Yerel Haberler
Sivas
22 Kasım 2024 Cuma - 14:27 Anadolu’nun nazar boncuğunun çevresini yağmur altında temizlediler Sivas’ın Gürün ilçesinde yer alan ve doğal güzelliğiyle dikkat çeken Gökpınar Gölü’nün çevresinde yağan yağmura rağmen çevre temizliği yapıldı. Sivas’ın Gürün ilçesinde bulunan ve doğal güzelliğiyle yaz kış doğaseverleri ağırlayan Gökpınar Gölü çevresinde çevre bilinci oluşturmak amacıyla Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Osman Boyraz tarafından çöp toplama etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, belgesel program sunucusu Serdar Kılıç, 200’e yakın lise ve üniversite öğrencisi ile vatandaşlar katıldı. Anadolu’nun Nazar bocuğu olarak da bilinen gök mavisi rengiyle kendine hayran bırakan gölün çevresindeki atıklar toplanarak doğanın korunması konusunda farkındalık oluşturuldu. Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, en çok çöp toplayan 10 öğrenciye tablet hediye etti. “Asıl olan aslında doğayı temizlemek değil kirletmemektir" Bakan Boyraz, çöplerin bir kısmını öğrenciler ile topladıklarını söyleyerek, “ Bugün güzel bir etkinlik yaptık. Asıl olan aslında doğayı temizlemek değil kirletmemektir. Çöplerin belki de ellide birini birlikte topladık. Emek verenlere teşekkür ediyorum. Burada ki amacımız sadece bir temizlik yapmak değil. Küresel iklim kriziyle birlikte yaşanılmaz hale giden ortamda doğayı çevreyi yarınlara bırakmak için gayret etmemiz lazım. Su kaynaklarının gittikçe azaldığı ortamda doğayı gözümüz gibi bakmamız lazım. Bozkır’ın nazar boncuğu olarak adlandırılan ve Dünyada nadir yerlerden biri olan bu kaynağı da koruyup gelecek nesillere miras olarak bırakmamız herkesin sorumluluğundadır” dedi.
22 Kasım 2024 Cuma - 11:26 Sivas’ta lastikçilerde yoğun mesai Hava sıcaklıklarının hissedilir derecede düştüğü Sivas’ta lastikçiler yoğun mesai harcamaya başladı. Kış şartlarının en ağır geçtiği illerin başında yer alan Sivas’ta hafta sonu için kar yağışı uyarısı geldi. Hava sıcaklıklarının düştüğü ve yüksek kesimlerde ara ara kar yağışının yaşandığı kentte, lastikçiler yoğun mesai harcamaya başladı. Kar yağışı öncesi 1 Aralık’ta denetimlerin başlayacak olmasıyla da kış lastiklerini taktırmak isteyen araç sahipleri, lastikçilerin yolunu tuttu. Lastikçiler, 12 saati aşkın çalışarak araçların lastiklerini değişiyor. “Mesai saatlerimiz artıyor, günlük 12 saati buluyor” Bir firmada çalışan Halil Alan, 1 Aralık ve 1 Nisan tarihleri arasında kış lastiği takmanın zorunlu olduğunu ifade ederek, “Kış lastiği zorunluluğu 1 Aralık’tan itibaren başlıyor. Sadece ticari araç diye bir husus yok açıkçası. Kaza gibi durumlarda önce lastiğe bakılıyor. 4 aylık zorunlu süreç başlıyor. 1 Aralık tarihinden itibaren denetimler başlıyor. Mesai saatlerimiz artıyor, günlük 12 saati buluyor diyebilirim. Sabah 8’de başlıyoruz, akşam 11’e kadar sürebiliyor. Müşterilerimiz işlerinden dolayı geç saatlerde geliyor. Bir, iki aylık süreçte yoğun mesai harcıyoruz” dedi. Kış lastiğinin yol tutuşu için çok önemli olduğuna değinen Alan, “Kış lastiğinde dikkat etmemiz gereken en önemli şey kalite. Önemli olan lastikteki tırtıklar. Kar yağsın veya yağmasın kış lastiği takmak mecburi. Yollarda buzlanma olup kazaya sebebiyet verebiliyor. Zorunluluk 1 Aralık’ta başlıyor ama canınızı ve malınızı düşünüyorsanız o tarihten önce kış lastiği taktırın. Kesinlikle ihmal etmeyin” ifadelerine yer verdi.
Ustasından buzlanan araç camları için pratik öneriler
11 Kasım 2024 Pazartesi - 13:14 Ustasından buzlanan araç camları için pratik öneriler Uzmanından, buz tutan araç camlarındaki buzu cama zarar vermeden çözmek için tuzlu su tavsiyesi. Türkiye’nin en soğuk illerinden biri olan Sivas’ta havaların soğumasıyla birlikte araç sahiplerinin buzlu camlarla mücadelesi başladı. Kimi araç sahipleri buzlu camı çözmek için erken uyanıp aracını ısıtmak zorunda kalırken, kimileri de camdaki buzu kazıyıcı veya kredi kartı gibi malzemelerle temizlemeye çalışıyor. Hal böyle olunca buzlu camı hızlı çözmek isteyen sürücüler cam kazıyıcılarını aşırı bastırdıkları için camlarını çizebiliyor. Yeni Ata Sanayide Oto tamircisi olarak çalışan Halil Alan, buzlu camları çözmek için en etkili yöntemleri paylaştı. Alan, buz kazıyıcıların camlarda çizik oluşturabileceğini belirterek, daha güvenli bir yöntem olarak tuzlu su ya da alkollü yüksek antifrizli cam sularını kullanmayı tavsiye etti. “Buzlu camı çözmede en güzel etken, alkollü yüksek antifrizli cam suyu ya da tuzlu su” Oto tamirci Halil Alan, buzlu camı çözmede en etkili yöntemin alkollü yüksek antifrizli cam suları yada tuzlu su olduğunu ifade ederek, “Kış geldi yoğunluk başladı. Buzlu camı çözmede en güzel etken alkollü su ya da tuzlu su. Ben kendi aracımda sprey kullanıyorum, tuzlu su yaptım. Çok kolay ve rahat bir şekilde buzu açıyor. Buz kazıcı ister istemez çok sert basıldığında camı çiziyor. Buna karşı kullanılacak en güzel etken sprey kullanmak. Bazı marketlerde satılıyor. Özel açıcılar var. Bu tür malzemeleri kullanabilirler. Bir arkadaşımız sıcak suyla alakalı bir sorun yaşadı. Camda çatlama oldu. Şahsen tavsiye etmiyorum. Yapan çok insan var ama ne kadar sağlıklı bilmiyorum. Ama dediğim gibi sprey yada tuzlu su en iyisi” dedi. “Buzlu cama direk tuz dökmek sileceği aşındırabilir” Alan, buzlu cama tuz dökmenin sileceklere zarar verebileceğini söyleyerek, “Sivas akşamları eksi onu görüyor gündüzleri de soğuk. Artık bu saatten sonra antifrizli cam suyu kullanmak lazım. Piyasada cam suyu çok ama bunun için önemli olan içindeki alkol oranı ve kaliteli cam suyu kullanmamız lazım. Alkol oranı yüksek olmazsa bir faydası olmaz. Ben sprey kutusuna tuzlu su doldurdum. Tuz oranı yüksek olacak, camdaki buzu çözmesi için. Buzlu cama direk tuz dökerlerse faydası olur ama bu sefer sileceğe zarar verebilir. Buda silecekte aşınmaya neden olur. En etkilisi tuzlu su” diye konuştu.
Sivas’ın ormanlık alanı 504 bin dekara yükseldi
11 Kasım 2024 Pazartesi - 13:13 Sivas’ın ormanlık alanı 504 bin dekara yükseldi Sivas’ta 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü çerçevesinde 11 farklı noktada toplam 11 bin fidan toprakla buluştu. Sivas Valiliği, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Sivas Orman İşletme Müdürlüğü iş birliğinde Sivas Cumhuriyet Üniversitesi kampüsü içerisindeki etkinliğe çok sayıda vatandaş ve öğrenci katıldı. Katılımcılar, fidan dikimi öncesi bir süre halay çekti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda konuşan Sivas Orman İşletme Müdürü Sefa Duman, 11 farklı lokasyonda 11 bin fidanın toprakla buluşturulduğunu ifade etti. Geleceğe ve insanlığa nefes olmak için bir araya geldiklerini ifade eden Vali Vekili İhsan Maskar ise “11 Kasım malumlarınız olduğu üzere Milli Ağaçlandırma Günü, sadece fidan dikmek değil aynı zamanda gelecek nesillere yeşil bir gelecek bırakmanın da önemini hatırlatan bir gündür. Birlik ve beraberliğimiz doğa için yapabileceklerimizin sınırı olmadığını kanıtlıyor. Birlikte daha yeşil bir dünya için çalışabiliriz. Sivas’ın coğrafi konum ve genişliği, farklı iklimsel şartları, yer altı ve yer üstü kaynakları, toprak kaynakları yeryüzü şekilleri ve sulak alanları çevresel açıdan üzerinde önemle durulması gereken hususlar içermektedir. Son 20 yılda yapılan ağaçlandırma çalışmaları ile birlikte ilimizin ormanlık alanı, 373 bin dekardan 504 bin dekara çıkarılmıştır. Daha önce ilimizin ormanlık alanı yüzde 9 iken 2024 yılı istatistik verilerine göre yüzde 18’e ulaşmıştır. Amacımız ilimizin ortalamasını yüzde 29 orman varlığına ulaştırmaktır. 2024 yılı ilimiz genelinde 32 bin dönüm alanda 3 milyon fidan ve tohumu toprakla buluşturmayı hedefliyoruz. Bugün de 11 bin ağacı toprakla buluşturacağız” dedi. Konuşmaların ardından protokol üyeleri ve davetliler fidanları toprakla buluşturarak can suyu verdi. 7’den 70’e birçok vatandaşın katıldığı programda İl Jandarma Komutanlığı ve İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri de fidan dikti. Program sonunda vatandaşlara ücretsiz fidan dağıtıldı.
Kurada ismi çıkmayanlar, hac heyecanı ile dolandırılmayın
11 Kasım 2024 Pazartesi - 12:03 Kurada ismi çıkmayanlar, hac heyecanı ile dolandırılmayın Sivas Müftülüğünde görevli baş vaiz Saffet Bölükbaşı, hac kurasında ismi çıkmayan vatandaşları merdiven altı organizasyonlara karşı uyardı. Bölükbaşı, "Kasap, görevli teknik personel, tüccar, turistik vize ile gidenler, fırsat bulabilirlerse daha önce Arafat’a çıkabiliyorlardı. Şimdi Kabe’ye tavafa bile gidemiyorlar. Bu tip organizasyonlar artık kaçak olarak da otobüslerle Arafat’a çıkartamıyorlar. Boşa gitmiş olurlar. Umutları da paraları da tükenir” dedi. Hac vazifesi için 1 milyon 800 bin kişi kayıt yaptırdı. Çekilen kurayla ismi açıklanan 85 bin kişinin Diyanet’te kayıt işlemleri sürerken, kurada yer alamayan yaklaşık 1 milyon 700 bin kişi, kasap, tüccar, turist gibi vizeler ile hac döneminde Suudi Arabistan’a götürülme vaadi ile dolandırılıyor, yüksek fiyatla kayıt yapan çeşitli kişi veya kurumlara paralarını kaptırıyor. ’Hac vazifesini, alternatif yollardan yerine getireceksiniz’ vaadi ile kandırılan vatandaşlar, Mekke-i Mükerreme’de mikat mahalline (harem bölgesine) giremiyor, Kabe’de tavafa alınmıyorlar, hac vizesi olmayanlar Mekke sokaklarında yakalandıklarında sınır dışı ediliyor. En önemlisi haccın farzını yerine getirmek için arife günü Arafat’a çıkamıyor. Müslümanlar için, maddi durumu iyi olanlara farz olan ibadetlerden olan hac ibadeti, her yıl milyonlarca Müslüman’ı Mekke-i Mükürreme’de bir araya getiriyor. Hac ibadeti, maddi durumu elverişli ve sağlıklı Müslümanlar için hayatlarında bir kez yapılması farz olan bir ibadet olsa da, günümüz şartlarında, Kabe-i Muazzama’ya en fazla 5 milyon kişi alınabiliyor. Bu nedenle Müslüman ülkelerin nüfusunun binde 1 oranında kota veriliyor. Türkiye’ye verilen 85 bin kişilik kota, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın belirlediği kura sistemine göre hak kazanan vatandaşlara bilgi verilerek, kayıtlar oda ve otel tipi olmak üzere iki farklı kategoride alınıyor. Kura sisteminde adı çıkmayan vatandaşlar ise bazı merdiven altı organizasyonların dini değerleri kullanmasıyla dolandırılıyor. Sivas Müftülüğünde görevli baş vaiz Saffet Bölükbaşı, “Suudi Arabistan yönetimi Arafat’a çıkartmadan, hac zamanı da umre için olmayan turistlik amaçlı bir vize uygulaması başlattı. Bu merdiven altı organizasyonlar, insanlara alternatif bir umut kapısı gibi, bu ticari ve turistik vizeleri pazarlıyorlar. Hac vizesi olanlara 2 yıldır, özel bandrollü, farklı bir hac vize kartı veriliyor. Bunu ihramlı iken bile boynunuzda taşımak mecburiyetindesiniz. Hac zamanı Kabe’yi tavafa giderken, Mekke-i Mükerreme sokaklarında gezerken de polisler bu vizenin kontrolünü yapıyorlar. Hac vizesi olmadan da Arafat’a kesinlikle çıkamıyorsunuz. Çünkü hac vizesi olanlar, Arafat’a çıkarken, otobüslere bindiriliyor, sayılıp otobüs kapıları sticker ile mühürleniyor. Hac ibadetinin en önemli rüknü Arafat vakfesi. Buraya hac vizesi olmayanlar çıkartılmıyorlar. Kasap, görevli teknik personel, tüccar, turistik vize ile gidenler, fırsat bulabilirlerse daha önce Arafat’a çıkabiliyorlardı. Şimdi Kabe’ye tavafa bile gidemiyorlar. Bu tip organizasyonlar artık kaçak olarak da otobüslerle Arafat’a çıkartamıyorlar. Boşa gitmiş olurlar. Umutları da paraları da tükenir” diye konuştu. Hac ibadetinin bir nasip olduğunu vurgulayan Bölükbaşı, “Günümüz şartlarında kura sisteminde adı çıkmayan ve kura sırasında beklerken hayatını kaybedenler hac ibadetinden sorumlu olmaz” ifadelerine yer verdi. Bölükbaşı, “Bu tip organizasyonlar ile hacı adayları, Mekke-i Mükerreme’den hüsran ile dönmek yerine, kura ne zaman çıkarsa o zaman gitmeliler. Eskiden imkânları olan kişilerin o sene hacca gitmesi gerekiyor diyorduk. Fakat yoğunluk ve kura sistemleri bunu değiştirdi. Diyanet işlerimiz de yeni bir fetva yayınladı. Bu fetvaya göre kurada ismi çıkmayan bir kişiye hac ibadeti farz olmuyor. Bu bir nasip meselesi” şeklinde konuştu. "Büyük günahlar için özel tövbe edilmesi gerekiyor" Bölükbaşı, hac ibadetinde küçük günahların affolduğunu belirterek, “Peygamber efendimizin ’Kim Allah için hacceder de (Allah’ın rızasına uymayan) kötü söz ve davranışlardan ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, annesinden doğduğu günkü gibi (arınmış olarak hacdan) döner’ diye bir hadisi var. Hadislerin anlaşılması şerhine bağlıdır. Bu hadisi alimler şöyle yorumluyor: Büyük günahlar için bu geçerli değil. İçki zina faiz gibi günahları olan kişinin bin kez hacca da gitse bu günahları için yeterli olmayacağı, kişinin bu günahları için özel bir tövbe etmesi gerektiğini belirtirler. Dolayısıyla bu hadise göre hac ibadetini yerine getiren kişilerin küçük günahlarının affedileceğini söylememiz daha doğru olur” dedi.
Devletin verdiği ücretsiz danışmanlık hayatını değiştirdi
10 Kasım 2024 Pazar - 09:34 Devletin verdiği ücretsiz danışmanlık hayatını değiştirdi Sivas’ta yaşayan ve aile içi sorunları nedeniyle zorlu bir dönem geçiren 42 yaşındaki Yasemin Deveci, devletin verdiği ücretsiz danışmanlık ile adete aile içi huzuru yeniden buldu. Sivas’ta yaşayan üç çocuk annesi Yasemin Deveci, bir süredir aile içi sorunları nedeniyle zorlu bir dönemden geçti. Sorunlarını çözüme kavuşturmak isteyen Deveci, bir arkadaşının tavsiyesi üzerine Sivas Merkez İbn-i Sina Toplum Sağlığı Merkezi Sağlıklı Hayat Merkezi’ne başvurdu. Burada Aile Danışmanı Ahmet Turan Ateşoğlu ile tanışan Deveci, merkezin sağladığı ücretsiz danışmanlık hizmetiyle aile içi çatışmalarına çözüm buldu. Destek sürecinde danışman Ateşoğlu’nun rehberliği sayesinde ailedeki iletişim ve anlayışın arttıran Deveci, “ Eşimle olan diyaloğum arttı” diyerek yaşadığı memnuniyeti dile getirdi. “Pikniklerimiz bile eğlenceli oldu” Aldığı danışmanlık sayesinde pikniklerinin dahi eğlenceli geçtiğini ifade eden Deveci, “Geçmiş dönemlerde birkaç problem yaşadım. Bunun için bir danışmana ihtiyaç vardı. Ben burayı arkadaşımın tavsiyesi üzerinde öğrendim. Çokta memnun kaldım. O dönem benim için gerçekten zordu. Buraya evlilik öncesi de gelinmesi lazım. Çocukları olanlar özellikle çocuklarının sıkıntıları aşabilmeleri açısından böyle bir yere başvurmaları insan hayatında gerçekten büyük bir önem taşıyor. Buraya geldikten sonra çevreme ne kadar bilinçlendiğimi anlattım. Çok büyük değişiklikler yaşadım. Eşimle olan diyaloğum arttı. Çocuklarım sıkıntılarını giderdik. Benim çocuğum tablet bağımlısıydı. Çocuklarımı aile danışmanım sayesinde yönlendirdim. Küçük çocuğuma tableti bıraktırdım. Hırçındı. Okul öncesi okula gönderdim herkesle kavga ediyordu. Kural bilmiyordu. Şimdi herkesle birlikte ailenin içinde kendisine düşen görevleri yapıyor. Aile düzenimiz güzel oldu. Pikniklerimiz bile eğlenceli oldu” dedi. “Motivasyon odaklı, çözüm odaklı terapiler uyguluyoruz” Motivasyon ve çözüm odaklı terapiler uyguladığını söyleyen Ateşoğlu, “Bize başvuran ailelerin karı-koca, çocuk-anne ve çocuk-baba ilişkilerinin ve iletişimlerinin düzenlenmesi için çalışıyoruz. Aile bireylerinin kendi kişisel gelişimlerini desteklemek amacıyla özgüven ve öz yeterliliklerini geliştirmelerine katkıda bulunuyoruz. Aynı zamanda, psikolojik ve duygusal dayanıklılıklarını artırmak için gerekli çalışmaları yürütüyoruz. Aile içinde açık iletişim, saygılı ve demokratik bir ilişki tarzının oluşmasını sağlayarak aile içi sorunların çözümüne yönelik destek sunuyoruz. Motivasyon ve çözüm odaklı terapiler uyguluyoruz. Her danışan farklı olduğundan çeşitli teknikler kullanıyoruz. Genellikle aile bireylerinin birbirlerini dinlememesi, kendilerini ifade etmelerine izin verilmemesi ve yanlış iletişim tarzlarının kullanılması gibi sorunlarla karşılaşıyoruz. Özellikle açık ve saygılı iletişim yerine diktatör, ben merkezci, kaygılı veya alaycı iletişim tarzları tercih edilebiliyor. Aile içi iletişim bozulduğunda ise tüm sistemin bozulduğunu gözlemliyoruz” diye konuştu.
Diyanet açıkladı: Doğunca hayat belirtisi olan her bebek İslami usullere göre defnedilmeli
09 Kasım 2024 Cumartesi - 11:37 Diyanet açıkladı: Doğunca hayat belirtisi olan her bebek İslami usullere göre defnedilmeli Sivas Müftülüğünde görevli baş vaiz Saffet Bölükbaşı, anne karnında kalp atışları başlamış bebeğin, annenin ölüm riski olmadığı takdirde alınmasının dinen caiz olmadığını ve bunun bir cinayet olduğunu değerlendirildiğini söyledi. Sivas’ta geçtiğimiz hafta boş bir arazide bulunan, sokak köpekleri tarafından parçalanmış bebek cesedi gündem olmuştu. Sivas Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin titizlikle yürüttüğü çalışma sonrası, bebeğin anne karnında 8 aylıkken ölü olarak dünyaya geldi, ailesi tarafından daha önce 10 aylıkken ölen bebeklerinin mezarına defnedildiği anlaşıldı. 70 santimetre derinlikte toprağa verilen bebeğin sokak köpekleri tarafından mezardan çıkartılarak parçalandığı tespit edildi. Sivas’ta gündem olayın ardından akıllara, bebeğin neden İslami usullere göre defnedilmediği, ölü doğma ihtimali yüksek bir bebeğin kürtaj yöntemiyle alınmasının uygun olup olmadığı yönünde sorular geldi. “Anne için risk yoksa kalp atışı başlayan bebeğin alınması cinayettir” Sivas Müftülüğünde görevli baş vaiz Saffet Bölükbaşı, anne için hayati bir risk teşkil etmediği sürece anne karnında kalp atışı başlayan bebeğin alınmasını cinayet olarak değerlendirip, “Din işleri yüksek kurulumuzun fetvasına göre, anne karnında kalp atışları başlayan bebek, anneye ciddi bir sağlık riski oluşturduğu takdirde aldırılabilir. Tabii bunu da alanında uzman konsültasyon ekibi uzmanların karar vermesi gerekiyor. Halk arasında bilinen ve toplumda da baya itibar edilen ‘hamileliğin 4. ayına kadar kürtaj yaptırılabilir’ diye bilinen eski bir fetva var. Bu belki eski tıbbın verilerine göre verilmiş bir fetva olsa da bugüne baktığımızda anne karnında kalp atışları başlamış bebeğin, annenin ölüm riski olmadığı takdirde alınmasının caiz olmadığını ve bunun bir cinayet olduğunu söylüyoruz. Bunun dışında engelli olacak, parmakları olmayacak veya beyni gelişmeyecek denildiğinde de kürtaj doğru değil. Biz bunu bir insanı direkt öldürmekle bir duvar arkasından öldürmeye benzetiyoruz. Anne karnındaki de bir canlıdır. Allah’ın verdiği bir lütuftur. Kürtaj, anne hayatını etkilemediği takdirde İslamiyette hiçbir şekilde onaylanmamaktadır” dedi. “Hayat belirtisi görülen bebek İslami usullerle defnedilmeli” Bölükbaşı, doğduktan sonra hayat belirtisi görülüp ölen bebeklerin İslami usullerle gömülmesi gerektiğini ifade edip, “Ölü doğan bebek durumları için kitaplarımızda bazı bilgiler var. Eğer bebek anne karnından ölü olarak doğmuşsa ismi konularak ve bir bez parçasına sarılarak defnedilebilir. Ancak eğer ses çıkarttı ve sonra hayatını kaybettiyse yıkanıyor, namazı kılınıyor ve defnediliyor. Son yaşanan olaylarda da gördük. Merhumun, hem hijyen açısından hem de yabani hayvanlardan korunması amacıyla en az bir veya bir buçuk metre derinliğe gömülmesini de tavsiye ederiz” şeklinde konuştu.
Yazın aslan, kışın kurt özellikleri taşıyor
09 Kasım 2024 Cumartesi - 11:16 Yazın aslan, kışın kurt özellikleri taşıyor Dünyanın en iyi sürü koruma köpeği olarak bilinden Kangal çoban köpekleri, Sivas’ın ağır kış şartlarına hazırlanmaya başladı. Kangalların tüy yapısı ile dondurucu soğuklardan kendisini koruduğunu ifade eden Doç. Dr. Yusuf Özşensoy, yaz sıcağında aslan, kış soğuğunda ise kurt özellikleri taşıdığını ifade etti. Sivas’ın en meşhur değerlerinden birisi olan ve ünü ülke sınırlarını aşan Kangal çoban köpekleri, havaların soğumasıyla birlikte kendisini kışa hazırlanıyor. Coğrafya itibariyle soğuk iklim hayvanları olarak bilinen Kangallar, kendilerini dondurucu soğuklardan koruyacak olan tüy yapısını oluşturmaya başladı. 2 katmandan oluşan deri tabakasının altında ince ve sık tüyleri ile postunu kışa hazırlayan Kangal köpekleri, asıl rengi olan boz renklere büründü. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi Genetik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Özşensoy, Kangal köpeklerinin genel özelliklerini anlattı. "Sürü korumada 1 numara" Kangal köpeklerinin genetik anlamda araştırılmadığını ifade eden Doç. Dr. Yusuf Özşensoy, “Sivas Kangal köpeği, Türkiye’nin yerli genetik kaynaklarından bir tanesidir. Özellikle dünyada sürü koruma alanında 1 numara diyebiliriz. Bu köpeklerin 1 numara olmasına rağmen çok fazla değer gösterilmemiş ve genetik çalışmalar çok yetersiz kalıyor. Yetiştiricilerin her biri dış görünümden yola çıkarak kendi sürüsünde ki köpeklerin en saf Kangal olduğunu iddia ediyor. Yurt dışından İngiltere, Almanya ve Amerika başta olmak üzere Kangallarımızı zamanında alıp götürmüşler. Orada Kangallar için dernekler kurularak en saf Kangalların kendilerinde olduğunu iddia ediyorlar. Genetik olarak net bir şekilde saflığını belirten bir araştırma bulunmuyor. Bunu güzel bir şekilde planlanıp çalışma yapılması gerekiyor.” dedi. "Kalın ve boz renkli post yapısına sahip" Kangalın en önemli özelliğinin post yapısı olduğuna dikkat çeken Özşensoy, “Post yapısı Asya’nın toprak rengi yani boz rengindedir. Killi beyaz, sarı, krem ve kızıl rengi gibi farklı renk varyasyonları da bulunmaktadır. Kangal çoban köpeğinin en önemli özelliğinden bir tanesi ise derisinin 2 katmandan meydana gelmesidir. Üst katmanı uzun ve seyrek tüylerden, alt katmanı ise kısa ve sık tüylerden meydana gelir. Bu mevsimlerde tüy gayet normaldir. Üzerindeki seyrek tüyleri döktüğü zaman altındaki sık tüyler gözükmeye başlıyor. Bundan dolayı ise rengin değiştiğini görebiliyoruz. Kangallar kendilerini her mevsime adapte edebiliyorlar. Özellikle kış ayına en uyumlu ırktır ve yaz ayına da kendisini adapte edebiliyor. Türkiye’nin her yerinde küçükbaş hayvan yetiştirilen her yerde bu hayvanı görebiliyoruz. Kafa, göğüs ve göğüs yapısının heybetli olmasından dolayı aslana benzetiliyor. Kangallar orduda, emniyette ve bekçilik görevinde de kullanılmaktadır. Yabani hayvanlara karşı korumak için Kangallar, yakın bir zamanda İtalya’ya gönderildi. Kangal çoban köpekleri eğitilmeye çok müsaittir. Bir hocamızın yaptığı yapay zeka çalışmasında küçük Kangalların çok cesur oldukları, korku anına hemen adapte olmaları ve eğitilmeye daha yatkın oldukları tespit edildi. Genetik yapıları ile ilgili hiç çalışma yapılmamış. Bu çalışmaların yapılması önemlidir" ifadelerine yer verdi.