ASAYİŞ - 26 Kasım 2024 Salı 10:34

Yenidoğan çetesi davasının görülmesine 7’nci gününde devam ediliyor

A
A
A
Yenidoğan çetesi davasının görülmesine 7’nci gününde devam ediliyor

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 7’nci gününde devam ediyor. Duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu.

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 7’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Bugün görülecek olan celsede tutuksuz sanıkların savunma yapacağı öğrenildi.

İddianameden

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.

Halime bebeğin ölümünde sorumlu olduğu iddia edilen hemşire: "En iyi yoğun bakım bizdeydi

Duruşmada, Çorlu Reyap Hastanesi’nde yoğun bakım hemşiresi olarak görev yapan ve Halime bebeğin ölümünde sorumlu olduğu iddia edilen tutuksuz sanık E.K. savunma yaptı. E.K., "Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Çorlu Reyap Hastanesi'nde yeni doğan hemşiresi olarak işe başladım. Fırat Sarı'yı iki yıldır tanıyorum. Kendisi bizim sorumlu doktorumuzdu. Yoğun bakım işletmesi nedir hiç duymadım, burada ilk kez duyuyorum. Burada bulunan hiç kimseyi tanımıyorum, bir örgüte üye olmam imkansızdır. Halime bebek anne karnında oksijensiz kalmıştı. Tekirdağ Devlet Hastanesi'nden 112 aracılığıyla geldi hastaneye. 55 gün yoğun bakımda kaldı ve elimizden geleni yaptık ama hayatını kaybetti. Tape kayıtlarında bir kez Fırat Sarı'yla konuşmamız var o konuşmada bebekle ilgili bilgi veriyordum. Bebek o gün hayatını kaybetmedi, yoğun bakımdaydı. Doktor olmadığı için bebeğe hemşireler yardım etti. Saat 16.19 gibi bebek eks oldu. Doktor bey gelmedi, biz son ana kadar mücadele verdik. Eks işlemlerini hazırladık, o sırada da denetim ekibi geldi. Denetim ekibi bebeğe detaylı bakmadı, yakından baksalardı açılan damar yolu ve işlemleri görebilirlerdi. Denetim ekiplerini yanıltan şey, bebeğin ölüm saatlerinin değiştirilmiş olmasıdır. Bunun dışında biz bebeğe son ana kadar müdahale ettik. Çorlu Reyap Hastanesi'nin sorumlusu Hasan Yüksel'di" ifadelerini kullandı.

Mahkeme başkanı sanığa, Fırat Sarı'yla arasında geçen Halime bebeğin ölümüne ilişkin konuşmayı sordu. Sanık, "Fırat Sarı'ya bebeğin sürecini olduğu gibi bilgi akışı ile aktarmıştım. Biz hemşireler epikriz yazmayız. Epikrizleri doktorlar yazar" diye yanıtladı.

Savunmasına devam eden E.K., "Fırat Sarı ile aramızda ticari çıkar bulunmuyordu. Kendisinden bu doğrultuda para almadım. Zaman zaman bize yemek ısmarlardı. Sadece bana değil, diğer hemşirelere de maaşlar düşük olduğu için sorumlu hemşiremize paralar vermiş, sorumlu hemşire de bize dağıtmıştı” dedi.

Mahkeme başkanı, Fırat Sarı ile arasında geçen hesap hareketlerini sordu. Sanık, "Yoğun bakımdaki bebeklere kendi cebimizden bir şeyler almıştık. Kendisi bize onun ödemesini yaptı" diye yanıtladı.

Hakimin bebek sevkleri ile ilgili bilgin var mı? sorusuna hemşire E.K., “Trakya ve Çorlu bölgesinde çok fazla yoğun bakım yok. En iyi yoğun bakım bizdeydi. Bu nedenle diğer hastanelerden bize bebek gelirdi. Doğum oranımız çok yüksek. Yoğum bakımı gerçekten güvenilir olduğu için hamileler bizde doğum yapmak istiyordu. Günde 8 kez doğuma gittiğimizi biliyorum” dedi.

"Denetime geldiklerinde Halime bebek vefat etmişti"

Bebeklerin ölümü sonrası işlemlerden bahseden E.K., "Bebekler öldüğünde bağlı tüm aletler çıkarılır, bebek sıcakken ailesi aranır, bebek kefenlenmeden önce aile görür, bebeği son kez gördükten sonra biz de son görevimiz olarak bebeği yıkar ve kefenler, aileye teslim ederiz. Halime bebeğe de aynısını uyguladık. Denetime geldiklerinde Halime bebek vefat etmişti biz de bağlı olduğu makineleri çıkarmıştık, bekliyordu. Denetime gelen görevliler kuvözde yatarken gördüler" dedi.

Cumhuriyet savcısından sanığa çelişkili savunma sorusu
Savunmasına devam eden sanık E.K., "Fırat Sarı her gün hastaneye gelirdi. Bizi rahat bırakmaz, sürekli başımızda dururdu. Halime bebekle Fırat Sarı, her gün ilgilendi ailesiyle de yakından ilgilendi. Halime bebeğin ailesi yabancı uyrukluydu. Kendileriyle tercüman eşliğinde iletişim kurarlardı" dedi.

Cumhuriyet savcısı sanığa, "Her gün doktor olması gerekiyor ama olmuyordu diyorsun aynı zamanda Fırat Sarı'nın her gün hastanede olduğunu söylüyorsun, bu çelişkiyi açıklar mısın?" diye sordu. Sanık, "Fırat Sarı belli saatlerde gelirdi, benim kastım sabit olarak her gün hastaneye gelen bir doktor olmasını istememdi" şeklinde yanıtladı.

Gamze Şenyiğit - Melike İnal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir OEDAŞ muhtarlara yatırımlarını ve projelerini anlattı Elektrik dağıtım şirketi OEDAŞ, hizmet verdiği 5 ilde düzenlediği muhtar buluşmalarının sonuncusunu Eskişehir’de gerçekleştirdi. Merkez mahalle muhtarlarının katılımıyla yapılan toplantıda konuşan OEDAŞ Eskişehir İl Müdürü İbrahim Tozan, muhtarların sahadaki ihtiyaçların tespitinde ve çözüme kavuşturulmasında önemli rol üstlendiğini söyledi. Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak’ta elektrik dağıtım hizmeti sağlayan Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ), illerin merkez mahalle muhtarlarıyla bir araya geldiği toplantıların sonuncusunu Eskişehir’de düzenledi. OEDAŞ Eskişehir İl Müdürü İbrahim Tozan ile şirket yöneticileri ve mühendislerin katıldığı buluşmada Türkiye Muhtarlar Derneği Eskişehir Şube Başkanı Mustafa Gazi Uzun da yer aldı. Muzaffer Yalçın: “Altyapımızı ve teknoloji odaklı projelerimizi ileri taşımayı hedefliyoruz” Faaliyet gösterdikleri beş ilde gerçekleştirdikleri muhtar toplantıları ile ilgili olarak bilgi veren OEDAŞ Direktörü Muzaffer Yalçın, “OEDAŞ olarak elektrik dağıtımını en yüksek standartlarda sağlamak adına çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Hizmet bölgemize bugüne kadar toplamda 19 milyar 416 milyon TL tutarında kaynak ayırdık. Yatırımlarımız, 2025 ve sonrasında da artarak devam edecek. Hedefimiz hem şebeke altyapımızı hem de teknoloji odaklı projelerimizi daha ileriye taşıyarak tüketicilerimize güvenli, kaliteli ve sürdürülebilir enerji sağlamak. Bu hedefimize de beş ilimizdeki muhtarlarımızın katkılarıyla daha güçlü bir şekilde ilerliyoruz. Bunun için tüm muhtarlarımıza teşekkür ediyorum.” dedi. “Muhtarlarımızın geri bildirimleri ile hizmetlerimizi geliştiriyoruz” Muhtarların OEDAŞ için önemli bir paydaş olduğunu vurgulayan OEDAŞ Eskişehir İl Müdürü İbrahim Tozan ise “Eskişehir’in enerji altyapısını geliştirmek için bugüne kadar önemli adımlar attık. Bu kapsamda faaliyetlerimize başladığımız 2017’den bugüne Eskişehir’de 3 milyar 534 milyon TL yatırım gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde de yatırımlarımıza devam edeceğiz. Tüm bu süreçlerde sahadaki ihtiyaçların tespitinde ve çözüme kavuşturulmasında muhtarlarımız önemli bir rol üstlendi. Bu buluşmalarla onların geri bildirimlerini doğrudan dinleme fırsatı bulup hizmetlerimizi bu doğrultuda geliştirme imkanı yakalıyoruz. Tüm muhtarlarımıza iş birliği ve katkıları için teşekkür ediyoruz.” diye konuştu. Tozan ayrıca, Can Dostlar ve Plastik Kapaklar Tekerlekli Sandalyeye Dönüşüyor gibi sosyal sorumluluk projelerinden de bahsederek, OEDAŞ’ın toplumsal sorumluluğu her zaman ön planda tuttuğunu ifade etti. Toplantıda soru, talep ve önerilerini ileten muhtarlar ise yapılan yatırımlar ve sosyal sorumluluk projelerinin önemine vurgu yaparak OEDAŞ yetkilileriyle görüş alışverişinde bulundu.
Bayburt Bayburt Bayburt olalı böyle kar görmedi: Kuşlar dondu, otoparkın çatısı çöktü, buz sarkıtları oluştu Bayburt’ta 2 gün önce etkili olan kar yağışının ardından kent buz tuttu. Kar kalınlığının yer yer 80 santimetreyi bulduğu Bayburt’ta, soğuk havadan etkilenen bir güvercin yiyecek aramak için girdiği çöp kutusunda soğuktan donmuş halde görüldü. Dün öğlen saatlerinde açan güneş buzları eritirken, eriyen buzlar bir anda soğuyan havayla birlikte yeniden buz tuttu, çatılarda buz sarkıtları oluştu. Öte yandan Bayburt Belediyesine ait şehir merkezindeki kapalı otoparkın giriş kısmındaki plastik kısım karın ağırlığına dayanamayarak çöktü. Sabahın erken saatlerinde eksi 13 dereceyi bulan Bayburt, tam anlamıyla buz kesti. Vatandaşların kendi imkânlarıyla yolları açarak patikalar oluşturduğu yerler soğuk havanın etkisiyle buz tuttu. Açılan yollarda kâr etmeyince, vatandaşlar biriken karların içinden geçerek, işlerine gittiler. Cenazeye gitmek için yola koyulan Şingah Mahallesi sakinlerinden bir vatandaş oğlu yardımıyla zorlu yolları aşarak cenaze evine gitti. Uzun buz sarkıtlarının oluştuğu, soğuk hava ve ayazın hâkimiyetini koruduğu Bayburt’ta sokak hayvanları da soğuktan etkileniyor. Sokak hayvanları için evlerinin önüne yemek, su bırakan Bayburtlular büyük kar kütleleri nedeniyle artık bunları da yapamaz hale geldi. Bununla birlikte bir güvercin, yiyecek aradığı çöp kutusunun yanında soğuk havadan etkilenerek dondu. Evlerinin önünde biriken karların kepçelerle temizlenmesini isteyen bir vatandaş sitemde bulunarak, "Bu belediye başkanı, bu muhtar nasıl muhtar. Bak ileri tarafı, Necla ablamın olduğu tarafı hep açtırdılar. Buraya da bir dozer vursalardı, kepçe vursalardı. Bu Müslümanlar bu yollardan nasıl geçsinler" dedi. "2 gün boyunca köyde mahsur kaldık, evlerden çıkamadık" Köyden Bayburt’a ev ihtiyaçlarını almaya gelen Hamdi Dursun isimli vatandaş, belediyeden yolların bir an önce temizlenmesini isteyerek, "2 gün köyde kaldık, mahsur kaldık resmen. Ekmeğimiz bitti, eskisi gibi tandır yakan yok. Ekmek almaya geldik. Geldik ama Bayburt merkezi daha bir mağdur durumda. Bizim köyün içini traktörler daha güzel temizledi. Belediyeden bir an önce buraları temizlemesini istiyoruz. Buz tutmuş her yer, donuyoruz" ifadelerini kullandı. "Bayburt Bayburt olalı böyle bir kış görmedi" Eski kışların geri geldiğini, Bayburt’ta uzun zaman üstüne böyle bir kışın yaşandığını söyleyen Orhan Sarıkaya isimli vatandaş, "Bayburt Bayburt olalı böyle bir kış görmedi. Her taraf buz soğuk, üşüyoruz, donuyoruz. Yapacak bir şey yok, Allah’ın rahmeti ve bereketi" şeklinde konuştu. "71 yaşındayım, 20 yıldır böyle bir kış görmedim" 71 yaşındaki Kemal Dursun isimli vatandaş ise en son böylesi bir kışın 20 yıl önce yaşandığını ifade ederek, "71 yaşındayım, aşağı yukarı 20 senedir daha yeni böyle bir kar, kış gördüm. Havalar bayağı bir soğudu, çok soğuk var. Bayburt’ta özlenen manzaralardı ama şu an pek çalışma olmadı. İnsanlar kaldırımda gezemiyor. Gerçi kar hiç durmadı ki çalışmada tam teşekküllü olsun" dedi.
İstanbul Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler güçleniyor Çin Halk Cumhuriyeti Ekonomi ve Ticaret Müsteşarı Dr. Liu Yuhua, Türkiye-Çin ticaret ilişkilerini güçlendirmek amacıyla SANKON Genel Merkezinde bir toplantı düzenledi. İki ülke arasındaki işbirliğini daha da derinleştirme kararlılığı vurgulanan toplantıda, SANKON Genel Başkanı Ferudun Cevahiroğlu, Türk şirketlerinin Çin pazarında daha aktif rol alması için çalışmalar yapmaya hazır olduklarını belirtti. Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri güçlendirmek amacıyla SANKON Genel Merkezinde önemli bir toplantı yapıldı. Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Müsteşarı Dr. Liu Yuhua, Sanayi ve Ticaret Konfederasyonu (SANKON) Genel Merkezini ziyaret etti. Toplantıda, iki ülke arasındaki siyasal ve kültürel ilişkilerin binlerce yıl öncesine dayandığını belirten Dr. Liu, Türkiye ile Çin arasındaki mevcut ilişkilerin her geçen gün daha da güçlendiğini vurguladı. Dr. Liu, “Çin olarak Türkiye ile olan ilişkilerimize büyük önem veriyoruz ve bu ilişkilerimizi daha da güçlendirmek istiyoruz.” dedi. Ayrıca, iki ülke arasında ticari verileri katılımcı şirketlerle paylaşan Dr. Liu, Türk ve Çinli şirketler arasındaki işbirliklerinin daha da güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. SANKON Genel Başkanı Ferudun Cevahiroğlu ise Dr. Liu’ya ziyareti için teşekkür ederken, Türk şirketlerinin Çin ile olan ekonomik ve ticari ilişkileri artırmaya yönelik işbirliğine hazır olduklarını belirtti. Cevahiroğlu, ayrıca yakın bir zamanda Türkiye-Çin İş Forumu’nu düzenlemeyi ve ardından Çin’e çok sayıda Türk şirketiyle bir ziyaret gerçekleştirmeyi planladıklarını açıkladı. Toplantıya, Ankara’daki çeşitli federasyonların temsilcileri de katıldı. Bu federasyonlar arasında Ankara Sağlık Turizmi, Tarım ve Kırsal Kalkınma, Finans ve Yatırım Projeleri, Savunma Sanayi, Emlak ve Gayrimenkul, Enerji ve Madencilik, Ekonomi ve Kalkınma, Dış Ticaret ve İthalat-İhracat Federasyonları yer aldı. Toplantıda ayrıca, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde iki ülke arasındaki ilişkilerin en üst seviyelere çıktığı ifade edilerek, Türk şirketlerinin bu gelişmeden büyük memnuniyet duyduğuna dikkat çekildi. Ankara Sağlık Turizmi Federasyonu Genel Başkanı Prof. Dr. Aysun Bay’da toplantıda iki ülke arasındaki sağlık turizminin geliştirilmesi amacıyla bir sunum gerçekleştirdi. Prof. Dr. Bay, Türkiye’nin sağlık turizmi potansiyelini vurgulayarak, Çinli ziyaretçilerin Türkiye’yi sağlık hizmetleri almak için tercih etmelerinin artırılmasına yönelik önerilerde bulundu. Toplantı, Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da güçlendirilmesi için önemli bir adım olarak değerlendirildi.