Yerel Haberler
Sivas
Trendyol Süper Lig: NG Sivasspor: 0 - Kasımpaşa: 0 (Maç sonucu) 24 Kasım 2024 Pazar - 15:57:53 Trendyol Süper Lig’in 13. haftasında Sivasspor, evinde Kasımpaşa ile golsüz berabere kaldı. Maçtan dakikalar (İkinci yarı) 50. dakikada Kasımpaşa’nın sol taraftan kullandığı köşe atışında yaşanan karambolde Gökhan Gül’ün şutu dışarı çıktı. 74. dakikada ceza yayı önünden Emrah Başsan’ın kullandığı serbest vuruşta kaleci Gianniotis gole izin vermedi. 90+2. dakikada Sonko’nun kullandığı serbest vuruşta Radakovic’ten seken top Manaj’ın önünde kaldı. Manaj’ın şutunda meşin yuvarlak auta gitti. 90+4. dakikada Manaj’ın ceza sahası sol çaprazından şutunda kaleci Gianniotis topu kontrol etti. Hakemler: Burak Pakkan, Mert Bulut, Suat Güz NG Sivasspor: Ali Şaşal Vural, Murat Paluli, Radakovic, Sonko, Uğur Çiftçi, Turgunbayev (Poungouras dk. 45), Pritchard (Bekir Böke dk. 45), Charisis (Ziya Erdal dk. 78), Moutoussammy (Emrah Başsan dk. 64), Rodrigues (Manaj dk. 78), Koita Yedekler: Nşkolic, Özkan Yiğiter, Menig, Alaaddin Okumuş, Emirhan Başyiğit, Teknik Direktör: Bülent Uygun Kasımpaşa: Gianniotis, Espinoza, Opoku, Yasin Özcan, Kevin Rodrigues, Gökhan Gül (Barak dk. 90), Fall (Brekalo dk. 68), Aytaç Kara (Sadiku dk. 79), Hajradinovic (Cafu dk. 45), Ben Ouanes, Da Costa Yedekler: Ali Emre Yanar, Şant Kazancı, Sadık Çiftpınar, Sinan Alkaş, Bahtiyar Aras Özden, Taylan Utku Aydın, Teknik Direktör: Hakan Keleş Sarı kartlar: Murat Paluli, Charisis, Koita (Sivasspor), Gökhan Gül (Kasımpaşa)
24 Kasım 2024 Pazar - 14:43 Trendyol Süper Lig: NG Sivasspor: 0 - Kasımpaşa: 0 (İlk yarı) Trendyol Süper Lig’in 13. haftasında Sivasspor evinde Kasımpaşa ile karşılaşıyor. Mücadelenin ilk yarısı 0-0 berabere sona erdi. Maçtan dakikalar (İlk yarı) 8. dakikada sağ kanatta topla buluşan Murat Paluli’nin ortasında ceza sahası içinde Koita’nın kafa vuruşunda meşin yuvarlak dışarı gitti. 9. dakikada Da Costa’nın pasında ceza sahası içinde Radakovic’in ters dokunduğu topu Uğur Çiftçi çizgiden çıkardı. 10. dakikada kendi yarı sahasında topla buluşan Rodrigues, topu rakip yarı sahaya taşıdı ve Koita’ya pasını aktardı. Koita’nın pasında tekrar topu alan Rodrigues’in ceza sahası içinin sağından vuruşunda meşin yuvarlak kaleci Gianniotis’te kaldı. 15. dakikada sağ kanatta gelen ortayı kaleci Ali Şaşal Vural kontrol edemedi. Topu önünde bulan Hajradinovic’in vuruşunda meşin yuvarlak dışarı çıktı. 38. dakikada ceza sahası içinde topla buluşan Koita, kaleci Gianniotis ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda yaptığı vuruşta Gianniotis’i geçemedi. Hakemler: Burak Pakkan, Mert Bulut, Suat Güz NG Sivasspor: Ali Şaşal Vural, Murat Paluli, Radakovic, Sonko, Uğur Çiftçi, Turgunbayev, Pritchard, Charisis, Moutoussamy, Rodrigues, Koita Yedekler: Nşkolic, Özkan Yiğiter, Manaj, Menig, Emrah Başsan, Alaaddin Okumuş, Poungouras, Bekir Böke, Emirhan Başyiğit, Ziya Erdal Teknik Direktör: Bülent Uygun Kasımpaşa: Gianniotis, Espinoza, Opoku, Yasin Özcan, Kevin Rodrigues, Gökhan Gül, Fall, Aytaç Kara, Hajradinovic, Ben Ouanes, Da Costa Yedekler: Ali Emre Yanar, Şant Kazancı, Sadık Çiftpınar, Cafu, Brekalo, Sinan Alkaş, Sadiku, Bahtiyar Aras Özden, Taylan Utku Aydın, Barak Teknik Direktör: Hakan Keleş Sarı kartlar: Murat Paluli (Sivasspor)
Yurt dışında 70 bin TL’ye satılan engelli klozetini Türkiye’de 20 bin TL’ye maletti
23 Ekim 2024 Çarşamba - 11:27 Yurt dışında 70 bin TL’ye satılan engelli klozetini Türkiye’de 20 bin TL’ye maletti Sivaslı girişimci, engelli vatandaşlar için yurt dışında 70 bin TL’ye satılan ayarlanabilir klozeti 20 bin TL’ye mal etti. Sivas’ta bir engelli vatandaş, ihtiyaç duyduğu ayarlanabilir klozet almak istedi. Klozetin fiyatının 70 bin TL olduğunu öğrenen vatandaş, yüksek maliyeti nedeniyle almaktan vazgeçti. Ürünün farklı ülkelerde fiyatının 70 bin TL’yi aştığını gören girişimci Orhan Aktaş, bahse konu klozeti kendisi yapmaya karar verdi. Satılan ürünleri inceleyerek kendi tasarımını yapan Aktaş, klozeti 20 bin TL’ye mal etti. 3 gün içerisinde yükseklik ve eğim ayarlı klozet sandalyesi yapan Aktaş, daha az maliyetle engelli vatandaşın ihtiyacını karşıladı. “70 bin liralık ürünü 20 bin liraya mal ettik” Ürünün çeşitli ülkelerde 70 bin TL’ye satıldığını ifade eden Orhan Aktaş, “Bu ürünümüzü engelli vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırmak adına kişiye özel olarak tasarladık. Bunu yaparken kar amacı gütmedik. Gündelik yaşamda bizim için basit ve sıradan olan işleri engelli vatandaşlar için de basitleştirmek amacıyla yaptık. Biz bu ürünü geliştirmeyi de düşünüyoruz. Akıllı bir sistem projemiz de var. Aile üyelerinde engelli bir birey olan arkadaşımız bize geldi. Bu ürünün yurt dışında üretildiğini fakat Türkiye’de bu ürünü bulamadıklarını söyledi. Biz de yapabilir miyiz diye düşündük, araştırmalarda bulunduk. Afaki fiyatlar olduğunu gördük. Başka bir ülkede 70 bin liralık olan bir ürünü biz şu anda 20 bin liraya mal ettik. Biz bu ürünü 3 günde ortaya çıkardık” şeklinde konuştu. “Yeni projeler gerçekleştirmek istiyoruz” İmkânlar dâhilinde birçok projeyi hayata geçirmek istediğini ifade eden Aktaş, “Yeni çalışmalar, projeler gerçekleştirmek istiyoruz ama yatırımcıya ihtiyacımız var. Tamamen felçli olan bir hastanın mutfak işleri, lavabo, banyo ve gündelik ihtiyaçlarını karşılayabileceği projeler geliştireceğiz. Bu ürünümüz kısmi felçli bir hasta için yapıldı. Kendisinin bu ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için aile bireylerinin desteğinin olması gerektiğini ve bu desteğin de zorladığını söylediler. Hasta, ellerinin desteği ile ayağa kalkıyor, koltuk değnekleriyle belli bir yere kadar gidiyor, fakat oturmakta çok zorlanıyormuş. Biz bu ürünü tekerlekli yaptık. Hastayı kendi yatağından kaldırıp, oturtup klozete götürüyoruz. Kendi kalkması ve yürümesi gereken mesafeyi de kolaylaştırdık. Kişiye özel olması sebebiyle belli kiloyu kaldıracak ürünler kullandık. En düşük 90, en yüksek 140 kiloya kadar taşıyabiliyor” dedi.
60 yıllık geleneğin son temsilcisi
23 Ekim 2024 Çarşamba - 10:59 60 yıllık geleneğin son temsilcisi Sivas’ın Zara ilçesinde yaşayan Bekir Kurt, geçmişte ilçede önemli bir yer tutan ızgaracalığın yerini lokanta ve restoranlara bırakmasına rağmen ilçenin tek ızgaracısı olarak bu geleneği yaşatmaya çalışıyor. Sivas’ın Zara ilçesinde geçmişte önemli bir yer tutan yerel ifadesiyle "ızgaracılık", yani ocak başı geleneği, hizmet sektöründeki değişiklik ve gelişmelerle günümüzde yok olmaya yüz tuttu. Geçmişte hayvancılık ve tarımın önemli merkezlerinden biri olan Zara’da her kasap dükkânının önünde yer alan ızgaralar ile hayvan ve buğday ticareti için ilçeye gelenlere hizmet veriliyordu. Bölgede hayvancılığın azalması ve sektördeki değişimle ızgaraların da sayısı zamanla azalarak, günümüzde ilçede tek bir ızgaracı kaldı. İlçede 6 metrekarelik işletmede ızgaracılık yapan Bekir Kurt, bu kültürün son temsilcisi olarak kaldı. Kurt, sağlığı elverdiği müddetçe mesleğini sürdürmeyi düşünüyor. Lise son sınıfta başladığı mesleğini yıllardır sürdürdüğünü ifade eden Bekir Kurt, “Zara’da önceden eski buğday pazarı vardı. Orada her kasabın önünde bir mangal olurdu. O zaman lokanta kültürü bu kadar gelişmemişti. Vatandaşlar kasapta etlerini yaptırır, mangala verir büyük bir tepside, yerlerdi. O kültür bu zamana kadar geldi. 15 yılı aşkın bir süredir bu işi tek başıma sürdürüyorum. Geçmişten gelen kültürü devam ettiriyorum. Biz bunu Zara köftesi olarak tanıttık ve insanlar beğendi. Protokolden, bürokratlardan ve çevre kazalardan buraya köfte yemeye geliyorlar. Yaptığım köfte katkısız ve doğal. Gelip yiyenler çok memnunlar. Bazı iş adamları İstanbul’dan gelip köftemi yiyorlar. Bazen erken kapattığımda ertesi gün gelip kavga ediyorlar. Ben yaptığım işten ödün vermiyorum. Etimden, temizliğimden, müşteriye davranışımdan ödün vermiyorum. Elimden geldiği kadar kendi ellerimle yapıyorum. İşlerimi işçiye bırakmıyorum. Sabah dükkânımı açar etimi hazırlarım. Ocağımı 10.30’da yakarım ve 11.00’de köfte servisine başlarım. Sağlığım el verdikçe bu işle beraber Hakk’ın rahmetine kavuşuruz. Burası da son durak olur” dedi. "Izgaranın lezzetini hiçbir şey vermez" Bekir Kurt’un köftelerinin ayrı bir lezzeti olduğunu söyleyen Mukadder Yıldırım, “Ben burada yaşıyorum ve yemeklerimi de burada yiyorum. Maddi olarak istediğim yerde yiyecek kapasitem var. Ama buranın köftesinin lezzetini verecek bir yer yok” diye konuştu.
60 yıllık ızgaracılık kültürünün son temsilcisi
23 Ekim 2024 Çarşamba - 10:38 60 yıllık ızgaracılık kültürünün son temsilcisi Sivas’ın Zara ilçesinde yaşayan Bekir Kurt, ilçede yok olmaya yüz tutan asırlık ızgaracılık kültürünün son temsilcisi olarak bu kültürü yaşatmaya çalışıyor. 6 metrekarelik bir alanda bu kültürü yaşatmaya çalışan Kurt, “Etimden, temizliğimden, müşteriye davranışımdan ödün vermiyorum” dedi. Sivas’ın Zara ilçesinde yaklaşık 1 asırlık geçmişe sahip ızgaracılık kültürü günümüzde yok olmaya yüz tuttu. Geçmişte hayvancılık ve tarımın önemli merkezlerinden biri olan Zara’da her kasap dükkânının önünde yapılan ızgaracılık ile hayvan ve buğday ticareti için ilçeye gelenlere hizmet veriliyordu. Bölgede eskiye oranla hayvancılığın azalmasıyla ızgaralarında sayısı hızla azaldı. İlçede 6 metrekarelik bir işletmede ızgaracılık yapan Bekir Kurt, bu kültürün son temsilcisi olarak kaldı. Kurt, sağlığı elverdiği müddetçe mesleğini sürdürmeyi düşünüyor. İlçede tek kaldı Lise son sınıfta başladığı mesleğini yıllardır sürdürdüğünü ifade eden Bekir Kurt, “Zara’da önceden eski buğday pazarı vardı. Orada her kasabın önünde bir mangal olurdu. O zaman lokanta kültürü bu kadar gelişmemişti. Vatandaşlar kasapta etlerini yaptırır, mangala verir büyük bir tepside yerlerdi. O kültür bu zamana kadar geldi. 15 yılı aşkın bir süredir bu işi tek başıma sürdürüyorum. Geçmişten gelen kültürü devam ettiriyorum. Biz bunu Zara köftesi olarak tanıttık ve insanlar beğendi. Protokolden, bürokratlardan ve çevre kazalardan buraya köfte yemeye geliyorlar. Yaptığım köfte katkısız ve doğal. Gelip yiyenler çok memnunlar. Bazı işadamları İstanbul’dan gelip köftemi yiyorlar. Bazen erken kapattığımda ertesi gün gelip kavga ediyorlar. Ben yaptığım işten ödün vermiyorum. Etimden, temizliğimden, müşteriye davranışımdan ödün vermiyorum. Elimden geldiği kadar kendi ellerimle yapıyorum. İşlerimi işçiye bırakmıyorum. Sabah dükkânımı açar etimi hazırlarım. Ocağımı 10:30’da yakarım ve 11:00’da köfte servisine başlarım. Sağlığım el verdikçe bu işle beraber hakkın rahmetine kavuşuruz. Burası da son durak olur” dedi. "Izgaranın lezzetini hiçbir şey vermez" Bekir Kurt’un köftelerinin ayrı bir lezzeti olduğunu söyleyen Mukadder Yıldırım, “Ben burada yaşıyorum ve yemeklerimi de burada yiyorum. Maddi olarak istediğim yerde yiyecek kapasitem var. Ama buranın köftesinin lezzetini verecek bir yer yok” dedi.
Yazın güneşte kışın fırında kurutuluyor, Türkiye’nin birçok iline gönderiliyor
22 Ekim 2024 Salı - 12:47 Yazın güneşte kışın fırında kurutuluyor, Türkiye’nin birçok iline gönderiliyor Sivas’ın Gürün ilçesinde, doğal yöntemlerle üretilen Gürün bulguru, lezzeti kadar üretimiyle de adından söz ettiriyor. Doğal yöntemlerle elde edilen buğdaydan üretilen bulgur, yaz aylarında doğal yollarla güneşte kurutulurken kış aylarında ise fırınlarda işlenerek tüketiciye sunuluyor. Gürün ilçesinde doğal yöntemlerle üretilen Gürün bulguru, bin bir zahmetle sofralara ulaştırılıyor. Organik Zeron buğdayı kullanılarak elde edilen bulgur yaz aylarında kavurucu güneş altından doğal yöntemlerle kurutulurken kışın ise fırınlarda kurutuluyor, ardından da yıkanıp ayıklanarak tüketime hazır hale getiriliyor. Türkiye’nin dört bir tarafına gönderilen, ihracatı da yapılan Gürün bulguru diğer bulgurlardan farklı olarak yağı ve suyu daha çok çekmesi nedeniyle tercih ediliyor. Doğal yöntemlerle üretiliyor İşletme sahibi Fatih Öztürk, doğal yöntemlerle üretilen Gürün bulgurunun marka değeri olduğunu ifade ederek, “Çok daha iyi bir teknoloji ile düzenli bir şekilde çalışmayı hedefliyoruz. Bizim ilçemizde üretilen buğdaylarda çok yüksek miktarda gübre ve tarım ilacı kullanımı söz konusu değil. Bunlar minimum seviyede. İmalat bölümünde de herhangi bir koruyucu madde veya renklendirici kullanmadan biz bunu tüketiciye ulaştırıyoruz” dedi. Kışın üretim fırınlarda devam ediyor Öztürk, bulgurun yazın güneş kışın ise fırınlarda kurutulduğunu söyleyerek, “Şu an sahada serilme yönetimiyle kurutma işlemi yapıyoruz. Bu işlem sadece yaz aylarında yapılabiliyor. Tonajların kafi gelmemesi durumunda aynı zamanda bizim içerideki kurutma fırınlarımızda üretim devam etmekte. Fakat kışın sadece hava şartlarından dolayı içeride kurutma işlemi yapıyoruz. Kurutma işleminden sonra da yıkama ve ayıklanma gibi işlemleri devam ediyor” diye konuştu. İhraç ediliyor Öztürk, bulgurun ihraç edildiğine de değinerek, “Gürün bulgurunun en büyük özelliği farklı buğday türünün kullanılmasıdır. Hem su hem de yağ emiciliği daha fazla olması sebebiyle daha lezzetli oluyor. Şu an için Türkiye’nin yaklaşık 53 ilinde ürünlerimiz bulunmakta olup birkaç ülkeye de ihracatımız davam etmektedir” şeklinde konuştu.
Erkeklerde daha sık görülüyor, 2 ila 5 yaş arasında başlıyor
22 Ekim 2024 Salı - 12:21 Erkeklerde daha sık görülüyor, 2 ila 5 yaş arasında başlıyor Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü nedeniyle yaptığı açıklamada erkeklerde kekemeliğin daha sık görüldüğünü belirtti. Sivas Numune Hastanesi’nden görev yapan Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Kekemeliğin konuşmanın istemsiz olarak bozulmasıyla karakterize edilen bir akıcı konuşma bozukluğu olduğuna dikkat çeken Beyza Güler, “Tekrarlar, uzatmalar ve bloklar gibi özellikleri içeren ve bu sebeple konuşma akışını sekteye uğratan bir konuşma bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. İnsanların yaklaşık yüzde 5’i hayatlarının belli bir döneminde kekemeliğe benzer özellikler gösterebilmektedir. Kekemelik genellikle 2 ila 5 yaş aralarında başlayabilmektedir.” dedi. Erkek çocuklarda daha fazla görülüyor Kekemeliğin sıklığının cinsiyete göre farklılık gösterebildiğini belirten Beyza Erkaya Güler, “Kekemeliğin yaygınlık ve sıklığının cinsiyet değişkeniyle de ilişkili olduğu düşünülmektedir. Kız çocukluklarında kekemelik, erkeklere oranla 1:6 ila 1:3 oranlarında daha az görülmektedir. Bu oran yaşın artışı ile değişmekte ve kızlarda müdahale olmaksızın iyileşme erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Ayrıca aile üyesinde kekemeliği olan bireylerde ailede kekemeliği olmayan bireylere göre daha yüksek oranda kekemelik görüldüğü düşünülmektedir. Kekemelik, halk arasında bilindiği üzere korku ya da kekemeliği olan bir bireyi taklit ederek oluşmaz. Kekemeliğin nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik, nörofizyolojik, çevresel ve mizaç faktörlerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Ayrıca kekemelik bir zekâ problemi olmamakla birlikte kekeleyen bireyler normal ya da normal üstü zekaya sahip olabilir.” dedi. Kekemeliğin iki başlık altında sınıflandırıldığını vurgulayan Beyza Erkaya Güler, “Kekemelik, edinilmiş kekemelik ve gelişimsel kekemelik olmak üzere iki başlık altında sınıflandırılmaktadır. Nörojenik kekemelik serebrovasküler olaylar, direkt-indirekt kafa travmaları, iskemik ataklar, travmatik beyin hasarı gibi nedenlere bağlı olarak genellikle yetişkinlik döneminde görülürken, psikojenik kekemelik yetişkin bireylerde genellikle psikolojik travmalar sonucunda aşırı stres ve kaygı sonucu oluşur. Gelişimsel kekemelik ise en yaygın görülen kekemelik alt sınıfı olup, genellikle okulöncesi yıllarda başlamakta ve ileri yaşlara kadar devam edebilmektedir. Gelişimsel kekemeliğin nedeni net olarak bilinmemekle birlikte, motor, dilsel, nörolojik ve çevresel faktörlerden etkilendiği düşünülmektedir. Kekemeliği olan bireyler, konuşma eyleminde gözlemlenen akıcısızlıkların yanı sıra göz kırpma, kafa sallama, konuşmaktan kaçınma gibi birtakım ikincil davranışlar da sergileyebilirler. Bununla birlikte, azalan sözel çıktı, kelimelerden kaçınma, dilbilgisi kısıtlamaları, yaşam kalitesinde azalma ve eğitim düzeninde zorbalık kekemeliği olumsuz yönde etkileyen farklı alanlara örnek olarak kabul edilmektedir.” dedi. Erken müdahalenin önemi Kekemelikte erken müdahalenin önemine değinen Dil ve Konuşma Terapisti Beyza Erkaya Güler sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Erken dönem çocuklukta başlayan kekemelikte aylar ya da haftalar içerisinde şiddet değeri değişebilmektedir. Erken dönemde başlayan ve kekemeliği olan çocukların neredeyse yüzde 80’inde kekemeliğin kendiliğinden ortadan kalktığını bildirilmiştir. Kekemelikte, konuşma bozukluğu türlerinin ve sıklığının, ilgili motor davranışların, konuşmadan kaçınma davranışlarının, konuşma hızı ve olumsuz duygusal reaksiyonların değerlendirilmesi gerekir. Değerlendirmede ikincil davranışların ve kekemeliğin gözlemlenmesinin de yer alması gerekir. Konuşma örneğinin olması için alınan video kayıtlarının, değerlendirmenin yanı sıra terapi süresince gelişimlerin takip edilmesinde de önemlidir. Bunun yanı sıra okul öncesi dönemdeki bireyler, okul çağındaki bireyler ve ergen-yetişkin bireylerin değerlendirme süreçleri farklılık gösterir. Kekemelikte erken müdahale, konuşmanın daha akıcı hale gelmesi, bireyin daha rahat iletişim kurması ve varsa konuşmaya dair kaygılarının azalması için çok önemlidir. Gelişimsel dönemde meydana gelen kekemeliklerde erken müdahaleyle beraber kekemelik kaybolabilmekte, fakat kekemeliğin üzerinden geçen zaman arttıkça, kekemelik kronik hale gelmektedir. Bu nedenle eğer çocuklarda 6 aydan uzun süre görülen kekemelik benzeri akıcısızlıklar varsa ve kekemeliğin şiddeti artıyorsa vakit kaybetmeden uzman bir dil ve konuşma terapistinden değerlendirme almaları gerekir.”