ASAYİŞ - 04 Temmuz 2024 Perşembe 16:40

Kürekle yeğenini darp ederek ölümüne sebep olan dayıya 3 yıl 4 ay hapis

A
A
A
Kürekle yeğenini darp ederek ölümüne sebep olan dayıya 3 yıl 4 ay hapis

Sakarya’nın Adapazarı ilçesinde dayısı tarafından kürekle darp edilen ve hastaneden taburcu olduğu gün fenalaşarak hayatını kaybeden gencin davasına ilişkin karar çıktı. Sanık, maktulün delici matkabını aldığını düşündüğünü, bu sebeple aralarında kavga çıktığını, kürekle yeğenine vurduğunu ancak öldürme kastıyla hareket etmediğini söyledi. Adli Tıp raporunda maktulün kalp damar hastalığı olduğu, sanığın eyleminin ölümü tetiklediği belirtildi. Mahkeme heyeti, taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan sanığa 3 yıl 4 ay hapis cezası vererek tahliye etti.


Olay, 10 Kasım 2023 tarihinde Çukurahmediye Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 44 yaşındaki Yasin T., 24 yaşındaki yeğeni Berat Gülelcin’i kürekle darp etti. Sırtına ve koluna kürek sapıyla vurulan Gülelcin, hastaneye başvurdu. Tedavisinin ardından taburcu olan Berat, bir süre sonra fenalaşarak yere yığıldı. Hastaneye kaldırılan Berat, kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olaya ilişkin inceleme başlatan polis ekipleri şüpheli dayı Yasin T.’yi gözaltına aldı. Emniyetteki işlemleri sonrasında adliyeye sevk edilen şüpheli, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.



"Küfür ederek üzerime geldi, ben de kürekle vurdum"


"Kasten öldürme" suçundan yargılanan Yasin T.’nin Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde davası görülmeye devam etti. Duruşmaya tutuklu sanık Yasin T., avukatı Gizem Dirvisoğlu, müşteki avukatı Ali Hayla ile aileler katıldı. Yasin T., "Berat ablamın oğlu olur. Olay öncesinde Berat ile aramızda herhangi bir husumet yoktu. Olaydan önce delici matkabım kaybolmuştu. Berat’ın konuşmalarından matkabı almış olabileceğini düşündüm, bu nedenle aramızda tartışma gerçekleşti. Matkabımı getirmesini söyledim, ancak olaydan önce bağımlılık yapan madde kullandığı için kendinde değildi. Berat küfür ederek üzerime geldi, ben de olay yerinde bulunan kürek ile iki kez Berat’ın koluna vurdum, öldürme kastıyla hareket etmedim. Berat’ın kalp hastalığından haberim yoktu. Berat olay esnasında bana saldırdı, boynumu sıktı, daha sonra ayrıldık. Hatta matkabı geri getireceğine dair aramızda konuşmalar gerçekleşti. Berat kolu ağrıdığı için hastaneye gitti ancak ciddi bir şey olmadığından dolayı eve geri geldi. Akşam Berat’ın fenalaştığına dair haber geldi. Hastaneye gittiğimizde Berat’ın ölüm haberini aldık. Suç işleme kastıyla hareket etmedim, sadece kendimi korumak amacıyla Berat’ın koluna 2 kez kürekle vurdum. Bunun dışında bir eylemim olmadı" diye konuştu.



"Kardeşim bana ’matkap istemiyorum, onun ölmesi lazım’ dedi"


Sanıktan şikayetçi olan maktulün annesi Derya Gülelcin, "Olay günü Yasin’in matkabı kaybolmuş, bunun sorumlusu olarak da oğlumu gösteriyordu. Ancak oğlumun matkapla bir alakası yoktu, buna rağmen sanık oğlumu suçluyordu. Hatta telefonla birilerini aradı ve ’Bu akşam yeğenimi kazığa oturtacağız’ şeklinde cümleler kurdu. Daha sonra oğlum, ’Dayı ben senin matkabını ne yapacağım’ şeklinde sözler söyledi. Oğlum kesinlikle sanığa herhangi bir şekilde saldırmadı, aksi söz kullanmadı. Sanık, oğlumun arkası dönükken kürekle sırtına vurdu. Oğlumun kolu sırtındaydı, ’Yapma dayı’ şeklinde bağırdı. Dördüncü, beşinci vuruşta küreğin sapı kırıldı, daha sonra oğlum doktora gitti. Berat korktuğu için hastanede olayın aslını anlatmamış. Kardeşime, ’Ben senin matkabını alacağım’ dedim. Buna rağmen kardeşim bana ’matkap istemiyorum, onun ölmesi lazım’ dedi. Zaten bir süre sonra da oğlumun ölüm haberini aldım. Oğlumun kalp rahatsızlığından haberdar değildik, olsaydı bunu bilirdik. Olay nedeniyle sanıktan şikayetçiyim" şeklinde konuştu.



"Maktulü öldürme kastıyla hareket etmiştir"


Savunmasında müşteki vekili Avukat Ali Hayla, "Sanığın birilerini telefonla arayarak söylediği sözler de maktulü öldürme kastının bulunduğunu göstermektedir, sanığın üzerine atılı suç vasfı, mevcut delil durumu da göz önüne alınarak sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.


Sanık avukatı Gizem Dirbisoğlu ise, "Müvekkilim, maktulün kendisine yönelik saldırısından dolayı kendisini koruma kastıyla hareket etmiştir, bunu da öldürme kastıyla değil, sadece saldırıyı bertaraf etmek amacıyla gerçekleştirmiştir. Maktul ve müvekkil olaydan sonra olayı tatlıya bağlamışlardır. Ölüm ile olay arasında herhangi bir illiyet bağı söz konusu değildir. Zira maktulün ölümü olayın hemen akabinde gerçekleşmemesi, müvekkilin eyleminin olsa olsa yaralama hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla suç vasfının müvekkil lehine değişmesi söz konusu olacaktır. Dosyada müvekkil lehine şüphe söz konusudur. ’Şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi gereğince de müvekkilin tahliyesine karar verilmesi gerekmektedir" dedi.



Ölüm kalp damar hastalığı sonucu meydana gelmiş


Cumhuriyet savcısı mütalaasında; maktulün ilk yapılan hastane muayenesinde yaralanmasının BTM ile giderilebilir nitelikte olduğunun belirlendiği, yapılan ölü muayene ve klasik otopsi işlemleri sonucunda kesin ölüm nedeninin belirlenemediği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ve Sakarya Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporlar ile maktulün vücudunda ölüm meydana getirebilecek travma bulgusu ve ölümcül kemik kırığı olmadığının, kan ve idrar örneklerinde harici madde tespit edilmediğinin, ölümünün kalp damar hastalığı sonucu meydana geldiğinin belirlendiği belirtildi. Sanığın darp eyleminde bulunduğunu ikrar ettiği ancak öldürme kastının olmadığını beyan ederek üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, suç aleti olan küreğin sapının kırılmasına sebebiyet verecek kadar şiddetle vurduğu anlaşılmış ise de somut olayda ölüm sonucu ile vurma eylemi arasında nedensellik bağının bulunmadığının alınan Adli Tıp raporları ile sabit olduğu, ancak sanığın eyleminin mevcut ölümü tetiklediğinin ve bunun sonucu gelişen kalp damar rahatsızlığı sonucu ölüm olayının gerçekleştiği belirtildi. Sanığın ve katılanların maktulün mevcut kalp rahatsızlığının olduğunu bilmediklerini beyan etmeleri karşısında sanığın meydana gelen ölüm neticesini öngöremediği ve istememesine karşın ölüm olayı yani neticenin sanığın kusurlu hareketi sonucu gerçekleştiği, bilinçli taksir boyutuna varan hareketinin bulunmadığı belirtildi. Taksirle insanın ölümüne neden olma" suçundan cezalandırılması talep edildi.



Tahliye edildi


Mahkeme heyeti, taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan sanığa 3 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Tutuklu bulunduğu süre de göz önüne alınarak sanık tahliye edildi.



Kürekle yeğenini darp ederek ölümüne sebep olan dayıya 3 yıl 4 ay hapis

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Depremde evi ve 2 katlı iş yeri yıkılan kadın, 12 metrekarelik mağazasında hayata tutundu Hatay’da depremde evi ve 2 katlı iş yeri yıkılan depremzede Fatma Bakır, bir yıl önce taşındığı mahallede açtığı 12 metrekarelik iş yerinde hayata tutundu. Azmiyle takdir toplayan başarılı kadın, hayatını kendi ayakları üzerinde durarak idame ettiriyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok yıkıma uğrayan Hatay’da binlerce bina ve iş yerleri yerle bir oldu. Asrın felaketi olarak nitelendiren depremde, iş yerlerinin zarar görmesi nedeniyle bazı esnaf farklı ilçelerde işlerine devam ediyor. Bu esnaftan biri olan Fatma Bakır, depreme Antakya ilçesi Esentepe Mahallesi’nde yakalandı. Bakır’ın butik işlemesi yaptığı iş yeri ve evi asrın felaketinde yıkıldı. Depremden birkaç ay sonra Yayladağı ilçesi Şenköy Mahallesi’ne yerleşen Bakır, burada yeni bir hayata başladı. Yeni yerleştiği mahallede Bakır bir iş yeri açtı ve hayallerini süsleyen işine devam etmeye başladı. Yeni açtığı iş yerinde erkek ve kadın giyim ürünleri satan kadın, 12 metrekare olan iş yerini işleterek hayata tutunuyor. “Evlerimize gidip oturana kadar burada oturacağız ve hayata tutunmaya devam ediyoruz” Depremde son anda kurtularak yaşamayı başardığını belirten Fatma Bakır, “Deprem anında hemen çökme olmadı ama tavanlar direkt çökmeye başladı. Depremde son anda evden çıkmayı başardık. Ev yıkılmadı, tam çökmedi ama sonradan evimiz yıkıldı. Burada bir ev tuttuk. Sonradan da işte burayı işletmeye başladık. Ufak tefek çok şükür yani idare ediyoruz. Çocuk giyim var, bayan, iç giyim, dış giyim ve ondan sonra kozmetik var. Köylünün ne ihtiyacı varsa onu karşılamaya çalışıyoruz. En yüksek 850 TL ve en düşük 150 TL fiyatı var, ürünlerimin. Bu getirdiğimiz ürünle de bağlı oluyor. Fiyatlar öyle de değişkenlik gösterebiliyor. Hemen hemen bir yıl oldu, işletmeye başlayalı. En azından ihtiyaçlarımızı karşılamaya yetiyor çok şükür. Antakya’daydık. İki katlı bir giyim mağazamız vardı. Orası işte yıkıldıktan sonra buraya geldik. Olmuyor illa bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyoruz. Allah nasip ederse evlerimiz çıkana kadar evlerimize gidip oturana kadar burada oturacağız, devam edeceğiz. İş yerimizi de işleteceğiz. Hayata tutunmaya devam ediyoruz” dedi.
Hatay Depremde evi ve 2 katlı iş yeri yıkılan kadın, 12 metrekarelik mağazasında hayata tutundu Hatay’da depremde evi ve 2 katlı işyeri yıkılan depremzede Fatma Bakır, bir yıldır yeni taşındığı mahallede açtığı 12 metrekarelik işyerinde hayata tutundu. Azmiyle takdir toplatan başarılı kadın, hayatını kendi ayakları üzerinde durarak idame ettiriyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok yıkıma uğrayan Hatay’da binlerce bina ve işyerleri yerle bir oldu. Asrın felaketi olarak nitelendiren depremde, işyerlerinin zarar görmesi nedeniyle bazı esnaflar farklı ilçelerde işlerine devam ediyorlar. Bu esnaflardan biri olan Fatma Bakır, depreme Antakya ilçesi Esentepe Mahallesi’nde yakalandı. Bakır’ın butik işlemesi yaptığı işyeri ve evi asrın felaketinde yıkıldı. Depremden birkaç ay sonra Yayladağı ilçesi Şenköy Mahallesi’ne yerleşen Bakır, burada yeni bir yaşama başladı. Yeni yerleştiği mahallede yaşamaya başlayan Bakır, burada yeni bir işyeri açtı ve hayallerini süsleyen işine devam etmeye başladı. Yeni açtığı işyerinde; erkek ve kadın giyim ürünleri satan kadın, 12 metrekare olan iş yerini işleterek kazandığı kazançla hayata tutunmaya çabalıyor. “Evlerimize gidip oturana kadar burada oturacağız ve hayata tutunmaya devam ediyoruz” Depremde son anda kurtularak yaşamayı başardığını belirten Fatma Bakır, “Deprem anında hemen çökme olmadı ama tavanlar direkt çökmeye başladı. Depremde son anda evden çıkmayı başardık. Ev yıkılmadı, tam çökmedi ama sonradan evimiz yıkıldı. Burada bir ev tuttuk. Sonradan da işte burayı işletmeye başladık. Ufak tefek çok şükür yani idare ediyoruz. Çocuk giyim var, bayan, iç giyim, dış giyim ve ondan sonra kozmetik var. Köylünün ne ihtiyacı varsa onu karşılamaya çalışıyoruz. En yüksek 850 TL ve en düşük 150 TL fiyatı var, ürünlerimin. Bu getirdiğimiz ürünle de bağlı oluyor. Fiyatlar öyle de değişkenlik gösterebiliyor. Hemen hemen bir yıl oldu, işletmeye başlayalı. En azından ihtiyaçlarımızı karşılamaya yetiyor çok şükür. Antakya’daydık. İki katlı bir giyim mağazamız vardı. Orası işte yıkıldıktan sonra buraya geldik. Olmuyor illa bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyoruz. Allah nasip ederse evlerimiz çıkana kadar evlerimize gidip oturana kadar burada oturacağız, devam edeceğiz. İş yerimizi de işleteceğiz. Hayata tutunmaya devam ediyoruz” dedi.
Manisa Sarıgöl’deki okullar bir bir yenileniyor Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkımı yapılan ve aynı yerde inşaatına başlanan Kızılçukur Şehit Ahmet Şılak Ortaokulunun yeni binası tamamlandı. Sarıgöl İlçe Milli Eğitim Müdürü Cezmi Yıldırak inşaatı tamamlanan okulda şube müdürleri Yüksel Kanyılmaz ve Muhammet Çetin ile birlikte incelemelerde bulundu. İlçedeki eskiyen okul binalarını bir bir yenilemeye devam ettiklerini ifade eden Sarıgöl İlçe Milli Eğitim Müdürü Cezmi Yıldırak, "Sarıgöl’ümüzü eğitimin güçlü yatırımları ile gelecekle buluşturuyoruz. Büyük ve güçlü devletimizin eğitime sunduğu geniş imkânlar doğrultusunda İlçemiz genelindeki yeni okul inşaatları tüm hızıyla devam etmektedir. Bakanlığımız koordinesinde yıkımına ve yerine yenisi yapılmasına karar verilen Kızılçukur Şehit Ahmet Şılak Ortaokulunun inşaatı tamamlandı. 4 sınıflı okulumuz önümüzdeki eğitim öğretim yılında öğrencilerimize kapılarını açacaktır. Türkiye Yüzyılı vizyonumuza yakışır bir şekilde yeni yapılacak ve yapılan okullarımız modern dizaynları ile göz doldurmaktadır. Yeni açılacak ve tamamlanacak okullarımız sayesinde eğitim alt yapımızı daha da güçlendireceğiz. Sarıgöl eğitim ailesi olarak ilçemizin eğitim seviyesinin yükseltilmesi noktasında üstümüze düşen görevleri hep daha ileriye şiarıyla hep birlikte en iyi şekilde yapmaya devam ediyoruz. Allah devletimize zeval vermesin." dedi.