Yerel Haberler
Erzurum
17 Ekim 2024 Perşembe - 09:39 Gurbetten sılaya döndü, baba yadigarı su değirmenini yeniden çalıştırdı Erzurum’un Olur ilçesine bağlı Ormanağzı Mahallesi sakinlerinden Yunus Aktürk, yaklaşık 35 yıl süren gurbet hayatının ardından köyüne geri döndü ve babadan kalma eski su değirmenini yeniden faaliyete geçirerek bölge halkına hizmet vermeye başladı. Ormanağzı Mahallesi sakinlerinden Yunus Aktürk, 35 yıllık gurbet yaşamı sonrasında köyüne dönerek baba yadigarı su değirmenini tekrar faaliyete geçirdi. Aktürk, "35 yıldır gurbetteydim ama köyüme geri dönerek babamdan miras kalan su değirmenini yeniden hayata geçirdim. Şu an tüm yöre halkı bu değirmeni bekliyordu" dedi. Değirmenin açılması, bölge sakinleri arasında büyük bir mutluluk yaşattı. Artık buğday, arpa ve mısır gibi tahılların öğütüleceği bu değirmen, yerel halk için önemli bir ihtiyaç haline geldi. Aktürk, su değirmeninin ununun kalitesine de dikkat çekerek, "Su değirmeni kepeğini almıyor, bu yüzden yapılan ekmek daha yumuşak oluyor" ifadelerini kullandı. Kardeş Hüsnü Aktürk ise, "Ağabeyimle birlikte babamızın su değirmenini faaliyete geçirdik. Vatandaşlar sağlıklı un tüketsinler diye çalışacağız. Bütün herkesi bekliyoruz" diyerek hizmete verdikleri değirmenin önemini vurguladı. Yunus Aktürk ve kardeşi, babalarının mirasını yaşatırken, bölgedeki tarımsal üretime de katkıda bulunmayı hedefliyor. Su değirmeninin yeniden açılmasının, Ormanağzı Mahallesi’nde hem ekonomik hem de sosyal bir hareketlilik sağlaması bekleniyor.
TFF’nin Erzurum’daki eğitim programları sürüyor
05 Ağustos 2024 Pazartesi - 10:21 TFF’nin Erzurum’daki eğitim programları sürüyor Türkiye Futbol Federasyonu, Erzurum Palandöken Yüksek İrtifa Kamp Merkezi’ndeki programları devam ediyor. Türkiye Futbol Federasyonu Futbol Gelişim Direktörlüğü tarafından düzenlenen antrenör eğitim programlarında Ağustos ayı faaliyetleri, UEFA B 43.2, 44.2, 45.2 Antrenör Eğitim Programları ile başladı. Eğitimler 12 Ağustos tarihine kadar Erzurum’da devam edecek. Antrenör eğitim programlarına katılan aday antrenörler, ikinci etaplar başlayıncaya dek geçen süreçte kulüplerde program konularıyla ilgili pratik yaparak staj dönemlerini tamamladı. Ayrıca online eğitimler ile aday antrenörlerin gelişim süreçleri de yakından takip edildi. Antrenör eğitim programları, "Gerçek Temelli", "Akıcı Oyun İçinde" ve "Aday Antrenör Odaklı" olarak oluşturulan yeni metodoloji çerçevesinde düzenleniyor. Saha çalışmalarında yaş gruplarına göre piyon oyuncu grupları eğitimlere destek veriyor. İletişim ve liderlik konularında, antrenör eğitim programlarına konuk olarak katılan teknik adamlar bilgi ve tecrübelerini aday antrenörler ile paylaşıyor. Futbol Gelişim Direktörü Oğuz Çetin, eğitimlerin başlamasının ardından yaptığı değerlendirmede ise, "UEFA B Antrenör Eğitim Programları ile aday antrenörlerin genç futbolcu gelişimine bakış açılarını yaşa ve yeteneğe özgü antrenörlük becerilerini geliştirmeyi hedefliyoruz. Farklı yetenek ve geçmişe sahip oyuncuların ihtiyaçlarını karşılamak için neyin nasıl öğretileceğine dair net bir metodolojiyi ortaya koymalarını ve yeterlik seviyelerini artırmayı amaçlıyoruz." ifadelerini kullandı. Eğitimlerde Antrenör Eğitim Programları Müdürü Emrah Aykurt ile antrenör eğitimcileri Aydın Yılmaz, Kemal Coşkun, Aşkın Çift, Ömer Aysan Barış, Furkan Köseoğlu, Ozan Yılmaz, Altan Aksoy ve Nur Mustafa Gülen görev alıyor. Antrenör Eğitim programları Ağustos ayında UEFA B 46.2 ve UEFA A 26.2 programları ile devam edecek.
Erzurum’da bitmeyen bir gelenek
05 Ağustos 2024 Pazartesi - 09:45 Erzurum’da bitmeyen bir gelenek Yapılan bir akademik çalışmada Erzurum’da âşıklık geleneğinin ve âşık müziğinin, gelenekten kopmadan hâlâ üretiminin devam ettiği tespit edildi. Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden Burak Kurubaş tarafından yapılan “Geçmişten Günümüze Âşıklık Geleneği ve Erzurum’da Yetişen Son Dönem Âşıklarının Ürettiği Eserler” başlıklı araştırma ilginç sonuçları da beraberinde getirdi. İSTEM Dergisi’nden yayınlanan araştırmanın sonuç kısmında, ozanlık/âşıklık geleneğinin Türk kültüründe geniş bir alanı kapsadığı, Dede Korkut hikâyelerinde, Oğuz boylarında ve Memlûk ordularında eski Türk inanç kültürleriyle karşımıza çıkan ozanlık geleneğinin ve ozanların, yerini daha sonra 16. yüzyıldan itibaren Türk-İslâm senteziyle çeşitli değişimler geçiren âşıklık geleneğine ve âşıklara bıraktığı ifade edildi. Erzurum’da yaşayan ve yaşatılan bir gelenek Özellikle Anadolu’nun Ardahan, Erzurum, Erzincan, Kars, Sivas doğu ve kuzeydoğu yörelerinde varlık gösteren âşıklık geleneğinde, Erzurum yöresi, yörede yetişen önemli temsilcileriyle geçmişten günümüze kadar olan süreçte âşıklık geleneğinin yaşatılmasına, yerelden ulusala ve uluslararası tanıtımına büyük ölçüde katkı sağladığı ve önemli bir merkez olduğu belirtilerek, “Araştırma kapsamında Âşık Mevlüt İhsani’nin “Baba Gözyaşımla Mektup Yazdım Rüzgâra“ ve Âşık Mustafa Ruhani’nin “Yola Bakın Belki Gelen Babamdır“ adlı uzun hava formundaki eserler, usta sanatçı Yıldırım Budak’ın yorumuyla notaya aktarılmıştır. Uzun hava formundaki eserlerin notaya aktarılması, Türk halk müziği açısından pek uygulanmayan bir durumdur. Âşıkların kaynaklık ettiği uzun hava türünde serbest bir şekilde icra edilen eserlerin notaya alınması, bu gibi eserlerin öğretimini ve aktarımını daha verimli kıldığı göz önünde bulundurulursa, yapılacak diğer çalışmalara önemli bir örnek oluşturmuştur.” denildi. Eserler notaya alınabilir Çalışmada ayrıca Nuri Çırağı’nın “Seni Görmüş İdim On Bir Yaşımda“, Âşık Sıtkı Eminoğlu’nun “Dadaşa Sor“, Âşık İhsan Yavuzer’in “Garip Gönlüm“ ve Âşık Rahim Sağlam’in “O Vefasız Gelmesin“ adlı kırık hava türündeki eserler, âşıkların kendi icra kayıtları esas alınarak notaya alındı. Notaya alınan eserlerin video kayıt tarihleri, Erzurum’da âşıklık geleneğinin ve âşık müziğinin, gelenekten kopmadan hâlâ üretiminin devam ettiğini gösterdiği ifade edilerek, şöyle devam edildi, “ Notaya alınan eserlerin başka icracılar tarafından seslendirilen yorumlarında birbirleriyle benzer kalıp ezgilere sıklıkla rastlanılmış, yorumcu veya kaynak kişinin tavrının, yörenin icra üslûbuyla büyük ölçüde benzeştiği görülmüştür. Araştırmada analiz edilen eserlerin yüksek bir niteliğe sahip olması sebebiyle, ustalardan dinlemenin yanında ozanların/âşıkların eserleri, hem geleneğin devamlılığına ve varlığını korumasına katkı sağlaması, hem de öğretim/aktarımının daha mümkün kılınabilmesi amacıyla yöre üslûbuna sahip yorumcuların veya ulaşılabilirse kaynak kişilerin icraları referans alınarak notaya alınmalıdır.”
Palandöken’in zirvesinde aşağı pedal çevirdiler
04 Ağustos 2024 Pazar - 17:01 Palandöken’in zirvesinde aşağı pedal çevirdiler Türkiye’de ilk kez düzenlenen Downhill Türkiye Şampiyonası, Palandöken’in zirvesindeki zorlu parkurda gerçekleştirildi. Türkiye Bisiklet Federasyonu ve Erzurum Büyükşehir Belediyesi Ejder 3200’ün destekleriyle düzenlenen şampiyona için sporcular zorlu parkurda kıyasıya performanslar gösterdi. Palandöken Dağı’nda yapılan Downhill Türkiye Şampiyonası için 2,8 kilometrelik bir parkur oluşturuldu. Zirveden başlayarak pedal çeviren sporcular zorlu ve bir o kadar adrenalin dolu rampaları aşarak bitiş noktasına geldi. "Tepe İnişi” olan Downhill, dağdan ya da her herhangi bir yükseklikten bütün zorlu zemin koşullarına rağmen en süratli şekilde aşağıya inmek için yapılan spora verilen ad diye ifade ediliyor. Türkiye Bisiklet Federasyonu Yarış Direktörü Gökmen Binici, Erzurum’da organizasyon noktasında bir ilki yaşadıklarını ifade ederek, “Türkiye’de eşi benzeri olmayan tek profesyonel Downhill parkurunda yarış düzenledik. 55 sporcunun yarıştığı parkurumuz 2,8 kilometre uzunluğunda ve farklı engellerle dolu. Sporcularımız üstün yetenekleri ile zirveden aşağı iniyor. Onlar içinde çok güzel bir deneyim.” şeklinde konuştu. Downhill Türkiye Şampiyonası’nda yarışan sporculardan Emir Melik Peker, parkurun zorlu ve bir o kadar heyecanlı olduğunu belirterek, “Kışında burada bisikletle yarışlara katıldım. Burası her anlamda bize değer katıyor. Başarılı olduğum için mutluyum” dedi. Yarış Direktörü Mustafa Kocaman, Erzurum’da ilk kez düzenlenen Downhill Türkiye Şampiyonası’nın önümüzdeki yıllarda da devam etmesini umduklarını ve sporcuların zorlu parkurda gösterdikleri başarıdan dolayı umutlu olduklarını söyledi.
Sağlık çalışanlarının Filistin’de destek, İsrail’e protesto yürüyüşleri devam ediyor
04 Ağustos 2024 Pazar - 11:01 Sağlık çalışanlarının Filistin’de destek, İsrail’e protesto yürüyüşleri devam ediyor Erzurum’da, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto etmek için sağlıkçılar tarafından 38 haftadır kesintisiz olarak düzenlenen sessiz yürüyüş, bu hafta da devam etti. Tarihi Erzurum kalesi etkinlik alanında düzenlenen yürüyüşte katılımcılar ellerindeki pankartlarla kale etrafında yürüdükten sonra etkinlik alanında basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Pınar Çağlar okudu. Selam olsun öldürülmek pahasına mesleklerinden vazgeçmeyen Gazze’nin onurlu hekim ve sağlık çalışanlarına” diye konuşmasına başlayan Pınar Çağlar, “Selam olsun zulme sessiz kalmayan, kardeşlerimizi unutmayan acılarına yüz çevirmeyen gücü yettiğince zalimin karşısına dikilen vicdanlı insanlara. Türkiye’deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak sessiz yürüyüşümüzün 38.haftasında yeniden Gazze’yi hatırlamak, hatırlatmak ve geçtiğimiz günlerde şehitlik haberini aldığımız Hamas lideri İsmail Haniye’nin bize vasiyeti olarak burada toplandık. Neredeyse 10 aydır kasap bir topluluğun yaptığı delice vahşeti iliklerimizde yaşıyoruz. Çocuk demiyor yaşlı demiyor insansı hayvan diye adlandırdığı masum insanları sadece ve sadece katlediyor. İşgalci İsrail 7 Ekimden bu yana 2 milyona yakın Filistinliyi yerinden etti, 40 bine yakın Filistinli şehit edildi ki bunların 1 6binden fazlası çocuktu, yaralıların sayısı da 100 bini aşmış durumda. 20 bine yakın çocuk da yetim kaldı. Hiçbir hastane kalmadı hiçbir okul kalmadı. İsrail’in Gazze’de yaptığı her saldırı bir katliama dönüşmüş ancak söz konusu saldırılar uluslararası alanda henüz bir yaptırıma maruz bırakılmamıştır” dedi. İslam’ın izzetini koruyorlar Tıp Fakültesi öğrencisi Pınar Çağlar konuşmasını şöyle sürdürdü; “Hatta ve hatta yaptırıma maruz kalmadığı gibi siyonist rejimin soykırımcı eli kanlı katil başkanı ABD kongresinde kukla senatörler tarafından dakikalarca ayakta alkışlanmış, adeta yapılan zulümle dalga geçilmiştir. Sahnede katil salonda suç ortakları tekrar ve tekrar gördük ki küfür tek millet Vahşete dair görmediğimiz hiçbir şey kalmadı; kopmuş kafalar, yüzleri kana boyanmış bebekler, parçalanmış yanmış bedenler, bombalanan evler hastaneler ambulanslar çadırlar, öldürülen gazeteciler sağlıkçılar açlıktan ölen insanlar çocuklar, Yoksa artık göremez mi olduk? Yoksa görmekten sıkılır mı olduk? Rahatsız mı olmaya başladık Gazze hakkındaki paylaşımlardan. Hep kan vahşet savaş. Biz görmekten dahi rahatsız olurken Gazze’dekiler bu vahşeti yaşadı ve hala yaşıyorlar çocuklar hala ölüyor bebeklerin açlık çığlıkları hala dinmedi. Bir avuç Müslüman dünyadaki tüm zalimlere kafa tutmuş İslam’ın izzetini koruyorlar. 2 milyar Müslümanda bıkmadan usanmadan sessizce izliyor. Soruyorum sizlere artık utanmıyor muyuz yüzümüz kızarmıyor mu? Daha neyi bekliyoruz? Bu acizlik bize yetmez mi? Belki de layık görülmüyoruz Gazze’ye yardım etmeye Bu izzetli duruşa ortak olmaya, Gazze’de öldüre öldüre insan , dünyada ölümlere susa susa insanlık bitti. Yoksa biz alemlere rahmet olarak gönderilen seferlerden zaferlere koşan Rasulullah’ın ümmeti değil miyiz? Ey Müslüman sen taşı at Rabbim o küçücük taşla hangi Calutu devireceğini bilir. Unutmayın zerre kadar hayrın ve zerre kadar şerrin kıymeti var diyor Rabbim. Boykot zerre kadar da olsa karşılığı olan bir ibadettir” Terörist İsrail’in sonu yaklaştı Her zalim zulmünün zirvesinde yok olur terörist İsrail’inde sonu yaklaştı. Geçmişteki tüm zalimler gibi katil İsrail’inde adı tarihin kara sayfalarında geçecek ve lanetle anılacak. Bugün bu zulme susanlar yardımcı olanlar ileride utancından kaçacak delik arayacaklar ve yargılanmaktan kurtulamayacaklar. Biz Gazze’yi unutmadığımızda, Gazze’yi unutturmadığımızda, imkan olursa gemilerle kardeşlerimizin yardımına koştuğumuzda, imkan ve şartlar müsait olmadığında ise: eylem ile yüreğimizdeki ateşi diri tuttuğumuzda, zulmedenlerin hangi akıbete uğrayacaklarını haykırdığımızda, Dua ile Allah’tan yardım, sabır ve metanet dilediğimizde, boykotu gevşetmediğimizde, alışkanlık haline getirdiğimizde sevinenler mazlumlar olacak inşallah. Biz vicdanımızla, şuurumuzla, duamızla, eylemimizle Gazze’deki kardeşlerimizin yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz. Dünyadaki tek özgür kara parçası olan Gazze’ye ve onurlu ve hür insanlarına selam olsun. Bu yürüyüşümüz dünyanın hiçbir yerinde terör soykırım ve işgali kabul etmediğimizin beyanıdır. İnsanlık dışı bütün eylemlerden kurtulmak için verdiğimiz mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu minvalde tüm hekimleri, sağlık çalışanlarını ve bütün vicdan sahibi, hür insanları harekete geçmeye, bu onurlu yürüyüşte yer alarak zulme karşı durmak adına Sessiz Yürüyüş kervanımızda ses olmaya davet ediyoruz. Kabul etmeyeceğiz. Normalleştirmeyeceğiz! Sabırla ve azimle zulme karşı duranlar olacağız!” Yağmur altında yapılan protesto yürüyüşünde yapılan duanın ardından katılımcılık sessizce dağıldı.