Yerel Haberler
Sivas
22 Kasım 2024 Cuma - 14:27 Anadolu’nun nazar boncuğunun çevresini yağmur altında temizlediler Sivas’ın Gürün ilçesinde yer alan ve doğal güzelliğiyle dikkat çeken Gökpınar Gölü’nün çevresinde yağan yağmura rağmen çevre temizliği yapıldı. Sivas’ın Gürün ilçesinde bulunan ve doğal güzelliğiyle yaz kış doğaseverleri ağırlayan Gökpınar Gölü çevresinde çevre bilinci oluşturmak amacıyla Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Osman Boyraz tarafından çöp toplama etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, belgesel program sunucusu Serdar Kılıç, 200’e yakın lise ve üniversite öğrencisi ile vatandaşlar katıldı. Anadolu’nun Nazar bocuğu olarak da bilinen gök mavisi rengiyle kendine hayran bırakan gölün çevresindeki atıklar toplanarak doğanın korunması konusunda farkındalık oluşturuldu. Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, en çok çöp toplayan 10 öğrenciye tablet hediye etti. “Asıl olan aslında doğayı temizlemek değil kirletmemektir" Bakan Boyraz, çöplerin bir kısmını öğrenciler ile topladıklarını söyleyerek, “ Bugün güzel bir etkinlik yaptık. Asıl olan aslında doğayı temizlemek değil kirletmemektir. Çöplerin belki de ellide birini birlikte topladık. Emek verenlere teşekkür ediyorum. Burada ki amacımız sadece bir temizlik yapmak değil. Küresel iklim kriziyle birlikte yaşanılmaz hale giden ortamda doğayı çevreyi yarınlara bırakmak için gayret etmemiz lazım. Su kaynaklarının gittikçe azaldığı ortamda doğayı gözümüz gibi bakmamız lazım. Bozkır’ın nazar boncuğu olarak adlandırılan ve Dünyada nadir yerlerden biri olan bu kaynağı da koruyup gelecek nesillere miras olarak bırakmamız herkesin sorumluluğundadır” dedi.
22 Kasım 2024 Cuma - 11:26 Sivas’ta lastikçilerde yoğun mesai Hava sıcaklıklarının hissedilir derecede düştüğü Sivas’ta lastikçiler yoğun mesai harcamaya başladı. Kış şartlarının en ağır geçtiği illerin başında yer alan Sivas’ta hafta sonu için kar yağışı uyarısı geldi. Hava sıcaklıklarının düştüğü ve yüksek kesimlerde ara ara kar yağışının yaşandığı kentte, lastikçiler yoğun mesai harcamaya başladı. Kar yağışı öncesi 1 Aralık’ta denetimlerin başlayacak olmasıyla da kış lastiklerini taktırmak isteyen araç sahipleri, lastikçilerin yolunu tuttu. Lastikçiler, 12 saati aşkın çalışarak araçların lastiklerini değişiyor. “Mesai saatlerimiz artıyor, günlük 12 saati buluyor” Bir firmada çalışan Halil Alan, 1 Aralık ve 1 Nisan tarihleri arasında kış lastiği takmanın zorunlu olduğunu ifade ederek, “Kış lastiği zorunluluğu 1 Aralık’tan itibaren başlıyor. Sadece ticari araç diye bir husus yok açıkçası. Kaza gibi durumlarda önce lastiğe bakılıyor. 4 aylık zorunlu süreç başlıyor. 1 Aralık tarihinden itibaren denetimler başlıyor. Mesai saatlerimiz artıyor, günlük 12 saati buluyor diyebilirim. Sabah 8’de başlıyoruz, akşam 11’e kadar sürebiliyor. Müşterilerimiz işlerinden dolayı geç saatlerde geliyor. Bir, iki aylık süreçte yoğun mesai harcıyoruz” dedi. Kış lastiğinin yol tutuşu için çok önemli olduğuna değinen Alan, “Kış lastiğinde dikkat etmemiz gereken en önemli şey kalite. Önemli olan lastikteki tırtıklar. Kar yağsın veya yağmasın kış lastiği takmak mecburi. Yollarda buzlanma olup kazaya sebebiyet verebiliyor. Zorunluluk 1 Aralık’ta başlıyor ama canınızı ve malınızı düşünüyorsanız o tarihten önce kış lastiği taktırın. Kesinlikle ihmal etmeyin” ifadelerine yer verdi.
Erbaş, dünya müslümanlarına ve vicdanlı tüm insanlara seslendi
16 Kasım 2024 Cumartesi - 13:08 Erbaş, dünya müslümanlarına ve vicdanlı tüm insanlara seslendi Sivas’ta icazet töreninde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, tüm dünya müslümanlarına ve vicdan sahibi insanlara seslenerek, Filistin’deki zulmün durması için harekete geçme çağrısı yaptı. Sivas’ta hafızlık eğitimlerini tamamlayan 190 hafız için icazet töreni düzenlerdi. Taha Akgül Spor salonunda düzenlenen törende hafızlar cübbeleriyle hazır bulundu. Hafız yakınları ve Sivaslılar salonu doldurdu. Törende ilk olarak İstiklal Marşı okundu. Şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunuldu. Kız ve erkek hafızlar alkışlar arasında salona girdi. Ardından Kur-an’i Kerim tilaveti okundu. Burada konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Filistin’de yaşanan zulme değinerek, bu zulmün bitmesi için geçmişte olduğu gibi 88 yıl beklenilmemesi gerektiğini belirtip, “Kur’an zulmü ortadan kaldıran bir kitaptır. Kur-an ancak beşerin derdine derman olur. Kur-an’sız canavardan da beterdir insan. Selahattin Eyyubi komutasındaki İslam ordusu, 88 sene sonra haçlıların zulmüne son verdi. Uğun Kudüs’te yeniden haçlıların torunu olan Siyonist Hristiyanlar ve Siyonist Yahudilerin iş birliği ile soykırım yapılıyor, kan akıyor, katliam yapılıyor. Ey Müslümanlar neredesiniz? Bu soykırıma Selahattin Eyyubi ve onun ordusundaki Müslümanlar gibi son vereceksiniz. 88 seneyi beklememiz mi gerekiyor. 76 yıl oldu, 1948’den bu yana 76 yıldır orada zulüm devam ediyor. Bu zulmün bitmesi için dua edelim ve oradaki Siyonistlerin, zalimlerin artık zulmünün son bulması için, ‘Yarabbi zalimleri zalimlere musallat et’ şeklindeki dualarımızın kabul olması için inşallah 88 yıl beklemeyelim. En kısa zamanda hem Müslümanların birlik ve beraberliği ile hem de dünyanın vicdanlı insanlarının artık bu zulmü görmesi ile 88 sene sürmesin” dedi. “Zulüm hepimizi boğar. Mazlumların ahı hepimizi bulur” Erbaş, tüm dünya müslümanlarına ve vicdan sahibi insanlara seslenip, “2 milyar müslüman ne yapıyor bugün. Gözümüzün önünde, burnumuzun dibinde 30 bini aşkın bebekler ölürken biz ellerimizle ne yapıyoruz. Bunu sorgulamamız lazım. Sadece dua etmekle, ciğerimiz yanıyor demekle bu zulüm ortadan kalkmaz. Ey Müslümanlar, ey dünyanın vicdanlı insanları, bir araya gelin, toplanın Kur-an aşkına, peygamber efendimizin hadisi şerifinin doğrultusunda, elimizden ne geliyorsa onu yapalım ve bu zulmü durduralım, yoksa bu zulüm hepimizi boğar. Mazlumların ahı hepimizi bulur. Bunu aklımızdan çıkartmayalım” şeklinde konuştu. Konuşmanın ardından hafızlar dua ve sureler okudu.
42 yıllık ud ustası tırnaklarını mesleğine feda etti
16 Kasım 2024 Cumartesi - 09:54 42 yıllık ud ustası tırnaklarını mesleğine feda etti Aşıklar Diyarı olarak bilinen Sivas’ta tek, Türkiye’de ise sayılı ud ustalarından olan Mustafa Karaoğlu, parmak uçlarını çok sevdiği mesleğine feda etti. Türkiye’nin gönül coğrafyasının en özel şehirlerinden biri olan ve âşıklar diyarı olarak anılan Sivas, halk müziğinde yaktığı türküleriyle, yetiştirdiği âşıklarıyla biliniyor. Bu kadim şehirde, 42 senedir ud sanatını yaşatmaya çalışan 66 yaşındaki Mustafa Karaoğlu, Sivas’ın tek ud ustası olarak küçük yaşlardan itibaren kendini bu sanata adadı. Ancak bu uzun yılların bir bedeli oldu Karaoğlu parmaklarındaki tırnaklarını bu uğurda kaybetti. Kendisi için çalmaktansa yapmanın sevgisinin çok daha ağır bastığını vurgulayan Karaoğlu, “Bir dönem ud çalıyordum. Tırnaklarımda hasar oluşunca daha da çalmak için elime almadım. Neredeyse 11 yıldır hiç çalmıyorum” ifadelerine yer verdi. “Çalmaktansa yapmanın sevgisi çok daha ayrı” Küçük yaşta başladığı ud yapımını 42 yıldır aralıksız sürdüren 66 yaşındaki Mustafa Karaoğlu, “Ben burada ud yapıyorum, keman tamir ediyorum. Çok küçük yaşta başladım. Babam marangozdu. Orada bazılarını görüp esinlendim. Karayollarında çalışıyordum ama dükkânımı hiç kapatmadım. Emekli olduktan sonra da kendimi dükkânıma adadım. 42 yıldır ud yapıyorum. Orglarda hazır ses çalsa da biz onları kullanmayız. Biz atalarımızdan gördüğümüz sazlarımızla uğraşıyoruz. Org dijital bir alet. Ruhu yok. Bir dönem ud çalıyordum. Tırnaklarımda hasar oluşunca daha da çalmak için elime almadım. Neredeyse 11 yıldır hiç çalmıyorum. Zaten profesyonel anlamda çalmıyordum. Benim için çalmaktansa yapmanın sevgisi çok daha ayrı. Ben bu işe başladım başlayalı vatandaşın ilgisi oldu. Bu ilgi halen de devam ediyor. İyi bir udun yapımı 20 gün sürer. Yapımında çeşitli birçok ağaç kullanılır. Göğüs kapağına olmazsa olmaz ladin kullanıyoruz. Sırtı gül ağacıdır. Ceviz, kiraz, venge gibi birçok çeşidi kullanıyoruz” dedi. “Her gün gele gele buranın çırağı oldum” Şimdilik çok şey yapamasa da ustasının yanından ayrılmadığını söyleyen lise son sınıf öğrencisi Yusuf Aykanat, “Klasik Türk müziği ile ilgileniyorum. Ud çalmaya gayret ediyorum. Dükkânda şimdilik çok şey yapamasam da ustamdan öğreniyorum. Ben babamın teşvikleriyle bağlama çalmaya başlamıştım. Zaten onun öncesinde bir piyano eğitimim ve nota bilgim vardı. Nota bilgimi ilerletirken bağlama çalmaya başladım. Türk müziğine öyle bir girişim oldu. Üniversitede Türk müziği yapan yerel korolar vardı. O korolara gittiğim zaman udu gördüm. Çok hoşuma gitmeye başladı. Ud almak için saz evlerini dolaşmaya başladım. Buraya geldim, ustamla tanıştığımda bileğime baktı dedi ki ’sen güzel ud çalarsın, hep gel’ dedi. Ben de her gün gele gele buranın çırağı oldum” şeklinde konuştu.
Doğanın renkleri kumaşlarda hayat buluyor
15 Kasım 2024 Cuma - 10:40 Doğanın renkleri kumaşlarda hayat buluyor Sivas Olgunlaşma Enstitüsü’nde doğal boyama ve ekolojik baskı teknikleriyle üretilen ürünler, hem sağlıklı yapıları hem de benzersiz olmalarıyla öne çıkıyor. Sivas Olgunlaşma Enstitüsü, geleneksel el sanatlarını modern tekniklerle birleştirerek doğallığı ve estetiği bir arada sunan ürünler tasarlamaya devam ediyor. Doğal boyama ve ekolojik baskı teknikleriyle hazırlanan ürünler, hem sağlıklı hem de parmak izi gibi benzersiz olmalarıyla öne çıkıyor. Bitkisel boyalar ve çevre dostu yöntemlerle üretilen kumaşlar, hem insan sağlığını koruyor hem de sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Her biri el emeğiyle hazırlanan bu ürünler, kullanılan teknikler sayesinde aynı desenin tekrar edilemez olmasıyla eşsiz birer sanat eseri niteliği taşıyor. Sivas Olgunlaşma Enstitüsünde doğal boyama ve ekolojik baskı üzerine çalışmalar yapan Ayşegül Baş, boya elde edilebilecek olan doğal ürünleri mevsimine göre doğadan topladıklarını belirterek, “Meşe mazısı, ıhlamur, meşe palamudu, havacıva, soğan kabukları, kök boya, ceviz kabukları gibi ürünlerle boya elde ediyoruz. Hiçbir kimyasal kullanmadan kişilere sunuyoruz” şeklinde konuştu. “Doğal boyalar ve kumaşlar kullanılıyor” Hiçbir kimyasal kullanılmadan ürünlerini vatandaşa sunduklarını belirten Baş, “Doğal boyama ve ekolojik baskı üzerine çalışmalar yapmaktayız. Bu süreç üç yıldır devam ediyor. Son yıllarda kök boya üzerine yoğunlaştık. Bu ürünleri mevsiminde doğaya çıkarak topluyor ve sonra da kurutuyoruz. Bunları depoladıktan sonra kullanacağımız zaman ipek, pamuk, yün gibi kumaşlarımızı hazırlıyoruz. Boyalarımızı kaynatıyoruz ve kullanım amacına uygun olarak ayırıyoruz. Meşe mazısı, ıhlamur, meşe palamudu, havacıva, soğan kabukları, kök boya, ceviz kabukları gibi ürünlerle boya elde ediyoruz. Böylelikle doğal ürünleri kullanıyoruz. Hiçbir kimyasal kullanmadan kişilere sunuyoruz. Meşe palamudunda kahverengi ve siyah tonları aralığında renkler elde ederken, kadife çiçeğinden sarıdan haki yeşiline kadar, ceviz kabuğundan kahverengi ve tonları elde ediliyor. Nar kabuğundan da sarı renkten koyu renklere kadar birçok farklı renk tonları elde edebiliyoruz. Ekolojik baskıya başlamak için doğal boyalarımızı ve kumaşlarımızı hazırlıyoruz. Doğaya çıkıp kendi kullanacağımız yapraklarımızı topluyoruz. Yaprakların kendi rengini kumaşa bırakmasını sağlıyoruz. Burada bir nevi parmak izi işlemi kullanıyoruz" dedi.