TEKNOLOJİ - 31 Ekim 2024 Perşembe 09:56

Milli uçak gemisi yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek

A
A
A

Yüzen havalimanını andıran dev milli uçak gemisi tasarım aşaması hız kesmeden devam ediyor. 72 metre genişliğe ve 285 metre tam boya sahip olması planlanan gemi yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek. Projede BAYKAR ve TUSAŞ’la birlikte çalışılıyor. 50 adet insanlı ve insansız hava aracının iniş ve kalkış yapabilecek gemi hakkında bilgi veren Dizayn Proje Ofisi müdürü Doç. Dr. Mühendis Albay Hakan Uçar, “Gemi tasarımında kritik unsur olan uçuş güvertesi tamamlandı. Gemide yerli sistemlerin kullanılmasını hedefliyor ve milli uçak gemimizde yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranı bekliyoruz. Yakıt tüketimini azaltmaya yönelik yeni tip yumru baş tasarımı geliştirdik. Milli uçak gemisine özel sessiz pervane tasarladık” dedi.

Türkiye’nin mavi vatandaki yeteneğini küresel ölçekte genişletecek, stratejik caydırıcılığını artıracak milli uçak gemisi tasarım çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Gemi 20 yıllık deneyime sahip ve denizcilik sektöründe bir marka haline gelen Milli Savunma Bakanlığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Dizayn Proje Ofisi’nde tasarlanıyor. Geminin, 60 bin ton deplasmana, 72 metre genişliğe ve 285 metre tam boya sahip olması planlanıyor. 25 knots azami sürate sahip olacak gemi, yakıt ikmali yapmadan İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilme kabiliyetine sahip olacak. Yüzen havalimanını andıran gemi tasarımda kritik unsur olan uçuş güvertesi tamamlandı. Yakıt tüketimini azaltmaya yönelik yeni tip yumru baş tasarımı geliştirildi. 110 personelin görev yaptığı gemi tasarımında BAYKAR ve TUSAŞ’la birlikte çalışılarak ilerleniyor.

Milli uçak gemisi yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek

“Dizayn Proje Ofisi 20 yıllık süreçte, denizcilik sektöründe bir marka haline gelmiştir”

Dizayn Proje Ofisi müdürü Doç. Dr. Mühendis Albay Hakan Uçar, “Dizayn Proje Ofisi, Türkiye’nin savunma sanayisinde önemli bir rol oynayan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bağlısı bir kuruluştur. Ülkemizin deniz savunma kabiliyetini artırmak, bağımsız bir deniz savunma sanayisine katkı sağlamak ve stratejik denizcilik projelerine öncülük etmek amacıyla Deniz Kuvvetlerimizin ihtiyacı olan savaş gemilerini tamamen yerli imkânlarla tüm performans gerekliliklerini sağlayacak şekilde ve maliyet etkin olarak tasarlıyoruz. Gemide kullanılacak sistemlerin yerli ve milli olmasına azami gayret göstererek yerlilik oranı yüksek milli savaş gemileri öncelikli hedefimizdir. Geminin tüm tasarım süreçlerini icra ediyor, gemi inşa ve test süreçlerinde aktif rol üstlenerek sahadan geri beslemelerin tasarıma yansıtılmasını ve geminin planlanan zamanda elde edilmesini sağlıyoruz. Dizayn Proje Ofisi, MİLGEM Projesi ile başlayan ve bugün TF-2000 hava savunma harbi muhribi ve milli uçak gemisi ile devam eden 20 yıllık süreçte, denizcilik sektöründe bir marka haline gelmiştir” diye konuştu.

Milli uçak gemisi yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek

“Milli uçak gemisi, ülke savunması ve Türk Deniz Kuvvetleri için stratejik öneme sahiptir”

Milli uçak gemisinin stratejik bir öneme sahip olduğunu ifade eden Uçar, “Milli uçak gemisi, ülke savunması ve Türk Deniz Kuvvetleri için stratejik öneme sahiptir. Ülkemizin deniz yeteneklerini küresel ölçekte genişletecek, stratejik caydırıcılığını artıracak ve Türkiye’nin mavi vatandaki gücünü pekiştirecek bir platform olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifi ile projeye başlanmış, projede Deniz Kuvvetlerimizin kendi alanlarında uzman personelin de katılımıyla Dizayn Proje Ofisi bünyesinde toplam 110 kişilik bir ekip yer almaktadır. Aynı zamanda havacılık sektöründe öncü firmalarımız BAYKAR ve TUSAŞ ile müşterek çalışmalar icra edilmektedir” ifadelerini kullandı.

Milli uçak gemisi yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek

“Hedefimiz, teknolojik olarak muadillerinden üstün bir uçak gemisini en kısa sürede ülkemize kazandırmak”

Milli uçak gemisi projesinde gelinen son noktayı anlatan Hakan Uçar, “Gemimizin tasarımına tamamen bize özgün olacak şekilde süratle devam ediyoruz. Öncelikle uçak gemisinin en kritik unsuru olan uçuş güvertemizin tasarımı için yerli ve milli hava araçlarımızı esas alarak BAYKAR ve TUSAŞ firmaları ile birlikte çalıştık. Çalışmalarımızın sonucunda rampalı uçuş güvertemiz ile hangar tasarımını tamamladık. Bununla birlikte, uçuş güvertesini taşıyacak teknenin formunu tasarladık, endazesini oluşturduk, ağırlık, kapasite hesapları ve sevk analizlerimizi yaparak geminin ihtiyaç duyacağı itki gücünü ve sevk sistemini de belirledik. Gemimizin tüm dünya denizlerindeki en kötü deniz durumlarında harekat icra edebilmesi için denizcilik analizlerini yaptık. Şu an gemimizin 3 boyutlu olarak genel yerleşim çalışmalarına ve sistem tasarım hesaplarına devam ediyoruz. Hedefimiz milli hava araçlarımızın konuşlandırılması ile muharip gücü yüksek, teknolojik olarak muadillerinden üstün ve yerlilik oranı yüksek bir uçak gemisini en kısa sürede ülkemize kazandırmak” dedi.

Milli uçak gemisi yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek

“Yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelecek”

Uçak gemisinin yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip geleceğini ifade eden Doç. Dr. Mühendis Albay Hakan Uçar, “Yapılan tasarım çalışmaları sonucunda gemimiz yaklaşık 60 bin ton deplasmana, 72 metre genişliğe ve 285 metre tam boya sahip olacaktır. Uçuş güvertemiz 3 koşu yollu çift kalkış pisti ve 1 iniş pistinden oluşacak, hava araçlarımız için kısa mesafeden kalkış ve halatlı yakalama sistem, STOBAR’a sahip olacaktır. Yakıt ikmali yapmadan 10 bin deniz mili yani İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek ve 4 adet gaz türbininden oluşan ana tahrik sistemi ile 25 knots azami sürate sahip olacaktır. Yerli ve milli hava araçlarımızdan BAYKAR üretimi Kızılelma ve TB-3 ile TUSAŞ üretimi Hürjet ve ANKA-3 hava araçlarımız gemiden kalkış ve iniş yapabileceklerdir. Bununla birlikte gemide kullanılacak tüm sistemler için öncelikle yerli savunma sanayi firmalarımız ile birlikte çalışacağız” diye konuştu.

Milli uçak gemisi yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek

“50 adet insanlı ve insansız hava aracı kapasitesi olacaktır”

Geminin yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranına sahip olacağını belirten Uçar, “Öncelikle, geminin tasarımının tamamen tarafımızca yapıldığını ve inşasının da askeri tersanelerimizde planlandığını belirtmek isterim. Bununla birlikte, gemide yerli sistemlerin kullanılmasını hedefliyor ve yerli ve milli hava araçlarımız ile milli uçak gemimizde yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranı bekliyoruz” dedi.

Milli uçak gemisi yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek

“Daha caydırıcı ve daha güçlü bir uçak gemisi”

SİHA gemisi TCG ANADOLU’nun ağabeyi olan milli uçak gemisi ile arasında boyut, deplasman, taşıyacağı hava aracı, seyir siası gibi birçok açıdan farklılıklar mevcut olduğunu ifade eden Doç. Dr. Uçar, şunları kaydetti: “Milli uçak gemimizin temel amacı sabit kanatlı uçaklar ve insansız hava araçları için bir deniz platformu sunmaktır. Bu maksatla TCG ANADOLU’dan daha geniş bir hava gücü barındırabilecektir. TCG ANADOLU’dan 2 kat daha büyük boyut ve deplasmana, daha uzun süre operasyon yapabilme kabiliyetine sahip olacaktır. Yani daha caydırıcı ve daha güçlü bir uçak gemisi olarak görev yapacak ve ülkemizin denizden hava gücünü aktarmasına ciddi imkân sağlayacaktır. Çalışmalarda gelinen durum itibariyle asgari 50 adet insanlı ve insansız hava aracı kapasitesi olacaktır.”

Milli uçak gemisi yakıt ikmalsiz İstanbul’dan New York’a kadar gidip gelebilecek

“Milli uçak gemisine özel sessiz pervane tasarladık”

Milli uçak gemisi için hazırlanan özel tasarımlardan bahseden Uçar, “Milli uçak gemimizin tüm sistemleri üzerinde çalışmalar icra etmekteyiz. Ancak, bunlardan bazıları ileri mühendislik gerektiren ve yenilikçi yaklaşımları barındıran tasarımlardır. Örneğin, uçak gemimizin daha uzun süreli operasyon yapabilmesi için yakıt tüketimini azaltmak fayda sağlayacaktır. Bu maksatla, Dizayn Proje Ofisi olarak yakıt tüketimini azaltmaya yönelik yeni tip yumru baş tasarımı geliştirdik. Bu yeni tip yumru baş tasarımını ilk defa milli uçak gemisinde kullanacağız. Ve böylelikle yakıt tasarrufunda da ciddi bir kazanım elde edilecektir. Bununla birlikte, geminin su altı akustik izini azaltmak ve böylelikle düşman unsurlar tarafından tespit edilmesinin önüne geçmek amacıyla milli uçak gemisine özel sessiz pervane tasarladık. Ayrıca, gemimizin su üstü ve su altı patlamalarına yönelik ileri mühendislik gerektiren şok analizlerini icra ediyor, analiz sonuçlarına göre tasarım yaparak gemimizin patlamalara karşı dayanıklı olmasını sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Zöhre Alagöz - Emre Baba

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."