Yerel Haberler
Rize
9 yıldır hayvanları için arpadan özel yem üreterek süt verimlerini arttırıyor
24 Temmuz 2024 Çarşamba - 09:54 9 yıldır hayvanları için arpadan özel yem üreterek süt verimlerini arttırıyor Rize’de emekli beden eğitimi öğretmeni Recep Kaya, 9 yıl önce hayvanları için üretmeye başladığı arpa hasılının süt üretimini arttırdığını belirterek herkese tavsiyede bulundu. Rize merkeze bağlı Dağsu Mahallesi’ndeki evinin ahırında hayvancılık yapan emekli öğretmen Recep Kaya, 9 yıl önce hayvanlarının beslenmesi için bir öğrencisinin yardımıyla bir araştırmaya girdi. Yaptığı araştırmalar sonucunda arpa hasılını keşfeden Kaya, öncelikle evinin mutfağında yaklaşık 45 günün ardından arpa hasılı üretmeyi başardı. Kaya, yaptığı arpa hasılının hayvanlarının üzerinde denediğinde iyi bir verim artışı yaşayınca üretime devam ettirdi. Kaya, evinin bahçesindeki hayvanlara adeta birer çocuğu gibi bakarak yaşıyor. Kaya, arpa hasılının hayvancılık için olmazsa olmazlarından olduğunu ifade etti. “Arpa hasılı olmadan hayvancılık olamayacağını öğrendim” Arpa hasılı olmadan hayvancılık yapılamayacağını belirten Recep Kaya, “Arpa hasılını yurt dışından bir öğrencim bana bir video attı. Ben o videoyu inceledikten sonra şaşırdım. ’Böyle bir şey var mı?’ diye. Araştırdım hiçbir yerde bulamadım. En son Sibirya’da buldum. 45 gün mutfağımda uyguladım ve 9 yıldır da bu işle uğraşıyorum. Arpa hasılı olmadan hayvancılık olamayacağını öğrendim. Herkesin hayvanlarını arpa hasılı ile beslemesini şiddetle tavsiye ediyorum" dedi. Arpa hasılını nasıl hazırladığını da anlatan Kaya "50 kilogram alacak bir şekilde beni bir kabım var. Ona arpaları koyarak 10 saat suda tutuyorum. 10 saatin ardından da suyunu boşaltıyorum. 5-6 saat arayla bir suyunu doldurup boşaltıyorum. Bunu 30 saate tamamlıyorum. Ondan sonra tavalarıma diziyorum. 3-4 gün sonra bunu hayvanlarıma veriyorum. 8 günden üstüne de geçirmiyorum. Yazın son tüketimi 8 ama kışın 12 güne kadar çıkabiliyor" diye konuştu. "Arpa hasılı yiyen hayvanların dışkısı pis kokmuyor, hayvanlar kolay hastalanmıyor" "9 yıldır dikkatimi çeken en büyük özelliklerden bir tanesi de dışkı kokusu olmayışı" diyen Kaya "Evimin etrafı hayvan gübresi yığını ama hiç koku yok. Gelen şaşırıyor. Şehirden kalkan hayvancılık bu arpa hasılı ile geri dönmelidir. Arpa hasılı sayesinde benim hiçbir hayvanım hastalanmadı. Dünya’da bir hayvanın iki yavru arasındaki doğum 460-480 gün arasındadır. Oysa benim hayvanım 280 günde doğum yapar. 3-4 gün bekler. 340 gün sonra bana ikinci yavruyu verir. Dünya rekoru bende fakat tescillenmemiş. Toprağın altındaki demir cevheri neyse arpanın özelliği odur. Arpayı benim gibi hasıl yapıp işleme koyunca Mercedes arabasına dönüyor” ifadelerini kullandı.
Anzer Yaylası’nda bulunan bu çay ocağına girenler geçmişe yolculuk ediyor
23 Temmuz 2024 Salı - 10:00 Anzer Yaylası’nda bulunan bu çay ocağına girenler geçmişe yolculuk ediyor Rize’nin dünyaca ünlü balı ile meşhur İkizdere ilçesinin Anzer Yaylası’nda bulunan çay ocağına girenler adeta gördükleri ile geçmişe yolculuk ediyor. 3 bin rakımın üstünde olan Anzer Yaylası’ndaki Çiçekliköy’ünde bulunan çay ocağı, içerisinde yer alan ürünlerle dikkat çekiyor. Çiçekliköy’de hayatını kaybetmiş olan insanların fotoğraflarının bulunduğu köşe sayesinde vefat edenler köydekiler ve köye gelenlere unutturulmuyor. Aynı zamanda çay ocağının içerisinde antika özelliği olan ürünler de bulunuyor. Çay ocağının içerisine giren vatandaşlar hem vefat eden insanların fotoğraflarıyla hem de antika ürünlerle birlikte geçmişe yolculuk ediyor. Anzer Çiçekliköy muhtarı Aslan Arıca, çay ocağındaki fotoğraflar sayesinde dedelerini tanımayan kişilerin dedesini fotoğraflarla tanıdığını belirtti. “Buraya gelenler tanımadıkları dedelerini tanıyor” Köylerinde ölen kişilerin çay ocağında fotoğraflarını sergilediklerini ifade eden Anzer Çiçekliköy muhtarı Aslan Arıcan, “Burada köyümüzde rahmetli olan kişiler bulunuyor. En başta babam olmak şartıyla böyle bir şey yapmaya başladık. Köyümüzde ölenlerinin fotoğraflarını asıyoruz. Çok eski resimlerde var. Yeni ölenleri de hep buraya asıyoruz. Dedesini tanımayanlar buraya gelip dedesini tanıyor. Babasını hatırlamak isteyenler buraya geliyor. Öyle insanlar var ki dedelerini unutmuşlar. Tekrar buraya gelip dedelerini hatırlıyorlar. Benim böyle bir alışkanlığım yoktu. Eski şeyleri asmaya başladım. Bir tane asınca hoşuma gitti. Başka bir tane daha astım. Sonrasında böyle bir yer ortaya çıktı. Hatta vermeyenlerden gizli gizli alıp buraya bile getirdim. Buraya gelenler de dedemin eşyasıydı. Osmanlı döneminden olan bir tüfeğimiz var. Böyle bir hastalık başladı bende. Köyümüzün yaşlı insanları buraya geldiklerinde bu ürünlere bakarak tarihi konuşuyorlar. Gençler bunları bilemez” ifadelerini kullandı.
Pazarspor’da Ramazan Öztürk dönemi
22 Temmuz 2024 Pazartesi - 17:12 Pazarspor’da Ramazan Öztürk dönemi TFF 3. Lig 3. grup ekibi Pazarspor, teknik direktörlük görevine Ramazan Öztürk’ü getirdi. TFF 3. Lig 3. grup temsilcisi Pazarspor, yeni sezon hazırlıklarını sürdürüyor. Rize ekibi, teknik direktörlük görevine kariyerinde Pazarspor’da bir dönem futbolcu ve sportif direktör olarak görev yapan Ramazan Öztürk’ü getirdi. Pazarspor, Ramazan Öztürk ile 1 yıllık sözleşmeyi bugün imzaladı. Pazarspor Kulüp Tesislerinde yapılan imza törenine Kulüp Başkanı Uğur Aslan, Başkan Vekili Recep Müftüoğlu katıldı. Uğur Aslan: "İyi transferler yapıyoruz" Transfer sürecinde iyi ilerlediklerini aktaran Başkan Uğur Aslan, "Daha önce prensipte anlaştığımız hocamızla sözleşmeyi bugün resmiyete döküyoruz. Hocamız Pazarspor’un bir evladıdır. Pazarspor’da yetişmiş şampiyonluk görmüş bir hocadır. Ona olan inancımız tamdır. Başkan vekilimiz ile birlikte bunu resmiyete kavuşturmuş olacağız. İyi transferler yapıyoruz. Hocamızın da hedefi şampiyonluk. Bu doğrultuda başarıya ulaştıracaktır" ifadelerini kullandı. Ramazan Öztürk: "Kuracağımız ekiple bu yarışın içerisinde olacağız" Şampiyonluk yarışında olacaklarını söyleyen Ramazan Öztürk, "Sporculuk döneminde burada 2 kere şampiyonluk gördüm. Sportif direktörlük döneminde de şampiyonluk yaşadık. Bu sene ki hedefimiz yarışmacı bir takım olmak. Pazarspor her zaman yarışmacı bir takım olmuştur. Hedefi bu olmuştur. Kuracağımız ekiple bu yarışın içerisinde olacağız” şeklinde konuştu.
Rize Valisi İhsan Selim Baydaş: “Ruhsatsız bungalovlara göz yumma imkanımız yok”
22 Temmuz 2024 Pazartesi - 09:17 Rize Valisi İhsan Selim Baydaş: “Ruhsatsız bungalovlara göz yumma imkanımız yok” Rize’de Fırtına Vadisi bölgesinde sayıları hızla artan bungalovların kontrol altına alınması ve vergilendirilmesinin önemli bir unsur olduğuna dikkat çeken Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, bungalovların çevresel atıklarının en önemli unsur olduğunu ifade ederek “Konaklayan kişilerin sadece bir defa kullanmasıyla bile bir bungalovdan yaklaşık 250-300 litre atık su buradan dışarıya atılmış oluyor. Bunların büyük çoğunluğu Fırtına Deresi civarındadır” dedi. Son yıllarda özellikle Arap turistlerin Doğu Karadeniz Bölgesi’ne gösterdiği ilgi bölgede konaklama alternatiflerinin çeşitliliğine yol açtı. Doğal güzellikleri ile yer yüzü cenneti olarak adlandırılan Doğu Karadeniz bölgesinde hal böyle olunca giderek artan otellere bir de bungalovlar eklendi. Mantar gibi çoğalan bungalovlar için harekete geçen Rize Valiliği, işe ilk olarak Fırtına Vadisi’nden başlayarak doğal güzelliğin önüne geçerek tahribata yol açan ve ruhsatsız olan işletmelerde yıkım işlemlerine başladı. Süreci değerlendiren Rize Valisi İhsan Selim Baydaş öncelikli hedeflerinin tüm bungalovları kayıt altına almak, vergilendirmek, turizm işletme belgesi olmayanlar hakkında işlem başlatmak, konaklama yapan misafirlerin kayıt altına alınıp almadığını kontrol etmek ve daha önemlisi bungalovların çevreye verdiği zarara engel olmak olduğunu ifade etti. Tüm bungalovların usulüne uygun olması ve kayıt altına alınmasının bölge turizmi için olmazsa olmaz bir kural olduğunun altını çizen Vali Baydaş, “Turizmde alternatif konaklama yeri ihtiyacı ortaya çıkınca burada da bu bungalovlar veya turizm amaçlı konut kiralanması meselesi gündeme geldi. Sadece şehrimizin değil belki de birçok bölgenin problemlerinden bir tanesidir. Bizim bu konuda yaklaşımımız şu, daha evvel defalarca toplantılar yaptık ve her toplantıdan sonra da ben bunu açıklıkla söyledim. Biz bir defa bu yapılarda ilk talebimiz, ilk bakacağımız şey yapıların ruhsatlı olup olmayışı. İkinci olarak bu yapıların vergilendirilmiş olması, buradaki konaklamaların vergilendirilmiş olması. Üçüncü meselemiz turizm işletme belgesine sahip olup olmayışı. Dördüncü meselemiz bildirim kanununa tabii yani burada kimin konakladığını bilmemiz lazım, kimin gecelediğini bilmemiz lazım” diye konuştu. “Bungalovların atık suları Fırtına Deresi’ni kirletiyor" Bungalovda kalan her bir kişinin litrelerce su harcayıp bu suyu doğaya bıraktığına dikkat çeken Baydaş, Fırtına Vadisi’nin öneminin altını çizerek “Daha önemlisi bungalovların doğaya etkileri ve atıklarının kontrolüdür. Şimdi bungalovlar şu şekil kullanılıyor, geliniyor, çoğunda küvetler, jakuziler var. Konaklayan kişilerin sadece bir defa kullanmasıyla bile bir bungalovdan yaklaşık 250-300 litre atık su buradan dışarıya atılmış oluyor. Bunların büyük çoğunluğu Fırtına Deresi civarındadır. Fırtına Deresi bizim en önemli sembolik mekanlarımızdan bir tanesidir. İnsanların da Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından gelip görmek istedikleri bir yer. Evet, vatandaşımız burada bunu bir kazanç kapısı, bir gelir kapısı olarak görüyor ama bu saydığımız 4-5 özelliğe uygun yapılacak her tesise biz evet diyeceğiz. Ama bu saydığımız hususiyetleri taşımayan tesislere de göz yumma imkanımız yok” ifadelerini kullandı. “Turizme odaklanmış, turizmden gelir bekleyen bir şehiriz” Rize’nin turizm beklentisinin yüksek olduğunu kaydeden Baydaş “Turizme odaklanmış, turizmden gelir bekleyen bir şehiriz. Öncelikleri arasına turizmi koyan bir şehiriz. Burada bir yol haritası çiziyoruz. Hem bungalov işletmecilerinin ki onlar bir dernek kurdular. Dernekleştiler. O dernek temsilcileriyle defalarca bir araya geldik. Gelmeye devam ediyoruz. Hem de özellikle Ardeşen ve Çamlıhemşin başta olmak üzere Kaymakamlarımız bu meselede bir yol belirleme noktasında çalışmalar yaptılar. Dere hattında olan, Fırtına Deresinin, dere kenarında olan yapılarla ilgili işlemler başladı. Tebliğler yapıldı. Onlarla ilgili evvela kendisine süre veriyoruz vatandaşımız diyoruz ki ‘Sen bunları geri çek ve hattı muhafaza et’. Sonra taşkın sahalarına gelece, ondan sonra yol geçecek oradan, Ardeşen, Çamlıhemşin ve Ayder yolu güzergahı çalışmalar başladı” şeklinde konuştu. “Bungalovlar bir ihtiyaca binaen doğmuş yapılardır” Bungalovların ihtiyaç doğmasından kaynaklı arttığını ancak kontrollü bir şekilde olması gerektiğini kaydeden Baydaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Bungalovlara karşı değiliz. Bungalovlar bir ihtiyaca binaen doğmuş yapılardır. Ama bunların kontrollü vergilendirilmiş, sıhhi olarak, hıfzıssıhha olarak, çevre sağlığı olarak da atıkları kontrol altına alınmış olması ve kültür turizm ile konaklamayla ilintili işlemlerinin turizm işletme belgesi sahibi olarak devam etmesi lazım. Kamunun gözetiminde, kamunun kontrolünde, bizim diğer nasıl ki turistik tesislerimiz, konaklama sağlayan turistik tesisler bu özelliklere haizse bu işi yapacak olanların da bu özelliklere haiz olması lazım.”
Çılgın Rizeli yine buluş peşinde
21 Temmuz 2024 Pazar - 11:38 Çılgın Rizeli yine buluş peşinde Rize’de yaşayan 17 yaşındaki çocuk, eski model Tofaş araca kendi elleriyle hem zırh hem de motor yapıyor. Rize’nin Kalkandere ilçesinde yaşayan 17 yaşındaki Salih Çakır, babasının yıllar önce aldığı Tofaş marka aracın ilk önce rengini değiştirmek istedi. Daha sonra arabada başka ne yapabileceği hakkında düşünen Çakır, Türkiye’de daha önce yapılmamış olan bir zırhlı Tofaş projesine karar verdi. Çalışmalara başlayan Çakır, öncesinde arabanın her yerini sökmeye başladı ve A’dan Z’ye bütün parçalarını sökerek zırh çalışmalarına başladı. Öncelikli olarak şase güçlendirmesi yapan Özcan sonrasında aracın çevresini demir profillerle kaplamaya başladı. Gün geçtikçe zırhla kaplamaya başladığı arabanın motorunu da kendi elleriyle yapmak isteyen Çakır, yeni model arabalarda bulunan supercharger motoru da kendi elleriyle yapmak için çalışmaya başladı. Hayatında önceden bir ustalık yapmadan bu çalışmaya başlayan Çakır, Türkiye’de ilk kez yapılan bu proje için kendisiyle gurur duyuyor. Çakır, aynı zamanda arabanın yapımıyla ilgili sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlarla da ilgi odağı oldu. “Bu işlemi daha önce Türkiye’de yapan yok” Bu işlemi Türkiye’de daha önce yapanın olmadığını ifade eden Salih Çakır, “Babam bu arayı binelim diye almıştı. Bu araba Tofaş ve bildiğiniz üzere bu araç yarım şase olarak yapıldı. Bu araçta çok fazla ikiye bölünme meydana geliyor. Bu işlemi daha önce Türkiye’de yapan yok. Bu arabadaki profilleri kimse yapmadı. Ben önce bu arabanın rengini değişecektim. Sonrasında aklıma böyle bir proje geldi ve ben bunu başarırım dedim. Ben sadece 1 hafta kaportacıda ve boyacıda çalıştım. Fazla da bir bilgim yok. Şu anda bilgi sahibi oldum. Sosyal medyadan araştırarak bilgi sahibi oldum. Arabayı şu anda yapıyorum. Piyasaya da ’zırhlı Tofaş’ olarak nam saldık. Araba daha bitmedi. Bana çoğu kişi çok sağlam araba değil mi diye soruyor. Çok sağlam olan bir araba kırılmaz” şeklinde konuştu. “Gençliğini feda ediyorsun diyorlar” Türkiye’de bunun gibi bir aracın yapılmadığını görünce kendisinin bu projeyi yapmak istediğini belirten Çakır, “Bana yaşıtlarım ve çevremdekiler çok diyor. Gençliğini feda ediyorsun diyorlar. Bir Tofaş uğruna kendini çöp ediyorsun diyor. Ben sevdiğim için okumadım. Bu mesleği sevdiğim için okumadım. Ben zanaatkar bir insanım. Hem boya hem de koparta işlemi yaparım. Bu işi seviyorsan erken kalkarsın. Bu arabada benim supercharger motor denilen bir projem var. Turbolu Tofaş yapan çok var ama supercharger yapan bir kişi var oda başaramamış. Ben kendim yaptığım supercharger’ı kendim yaptığım karbüratöre koyacağım. Buraya geldiğimde arabayı buraya koydum. Bu zamana kadar bana öz abim destek olmuştur. Beni hiç yalnız bırakmadı. Benim dedem kaportacıydı. Dede mesleğini yürüteyim dedim. Boya tabancasıyla boya yapmak bana keyif veriyor. Antidepresan gibi geliyor. Benim yaptığım işlem bu. Türkiye’de bunu yapan yok. Madem bunu yapan yok, bunu yapan ben olmalıyım dedim. Bunu da yaparsa yaparsa Rizeli yapar” ifadelerini kullandı. “Ben her türlü desteğimi verdim” Ağabeyi olarak Salih’e maddi ve manevi her türlü desteği vermeye çalıştığını söyleyen Muhammet Çakır, “Her türlü desteğe ihtiyacı vardı. Bana ’abi böyle bir hayalim var’ dedi. ’Dedemin mesleğini ilerleteceğim’ dedi. Ben arkandayım dedim. Ben İstanbul’da çalıştım. Maddi destek verdim. Yeri geldi morali bozuldu. Ben her türlü desteğimi verdim. İstanbul’da işimi bıraktım. Burada bazı şeylerde artık iki kişinin çalışması gerekiyor. Riskli şeyler var. Benim bir tane kardeşim var. Zarar gelmesini istemiyorum. Bu şekilde bu gemiyi yürüteceğiz” dedi.