Yerel Haberler
Elazığ
26 Kasım 2024 Salı - 13:41 FÜ, Disiplinlerarası Bilim Sıralamalarında Türkiye’de 11’inci sırada yer aldı Fırat Üniversitesi (FÜ) THE Disiplinlerarası Bilim Sıralamalarında (ISR) dünyada 201-250 bandında yer alırken Türkiye’de genel sıralamada 11., devlet üniversiteleri arasında ise 7. sırada yer aldı. Dünyanın en saygın üniversite derecelendirme organizasyonlarından birisi olan Times Higher Education (THE) tarafından bu yıl ilk defa gerçekleştirilen 2025 Yılı Disiplinler arası Bilim Sıralaması (Interdisciplinary Science Rankings, ISR) sonuçları açıklandı. Schmidt Science Fellows ile birlikte başlatılan ve üniversitelerin disiplinler arası bilime katkılarını ölçmek için oluşturulan ilk sıralama sistemi özelliği taşıyan THE Disiplinlerarası Bilim Sıralamasında FÜ, önemli bir başarı gösterdi. Dünyada 92 ülkeden 749 üniversitenin katıldığı bu uluslararası sıralamada FÜ, dünya üniversiteleri arasında 201 - 250 bandında yer aldı. Türkiye genel sıralamasında 11. sırada yer alan FÜ, devlet üniversiteleri arasında ise 7. sırada yer alma başarısını gösterdi. Konuyla ilgili açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, “FÜ olarak, dünyanın en prestijli üniversite sıralamalarından biri olan Times Higher Education (THE) tarafından düzenlenen 2025 Disiplinlerarası Bilim Sıralaması’nda (Interdisciplinary Science Rankings, ISR) elde ettiğimiz bu başarıdan büyük gurur duyuyoruz. Dünya genelinde 92 ülkeden 749 üniversitenin değerlendirildiği bu sıralamada, 201-250 bandında yer almak ve Türkiye’de devlet üniversiteleri arasında 7. sırada konumlanmak, disiplinlerarası bilimsel araştırmalara olan katkımızın somut bir göstergesidir. Özellikle ‘çıktılar’ kategorisinde Türkiye genelinde 6. sırada yer alarak bilim dünyasına yaptığımız etkili katkıları taçlandırmış bulunmaktayız” dedi. Rektör Göktaş, “Bu önemli başarı, akademik kadromuzun disiplinler arası iş birliğini benimseyen, yenilikçi ve çözüm odaklı yaklaşımlarının bir sonucudur. Öğrencilerimiz, araştırmacılarımız ve tüm paydaşlarımızla birlikte bilimsel çalışmaları evrensel bir bakış açısıyla sürdürmeye devam edeceğiz. FÜ olarak, elde ettiğimiz bu başarıyı daha ileri taşımak adına disiplinlerarası araştırmalara ve yenilikçi projelere yatırım yapmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle, emeği geçen tüm akademik ve idari personelimize, öğrencilerimize ve iş birliği yaptığımız tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ederim” diye konuştu.
Elazığ’da bağbozumu heyecanı: Üzüm hasadı başladı
12 Ekim 2024 Cumartesi - 10:41 Elazığ’da bağbozumu heyecanı: Üzüm hasadı başladı Elazığ’da, binlerce dönüm üzüm bağı bulunan Güzel Yalı köyünde bağbozumu heyecanı yaşanıyor. Üreticiler, mevsimlik işçilerle birlikte erken saatlerde hasat yaparak, toplanan üzümleri kasalara doldurup Türkiye’nin dört bir yanına ve yurt dışına göndermek için yoğun çaba sarf ediyor. Almanya’dan memleketi Elazığ’a gelen üreticilerden Özel Çelik, bölgenin potansiyelinin artırılması için büyük tüccar ve ihracatçıların çekilmesi gerektiğini vurgulayarak, tesis eksikliğinin ve çiftçilerin birlik olmamasının engel teşkil ettiğini belirtti. Türkiye’de üzüm yetiştiriciliğinde sayılı illeri arasında yer alan Elazığ’da yaklaşık 120 bin dönüm üzüm bağı bulunuyor. Üzüm denince akla gelen Güzel Yalı köyünde de bağbozumuyla birlikte tatlı bir telaş başladı. Siparişleri yetiştirmeye çalışan üreticiler, bağlarda çalışan mevsimlik işçilerle erken saatlerde ürünlerin hasadına başlıyor. Toplanan üzümler kasalara konulup, kamyonlara yüklenerek, anlaşılan firmalar aracılığıyla Türkiye’nin birçok iline gönderiliyor. İlk olarak iç piyasaya giden üzümler ardından ihraç ediliyor. Geçmişte sebze halindeki komisyon dükkanını bırakarak 2000 yılında Almanya’ya gittiğini, 2013’te Türkiye’ye dönerek üzüm üretimine başladığını dile getiren üreticilerden Özel Çelik, bölgedeki potansiyelin artması için büyük tüccar ve ihracatçıların buraya çekilmesi gerektiğini vurgulayarak, "İmkan sunmamız ve onlara hizmet vermemiz lazım. Ancak tesis yapma konusunda sıkıntı yaşıyoruz, bu da bizi üzüyor. Çiftçilerin birlik olmaması ise başka bir engel. Bir araya gelip fiyatı belirleyerek herkesin mutlu olduğu bir ticaret ortamı oluşturmak istiyoruz" dedi. Almanya’dan memleketine dönüp üzüm üreticiliğine başladı 13 yıl Almanya’da kaldıktan memleketine dönüp üzüm üreticiliği yaptığını ifade eden Çelik, "Sebze halinde komisyon dükkanım vardı. Orayı bırakıp Almanya’ya gittim. 2000 yılında gittim, 2013 yılında döndüm. O tarihten 2024 yılına kadar bu işle iştigal ediyorum. Allah’a çok şükür kazancımız ve kalitemiz iyi. Ürün kalitesi ve verim olarak Türkiye’nin birçok çiftçi bölgesinden iyiyiz diyebilirim. Ürünümüzü Türkiye’nin her yerine pazarlayabiliyoruz. Çünkü burası bir cazibe merkezi, kendine ait bir kliması, iklimi, toprak yapısından dolayı kasım ayı bazen de ocak ayına kadar sarkabilen dalında kesimlerimiz var. Bölgemizde Türkiye’de kök başına en çok tonaj veren ürün çıkıyor. Ayrıca soğuk hava deposuna koymadan, dalından koptuktan sonra 15 bozulmayan cins üzüm de var. Yılın birinci ayında dalından üzüm koparılan tek bölgeyiz, diyebilirim. Buranın kendine ait bir kliması var" diye konuştu. "Büyük tüccar ve ihracatçıların bölgemize gelmesi için imkan sunmamız lazım" Büyük tüccar ve ihracatçıların bölgeye gelmesi için imkan sunulması gerektiğini vurgulayan Çelik, "Onlara hizmet vermemiz lazım. Hizmet vermek için de tesis olması lazım. Tesis yapmak istiyoruz ama yapamıyoruz. Bu bizi üzüyor. Çiftçilerin birlik olmaması da bir engel. Bu da bizi daha rahat ve hızlı büyüyecekken önümüzü kapatan engel oluyor. Zulmetmeden, zulme uğramadan standardı koyabildiğimiz tüccar ve çiftçilerle bir araya gelip fiyatı belirlediğimiz ve herkesin mutlu olduğu bir ortamda ticaret yapmak istiyoruz" şeklinde konuştu. "Bütün bölgelerin manav ve marketleri özellikle bizim üzümümüzün hasat zamanını bekliyor" Bölgede kırmızı, siyah ve beyaz renkte üzümlerin bulunduğuna dikkat çeken Çelik, "Beyaz üzümümüz, Elazığ Ağın beyazı olarak bilinir. Raf ömrü ve lif oranı çok yüksek. Çok lifli bir ürün olduğu için güneşe bıraktığınız zaman bile 10 gün boyunca tanede herhangi bir bozulma olmuyor. Ondan dolayı manav ve marketlerin çok tercih ettiği bir ürün. Bozulma oranı az olduğu için bütün bölgelerin manav ve marketleri özellikle bizim üzümümüzün hasat zamanını bekliyor. Onun haricinde siyah, öküz gözü cinsleri bizim bölgemizde yavaş yavaş azaldı ama köhnü dediğimiz siyah üzüm çok daha yoğunlukta. Onun da hasadı 11’inci aya kadar sarkabiliyor. Aynı şekilde kırmızı üzüm de 9 ile 11’inci ay arasında oluyor" dedi.
Elazığ’da bağbozumu heyecanı: Üzüm hasadı başladı
12 Ekim 2024 Cumartesi - 10:36 Elazığ’da bağbozumu heyecanı: Üzüm hasadı başladı Elazığ’da, binlerce dönüm üzüm bağı bulunan Güzel Yalı köyünde bağbozumu heyecanı yaşanıyor. Üreticiler, mevsimlik işçilerle birlikte erken saatlerde hasat yaparak, toplanan üzümleri kasalara doldurup Türkiye’nin dört bir yanına ve yurt dışına göndermek için yoğun çaba sarf ediyor. Almanya’dan memleketi Elazığ’a gelen üreticilerden Özel Çelik, bölgenin potansiyelinin artırılması için büyük tüccar ve ihracatçıların çekilmesi gerektiğini vurgulayarak, tesis eksikliğinin ve çiftçilerin birlik olmamasının engel teşkil ettiğini belirtti. Türkiye’de üzüm yetiştiriciliğinde sayılı illeri arasında yer alan Elazığ’da yaklaşık 120 bin dönüm üzüm bağı bulunuyor. Üzüm denince akla gelen Güzel Yalı köyünde de bağbozumuyla birlikte tatlı bit telaş başladı. Siparişleri yetiştirmeye çalışan üreticiler, bağlarda çalışan mevsimlik işçilerle erken saatlerde ürünlerin hasadına başlıyor. Toplanan üzümler kasalara konulup, kamyonlara yüklenerek, anlaşılan firmalar aracılığıyla Türkiye’nin birçok iline gönderiliyor. İlk olarak iç piyasaya giden üzümler ardından ihraç ediliyor. Geçmişte sebze halındaki komisyon dükkanını bırakarak 2000 yılında Almanya’ya gittiğini, 2013’te Türkiye’ye dönerek üzüm üretimine başladığını dile getiren üreticilerden Özel Çelik, bölgedeki potansiyelin artması için büyük tüccar ve ihracatçıların buraya çekilmesi gerektiğini vurgulayarak, “İmkan sunmamız ve onlara hizmet vermemiz lazım. Ancak tesis yapma konusunda sıkıntı yaşıyoruz, bu da bizi üzüyor. Çiftçilerin birlik olmaması ise başka bir engel. Bir araya gelip fiyatı belirleyerek herkesin mutlu olduğu bir ticaret ortamı oluşturmak istiyoruz’’ dedi. Almanya’dan memleketine dönüp üzüm üreticiliğine başladı 13 yıl Almanya’da kaldıktan memleketine dönüp üzüm üreticiliği yaptığını ifade eden Çelik, ’’Sebze halinde komisyon dükkanım vardı. Orayı bırakıp Almanya’ya gittim. 2000 yılında gittim, 2013 yılında döndüm. O tarihten 2024 yılına kadar bu işle iştigal ediyorum. Allah’a çok şükür kazancımız ve kalitemiz iyi. Ürün kalitesi ve verim olarak Türkiye’nin bir çok çiftçi bölgesinden iyiyiz diyebilirim. Ürünümüzü Türkiye’nin her yerine pazarlayabiliyoruz. Çünkü burası bir cazibe merkezi, kendine ait bir kliması, iklimi, toprak yapısından dolayı Kasım ayı bazen de ocak ayına kadar sarkabilen dalında kesimlerimiz var. Bölgemizde Türkiye’de kök başına en çok tonaj veren ürün çıkıyor. Ayrıca soğuk hava deposuna koymadan, dalından koptuktan sonra 15 bozulmayan cins üzüm de var. Yılın birinci ayında dalından üzüm koparılan tek bölgeyiz, diyebilirim. Buranın kendine ait bir kliması var” diye konuştu. ’’Büyük tüccar ve ihracatçıların bölgemize gelmesi için imkan sunmamız lazım’’ Büyük tüccar ve ihracatçıların bölgeye gelmesi için imkan sunulması gerektiğini vurgulayan Çelik, ’’Onlara hizmet vermemiz lazım. Hizmet vermek için de tesis olması lazım. Tesis yapmak istiyoruz ama yapamıyoruz. Bu bizi üzüyor. Çiftçilerin de birlik olmaması da bir engel. Bu da bizi daha rahat ve hızlı büyüyecekken önümüzü kapatan engel oluyor. Zulmetmeden, zulme uğramadan standardı koyabildiğimiz tüccar ve çiftçilerle bir araya gelip fiyatı belirlediğimiz ve herkesin mutlu olduğu bir ortamda ticaret yapmak istiyoruz” şeklinde konuştu. “Bütün bölgelerin manav ve marketleri özellikle bizim üzümümüzün hasat zamanını bekliyor’’ Bölgede kırmızı, siyah ve beyaz renkte üzümlerin bulunduğuna dikkat çeken Çelik, ’’Beyaz üzümümüz, Elazığ Ağın beyazı olarak bilinir. Raf ömrü ve lif oranı çok yüksek. Çok lifli bir ürün olduğu için güneşe bıraktığınız zaman bile 10 gün boyunca tanede herhangi bir bozulma olmuyor. Ondan dolayı manav ve marketlerin çok tercih ettiği bir ürün. Bozulma oranı az olduğu için bütün bölgelerin manav ve marketleri özellikle bizim üzümümüzün hasat zamanını bekliyor. Onun haricinde siyah, öküz gözü cinsleri bizim bölgemizde yavaş yavaş azaldı ama köhnü dediğimiz siyah üzüm çok daha yoğunlukta. Onun da hasadı 11’inci aya kadar sarkabiliyor. Aynı şekilde kırmızı üzüm de 9 ile 11’inci ay arasında oluyor’’ dedi.
Elazığ’da "Sanayinin Fazıl Say’ı": Oto tamir ustası nota bilgisi olmadan müzik yapıyor
12 Ekim 2024 Cumartesi - 10:07 Elazığ’da "Sanayinin Fazıl Say’ı": Oto tamir ustası nota bilgisi olmadan müzik yapıyor Elazığ sanayisinde oto tamir ve egzoz ustası olan Mehmet Akbulut, müzik tutkusunu 1993 yılında bir parkta gençlerin org çaldığını gördükten sonra keşfetti. Mehmet usta, nota bilgisi olmadan kulaktan müzik çalarak, gündüzleri sanayide çalışırken akşamları düğünlerde sahne alıyor ve "Sanayinin Fazıl Say’ı" olarak anılıyor. Elazığ sanayisinde hem oto tamir hem de egzoz ustalığı yapan Mehmet Akbulut, ilginç müzik aşkı deneyimi ve sanat yolculuğu ile dikkat çekiyor. 46 yaşındaki Akbulut, 1988 yılında babasının yönlendirmesiyle oto tamircilik ve egzoz işine adım attı. Akbulut’un müziğe olan ilgisi, 1993 yılında bir parkta gençlerin org çaldığını gördüğünde başladı. O andan itibaren, bir org alarak hem müzik çalmaya başladı hem de sanayide tamir hayatına devam etti. Yıllardır org çalan Akbulut, gündüzleri sanayide çalışırken, akşamları düğünlerde sahne alıyor. Kendi sanatını icra ederken aldığı övgüleri paylaşan, hatta "Sanayinin Fazıl Say’ı" olarak anıldığını belirten Akbulut, "İnsanın kafaya koyup yapamayacağı hiçbir şey yoktur" diyerek müziği ve ustalığı arasındaki dengeyi vurguladı. Ayrıca nota bilgisi olmadan kulaktan müzik çaldığını dile getiren Akbulut, müzik tutkusuyla dolu hayatı birçok insana ilham vermeye devam ediyor. "Orga dokunduğumda beni kendine aşık etti" Hem egzoz hem oto tamir hem de müzik işlerini yıllardır beraber yaptığını dile getiren Mehmet Akbulut, "1988’de babamın vasıtasıyla oto tamircilik, egzoz işine başladım. Okul ile sanayi arasında kalınca o dönemde sanayiyi tercih ettim ve işe başladım. 1993’e kadar çıraklık dönemlerimiz oldu. O tarihlerde Elazığ’da gittiğim bir parkta gençler org çalıyordu. Orgu ilk gördüğümde beni çok cezbetmişti ve orada orga aşık oldum diyebilirim. Daha sonra bir düğün salonunda gördüm. Hatta izin alarak orga dokundum, o beni kendine aşık etti. O zaman bir tane org aldım. Ondan sonra kendi kendime sanayide orgla uğraşmaya başladım. Her uğraştıkça bir şeyler çıkarmaya başladım. Ardından orgu daha bir geliştirmeye başladım. Bu süre zarfı içerisinde müzisyen arkadaşım yoktu, tamamen kendi duygularımla kulaktan duyma bir şekilde öğrendim. Nota bilgim hiçbir şekilde yoktur" dedi. "Sanayinin Fazıl Say’ı diyenler de oldu" Sanatını icra ederken güzel övgüler aldığını belirten Mehmet Akbulut, "İnsanın kafaya koyup da yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Başaramayacağınız hiçbir şey yoktur. Biz de uğraştık, çalıştık ve başardık. Allah’a şükürler olsun, hayatımızdan da memnunuz. Tabi ki zamanında eleştirenler de oldu. Eleştiren arkadaşlarımızdan ziyade sağ olsun bizi yücelten arkadaşlarımız da oldu. Sanayinin Fazıl Say’ı diyenler de oldu. Biz Fazıl Say’ın yanından bile geçemeyiz ama mutlu ediyor. Biz de kendimize göre sanatımızı icra ediyoruz" diye konuştu. "Sanayide ve düğünlerde kendisini beğeniyoruz" Sanayi esnafından Tezcan Meydanoğlu ise, "1983 yılından beri Elazığ sanayisinde esnafım. Mehmet beyi severiz, değerli bir arkadaşımızdır. Kendisi esnaftır, org çalmaya daha sonra başladı. Sanayide ve düğünlerde kendisini beğeniyoruz" şeklinde konuştu.