SAĞLIK - 22 Ekim 2024 Salı 13:15

’Meme kanseri’, tedavisi olan ve iyileşebilir bir hastalık türü

A
A
A
’Meme kanseri’, tedavisi olan ve iyileşebilir bir hastalık türü

SAMSUN (İHA) – Kadınlarda en çok görülen kanser türlerinin başında gelen ’meme kanseri’nde tedavinin mümkün olduğunu belirten Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İdris Yücel ve Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Özge Özdemir, hastaların dikkat etmesi gereken hususları ve uyması gereken noktaları açıkladı.


Meme kanseri hem Türkiye’de hem de dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Erkeklerde de görülen meme kanseri ile ilgili olarak ilk evreden son evreye kadar süreçte uyulması gereken hususlar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler veren Medicana Sağlık Grubu doktorlarından Prof. Dr. İdris Yücel ve Uzm. Dr. Özge Özdemir, önemli açıklamalarda bulundu.



“Meme kanseri, tedavi süreci uzun ama iyileştirilebilir bir hastalık türüdür”


Sadece bir tedavi yöntemi ile değil birçok tedavi yöntemi ile meme kanserinin değişik evrelerine tedavi uygulayabildiklerinin altını çizen Medicana International Samsun Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İdris Yücel, “Meme kanserinin tedavi süreci biraz karmaşıktır. Uzun bir süreçtir. Hastaların sabırla bu süreci izlemesi ve doktorlarının tavsiyelerini ve takiplerini aksatmamaları gerekiyor. Tedavi süreci biyopsi ile tespitin ardından hastalığın evresi belli ediliyor. Tümör memede midir, koltuk altına gitmiş midir, karaciğer, kemik gibi organlara gitmiş midir? Bunlara bakılır. Eğer başka organlara gitme durumu yoksa olay sadece memedeyse ve küçük bir tümörse doğrudan cerrahiye gönderebiliyoruz. Çoğu kez tümör büyüyor ve başka yerlere sıçrıyor. Böyle olursa önce tedaviyle başlıyoruz. Kemoterapide evre küçülürse hastayı cerrahiye veriyoruz. Cerrahi sonrası patoloji raporundaki özelliklere göre uzun bir süreç olan koruyucu tedaviler uyguluyoruz. Hormona duyarlı hücreler söz konusu ise o zaman hastaya endokrin tedavi veriyoruz. Bu 5-10 yıl gibi bir zamana yayılabiliyor. Meme kanserinin bazı özel tiplerinde immünoterapi yapabiliyoruz. Tümörün ve hastanın genel özelliklerine göre bazı akıllı ilaç tedavileri var. Oldukça komplike, faydası çok fazla ve beli bir kalıpta her hastayı tedavi edemiyorsunuz. Her hastanın tedavisini o hastaya özel olarak planlıyoruz. Meme kanseri tedavisinde cerrahi, onkoloji, radyasyon onkolojisi, hormonoterapi ve immünoterapi gibi bölümlerde tedavi gerçekleştiriliyor. Tedavi süreci uzun ama iyileştirilebilir bir hastalık türüdür meme kanseri” dedi.



“Radyoterapi güvenilir bir tedavi yöntemidir”


Meme kanserinde radyoterapinin önemine değinen Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Özge Özdemir ise, “Meme kanseri, kadın kanserlerinin 3’te 1’ini oluşturmaktadır. Bu nedenle farkındalık önem arz ediyor. Radyasyon onkologları olarak tedavinin her aşamasında hastaların yanındayız. Hem cerrahi hem kemoterapi hem de radyoterapi bir ekip olarak işbaşındayız. Meme kanserinin radyoterapisini erken evrede meme koruyucu cerrahi yapılmış olgularda daha sonra meme ve lenf bölgesine vaka kontrolü sağlamak yani nüksleri engellemek ve hastanın sağ kalımını sağlamak amacıyla uygulamaktayız. Yine lokal ileri hastalıkta sistemik kemoterapi sonrası uygulanan cerrahinin ardından nüksleri engellemek ya da kemoterapi sonrası cerrahi uygun olmayan vakalarda tümörü küçültmek amaçlı radyoterapi yapıyoruz. Ayrıca beyin metastazlarında, kemik metastazlarında ağrıyı gidermek, yumuşak doku metastazlarında kitlenin ağrısını, kanamasını, kokusunu gidermek amaçlı da palyatif radyoterapi yapmaktayız. Meme kanserinde radyoterapi her aşamada olmazsa olmaz bir yaklaşımdır. Radyoterapi alanındaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler sayesinde hedeflediğimiz dozu uygulayacağımı volume uygun, yan etki profili en az olacak şekilde uygulayabilmekteyiz. Bu açıdan radyoterapi güvenilir bir tedavi yöntemidir. Meme kanseri farkındalığı hayatımızda olsun ama meme kanseri hayatımızda olmasın” diye konuştu.


Uzmanlar ayrıca meme kanserinin çok önemli bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çekerek, her kadının kendi meme muayenesini yapabilecek düzeyde bilgi sahibi olmasının ve düzenli doktor kontrolüne gitmesinin zorunlu olduğunu söylediler.



’Meme kanseri’, tedavisi olan ve iyileşebilir bir hastalık türü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Gebeler stres ve korkuları böyle yeniyor Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesinde faaliyet gösteren gebe okulu, anne adaylarını hem doğuma hem de doğum sonrası sürece hazırlıyor. Kadın Sağlığı Uzman Hemşiresi Nesibe Sulamış’ın verdiği bilgilere göre, gebe okulu eğitimleri sayesinde anneler daha bilinçli bir doğum yapma sürecine girerek korku ve stresinde azalmasını sağlıyor. Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesindeki gebe okulu, anne adaylarını hem doğuma hem de doğum sonrası sürece hazırlıyor. Kadın Sağlığı Uzman Hemşiresi Nesibe Sulamış’ın verdiği bilgilere göre, gebe okulu eğitimleri sayesinde anneler daha bilinçli bir doğum yapma sürecine giriyor. Gebe okulları, anne adaylarının doğum sürecine dair yaşadığı korkuları azaltmada önemli bir rol oynuyor. Gebelik öncesi ve doğum sırasında yaşanabilecek değişiklikler hakkında verilen eğitimlerle anneler daha bilinçli hale geliyor. Eğitimler sayesinde anne adayları, özellikle normal doğum sürecine dair kaygılarını yenerek, daha rahat ve güvenli bir doğuma hazırlanıyor. Fizyoterapist, diyetisyen ve psikologlardan alınan desteklerle anne adayları, hem bedensel hem de zihinsel olarak doğuma daha hazırlıklı hale geliyor. Bu süreçte verilen doğru ve bilimsel bilgiler, sosyal medyada karşılaşılan bilgi kirliliğinin de önüne geçiyor. "Sağlıklı gebe, sağlıklı anne, sağlıklı bebek" Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi Gebe Okulu Sorumlu Hemşiresi ve Kadın Sağlığı Uzman Hemşiresi Nesibe Sulamış, "Öncelikle hastanemizde ’sağlıklı gebe, sağlıklı anne, sağlıklı bebek’ anlayışıyla hizmet vermekteyiz. Annelerimizi gebe okullarıyla hem doğuma hem de anneliğe hazırlıyoruz. Gebe okulu, gebelik öncesi bilgilendirme, doğum öncesi, doğum sonrası süreçlerle ilgili kapsamlı eğitimlerin yapıldığı bir programdır. Gebelerimiz hastanemize başvurarak veya telefonla kayıt oluşturabilirler. Okulumuz 4 hafta süren ve 4 oturumdan oluşan bir eğitim sürecidir. İlk oturumda gebelik öncesi ve gebelik sürecinde yaşanan değişiklikler ve yapılacak egzersizler hakkında hem teorik hem de uygulamalı eğitimler veriyoruz. İkinci oturumda doğumu kolaylaştıran yöntemleri ve gebelikte beslenmeyi ele alıyoruz. Üçüncü oturumda yeni doğan bebek bakımı ve emzirme süreci üzerinde duruyoruz. Son oturumda ise lohusalık dönemi ve aile planlaması konularını işliyoruz. Eğitimimize eşler de katılıyor. Eğitimlerden sonra doğum sonrası süreçte anneleri takip edip desteklemeye devam ediyoruz. Son 9 ayda 100’ün üzerinde gebeye eğitim verdik" ifadelerini kullandı. "Normal doğum korkularım azaldı" Gebe okulu katılımcılarından Hilal Bilir Tüysüz, ilk gebeliği olduğunu belirterek şunları söyledi: "32 haftalık hamileyim ve gebe okulu hakkında broşürler aracılığıyla bilgi sahibi oldum. Sonrasında burada Nesibe Hemşire ile tanıştım. Konuyla ilgili çok iyi bilgiler aldık. Fizyoterapist, diyetisyen ve psikolog eşliğinde önemli eğitimlerden geçtik. Doğumhaneyi gezdik ve normal doğum ile ilgili çok daha fazla bilgi edindik. Bu süreçte normal doğum korkularım oldukça azaldı ve doğum sürecimize karar verdik. Herkese gebe okuluna katılmayı tavsiye ediyorum." "Sosyal medyada bilgi kirliliğine maruz kalıyoruz" Mehmet Tüysüz ise, gebe okuluna katılmanın kendileri için çok faydalı olduğunu vurgulayarak şunları dile getirdi: "Eşim gebe okuluna katılırken, eşlerin de dahil edilmesi gerektiği söylendiğinde öncelikle şaşırdım. Ancak sonrasında eğitime katıldığımda bu sürecin içinde olmamız gerektiğini anladım. Doğum sonrası eşimize nasıl yardım edebiliriz, bebek bakımı ve psikolojik destek gibi konularda birçok soru işaretimiz vardı. Çoğunu burada giderdik. Sosyal medyada bilgi kirliliğine çok maruz kalıyoruz ve bu nedenle kafamız karışıktı. Ancak bu süreçte doğru bilgileri öğrenmek çok iyi oldu. Gebe okuluna teşekkür ediyoruz." "İlk gebeliğimiz olduğu için çok stresliydik" Gebe okuluna katılan bir diğer anne adayı Pınar Batu ise, "29 yaşındayım ve ilk gebeliğim. Burada birçok korkumuzu yendik. Hem doğum süreci hem de doğum sonrası süreç hakkında önemli bilgiler aldık. İlk gebeliğimiz olduğu için hem çok heyecanlı hem de stresliydik. Ancak bu eğitimler sayesinde kendimizi daha iyi hissediyoruz" şeklinde konuştu. "İlk kez anne olacak gebeler için büyük destek" Bir başka katılımcı Özlem Şazmaz ise 37 yaşında olduğunu ve ilk gebeliğini yaşadığını ifade ederek şunları söyledi: "29 haftalık hamileyim ve bu süreçte gebe okulu ile tanıştım. 4 haftalık eğitim boyunca fizyoterapist, diyetisyen ve psikolog gibi birçok farklı branşta uzmanlardan eğitim aldık. Bu eğitimler, bizim gibi ilk kez anne olacak gebelerin tedirginliklerini ortadan kaldırmak amacıyla gerçekten çok faydalı oldu. Emzirme eğitimi aldık, anne sütünün önemi hakkında bilgi edindik. Umarım bu süreci en sağlıklı şekilde tamamlarız."