Yerel Haberler
Yozgat
25 Kasım 2024 Pazartesi - 09:54 Yozgat’ta geleceğin gazetecilerine eğitim verdi Gazeteciler Cemiyeti, Yozgat’ta geleceğin gazetecileriyle bir araya geldi. Gazeteciler Cemiyeti, Yozgat Gazeteciler Cemiyeti ve Bozok Üniversitesi İletişim Fakültesi iş birliği ile öğrencilere yönelik eğitim düzenlendi. Mobil canlı yayın aracında günümüz son teknolojisine sahip cihazlar tanıtıldı. Kamera önü ve kamera arkası yayının nasıl yapıldığı hakkında ayrıntılı bilgiler verildi. Öğrencilerin her biri cihazların başına tek tek geçerek bizzat uygulamalı biçimde gazetecilik mesleği hakkında bilgi edinme imkanı buldu. Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi ve 9.Köy editörü Zeynep Gürcanlı, mobil eğitim cihazıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Biliyorsunuz çok ağır bir deprem geçirdik. O depremde elektrik yok, internet yok, insanlar can derdine düşmüş. Oraya gazeteci akını oldu. Gazetecilik öyle bir meslek ki herkesin kaçtığı yere siz koşarak giden bir mesleğe sahibiz. Depremde de böyle oldu. İstanbul’dan, Ankara’dan, çevre illerden herkes gidebildiği kadar deprem bölgesine gitti. Gittiklerinde yıkıntı gördüler. Elektrik yok, internet yok. Görüntüyü kayda alıyorsun ancak gönderemiyorsun. Kalacak yer yok. Bir süre sonra şarj bitiyor. Görüntü çekemiyorsunuz. Işık yok. Biz bunları düşünerek nasıl bir katkı yapabiliriz, dedik” dedi. “Yaşayan stüdyomuz her imkana sahip” Depremde yaşanan olumsuzlukların yeni bir fikri meydana çıkardığını söyleyen Gürcanlı, “Böyle felaket anlarında kullanılabilecek bu arabayı yaptık. Bir kere kendi enerjisini kendisi karşılayabiliyor, güneş enerjisi ile çalışıyor. Dolayısıyla azıcık güneş bile olsa o geceyi geçirecek kadar enerji biriktirip hiç elektrik olmadan biz bu arabayla sürekli yayın yapabilme şansımız var. Uydu internetine doğrudan bağlanma imkânımız var. Bütün cihazlar var. Yaşayan bir stüdyo gibi. İçinde de buzdolabı, kahve makinesi gibi malzemeler de var” dedi. İletişim Fakültesi öğrencileri, canlı yayın için gerekli olan teknik cihazları inceleyerek canlı yayın tecrübesi denedi, örnek kayıtlar aldı. “Bu tür toplantılar yerel medyamıza katkı sağlayacak” Gazeteciler Cemiyeti adına açılış konuşmasını yapan Osman Hakan Kiracı, “Günümüzde hem ulusal hem yerel medyada çok büyük bir değişim ve hızlı dönüşüm gerçekleşiyor. Bu dönüşüme ayak uydurmak oldukça zor. Böyle bir süreçle yarışabilmek, yeni projelere, yeni teknolojilere ulaşabilmek gayret istiyor, birlik ve beraberlik istiyor. Medyanın çeşitli birimlerini oluşturan kuruluşlar olarak kendi sorunlarımızı konuşmak, çözüm yolları aramak, paylaşmak amacıyla bu tür organizasyonlarla birlik ve beraberlik içinde hareket etmemiz lazım. Dolayısıyla ben bu tür toplantıların devamının yerel medyamıza çok önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Bu toplantılara katılan arkadaşlarımız için de bir yol haritası çizeceğini biliyorum. Geldiğimiz noktada gün, bugün birlikte hareket etmemizi, birlikte düşünmemizi, birlikte paylaşmamızı ve birlikte çalışmamızı gerektiriyor” dedi. “Bozkırın ortasında nilüferler açtırmaya geldim” Eğitim programı paydaşlarından olan İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfiye Acar Şentürk ise konuşmasında, “Dekanlığa başladığım ilk günden beri, ‘Bozkırın ortasında nilüferler açtırmaya geldim’ diyorum. Öğrencilerime hep şunu diyorum: ‘Kaç puanla geldiğiniz önemli değil hangi donanımla gittiğiniz önemli.’ ‘Yozgat’ta yaşıyoruz, imkânlar yok’ gibi bahanelerin arkasına da sığınmıyorum. Dolayısıyla inanıyorum ki, Bozok İletişim Fakültesi tıpkı büyükşehirlerdeki gibi marka olacak ve burada nilüferler yetişecek” ifadelerini kullandı. “Yerel basın üretemezse Türkiye habersiz kalır” Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Ali Oruç “Her geçen gün daha net olarak ortaya çıkan durum şudur. Bugün yerel basın bir yaşam mücadelesi vermektedir. Yerel basının bu mücadelesinin sonuçları tüm Türkiye’yi etkileyecektir. Yerel basının haber üretiminin en aza inmesi demek Türkiye’nin kendisinden habersiz kalması demektir. Bugün nitelikli bir Durum Değerlendirme Toplantısı gerçekleştireceğimizden şüphem yok. Burada tartışılan her sorunun, geleceğin gazetecileri için bir sorun halinden çıkarmak için çabalayacağımızdan şüphem yok” ifadelerini kullandı.
Kore Cumhuriyeti Ateşesi Lee: “Kahraman gazilerin sayesinde Kore’nin özgürlük ve barışı korundu”
19 Eylül 2024 Perşembe - 15:17 Kore Cumhuriyeti Ateşesi Lee: “Kahraman gazilerin sayesinde Kore’nin özgürlük ve barışı korundu” Kore’de 1953 yılında gazi olan 94 yaşındaki Şevki Kanak ile 19 Eylül Gaziler Günü’nde Yozgat’ta bir araya gelen Kore Askeri Ateşesi Deniz Kurmay Yarbay Sim Pyo Lee, kahraman gazilerin sayesinde Kore’nin özgürlük ve barışını koruduğuna dikkat çekti. Yozgat’ın Sarıkaya ilçesinde yaşayan ve 1953 yılında Kore’de gazi olan Şevki Kanak onuruna, 19 Eylül Gaziler Günü dolayısıyla Sarıkaya Şehit Yılmaz Gündüz Salonunda program düzenlendi. 1952-1953 yıllarında ikinci kafile olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığınca Ankara’nın Mamak ilçesinden Kore’ye sevk edilen 94 yaşındaki Kanak, 1953 yılında Kore’de gazilik unvanı aldı. Kore Askeri Ateşesi Deniz Kurmay Yarbay Sim Pyo Lee düzenlenen programda Kore Gazisi Şevki Kanak ile bir araya geldi. Düzenlenen programda Ateşe Lee, Kore Gazisi Kanak’a günün anlam ve önemine dair hediye ve plaket vererek teşekkür etti. Programın ardından şehitlik ziyaret edilerek dualar edildi. Kore Askeri Ateşesi Dz. Kur. Yb. Sim Pyo Lee, Kore Savaşında Türkiye’nin Kore’ye yardım etmek için savaşa katıldığını ve Kore için büyük fedakarlık ve kahramanlık gösterdiğini söyledi. Lee, Kahraman gazilerin sayesinde Kore’nin özgürlük ve barışını koruduğuna dikkat çekerek, “Gazilerimize minnettarız. Onların fedakârlık ve kahramanlıklarınızı asla unutmayacağız” dedi.
Yeşilçam’ın unutulmaz karakterleri okul duvarında ölümsüzleştirildi
19 Eylül 2024 Perşembe - 14:25 Yeşilçam’ın unutulmaz karakterleri okul duvarında ölümsüzleştirildi Yeşilçam’ın hafızalara yer edinmiş unutulmaz Türk filmlerinin usta sanatçılarını tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla Yozgat Nida Tüfekçi Güzel Sanatlar Lisesinde, öğrenciler tarafından Yeşilçam Sokağı oluşturuldu. Öğrenciler, okulun resim atölyesinde Yeşilçam’ın unutulmaz usta sanatçılarının önce karakalem çalışmasını yaptı. Daha sonra öğrenciler, aralarında Zeki Alasya, Metin Akpınar, Adile Naşit, Cüneyt Arkın, Münir Özkul, Türkan Şoray, Sadri Alışık ve Hülya Koçyiğit gibi Türk sinemasının hafızalara kazınmış sanatçıların portreleri tuvale yansıttı. Gelecek kuşaklara aktarılması için okulun duvarlarına asılan yağlı boya tablolardan "Yeşilçam Sokağı" adı verilen bölümler oluşturdu. Oluşturulan Yeşilçam Sokağı ile öğrencilere ve okula gelen ziyaretçilere geçmişte birçok film ve sinemada rol alan Yeşilçam sanatçılarının unutturulmaması amaçlanıyor. “Öğrencilerimiz geçmişin izlerini unutmuyor” Nida Tüfekçi Güzel Sanatlar Lisesi Okul Müdürü Aytaş Şahin, resim bölümü öğrencileri olarak proje başlattıklarını söyleyerek, “Yeşilçam Sokağı oluşturmak adına burada Yeşilçam’ın unutulmayan yüzlerini öğrencilerimize aktarmak ve yeni gelen nesle bunları ileterek geçmişten günümüze bir köprü kurmak amacıyla böyle bir çalışma yaptık. Çok güzel bir sokak oldu. Okulumuzun bütün öğrencileri bundan istifade ediyor. Hepimizin çocukluluğunda zihnimize yer etmiş resimler var. Zeki Alasya, Metin Akpınar, Adile Naşit, Cüneyt Arkın, Münir Özkul gibi sanatçılarımız var. Çocuklarımıza geçmişte Yeşilçam’ın unutulmayan yüzlerini unutturmamaya çalışıyoruz. Burada hem kendileri resmediyor hem de yaptıkları resimleri arkadaşlarına sergiliyorlar” dedi. “Onları unutmadık, unutturmayacağız” Okulun 12. sınıf resim bölümü öğrencilerinden Beyzanur Sönmezer ise, “Yeşilçam’ın unutulmayan sanatçılarını, tekrardan canlandırmak, hatırlatmak istedik ve tablolarını yaptık. Okulumuzda Yeşilçam Sokağı oluşturduk. Tekrardan onların güzel yüzlerini, canlandırdık, onları unutmadık ve unutturmayacağız” şeklinde konuştu. “Ailemiz de biz de onlarla büyüdük” İrem Barış isimli öğrenci de, “Okulumuzda Yeşilçam sanatçılarını geçmişten günümüze yaşatmak için Yeşilçam Sokağı oluşturduk. Yeri geldik ağladık, yeri geldi güldük. Ailelerimiz de bizler de onlarla büyüdük. Şimdi de usta oyuncuları arkadaşlarımızla birlikte resmediyoruz ve okulumuzda kurduğumuz Yeşilçam Sokağı ile de onları unutturmayacağız.” ifadelerine yer verdi.
Türkiye’nin ormanları bozkırda yeşeriyor
18 Eylül 2024 Çarşamba - 10:42 Türkiye’nin ormanları bozkırda yeşeriyor Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinde bulunan Orman Fidanlık Şefliği’nde 300 dekar alanda üretilen 3 milyon fidan, bir bebek hassasiyetiyle yetiştirilerek Türkiye’nin birçok bölgesine toprakla buluşturulmak üzere gönderiliyor. Akdağmadeni ilçesine bağlı Yukarıculhalı köyünde 1990 yılında kurulan ve yılda 3 milyon fidanın üretildiği Türkiye’nin 4. büyük fidanlığı olan fidan üretim şefliğinde, 20 farklı türde fidan yetiştiriliyor. Akdağmadeni Orman Fidanlık Şefliği’nde istihdam edilen kadınlar tarafından yetiştirilen fidanlar, başta İç Anadolu Bölgesi olmak üzere birçok bölgede bozkır alanların yeşillendirilmesinde kullanılıyor. İlçede bölge halkına istihdam alanı da sağlayan tesiste çalışan kadınlar, tohum ekmeden çapalamaya, tüp hazırlamadan yabancı ot temizliğine birçok işi büyük bir titizlikle yapıyor. Günlük yevmiyeyle çalışan kadınlar, adeta bir bebek hassasiyetiyle yetiştirdikleri fidanlarla ülkenin yeşillendirilmesine katkı sağlıyor. “Fidanları bebek gibi yetiştiriyoruz” Fidanlıkta çalışan işçilerden Memnune Oğuz, bebek hassasiyetiyle fidanları büyüttüklerini söyleyerek, “Burada 10 yıldır çalışıyorum, arkadaşlarımızla birlikte karaçam, sarıçam gibi çeşitli fidanlar üretiyoruz. Fidanların tohumunu da kendimiz toplayıp üretim yapıyoruz. Bebek misali bunlara bakıyoruz. Otunu alıyoruz, sulamasını yapıyoruz. Ekmeğimizi buradan kazanıyoruz, ailemize çok büyük katkılarımız oluyor. Çocuklarımızı okutuyoruz, evlendiriyoruz. Ürettiğimiz fidanlar ülkenin birçok bölgesine dağıtılıyor, bu da bizi çok mutlu ediyor” dedi. “Evimize ekmek götürüyoruz” 15 yıldır tesiste çalıştığını söyleyen 60 yaşındaki Zühre Taşkıran ise, “Burada fidanları yetiştiriyoruz, fidanların otunu alıyoruz, suluyoruz, yeni doğan bebek gibi ilgileniyoruz. Geçimimizi buradan sağlıyoruz, evimize ekmeğimizi götürüyoruz” şeklinde konuştu.
Görme engelli santral memuru, hafızasında 6 bin 500 telefon numarası tutuyor
16 Eylül 2024 Pazartesi - 14:50 Görme engelli santral memuru, hafızasında 6 bin 500 telefon numarası tutuyor Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinde 23 yıldır belediye santralinde çalışan 47 yaşındaki görme engelli Oğuz Aktaş, hafızasında tam 6 bin 500 telefon numarası tutuyor. Bir kez duyduğu sesi ve numarayı kesinlikle unutmayan Aktaş, ne kalem ne defter ne de rehbere ihtiyaç duyuyor. Akdağmadeni Belediyesi’nde santral görevlisi olarak çalışan Oğuz Aktaş, tavuk karası hastalığı nedeni ile görme güçlüğü yaşıyor. Oğuz Aktaş, hafızasında tuttuğu 6 bin 500 telefon numarasıyla çevredekiler tarafından "Ayaklı telefon rehberi ve 11880 Oğuz" diye anılıyor. Aktaş bir kez duyduğu telefon numarasını, banka hesap numarasını, isim ve sesi hafızasına kazıyor ve yıllar geçse de unutmuyor. Üniversite eğitimi yıllarında bir sınava hazırlanırken önlü arkalı 28 sayfalık çalışma notunun tamamını ezberleyen Aktaş, ezber yeteneğini o zaman fark ettiğini belirtti. 23 yıldır Akdağmadeni Belediyesinde santral memuru olarak görev yaptığını belirten Oğuz Aktaş, hafızasında 6 bin 500 telefon numarasının bulunduğunu söyledi. İnsanları seslerinden tanıdığını da belirten Aktaş, “İnsanların sesini bir defa duymam yetiyor, yıllar geçse de unutmuyorum, hemen tanıyorum. Ben telefonumda da rehber kullanmıyorum, kağıt kalem kullanmam. Numarayı öğrenmeleri için sadece bana isim vermeleri yeter.” dedi. Çalıştığı kurumda arkadaşlarının kendisine “11880” ve “Akıllı Rehber” diye hitap ettiklerini belirten Aktaş, 2002 yılından itibaren santralde görev yaptığı ve yerinin değişmediği için de Akdağmadeni Belediye Başkanı Nezih Yalçın’a teşekkür etti.
Lezzeti topraktan gelen şifa kaynağı pekmezin zahmetli yolculuğu başladı
15 Eylül 2024 Pazar - 14:13 Lezzeti topraktan gelen şifa kaynağı pekmezin zahmetli yolculuğu başladı Yozgat’ın Çekerek ilçesinde her yıl eylül ayının ortalarında üzüm bağları bozularak toplanan üzümlerden pekmez yapılıyor. Geleneksel yöntemlerle hazırlanan pekmezin lezzeti ise şıranın içine atılan ve kayalık alanlardan toplanan özel beyaz topraktan geliyor. Yozgat’ta kış aylarında sofraların vazgeçilmezi olan pekmez üretimi, bağ bozumu ile birlikte başladı. Çekerek ilçesinde toplanan üzümler geleneksel yöntemlerle pekmeze dönüştürülüyor. İlçede yaşayan vatandaşlar, pekmeze akışkanlık ve kıvam vermesi için Bayındırhüyük köyünde kayalık alanlardan kazma ve kürek yardımı ile pekmez toprağı çıkarıyor. Sabahın erken saatinde üzüm bağlarının yolunu tutan vatandaşlar, üzümün pekmeze olan yolculuğunu başlatıyor. Bağlardan toplanan salkım salkım üzümler, ilk olarak özel pekmez toprağıyla buluşuyor. Ardından toprakla karışması için ezilen üzümler, kıvama geldikten sonra kaynatılmak üzere büyük kazanlara konuyor. Meşe odunu ateşinde 2-3 saat sürekli karıştırılarak kaynatılan üzümler, kıvama geldikten sonra süzgeçten geçiriliyor. Bekleme süresinin ardından kavanozlara alınan pekmez, tüketilmek üzere hazır hale geliyor. “Bu toprağı katmazsak pekmez olmuyor” Bayındırhüyük köyünde yaşayan Durak Özkan, dağlık ve kayalık alanlardan pekmez toprağı çıkardıklarını söyleyerek, “Üzümden pekmez yapmak için doğal toprak kazıyoruz. Bu toprak Çekerek çevresinde sadece bizim köyümüzde bulunuyor. Bu olmadan pekmezin şırası durulmuyor. Dolayısıyla da pekmez olmuyor, bu nedenle de bu toprağı pekmeze katmak zorundayız” dedi. “Pekmez üretimi zahmetli oluyor” Pekmez yapımına başladıklarını belirten Arpaç köyünden Seyit Erol ise, bağ bozumunu gerçekleştirdiklerini ifade ederek pekmez yapımının çok zahmetli olduğunu söyledi. Erol, “Üzümleri bağdan traktörlerle getiriyoruz, burada olmazsa olmaz pekmez toprak katıp eziyoruz. Bu toprağı Bayındırhüyük köyünden getiriyoruz, bu toprak olmazsa pekmez olmuyor. Daha sonra süzdüğümüz üzüm suyunu kazanlarda 4-5 saat kaynatıyoruz ve pekmez yapımını tamamlıyoruz” şeklinde konuştu.