Yerel Haberler
Ankara
12 Nisan 2025 Cumartesi - 19:52 Ankara’da kız öğrenciyi darbeden 4 kişi tutuklandı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara’nın Keçiören ilçesinde kız öğrencinin darbedilmesiyle ilgili soruşturma kapsamında ilgili suça sürüklenen 4 çocuğun tutuklandığını açıkladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada, "11 Nisan Cuma günü medyaya yansıyan haberlerden lise öğrencisi kız çocuğunun başkaca kız çocukları tarafından darp edilerek videoya kaydının alındığının anlaşılması üzerine resen başlatılan soruşturma kapsamında, eylemin mağduru olup Ankara’da bir lisede 9. sınıf öğrencisi olan 2010 doğumlu S. N. H.’nin ifadesine başvurulmuş, beyan ve video kaydı içeriğinden tespit edilen, 2011 doğumlu T. N.S., 2011 doğumlu N. K., 2011 doğumlu F.Ü. ve 2010 doğumlu E. N. T. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü görevlilerince Keçiören ilçesinde ikametlerinde yakalanarak gözaltına alınmıştır. Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadeleri alınan suça sürüklenen çocuklar tutuklanmaları talebiyle Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine sevk edilmiştir. Mahkemece sorgularını müteakip suça sürüklenen çocuklar T.N.S., N.K., F.Ü., E.N.T., TCK 109/2,3.b-f maddesinde düzenlenen ‘Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Cebir Tehdit Kullanarak Çocuğu Hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan tutuklanmıştır. Video kaydında yer almayan fakat olayla ilgili olabileceği değerlendirilen Y.A.C. ve K.Ü. hakkında Mahkemece adli kontrol kararı verilmiştir. 12 yaşından küçük olduğu anlaşılan S.K. kimlik tespiti yapılıp ailesine teslim edilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturmaya titizlikle devam edilmektedir" denildi.
12 Nisan 2025 Cumartesi - 17:43 Sportif balıkçılar Macaristan’da dünya şampiyonluğu için yarışacak Macaristan’da 12-19 Nisan tarihleri arasında 11.’si düzenlenen ‘’INTERNATIONAL BALATON CARP CUP’’ Sazan Balığı Yakalama Yarışması’na katılmak için Türkiye’den hareket eden 8 takım 31 yarışmacı, devler ligi olarak kabul edilen Balaton arenasında Türkiye’yi temsil etmek üzere Macaristan’a gitti. Dünyanın en büyük sazan balığı yakalama yarışması olan "IBCC International Balaton Carp Cup" Sportif Sazan Balığı Yakalama Yarışması, Macaristan’ın Balaton Gölü’nde düzenleniyor. Her takımdan en fazla 4 sportif balıkçıdan oluşan 300 takım sektör, kura çekimlerinin ardından bir hafta boyunca en büyük ve en çok sazan balığını yakalamak için yarışacak. Bu yıl Türkiye’den 8 takım ve 31 sportif balıkçının mücadele edeceği yarışmada kullanacakları tüm teknik ve yaşamsal ekipmanları yanlarına alarak, karayolu ile Bulgaristan ve Romanya üzerinden Macaristan’a geçerek 2 bin kilometre yol kat etti. Yarışmaya katılan balıkçılara başarılar dileyen Amatör ve Sportif Olta Balıkçılığı Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serkan İnanç, "IBCC yarışması 29 ülkeden 300 takım bin 200 civarı sportif balıkçının katıldığı Dünyanın en prestijli yarışmalarından biridir. Ülkemizdeki sportif sazan balıkçılarının da ilgi ile takip ettiği yarışma bizler için ülkemizde sportif balıkçılığın gelişimi adına kıymetli bir örnektir. Bu yarışmaya katılan balıkçılarımız maddi, manevi büyük bir yükün altına girmektedir. IBCC Organizasyon Komitesi Yarışmaya katılım ülke kontenjanımızı yükseltti. Bu avantajı yarışmaya daha çok takım gönderebilmek için sponsor firmaların takımlarımızı desteklemeleri ülkemiz sportif balıkçılığı adına çok önem teşkil edecektir. Federasyon olarak balıkçılarımızın her zaman arkasında olduk, bundan sonrada olmaya devam edeceğiz. Kabul etmek gerekir ki çok zor bir yarışma ama balıkçılarımıza güveniyoruz ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceklerdir. Şimdiden her birine ayrı ayrı bol şanslar başarılar diliyorum" ifadelerini kullandı.
MHP Lideri Bahçeli: "Cumhurbaşkanımızın DEM Parti ile görüşmesi takdire şayandır"
11 Nisan 2025 Cuma - 18:54 MHP Lideri Bahçeli: "Cumhurbaşkanımızın DEM Parti ile görüşmesi takdire şayandır" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanımızın dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşme hem içerik hem ilerleyiş hem de simgesel ifade bakımından takdire şayandır. Meselenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti devletidir" dedi. MHP Lideri Bahçeli, "Terörsüz Türkiye" hedefi kapsamında yazılı açıklama yaptı. Bahçeli, "Dünya çapında artan ve aşırılaşan gerilim ve cepheleşme ortamı insanlık vicdanını her zaviyeden zedelediği gibi küresel nitelikli barış ve huzur ümitlerini de maatteessüf zayıflatmaktadır. Bu karışık ve karanlık muhtevada krizlerin biri biterken diğeri başlamaktadır. Devamlı surette tahrik ve tahkim edilen ekonomik, diplomatik ve ticari cepheleşmeler askeri, siyasi ve stratejik boğuşmaları bir yanda canlı tutup diğer yanda yaygınlaştırırken gelecekle ilgili iyimser ve iyi niyetli bekleyişleri de sekteye uğratmaktadır" ifadelerini kullandı. "Belirsizliğin sis bulutu hakim ve havi bir durumdadır" Dünyada belirsizliğin sis bulutu hakim ve havi bir durumda olduğunu ifade eden Bahçeli, "Ortak akıl, olgun anlayış, olgusal bilinç ve sağduyu mefluç haldedir. Gümrük tarifelerinin silah gibi kullanılmasına eşzamanlı olacak şekilde yayılmacı heveslerin kabaran iştahı, yeni haritaların çizimine duyulan kaba ve kaotik iddia gün geçtikçe sertleşmektedir. İnsanlık ve uluslararası toplum kalıcı huzura susamakla beraber, her bakımdan adil, eşit haklarla ihata edilmiş adaletli bir yaşama tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hasrettir" açıklamasında bulundu. "Böyle bir cinnet, böylesi bir zincirleme cinayet ve vahşet hiçbir dönemde, hiçbir devirde vuku bulmamıştır" Gazze’nin, İsrail tarafından vandalizmin boyunduruğu altında olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Gazze tepeden tırnağa felaketin kapsamında ve buna neden olan yeni vandalizmin boyunduruğu altındadır. Hain ve haydut devlet İsrail 2 Mart 2025 tarihinden itibaren Gazze’ye insanlık dışı bir tecrit uygulamış, tüm yardım kanallarını tıkamış, dehşet verici bir ablukayla sayıları 2 milyonu aşkın Filistinli kardeşimizi açlığa ve sefalete mahkum etmiştir. Böyle bir cinnet, böylesi bir zincirleme cinayet ve vahşet hiçbir dönemde, hiçbir devirde vuku bulmamıştır" dedi. "Katliama uğrayan sadece Gazzeli mazlumlar değil, insanlığın topyekun miras, emanet ve değerler hazinesidir" İsrail’e karşı bir eylem ve yaptırım programı teşkil edilmesi gerektiğini belirten Bahçeli, "Ahlaki, insani ve hukuki caydırıcılığı kalmamış cılız kınama mesajlarına bel bağlamanın, bundan bir yarar ummanın, bununla mündemiç bir sonuç beklemenin artık hiçbir önem ve önceliğinden bahsedilemeyecektir. İsrail’in anladığı ve anlayacağı dil bellidir. Bu dilin terennüm ve tedavülünü derhal sağlayacak malum irade, eğer bağlayıcılık, haysiyet, itibar ve şeref seviyesini kaybetmemişse Birleşmiş Milletler Teşkilatı’dır. Seri ve sistematik katliama uğrayan sadece Gazzeli mazlumlar değil, insanlığın topyekun miras, emanet ve değerler hazinesidir. İsrail’e karşı bir eylem ve yaptırım programı teşkil edilmeli, askeri, siyasi ve ekonomik müdahalelerle bu program eşgüdüm içinde hayata geçirilmelidir. Beklemeye tahammül kalmamıştır" ifadelerini kullandı. "Netenyahu hükümeti ateşle oynadığını ağır bedeller ödemeden idrak etmek zorundadır" Netenyahu hükümetinin ateşle oynadığını aktaran Bahçeli, "İsrail Başbakanı’yla birlikte soykırım suçuna karışan canilerin Lahey Adalet Divanı’nda vereceği hesap gecikmemeli, daha fazla sürüncemede bırakılmamalıdır. Bunun yanında terör devleti İsrail’in, Suriye topraklarında ayağımızın altında dolaşması, zaman zaman nokta hedeflere saldırılar düzenlemesi, provokasyon ortamını diri tutması ve tehdit mesajlarını sıralaması kaçınılmaz akıbetin ağlarını günbegün örmektedir. Suriye özelinde, Türkiye ile İsrail arasında kurulması düşünülen çatışmasızlık alanlarının belirlenmesine dair teknik görüşmelere ihtiyaç duyulup bunun ilki gerçekleşmiş olsa da, Netenyahu hükümeti ateşle oynadığını ağır bedeller ödemeden idrak etmek zorundadır" dedi. "Yunanistan’ın da çizmeyi aşmaması lazımdır" "Türkiye’nin ve komşu ülkelerin bağımsızlığı, egemenlik hakları, siyasi ve toprak bütünlüğü asla tartışma kabul etmeyecek hassas, kritik ve yakıcı konulardır" diyen Bahçeli, "Bu kapsamda Yunanistan’ın da çizmeyi aşmaması lazımdır. Atina yönetiminin Lozan Antlaşması’na taammüden muhalefet ederek işgal ettiği adalarda egemenlik haklarımıza meydan okuyup ülkemizin sabrını zorlaması, Güney Kıbrıs’ta Türk ve Türkiye düşmanlığından beslenen paramiliter örgütlerin faaliyete geçmesi dikkat ve uyanık bir şuurla takip ettiğimiz muhasım gelişmelerdir. Türk milleti bölgesel ve küresel husumet senaryolarına teslim olacak, boyun eğecek, alttan alacak, tamam diyecek aciz ve atalette değildir" ifadelerini kullandı. "27 Şubat İmralı çağrısı karşılık bulmalıdır" 27 Şubat İmralı çağrısının karşılık bulması gerektiğini belirten Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti bütün değer ve emanetleriyle müdafaa edilecektir. Cumhur İttifakı bu azim, amaç ve kararlılıktadır. Çevremizde cesamet düzeyi yoğun menfi hareketlilik ve tehdit dalgası karşısında Türk ve Türkiye Yüzyılına terörün kökünü kazıyarak mühür vurmak müşterek sorumluluğumuzdur. Terörsüz Türkiye gayesi tavsamadan ve daha fazla uzamadan gerçekleşmeli, on yıllara sari bu melanet ortadan kalkmalıdır. 27 Şubat İmralı çağrısı karşılık bulmalıdır" ifadelerini kullandı. "Meselenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti devletidir" Bahçeli, "Cumhur İttifakı olarak samimi, sabırlı, duyarlı, dürüst, yapıcı mahiyetli siyasi ve milli duruşumuzun son etabı ülkemizin terör kamburundan tamamen kurtulmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşme hem içerik hem ilerleyiş hem de simgesel ifade bakımından takdire şayandır. Meselenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti devletidir. DEM Parti’nin tutarlı açıklamalarına ve gerçekçi adımlarına Sayın Cumhurbaşkanımızın müstesna, muteber ve mütekâmil şekilde muamelede bulunması terörsüz Türkiye umutlarını çok daha güçlendirmiştir" açıklamasında bulundu. "Şu günler oldukça kırılgan ve naziktir" PKK terör örgütünün kongresini toplayarak Siyonist ve emperyalist komploların devreye girmesine fırsat vermemesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, "Elbette PKK terör örgütünün kongresini toplayarak Siyonist ve emperyalist komploların devreye girmesine fırsat vermeden silah bırakması ve örgütsel feshi sonuçlandırması kısa süre içinde temin edilmelidir. Üçüncü tarafların suyu bulandırmasına, akılları çelmesine, nifak kazanını ateşlemelerine azami düzey ve ölçüde hazırlıklı olmanın yanında tedbir ve temkini elde bırakmamak esasen ve usulen zorunluluktur. Şu günler oldukça kırılgan ve naziktir. Karşılıklı güven, empati ve hoşgörü çemberinde terörsüz Türkiye vuslatının şafağı sökmelidir" dedi. "Türkiye’nin iç barış ve huzur ortamı sağlam esaslara bağlanmalı" CHP’nin içine düştüğü yolsuzluk batağında çırpındığını belirten Bahçeli, "Türkiye’nin iç barış ve huzur ortamı sağlam esaslara bağlanmalı, aziz milletimizin her evladı kardeşlik ve kucaklaşma faziletiyle vatanına, bayrağına, mukaddesatına, dokunulmaz hayat ve varlık haklarına sahip çıkmalıdır. CHP, içine düştüğü yolsuzluk batağında çırpına çırpına dibe inerken, hukukun karşısında mücrim siyasetçiler hesaba çekilirken, bu zihniyetin Türkiye’ye muhalefet çıtasını yükseltmesinin elbette demokratik bir karşılığı olacaktır. Tek adam rejimi söylemini maksatlı ve marazi şekilde diline dolayan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının, hakkında vahim iddialar bulunan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde soygun düzeni kurduğu tanık ve delillerle ifade edilen tek bir şahsı aklama ve arkalama girişimi derin bir çelişki, anti demokratik bir savrulmadır" açıklamasında bulundu. "Onların kabusları Türk ve Türkiye Yüzyılının müjdesidir" CHP Genel Başkanı ve yönetiminin terörsüz Türkiye hedefinden dolayı bunaldığını söyleyen Bahçeli, "İç cephemizin gücüne güç katmasını, milli birlik ve dayanışma ruhumuzun muktedir ve muvafık yapısını bir türlü kabullenemeyen, en küçük hazım belirtisi gösteremeyen CHP Genel Başkanı ve yönetiminin terörsüz Türkiye hedefinden dolayı bunaldığı, korkuya kapıldığı da açıkça anlaşılmaktadır. Onların korkuları Türkiye’nin baharıdır. Onların kabusları Türk ve Türkiye Yüzyılının müjdesidir. Terörsüz Türkiye aynı zamanda süper güç Türkiye’nin mukaddimesidir" dedi. "Siyasi bir konudan öte vatan görevi, çiğnenmesi mümkün olmayan milli bir yemin bahsidir" Terörsüz Türkiye konusunun, siyasi bir konudan öte vatan görevi olduğunun altını çizen Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı egemenliğin kayıtsız şartsız milletimizde olduğuna tam inanç ve bağlılık göstererek küllerinden doğan Anka Kuşu’nun cihana kanat açmasına, kutlu ülkülerimize adım adım ulaşılmasına sonuna kadar hizmet edecek, destek olacaktır. Bu bizim için siyasi bir konudan öte vatan görevi, çiğnenmesi mümkün olmayan milli bir yemin bahsidir" açıklamasında bulundu.
Türk Eğitim-Sen’den Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli İzleme ve Değerlendirme Çalıştayı
11 Nisan 2025 Cuma - 18:10 Türk Eğitim-Sen’den Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli İzleme ve Değerlendirme Çalıştayı Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Türk Eğitim-Sen) tarafından Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli İzleme ve Değerlendirme Çalıştayı düzenlendi. Türk Eğitim-Sen, tarafından Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli İzleme ve Değerlendirme Çalıştayı düzenlendi. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan Okul Öncesi, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (Temel Eğitim, Ortaöğretim), Fen Bilimleri, Hayat Bilgisi, İlkokul Matematik, İlkokul Türkçe, İnsan Hakları Vatandaşlık ve Demokrasi, Ortaokul Matematik, Ortaokul Türkçe, Sosyal Bilgiler, T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük (Temel Eğitim, Ortaöğretim), Biyoloji, Coğrafya, Felsefe, Fizik, Kimya, Matematik, Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı derslerini kapsayan 21 program ile ilgili öneri ve görüşler masaya yatırılacak. Çalıştayın açılış programı çerçevesinde konuşan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, dünyanın en gelişmiş ülkelerine bakıldığında, ortak noktalarının güçlü ve adil bir eğitim sistemine sahip olmaları olduğunu söyledi. Geylan, eğitime yapılan her yatırımın, ülkelerin insan kaynağını güçlendirerek hem ekonomik hem sosyal kalkınmayı beraberinde getirdiğini dile getirdi. Geylan, Çalıştayda ele alınacak ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ öğretim programlarının, eğitim sisteminin geleceğini doğrudan ilgilendirdiğini de ifade ederek, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni her zaman içeriği ve hedefleri bakımından milli, yöntemi ve araçları bakımından bilimsel ve çağdaş bir eğitim sistemi açısından değerlendirdiklerini aktardı. Türk Eğitim-Sen olarak ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin içeriği, kazanımları, hazırlanacak eğitim materyalleri ve uygulama esaslarıyla ilgili olarak hem sahadan gelen verileri hem de bilimsel değerlendirmeleri bir araya getirdiklerini söyleyen Geylan, mevcut verileri de 5 Mayıs 2024 tarihinde kapsamlı bir değerlendirme raporu hazırladıklarını aktardı. Raporla yüzlerce eğitim çalışanının sahadan bildirdiği sorunları veriye dönüştürerek somutlaştırdıklarını da işaret eden Geylan, raporun yalnızca eleştiri değil; çözüm odaklı öneriler de sunan, geleceğe dönük stratejik bir doküman olduğunu belirtti. "Raporlar TBMM, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu ve diğer ilgili kurumlarla paylaşılacaktır" Geylan, düzenlenen çalıştayın, bu sürecin doğal bir devamı olduğunu da söyleyerek, "2025 yılı başı itibariyle başlayan süreçle birlikte sonuç raporlarının değerlendirileceği bu çalıştay öncesinde Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen il ve bölge bazlı çalıştaylarda öğretmenlerimiz, alan uzmanları ve sendikamız temsilcileri bir araya gelerek hem mevcut programları değerlendirmiş hem de önerilerini rapor haline getirmiştir. Bu raporlar, Genel Merkezimizde kurulan değerlendirme komisyonları tarafından analiz edilerek birleştirilmiş ve şimdi de siz değerli katılımcıların nihai değerlendirmesine sunulacaktır. Çalıştayımızda elde edilecek bulgular ve öneriler, bir sonuç raporu haline getirilerek Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere TBMM, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu ve diğer ilgili kurumlarla paylaşılacaktır" ifadelerine yer verdi. "Öğretmenlerimiz birçok yeni iş yüküyle karşı karşıyadır" Amaçlarının körü körüne eleştirmek olmadığını sürece katkı sunmak ve eksikleri göstermek olduğunu söyleyen Geylan, "Saha verileri ve raporlarımız göstermektedir ki tarih, matematik, hayat bilgisi, din kültürü gibi pek çok alanda hem kazanım hem uygulama hem de içerik açısından bazı değiştirilmesi, eklenmesi, bağlaştırılması gereken alanlar olduğu görülmektedir. Özellikle ülkemizin kurucu değerleri ile ilgili olarak ilave edilmesi gereken alanların olduğu açıkça görülmektedir. Bunların yanında yeni program ile özellikle Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı ve gelecekte yabancı dil öğretmenlerine yönelik ölçme değerlendirme yükü son derece artmıştır. Öğretmenlerimiz bir yandan müfredata uygun ders planları hazırlarken diğer yandan yazılı sınav, etkinlik değerlendirmesi, metin çözümlemeleri, gelişim raporları ve analiz tabloları gibi birçok yeni iş yüküyle karşı karşıyadır" değerlendirmesinde bulundu. "Teşkilatlarımızdan gelen her ses bizim için kıymetlidir" Türk Eğitim-Sen olarak, yalnızca bir sendika değil Türk milletinin çocuklarının daha iyi bir geleceğe ulaşması için mücadele eden vicdani bir kuruluş olduklarını söyleyen Geylan, "Ülkemizden, üyelerimizden ve teşkilatlarımızdan gelen her ses bizim için kıymetlidir. Her mesaj bir emanet, her talep bir sorumluluktur. Biz, eğitim çalışanlarının haklarını savunurken aynı zamanda öğrencilerimizin daha nitelikli bir eğitim almasını da savunuyoruz. Çünkü biz, öğretmenine kıymet veren bir ülkenin geleceğinin emin ellerde olduğuna inanıyoruz. İnanıyorum ki, bugün burada, milletimizin maarif davası için ortak aklı inşa ediyoruz" diye konuştu. "Çalıştay kapsamında 17 komisyon ve her ders için ayrı ayrı 22 ders ekseninde detaylı analizler yapılacaktır" Her çocuğun Türkçeyi en güzel şekilde konuştuğu, milli değerleri içselleştirdiği bir eğitim sistemi hayali kurduklarının altını çizen Geylan, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Değerlendirme ve İzleme Çalıştayı kapsamında 17 komisyon ve her ders için ayrı ayrı 22 ders ekseninde detaylı analizler yapılacaktır. Bu çerçevede, ilgili ders programları, ders kitaplarının içerikleri ve etkinlikleri titizlikle incelenecek; ölçme ve değerlendirme yaklaşımları mercek altına alınacaktır. Komisyonlar, müfredatın ön plana çıkarılması gereken güçlü yönleriyle birlikte geliştirilmesi elzem alanları belirleyecek; özellikle ölçme ve değerlendirme süreçlerindeki aksaklıkları ortaya koyarak çözüm önerileri sunacaktır. Aynı zamanda, ders kitapları da değerlendirilecek, içeriklerin milli değerler ve kültürel birikim çerçevesinde öğrencilere aktarılma biçimi ayrıntılı şekilde tartışılacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Sağlık Bakanı Memişoğlu: "Tek amacımız var öncelikli olarak, o da insanlara hizmet etmek"
11 Nisan 2025 Cuma - 18:00 Sağlık Bakanı Memişoğlu: "Tek amacımız var öncelikli olarak, o da insanlara hizmet etmek" Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "Hepimizin en önemli amacı insanlara hizmet etmek. Bunun yönetsel tarafı farklı olabilir, finansal tarafı farklı olabilir, kuralları farklı olabilir ama tek amacımız var öncelikli olarak, o da insanlara hizmet etmek" dedi. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneğinin (OHSAD) her yıl "Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları" adıyla düzenlediği kurultayın bu yıl 14’üncüsü yapılıyor. 9-13 Nisan 2025 tarihleri arasında, "Sağlıkta Ortak Gelecek" teması çerçevesinde gerçekleştirilen 14. OHSAD Kurultayı’nda, sağlık alanındaki paydaşlar bir araya gelerek sağlıktaki son gelişmeleri ve geleceği konuşuyor. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, 14. OHSAD Kurultayı’nda katılımcılara hitap etti. Bakan Memişoğlu, "Sektörün öncelikli amacı, hepimizin en önemli amacı ve ana amacı, insanlara hizmet etmek. Bunun yönetsel tarafı farklı olabilir, finansal tarafı farklı olabilir, kuralları farklı olabilir ama tek amacımız var öncelikli olarak, o da insanlara hizmet etmek. Paydaşlarımızın her birinin insanlara fayda üretme şekli farklı olabilir. Mesela kiminiz koruyucu sağlık açısından, kiminiz tedavi etmek açısından, kiminiz üretimle hizmet verirsiniz ama sonuçta hepimizin ortak amacı insanımıza iyi sağlık hizmeti sunmaktır" dedi. Dünyada, Türkiye’deki sağlık sisteminin çok iyi olduğunun konuşulduğunu belirten Memişoğlu, "Bu esasında beşeri sermayenin Türkiye’deki zenginliğinin ve kalitesinin şansıdır. Biz ne yaparsak yapalım binalar da yapsak, en son teknolojiyi de getirsek hekimlerimizin, sağlık çalışanlarımızın kalitesi, yöneticilerimizin, iş insanlarımızın başarısı ve kalitesi bu başarıyı getirmiştir. Sağlık çalışanları da öyle, sizler de öylesiniz. Bizim bunu daha iyi nasıl yapabileceğimizi tartışmamız gerekiyor, sizleri nasıl daha çok destekleyebiliriz konusunu tartışmamız gerekiyor. Türkiye’de özellikle son zamanlarda soruların çoğunluğu ‘Sen ne yaptın, siz ne yaptınız?’ sorusudur. Ama doğrusu ‘Ben ne yaptım, biz ne yaptık?’ sorularının sorulmasıdır. Önce ‘Ben ne yaptım, biz ne yaptık?’ diye sorarsanız esasında bu konuda çözümü de kolaylaştırmış olursunuz" ifadelerini kullandı. Bakan Memişoğlu, Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan bahsederek, "Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetiyle, iradesiyle, liderliğiyle gerçekten sağlıkta büyük başarıya imza attı. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın birçok taslağı ve dosyası 1970’li yıllardan beri TBMM’de tartışıldı, raporlandı ancak ortaya yönetsel bir irade koyulamadı. Yönetsel irade koyulamamasının en büyük sebebi paradigma değişikliğinin yapılmamasıydı. Çünkü paradigma değiştirmeniz gerekiyordu, çünkü hekim odaklı sağlık sisteminden insan odaklı sağlık sistemine dönüşmeniz gerekiyordu. Ulaşılabilir sağlık sistemi kurmanız gerekiyordu. Ve kapsayıcı, eşit, adaletli ödeme sistemleri geliştirmeniz gerekiyordu. En önemlisi de belki de çoğumuzun da çok da önemsemediği standartlar oluşturup bu standartlar üzerinde yönetsel ve sistemi büyütme anlamında hareket etmeniz gerekiyordu. Kalite standartları, hastane standartlarının oluşturulması. Hepsi kurala bağlandı. Bu kural üzerinden de büyümeye devam edildi. Burada en önemli unsurlardan bir tanesi neydi; devletin girişimcisine, özel sektöre güveni ve onun önünü açması. Eğer özel sektörü lokomotif olarak kullanmasak sağlıkta dönüşümün ne kalitesini yakalayabilirdik ne de bugün dünyadaki başarısını yakalayabilirdik" şeklinde konuştu. Sağlık Bakanı Memişoğlu, konuşmasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Hazine ve Maliye Bakanı’na Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) konusunda verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ederek, "Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanım, Sayın Hazine ve Maliye Bakanım, iki Bakanıma da Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) konusunda verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ediyorum. Oturup bu konuyu hep beraber realize edecek iradeyi gösteriyorlar. Bu konuda da hep beraber çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. Bakan Memişoğlu, sağlığın sadece hizmetle sınırlı kalmaması gerektiğini üretim modeliyle desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, "Sağlık hizmetini çok iyi sürdürüyoruz ama sağlıkla ilgili üretim konusunda yol almamız gerekiyor. ‘Üreten Sağlık’ modelimizle, bilgili ve çalışkan insanlarla bilim üreterek, üretilen bilgiyi ürün haline getirerek ülkemize ekonomik gelir kazandırmanın ekosistemini kuracağız. Sadece sağlık turizmiyle değil sağlığın bilimini, teknolojisini üreterek de ekonomik gelir elde edilmesini sağlayacağız" dedi. Sağlık Bakanı Memişoğlu, yaptıkları çalışmalar hakkında şu bilgi verdi: "Sağlık Bakanlığı olarak biz hastane hizmetlerinin standartlarını oluştururuz, bu standartlara göre hizmet verilmesini planlarız ve kontrol ederiz. Üniversite hastanesi, vakıf üniversitesi, özel üniversite, kamu hastanesi, artık bu konuda tek standardize hastane hizmetleri olmak zorunda. Herkes aynı standartla hizmet etmek durumunda. Onun için bu konuda çalışıyoruz. Bizim sağlık Bakanlığı olarak önceliğimiz şu anda biz kanıta dayalı tıp uygulamalarını doğru yapıp yapmadığınızın kontrol edilmesiyle bunun karşılığında hastanın ne durumda olduğunun ölçülmesidir bizim hedefimiz. Önceliğimiz budur. Onun için bu yönde çalışıyoruz." Sağlık Bakanı Memişoğlu, COVID-19 pandemisinin Türkiye’de hep beraber çok iyi yönetildiğini, dünyaya çok iyi örnek olunduğunu, dünyada herkesin Türkiye’deki sağlık sisteminin başarısını gördüğünü söyledi. Sağlık Bakanı Memişoğlu bu konuda sözlerini şöyle sürdürdü: "Sağlıkta güven endeksi denilen bir endeks var. Siz bedeninizi, canınızı güvenmediğiniz hiç kimseye emanet edemezsiniz. Onun için güven çok değerlidir, önemlidir. Güven endeksini kaybetmek en büyük riskimizdir. Güven endeksimiz bugün risk altındadır. Özel sektörümüz risk altındadır. Dünyanın en kaliteli sağlık hizmetini veren, gerçekten büyük bir sermaye riskiyle bu işe giren, hakkıyla bu işi yapanlara haksızlık yapıyor demektir eğer güven endeksini düşürüyorsa özel sektörün. Bunun vebali hepimizindir. Önce aramızdaki bu güven endeksini düşürenlerle mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Bununla ilgili hiçbir toleransımız olmayacak." Sağlık turizmi konusunda da çalıştıklarına değinen Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Sağlık meslek mensupları yönetmeliğini çıkardık. Artık bizim kontrolümüz haricinde hiçbir sağlık hizmetinin verilmesini istemiyoruz. Bu merkezlerin sağlık hizmeti sunucusu olarak kontrol ve standardize edilmesi gerektiği için bunlarla ilgili çalışmaları yaptık" diye konuştu. Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsünü yeniden yapılandırdıklarını anlatan Sağlık Bakanı Memişoğlu, bunun hem ödeme sistemlerinde hem de cezalandırma, denetleme konusundaki farklılıkları değiştirecek yapı olduğunu söyledi. Sağlık Bakanı Memişoğlu, kaliteyi önemsediklerini, bunun için gece gündüz çalışarak iyi şeyler yapmaya çalıştıklarını bildirerek, "Biz iyi bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Sizlerle istişare ediyoruz konuşuyoruz. Bazılarınız memnun olmayabilir. Bu konuda bizim her zaman istişareye açık olduğumuzu, niyetimizin salih olduğunu bilmenizi istiyorum. Sistemi düzenlerken herkesin fikrini alacağız, hep açık olacağız her zaman ifade ettiğim gibi" dedi. Birinci basamakta tedavi olacak bir hastanın üçüncü basamakta tedavi edilmesinin yanlış olduğunu ifade eden Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Türkiye sağlıkta gerçekten etrafındaki ülkelere rol model olacak bir ülke. Biz çok şeyi başardık, çok iyi yerlerdeyiz ve daha iyi olmak için uğraşıyoruz" diye konuştu. Sağlık Bakanı Memişoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Esasında biz hastalık kültürüyle çalışıyoruz, bizim sağlık kültürüyle çalışmamız gerekiyor. İnsanlara önce sağlıklı kalmayı öğretmemiz, bunu teşvik etmemiz lazım, sonra hastalanan insanlara gerekli yerde, doğru yerde, doğru zamanda etkin tedaviyi yaptırmamız lazım."
AK Parti Grup Başkanı Güler: "CHP Genel Başkanı, cuntacı geleneğinin bir çırağı olarak suçüstü yakalanmıştır"
11 Nisan 2025 Cuma - 17:36 AK Parti Grup Başkanı Güler: "CHP Genel Başkanı, cuntacı geleneğinin bir çırağı olarak suçüstü yakalanmıştır" AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in cumhurbaşkanlığına Ekrem İmamoğlu aday olamazsa kağıt üzerinde bir aday gösterileceği sözlerine tepki göstererek, "Bu arkadaşlar bu ifadeyle kendilerini ele vermiştir, suçüstü yakalanmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, cuntacı geleneğinin bir çırağı olarak suçüstü yakalanmıştır. Kağıt üzerinde bir cumhurbaşkanı adayı gelecekmiş, eğer seçimi kazanırsa Ekrem İmamoğlu’nu ceza almışsa cezaevinden çıkartacak, sonra kendisi görevini bırakacakmış" dedi. AK Parti Grup Başkanı Güler, AK Parti Grubu fuaye alanında Sakarya Milletvekili Ertuğrul Kocacık, Tokat Milletvekili Cüneyt Aldemir ve Osmaniye Milletvekili Seyidi Gülsoy ile birlikte gazetecilere Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne ilişkin açıklama yaptı. Güler, kanun teklifine ilişkin, "Yapılan anayasa değişikliği sonrasında tüzük, Bakanlar Kurulu, başbakan, başbakanlık, kanun tasarısı gibi bazı ibareler ile Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle düzenlenmesi gerekli olan konuların kanun ve kanun hükmünde kararname metinlerine çıkarılması hususlarında düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptale konu edilmiş, muhalefet partilerinin iptal davası açması neticesinde Anayasa Mahkememizde bu itirazların değerlendirilmesi sonrasında 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan bazı düzenlemelerin gerek madde olarak, gerekse de madde içerisinde yer alan hükümler olarak anayasada yalnızca kanunla düzenlenmesi gerektiği belirtilen hususlar içerdiği ya da bu düzenlemelerin dayanağını oluşturan yetki kanununun kapsamı dışında kaldığı gerekçesiyle iptali kararı vermişti geçen yıl" dedi. 112’ye asılsız ihbara cezalar artırılacak Güler, 112 Acil Servis Merkezi’ne gelen asılsız ihbarlara ilişkin de, "2024 yılı boyunca alınan yaklaşık 303 milyon çağrının yüzde 28.46, 2025 yılının ilk üç ayında ise 14.6 milyon çağrının yüzde 30’unun asılsız olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum maalesef gerçekten acil çağrıya ulaşmaya çalışan vatandaşlarımızın da mağduriyetine sebebiyet vermiş, orada çalışan personelin iş yükünü artırmış ve maalesef çalışma verimliliğini de düşürmüştür. Bu konuda da biz idari para cezalarında artırıma gidiyoruz" şeklinde konuştu. Güler’den CHP’ye kağıt üstünde aday tepkisi Güler, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i eleştirerek, "Türkiye bir anayasal hukuk devleti. Anayasamızın da ilgili amir hükümleri kapsamında birçok kanunumuz var. Başında da 298 sayılı Seçim Kanunu gelir. 2073 sayılı Mahalle İdareler Kanunu gibi birçok seçim kanunlarımız da var. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel bugün sabah şöyle bir ifadede bulunuyor; ’Efendim önümüzdeki dönemde bir cumhurbaşkanlığı seçimi olursa kağıt üzerinde resmi adayımız olur ama kampanyayı hep beraber yaparız.’ Cumhurbaşkanlığı adayı kağıt üzerinde herhangi bir kişi olacakmış. Ekrem Bey hem cezaevinde, hem yasaklı. ’Ekrem Bey televizyondan izler, notlarını alır, istişare içinde oluruz. Dünyanın en büyük kampanyasını yaparız. Zaten o seçim de şuna döner. Ekrem İmamoğlu hapiste bir kalsın, Özgür mü olsun, Türkiye’de demokrasi mi olsun, otokrasi mi olsun? Adayın isminin, kim olduğunun önemi yok. Ekrem Bey içerideyse o aday olur ama o Ekrem İmamoğlu’nun yerine bu süreçte onun siyasi yasağını kaldırmak, onu hapisten çıkarmak, yeniden seçilebilir hale gelmesini sağlamak üzere yapılmış bir aday. O aday olan arkadaşımız kimse Ekrem Bey geldikten sonra o arkadaşımız da başka bir göreve gelir. Ekrem Bey de yürütme görevi başbakanlıksa başbakanlığa gelir. Bu seçim siyasi yasak olmazsa Ekrem Bey’le Tayyip Bey arasında umarım adil bir gerçek yarış olur.’ Bu arkadaşlar bu ifadeyle kendilerini ele vermiştir, suçüstü yakalanmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, cuntacı geleneğinin bir çırağı olarak suçüstü yakalanmıştır. Kağıt üzerinde bir cumhurbaşkanı adayı gelecekmiş, eğer seçimi kazanırsa Ekrem İmamoğlu’nu ceza almışsa cezaevinden çıkartacak, sonra kendisi görevini bırakacakmış. Hokus pokusla başbakanlığı ihlas edecekmiş, başbakan olacakmış, kendisi uygun bir göreve gidecekmiş. Yazıklar olsun" dedi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne sert eleştiri Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ni de eleştiren Güler, "Dünyanın gözü önünde 20 bine yakın çoluk çocuk, yaşlı kadın, gazeteci, sağlık çalışanı, Kızılay çalışanı, yine camiler, okullar, hastaneler iki yıldır dünyanın gözü önünde büyük bir katliam devam ediyor. Buna dair kılını kıpırdatmayan, en azından kınama metni bile oluşturamayan ikiyüzlü Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türkiye’yi bazı yerlerde uyarmış ve kınamış. Bir kendinize gelin ya. Bir utanın, bir yüzünüz kızarsın, bir mahcup olun. İnsanlık öldürülmüş. Şu anda dünyanın tüm kurumsal yapıları çökmüş, çürümüş, bitmiş, tükenmiş, bir mahcup olun, utanın. Açıklama yapmaya utanın. Neymiş efendim? Türkiye’de yargılamalarda ’barış ve demokratik toplum çağrısı belgesi’ yayınlandı. Öcalan’ın çağrısından olumlu bir şekilde bahsedilmiş raporda. İmamoğlu’nun tutuklanması ve bu çevreleyen endişe verici olaylar karşısında daha da büyük bir hayal kırıklığına uğramışlar. Biz de çok büyük bir hayal kırıklığına uğradık sizden. Beyefendiler iki yüzlüler. İnsanlık öldürülüyor Gazze’de" ifadelerini kullandı. İBB’ye 95 milyon TL’lik tatlı tepkisi Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu döneminde Muş’tan bir şirketten 95 milyon TL’lik tatlı alındığını söyleyerek, "500 ton. Muş’tan nasıl taşınmış, neyle taşınmış bilmiyoruz. Herhalde Beykoz Belediye Başkanı sorulduğu gibi 1,5 milyon TL’lik gıda maddesi tankerle taşınmıştı. Öyle savunma verilmişti. Herhalde bunlar da borularla mı taşındı bilemiyorum. Bir boru döşendi herhalde İstanbul’a, oradan taşındı. Buna cevap versinler. İki; yine 141 milyon TL’lik bir gıda ihtiyacı yine acil olarak. Hakkari’deki yine oradaki bazı kurumlara 1-2 milyon TL’lik ihalelere giren bir şirketten alım yapılmış. 141 milyon TL. Hakkari’den nasıl taşındı acaba, nereye götürüldü? Bunları izah etsinler" şeklinde konuştu.