ASAYİŞ - 01 Kasım 2024 Cuma 10:56

Çarşamba’da paket paket uyuşturucu ele geçti

A
A
A
Çarşamba’da paket paket uyuşturucu ele geçti

Samsun’da narkotik bir kişi satışa hazır paket paket uyuşturucuyla yakalandı.


Samsun Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Çarşamba ilçesinde M.S. (45) isimli şüphelinin üzerinde ve ikametinde arama yaptı. Yapılan aramalarda 16 paket halinde satışa hazır toplam 46.52 gram metamfetamin ele geçirildi. Olayla ilgili M.S., "uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçundan gözaltına alındı.


Soruşturma devam ediyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ATO Başkanı Baran: “Asgari ücrette artış yüzde 25 düzeyinde olmalı” Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, Amerika Birleşik Devletleri’nde yatırımcılarla görüşmesinde yüzde 25 civarı asgari ücret artışının 2025 enflasyon görünümüyle uyumlu olacağı mesajını verdi. Biz de asgari ücrete yapılacak zammın bu seviyede olması gerektiği kanaatindeyiz” dedi. ATO Ekim Ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATO Meclis üyelerinin katılımıyla Meclis Başkanı Mustafa Deryal başkanlığında yapıldı. ATO Meclis Salonu’nda gerçekleşen toplantıda konuşan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Uluslararası Para Fonu’nun dünya ekonomik görünümüyle ilgili raporunda Türkiye’nin büyüme tahmininin yüzde 2,7’ye çekildiğini kaydederek, “Raporda enflasyon hedeflerine ulaşılabilmesi için faiz oranlarında sıkı bir politika izlenmesi, hatta gerekirse faiz artışlarının gündeme gelmesi gerektiği belirtildi” dedi. “Asgari ücrete yapılacak zammın yüzde 25 seviyesinde olması gerektiği kanaatindeyiz” Raporda cari açığın düşürülmesi için enerji ithalatının azaltılması, yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık verilmesi gerektiğinin de yer aldığını belirten Baran, ayrıca asgari ücret artışının enflasyon üzerindeki etkisine de dikkat çekildiğini söyledi. Yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte asgari ücret tartışmalarının gündeme geldiğini hatırlatan Baran, “Merkez Bankası Başkanı Sayın Fatih Karahan, Amerika Birleşik Devletleri’nde yatırımcılarla görüşmesinde yüzde 25 civarı asgari ücret artışının 2025 enflasyon görünümüyle uyumlu olacağı mesajını verdi. Biz de asgari ücrete yapılacak zammın bu seviyede olması gerektiği kanaatindeyiz. Çalışan kardeşlerimizin enflasyon nedeniyle yaşadığı sıkıntıları biliyoruz. Geçim derdinin ne olduğunu biliyoruz. Ancak işletmeyi ayakta tutma derdimizin ne olduğunu da biliyoruz. Asgari ücrete daha fazla zam yapılmasını biz de isteriz, ancak uygulamalar gösterdi ki oraya yapılan zam iğneden ipliğe her şeye zam olarak yansıyor ve bu da enflasyonla mücadele sürecini uzatıyor. Bizim, enflasyonu bir an önce tek haneli rakamlara indirmemiz ve yeniden büyüme ve kalkınma yoluna girmemiz gerekiyor” diye konuştu. “Vergi ödemeyenlerle sürekli barışıldı, bu vergisini düzenli ödeyenleri kendini ve sistemi sorgular hale getirdi” Son dönemde vergi barışı ve yapılandırma taleplerinin de gündeme getirildiğine dikkati çeken Baran, vergi ödememenin ve devlete karşı sorumlulukları yerine getirmemenin barışma gerekçesi olmaması gerektiğini dile getirdi. Baran, “Bugüne kadar vergi ödemeyenlerle sürekli barışıldı. Bu barışma, vergisini düzenli ödeyenleri kendini ve sistemi sorgular hale getirdi. Vergi ödememek, devlete karşı sorumlulukları yerine getirmemek, barışma gerekçesi olmamalı. Vergi dediğinizde tüyü bitmemiş yetimin hakkından bahsediyoruz. Bizim, ülkemizi bir an önce refaha çıkarmak için kurduğumuz sistemi uygulama sorumluluğunu üstlenmemiz gerekiyor. Vergi barışı ya da yapılandırması bizi refaha çıkarmayacağı gibi geriletmekten başka bir işe yaramayacaktır” şeklinde konuştu. “Kredi musluklarının kontrollü ancak destekleyici biçimde açılması büyük önem taşıyor” Konuşmasında enflasyonla mücadelenin reel sektör üzerindeki etkilerine de değinen Baran, “Ekim ayı itibarıyla iç talepte bir miktar toparlanma gözlense de, yüksek faiz oranları finansman maliyetlerini artırıyor. Ticari kredilerin faiz oranları şu an yüzde 55 civarında seyrediyor. Bu da KOBİ’ler açısından dikkatle ele alınması gereken bir konu. Bu nedenle üretim ve ticaret dünyasının beklentileri doğrultusunda kredi musluklarının kontrollü ancak destekleyici biçimde açılması büyük önem taşıyor. Özellikle Ankara gibi büyük sanayi ve ticaret merkezleri için finansmana erişim, üretim kapasitemizi artırmanın en önemli unsuru olacaktır” değerlendirmesinde bulundu. “Yüksek faiz, krediye erişimi kısıtladığı için istihdam oluşturma kapasitesini olumsuz etkileyebiliyor” Yüksek faizin krediye erişimi kısıtladığını ve istihdam oluşturma kapasitesini olumsuz etkilediğini söyleyen Baran, işgücü dengesini sağlamak için de krediye erişimin önemini vurguladı. Baran, “Yüksek faiz, krediye erişimi kısıtladığı için istihdam oluşturma kapasitesini de olumsuz etkileyebiliyor. Talepteki yavaşlama ve ekonominin soğuması, işsizliği artırma riskini beraberinde getiriyor. Ankara Ticaret Odası olarak uzun süredir dile getirdiğimiz seçici krediler opsiyonunu bir kez daha hatırlatıyoruz. Büyüme hedeflerimiz için KOBİ’lere daha kapsayıcı, iş gücü dengesini gözeten, proje ve sektör temelli kredi desteklerinin sağlanmasını, kamu bankalarının devreye girerek yüksek faiz kaynaklı finansman sıkıntılarını hafifletmesini bekliyoruz” ifadelerine yer verdi. “Vergi sisteminin dolaylı vergilere ağırlık vermesi, hem hane halkı hem de işletmeler üzerinde büyük bir yük oluşturuyor” Konuşmasında vergi sistemine de değinen Baran, “Vergi politikaları bütçede öne çıkan bir diğer önemli konu. 12 trilyon 800 milyar lira olarak öngörülen bütçe gelirinin yaklaşık yüzde 28’ini katma değer vergisi (KDV) oluşturuyor, özel tüketim vergisi (ÖTV) ile birlikte bu oran yüzde 45’e ulaşıyor. Tasarıda yer alan bu tahminlere göre diğer kalemleri de hesaba kattığımızda, 2025 yılında bütçe gelirlerinin sadece yaklaşık yüzde 30’unu doğrudan vergiler oluşturacak. Türkiye’de vergi sisteminin dolaylı vergilere ağırlık vermesi, hem hane halkı hem de işletmeler üzerinde büyük bir yük oluşturuyor ve gelir adaletsizliğine yol açıyor. Bu nedenle doğrudan vergilerin payının artırılması gerektiğine inanıyoruz. Kayıt dışı ekonomiyle daha etkin mücadele ve vergi tabanının genişletilmesi, ekonomik sürdürülebilirliği artıracaktır” şeklinde konuştu.
Balıkesir İHA projesiyle Türkiye ikincisi olan gençler Teknoloji Transfer Ofisinde Canlı tespiti yapan İHA projesi ile Türkiye ikincisi olan gençler BAÜN Teknoloji Transfer Ofisinde Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fatih Satıl’ı ziyaret etti. "Canlı Tespiti Yapan İHA" projesiyle Türkiye 2.si olan Balıkesir Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri Muzaffer Fındık ve Muaz Baghaki danışman öğretmenleri Mükail Dalmış ve okul müdürü Fatih Yılmaz ile birlikte Balıkesir Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr. Fatih Satıl’ı ziyaret ederek Teknoloji Transfer Ofisindeki IHA projelerini incelediler. Balıkesir Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi laboratuvarlarımızı gezen öğrenciler, buralarda yürütülen IHA çalışmaları ve projeler hakkında bilgilendirildi. Ödüllü öğrenciler önümüzdeki sene katılmayı düşündükleri yarışmalar için planladıkları IHA projeleri hakkında Üniversiteli IHA ekibi ile fikir alışverişinde bulundu. Ziyaretle ilgili değerlendirmelerde bulunan Rektör yardımcısı Prof. Dr. Fatih Satıl şu ifadeleri kullandı: "Balıkesir Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerimizi "Canlı Tespiti Yapan İHA" projesiyle elde ettiği Türkiye 2.liği için tebrik ediyor başarılarının devamını diliyorum. Bundan sonraki yarışmalarda üniversite IHA ekibimizin destekleri ile daha büyük başarılara imza atacaklardır. Bu ziyaret, Balıkesir İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin bilim ve teknoloji alanındaki başarılarını pekiştirirken, gelecekteki projeler için de önemli bir motivasyon kaynağı oldu" şeklinde konuştu.
Bursa ULUTEK firması iş dünyasına yeşil rehberlik sunuyor ULUTEK Teknopark bünyesinde faaliyet gösteren GK Çevre, çevre dostu teknolojilerle iş dünyasına rehberlik etmeyi hedefliyor. Firma Kurucusu Prof. Dr. Güray Salihoğlu, “Kurumların yeşil dönüşüm süreçlerinde ve sürdürülebilir kalkınmanın inşasında öncü bir rol üstlenmek istiyoruz” dedi. Çevresel sorunlara bilimsel ve yenilikçi çözümler geliştirme amacıyla kurulan GK Çevre, sürdürülebilirliği iş süreçlerinin merkezine koyarak çalışmalar sürdürüyor. ULUTEK Teknopark bünyesinde faaliyet gösteren firma, kurucu ortakları Prof. Dr. Güray Salihoğlu ve Prof. Dr. Nezih Kamil Salihoğlu’nun liderliğinde, çevre mühendisliğini pratiğe dökmek ve çevre dostu teknolojiler geliştirmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. Çevre mühendisliğinin üretimin merkezinde olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Güray Salihoğlu, teori ile pratiği birleştirerek sahada uygulamalı çözümler üretme amacıyla çalıştıklarını belirtti. Prof. Dr. Salihoğlu, “Çocuklarımıza ve kendimize verdiğimiz söz, yaptığımız her şeyin çevre ve insan için faydalı olması yönünde. Çevre dostu teknolojiler geliştirme ve mevcut sistemleri iyileştirme alanında Ar-Ge çalışmaları yürütüyoruz. Sürdürülebilir ürün tasarımı, yeşil dönüşüm, temiz üretim, atık azaltma ve döngüsel ekonomi gibi alanlardaki hizmetlerimizle sürdürülebilirlik stratejileri, atık yönetimi, yeşil ofis uygulamaları ve AB Yeşil Mutabakatı gibi konularda danışmanlık sağlıyoruz. Amacımız, kurumların yeşil dönüşüm süreçlerinde rehberlik ederek sürdürülebilir kalkınmanın inşasında öncü bir rol üstlenmek” dedi. İşletmelerin yeşil dönüşüm süreçlerine verdikleri desteklere değinen Prof. Dr. Nezih Kamil Salihoğlu, “Yeşil dönüşüm, geçici bir moda değil, sürdürülebilir bir iş stratejisidir. İşletmelerin çevresel sorumluluklarını yerine getirmeleri ve rekabet avantajlarını korumaları için bu sürece adapte olmaları gerekiyor.” diyerek işletmeler için önemine vurgu yaptı. Prof. Dr. Salihoğlu, ULUTEK Teknopark’ın firmalar arası iş birliği durumları ve teşvik programları sayesinde iş süreçlerini daha verimli hale getirdiklerini belirterek, “ULUTEK’teki güçlü iletişim ağı sayesinde farklı sektörlerdeki araştırmacılarla iş birliği yapabiliyoruz. Bu ağın içinde olmak, çalışmalarımıza güç katıyor. Teknopark’ın sunduğu teşvikler finansal risklerimizi de minimize ediyor" diye konuştu. ULUTEK Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Karagöz, çevre ve sürdürülebilirlik alanında faaliyet gösteren yenilikçi firmalara sağladıkları desteklerin önemine vurgu yaparak, “Teknopark olarak çevre teknolojileri ve sürdürülebilirlik alanında faaliyet gösteren firmalarımızla çalışmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Sürdürülebilirlik konusunda çalışan firmalarımızla birlikte, temiz enerji, atık yönetimi ve çevre dostu malzeme geliştirme gibi alanlarda önemli adımlar atıyoruz. Vizyonumuz, bilimsel bilgi ile teknolojiyi birleştirerek çevreye duyarlı bir ekosistem sunmaktadır.” dedi. GK Çevre’ye sürdürülebilirlik konusundaki katkıları ve çevreye sağladığı katma değer için teşekkür ederken, bu tür çalışmaların öneminin her geçen gün daha da arttığını belirten Prof. Dr. Karagöz,“Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için hep birlikte çalışmalıyız. Teknopark olarak bu hedef doğrultusunda yenilikçi çözümler üreten firmalarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Çanakkale Balıkesirli iki kız kardeş, organ naklinde şifayı Çanakkale’de buldu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Hastanesi Organ Nakli Merkezinde 9 ay içinde böbrek nakli olan Balıkesirli iki kız kardeş Mevlüde Talan ile Ümmühan Ulacık böbrek nakilleriyle sağlıklarına kavuştu. Balıkesir’de yaşayan iki kız kardeş Mevlüde Talan (41) ile Ümmühan Ulacık (39), doğum esnasında yüksek tansiyona bağlı olarak böbrek yetmezliğine yakalandı. 11 yıldır diyalize giren Mevlüde Talan, 3,5 yıl önce ÇOMÜ Hastanesi Organ Nakli Merkezine başvurdu. 4 kez nakil için çağrıldı ama doku uyumu olmadığı için nakil gerçekleştirilemedi. 9 ay önce Balıkesir’de beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın ailesi tarafından bağışlanan böbreğinin kendisine nakledilmesiyle sağlığına kavuştu. Kendisi gibi böbrek yetmezliği olan ve 4 yıldır diyalize giren kardeşi Ümmühan Ulacık ise 6 ay önce böbrek nakli için ÇOMÜ Hastanesi Organ Nakli Merkezine başvurdu. 6 ay boyunca diyalize giren Ümmühan Ulacık, Balıkesir’de beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın ailesi tarafından bağışlanan böbreğinin geçtiğimiz hafta Çarşamba günü kendisine nakledilmesiyle sağlığına kavuştu. Kana kana su içti. ÇOMÜ Organ Nakil Merkezi Müdürü Prof. Dr. Cabir Alan, son dönem böbrek yetmezliğinin en etkili tedavisinin organ nakli olduğunu belirterek, “Burada 2 kaynaktan faydalanıyoruz; canlı ve kadavra. Ancak ülkemizde organ bağışı çok düşük olduğu için şu anda daha çok canlıdan canlıya böbrek nakli işlemi gerçekleştirmekteyiz. Bu nakillerde bizi şaşırtan bazı olaylar var. Her naklin ayrı bir hikayesi var. Son yaptığımız nakil de bunlardan birisi. Hastamız 4 yıldır diyalize giriyordu. Bundan 7-8 yıl önce başlayan bir süreç bu. Ancak 4 yıl önce doğuma bağlı böbrekleri çalışmaz hale geldi, diyalize bağlanmaya başladı. Hasta bu süre zarfında hayatını diyaliz tedavisiyle sürdüreceğini düşündü ama diyaliz insan konforunu çok bozan bir işlemdir. Hastamız 4 ay önce böbrek nakli olmaya karar verdi, merkezimize müracaat etti. Bundan 10 gün önce Balıkesir’de beyin ölümü gerçekleşen hastadan aldığımız sol böbreği hastamıza nakil ettik. Böbrek fonksiyonları normale döndü. Normal bir şekilde idrar çıkarmaya devam ediyor. Bu hastamızın ilginç hikayesi kız kardeşinin de bundan 9 ay önce yine bizim merkezimizde Balıkesir’den çıkan organla böbrek nakli işlemini gerçekleştirdik. Mevlüde Hanım’ın hikayesine benzer bir şekilde doğum sırasında yükselen ani hipertansiyona bağlı olarak böbrekleri iflas etti. 2 kardeşi de aynı merkezde böbrek nakliyle sağlığına kavuşturduk. Bu 2 hastamıza da kadavradan organ nakli yaptık. Organ bağışı sonrasında 2 hastamız da hayata tutunmuş oldu. Ülkemizde organ bağışı yetersiz olduğu için ben halkımızdan organ bağışı konusunda biraz daha duyarlı olmalarını ve organ bağışı yapmalarını rica ediyorum” dedi. Böbrek nakliyle sağlığına kavuşan Ümmühan Ulacık, “Diyaliz çok zordu. Organ bağışı bana çıktığı için çok sevinçliyim. Çok güzel oldu. Doktorlarımızdan da Allah razı olsun. Ablam organ bağışı sayesinde çocuğuna kavuştu. Herkesin organ bağışı konusunda duyarlı olmasını istiyorum. Organ nakli çok önemli. Diyaliz tedavisinde neredeyse hiç su içemiyordum, su yasaktı. En fazla 500 mililitre su içebiliyordum. İdrar yapamıyordum. Böbrek naklinden sonra 3 litre su içmeye başladım” diye konuştu. 9 ay önce böbrek nakliyle sağlığına kavuşan Mevlüde Talan, “Diyalize çok gittim geldim. Yemek yiyemiyorduk, içemiyorsun, çocuklarla ilgilenemiyorsun. Diyaliz çok zor. Nakil çıkınca iyi oluyor. Suyunu içebiliyorsun, evdesin, günlük yaşamın çok iyi. Şimdi de kardeşim nakil oldu. Çok sevindim. Ben kendim de yaşadım. Onun için çok sevindim. Organ bağışına herkesin duyarlı olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Bursa Çocuklarda böbrek taşı belirtilerine dikkat Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli Üroloji Uzmanı Dr. Uğur Akgün çocuklarda böbrek taşı oluşumu, belirtileri ve tedavi yöntemleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Böbrek taşlarının böbreklerde ve idrar yollarında sert minerallerin birikmesiyle oluşan küçük taşlar olduğunu belirten Uzm. Dr. Akgün, çocuklarda daha az görülmesine rağmen son yıllarda daha da artış gösterdiğine dikkat çekti. Çocuklarda böbrek taşının oluşmasının birçok nedeni olabileceğini vurgulayan Uzm. Dr. Akgün, “Genetik faktörler, yetersiz sıvı tüketimi, beslenme alışkanlıklarının yanı sıra aşırı tuzlu ve protein ağırlıklı gıdalar böbrek taşlarına yol açabilir. Aynı zamanda bazı metabolik hastalıklar da buna sebep olabilir” dedi. İdrarda kanama, idrar renginde biraz pembeleşme, karın veya sırt ağrısı şeklinde belirtilerin olabileceğini vurgulayan Uzm. Dr. Akgün, “Sık ve ağrılı idrara çıkma olabilir. Bulantı veya kusma olabilir. Daha küçük çocuklarda huzursuzlukla kendini gösterebilir. Eğer ki bu belirtilerden birisi varsa ailelerinin bir üroloji uzmanına başvurmalarında fayda görmekteyiz. Biz, ultrason ve röntgen ile tanı koyuyoruz. İleri inceleme olarak da bilgisayarlı tomografi görüntüleme ile kesin tanıya ulaşıyoruz. Ancak çocuklarda kademe kademe bu görüntülemeleri sağlıyoruz ve tomografiyi daha sonraki seçenek olarak görüyoruz” şeklinde konuştu. Tedavi yöntemlerini hakkında bilgiler veren Akgün, “Eğer taş küçük ve idrar kanalına düşmüşse bol su tüketimi ve ağrı kesici ilaçlarla taşın kendiliğinden düşmesini bekleyebiliriz bir süre. Kendiliğinden düşme haricinde diğer tedavi seçeneklerimiz ise ESWL dediğimiz şok dalga tedavisi veya endoskopik cerrahi yöntemler olabilir. Şok dalga tedavisi böbrek taşlarını parçalamak için kullanılan bir yöntem. Çocuklar için güvenli bir tedavi seçeneğidir. Diğer yöntemlerimiz endoskopik cerrahi müdahaleler ise eğer ki taşlar kendiliğinden düşmeyecekse böbreğe zarar verme gibi bir durum söz konusuysa bu sefer bu hastalarda endoskopik yöntemlere başvuruyoruz” diye konuştu. Ağrı Hissetmeden Tedavi Ediliyor ESWL denilen şok dalga tedavisinin böbrek ve idrar yollarındaki taşları parçalamak için vücut dışından gönderilen şok dalgaları ile kullanılan bir tedavi yöntemi olduğunu aktaran Akgün, “Bu yöntem taşları küçük parçalara ayırarak idrar yoluyla daha kolay atılmasını sağlıyor. Cerrahi müdahale gerektirmediği için çocuklar için avantajlı bir tedavi seçeneği haline geliyor. Bunu çocuklara uygularken genelde genel anestezi yöntemlerini kullanmaktayız. Bu da çocuğun işlem esnasında ağrı hissetmemesi avantajını bize sağlıyor” ifadelerini kullandı. 11 Aylık Bebek Sağlığına Kavuştu Yakın süreçte 11 aylık bir bebeğin böbreğinden 11 milimetrelik böbrek taşı çıkardıklarını ifade eden Akgün, “Son zamanlarda yine başvuran 11 aylık bir bebeğimiz olmuştu. Ağrı ve huzursuzluk şikâyetiyle gelen bebeğimizde 11 milimetrelik bir böbrek taşı bulduk. Bu taş nedeniyle şok dalga tedavisiyle taş kırma uyguladık hastamıza. Genel anestezi altında bu uygulamayla beraber bebeğimiz ağrı hissetmeden başarılı bir şekilde taşlarını tedavi ettik. Söylediğim gibi bu nadir bir durum ancak son yıllarda sıklığı artmakta. Biz de şok dalga tedavisini kliniğimizde başarılı bir şekilde uygulamaktayız” şeklinde konuştu.