Yerel Haberler
Sivas
Aşık Veysel’in özel fotoğrafçısı ünlü ozanın bilinmeyen yönlerini anlattı
24 Ekim 2024 Perşembe - 11:03 Aşık Veysel’in özel fotoğrafçısı ünlü ozanın bilinmeyen yönlerini anlattı Sivaslı gazeteci Yücel Yönal, ünlü halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu’nun 130. doğum gününde ozanın bilinmeyen yönlerini anlattı. 25 Ekim 1894 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinde dünyaya gelen ünlü halk ozanı Aşık Veysel’in yakın dostu olan ve kendisinin fotoğraflarını çeken 67 yıllık gazeteci 82 yaşındaki Yücel Yönal, ünlü ozanın yaşamına dair bilinmeyenleri paylaştı. Veysel’le 1957 yılında tanışan Yönal, 16 yıl içinde süren dostlukları boyunca biriktirdiği hatıralarını anlatarak, Aşık Veysel’in Sivas’ın dünyaya açılan penceresi olduğunu vurguladı. “Aşık Veysel Sivas’ın dünyaya açılan penceresiydi” Arkadaşlarının kendisine ’Takıldın bir âmânın peşine gidiyorsun’ dediğini anlatan Yönal, “Âşık Veysel’le 1957 yılında tanıştım. Sivas Atatürk Caddesi’nde bir iş hanı vardı ve üstü oteldi. O dönem çalıştığım yerin patronu o yıllarda Sivaslı âşıklardan otel parası almazdı. Sivaslı âşıklar Sivas’ı dünyaya tanıtıyor diye 3 gün o otelde konaklama hakları vardı. Ben de o dönemlerde tanıştım, hep giderdim yanına. Arkadaşlarım bana ’Takıldın bir âmânın peşine gidiyorsun’ derlerdi. Dostluğumuz 16 yıl devam etti. Bu yıllar içerisinde çok fazla anı biriktirdik. Sivas’a geldikçe hep beni ziyaret ederdi. Ben de Sivas’a gelen sanatçıları onun köyüne, yanına götürürdüm. Bundan büyük gurur duyardım. Aşık Veysel, Sivas’ın dünyaya açılan penceresiydi. Çünkü kendisi âmâ olarak 10 yaşında sazla tanışarak, son nefesine kadar bunu sürdürdü. Eşi Gülizar Hanım’ın bize yapmış olduğu tereyağlı bulgur pilavının ve pezik turşusunun tadı damağımda” dedi. “Kendisini dilenci zannetmişler, buna çok üzülmüştü” Aşık Veysel’in Ankara’ya gidebilmek için günlerce yürüdüğünü söyleyen Yönal, “Ankara’ya sazını sözünü dinletmeye giderdi. İletişim araçları olmadığından dolayı Ankara’ya gidebilmek için günlerce yayan gittiğini bana defalarca söyledi. Yine bir kez Ankara’ya saz teli almak için gittiğinde Ulus Rüzgârlı Sokağa girecekken kendisini dilenci zannediyorlar ve sokağa sokmak istememişler. Yine başka bir gün bir dolmuşa binmiş. Gençler kendisine yer vermiş. Orada kendini bilmez birileri ’Artık nesil de değişti, insanlara değil dilencilere yer veriyorlar’ demişler. Bunu da duymuş ve çok üzülmüş. Âşık Veysel, Sivas’ın dünyaya açılan penceresiydi. Onu dünya tanıdı. Yıllarca büyük bir gururla onun fotomuhabirliğini yaptım. Kendisi hayatını kaybetmeden 48 saat önce gittim, kendisini ziyaret ettim. Dönüşte dönemin valisini ziyaret edip, ’Durumu iyi değil’ dedim. Ertesi gün vali ile birlikte kendisini ziyaret etmek için yola çıktık. Vali bey kendisini incitmemek için ’Ölünce seni nereye gömelim’ diye soramadı, dışarı çıkıp oğluna sordu. Kendisi de oğluna ’Zararım da, yararım da bu köye olsun. Beni buraya gömün’ demiş. Ben Âşık Veysel’in adı yaşatılsın diye haberler, yayınlar yaptım. Bunların üzerine 28 yıl sonra İstanbul Gülhane’ye anısı kondu, Şarkışla ilçesine anıtı dikildi. Türk edebiyatına 400’den fazla fotoğraf kazandırdım. Şimdilerde fotoğraflarım bilinçsizce bazı kişiler tarafından kendi arşivleri olarak kullanılıyor, bu da beni çok üzüyor” şeklinde konuştu.
Şehit Şeyda Yılmaz’ın hâtıraları baba evinde oluşturulan anı köşesinde yaşatılacak
24 Ekim 2024 Perşembe - 10:56 Şehit Şeyda Yılmaz’ın hâtıraları baba evinde oluşturulan anı köşesinde yaşatılacak İstanbul Ümraniye’de “motosiklet hırsızlığı” şüphelisini yakalamaya çalışırken çıkan silahlı çatışmada şehit düşen Polis Memuru Şeyda Yılmaz için Sivas’ta oturan ailesi, şehidin kendi eşyalarıyla anı köşesi oluşturdu. Geçtiğimiz ay Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü Dudullu Polis Merkezi Amirliği ekipleri, daha önce "motosiklet hırsızlığı" suçundan yakalanan ve firar eden zanlıyı yakalamayı çalışırken zanlı ile polis arasında çatışma çıkmıştı. Yaşana arbedede şüphelinin açtığı ateş sonucu Polis Memuru Şeyda Yılmaz, başından ağır yaralanmış ve kurtarılamayarak şehit olmuştu. Şehidin Sivas kent merkezinde oturan ailesi, şehit Yılmaz’ın kendi eşyaları ile anı köşesi oluşturdu. Oluşturulan anı köşesine şehit Yılmaz’ın kullandığı ve sevdiği eşyalarını koyan aile, şehidini hatıraları ile yaşatmaya çalışıyor. “Hedefini yerine getirdi” Şehit Şeyda Yılmaz’ın annesi Nurgül Yağlı, kızına ait eşyalar ile bir anı köşesi oluşturduğunu belirterek,” Oluşturduğumuz anı köşesine kızımın söz ve gelin çiçeği, görevde kullandığı şapkası gibi kendine ait eşyaları anı olması için koyduk. Şeyda, hayata karşı çok pozitif bir insandı. Hayatında hiçbir şeyi olumsuz düşünmez, kendini sevdirirdi. Küçükken polis olmak istiyordu ve hedefini de yerine getirdi. Beraber kızımla şehit olacağının hayalini kurardık. ‘Anneciğim ben şehit olacağım, senide şehit annesi yapıp o mertebeye yükselteceğim’ diye söylerdi” dedi.
Yabancı öğrenci ve öğretmenler Sivas’ta Türk mutfağının lezzetlerini tattı
23 Ekim 2024 Çarşamba - 15:23 Yabancı öğrenci ve öğretmenler Sivas’ta Türk mutfağının lezzetlerini tattı Sivas’ta, Erasmus Plus projesi kapsamında 3 farklı ülkeden gelen 10 öğrenci ve 6 öğretmen eğitim sürecinin ardından Türk mutfağının lezzetlerini tattı. Sivas’ta Hamza Yerlikaya Ortaokulu, Erasmus Plus projesi kapsamında Polonya, Litvanya ve İspanya’dan gelen öğrenci ve öğretmenleri ağırladı. “Sosyal duygusal öğrenme” projesi nedeniyle Sivas’a gelen öğrenciler 3 gün süren eğitim sürecini tamamladı. Tamamlanan eğitim sürecinin ardından öğrenciler Sivas ve Türkiye lezzetlerini tattı. Poğaça, kısır, patates salatası, kurabiyeler ve Sivas köftesi gibi yiyeceklerden tadan öğrenci ve öğretmenler Türk mutfağının lezzetlerini çok beğendiklerini ifade etti. “Misafirperverlikler için çok teşekkür ederiz” Türk mutfağına dair lezzetleri çok beğendiklerini belirten Polonyalı eğitmen Marlena Ochocka, “Erasmus tarafından finanse edilen bu etkinliğe katıldığımız için çok mutluyuz. Türk mutfağından çok lezzetli yiyecekler tattık bunun için çok minnettarız. Düzenlenen bu ortaklık için Türk ortaklarımıza çok teşekkür ederiz. Daha önce dört kez geldim Türkiye’ye. Sivas çok güzel bir şehir. Tarihi bir yapısı var. Türk partnerlerimiz bize her yeri göstermeye çalıştılar. Misafirperverlikleri için kendilerine çok teşekkür ederiz. Projemiz adımız sosyal duygusal öğrenme. Bu projelerimizle çocuklarımızın duygularını eğitime katacak” dedi. Yemek programının ardından yöresel müzik dinletisi yapıldı. “Öğrencilerimizi dünya vatandaşı olarak hazırlamaya çalışıyoruz” Çocukların birbirleriyle etkileşim kurduklarını vurgulayan okul proje koordinatörü Ali Kumru, “Erasmus plus projesinin bir etkinliğini gerçekleştirdik. Daha önce bu proje kapsamında Litvanya ve İspanya ayağında bulunduk. Bugün burada hem Sivas’ın hem de Türkiye’nin kültürünü anlatıp paylaşmak adına bu etkinliği düzenledik. Öğrencilerimizin hazırladığı yemekleri yabancı misafirlerimize sunmayı amaçlarken aynı zamanda çocuklarımızda bir etkileşim içerisinde bulunuyorlar. Bu proje sosyal duygusal öğrenme kapsamında gerçekleştiriliyor. Bu projeler neticesinde öğrencilerimizi bir dünya vatandaşı olarak hazırlamaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu. “Türk kültürünü ve lezzetlerini tanıyorlar” Bu etkinliğin sadece eğitim amaçlamadığını aynı zamanda bir kültür organizasyonu olduğunu belirten Okul Müdürü Yusuf Öz, “Erasmus projesiyle Polonya, Litvanya ve İspanya’dan 6 öğretmen ve 10 öğrenci geldi. Gelen 16 kişi erasmus projesinin eğitim boyunda üç gün süren çalışmamız oldu. Bugün de Türk mutfağı özelinde Sivas lezzetlerini tattırmak amacıyla toplandık. Bu etkinlik sadece bir eğitim amacı gütmüyor. Aynı zamanda bir kültür organizasyonu oldu. Yurtdışından gelen öğretmen ve öğrencilerimiz Türk kültürünü ve lezzetlerini tanımış oluyorlar. Bizde böylelikle bir köprü görevi üstleniyoruz” dedi.
Şehit polis Şeyda Yılmaz anısına bin kilometre pedal çevirdi
23 Ekim 2024 Çarşamba - 12:48 Şehit polis Şeyda Yılmaz anısına bin kilometre pedal çevirdi Bisiklet sporcusu Orhan Kotluk, şehit polis Şeyda Yılmaz anısına düzenlediği bin kilometrelik bisiklet yolculuğunu 9 günün ardından Sivas’ta tamamladı. Bisikletçi Orhan Kotluk, şehit polis Şeyda Yılmaz anısına İzmir’den başlattığı bisiklet yolculuğunu Sivas’ta noktaladı. “Şehitlere Vefa Pedalı” sloganıyla 9 gün süren bin kilometrelik bu anlamlı yolculuk, Sivas Polis Şehitliği’nde son buldu. Polis ekiplerinin eşliğinde şehitliğe giden Kotluk, şehit Şeyda Yılmaz’ın mezarını ziyaret etti. Okunan duaların ardından yanında getirdiği Türk bayrağını Sivas İl Emniyet Müdürlüğü’nde görevli kadın komisere takdim eden Kotluk, daha sonra şehit polisin ailesini ziyaret etti. Yılmaz’ın anne ve babasıyla bir araya gelen Kotluk, aileye başsağlığı dileyerek, baba Mehmet Yağlı’ya Türk bayrağı hediye etti. "Tüm şehitlerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun" Kotluk, 2005 yılından beri şehitlerin anısına pedal çevirdiğini ifade ederek, “Şehit düştükleri noktalardan mezarlarına pedal çeviriyorum. İstanbul’da görev yaparken bir saldırgan tarafından şehit düşen Şeyda Yılmaz’ın anısına ’Şehitlere Vefa Pedalı Bisiklet Turu’nda 9 günlük yolculuk sonrası bugün Sivas Polis Şehitliği’ndeyim. Yolculuk boyunca Sivas Emniyet Müdürlüğü’ne ve tüm emniyet teşkilatına yolculuk güvenliğimi sağladıkları ve yanımda oldukları için teşekkürlerimi sunuyorum. Şehitliğimizi ziyaret ettik. Emniyet Müdürlüğümüze tüm şehitlerin hatırasına şanlı Türk bayrağımızı teslim ettim. Ailesine de bayrağımızı teslim ettim. Tüm şehitlerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun” dedi.
Yurt dışında 70 bin TL’ye satılan engelli klozetini Türkiye’de 20 bin TL’ye maletti
23 Ekim 2024 Çarşamba - 11:27 Yurt dışında 70 bin TL’ye satılan engelli klozetini Türkiye’de 20 bin TL’ye maletti Sivaslı girişimci, engelli vatandaşlar için yurt dışında 70 bin TL’ye satılan ayarlanabilir klozeti 20 bin TL’ye mal etti. Sivas’ta bir engelli vatandaş, ihtiyaç duyduğu ayarlanabilir klozet almak istedi. Klozetin fiyatının 70 bin TL olduğunu öğrenen vatandaş, yüksek maliyeti nedeniyle almaktan vazgeçti. Ürünün farklı ülkelerde fiyatının 70 bin TL’yi aştığını gören girişimci Orhan Aktaş, bahse konu klozeti kendisi yapmaya karar verdi. Satılan ürünleri inceleyerek kendi tasarımını yapan Aktaş, klozeti 20 bin TL’ye mal etti. 3 gün içerisinde yükseklik ve eğim ayarlı klozet sandalyesi yapan Aktaş, daha az maliyetle engelli vatandaşın ihtiyacını karşıladı. “70 bin liralık ürünü 20 bin liraya mal ettik” Ürünün çeşitli ülkelerde 70 bin TL’ye satıldığını ifade eden Orhan Aktaş, “Bu ürünümüzü engelli vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırmak adına kişiye özel olarak tasarladık. Bunu yaparken kar amacı gütmedik. Gündelik yaşamda bizim için basit ve sıradan olan işleri engelli vatandaşlar için de basitleştirmek amacıyla yaptık. Biz bu ürünü geliştirmeyi de düşünüyoruz. Akıllı bir sistem projemiz de var. Aile üyelerinde engelli bir birey olan arkadaşımız bize geldi. Bu ürünün yurt dışında üretildiğini fakat Türkiye’de bu ürünü bulamadıklarını söyledi. Biz de yapabilir miyiz diye düşündük, araştırmalarda bulunduk. Afaki fiyatlar olduğunu gördük. Başka bir ülkede 70 bin liralık olan bir ürünü biz şu anda 20 bin liraya mal ettik. Biz bu ürünü 3 günde ortaya çıkardık” şeklinde konuştu. “Yeni projeler gerçekleştirmek istiyoruz” İmkânlar dâhilinde birçok projeyi hayata geçirmek istediğini ifade eden Aktaş, “Yeni çalışmalar, projeler gerçekleştirmek istiyoruz ama yatırımcıya ihtiyacımız var. Tamamen felçli olan bir hastanın mutfak işleri, lavabo, banyo ve gündelik ihtiyaçlarını karşılayabileceği projeler geliştireceğiz. Bu ürünümüz kısmi felçli bir hasta için yapıldı. Kendisinin bu ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için aile bireylerinin desteğinin olması gerektiğini ve bu desteğin de zorladığını söylediler. Hasta, ellerinin desteği ile ayağa kalkıyor, koltuk değnekleriyle belli bir yere kadar gidiyor, fakat oturmakta çok zorlanıyormuş. Biz bu ürünü tekerlekli yaptık. Hastayı kendi yatağından kaldırıp, oturtup klozete götürüyoruz. Kendi kalkması ve yürümesi gereken mesafeyi de kolaylaştırdık. Kişiye özel olması sebebiyle belli kiloyu kaldıracak ürünler kullandık. En düşük 90, en yüksek 140 kiloya kadar taşıyabiliyor” dedi.
60 yıllık geleneğin son temsilcisi
23 Ekim 2024 Çarşamba - 10:59 60 yıllık geleneğin son temsilcisi Sivas’ın Zara ilçesinde yaşayan Bekir Kurt, geçmişte ilçede önemli bir yer tutan ızgaracalığın yerini lokanta ve restoranlara bırakmasına rağmen ilçenin tek ızgaracısı olarak bu geleneği yaşatmaya çalışıyor. Sivas’ın Zara ilçesinde geçmişte önemli bir yer tutan yerel ifadesiyle "ızgaracılık", yani ocak başı geleneği, hizmet sektöründeki değişiklik ve gelişmelerle günümüzde yok olmaya yüz tuttu. Geçmişte hayvancılık ve tarımın önemli merkezlerinden biri olan Zara’da her kasap dükkânının önünde yer alan ızgaralar ile hayvan ve buğday ticareti için ilçeye gelenlere hizmet veriliyordu. Bölgede hayvancılığın azalması ve sektördeki değişimle ızgaraların da sayısı zamanla azalarak, günümüzde ilçede tek bir ızgaracı kaldı. İlçede 6 metrekarelik işletmede ızgaracılık yapan Bekir Kurt, bu kültürün son temsilcisi olarak kaldı. Kurt, sağlığı elverdiği müddetçe mesleğini sürdürmeyi düşünüyor. Lise son sınıfta başladığı mesleğini yıllardır sürdürdüğünü ifade eden Bekir Kurt, “Zara’da önceden eski buğday pazarı vardı. Orada her kasabın önünde bir mangal olurdu. O zaman lokanta kültürü bu kadar gelişmemişti. Vatandaşlar kasapta etlerini yaptırır, mangala verir büyük bir tepside, yerlerdi. O kültür bu zamana kadar geldi. 15 yılı aşkın bir süredir bu işi tek başıma sürdürüyorum. Geçmişten gelen kültürü devam ettiriyorum. Biz bunu Zara köftesi olarak tanıttık ve insanlar beğendi. Protokolden, bürokratlardan ve çevre kazalardan buraya köfte yemeye geliyorlar. Yaptığım köfte katkısız ve doğal. Gelip yiyenler çok memnunlar. Bazı iş adamları İstanbul’dan gelip köftemi yiyorlar. Bazen erken kapattığımda ertesi gün gelip kavga ediyorlar. Ben yaptığım işten ödün vermiyorum. Etimden, temizliğimden, müşteriye davranışımdan ödün vermiyorum. Elimden geldiği kadar kendi ellerimle yapıyorum. İşlerimi işçiye bırakmıyorum. Sabah dükkânımı açar etimi hazırlarım. Ocağımı 10.30’da yakarım ve 11.00’de köfte servisine başlarım. Sağlığım el verdikçe bu işle beraber Hakk’ın rahmetine kavuşuruz. Burası da son durak olur” dedi. "Izgaranın lezzetini hiçbir şey vermez" Bekir Kurt’un köftelerinin ayrı bir lezzeti olduğunu söyleyen Mukadder Yıldırım, “Ben burada yaşıyorum ve yemeklerimi de burada yiyorum. Maddi olarak istediğim yerde yiyecek kapasitem var. Ama buranın köftesinin lezzetini verecek bir yer yok” diye konuştu.