Yerel Haberler
Antalya
ATSO Başkanı Hacısüleyman: "Gelir vergisi kanununda düzenleme şart" 26 Kasım 2024 Salı - 22:36:45 Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Meclis Toplantısı’nda açıklamalarda bulunan ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, gelir vergisi kanununda düzenleme beklediklerini kaydetti. ATSO Kasım ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATSO Meclis Salonu’nda yapıldı. ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, ABD seçimi, kültürel gelişmeler, asgari ücret ve ekonomiye yönelik açıklamalarda bulundu. Tüm dünyanın; 20 Ocak’ta göreve başlaması beklenen, ABD seçimlerini kazanan Donald Trump’ın piyasalara ve dış politikaya etkisi üzerine odaklanmış durumda olduğunu kaydeden Hacısüleyman, yeni dönemde ABD’nin dış ticaret politikasındaki değişikliklerin yakından takip edilmesi gerektiğini ifade etti. Hacısüleyman, “Trump 2017’de ilk dönemine başladığında başta Çin ve Almanya olmak üzere, aralarında bizim de olduğumuz pek çok ülkeye uyguladıkları gümrük vergisi oranlarını artırmıştı. Bu defaki seçim çalışmasında da aynı şeyleri yapacağını sık sık tekrarladı. Bunun Türkiye’ye hem doğrudan hem dolaylı etkileri olacağını beklemekteyiz. ABD, Avrupa’nın en büyük ihracat pazarı. 2023’te Avrupa’nın ABD’ye ihracatı 600 milyar dolara yakın. ABD’ye en çok ihracat yapan ülkeler Almanya, İtalya, İrlanda, Fransa. Avrupa’dan gelen mallara vergi konulması, Avrupa’nın ihracatını ve dolayısıyla büyümesini olumsuz etkileyecek. Bu, Avrupa’nın Türkiye’den yaptığı ithalatı da aşağı çekecek bir faktör olacaktır. Yaklaşık 60-70 yıldır küresel ticarette eğilim, engellerin ortadan kaldırılması, vergilerin azaltılması yönünde idi. Ama artık bu eğilimin sonlarına gelinmiş gibi bir durumla karşı karşıyayız. Vergilerde ve ticaret engellerinde artış, sadece sanayi sektörlerini değil, dolaylı olarak tüm sektörleri etkileme potansiyeline sahip. Bu nedenle yeni dönemde ABD’nin dış ticaret politikasındaki değişiklikleri yakından takip etmemiz gerekiyor” diye konuştu. “Gündem kirliliğinden kurtulmamız gerekiyor” ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, küresel dünyada ve ülkede yaşanan gelişmelerin, ekonomiye etkisini değerlendirerek, "Gündemin bu kadar sık değiştiği ve ekonomik verilerin pek de iç açıcı olmadığı bu ortamda Türk iş dünyası nasıl yatırım yapacak, nasıl katma değerli üretime geçecek, dijitalleşme ve yapay zeka konularına nasıl uyum sağlayacak?” Bu soruların kısa bir cevabı yok. Birincisi bu gündem kirliliğinden kurtulmamız gerekiyor. Konsantre olabilmemiz için, zihnimizi meşgul eden bizi rahatsız eden odaklanmamızı engelleyen faktörleri azaltmamız gerekiyor” şeklinde konuştu. “Gelecek yıl sonuna kadar politika faizinde 20 puana yakın bir indirim ön görebiliriz” Yıllık enflasyon oranının 2023 yılı Temmuz ayından bu yana en düşük seviyeye indiğine de dikkat çeken Hacısüleyman, "Ciddi bir düşüş yakalanmış olsa da, henüz beklediğimiz umduğunuz yavaşlamanın gerisindeyiz. Nitekim Ekim’de TÜFE aylık bazda yüzde 2,88 ile piyasa beklentilerinin üzerinde arttı. Enflasyondaki bu inatçılık şu ana dek, faizin yüksek seyretmesine, faiz indirimlerinin ertelenmesine, büyüme üzerindeki baskının devam etmesine neden oldu. Bununla birlikte geçen haftaki son Para Politikası Kararında Merkez Bankası, enflasyonun ana eğiliminde Ekim ayında iyileşmenin başladığını açıkladı. Bu artık faiz indirimlerinin kapıda olduğuna işaret ediyor. Mevcut para ve maliye politikası ile uluslararası konjonktürde ciddi bir bozulma olmaz ise, gelecek yıl sonuna kadar politika faizinde 20 puana yakın bir indirim ön görebiliriz.” “Çalışanın eline geçen net para aylar ilerledikçe azalıyor” ATSO olarak; gelir vergisi kanununda da düzenleme yapılmasını beklediklerini sözlerine ekleyen Hacısüleyman, konuşmasını şöyle tamamladı: “Asgari ücretli çalışanların alım gücünün korunmasını, eğitim, sağlık ve barınma maliyetlerinin aşağı çekilmesini, işverenin rekabet gücünün zayıflamaması için gelir vergisi kanununda düzenlemeler yapılmasını bekliyoruz. Mevzuatta gelir vergisi dilimleri birbirine çok yakın, ücretler yılın başında henüz nisan mayıs gibi ikinci vergi dilimine yaz aylarında ise üçüncü vergi dilimine giriyor. Yani vergi kesintileri artıyor. İşveren için maliyeti yüksek ama çalışan için de eline geçen net para aylar ilerledikçe azalıyor. O yüzden iş dünyasında vergi dilimlerini yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var.”
26 Kasım 2024 Salı - 19:19 Çocuk parkında dehşet saçtılar: 2 çocuk pompalı tüfekten çıkan saçmalar ile yaralandı Antalya’da husumetli olduğu kişiye bir grubun çocuk parkında silahlı saldırısı sonucu, pompalı tüfekten çıkan saçmalar oyun oynayan 6 ve 12 yaşındaki çocuğa isabet etti. Yaralanan çocuklar hastanede tedavi altına alındı. Olay saat 16.00 sıralarında Muratpaşa ilçesi Yenigün mahallesi 1070 sokak üzerinde bulunan bir çocuk parkında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, yeğenlerini oyun oynamaları için sokak üzerinde bulunan parka getiren Yiğit A. (18) bankta otururken bir süredir ailevi nedenlerden dolayı husumetli olduğu eşinin ailesi tarafından pompalı tüfek ve tabanca ile kurşun yağmuruna tutuldu. İsimleri öğrenilemeyen şahıslar geldikleri araç ile olay yerinden hızla uzaklaşırken, park içerisinde oyun oynayan Ecrin A. (6) ve Berat A. (12) saçmaların hedefi oldu. Oyun oynayan iki kardeş yaralandı Pompalı tüfekten çıkan saçlar ile hafif yaralanan iki kardeş çevredeki vatandaşların olayı 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirmeleri üzerine olay yerine gelen ambulans ile hastaneye kaldırıldı. İhbarla olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ve Olay Yeri İnceleme ekipleri çocuk parkında inceleme yaparken çevredeki güvenlik kameraları incelemeye alındı. Polis ekiplerinin şüpheli ya da şüphelileri yakalamak için çalışmaları sürüyor. “Annesi feryat figan ağlıyordu” Olayın yaşandığı parkın karşısında ikamet eden ve evde otururken silah seslerini duyduğunu belirten Mustafa Şengül isimli vatandaş “İlk başka 2-3 el pompalı tüfekle silah sesi geldi. Ardından parkta oturan karşı taraf 3-4 el silahla ateş etti. Olayda bir tane kız çocuğu vurulmuş, çocuğu direk hastaneye götürdüler. Annesi feryat figan ağlıyordu. Diğer taraf bir tane Peugeot marka araç ile kaçmışlar” dedi.
Ait olduğu topraklara kazandırılan eserler ve hikayeleri ’Kaçış Yok’ sergisiyle Antalya’da
05 Kasım 2024 Salı - 12:48 Ait olduğu topraklara kazandırılan eserler ve hikayeleri ’Kaçış Yok’ sergisiyle Antalya’da Kültür Yolu Festivali’nde ziyaretçiyle buluşan ’Kaçış Yok’ sergisi, Antalya Arkeoloji Müzesi’nde açıldı. Hafta boyunca ücretsiz gezilebilecek müzede; Perge Antik Kenti’nden kaçırılan Tetrarkh heykel başları, yasa dışı yollarla evlerinden koparılan Anadolu’da görev yapan askerlere 25 yıllık hizmetleri sonrası verilen Roma dönemi askeri diplomaları, Osmanlı dönemine ait hançerler, Orta Çağ mücevherleri, pişmiş toprak kapları gibi çok sayıda kültür varlığı ziyaretçiyle buluşuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Kültür Yolu festivali kapsamında; kaçak kazılarla yurt dışına çıkarılan, yasa dışı yollarla evlerinden koparılan, uluslararası iş birliği ile iadesi sağlanan ve kolluk kuvvetlerinin operasyonlarıyla ele geçirilen kültür varlıkları “Kaçış Yok” adlı sergiyle, Antalya Müzesi’nde sergileniyor. 2-10 Kasım tarihleri arasında ücretsiz ziyaret edilebilen müze, çok sayıda yerli ve yabancı vatandaşın uğrak yeri oldu. Eserlerin yanında topraklara kazandırılma öykülerinin de yer aldığı sergi, Antalya Arkeoloji Müzesi’nin görkemli eserleriyle derin bir anlam kazanıyor. “İsimsiz kahramanların elinden kaçış yok” Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı uzmanlarının yurt dışında ve Türkiye genelinde yaptığı incelemeler, takip ve araştırmaları sonucu sağlanan bilgi, belge ve deliller aracılığıyla iadesi sağlanan eserlerin oluşturduğu serginin konusu; kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi için yıllardır her koşulda mücadele veren isimsiz kahramanların Antalya’ya kazandırdıkları şeklinde belirtiliyor. Bakanlık tarafından oluşturulan, “Kaçış Yok sergisini neden izliyorsunuz?” sorusu yöneltilen broşürde; “Antalya, anaforlu Ksanthos Çayı’nın bulunduğu Lykia Uygarlığı’ndan Sarpedon’un, Perslere karşı bağımsızlık için can veren Lykia Beyi Perikle’nin, Millî mücadelede İngiliz ve Fransız gemilerini batıran kahraman Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul Aker’in, efsanelerin, doğal güzelliklerin ve antik uygarlıkların mekânıdır. Sizler asırlık bir çınar gibi dimdik ayakta duran Antalya Müzesinde, üst bölümü kaçırıldıktan 30 yıl sonra evine dönen ’Perge Yorgun Herakles Heykeli’ ve İsviçre gümrüğünde yakalanıp 50 yıl sonra anavatanına geri getirilen ’Perge Herakles Lahdi’nin hikâyesi gibi Antalya’ya geri kazandırılan başka nice eserlerin öykülerini öğrenecek ve yıllardır sürdürülen bu çabanın, b mücadelenin tanığı olacaksınız. Bu vitrinlerde gördükleriniz kültür varlığı kaçakçılığı ile mücadele eden her bir neferin alın terinin eseridir. Sizleri de bu mücadeleye ortak olmaya davet ediyoruz. Bizlere bu gururu yaşatan ve kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi için gece gündüz çalışan isimsiz kahramanlara sonsuz teşekkürler. İsimsiz kahramanların elinden kaçış yok" ifadelerine yer verildi. "Tetrarkh’ın hikayesi, bilim ve uluslararası iş birliğinin zaferini simgeliyor" “Bütünün Parçaları: Tetrarkh Heykel Başları” eseriyle başlayan sergide, toplam 22 eser yer alıyor. Teatrarkh Heykel Başları, “Antalya’daki Perge Antik Kenti, yalnızca zengin bir tarih değil, aynı zamanda karanlık bir talan hikayesiyle de yüzleşti. 1970’li yıllardan itibaren kaçak kazılarla yağmalanan bu kadim kent, Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu Prof. Dr. Jale İnan’ın önderliğinde kararlı bir mücadeleye sahne oldu. Ancak kaçırılan eserlerimizden biri olan Tetrarkh heykel başlarının, yıllar sonra heyecan verici hikayesi, bilim ve uluslararası işbirliğinin zaferini simgeliyor. Tetrarkh, Roma İmparatorluğu’nda dört imparator tarafından yönetilen dönemi temsil eden yöneticilere verilen isimdir. 2020 yılında yayınlanan bir makale, New York’taki Metropolitan Müzesi’nde sergilenen bu heykel başlarının, Perge Tiyatrosu’ndaki başsız imparator heykellerine ait olabileceğini ortaya koydu. Türk ve Alman bilim insanlarının titiz çalışmaları ve arşiv incelemeleri, bu başların Perge’den kaçırıldığını kesinleştirdi. Manhattan Bölge Savcılığı’nın hızlı müdahalesiyle eserlere el konuldu ve başlar yıllar sonra 2023 yılında ait oldukları gövdelerle Antalya’da birleştirildi. Bu birleşme, tarihin talanını geri döndürmek için verilen kararlı mücadelenin bir sembolüdür” şeklinde öykülendirildi. Kolluk kuvvetlerinin operasyonlarıyla ele geçirilen eserler de sergide Kolluk kuvvetlerinin operasyonlarıyla ele geçirilen kültür varlıkları kısmında ise 1959 yılında Antalya’da ele geçirilen Bizans İmparatorlarına ait altın sikkeler, 1960’lı yılların sonunda Korydalla Antik Kenti’nde bulunan "Sion Buluntuları" ve Serik’teki bir kaçak kazıda bulunan Apollon Heykeli, ziyaretçiyle buluşuyor. Kültür varlıklarının hikayesi ise şu şekilde aktarılıyor: “Kültür varlığı kaçakçılığına karşı verilen mücadelede jandarma, emniyet ve gümrük muhafaza birimlerinin özverili çalışmaları sayesinde, pek çok kıymetli eser kaçakçıların ellerinden kurtarılarak müzelerimize kazandırıldı.1959 yılında Antalya’da ele geçirilen Bizans İmparatorlarına ait altın sikkeler ve 1960’lı yılların sonunda Korydalla Antik Kenti’nde bulunan ’Sion Buluntuları’ bu başarıların sadece birkaç örneği. Bu eserlerin bir kısmı burada sergilenirken, bir kısmı ne yazık ki yurt dışına kaçırılmış ve Washington D.C.’deki Dumbarton Oaks Müzesi’nde sergilenmektedir. Ancak, onları geri getirmek için çabalarımız sürüyor. Serik’teki bir kaçak kazıda bulunan Apollon Heykeli de büyüleyici detaylarıyla izleyicilerini geçmişle buluşturuyor. Hep birlikte, kültürel mirasımızı koruma mücadelesinde devletimizin tüm organlarıyla omuz omuza çalışıyoruz.” “Merhaba güzel evim” Kaçış Yok adlı etkinlikte sergilenen Rahip Büstü’nün öyküsü ise hafızalara kazınacak şekilde hazırlanmış. Eserin yanında yer alan öyküde şu ifadelere yer veriliyor: “Ben, 1800 yıllık bir rahibim. Bronzdan döküldüm, zor zamanlar yaşadım, hatta yakılma ve eritilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldım. Ancak en büyük acım, yasa dışı yollarla yurdumdan koparılmak oldu. Başımda gördüğünüz büstler, atalarımın izlerini taşır. Saçlarım ve sakallarım, dönemin asker modasına uygun olarak özenle şekillendirildi, böylelikle kendi çağım hakkında size bilgi taşıyabildim. Yüzyıllar boyunca memleketimde kalmayı umarken, hain eller beni ait olduğum topraklardan kopardı. Ama iyiler kötüleri yendi ve sonunda evime kavuştum. Merhaba güzel evim.” “Geriye kalan sikkelerin de ülkemize iade edilmesi için çalışmalar sürüyor” “Antalya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen, 1999 ve 2022 yıllarında ait olduğu topraklara geri dönen Elmalı Sikkeleri ise şöyle aktarılıyor: “Elmalı Sikkeleri, Antik dönemde Attik-Delos Deniz Birliği için basılan değerli parçalardır. 1984 yılında Antalya Elmalı’da gerçekleştirilen kaçak kazılar sonucu 1900 adet sikkeden büyük bir kısmı yurt dışına kaçırıldı. Ancak, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın titiz çalışmaları sonucunda 1999 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nden 1674 sikkenin iadesi sağlandı. Massachusetts Mahkemesi, bu sikkelerin koşulsuz olarak Türkiye’ye ait olduğuna karar verdi. 2021 yılına gelindiğinde ise Sotheby’s Müzayede Evi’nde, Elmalı Sikkeleri grubuna ait olduğu düşünülen bazı sikkeler tespit edildi. 2022 yılında yapılan olumlu görüşmeler sonucunda 17 adet sikke ülkemize getirildi ve Antalya Müzesi’nde sergilenmeye başladı. Bu dosya, Türkiye’nin hiçbir kültür varlığından vazgeçmediğinin simgelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Geriye kalan sikkeler de tespit edilerek ülkemize iade edilmesi için çalışmalar sürüyor. Kaçış yok.” Askeri diplomalar da öz yurduna döndü Evlerinden koparılan eserler ait oldukları yere döndü levhalı kısımda ise yasadışı yollarla ülkeden kopartılan eserlerin öyküsünde ise şu ifadelere yer verildi: “Bu vitrin, farklı dönem ve kültürlere ait eserleri bir araya getiriyor. Osmanlı dönemine ait hançerlerden Bizans sikkelerine, Orta Çağ mücevherlerinden pişmiş toprak kaplara kadar her biri, yasadışı yollarla evlerinden koparıldı. Kültür varlığı kaçakçılığı, dünya mirasına karşı işlenmiş ciddi bir suçtur. Bu eserlerin iadesiyle geçmişte yapılan yanlışları düzeltme yolunda önemli adımlar atıyoruz. Kültürel mirasın korunması için uluslararası iş birlikleri sayesinde bu nadide parçalar ait oldukları topraklara geri dönüyor. Bu eserlerin yurt dışına hiç çıkmaması, kaçak kazıya maruz kalmaması ise ilk hedefimiz ve çalışmalarımızı bu anlayışla çok yoğun sürdürüyoruz. Çünkü tek amaç var: Korumak ve bundan kaçış yok.” Eserler, festival sonrası da Antalya’da Eserler, festival bittikten sonra da Antalya Arkeoloji Müzesi’nde sanatseverlerle buluşmaya devam edecek. Festival kapsamında 7 ilde ziyaretçiyle buluşan Kaçış Yok sergisinin Antalya ayağında görkemli eserler bulunuyor. Sergilenen eserler arasında; Boubon’un Kayıp Eserleri, Yorgun Herakles Heykeli, Herakles Lahti, Sütunlu Lahit parçaları gibi varlıklar da yerini aldı. "Eserleri burada görünce gurur duydum" Kaçış Yok sergisini ziyaret eden Ümmühan Akın, "Türk olarak, Türkiye’de yaşayan bir insan olarak, bize ait olan eserlerin yurdumuza dönmesini istiyoruz. Bütün eserlerimizi burada görmekten çok mutlu oldum ve gurur duydum. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na çok teşekkür ederiz" diye konuştu.
İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’nda sanat dolu bir sezon daha
05 Kasım 2024 Salı - 11:33 İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’nda sanat dolu bir sezon daha Antalya Büyükşehir Belediyesi İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’nda yetenek sınavını başarıyla geçen bin 841 öğrencinin 2024-2025 eğitim-öğretim sezonu başladı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olan İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’nda, 2024-2025 eğitim-öğretim sezonu başladı. Sanata gönül vermiş öğrencilerin yetenek sınavları sonucunda kabul edildiği konservatuvarda 2024-2025 sezonunda bin 841 öğrenci eğitim alıyor. Geleceğin sanatçılarını profesyonel bir eğitimle yetiştirmek amacı güden İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’nda, 58 profesyonel eğitmen, öğrencilerin gelişimi için uğraşıyor. Her yaştan sanatseverin bir araya geldiği konservatuvarda, Türk sanat müziği, Türk halk müziği, tiyatro, halk oyunları, şan bölümü ve enstrüman eğitimi gibi çeşitli alanlarda akademik düzeyde eğitimler alan öğrenciler, konservatuvarın zengin eğitim imkanlarından yararlanma fırsatı buluyor. Antalya sanatla buluşmaya devam edecek İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı Müdürü Okan Atila, öğrenci sayısında geçen yıla oranla yüzde 43’lük bir artış olduğunu belirterek, “Gençlik orkestrası, gitar orkestrası, bağlama orkestrası gibi yeni oluşumlarımız var. Konservatuvar olarak öğrencilerimizin iyi birer sanatçı olmasını ve gerçek sanatı halkımızla buluşturmayı amaçlıyoruz. Bu yıl, icra heyetleri, korolar, halk oyunları ekipleri ve tiyatro ekipleriyle birlikte 30’u aşkın etkinlik planlamaktayız. Antalya’yı sanatla buluşturmaya devam ediyoruz” diye konuştu. "Yurt dışından burs aldım" Piyano öğrencisi 13 yaşındaki Azra Erkış ise İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’nda 3 yıldır piyano öğrencisi olduğunu kaydederek şunları söyledi: "Burası bana çok şey kattı, büyük aşamalar kaydettim. Bu süreçte Londra merkezli bir sınava girip kazandım. Bu sayede de yurt dışında burslu okuma şansı elde ettim." Gençlik Korosu öğrencisi Elifnaz Sezer, ilkokuldan beri İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’nda eğitim aldığını, piyano, opera dersleri ve çocuk korosunun ardından şimdi de Gençlik Korosu’nda olduğunu söyledi. Sezer, "Aldığım tüm eğitimlerden çok memnunum. Daha uzun yıllar burada olmayı istiyorum" dedi. Piyano öğrencisi Dilek Osmanlı da duygularını şu sözlerle dile getirdi: "Burada aldığım piyano dersleri sayesinde yurt dışında birçok yarışmaya katıldım ve ödüller aldım. Piyanoyla olan bağım güçlendi. Piyano öğretmenliği yapmayı çok isterim. Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nde çalmayı hayal ediyorum ve bunun için de hazırlıklarıma devam ediyorum." Altı el piyano çalıyorlar İsmail Aras Sağlam, Mehmet Deniz Sağlam ve Şerife Roza Sağlam kardeşler ise 3 yıldır İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı Piyano eğitmeni Rufina Bahadır’dan eğitim aldıklarını belirterek, "Piyano, okul derslerimizdeki başarımıza da olumlu katkı sağlıyor. Günlük ve düzenli çalışma yapıyoruz. Piyano, el-göz koordinasyonunun yanı sıra sayısal zekamızı da geliştiriyor. Derslerimize daha kolay odaklanabiliyoruz. Hayatımıza daha disiplinli ve düzenli devam ediyoruz. 3 kardeş olarak küçük yaşta başladığımız piyano eğitimini İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’nda bölüm öğrencisi olarak devam ediyoruz. Hem bireysel olarak piyano çalıyoruz. Hem de 3 kardeş birlikte, 6 el çalıyoruz" ifadelerini kullandı.
ANTGİAD üyeleri,  Atatürk’ün 86. ölüm yıl dönümünde Anıtkabir’de
05 Kasım 2024 Salı - 11:07 ANTGİAD üyeleri, Atatürk’ün 86. ölüm yıl dönümünde Anıtkabir’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sonsuzluğa uğurlanışının 86. yılında, Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Yavaş ve dernek üyeleri ile birlikte Anıtkabir’e bir ziyaret gerçekleştirdi. Cumhuriyet değerlerine ve Atatürk’ün ideallerine olan bağlılıklarını ifade etmek amacıyla düzenlenen ziyarette, ANTGİAD heyeti Ata’nın manevi huzurunda saygı duruşunda bulunarak şükranlarını sundu. Ziyaret kapsamında, ANTGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Yavaş, Anıtkabir Şeref Defteri’ne yazdığı mesajda Atatürk’ün gençliğe duyduğu güveni ve Cumhuriyet’in geleceğini genç kuşaklara emanet edişini vurguladı. Yavaş, ANTGİAD olarak Atatürk’ün “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir” sözüne olan inançlarını yineledi. Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık yolunda ilerlemenin, bilimin ve aklın rehberliğinde güçlü ve modern bir Türkiye sorumluluğunu omuzladıklarını belirten Ercan Yavaş, genç iş insanları olarak Türkiye’yi aydınlık yarınlara taşıma kararlılığı içinde olduklarını ifade etti. Ercan Yavaş, Anıtkabir Şeref Defteri’ne yazdığı mesajda şu ifadelere yer verdi: “Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetimizin kurucusu ve yol göstericisi olarak huzurunda bulunmanın gururunu yaşıyoruz. Senin en büyük umudun olan gençlik, her zaman olduğu gibi bugün de ülkemizin geleceğini aydınlatan en güçlü ışık olarak yoluna devam ediyor. ANTGİAD olarak bizler, senin ‘Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir’ diyerek bize verdiğin değeri her zaman kalbimizde taşıyoruz. Medeniyeti en yüksek değer olarak benimseyen vizyonunla, bilimin, aklın ve ilerlemenin izinden gitmeyi görev biliyoruz. Gelecek nesillere modern, güçlü ve çağdaş bir Türkiye bırakmak için genç iş insanları olarak sorumluluklarımızın farkındayız. Senin bize miras bıraktığın Cumhuriyet ve medeniyet ideallerini, her alanda daha ileriye taşımak adına var gücümüzle çalışıyoruz. Medeniyet yolculuğunda, ilke ve devrimlerinle geleceğe ışık tutan rehberimiz olmaya sonsuza kadar devam edeceksin. Bu inançla, sana ve eşsiz mirasına olan bağlılığımızı bir kez daha dile getiriyor, aziz hatıranın önünde saygıyla eğiliyoruz. Ruhun şad olsun.”