KÜLTÜR SANAT - 05 Kasım 2024 Salı 12:48

Ait olduğu topraklara kazandırılan eserler ve hikayeleri ’Kaçış Yok’ sergisiyle Antalya’da

A
A
A
Ait olduğu topraklara kazandırılan eserler ve hikayeleri ’Kaçış Yok’ sergisiyle Antalya’da

Kültür Yolu Festivali’nde ziyaretçiyle buluşan ’Kaçış Yok’ sergisi, Antalya Arkeoloji Müzesi’nde açıldı. Hafta boyunca ücretsiz gezilebilecek müzede; Perge Antik Kenti’nden kaçırılan Tetrarkh heykel başları, yasa dışı yollarla evlerinden koparılan Anadolu’da görev yapan askerlere 25 yıllık hizmetleri sonrası verilen Roma dönemi askeri diplomaları, Osmanlı dönemine ait hançerler, Orta Çağ mücevherleri, pişmiş toprak kapları gibi çok sayıda kültür varlığı ziyaretçiyle buluşuyor.


Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Kültür Yolu festivali kapsamında; kaçak kazılarla yurt dışına çıkarılan, yasa dışı yollarla evlerinden koparılan, uluslararası iş birliği ile iadesi sağlanan ve kolluk kuvvetlerinin operasyonlarıyla ele geçirilen kültür varlıkları “Kaçış Yok” adlı sergiyle, Antalya Müzesi’nde sergileniyor. 2-10 Kasım tarihleri arasında ücretsiz ziyaret edilebilen müze, çok sayıda yerli ve yabancı vatandaşın uğrak yeri oldu. Eserlerin yanında topraklara kazandırılma öykülerinin de yer aldığı sergi, Antalya Arkeoloji Müzesi’nin görkemli eserleriyle derin bir anlam kazanıyor.



“İsimsiz kahramanların elinden kaçış yok”


Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı uzmanlarının yurt dışında ve Türkiye genelinde yaptığı incelemeler, takip ve araştırmaları sonucu sağlanan bilgi, belge ve deliller aracılığıyla iadesi sağlanan eserlerin oluşturduğu serginin konusu; kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi için yıllardır her koşulda mücadele veren isimsiz kahramanların Antalya’ya kazandırdıkları şeklinde belirtiliyor. Bakanlık tarafından oluşturulan, “Kaçış Yok sergisini neden izliyorsunuz?” sorusu yöneltilen broşürde; “Antalya, anaforlu Ksanthos Çayı’nın bulunduğu Lykia Uygarlığı’ndan Sarpedon’un, Perslere karşı bağımsızlık için can veren Lykia Beyi Perikle’nin, Millî mücadelede İngiliz ve Fransız gemilerini batıran kahraman Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul Aker’in, efsanelerin, doğal güzelliklerin ve antik uygarlıkların mekânıdır. Sizler asırlık bir çınar gibi dimdik ayakta duran Antalya Müzesinde, üst bölümü kaçırıldıktan 30 yıl sonra evine dönen ’Perge Yorgun Herakles Heykeli’ ve İsviçre gümrüğünde yakalanıp 50 yıl sonra anavatanına geri getirilen ’Perge Herakles Lahdi’nin hikâyesi gibi Antalya’ya geri kazandırılan başka nice eserlerin öykülerini öğrenecek ve yıllardır sürdürülen bu çabanın, b mücadelenin tanığı olacaksınız. Bu vitrinlerde gördükleriniz kültür varlığı kaçakçılığı ile mücadele eden her bir neferin alın terinin eseridir. Sizleri de bu mücadeleye ortak olmaya davet ediyoruz. Bizlere bu gururu yaşatan ve kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi için gece gündüz çalışan isimsiz kahramanlara sonsuz teşekkürler. İsimsiz kahramanların elinden kaçış yok" ifadelerine yer verildi.



"Tetrarkh’ın hikayesi, bilim ve uluslararası iş birliğinin zaferini simgeliyor"


“Bütünün Parçaları: Tetrarkh Heykel Başları” eseriyle başlayan sergide, toplam 22 eser yer alıyor. Teatrarkh Heykel Başları, “Antalya’daki Perge Antik Kenti, yalnızca zengin bir tarih değil, aynı zamanda karanlık bir talan hikayesiyle de yüzleşti. 1970’li yıllardan itibaren kaçak kazılarla yağmalanan bu kadim kent, Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu Prof. Dr. Jale İnan’ın önderliğinde kararlı bir mücadeleye sahne oldu. Ancak kaçırılan eserlerimizden biri olan Tetrarkh heykel başlarının, yıllar sonra heyecan verici hikayesi, bilim ve uluslararası işbirliğinin zaferini simgeliyor. Tetrarkh, Roma İmparatorluğu’nda dört imparator tarafından yönetilen dönemi temsil eden yöneticilere verilen isimdir. 2020 yılında yayınlanan bir makale, New York’taki Metropolitan Müzesi’nde sergilenen bu heykel başlarının, Perge Tiyatrosu’ndaki başsız imparator heykellerine ait olabileceğini ortaya koydu. Türk ve Alman bilim insanlarının titiz çalışmaları ve arşiv incelemeleri, bu başların Perge’den kaçırıldığını kesinleştirdi. Manhattan Bölge Savcılığı’nın hızlı müdahalesiyle eserlere el konuldu ve başlar yıllar sonra 2023 yılında ait oldukları gövdelerle Antalya’da birleştirildi. Bu birleşme, tarihin talanını geri döndürmek için verilen kararlı mücadelenin bir sembolüdür” şeklinde öykülendirildi.



Kolluk kuvvetlerinin operasyonlarıyla ele geçirilen eserler de sergide


Kolluk kuvvetlerinin operasyonlarıyla ele geçirilen kültür varlıkları kısmında ise 1959 yılında Antalya’da ele geçirilen Bizans İmparatorlarına ait altın sikkeler, 1960’lı yılların sonunda Korydalla Antik Kenti’nde bulunan "Sion Buluntuları" ve Serik’teki bir kaçak kazıda bulunan Apollon Heykeli, ziyaretçiyle buluşuyor. Kültür varlıklarının hikayesi ise şu şekilde aktarılıyor:


“Kültür varlığı kaçakçılığına karşı verilen mücadelede jandarma, emniyet ve gümrük muhafaza birimlerinin özverili çalışmaları sayesinde, pek çok kıymetli eser kaçakçıların ellerinden kurtarılarak müzelerimize kazandırıldı.1959 yılında Antalya’da ele geçirilen Bizans İmparatorlarına ait altın sikkeler ve 1960’lı yılların sonunda Korydalla Antik Kenti’nde bulunan ’Sion Buluntuları’ bu başarıların sadece birkaç örneği. Bu eserlerin bir kısmı burada sergilenirken, bir kısmı ne yazık ki yurt dışına kaçırılmış ve Washington D.C.’deki Dumbarton Oaks Müzesi’nde sergilenmektedir. Ancak, onları geri getirmek için çabalarımız sürüyor. Serik’teki bir kaçak kazıda bulunan Apollon Heykeli de büyüleyici detaylarıyla izleyicilerini geçmişle buluşturuyor. Hep birlikte, kültürel mirasımızı koruma mücadelesinde devletimizin tüm organlarıyla omuz omuza çalışıyoruz.”



“Merhaba güzel evim”


Kaçış Yok adlı etkinlikte sergilenen Rahip Büstü’nün öyküsü ise hafızalara kazınacak şekilde hazırlanmış. Eserin yanında yer alan öyküde şu ifadelere yer veriliyor:


“Ben, 1800 yıllık bir rahibim. Bronzdan döküldüm, zor zamanlar yaşadım, hatta yakılma ve eritilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldım. Ancak en büyük acım, yasa dışı yollarla yurdumdan koparılmak oldu. Başımda gördüğünüz büstler, atalarımın izlerini taşır. Saçlarım ve sakallarım, dönemin asker modasına uygun olarak özenle şekillendirildi, böylelikle kendi çağım hakkında size bilgi taşıyabildim. Yüzyıllar boyunca memleketimde kalmayı umarken, hain eller beni ait olduğum topraklardan kopardı. Ama iyiler kötüleri yendi ve sonunda evime kavuştum. Merhaba güzel evim.”



“Geriye kalan sikkelerin de ülkemize iade edilmesi için çalışmalar sürüyor”


“Antalya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen, 1999 ve 2022 yıllarında ait olduğu topraklara geri dönen Elmalı Sikkeleri ise şöyle aktarılıyor:


“Elmalı Sikkeleri, Antik dönemde Attik-Delos Deniz Birliği için basılan değerli parçalardır. 1984 yılında Antalya Elmalı’da gerçekleştirilen kaçak kazılar sonucu 1900 adet sikkeden büyük bir kısmı yurt dışına kaçırıldı. Ancak, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın titiz çalışmaları sonucunda 1999 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nden 1674 sikkenin iadesi sağlandı. Massachusetts Mahkemesi, bu sikkelerin koşulsuz olarak Türkiye’ye ait olduğuna karar verdi. 2021 yılına gelindiğinde ise Sotheby’s Müzayede Evi’nde, Elmalı Sikkeleri grubuna ait olduğu düşünülen bazı sikkeler tespit edildi. 2022 yılında yapılan olumlu görüşmeler sonucunda 17 adet sikke ülkemize getirildi ve Antalya Müzesi’nde sergilenmeye başladı. Bu dosya, Türkiye’nin hiçbir kültür varlığından vazgeçmediğinin simgelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Geriye kalan sikkeler de tespit edilerek ülkemize iade edilmesi için çalışmalar sürüyor. Kaçış yok.”



Askeri diplomalar da öz yurduna döndü


Evlerinden koparılan eserler ait oldukları yere döndü levhalı kısımda ise yasadışı yollarla ülkeden kopartılan eserlerin öyküsünde ise şu ifadelere yer verildi:


“Bu vitrin, farklı dönem ve kültürlere ait eserleri bir araya getiriyor. Osmanlı dönemine ait hançerlerden Bizans sikkelerine, Orta Çağ mücevherlerinden pişmiş toprak kaplara kadar her biri, yasadışı yollarla evlerinden koparıldı. Kültür varlığı kaçakçılığı, dünya mirasına karşı işlenmiş ciddi bir suçtur. Bu eserlerin iadesiyle geçmişte yapılan yanlışları düzeltme yolunda önemli adımlar atıyoruz. Kültürel mirasın korunması için uluslararası iş birlikleri sayesinde bu nadide parçalar ait oldukları topraklara geri dönüyor. Bu eserlerin yurt dışına hiç çıkmaması, kaçak kazıya maruz kalmaması ise ilk hedefimiz ve çalışmalarımızı bu anlayışla çok yoğun sürdürüyoruz. Çünkü tek amaç var: Korumak ve bundan kaçış yok.”



Eserler, festival sonrası da Antalya’da


Eserler, festival bittikten sonra da Antalya Arkeoloji Müzesi’nde sanatseverlerle buluşmaya devam edecek. Festival kapsamında 7 ilde ziyaretçiyle buluşan Kaçış Yok sergisinin Antalya ayağında görkemli eserler bulunuyor. Sergilenen eserler arasında; Boubon’un Kayıp Eserleri, Yorgun Herakles Heykeli, Herakles Lahti, Sütunlu Lahit parçaları gibi varlıklar da yerini aldı.



"Eserleri burada görünce gurur duydum"


Kaçış Yok sergisini ziyaret eden Ümmühan Akın, "Türk olarak, Türkiye’de yaşayan bir insan olarak, bize ait olan eserlerin yurdumuza dönmesini istiyoruz. Bütün eserlerimizi burada görmekten çok mutlu oldum ve gurur duydum. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na çok teşekkür ederiz" diye konuştu.



Ait olduğu topraklara kazandırılan eserler ve hikayeleri ’Kaçış Yok’ sergisiyle Antalya’da

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep ENHANCER Projesi İş Dünyasını Gaziantep’te buluşturdu Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD) tarafından, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonuyla yürütülen “Sürdürülebilir Sosyo-Ekonomik Entegrasyon için Girişimcilik Kapasitelerinin İyileştirilmesi (ENHANCER) Projesi” yeni çalışması, ‘İş Dünyası Buluşması’ ile Gaziantep’te buluştu. Karma sektör yapısı ile gerçekleştirilen etkinlikte; gıda ve tarım, kağıt, kimya, ambalaj ve paketleme, plastik, ilaç, perakende, tekstil ve makine sektörlerinde faaliyet gösteren 30’u uluslararası toplam 40 alıcı firma, Gaziantep Sanayi Odası ve Gaziantep Ticaret Odası desteğiyle ve İpekyolu Kalkınma Ajansı işbirliği ile ENHANCER ‘İş Dünyası Buluşması’nda bir araya geldi. Etkinliğin açılış töreninde konuşan ICMPD Türkiye Temsilciliği Başkanı Tamer Kılıç, “ENHACER projesi Türkiye’de bir yandan modern girişimcilik çalışmalarını desteklenmek üzere kurgulanmış bir proje iken diğer taraftan da esas olarak iş dünyasına katkıda bulunmaya çalışan bir proje. Bugüne kadar yararlanıcılarımıza 14 milyon avro civarında hibe takdim ettik. 150’den fazla yararlanıcımız, gerek özel sektör gerek kooperatif gerekse yereldeki paydaşlarımız olmak üzere bu hibelerle, yeni istihdam oluşturdular ve iş dünyasına katkıda bulundular. Bunun yanı sıra 3 bin 500 civarında bireysel olarak da girişimcilik eğitimlerinde bulunduk. Tüm bu çalışmalarımız önümüzdeki dönemde yeni bir proje ile devam edecek. Yeni başlayacağımız projede Gaziantep yine ana yararlanıcı illerimizden bir olacak. Yeni projemizin bütçesi ise 70 milyar avro. Orada da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı liderliğinde yaklaşık 50-55 milyar avro civarında hibe dağıtımında bulunacağız. ICMPD olarak, hem Türkiye’deki alıcılarla üreticileri bir araya getirmek hem de Türkiye’deki üreticilerle global alıcıları bir araya getirmek gibi bir amacımız vardı. Bugün memnuniyetle görüyoruz ki bu amacı yerine getirmiş durumdayız” dedi. “Bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltarak, topyekun kalkınmış bir Türkiye inşa etmeyi hedefliyoruz” Etkinlikte söz alan T.C Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdür Ahmet Şimşek, “Bizler bakanlık işbirliğini önemseyen, yerel kalkınma hamlesi mottosuyla bir yandan tüm bölgelerimizin rekabet güçlerini geliştirerek ulusal ekonomiye katkılarını arttırmak istiyoruz, bir yandan da bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltarak, topyekûn kalkınmış bir Türkiye inşa etmeyi hedefliyoruz. Bu hedeflere ulaşmak için bölgesel potansiyellerin tespit edilmesi ve bunları harekete geçirecek doğru müdahalelerin yapılması gerekiyor. Bizde bu doğrultuda geliştirdiğimiz stratejiler ve yürüttüğümüz projelerle yoğun bir çaba içeresindeyiz. Mümkün olduğunca tecrübelerimizi bölgelere aktarmaya çalışıyoruz. Yerelde bu projelerin sahibi kalkınma ajanslarımızdır. Sadece Gaziantep’te bugüne kadar 648 projeye 2024 fiyatlarıyla 1.9 milyar TL tutarında destek sağladık. Yatırımcıların eş finansmanıyla birlikte 2.9 milyar TL’lik yatırım hacmi oluşturduk. İşte tüm bu çalışmalar sayesinde ajanslar, kısa sürede pek çok konuda yerel kalkınmanın öncüsü oldular. Bu organizasyon vesilesi ile yakın zamanda bakanlı olarak ilan edeceğimiz ve Cumhurbaşkanımız tarafında da müjdesi verilen ‘yerel kalkınma hamlesi teşvik programı’ hakkında sizleri de bilgilendirmek isterim. Bu proje ile şehirlerimizin potansiyelini değerlendirmeyi, atıl kaynakları harekete geçirmeyi, yerel ihtiyaçları karşılamayı, ithal girdileri ve cari açığın azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bu çerçevede bakanlık ve kalkınma ajansları olarak yürüttüğümüz analiz ve saha çalışmaları neticesinde, bölgesel olarak potansiyel arz eden ve kalkınma etkisi yüksek yatırım konularına yerli ve yabancı yatırımcı ayırt etmeksizin güçlü ve cazip teşvik imkanları sunmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. İpekyolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Ahmet Paksu ise yaptığı konuşmada Gaziantep’in bölge için önemine değindi. Paksu, “İpekyolu’nun kadim ticaret şehri Gaziantep, Birleşik Krallık ’tan Hindistan’a, Fransa’dan Bahreyn’e, Almanya’dan Kuveyt’e farklı ülkelerden 30 kuruluşu ve alanında lider 10 ulusal firmamızdan oluşan toplam 40 alıcı grubu, bölgemizde tedarikçi olabilecek firmalarla buluşturacak” diye konuştu. Organizasyonun açılış törenine; T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdür Ahmet Şimşek, İpekyolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Ahmet Paksu, ICMPD Türkiye Temsilciliği Başkanı Tamer Kılıç, Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adnan Ünverdi, Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Tuncay Yıldırım ve Gaziantep Vali Yardımcısı Murat Akyüz ile ilham konuşması yapmak üzere, İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin katılım sağladı.
Kayseri Yanan fabrikanın hasarı karşılandı Kayseri’de geçtiğimiz aylarda yanan fabrikanın hasarı Neova Katılım Sigorta A.Ş. ve Kayseri Acentesi Özenç Sigorta tarafından karşılandı. Organize Sanayi Bölgesi’nde 17 Ekim tarihinde Mitsan Makina İnşaat Tic. San. A.Ş. fabrikasında meydana gelen yangında büyük çapta hasar meydana gelmişti. Sigorta şirketi, 45 günlük süre içerisinde fabrika sahiplerine 3 milyon 777 bin Euro hasar ödemesi gerçekleştirdi. Düzenlenen törende konuşan Fabrika Ortağı Mustafa Çetinbulut; sigorta yetkililerine teşekkürlerini ileterek en kısa sürede fabrikayı ayağa kaldırmak istediklerini ifade etti. Çetinbulut; "Yangından 6 saat sonra ilk defa sigortanın görevlendirdiği ekspertizimiz aradı. Aslında yüreğimize ilk suyu onlar serpti, çünkü yangına hala devam ediyordu. Devamında çok hızlı bir şekilde hasar tespiti yapıldı. 45 gün gibi kısa bir sürede sağ olsunlar hasarımızı ödüyorlar. Önlemlerimizi almıştık ama bir noktada önüne geçilemiyor. Tehlikeli bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. Geri dönüşüme katkıda bulunuyoruz. Tesisimiz ayda 1200 tonun üzerinde atık üretme kabiliyetinde bir tesis. O yüzden bu yatırımımızı Allah nasip ederse devam ettirme düşüncemiz var. Enkaz kaldırma çalışmalarımız devam ediyor" dedi. Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Habip Çetinkaya, oluşan hasarı kısa sürede karşıladıklarını söyleyerek; "17 Eylül’de yapmış olduğumuz poliçede bir hasar meydana geldi. Firma sahiplerine geçmiş olsun diliyorum, sevindirici tarafı çok şükür bir can kaybı yok. Hasar olmazsa sigorta olmaz, sigortacı ad hasar olduğunda kendini ortaya koyabilir. Yangından hemen sonra firma sahipleriyle çalışmalara başladık. 45 gün gibi kısa süre zarfında da hasarın hepsini bugün itibariyle ödedik. Allah bir daha göstermesin. Şehir için de önemli böyle bir tesisin boş durmaması. Yeniden ayağa kalkması için sorumluluk duygumuz vardı. Hasarı ne kadar hızlı ödersek şirket de hızlı bir şekilde toparlanıp ülke ekonomisine katkı verecekti. Allah bir daha yaşatmasın" ifadelerini kullandı. Sigorta şirketinin Hasardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Salih Çelen ise; 140 trilyon TL’lik bir ödeme gerçekleştirdiklerini kaydetti.