soğutmak, kendi kimlikleriyle çatıştırmak, Türk devletine ve Türk milletine düşman unsurlar yetiştirmek suretiyle, Türkiye’de ’azınlık ırkçılığı’nı ve bölücülüğü yaygınlaştırmak için gayret göstermektedirler. Misyonerlik, dünya çapında yürütülen bir Hıristiyanlık propagandasıdır. Misyoner örgütler, yerel unsurları kullanmakla beraber, genel bir strateji ve program çerçevesinde hareket etmektedirler. Uluslararası bir örgütlenme ile yürütülmektedir. Misyonerlerin, dünya hakimiyetini, Hıristiyanlık dininin egemenliği altında sağlama anlayışları değişmeyen felsefeleridir. Bütün bu amaçlar ortadayken Çorum’umuzda yabancı uyruklu öğrenciler tarafından açıktan açığa misyonerlik faaliyeti yürütülmesi kabul edile bilir bir durum değildir" diye belirtti. Eskişehir’deki bazı evlerin kapılarına broşür ve davet mektupları konuluyor Köroğlu, misyonerlerin, sevgi, dostluk, barış, özgürlük ve kardeşlik gibi, güzel kavramları kullanarak, bu tür faaliyetlerini ülkenin her yerinde, şehirlerde, sokaklarda daha etkin bir şekilde devam ettirdiğini, Eskişehir’deki bazı evlerin kapılarına broşür ve davet mektupları konulduğunu anlatarak şunları söyledi; "Bütün o güzel söylemlerin arkasındaki amaç bellidir. Kimsenin dinini yaşamasına diyeceğimiz bir şey yoktur. Bizim dinimiz gayrimüslimlerin de kendi dinlerini yaşamasına müsaade eden bir anlayışa sahiptir. Ancak gizli emelleri çok önceden beri bilinen bir örgütün ilimizde bu tür girişimlere cesaret etmesi bile endişe vericidir. Bunlara karşı en etkin mücadele, kendi kültür kaynaklarımızı ve değer yargılarımızı vatandaşlarımıza, gençlerimize, çocuklarımıza en güzel bir şekilde öğretmektir. Dini, millî ve ahlâkî değerlerimize sahip çıkmak ve bunları gençlerimize kazandırmaktır."