Yerel Haberler
Ankara
28 Kasım 2024 Perşembe - 22:38 Bakan Tunç: "(Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakim karşısına çıkması) Cumhurbaşkanımıza karşı bu ifadelerini kabul etmemiz mümkün değil” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakim karşısına çıkmasına ilişkin "Temiz dille siyaset yapmaya davet ettim. Cumhurbaşkanımıza karşı bu ifadelerini kabul etmemiz mümkün değil” dedi. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Adalet Bakanlığının 2025 yılı bütçe kesin hesap görüşmeleri yapıldı. Milletvekillerinin sorularını cevaplayan Bakan Tunç, Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakim karşısına çıkmasına ilişkin, "Temiz dille siyaset yapmaya davet ettim. Cumhurbaşkanımıza karşı bu ifadelerini kabul etmemiz mümkün değil” dedi. Muhalefet parti vekillerinin ‘Saraylar yapıyorsunuz içinde adalet yok’ tepkisine Tunç, "Saraylar yapıyorsunuz içinde adalet yok diyorsunuz. Teknoloji ve içindeki insanlarda önemli. Bugün 25 bine yakın hakim ve savcımız var. Artan iş yüküne oranla bu sayının artması gerekiyor. Biz daha Avrupa Konseyi’nde ortalamayı yakalayamadık. Anayasa Mahkemesi hak ihlalleri kararlarından sadece 101’i icra edilememiş” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İstanbul Esenyurt Belediye Başkanını ziyaret etmesine onay çıkmamasına ilişkin Tunç, "Özgür Özel’in Esenyurt Belediye Başkanının ziyaretleriyle ilgili izin söz konusu oldu. Görüşmenin nasıl olacağı yönetmelikle belli. Adalet Bakanı’nın onay vermesi şartı yok. Ret yanıtı vermedik ama son yaptığı son konuşmasında, ’İzin vermeyen Adalet Bakanı’nın alnını karışlarım’ dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı hakkında ’Bakanın imamı’ dedi. Gazetecilere de sözlerini hatırlattım, adam gibi izin istenir dedim. Bakanın izin verme şartı yok" diye konuştu. “Cumhurbaşkanımıza karşı bu ifadelerini kabul etmemiz mümkün değil” Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 57. Asliye Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkmasına ilişkin Bakan Tunç, “Sözün yarısını alıyorsunuz. Gazeteciler sordu, ben de geçmişte olan dosyaları söyledim ve Cumhurbaşkanımıza hakareti nedeniyle talimat ifadesi dedim. Temiz dille siyaset yapmaya davet ettim. Cumhurbaşkanımıza karşı bu ifadelerini kabul etmemiz mümkün değil. Ama bir Adalet Bakanı sıfatıyla, ’Mahkemeler bağımsızdır. Suç olup olmadığını mahkeme karar vereceğiz’ dedim” diye konuştu. Bakan Tunç’un yanıtlarına karşı CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, "Bakan olarak hata ettim deyin, sayın Bakan bir kere de hata yaptım deyin" dedi. Bakan Tunç ise, "İBB Başkanı’nın ahmak davasına bakan hakim neden sürüldü diyorsunuz. Yok böyle bir şey” cevabını verdi. Komisyon Başkanı Muş şunları dedi: "Bakanlar aynı zamanda siyasi parti üyesi olabiliyor ve Sayın Bakan da parti üyesi. Hukukçu olarak yorumunu yapıyor zaten. Politik yorumunu da yapıyor. Ben hakkaniyetten yanayım.” CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer, "Yani siyaset yapıyor diyorsunuz. Biz de HSK’nin başındaki siyaset yapamaz diyoruz" diye konuştu. Önergeler reddedilirken, bütçe onaylanarak komisyon tamamlandı.
27. Uluslararası Tiyatro Festivali 24 Kasım’da başlıyor
20 Kasım 2024 Çarşamba - 11:04 27. Uluslararası Tiyatro Festivali 24 Kasım’da başlıyor 27. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali 24 Kasım-22 Aralık tarihleri arasında sanatseverleri birbirinden keyifli tiyatro oyunlarıyla buluşturacak. Yaklaşık bir ay sürecek festivalde büyükler ve çocuklar için 3’er oyun olmak üzere toplamda 6 farklı oyun Keçiören’de sahnelenecek. Oyunları izlemek isteyen tiyatro severler, Keçiören Belediyesi web sayfası üzerinden biletlere ulaşabilecekler. İstedikleri oyun için gün, saat ve koltuk rezervasyonlarını yaptıran tiyatro meraklıları birbirinden güzel oyunların keyfini çıkaracaklar. Toplam 6 oyun sahnelenecek Keçiören Belediyesi Necip Fazıl Kısakürek Tiyatro Salonu ve Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezi’nde sahnelenecek oyunlardan büyükler için; O Kız Buraya Gelecek, Ortadaki Oyun, Kuvayi Milliye Kadınları oyunları perde diyecek. Çocuklar için ise Hacivat Karagöz, Kalbimdeki Pervane ve Keloğlan ve Dr. Sihirbaz isimli oyunlar sahnelenecek. Sanatın kalbi Keçiören’de atacak Bir ay boyunca sanatın kalbinin Keçiören’de atacağını söyleyen ve sanatseverleri festivale davet eden Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan, “27. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali ile yediden yetmişe herkes tiyatroya doyacak. Geleneksel kültürümüzü yaşattığımız bu güzel organizasyonun düzenlenmesine emek veren sanatçılarımıza, kurum ve kuruluşlarımıza, yöneticilerine teşekkür ediyorum” dedi.
Çayırhan’da 500 madenci eylem başlattı
20 Kasım 2024 Çarşamba - 10:03 Çayırhan’da 500 madenci eylem başlattı Ankara’da Çayırhan Termik Santrali maden sahalarının özelleştirme kararına karşı sabah vardiyasında kendilerini madene kapatan madenciler, eylem başlattı. Çayırhan Termik Santrali maden sahalarının özelleştirme kararı üzerine eylem kararı alan madenciler, bugün sabah 08.00 vardiyasında madene inerek, kendilerini yer altına kapattı. 500 maden işçisiyle iletişime geçtiklerini ve konuyu yakından takip ettiklerini belirten Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, “Bu özelleştirme kararı gündeme geldiğinden bu yana ilgililerle görüşüyoruz, sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz haftalarda TES-İŞ ile birlikte Çayırhan’da miting düzenledik ancak maalesef bugüne kadar olumlu bir geri dönüş alamadık. Bu nedenle de maden işçileri arkadaşlarımız bu sabah vardiyasında yer altına inerek, kendilerini madene kapattılar. Bizler de Çayırhan’da olacağız, yer üstünde onların sesi olacağız” dedi. Çayırhan Termik Santrali’nin ve maden sahalarının adrese teslim bir şartname ile gerçek değerinin çok altında adeta bedavaya satılmak istendiğini, maden işçilerinin yok sayıldığını söyleyen Akçul, “Aldığımız duyumlara göre ihale şartnamesinde madencinin kazanılmış hakları hakkında hiçbir şey yok. İçeriğini tam olarak bilemiyoruz ancak özelleştirmenin hem madencinin hem de bölge halkının çıkarlarına zarar vereceği aşikardır. Yarın bu satış sonrası maliyetleri düşürmek için işçi haklarını göz ardı edebilirler. İşçileri işten çıkarabilirler, mevcut işçi sayısını azaltabilirler, yani emekçinin emeğini yok sayabilirler. Bu durum çalışanların iş güvencesini ortadan kaldırırken, yerel ekonomiyi de tehdit eder. Yani bu sadece madencinin, emekçinin sorunu değil, Çayırhan’ın, Nallıhan’ın, Beypazarı’nın, Ankara’nın sorunudur, Türkiye’nin sorunudur” diye konuştu. Özelleştirme kararı durduruluncaya kadar mücadelelerinin devam edeceğini belirten Akçul, “Bu ekonomik koşullarda işsiz kalma tehlikesi yaşayan maden işçilerimiz seslerini duyurmak için kendilerini madene kapattılar. Geldiğimiz nokta maalesef iç açıcı değil. Haftalardır bu konuyla ilgili tek bir umut ışığı göremeyen işçiler, artık yer altından seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bizler de sendika olarak sonuna kadar mücadele edeceğiz. Özelleştirme İdaresinin işgüzarlığı emekçi kardeşlerimizi belirsizliğe terk etmekte, haklarımızı ve geleceğimizi hiçe saymaktadır. Özelleştirme kararları kamu yararını gözetmeden alınamaz. Bizleri ve kamu yararını yok sayarak alınan bu karar, çok geç olmadan geri çekilmelidir. Maden işçilerini işsiz, evsiz, aşsız bırakacak Çayırhan özelleştirmesi durduruluncaya kadar mücadelemiz devam edecek. İşçinin ekmeğini, emeğini ve alın terini kimseye teslim etmeyeceğiz” dedi.
Güngören Şişecam blokları 1,5 yılda tamamlandı
20 Kasım 2024 Çarşamba - 09:36 Güngören Şişecam blokları 1,5 yılda tamamlandı İstanbul Güngören’deki Şişecam Blokları 1,5 yıl içerisinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı koordinesinde TOKİ’nin de inşa güvencesiyle yeniden yapıldı. İstanbul Güngören’deki Şişecam bloklarının sakinleri zamana yenik düşen evlerini yenilemek için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’na başvurdu. Hak sahiplerinin yüzde 100 uzlaşma sağlamasıyla Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) inşaatları üstlendi. 29 Mayıs 2022’de temeller atıldı. 223 bağımsız birimden oluşan yeni yaşam alanları bir buçuk yıl gibi kısa bir süre içinde tamamlandı. 9 ay önce de konutlar hak sahiplerine kura yöntemiyle teslim edildi. “Herkese örnek olsun” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, yeni Şişecam konutlarının görüntülerini sosyal medya hesabından paylaşıp İstanbulluları kentsel dönüşüme davet etti. Bakan Kurum, “Az konuşuyoruz, çok çalışıyoruz. 2 yıl önce temelini atmıştık. 9 aydır vatandaşlarımız huzurla, güvenle oturuyorlar. Güngören’deki Şişecam Konutları sakinleri herkese örnek olsun. Aralarında anlaştılar, evlerini TOKİ ile yenilemek istediler ve ailelerimize afetlere dirençli yuvalarını teslim ettik. İstanbul’da riskli bina stokunu bitirene kadar durmayacağız” ifadelerini kullandı. Depreme karşı güvenli yaşam alanı oluşturuldu Kentsel Dönüşüm Başkanlığı Marmara Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü Şube Müdürü Zeynep İnan, bölgede örnek bir dönüşümün tamamlandığını belirterek şunları kaydetti: “Burada sadece bina yıkıp yapmak şeklinde değil; çocuk oyun alanı, otoparklı, çevresiyle bütünleşmiş, depreme karşı dayanıklı, nitelikli bir yaşam alanı oluşturuldu. Hak sahiplerimiz bir ay gibi çok kısa bir sürede uzlaştılar. Konutların yapımı başladı ve kuraları çekildi. Herkesin dairesi yerinde dönüşerek teslim edildi. Uzlaşmadan 6 ay sonra yapım süreci başladı ve 2 sene dolmadan tamamlayarak teslim ettik.” “Eski komşularımıza kavuştuk” Yeni evlerine taşınan vatandaşlar deprem riskiyle yaşayan İstanbullulara kentsel dönüşüm için çağrı yaptı. Hak sahiplerinden Aysel Subaşı, “Ev küçük diye söylediler ama evime adımımı attım, sanki cennete girdim. Kapıyı açtım. ‘Küçüğü buysa büyüğü hangisi?’ dedim. Yani tam gönlümüze göre bir ev. Mutluyuz, huzurluyuz, Allah’a şükürler olsun. Komşularımıza kavuştuk. O kadar mutlu olduk ki, birbirimize koyunun kuzuyla kavuştuğu gibi kavuştuk” diye konuştu. “Artık herkes binasını TOKİ’ye vermek istiyor” Vatandaşlardan Seyfullah Tekin ise evlerinin dönüşüm sürecini şöyle anlattı: “Yıkıma başladılar. Dozer kepçeyle bir vurdu, bina pat diye yıkılıverdi. Temel diye bir şey yoktu. Binanın temelinin durumunu gördük. Dönüşümde fore kazık sistemlerini yaptılar. Temelleri, bağlantıyı sağlam yaptılar. Evlerin yapılışını gördük. Artık herkes binasını TOKİ’ye vermek istiyor. ‘TOKİ’nin binaları sağlam, korkmuyoruz’ diyorlar. Bunu biz şu anda yapmaya kalksak yapamazdık. Yeni binalarımızda asansörümüz oldu. Çocuklarımız için önceden parkımız yoktu. Ama şimdi güvenli bir parkımız oldu.” “Kentsel dönüşüm güzel bir şey” 50 yıllık evlerinin kentsel dönüşüme girdiğini ifade eden hak sahibi Şefik Elmalı ise, “Birçok müteahhit geldi ama biz neticede TOKİ’ye karar verdik. İki sene önce Sayın Murat Kurum’la birlikte buranın temelini attık. Daha evvelki dairem de yine üçüncü kattı. Bu da üçüncü kat çıktı. Onun için mutluyum. Kentsel dönüşüm güzel bir şey” ifadesini kullandı.
Bakan Memişoğlu: “(Yenidoğan Çetesi) Organize suç örgütü fiilen 26 Nisan tarihinde çökertildi”
20 Kasım 2024 Çarşamba - 00:31 Bakan Memişoğlu: “(Yenidoğan Çetesi) Organize suç örgütü fiilen 26 Nisan tarihinde çökertildi” Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, 26 Nisan tarihinde Yenidoğan Çetesi’ne yönelik gerçekleştirilen operasyonlar sonucu gözaltına alınan şüphelilerin büyük bir bölümünün tutuklandığını belirterek, “Dolayısıyla, organize suç örgütü fiilen 26 Nisan tarihinde çökertildi” dedi. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonda bakanlık bütçesinin yanı sıra Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları da görüşüldü. Bütçe görüşmelerinin ardından Bakan Memişoğlu, komisyonda yer alan milletvekilleri tarafından kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Bakan Memişoğlu, 2016 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından yenidoğan konusunda yürütülen bir soruşturmanın İstanbul İl Sağlık Müdürü olarak kendisi tarafından kapatıldığı iddialarına değinerek, “Bahse konu soruşturma, Ocak 2016 tarihinde bir elektronik mesaj ihbarı ile başlatılıyor ve bakanlıkça başdenetçi görevlendiriliyor. Başdenetçi, elde ettiği bilgi ve belgeler ile görevlendirdiği uzman bilirkişinin raporu doğrultusunda tamamladığı soruşturma dosyasını, 17 Kasım 2016 tarihinde Sağlık Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkanına sunuyor. Dosya içeriğinde bulunan bilirkişi raporunda ‘mevcut kayıtlara göre yenidoğan döneminde yapılan tedavilerin bebeklere zarar verdiğine dair bir bulguya rastlanılmadığı’ ifade ediliyor. Müfettiş raporunda ise ‘bebeklerin tedavilerden zarar görmedikleri anlaşıldığından herhangi bir işleme gerek olmadığı’ şeklinde bir kanaat belirtiliyor” dedi. “Bakanlık merkez teşkilatı tarafından yürütülen operasyonun il müdürlüğü tarafından katılabileceğini düşünmek cahilliktir” Memişoğlu, 28 Kasım 2016 tarihinde de bakanlık müsteşarlığı tarafından onay alınarak soruşturmanın tamamlandığını ifade ederek, “Aynı konuda, baş denetçi tarafından; yüksek tedavi faturaları çıkarıldığı iddialarının SGK tarafından, bazı doktorların özel hastanelerde mevzuata aykırı nöbet tuttuğu iddialarının da Türk Tabipler Birliği tarafından incelenmesi gerektiğine dair suç duyurusu yapılıyor. Hal böyle iken; bu soruşturmanın, Ekim 2016’da il sağlık müdürlüğüne atanmam dolayısıyla kapatıldığını iddia etmek, en hafif tabirle vicdansızlıktır. Bakanlık merkez teşkilatı tarafından yürütülen bir soruşturmanın, İl Müdürlüğü tarafından kapatılabileceğini düşünmek de olsa olsa cahilliktir” diye konuştu. “2002 yılında bebek ölüm hızı, bin canlı doğumda 31,5 iken 2023’te bu oran, 9,8’e düşürülmüştür” Yenidoğan yoğun bakım üniteleri başta olmak üzere özel sağlık tesislerine yönelik denetim yapılmadığı iddialarını da cevaplayan Memişoğlu, “Sağlık otoriteleri, bebek ölüm hızını, ülkelerin gelişmişliğini gösteren en önemli parametrelerden biri kabul ediyor. 2002 yılında bebek ölüm hızı, bin canlı doğumda 31,5 iken 2023’te bu oran, 9,8’e düşürülmüştür” şeklinde konuştu. Bakan Memişoğlu, 2009 yılından bu yana 1 yaşına kadar hayatını kaybeden tüm bebek ölümlerinin ve nedenlerinin uzmanlar ve sağlık yöneticileri tarafından incelendiğini, yapılan incelemeler sonucunda herhangi bir usule aykırılık tespit edildiği taktirde ise bakanlık tarafından ilgili makamlara bildirildiğinin altını çizdi. “2024 yılında 54 bin 885 denetim gerçekleştirildi” Tüm özel sağlık kuruluşlarının her yıl en az 1 kez denetlendiğini söyleyen Bakan Memişoğlu, “Denetim ekiplerimiz, sadece 2024 yılında özel sağlık tesislerine yönelik yaklaşık 46 bini olağan, 6 bini olağan dışı ve 3 bini süre sonu olmak üzere toplam 54 bin 885 denetim gerçekleştirdi. Bu denetimler neticesinde aykırılık tespitlerine göre faaliyet durdurma, idari para cezası ve suç duyurusunda bulunuldu” bilgisini paylaştı. “Bu aşağılık örgütü delillendirmekte özel yöntemlere başvurduk” Yenidoğan Çetesi’nin hayatın olağan akışında akla hayale gelmesi güç ve canice bir hadise olduğunu vurgulayan Memişoğlu, “Bu aşağılık örgütün eylemlerinde olduğu gibi, delillendirmekte güçlük çekilen durumlarda, olağan denetim usullerinin yanı sıra özel yöntemlere de başvurmak gerekiyor. Biz de burada tam olarak bunu yaptık. Sağlık müdürlüğümüz, kolluk birimlerimiz ve yargı mercilerince tam bir eş güdüm içerisinde çalışarak bu çeteyi çökerttik. Her halde bundan rahatsız olanlar oldu ki; üzerimize insafsızca bir saldırı başlattılar” açıklamasında bulundu. “5 Mayıs 2023 tarihli yazımızla adli soruşturmanın başlatılması bizim tarafımızdan sağlandı” Sağlık Bakanlığı’nın yenidoğan bebek ölümlerine seyirci kaldığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığına dikkati çeken Bakan Memişoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “220 bin meslektaşımızın hatta 1,5 milyon sağlık çalışanımızın zan altında bırakılması büyük bir haksızlıktır. Bizlere düşen yanlış yapanları, yasa dışı yollara sapanları, suç işleyenleri bulmak ve onlara gerekli cezaları verip sistem dışına çıkartmaktır. İddialar karşısında, klasik denetim usullerinin yeterli olamayacağı kanaati ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü’yle irtibata geçerek 5 Mayıs 2023 tarihli yazımızla adli soruşturmanın başlatılması bizim tarafımızdan sağlandı. İstanbul Büyükçekmece Başsavcılığınca gizlilik kararı çerçevesinde yürütülen soruşturma kapsamında, kolluk birimlerince teknik ve fiziki takip de dâhil olmak üzere etkin bir soruşturma yürütüldü. Emniyet makamları belirli zamanlarda İl müdürlüğümüzle irtibata geçerek, teknik takibin etkinliğini arttırmak amacıyla eş zamanlı ve olağanüstü denetimler yapılmasını istediler. Bu çerçevede ilk eş zamanlı olağan dışı denetim, 25 Eylül 2023 tarihinde özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servislerine yönelik gerçekleştirildi ve ortaya çıkan bulguları değerlendirmek üzere Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim Değerlendirme Komisyonu kuruldu.” Komisyonun kurulmasının ardından özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servislerine yönelik eş zamanlı ’olağan dışı’ denetim yaptıklarını aktaran Memişoğlu, “31 Ekim 2023, 16 Kasım 2023, 29 Kasım 2023, 16 Ocak 2024, 26 Ocak 2024, 08 Şubat 2024 ve 09 Şubat 2024 tarihlerinde 7 ayrı eş zamanlı olağan dışı denetim daha gerçekleştirdik. Bu denetimlere ilişkin tutanakları İstanbul İl Emniyet müdürlüğüne gizlilik içinde gönderdik” şeklinde konuştu. “Organize suç örgütü fiilen 26 Nisan tarihinde çökertildi” Bakan Memişoğlu, bakanlık talebiyle başlatılan adli soruşturmanın ilgili savcılık makamınca gizlilik içerisinde yürütüldüğünü söyleyerek, “Bakanlığımız, tape kayıtları ve dijital materyal verilerine, çete operasyonu yapıldıktan çok daha sonra vakıf oldu. Tape kayıtları, 9 Mayıs tarihinde diğer belgelerle birlikte savcılık makamı tarafından bakanlığımız müfettişleriyle paylaşıldı. Şüphelilere ait telefon ve bilgisayar imajlarından alınan ve Whatsapp yazışmaları gibi en can alıcı bulguların yer aldığı dijital meteryallere ise 3 Eylül tarihinde müfettişlerimizce ulaşıldı. Tekrar hatırlayalım, bu organize suç örgütüne yönelik operasyon 26 Nisan’da yapılmıştı ve bu operasyon sonucunda 26 Nisan tarihinde şüpheliler gözaltına alındı ve büyük bir bölümü tutuklandı. Dolayısıyla organize suç örgütü, fiilen 26 Nisan tarihinde çökertildi. Zaten iddianameye de yansıyan, ihmalli davranışla kasten adam öldürme suçlarının tamamı da 26 Nisan tarihi öncesinde gerçekleşmişti” dedi. “16 Eylül tarihli raporda; bebek ölümlerinde şüphelilerin sorumlu olduğu kanaati belirtildi” Bebek ölümlerine rağmen ilgili özel hastanelere işlem yapılmadığı iddiasına da değinen Bakan Memişoğlu, şu bilgileri paylaştı: “Soruşturmanın başladığı 5 Mayıs 2023 ile operasyonun gerçekleştirildiği 26 Nisan tarihleri arasında gizlilik kararı çerçevesinde yargı mercilerince bakanlığımıza soruşturma içeriğiyle ilgili herhangi bir belge paylaşımı yapılmadı. Soruşturmayı yürüten başsavcılıkça; 9 Mayıs tarihinde 3 bin 472 sayfalık polis fezlekesi, şüphelilerin savcılık ifadeleri, MASAK raporu ve ilgili diğer bilgi ve belgeler; 3 Eylül tarihinde ise şüphelilere ait telefon ve bilgisayarların Jandarma Kriminal Başkanlığı tarafından incelenmesi sonucunda elde edilen dijital materyaller, savcılık tarafından Müfettişlerimize teslim edildi. Bu arada başsavcılık tarafından bu organize suç örgütünün eylemleri ile bebek ölümleri arasında bir illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususunun müfettişlerce tıbbi görüş alınarak araştırılması ve sonucunun bildirilmesi ilk defa 28 Haziran tarihinde resmi yazı ile talep edildi. Müfettişlerimiz olağanüstü bir gayret ile binlerce sayfadan oluşan belge ve materyalleri inceledi. Alanında uzman üç hocamızdan oluşturulan bilirkişi heyetince gerekli tıbbi inceleme yapıldı. Bilirkişi tarafından hazırlanan 16 Eylül tarihli raporda; bebek ölümlerinde şüphelilerin sorumlu olduğu kanaati belirtildi. Böylece yolsuzluk, usulsüzlük, nitelikli dolandırıcılık başlıkları ile devam eden soruşturmada organize suç örgütünün eylemleri ile bebek ölümleri arasındaki illiyet bağı ilk defa resmen kurulmuş oldu. 28 Eylül tarihinde müfettiş incelemesini tamamlayarak raporu Teftiş Kurulu Başkanlığına teslim etti. Teftiş Kurulu raportörlerince, 5 bin sayfalık soruşturma raporu ve ekleri incelendi; raporun uygulanmasına dair onay 18 Ekim tarihinde alındı. İlgili raporda usulsüzlük tespit edilen özel hastanelerin kapatılması önerildi ve aynı gün bu hastaneler kapatıldı.” “Yeni yönetmelik, aile hekimlerinin ilaç yazma özgürlüğünü de ortadan kaldırmıyor” Bakan Memişoğlu, Yeni Aile Hekimliği Yönetmeliğine ilişkin yapılan eleştiriler hakkında, amaçlarının aile hekimliği sisteminin etkinlik ve verimliliğini arttırabilmek olduğunu ifade etti. Bu çerçevede bazı kesimler tarafından ‘Aile hekimleri bundan sonra ilaç yazamayacakmış; yazarsa maaşlarından kesinti yapılacakmış’ iddialarını ortaya atıldığını belirterek, “Bakın; size şu anda Türkiye’deki durumu olduğu gibi aktarayım: Bin kişiye düşen günlük antibiyotik kullanım miktarı, OECD ortalamasından 2,5 kat daha yüksektir. Gereksiz antibiyotik ve ilaç kullanımı, küresel bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Sağlık Bakanlığı olarak biz de bu duruma müdahale ettik. Şunu net bir şekilde ifade edeyim: Yeni yönetmelik, aile hekimlerinin tanı ve tedavisine asla müdahale etmiyor; ilaç yazma özgürlüğünü de ortadan kaldırmıyor. Burada asıl amaç, akılcı ilaç uygulamalarının teşvik edilmesidir. Aile hekimlerimiz ilaçlarını istedikleri gibi yazabilir. Bu noktada yeni yönetmelikte yer alan düzenlemelerle aile hekimlerimizin akılcı ilaç kullanımı teşvik edilmektedir. Ama bunu yaparken kesinlikle bir gelir kaybı ya da mali cezalandırma planlanmadı. Mevcut nüfusu ve ilaç kullanım durumuna göre, bir önceki döneme göre aynı oranı koruyan ya da daha düşük ilaç kullanımını sağlayan aile hekimlerimize, ilave bir teşvik ödemesi yapıyoruz” ifadelerine yer verdi. “Aile hekimlerimizin maaşında kesintiye gitmiyoruz” ‘Vatandaşların aile hekimine başvurmadan hastaneye gitmesi halinde, aile hekiminin maaşında kesinti olacağı’ iddiasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bakan Memişoğlu, “Vatandaşlarımızın hastaneye gitmelerini engellemediğimiz gibi bu nedenle aile hekimlerimizin maaşında kesintiye gitmiyoruz. Burada da ilave bir teşvik getirdik. Aile hekimimize kayıtlı nüfusun, bir önceki döneme göre hastaneye başvuru oranı düşerse veya aynı kalsa dahi, aile hekimimize ilave bir teşvik ödemesi yapıyoruz. Burada amaç, aile hekimi ile kayıtlı nüfus arasındaki bağın güçlendirilmesidir. Yeni yönetmelikle, vatandaşlarımızın seçtikleri aile hekimlerine yılda en az iki kez başvurmalarını istememizin temel nedeni de budur. Bu sayede sağlık sistemi üzerindeki yükün doğru şekilde dağıtılması hedeflenmektedir” açıklamasında bulundu. “14 bin 800 lira olan toplam teşvik miktarını, 44 bin 648 liraya çıkarttık” Bir başka yanıltıcı iddianın “hasta memnuniyet oranının, aile hekiminin maaşında kesintiye neden olacağı” iddiası olduğunu söyleyen Memişoğlu, “Bugüne kadar aile hekimlerimizin aldıkları teşvik ödemelerine İlaveten yeni teşvik ödemeleri almalarına imkân sağlıyoruz. Nitekim 14 bin 800 lira olan toplam teşvik miktarını, 44 bin 648 liraya çıkarttık. Aile hekimlerimiz ve vatandaşlarımız için son derece samimi ve yapıcı bir tutumla çıkarttığımız bu yönetmeliğin sahadaki uygulamasını da aynı hassasiyetle takip ediyoruz” cevabını verdi.