GÜNDEM - 30 Haziran 2024 Pazar 10:54

Yarasa adam Tortum Gölü’ne uçtu

A
A
A
Yarasa adam Tortum Gölü’ne uçtu

Wingsuit sporcusu Cengiz Koçak, Uzundere’de bulunan cam seyir terasından Tortum Gölü’ne başarılı bir atlayış gerçekleştirdi.


Base jump (serbest düşüş) ve wingsuit (yarasa adam uçuşu) sporcusu Cengiz Koçak, yamaç paraşütünden atlayarak yaptığı sıra dışı ve limitleri zorlayan aktivitelerle hava sporlarına ilgiyi artırmayı amaçlıyor. Cengiz Koçak bu kez Erzurum’un Uzundere ilçesindeki cam terastan atlayış gerçekleştirdi.



"Heyecan dolu bir atlayış oldu"


Uluslararası Sakin Kentler Birliğince Türkiye’nin 11. sakin kenti seçilen Erzurum’un Uzundere ilçesi sınırları içinde bulunan Tortum Gölü üzerinde bulunan cam terasa gelen Cengiz Koçak, havanın rüzgarlı olması sebebiyle atlayışını bir gün ertelemek zorunda kaldı. Koçak, ertesi gün hava şartlarının da uygun olmasını fırsat bilerek, Tortum Gölü üzerine yapılan yaklaşık 50 metre yükseklikten cam terastan "3, 2, 1 Uzundere!" diyerek atladı ve göl üzerinde bekleyen botun üzerine başarılı bir şekilde iniş yaptı. Bu heyecan dolu atlayış, izleyenler tarafından büyük ilgi ve heyecanla takip edildi. Cengiz Koçak, önceki yıllarda Galata Kulesi’nden gerçekleştirdiği başarılı atlayışıyla da tanınan deneyimli bir wingsuit sporcusu olarak biliniyor. Koçak, her iki atlayışında da cesareti ve yeteneğiyle dikkat çekmeyi başardı.



"Uzundere dünya ölçeğinde bir yer"


Cengiz Koçak, Uzundere’nin dünya ölçeğinde alternatif doğa sporları merkezi olabilecek konum ve coğrafyaya sahip olduğunu ifade ederek, "Şu an biz Uzundere’deyiz ve Tortum Gölü’nün üstündeyiz. Tortum Gölü, Tortum Çayı’nın akışıyla oluşmuş bir göl. Türkiye’nin en güzel yerlerinden biri bu arada. Devamında da hemen zaten buranın meşhur Tortum Şelalesi var ki o da görmeye değer bir şelale. Uzundere bence dünyanın Türkiye’nin de demiyorum. Dünyanın en potansiyeli yüksek ekstrem sporları, yani sıra dışı sporlar köyü olabilecek bir köy. Umarım zamanla bunu hem yerel halk hem de yerel yönetimler daha çok farkına varıp bu konuda daha çok yatırım yaparlar. Ben 2016’da gördüğümden buradan türlü kopamadım. Hatta 1,5 yıl gelip burada yaşadım ve şu an burada gölde su sporlarının hepsini yapabilirsiniz. Yamaç paraşütüyle yaklaşık 7 tane resmi olarak kaydettirdiğimiz kalkış alanlarından uçuş yapabilirsiniz. Ki bin 200 metreden kalkıyorsunuz. Gölün üstündeki yüksekliğin sekiz yüz metre olabiliyor. Bu dünyada çok az yerde var. Aynı zamanda yapabilirsiniz. Uçurumdan koşarak atlayabilirsiniz. Bir de yarasa kanat. Onu da noktalayabilirsiniz. Türkiye’de yarasa kanatlı en çok atlanan uçurumlar burada. Hatta iki gün önce bir tane yeni açtım. Şu an bugün itibariyle Türkiye’nin en yüksek, en uzun uçuş alanı. Burayı söylüyorum, burası bence dünyanın ekstren sporlarda incisi olacak bir yer. Şimdi biz burada bir seyir terasındayız. Seyir terası Tortum Gölü’nü en iyi gören yerlerden biri kayalar yolundan buraya ulaşılabiliyor" şeklinde konuştu.



Yarasa adam Tortum Gölü’ne uçtu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Emirdağ’da ki kuyularda su seviyesi tespiti çalışması başladı Afyonkarahisar Emirdağ Kaymakamı Osman Bilici, köylerde var olan içme suyu kuyularında mağduriyet yaşanmaması amacıyla su seviyelerinin tespiti çalışmalarının başladığını kaydetti. Kaymakam Bilici, Türkmen Akören ve Veysel köyünde bulunan içme suyu kuyularındaki su seviyelerinin tespiti ve mağduriyet yaşanmaması amacıyla yapılacak çalışmaların yerinde inceleyerek, amacıyla köy muhtarları ve yetkililerden bilgiler aldı. Yağış miktarlarının yetersizliği, yeraltı su seviyelerinin azalması ve doğal ve beşeri pek çok faktöre bağlı olarak köylerde bulunan içme suyu kuyularındaki su seviyelerinin düşmesi sebebiyle; hanelere verilen içme suyu hizmeti konusunda mağduriyet yaşanmaması amacıyla planlanan ’kuyularda bulunan pompa seviyelerinin daha derine indirilmesi’ çalışmaları hakkında Köylere Hizmet Götürme Birliği Müdürü Hüseyin Gülmez ve köy muhtarları ile istişarelerde bulunan Kaymakam Bilici, içme suyu kuyuları ve çevresinde de çeşitli incelemelerde bulundu. Suyun verimli ve kararında kullanılması ve su tasarrufu konularının öneminin özellikle altını çizen Kaymakam Bilici: “Tüm Dünyada olduğu gibi ülkemizde de su kaynaklarının varlığı konusunda insanlık olarak büyük tehlike altındayız. Doğal kaynaklar, doğal ve beşeri pek çok etken ile birlikte hızla tükenirken, en hayati ve önem arz eden doğal kaynakların başında gelen ’su varlığı’ konusunda da tehlike çanları çalıyor. Bu konudaki beşeri etkenlerin etkisini en aza indirerek suyun insanlık tarafından verimli ve kararında kullanılması adına pek çok ulusal ve uluslararası kampanyalar, faaliyetler, projeler yapılmakta ve kamuoyu oluşturulmakta. Herkesi bu seferberlik ruhuyla suyu bilinçli kullanmaya davet ediyoruz" dedi.
Adana İki farklı yüzü var gibi görünen çocuğun tek isteği iyileşip gülmek Bebekken geçirdiği beyin kanaması sonrası yüzünde oluşan ve zaman içerisinde büyüyen kitle nedeniyle iki farklı yüzü varmış gibi görünen ve zor günler geçiren 14 yaşındaki Enes, büyüyünce doktor olarak kendisi gibi çocuklara yardım etmenin hayalini kuruyor. Rahatsızlığı nedeniyle bir gözünü de kaybeden Enes, tedavi olursa ilk olarak aynaya bakarak gülümseyeceğini söylüyor. Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Havuzlubahçe Mahallesi’nde yaşayan 6 çocuklu Bakır ailesinin en küçük çocuğu Enes, bebekliğinde beyin kanaması geçirdi. Geçirdiği beyin kanamasının ardından yüz bölgesinde kitle oluşmaya başlayan Enes’in yüzündeki kitle yıllar içinde büyüdü. Milyonda bir ihtimal ile ortaya çıktığı belirtilen kitle nedeniyle bir gözünü de kaybeden 14 yaşındaki Enes, zor günler geçirmeye başladı. Diğer çocukların farklı bakışlarına maruz kaldığında kendisini kötü hisseden Enes, rahatsızlığı nedeniyle yüzünde oluşan kitle enfeksiyon kaptığında ise havale geçirerek halsiz kalıyor. Doktorların ameliyatının tehlikeli olduğu gerekçesi ile müdahaleye yanaşmadığı belirten babası Şeyhmus Bakır ise Enes’i bugüne dek birçok hastane ve doktora götürdüğünü ancak hala gerekli tedavinin bulunamadığını söyledi. Hastalığı tedavi edilirse okuyarak doktor olmak istediğini belirten 8. sınıf öğrencisi Enes, kendisi gibi hastalara ve küçük çocuklara yardım etmenin hayalini kuruyor. "Tedavi olursam ilk olarak aynaya bakar gülerim" Diğer insanlar gibi normal bir görünüme kavuşmanın hayalini kurduğunu anlatan Enes, "Tedavi olursam ilk olarak yüzüme bakarım, gülerim. Top oynarım, arkadaşlarımla oyun oynarım, okula giderim. Okuyarak, doktor olmak ve benim gibi insanlara, küçük çocuklara yardım etmek isterim. Herkese sesimi duyurmak isterim, yüzümü iyileştirin" dedi. Hastalığın bebeklik yıllarında başladığını belirten baba Şeyhmus Bakır ise, "Doğuştan bu yana beyninde bir leke vardı. Çeşitli hastanelere götürdük. Son geldiği durumda doktorlar ameliyata yanaşmıyorlar. Sürekli kontrol amaçlı gidip geliyoruz. Ancak yüzündeki şişlik devam ediyor. Önüne geçemiyoruz. Tedavisi devam ediyor ancak hiçbir doktor ameliyat ederek ya da başka bir biçimde tedavi etme şanslarının olmadığını söylüyor. Gittikçe büyüyen kitle nedeniyle çocuk ufak bir enfeksiyonda çocuk çok halsiz oluyor. Bazen havale geçiriyor. Ne yapacağımızı şaşırdık, Allah’tan umut kesilmez" şeklinde konuştu. Farklı bakışların çocuğunun üzerinde baskı oluşturduğunu ve bu nedenle Enes’in kendisini toplumdan soyutladığının altını çizen Bakır, "Ufak çocuklar onu gördükleri zaman korkuyor. Oğlum da haliyle içine kapanıyor, dışarı çıkmak istemiyor. Arkadaşlarının içine girmek istemiyor, hor görülüyor. Götürdüğümüz bir prof. dr. bu hastalığın milyonda bir görüldüğünü söyledi. Bir Türkiye’de bir de Avrupa’da vaka olduğunu söylediler. Biz de artık bir şifa bekliyoruz" ifadelerine yer verdi.
Diyarbakır Diyarbakır Tarım Konseyi İcra Kurulundan anız yangınlarına ilişkin açıklama Yaz aylarında hububat hasadından sonra yakılan anız yangınlarına ilişkin Diyarbakır Tarım Konseyi İcra Kurulu tarafında yapılan açıklamada, “Anız yakma sonucunda çıkan yangınlar, maalesef, her yıl can kaybına ve milyarlarca liralık maddi zararlara neden olmaktadır” denildi. Diyarbakır Tarım Konseyi İcra Kurulu, yaptığı yazılı açıklamada, hava sıcaklıkların yüksek olduğu yerlerde yakılan her ateşin kontrol dışına çıkma riskinin yüksek olduğunu belirterek, yangınların, etraftaki yanıcı maddelerin ısıya maruz kalarak tutuşması sayesinde hızlı yayıldığını belirtti. Açıklamada “Anızın yakılması sırasında toprak yüzeyi 50 ile 750 derece arasında ısınmakta ve bu ısıyla toprak üstünde ve altında yaşayan canlılar yanmakta, yakılan anızlar sonucu havaya salınan karbon monoksit ve diğer zararlı gazlarla hava kirliliğini artırmakta, ekosistem tahrip olmakta, topraktaki organik madde miktarı azalmakta ve mikrobiyolojik aktivite gerilemektedir. Özellikle topraktaki Karbon (C) ve Azot ( N) dengesi yok olmakta, toprağın su tutma kapasitesi azalmakta ve tarlalar verimsizleşmektedir. Bu tarlaların verimliliğini artırmak için daha yüksek maliyetli verim artırıcı girdiler/gübre daha fazla kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalarda; anız yakılması ile topraktaki küçük canlıların, mikro organizmaların yüzde 70’inin zarar gördüğü bunun da verimi düşürdüğü tespit edilmiştir. Tarımsal üretim sonucunda biçilmiş olan tahılların toprakta kalan kök ve sap artıkları parçalanarak toprağa karıştırılması toprağı organik madde bakımında zenginleştirdiği ortaya konulmuştur. Bu sebeple modern tarım tekniğinde anızı parçalamak ve toprağa karıştırmak en iyi yöntemdir” denildi. Anızın yakılması sonucu toprak verimliliğinin düştüğü ve üretim maliyetini artırdığının bilimsel olarak tespit edildiği belirtilen açıklamada, “Yasak olmasına rağmen halen devam eden anız yakmanın civardaki yerleşim yerlerine, biçilmemiş ürünlere ve özellikle ormanlara, koruluk ve ağaçlık bölgelere telafisi mümkün olmayan zararlar vermektedir. Tedbir olarak; hububat hasadı sırasında biçim mümkün olduğu kadar alçaktan yaptırılmalıdır. Hububat hasadı yapıldıktan sonra kalan anız (sap samandan) ya parçalanarak toprağa karıştırılmalı veya balyala haline getirilerek hayvan yemi ve ahırlarda altlık olarak kullanılmalıdır. Özelikle sap ve samanlar sanayide kağıt ve karton yapımında kullanılabildiği için bu sanayinin gelişmesi teşvik edilmelidir. Bu nedenden dolayı bölgemizde hububat hasadı sürecinde çiftçilerin yanı sıra ilgili kurum ve kuruluşların da gerekli duyarlılığı göstermesi ve tedbir almaları gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.