Yerel Haberler
Erzurum
17 Ekim 2024 Perşembe - 13:18 Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Atatürk Üniversitesinin akademik yılı açılış töreninde konuştu Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin, tamamlanmış ya da bitmiş bir çalışma değil, eğitimin muhtevasına yönelik dinamik bir dönüşüm süreci olduğunu belirterek, “Yeni Maarif Modeli akademik-sosyal-duygusal beceriler ve milli değerlerle harmanlanmış bir eğitim sistemini desteklerken, genel olarak teknolojiyi de bu sürecin merkezine yerleştiriyor” dedi. Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, Atatürk Üniversitesi’nin 2024-2025 Akademik Yılı açılış törenine katıldı, akademik yılın ilk dersini verdi. 15 Temmuz Milli İrade Salonu’nda düzenlenen törene Bakan Tekin’in yanı sıra Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, AK Parti İl Başkanı İbrahim Küçükoğlu, MHP İl Başkanı Adem Yurdagül, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Atatürk Üniversitesi dünyanın sayılı eğitim öğretim kurumlarından birisi Yeni akademik yılın hayırlı olmasını, sağlıklı ve başarılı bir eğitim öğretim sürecine vesile olmasını temenni eden Bakan Tekin, “1957 yılında kurulan Atatürk Üniversitesi’nin aradan geçen süre içinde hem ülkemizin hem de dünyanın sayılı eğitim-öğretim kurumlarından birine dönüştüğüne şahitlik etmenin gururunu yaşıyor, geçmişten günümüze dek bu süreçte emeği geçen herkesi canı gönülden tebrik ediyorum. Bu başarı öyküsünün Erzurum’da neşet etmesi, mensubu olmaktan ötürü her zaman onur duyduğum güzel memleketime ait bir marka değer olarak temayüz etmesi ise beni ayrıca ve ziyadesiyle sevindiriyor” dedi. Cumhuriyetimizin, “Doğu illerinde bir yükseköğretim ve kültür merkezi vücuda getirilmesi” idealine hayat vermek üzere tesis edilen Atatürk Üniversitesi’nin, kuruluşunu müteakiben başlayan gelişim süreci boyunca ürettiği akademik, entelektüel, sosyal ve kültürel müktesebat ile evrensel ölçekte tanınan ve kabul gören saygın bir bilimsel kurum hüviyeti kazandığını anlatan Bakan Tekin, “Mezun ettiği öğrenciler aracılığıyla ülkemizin yetişmiş insan kaynağına yaptığı nitelikli katkıların yanı sıra, zengin akademik kadrosu, kurumsal kültürü ve tecrübesiyle Anadolu’daki birçok üniversitenin kuruculuğuna da öncülük etmiştir. Bugün itibarıyla yerli ve yabancı yüzbinlerce öğrenciye ev sahipliği yapmakta, üniversite bünyesinde 2010 yılında faaliyete başlayan Açıköğretim Fakültesi’yle de Türkiye ve dünya genelinde yükseköğretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Bütün bu veriler, Atatürk Üniversitesi’nin gerek kurumsal gerekse kuramsal düzeyde sergilediği performans ile Erzurum ve ülke sınırlarını aşarak uluslararası ölçekte etki ve varlık gösteren bir misyonu icra ettiğini açıkça ortaya koyuyor” dedi. "Eğitim alanı, doğası itibarıyla dinamik bir alandır" Üniversitelerin kuruluş amacını oluşturan misyonun insana özgü en yüce yetenek tecellisi olan aklı ve ilmi merkeze alan, kendi özüne bağlı ve yekdiğerine karşı saygılı olan kadim ve güçlü medeniyetimiz ile onun tüm insanlığı kuşatıcı değerlerinden oluştuğunu kaydeden Prof. Dr. Tekin, “Yarınların dünyasında söz sahibi olabilmemiz için bu değerleri yeniden ve en güçlü şekilde ihya etmemiz gerekiyor. Bu ise, Atatürk Üniversitesi ve diğer üniversitelerimiz nezdinde karşılığını bulan bulması gereken tarihsel bir sorumluluğa işaret ediyor. Aktüel zamanın genel eğilim ve kabullerine kolayca biat etmeyen, aksine onları aşmaya, değiştirmeye ve hatta onlara meydan okumaya dönük kolektif bir bilinçle yeni tanım ve arayışların ardına düşmemizi gerektiren bir sorumluluktan bahsediyorum. Eğitim olgusu, hiç kuşku yok ki, söz konusu sorumluluğumuzun en önemli ayağını oluşturuyor. Bilimsel olanın evrenselliğini ve kültürel olanın milliliğini içeren kapsayıcı bir perspektifle eğitim olgusunu yeniden ele almak ve onu kendi özgünlüğümüzü yansıtacak şekilde tanımlamamız gerekiyor. Belirtmek isterim ki, bu gereklilik tarihsel bir sorumluluk olduğu kadar ivedi bir ihtiyaca da denk düşüyor. Eğitim sistemlerinin sürekli değiştiği ve araştırma imkânlarının hiç olmadığı kadar geliştiği günümüz dünyasında bizim özgün ve özgür bir bakış açısını esas alan yeni bir dil ve perspektif inşa etme zorunluluğumuz söz konusudur. Eğitim alanı, doğası itibarıyla dinamik bir alandır. Bu dinamizmi dolayısıyla da sürekli bir değişimi öngörür. Bilimsel, pedagojik ve teknolojik gelişmeler, yenilenen ve dönüşen toplumsal ihtiyaçlar, küresel ve yerel düzeydeki farklılaşmalar, bireysel taleplerdeki çeşitlilikler. Bütün bunlar hayatın her alanında olduğu gibi eğitim alanında da değişimi zorunlu kılmakta, bizi hep daha iyisini aramaya yöneltmektedir. Bu alandaki değişim taleplerine yanıt vermediğiniz zaman donar kalırsınız ve içinde bulunduğunuz çağı da ıskalarsınız. Bir atasözümüzde ifade edildiği gibi, ’durgun su kirli olur’. Biz ne ülkemizin durağanlaşmasına izin verebiliriz ne de eğitim sistemimizin kirlenmesine müsaade edebiliriz. Ülkemizde eğitim alanındaki değişim dönüşüm hamleleri yakın zamanlara dek işin ya da daha doğru ifadesiyle ‘sorunsalın’ esasına odaklı bir perspektif üzerinden yapılmamıştır. Ana motivasyonunu çoğunlukla konjonktürel talep ve ihtiyaçların oluşturduğu bu hamleler eğitim alanına dönük şekli müdahalelerden ibaret kalmış; sosyolojik temelleri, ülke gerçeklerini, bilimsel ve pedagojik ilkeleri muhtevi bir felsefi zemin üzerine oturtulamamıştır. Bu nedenle, yapılan değişiklikler etkileri itibarıyla dar kapsamlı, zamansal açıdan ise kısa ömürlü olmuştur. Öyle ki, bazı uygulamalar, bu uygulamalar vesilesiyle elde edilmek istenen sonuçların dahi ortaya çıkmasına imkân tanınmadan ortadan kaldırılmış, kaldırılabilmiştir” dedi. "Eğitim ortamlarımızı insani, fiziksel, bilimsel ve teknolojik altyapı açısından geçmişle mukayese edilemeyecek ve çağdaş dünyadaki standartları yakalayacak şekilde geliştirdik" Prof. Dr. Tekin, “AK Parti iktidarlarının kümülatif birikimleri eşliğinde devam eden yaklaşık çeyrek asırlık süre boyunca, Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde eğitim sistemimizi daha verimli sonuçlar üretecek şekilde ve geçmişteki hataları tekrar etmeden geliştirmeye çalıştık. Nitekim bu süreçte eğitim ortamlarımızı insani, fiziksel, bilimsel ve teknolojik altyapı açısından geçmişle mukayese edilemeyecek ve çağdaş dünyadaki standartları yakalayacak şekilde geliştirdik. Ancak bizler eğitimi yalnızca bu yönüyle, yani ülkemizin maddi refahını artıracak zaruri bir yatırım alanı olarak ele almadık, almıyoruz. Onu aynı zamanda kültürel ve toplumsal varlığımızın ihyasını sağlayacak dinamik ve sürekli bir öğrenme süreci olarak da tanımlıyoruz. Eğitim sürecini, yeryüzündeki varoluşumuzun temel gerekçesini ve nihai hedefini oluşturan ’iyi insan’ olmanın ve ’kendini tanımanın’ tüm koşullarını içerecek bir özgürleşme süreci olarak görüyoruz. Bu, şüphesiz ki bizim müntesibi ve takipçisi olduğumuz büyük ve kadim medeniyet vizyonumuzun da bir gereğidir. Öte yandan, bugün tüm dünyada eğitimin evrensel bir insan hakkı olduğu ve bu hakkın aynı zamanda diğer insan haklarına ulaşmanın bir yolu ve sosyal-ekonomik kalkınmanın önkoşulu olduğu yönünde küresel bir uzlaşı da söz konusudur. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, bu uzlaşının evrensel düzeyde geçerli olan hukuksal ifadesini oluşturmaktadır. Eğitim ile demokratik değerler arasında karşılıklı etkileşime dayalı olarak cereyan eden çok yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Eğitim, bir taraftan demokratik değerlerin özümsenmesine ve gelişmesine katkı sunarken, diğer taraftan demokratik kültürden etkilenmekte, içerik ve metodoloji açısından daha çoğulcu ve kapsayıcı bir mahiyet kazanmaktadır. İleri demokrasiler, bir yanıyla vatandaşlarının özgür düşünme yeteneklerinin gelişmesi için ihtiyaç duydukları her türlü tedbiri alan yönetim biçimleridir. Bu açıdan bakıldığında, eğitim alanının bireylerin özgür düşünme yeteneklerinin gelişmesi için düzenlenmesi gereken alanların başında geldiği söylenebilir. Nitekim ileri demokrasiyle yönetilen ülkelerin eğitim sistemleri incelendiğinde, bu ülkelerin artık 20. yüzyılda kalmış olan ’bilgiyi kontrol etme ve öğrencilere belirli düşünceleri aşılama’ misyonunu terk ettikleri ve öğrencilerin özgür düşünme kapasitelerini artıracak şekilde örgütlendikleri görülmektedir. Bu nedenle demokratik yönetimler, sürekli bir şekilde öğrencilerin bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına, bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun pedagojik bir arayış içerisindedirler. Bu arayış, bir yanıyla başta okullar olmak üzere tüm öğrenme alanlarının demokratik bir içerik kazanmasını sağlarken, diğer yanıyla da demokratik bilinci yüksek ve çağdaş değerlere entegre bir öğrenci/vatandaş profilinin oluşmasına katkı sunmaktadır. Bu da, günümüzde eğitimin yalnızca okullarla sınırlı tutulmaması gerektiğini ve esasında tüm yaşam alanlarının bu doğrultuda işlevsel kılınabileceğini göstermektedir” şeklinde konuştu. "Geleceğin dünyasında insanın özgür deneyimleri eğitimin esasını oluşturacaktır" Tekin, Millî Eğitim Bakanı olarak okulların klasik misyonunu tamamladığı yönündeki görüşün günümüz gerçekliğini tam olarak yansıtmadığını düşündüğünü belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü: “Evet, küreselleşmenin ve bilimsel-teknik düzeyde yaşanan gelişmelerin de etkisiyle, eğitim, artık belirli zaman dilimlerine ve belirli mekânlara özgü olarak gerçekleştirilen bir olgu olmanın ötesine geçmiş durumda. Ancak bu durum, dünyanın her tarafında ve eşit ölçüde geçerli olan bir hususiyet de arz etmiyor. Özellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde eğitim alanındaki ilişkilerin temel karakteristiğini halen klasik düzenin oluşturduğunu söylememiz mümkün. Kaldı ki, savaşlar ya da başka nedenlerle yoğun göç hareketlerinin yaşandığı günümüz dünyasında okullara ve okulların klasik misyonlarına duyulan ihtiyacın da artarak devam edeceği gerçeği orta yerde duruyor. Ancak çağdaş dünya devletlerinin artık terk ettiği modası geçmiş yöntemleri bir kenara bırakmamız ve yeni yöntemsel arayışlar içine girmemiz gerektiği düşüncesini de yadsımıyorum. Bu arayış sürecinde, özgün ve ilk defa kullanılacak yöntem ya da yöntemler üretilebileceği gibi, Montessori yaklaşımı tarzında alternatif eğitim yöntemleri de tercih edilebilir. Zira içinde bulunduğumuz çağda, öğrencilerin bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına odaklanan, bireysel öğrenme hızlarına ve karakter özelliklerine uygun bu tarz pedagoji yöntemlerinin giderek revaç bulacağına inanıyorum.” Geleceğin eğitiminin, insanın ve onun özgür ve rasyonel deneyiminin önemsendiği bir temele oturacağını ifade eden Bakan Tekin, “Geleceğin dünyasında insanın özgür deneyimleri eğitimin esasını oluşturacaktır. Bu bağlamda, eğitimi bir ’hayat deneyimi’ olarak gören ve öğrencileri bu sürecin aktif bir öznesi olarak konumlandırarak yarınlarını buna göre organize edenler başarılı olacaktır. Eğitimi; insanı ve onun yaşam tecrübelerini merkeze alan bir ’hayat deneyimi’ olarak değil de, öğrenciyi hayata hazırlayan sürecin pasif ya da edilgen bir parçası olarak konumlandıran anlayış ise kaybedecektir. Zira günümüzdeki ekonomik, toplumsal ve teknolojik gelişmeler öğrenci merkezli anlayıştan bir adım daha öteye gitmeyi zorunlu kılmakta ve ’öğrenci tarafından yönlendirilen (student driven)’ öğrenmeyi ön plana çıkarmaktadır. Nitekim biz de Millî Eğitim Bakanlığı olarak öğretim programlarında yaptığımız değişiklikleri bu türden bir motivasyonla gerçekleştiriyoruz. Geçen ay itibarıyla uygulamaya giren ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ismini verdiğimiz yeni müfredat çalışmasını da bu motivasyonun bir gereği ve somut bir ürünü olarak görüyoruz. Zeminini millî değerlerimizin ve bilimsel gelişmelerin oluşturduğu bu modelle ‘köklü geçmiş güçlü gelecek’ anlayışı doğrultusunda eğitimde zamanın ruhunu yakalamayı hedefliyoruz. Beceri-hak ve gelişim temelli bir öğrenme sürecinin yanı sıra, erdem-değer-eylem çerçevesini haiz bütüncül bir yaklaşımla oluşturduğumuz Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, tamamlanmış ya da bitmiş bir çalışma değil, eğitimin muhtevasına yönelik dinamik bir dönüşüm sürecidir. Bu dönüşüm süreci, gençlerimizin hem doğal ve fıtri gelişimini esas alan hem de pedagojik gereksinimlerini karşılayan zengin bir içerikten ve ihtiyaç duyulan her aşamada güncellenebilecek canlı bir müktesebattan beslenmektedir. Bakanlığımızın bu perspektifle hazırladığı yeni maarif modeli akademik-sosyal-duygusal beceriler ve milli değerlerle harmanlanmış bir eğitim sistemini desteklerken, genel olarak teknolojiyi de bu sürecin merkezine yerleştiriyor. Dijital yetkinlikler ile Anadolu kültürü gibi geleneksel değerleri entegre ederek, öğrencilere 21. yüzyılın gerektirdiği teorik ve pratik becerileri kazandırmayı, ahlaki ve etik sorumluluklarımızı göz ardı etmeden teknolojinin eğitimdeki kullanım alan ve değerini artırmayı hedefliyor. Böylece içeriğin birbirinden kopuk bilgi kompartımanları şeklinde değil, gündelik hayatta olduğu gibi birbiri ile ilişkili bir bağlam bütünlüğü içerisinde öğrencilere kazandırılmasını hedefliyoruz. Öğrencilerin gerçek hayatta karşılaştıkları problemler de olduğu gibi, olaylara çok boyutlu yaklaşmalarına imkân verecek bir anlayışı mümkün olduğunca hâkim kılmaya çalışıyoruz. Tabii böylesi bir öğrenme-öğretme sürecini planlamanın ve uygulamaya geçirmenin oldukça zor bir uğraş olduğunun farkındayız. Ancak biliyoruz ki, siyasal, toplumsal ve ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi, bilimsel ve teknolojik gelişmenin sağlanması, düşünsel ve sanatsal ilerlemenin oluşması, çağcıl ihtiyaçlarla uyumlu ve hatta bunların ötesine geçen nesillerin yetiştirilmesi için eğitim alanını zamanın ruhuna uygun düşecek bir rasyonellik içinde organize etmek zorundayız” şeklinde konuştu.
17 Ekim 2024 Perşembe - 12:59 Hakemler sezonu açtı Erzurum Bölgesi Hakemleri 2024-2025 sezonu için resmi açılış yaptı. Konuşmacılar, 3 Temmuz Stadı’ndaki birlik beraberlik ve ahenge vurgu yaptı. Meşhur Erzurum su böreği ve yaş pastalı açılışta gözlemcilere yeni montları verildi. Emeği geçenlere plaket takdim edildi. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Merkez Hakem Kurulu Erzurum İl Hakem Kurulu ile Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemciler Derneği Erzurum Şubesi’nin organize ettiği etkinlikle Erzurum Bölgesi Futbol Hakemleri 2024-2025 sezonunu açtı. Pastalı, börekli sezon açılışı oldukça yoğun ilgi gördü. 3 Temmuz Stadı’nda gerçekleşen açılışına Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur, Yakutiye Gençlik ve Spor İlçe Müdürü, Suat Yılmaz, TFF Erzurum Bölge Müdürü Mehmet Akif Fencioğlu, TFF Bölge Antrenörü Yunus Emre Öztürk, TFF Erzurum İl Hakem Kurulu Başkanı Cihat Çelikdağ, Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği Erzurum Şube Başkanı Ömer Lütfü Aydın, Başkan Yardımcısı Ozan Andaç Göral, Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği (TFFHGD) Genel Başkan Vekili Kahraman Minnet, TFFHGD Denetleme Kurulu Başkanı Çetin Güçyetmez, TFFHGD İstanbul Şube Başkanı Ferdi Karadoruk, Giresun İl Hakem Kurulu Başkanı Mürvet Sezer, MHK BHK Üyesi Zafer Korkmaz, TFF Klasman Temsilcisi Fahreddin Selçuk, Erzurum Futbol İl Temsilcisi Ferit Karakoca, TÜMSAD Başkanı Muharrem Baydan, ASKF Genel Sekreteri Necdet Ürey, TFFHGD eski başkanları Hakan Eygü, Hasan Eğri Çayır, 3 Temmuz Stadı Tesis Sorumlusu İhsan Topaloğlu, Kulüp Başkanları ve yöneticiler, 3 Temmuz Stadı ailesi ile çok sayıda davetli katıldı. Serdar’ı andılar Önceki gün hayatını kaybeden eski Rize İl Hakem Kurulu Başkanı ve Hakem Gözlemcisi Serdar Serdar, Erzurum’da anıldı. Açılışta ayrıca şehitler için saygı duruşu yapıldı ve İstiklal Marşı okundu. MHK Erzurum İl Hakem Kurulu Başkanı Cihat Çelikdağ, “Serdar Serdar hocamız Türk hakemliğine önemli hizmetleri olmuş, bizim için çok değerli bir ağabeyi idi. Onu rahmetle anıyoruz mekanı cennet olsun. Hepimizin başı sağ olsun” dedi. “Adalet ve hukuktan sapmadan sahada düdük çalın” diyen Çelikdağ, 2024-2025 sezonun Erzurum hakem camiasına hayırlı ve uğurlu olsun dileğinde bulunarak tüm hakemlere başarı dileklerini iletti. Çakmur: 3 Temmuz Stadı ilimizin tarihi mekanlarından biri Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur da, açılış konuşmasında 3 Temmuz Stadı’ının Erzurum’un tarihi mekanlarından biri olduğunu ifade ederek, “Bugün hakemlerimizin yeni sezon açılışında bir aradayız, burası Erzurumspor-Fenerbahçe maçına sahne olmuş bir futbol sahası. Yeni sezon hakemlerimize ve Erzurum futbol camiasına hayırlı uğurlu olsun” dedi. TFFHGD Genel Başkan Vekili Kahraman Minnet, TFFHGD olarak Erzurum hakem camiasına çok önem verdiklerini belirterek, hakemlere başarı dileğinde bulundu. Aydın: Futbolun taban birlikleriyle büyük bir aileyiz Aynı zamana Süper Lig hakemi olan Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği Erzurum Şube Başkanı Ömer Lütfü Aydın, Erzurum gibi tarih kokan, kültür ve medeniyetimizin kadim şehirlerinden birinde, hakemliği konuşmak üzere toplanmış olmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu belirtti. Aydın, “Burası, gerek coğrafi yapısı gerekse de köklü geçmişiyle Anadolu’nun doğusuna ışık tutmuş önemli bir şehir. Erzurum, tarih boyunca hem medeniyetlerin buluşma noktası olmuş, hem de sporun gelişimine katkı sunmuş bir merkez olmuştur. Erzurum’da spor kültürü oldukça köklü bir geçmişe sahiptir. Futboldan kış sporlarına kadar pek çok farklı branşta başarılar elde etmiş ve ülkemizin spor tarihine önemli isimler kazandırmıştır. Erzurum’un yetiştirdiği sporcular ve hakemler de bu başarıların temel taşlarından biridir. Erzurum hakemliği, sadece yerel düzeyde değil, ulusal ve uluslararası arenada da kendine yer bulmuş, disiplini, adalet duygusu ve tarafsızlığı ile tanınan sayısız hakemi spor dünyasına kazandırmıştır. Değerli konuklar, sporun ayrılmaz bir parçası olan hakemlik mesleği, yüksek dikkat ve titizlik gerektiren, büyük bir sorumluluk barındıran bir meslektir. Hakemlik, sadece kuralların uygulanması değil, aynı zamanda sporculara ve izleyicilere örnek olma misyonudur. Erzurum hakemleri de bu misyonu layıkıyla yerine getirerek, hem bölgemizde hem de ülke genelinde önemli görevler üstlenmiştir. Bu bağlamda, Erzurum hakemlerinin gerek sahadaki performansları gerekse de spor ahlakını yansıtan duruşları takdirle karşılanmaktadır. Bugün burada, Erzurum hakemliğinin bugünü ve geleceğini konuşmak üzere bir aradayız. Erzurum hakemlerinin, sahip oldukları bilgi birikimi ve tecrübeyle gelecek nesillere de örnek olacağına inancım tam. Erzurum’un spor ve hakemlik anlamındaki bu zenginliğini daha da ileri taşımak, genç hakem adaylarına mentorluk yapmak ve bu alanda daha çok Erzurumlu hakem yetişmesini sağlamak bizlerin en büyük hedefidir. Bu vesileyle, tüm Erzurumlu hakemlerimize, spor camiamıza ve şehrimize katkılarından dolayı teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Hep birlikte, sporun ve hakemliğin değerlerini yüceltecek nice güzel başarılara imza atacağımız günler diliyorum. 3 Temmuz Stadı’nda futbola hizmet eden tüm futbolun taban birliklerine birlik beraberlik için teşekkür ediyorum” dedi. Açılış töreninde hakem gözlemcilerine yeni montları verilirken, tören plaket takdimi ile sona erdi.
Yardımsever gençler, gönüllerde taht kurdular
02 Ağustos 2024 Cuma - 16:07 Yardımsever gençler, gönüllerde taht kurdular Erzurumlu genç iş insanı Muzaffer Hararlı ve iş insanı arkadaşları çeşitli etkinliklerle dar gelirli aileleri ve ihtiyaçlı çocukları sevindirmeye devam ediyorlar. Erzurum’da yaptıkları etkinliklerle özellikle çocukların yardımsever abileri olan iş insanı Muzaffer Hararlı ve iş insanı arkadaşları, gün geçmiyor ki bir faaliyete imza atmasınlar. Yılın her ayına bir etkinlik düzenleyen yardımsever genç iş insanı Hararlı ve arkadaşları, özel günlerde de faaliyetlerini sürdürüyorlar. Amaçlarının ihtiyaçlı aile ve çocuklarına her zaman yardım etmek olduğunu söyleyen iş insanı Hararlı, bu yardımları kimseden destek almadan kendi imkanları ile sürdürdükleri belirtti. Çeşitli yardım kuruluşları ve sivil kitle örgütlerinde de görev alan Hararlı, dar gelirli ailelere koli ve ev eşyası yardımlarını sürdürdüklerini kaydetti. “Erzurum için hedef koyduk” diyen Hararlı, iyilik seven iş insanlarının da her geçen gün artan teveccühü ile yeni projeler için çalışma başlattıklarını bildirdi. Hararlı, yaptıkları faaliyetlerden bazılarını şöyle sıraladı; Pasta yemeyen çocuk kalmasın Erzurum’a bağlı köylerdeki çocuklara yönelik olarak “Pasta yemeyen çocuk kalmasın” etkinliği düzenleyen iş insanı Muzaffer Hararlı ve arkadaşları, bu etkinlik kapsamında çocuklara çeşitli yaş pasta, meyve suyu, meyve ikram ederek, oyuncak hediye ettiler. Yüzlerce çocuk hem ikramlardan istifade ettiler hem de gönüllerince eğlendiler. Çocuklar bayramda sevinsin Geçtiğimiz Kurban Bayramında Nihat Kitapçı ilköğretim Okulu’nda bir etkinlik düzenleyen yardımsever İş İnsanı Hararlı ve arkadaşları, “Çocuklar Bayramda Sevinsin” sloganıyla yardımlarını sürdürdü. 50 ihtiyaçlı öğrenciye yazlık ayakkabı hediye den yardımsever gençler, onlarla neşeli zaman geçirdiler. Çocuklar üşümesin Erzurum merkez ve köy okullarında bulunan 90 ihtiyaçlı öğrenciye “Çocuklar Üşümesin” etkinliği ile kışlık bot yardımda bulunan Muzaffer Hararlı ve arkadaşları, köy köy gezerek öğrencilerle eğitim hayatları ile ilgili sohbet ettiler. Öğrencilerin kırtasiye ihtiyaçlarını da belirleyen gençler, yardımlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Deprem yardımları 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremden sonra da bu bölgeye arkadaşları ile birlikte yardım götüren Muzaffer Hararlı, gıda, giyim malzemesi ve su dağıttı. 4 gün boyunca deprem bölgesinde kalan gençler, deprem mağdurlarının yanında oldular.
Oltu Müftüsü Çelebi görevine başladı
01 Ağustos 2024 Perşembe - 15:37 Oltu Müftüsü Çelebi görevine başladı Şenkaya Müftüsü Veysel Çelebi, Oltu Müftülüğüne atandı. Göreve başlayan Oltu Müftüsü Veysel Çelebi “Kendi ilçemde görev yapmaktan son derece mutluyum. Bizleri muazzez dinimizin hizmetinde istihdam eden yüce rabbimize sonsuz hamdü sena’lar olsun. Oltu ilçe müftülüğü olarak her türlü aktivitede yer alacağız” dedi. Veysel Çelebi kimdir? 1978 yılında Erzurum İli Oltu İlçesi Tutmaç Köyünde doğdu. İlkokulu Köyünde bitirdikten sonra hafızlığını Rize İli Çayeli İlçesinde tamamladı. 1997 Yılında Oltu İmam-Hatip Lisesini bitirdi. 2002 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı yıl Erzurum İli Pazaryolu İlçesi Esenyurt Mahallesi’nde İmam-Hatip olarak göreve başladı. 2007 Yılında girdiği Erzurum Ömer Nasuhi Bilmen Dini Yüksek İhtisas Merkezi’nden 2010 Yılında mezun oldu. 2010-2012 yılları arası İstanbul Sultanbeyli Ulu Camii’nde görev yaptı. 2012-2013 yılları arasında Erzurum İli Hınıs İlçesinde Vaiz olarak görev yaptı. 2013-2015 yılları arasında İstanbul Bağcılar Vaizi olarak görev yaptı. 2015-2019 yılları arasında Fransa’nın Paris Başkonsolosluğu’na bağlı Flers Türk-Kültür Derneğinde Uzun Süreli Yurt Dışı Din Görevlisi Olarak bulundu. Temmuz 2019 Yılından itibaren Bağcılar Vaizliğine devam eden Çelebi 2020 Yılında yapılan İlçe Müftülüğü Sınavında başarı sağlayarak 11.12.2020 yılında Şenkaya İlçe Müftüsü olarak atandı. 19 Temmuz 2024 yılına kadar Şenkaya Müftülüğü görevini sürdüren Müftü Çelebi, 01 Ağustos 2024 tarihinde Oltu’da görevine başladı. Veysel Çelebi evli ve üç çocuk babasıdır.
Özakalın’dan teşvikte 6’ıncı bölge vurgusu
01 Ağustos 2024 Perşembe - 15:06 Özakalın’dan teşvikte 6’ıncı bölge vurgusu Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan’ın da katıldığı Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Doğu Anadolu Bölge Toplantısı Erzurum Ticaret ve Sanayi odasının ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Toplantı öncesinde Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi ve ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’i; Bakan Yardımcısı, OSBÜK Heyeti ve ETSO Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte ziyaret ettiler. Toplantıya, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Vali Yardımcısı İlyas Öztürk, OSBÜK Yönetim Kurulu Başkanı Memiş Kütükcü ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Yakutiye İlçe Belediye Başkanı Mahmut Uçar, Aziziye İlçe Belediye Başkanı Emrullah Akpunar, Erzurum 1. Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Murat Urkuç, 2. Organize Sanayi Bölgesi Müdürü Fırat Karakaya, Erzurum Ticaret Borsası Başkanı Hakan Oral, Elazığ, Kars, Erciş, Oltu ve Pasinler Yönetim Kurulu Başkanları, Bölgemizin ve Şehrimizin İş İnsanları, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı toplantı Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Saim Özakalın’ın açılış konuşmasıyla başladı. “Üretim ve ihracat potansiyelini artırmak zorundayız” Başkan Özakalın; “İlimizin, Sağlık, Turizm ve Eğitim konularında değerli yatırımlarının bulunduğunu dile getirdi. Erzurum Tarım ve Hayvancılıkta maalesef istediğimiz seviyede değil. Bunun yanında sanayi ve sanayileşmede atılım yapmanın önemli olduğu bir noktaya geldik. İlimizin üretim ve ihracat potansiyelini artırmak zorundayız. Bu sebeple 2. Organize Sanayi Bölgemizi çok önemsiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bizzat destekleriyle yeni tahsis edilecek alanla birlikte ilk etapta 2.5 Milyon metrekare akabinde Büyükşehir Belediyesinin Kamulaştırma yapması ile de 5 Milyon metrekareye genişleyecek olan alanda üretim ve sanayileşme alanına kavuşmuş olacağız. Muadil Organize Sanayi Bölgelerine göre 2. OSB’miz konum itibari ile çok cazip bir noktadadır. Ülkemizin 7 adet sınır kapısına ve 2 adet büyük limanına yakınlığı ve Zengezur koridorunun devreye girmesi ile de ihracat ve lojistik üssü haline gelecektir. “6. Bölge Teşvikleri Devam Etsin” Ayrıca Özakalın; “Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan’dan şehrimizde bulunan Organize Sanayi Bölgelerinin 2024 yılı sonunda bitecek olan 6. Bölge Teşvik Sistemine devam etmesini talep etti. Konuşmasında, “Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği Mevzuat Değişikliği Hakkında, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı SEGE Endeksinin Güncellenmesi ve Erzurum’da Serbest Bölge Kurulması” hususlarına da değindi. Dünya Bankası Altyapı ve Enerji Sektörleri Kıdemli Yöneticisi Yeşim Akçollu “Dünya bankasının OSB’lere yönelik destekleri” konulu bir sunum yaparak katılımcıların sorularını yanıtladı. Divanda bulunan Bakan Yardımcısı, OSBÜK Yönetim Kurulu Başkanı, Büyükşehir Belediye Başkanı, ETSO Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi, 1. OSB Yönetim Kurulu Başkanı toplantı sonunda katılımcıların sorularını yanıtlayarak interaktif bir görüşme gerçekleştirildi. Toplantı sonunda ise Başkan Özakalın, Bakan Yardımcısı ve OSBÜK Başkanına İşlemeli Semaver ve karşılıklı olarak plaket takdim ettiler.
DGF gazetecilere saldırıyı kınadı
01 Ağustos 2024 Perşembe - 13:22 DGF gazetecilere saldırıyı kınadı Doğu Anadolu Gazeteciler Federasyonu (DGF) yönetim kurulu, Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nda (KUDAKA) iki gazeteciye yapılan saldırıyı yayınladığı bildiri ile kınadı. Kınama metninde şu ifadelere yer verildi; “Meslektaşlarımız; Pusula Gazetesi Genel Koordinatörü Sevda Güneş İncesu ile Yazı İşleri Müdürü Cihat İncesu, haber görüşmesi için kurum avukatı aracılığı ile davet edildikleri Kuzey Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nda görüşme sırasında, hem hakarete hem de saldırıya maruz kalmışlardır. Olay sonrasında yüzünden darbe alan ve hastane acil servisine başvuran arkadaşımız Cihat İncesu darp raporu almış ve tedavi edilmiştir. Hadisenin meydana geldiği kurumda KUDAKA Genel Sekreteri’nin de aynı koridorda meydana gelen olaya müdahil olmaması da düşündürücüdür. Arkadaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Amaçları kamuoyunun doğru bilgi edinme hakkını temin etmek ve aydınlatmak olan gazetecilerin, hiçbir baskı altında kalmadan ve saldırıya uğrama endişesi taşımadan görevlerini yapmaları gerekirken, bu tür saldırı ve hakaretlerle karşı karşıya kalmaları, hele hele olayın bir devlet kurumu çatısı altında meydana gelmesi asla kabul edilemez bir durumdur. Bu çirkin saldırıyı yapanları kınıyor, saldırganların hukuk önünde hesap vermelerinin sağlanmasını talep ediyoruz. Bu arada Erzurum Valiliğinin de olayla ilgili kurumda soruşturma açmasını, sorumlular hakkında yapılacak idari işlemlerle ilgili kamuoyunu bilgilendirmesini, basın mensuplarının görevleri başında bu tür olaylarla karşılaşmamaları için gerekli uyarılarda bulunulmasını ve tedbirlerin alınmasını bekliyoruz.”