Yerel Haberler
Muş
Muş’ta 19 Eylül Gaziler Günü törenle kutlandı 19 Eylül 2024 Perşembe - 17:30:13 Muş’ta “19 Eylül Gaziler Günü” kapsamında çeşitli programlar düzenlenirken, çelenk sunma törenine katılan DEM Parti’li Belediye Başkan Vekili Tuba Sayılgan’ın İstiklal Marşı’na eşlik etmediği görüldü. Günün ilk programı Garnizon Şehitliği’nde gerçekleşti. Burada Kur’an-ı Kerim okunması ile başlayan programda, protokol üyeleri ve gaziler, şehitler anısına mezarlara karanfiller bıraktı. Duygusal anların yaşandığı bu törenden sonra PTT Caddesi’nde bir araya gelen vatandaşlar, Kent Meydanı’na kadar “19 Eylül Gaziler Günü ve Kahramanlar Yürüyüşü” düzenledi. Yapılan yürüyüşün ardından Kent Meydanı’nda düzenlenen etkinlikte ise Atatürk Anıtı’na çelenkler sunuldu. Ayrıca “19 Eylül Gaziler Günü” programına katılan DEM Parti’li Belediye Başkan Vekili Tuba Sayılgan’ın İstiklal Marşı’na eşlik etmediği anlar kameralara yansıdı. Burada bir konuşma yapan Muş Valisi Avni Çakır, 1071’de Malazgirt Savaşı’yla yurt edinen bu topraklarda 7 cihana hükmeden dünyanın en büyük imparatorluklardan bir tanesinin bu topraklarda kurulduğunu belirterek, “Bin yıldan fazla bir süredir bu topraklarda daima mazlumun yanında, zalimin karşısında, büyük bir devlet geleneğiyle varlığımızı devam ettirmişiz. Tabii bu süreç öyle konuşulduğu kadar kolay olmamış. Bulunduğumuz coğrafya, hele mensup olduğumuz dinin de en büyük temsilcisi olarak en güçlü devleti, ordusu olarak da her daim tehditlere maruz kalmışız. Nitekim yakın yüzyılımıza baktığımız zaman Çanakkale’yle Kurtuluş Savaşı’yla bu aziz vatanımızın parçalanma aşamasından çekmişiz, tekrar birliğimizi, beraberliğimizi sağlamışız, cumhuriyeti ilan etmişiz, kardeşçe yaşamımızı sürdürürken ve hızlı bir şekilde de gelişirken yine bahsetmiş olduğumuz dış güçlerin sürekli saldırılarına maruz kalmışız” dedi. Devletin yaklaşık 40 yıldır terör belasıyla da karşı karşıya olduğunu hatırlatan Vali Çakır, “Bu uğurda aziz milletimiz nasıl Kurtuluş Savaşı’nda, Malazgirt’te ve birçok varlığımızı, birliğimizi, beraberliğimizi, bayrağımızı dalgalandırmak için verdiğimiz uğraşlar, savaşlar gibi bu süreç zarfında da aziz milletimiz birçok şehitler vermiş, gaziler vermiş. Şu an aramızda da bu kahraman gazilerimizin yüzlercesi bulunuyor. Devlet onlara, aziz şehitlerimizle beraber nerede görev verdiyse hiç tereddüt etmeden koşarak gitmişler, aynı kurşunu yemişler ya da aynı tehlikeye maruz kalmışlar. Allah onları sevdiklerine bağışlamış, onlar şu an aramızdalar. Nerede bir gazi varsa, nerede bir şehit ailesi varsa hepsi bizim baş tacı ve onların biz hizmetkârıyız. Başta Cumhurbaşkanımızın dediği gibi onların her talepleri başımızın üzerindedir. Bunun yanı sıra bir insanın hayatı boyunca taşıyabileceği ve gelecek kuşaklara da aktarabileceği en büyük onurlardan bir tanesi de bu gazilik beratı ve şehit ya da şehit yakınlığı unvanıdır. O yüzden bu çok sorumluluk gerektiren, hem bu camianın dışında bizlere çok büyük bir saygı ve hürmet zorunluluğu gerektiren, hem de siz bu unvanı taşıyan kişilere ve ailelere de bu manevi duruma azami derece dikkat edilen bir unvandır” şeklinde konuştu. Yapılan konuşmaların ardından Vali Çakır makamında gazileri kabul ederek onlarla bir süre sohbet etti. Etkinlik kapsamında jandarma sosyal tesislerinde gaziler ve şehit yakınları onuruna da yemek verildi. Program, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne bağlı spor salonunda gazilere yönelik düzenlenen “Kahramanlar Sahada, Kalbimiz Onlarla Spor Etkinlikleri” ile sona erdi. Etkinliklere Garnizon Komutan Vekili Ulaştırma Kıdemli Albay Cüneyt Balaban, Belediye Başkan Vekili Tuba Sayılgan, Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Kantar, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Yılmaz Kırgel, 49’uncu Motorlu Tugay Komutan Yardımcısı Ulaştırma Albay Ali Osman Sağlam, Emniyet Müdürü Serkan Karaman, gaziler, şehit yakınları, kurum amirleri ve vatandaşlar katıldı.
18 Eylül 2024 Çarşamba - 18:17 Muş’ta Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası programı düzenlendi Muş’ta Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen programa katılan Muş Valisi Avni Çakır, “Real Madrid ve Fenerbahçe’de oynayan Türkiye’nin evladı Mesut Özil camide temizlik yaparken fotoğrafları medyaya yansıdı. Binlerce, milyonlarca gence o konuda bizlerin konuşarak yapamadığını bir görüntüyle aşıladı” dedi. Muş’ta Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası etkinlikleri İslami İlimler Fakültesi konferans salonunda düzenlenen program ile gerçekleştirildi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program Kur’an-ı Kerim tilaveti ve hafta ile ilgili video gösterimi ile devam etti. Türkiye’de eğitim, teknoloji, barış ve kardeşliğin önemine değinen Vali Çakır, "Talebe yetiştiren hocaların üzerine büyük görevler düşüyor. Bizler İslam’ın ruhunu, güzelliğini doğru olarak gelecek nesillere anlatamadıkça maalesef bu anlamda da tam doğruyu arama çabalarımız sürecek. Değerli arkadaşlar din adamı cesur olmalıdır. Emin olmadığı bir konu hakkında konuşmamalıdır. Ama Allah’ın kitabında, peygamberin sünnetinde bizlere gösterdiği doğruları ve esasları çok iyi anlatın. Korkusuzca da bunları söyleyin. Eğer cemaatiniz gençleşiyorsa yaş profili gençleşiyorsa işinizi doğru yapıyorsunuz. Ama her yıl sizler de cemaatinizle beraber yaşlanıyorsanız kusura bakmayın orada bir yanlışlık vardır. Muş’ta 400’den fazla cami ve 700’den fazla din görevlisi vatandaşlarımıza hizmet ediyor. Türkiye’de yenileşme ve yeni yapı anlamında iyi seviyedeyiz" şeklinde konuştu. Din görevlerinin toplumda rol model olması gerektiğini söyleyen Çakır, "Bu gençlerin milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmaları için bizim onlara çok güzel rol model olmamız lazım. Entelektüel seviyemiz de okuduğumuz kitapla onları şaşırtmamız lazım. Teknolojiyi takip edeceksiniz. Dünyada her türlü gelişmeyi takip edeceksiniz. Yeri gelecek gençlerle spordan, sanattan, edebiyattan konuşacaksınız. Din görevlisi demek bulunduğu toplumlarda en eğitimli, en bilgili insan demektir" dedi. Vali Çakır, geçen haftalarda Mesut Özil’in Camii temizlerken bir fotoğrafının medyada yansıdığını ve bu fotoğrafın gençler üzerinde olumlu bir iz bıraktığını belirterek, "Mesut Özil, Real Madrid ve Fenerbahçe’de oynadı, Türkiye’nin evladı ve milli futbolcumuz. Mesut Özil camide temizlik yaparken fotoğrafları medyaya yansıdı. Binlerce, milyonlarca gence o konuda bizlerin konuşarak yapamadığını bir görüntüyle aşıladı. Bu nedenle camilerimizi temiz tutalım. Gençlerden faydalanalım. Çocukları camiye daha çok getirelim. Camideki çocuk seslerinden rahatsız olmayalım. Çocuklar camide konuştuklarında bana en güzel melodi gibi geliyor. Ama maalesef bazı arkadaşlar çocukları kovalıyor, kovalamayın. Dinimizin güzelliklerini ön plana çıkartalım. İslamiyet’in enginliğini, o berraklığını, o kapsayıcılığını, affediciliğini, merhametini, iyiliğini, doğruluğunu, güzelliğini anlatmalıyız. Sevgili Peygamberimiz onun için gönderildi, Efendimiz ’merhamet ve iyilik diyor" şeklinde konuştu. İl Müftüsü Demir’in de konuşmaya yaptığı programa, İl Jandarma Komutanı Albay Yılmaz Kırgel, kurum amirleri ve din görevlileri katıldı.
18 Eylül 2024 Çarşamba - 14:21 Muş’ta annelerin evlat nöbeti 163. haftaya girdi Muş’ta çocuklarını terör örgütü PKK’nın pençesinden kurtarmak isteyen aileler, 163 haftadır kararlı bir şekilde devam ettirdikleri evlat nöbetini sürdürüyor. Muş’ta çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan aileler, DEM Parti il binası önündeki oturma eylemine devam ediyor. Aileler, çocuklarının en kısa sürede güvenli bir şekilde evlerine dönmesini beklerken, toplumun da bu konuda destek olmasını istedi. Ayrıca eyleme katılarak ailelere destek veren Muş Bedensel Engelliler Derneği Başkanı Bedri Korkmaz, kentteki sivil toplum kuruluşlarını desteğe davet etti. Çocuklarına kavuşma ümidiyle her hafta çarşamba günü DEM Parti il binası önünde bir araya gelen aileler, "Anneler direniyor" ve "Yeter artık evlatlarımızı bırakın" pankartları açtı. Anne ve babalar, yıllardır hasretle bekledikleri çocuklarına teslim olmaları için çağrıda bulundu. Oğlunun 10 yıl önce kandırılarak dağa götürüldüğünü söyleyen Halit Altun, 10 yıldır çalmadığı kapı kalmadığını ama herhangi bir haber alamadığını ifade ederek, “10 yıldır DEM Parti tarafından benim çocuğum götürüldü. İnönü Üniversitesi’nden çocuğumu alıp götürdüler. 10 yıldır biz bu acıyla pençeleşiyoruz. Bu 10 yıl içinde gitmediğim, gezmediğim yer kalmadı. Bunlara rağmen çocuğumu görmedim ve halen de görmüş değilim. Sonuna kadar da ben çocuğumun arkasındayım. Oğlum eğer sağsan, beni dinliyorsan, izliyorsan, görüyorsan, durma, gel. Orası bize göre değil. Memleketine gel, annene, babana, yuvana, devletine gel. O insanlar bizden değil. Sadece sana değil, sesimi duyan herkese sesleniyorum. Orası yanlış bir kesimdir. Ülkenize dönün, ailenizin yanına, yuvanıza dönün” dedi. 8 yıldır oğlundan haber alamadığını ifade eden Şahinaz Özcan ise “Gitti, gidiş o gidiş bir daha haber alamadık. Oğlum kazada ölseydi, Allah tarafından ölseydi derdik ölmüş gitmiş. Ama bu DEM Parti ve PKK oğlumu alıp götürdü ve bu içimize dert oldu. Her yerde sorduk, bir haber almadım. Ben çocuğumu DEM Parti’den PKK’dan istiyorum. Bir tane dağda kalana kadar eylemimi sürdüreceğim. DEM Parti’nin ve PKK’nın 40 yıldır hali budur. Milleti bu zor duruma koymuşlar. Onlar da evlat sahibidir. Bir gün evlatları geç gelse bunlar nasıl dayanırlar. Bizleri kendi yerlerine koysunlar, böyle olur mu? Biz de Kürt’üz ama bu Kürt davası değil” ifadelerini kullandı. Ailelere destek vermek amacıyla eyleme katılan Muş Bedensel Engelliler Derneği Başkanı Bedri Korkmaz da, kentteki sivil toplum kuruluşlarını ailelere destek vermeye davet ederek, “Çocukları dağa kaçırılan annelere destek amaçlı buraya geldik. Çok üzülerek görüyorum ki aslında ilimizin en tanınır STK’larını burada görmek isterim. Allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın. Bir çocuk eve bir saat geç geldiği zaman annelerin ne kadar üzüldüğünü biliyoruz. Ama bunların yıllarca çocuklarının dağa kaçırıldığı, bu anlamda bunların neler çektiğini anlamak için de olsa en azından onların yanında olduğunu göstermek için buradayız. İsterim ki ilimdeki bütün STK’ların hele hele özellikle güçlü, kuvvetli STK’ların da burada gelip basın açıklaması yapıp ses getirmesi anlamında, onların dağdan indirilmesi için gündem oluşturmak adına burada açıklamalarını beklerim. Ne yazık ki biz ilimizde bunu göremiyoruz. Biz her ne kadar engelliler derneği de olsak, engelli de olsak biz ilk günden beri olduğu gibi her zaman onların yanında olacağız. Gerekirse onlar kalırsa sabahlara kadar da kalacağız. Çünkü Allah kimseye göstermesin. Gerçekten de çok zor bir durum. Bu anlamda bunlar için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Allah kimseyi devletinden uzaklaştırmasın. Allah devletimize zeval vermesin. Biz her zaman devletimizin ve milletimizin yanındayız” şeklinde konuştu.
Öğretim Üyesi Dölek: “Meydana gelen depremlerin büyük depremlerin yıl dönümlerine denk gelmesi bu korkuyu biraz daha tetikledi”
18 Ağustos 2024 Pazar - 19:15 Öğretim Üyesi Dölek: “Meydana gelen depremlerin büyük depremlerin yıl dönümlerine denk gelmesi bu korkuyu biraz daha tetikledi” Muş’un Varto ilçesinde gece saatlerinde art arda meydana gelen depremleri değerlendiren Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi İskender Dölek, “Meydana gelen depremlerin bölgede hafızalarda yerini koruyan büyük depremlerin yıldönümlerine denk gelmesi bu korkuyu biraz daha tetikledi” dedi. Muş’un Varto ilçesinde art arda meydana gelen depremler ilçede paniğe neden oldu. Bu depremlerin 2 bin 394 kişinin hayatını kaybettiği ve bin 489 kişinin yaralandığı 19 Ağustos 1966 Varto depreminin yıldönümüne denk gelmesi korkuyu daha da artırdı. Uzmanlar, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini ve depreme dayanıklı yapıların inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Anadolu’nun genç ve dinamik yapısının levha hareketleriyle sürekli etkileşim halinde olduğundan dolayı bölgede depremlerin kaçınılmaz hale geldiğini vurgulayan Dr. Dölek, depremle mücadelede sağlam zeminler üzerinde dayanıklı kentler kurmanın önemine dikkat çekti. Dr. Dölek, “Gece yaşanan depremler Bingöl, Muş ve Varto ilçesinde vatandaşlarımızda tedirginlik oluşturdu. Özelikle meydana gelen depremlerin bölgede hafızalarda yerini koruyan büyük depremlerin yıl dönümlerine denk gelmesi bu korkuyu biraz daha tetikledi. Deprem ülkemizin bir gerçeğidir. Oluşum mekanizması ve doğal bir sürecin sonucunda meydana gelen olaylardır. Bizler neden depremlerin olduğuna hayret edeceğimize depreme dayanıklı binalar inşa etmemiz gerekiyor. Buna bağlı olarak doğru zeminler üzerine doğru binaları inşa edebilirsek eğer deprem bizi bu kadar tedirgin etmeyecekti. Sadece doğal süreci içerisinde gerçekleşen o olaylar yapıları etkilemeyecek ve doğal süreci içerisinde devam edecekti. Burada asıl konuşmamız gerekenler deprem olacak mı sorusundan ziyade depreme dayanıklı kentler etme sürecinde neler yaptığımız olmalıdır” dedi. 6 Şubat’ta meydana gelen büyük depremin bölgede önemli bir enerji açığa çıkardığını söyleyen Dr. Dölek, “Özellikle 6 Şubat’ta meydana gelen enerji büyük bir enerjidir. Bu enerji ülkemizde farklı fay hatları üzerinde sarsıntıların devam edeceği bir süreçtir. Bunun dışında Anadolu’nun yapısında genç dinamik bir yapıya sahip olması ve bu yapı ile birlikte levhaların hareketi birbirini etkilediği bir konumda bulunması deprem gerçeğini bizden uzaklaştırmayacak. Sadece bu depremler değil başka gelişen olaylar ülkemizde depremleri meydana getirecektir. Arap plakası ile Avrasya plakası Anadolu’yu sıkıştırması devam ettiği sürece ülkemizde depremler kaçınılmaz doğal süreçler olarak devam edecek” ifadelerini kullandı. Varto ilçesinde ilk deprem gece saat 23.14‘te 2.6, ikinci deprem saat 00.13’te 3.8, üçüncü deprem ise 00.43’te 2.3 büyüklüğünde peş peşe meydana geldi.
Muş’ta güneşten önce uyanan kadınların zorlu yayla mesaisi devam ediyor
16 Ağustos 2024 Cuma - 14:09 Muş’ta güneşten önce uyanan kadınların zorlu yayla mesaisi devam ediyor Muş’ta güneşten önce uyanan kadınların zorlu yayla mesaisi devam ediyor. Yaz mevsiminde aileleri ve hayvanlarıyla birlikte yaylalara göç eden kadınların zorlu şartlarla mücadelesi büyük bir emeğe dönüşüyor. Muş’ta hayvancılıkla uğraşan ailelerin beraberlerindeki hayvanlarıyla yaylalardaki yaşamları kimi zaman görsel bir şölene oluştururken kadınlar için ise zorlu bir mesai oluyor. Mesaileri gün doğumu ile başlayan ve hava kararana kadar süren kadınlar, elektrik ve suyun olmadığı yaylada odun ateşinde yemek pişiriyor, su taşıyor, koyun sağıyor, çamaşır yıkıyor ve çocuklarına bakıyor. Süt sağmak ve peynir yapmak gibi işleri üstlenen kadınlar, gün boyunca hiç durmadan çalışıyor. Modern hayatın sunduğu pek çok konfordan uzak bir yaşam sürdürülen, elektrik ve su gibi temel ihtiyaçlara erişimin sınırlı olduğu yaylalarda, kadınlar geleneksel yöntemlerle günlük işlerini yapıyor. Bu zorlu şartlara rağmen, yaylalarda geçirilen zaman, kadınlar için doğayla iç içe olmanın huzurunu yaşatıyor. Büyük bir dayanıklılık ve emekle günlük yayla işlerini yapan kadınlar, sağdıkları sütleri kilometrelerce uzaktan eşek sırtında taşıyor. Günde 2 kere olmak üzere toplamda 500 koyun sağan kadınlar, yayla hayatının zorluklarıyla başa çıkmak için hem fiziksel hem de zihinsel olarak güçlü olmak zorunda. Tüm zorluklara rağmen büyük bir kararlılıkla çalışmaya devam eden kadınlardan Besra Demir, sabahın ilk ışıkları ile başladıkları yayla mesaisine akşam güneş batana kadar devam ettiklerini söyleyerek, “Sabahın ilk ışıkları ile uyanıyoruz. Evdeki işlerimizi yaptıktan sonra peynirimiz yapıyoruz. Günde iki defa koyun sağımını yapıyoruz. Akşam sağdığımız sütleri peynir yapıp sabah mandıraya satıyoruz. Burada peynir, yağ ve yoğurt gibi süt ürünlerini üretiyoruz. İki günde bir ekmek pişiriyoruz. Bu yaylada ikamet eden ailelerin hepsi yakın akraba. İşlerimiz bitince çocuklar oyun oynamaya çıkıyor. Bizlerde yaylada ki kadınlar olarak oturup çay içiyoruz sohbet ediyoruz. Zamanımızı iyi değerlendiriyoruz” dedi. Yaylanın da kendine göre zorlukları olduğunu söyleyen Demir, eskisi kadar ailelerin artık yaylaya çıkmadığını söyleyerek, “Özelikle yağmur yağdığında zorluklar yaşıyoruz. Çadırların içerisi su ile doluyor. Bazen koyun sağarken yağmur bastırıyor. Sağımı yarıda bırakıyoruz. Yaylanın havası ve suyu insana huzur veriyor. Şehirden uzak keyifli bir hayat geçiriyoruz. Büyükler olarak bizler yaylada olmaktan mutluyuz ama gençler mutlu değil yayla hayatından. Çocukları yaylaya zor getiriyoruz. Yaylada 2 ay kalıyoruz. Daha sonra köye iniyoruz. Köyde de 1 ay kaldıktan sonra Diyarbakır tarafına göç ediyoruz. Kış aylarında bu bölgede hayvan beslemek çok zor. Çok kar yağdığı için çadırda yaşanılmıyor. Yaylada en çok zorlandığımız ise içme suyumuzun uzak olmasıdır. Eşeklerle su taşıyoruz. Suyu olsaydı hayatımız daha kolay olurdu. Hayat şartları tabi ki zor her insan burada yapamaz. Bizler bu yükü taşıyoruz ama bizden sonra ki nesil asla bu yükü taşımaz. Eskiden burası dolu evlerdi. Artık kimse yaylaya gelmiyor. Hayvancılığın zor anları da var kolay anları da var” ifadelerini kullandı.
Muş’ta gün doğmadan uyanan kadınların zorlu yayla mesaisi devam ediyor
16 Ağustos 2024 Cuma - 13:57 Muş’ta gün doğmadan uyanan kadınların zorlu yayla mesaisi devam ediyor Muş’ta gün doğmadan uyanan kadınların zorlu yayla mesaisi devam ediyor. Yaz mevsiminde aileleri ve hayvanlarıyla birlikte yaylalara göç eden kadınlar zorlu şartlarla mücadelesi büyük bir emeğe dönüşüyor. Muş’ta hayvancılıkla uğraşan ailelerin beraberlerindeki hayvanlarıyla yaylalardaki yaşamları kimi zaman görsel bir şölene oluştururken kadınlar için ise zorlu bir mesai oluyor. Mesaileri gün doğumu ile başlayan ve hava kararana kadar süren kadınlar, elektrik ve suyun olmadığı yaylada odun ateşinde yemek pişiriyor, su taşıyor, koyun sağıyor, çamaşır yıkıyor ve çocuklarına bakıyor. Süt sağmak ve peynir yapmak, gibi işleri üstlenen kadınlar, gün boyunca hiç durmadan çalışıyor. Modern hayatın sunduğu pek çok konfordan uzak bir yaşam sürdürülen, elektrik ve su gibi temel ihtiyaçlara erişim sınırlı olduğu yaylalarda, kadınlar geleneksel yöntemlerle günlük işlerini yapıyor. Bu zorlu şartlara rağmen, yaylalarda geçirilen zaman, kadınlar için doğayla iç içe olmanın huzurunu yaşatıyor. Büyük bir dayanıklılık ve emekle günlük yayla işlerini yapan kadınlar, sağdıkları sütleri kilometrelerce uzaktan eşeksırtında taşıyor. Günde 2 kere olmak üzere toplamda 500 koyun sağan kadınlar, yayla hayatının zorluklarıyla başa çıkmak için hem fiziksel hem de zihinsel olarak güçlü olmak zorunda. Tüm zorluklara rağmen büyük bir kararlılıkla çalışmaya devam eden kadınlardan Besra Demir, sabahın ilk ışıkları ile başladıkları yayla mesaisine akşam güneş batana kadar devam ettiklerini söyleyerek, “Sabahın ilk ışıkları ile uyanıyoruz. Evdeki işlerimizi yaptıktan sonra peynirimiz yapıyoruz. Günde iki defa koyun sağımını yapıyoruz. Akşam sağdığımız sütleri peynir yapıp sabah mandıraya satıyoruz. Burada peynir, yağ ve yoğurt gibi süt ürünlerini üretiyoruz. İki günde bir ekmek pişiriyoruz. Bu yaylada ikamet eden ailelerin hepsi yakın akraba. İşlerimiz bitince çocuklar oyun oynamaya çıkıyor. Bizlerde yaylada ki kadınlar olarak oturup çay içiyoruz sohbet ediyoruz. Zamanımızı iyi değerlendiriyoruz” dedi. Yaylanın da kendine göre zorlukları olduğunu söyleyen Demir, eskisi kadar ailelerin artık yaylaya çıkmadığını söyleyerek, “Özelikle yağmur yağdığında zorluklar yaşıyoruz. Çadırların içerisi su ile doluyor. Bazen koyun sağarken yağmur bastırıyor. Sağımı yarıda bırakıyoruz. Yaylanın havası ve suyu insana huzur veriyor. Şehirden uzak keyifli bir hayat geçiriyoruz. Büyükler olarak bizler yaylada olmaktan mutluyuz ama gençler mutlu değil yayla hayatından. Çocukları yaylaya zor getiriyoruz. Yaylada 2 ay kalıyoruz. Daha sonra köye iniyoruz. Köyde de 1 ay kaldıktan sonra Diyarbakır tarafına göç ediyoruz. Kış aylarında bu bölgede hayvan beslemek çok zor. Çok kar yağdığı için çadırda yaşanılmıyor. Yaylada en çok zorlandığımız ise içme suyumuzun uzak olmasıdır. Eşeklerle su taşıyoruz. Suyu olsaydı hayatımız daha kolay olurdu. Hayat şartları tabi ki zor her insan burada yapamaz. Bizler bu yükü taşıyoruz ama bizden sonra ki nesil asla bu yükü taşımaz. Eskiden burası dolu evlerdi. Artık kimse yaylaya gelmiyor. Hayvancılığın zor anları da var kolay anları da var” ifadelerini kullandı.
Varto’da yaz Kur’an kursları sona erdi
15 Ağustos 2024 Perşembe - 17:37 Varto’da yaz Kur’an kursları sona erdi Muş’un Varto ilçesinde yaz Kur’an kurslarına katılan öğrenciler, Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü ile Varto Müftülüğü koordinasyonunda düzenlenen etkinlikle eğitimlerini tamamladı. Varto ilçesinde yaz Kur’an kurslarına devam eden 6-13 yaş grubundaki öğrenciler, kursun son gününde Alagöz Mahallesi’nde bulunan alanda bir araya geldi. Burada açıklamalarda bulunan Varto Gençlik ve Spor Müdürü Murat Aktaş, “Öğrencilerimizin tüm sportif faaliyetlerini gençlik merkezimde yaptırdık. Bugün kurs sonu olması nedeniyle de bir piknik havası içerisinde faaliyetlerimizi sonlandırdık. Başta il müdürümüz ile müftümüze ve eğmeği geçen herkese teşekkür ederim”dedi. Müftü Fatih Arslan ise yaz Kur’an kursu etkinlikleri çerçevesinde Gençlik ve Spor Müdürlüğünün katkılarıyla faaliyetler gerçekleştirdiklerini belirterek, “Burada kursa devam eden kursiyerlerimizin sportif alandaki faaliyetlerini gerçekleştirdik. Kursun kapanması ile birlikte yine müdürlüğümüzün katkısı ile sezon sonu etkinliği düzenledik. Öğrencilerimiz bayağı mutlular. Bu mutlulukları bizleri de sevindirdi. Bir daha ki kursumuza daha fazla öğrenci bekliyoruz. Emeği geçen herkese teşekkür ederim” ifadelerini kullandı. Etkinliğe Muş Gençlik ve Spor Müdürü Mehmet Arif Taşdemir, Varto Gençlik ve Spor Müdürü Murat Aktaş, İlçe Müftüsü Fatih Arslan, Sosyal Hizmetler Müdürü Seda Bulut, Halk Eğitim Merkezi Müdürü Mehmet Sever, imamlar, veliler ile öğrenciler katıldı.
Muş’ta 22 bin çocuk yaz Kur’an kurslarında eğitim gördü
15 Ağustos 2024 Perşembe - 15:53 Muş’ta 22 bin çocuk yaz Kur’an kurslarında eğitim gördü Diyanet İşleri Başkanlığı koordinesinde Muş İl Müftülüğü tarafından açılan yaz Kur’an kursları, "Kapanış Programı" ile sona erdi. Muş İl Müftülüğü tarafından düzenlenen yaz Kur’an kurslarının kapanış programı gerçekleşti. Salih-Muhlise Çağlayan Camisi’nde gerçekleşen program, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Muş il genelinde 703 kursta toplamda 22 bin 089 çocuk 6 hafta boyunca eğitim gördü. Bu yıl ayrıca yaz Kur’an kurslarına katılan çocuklara yönelik sportif etkinlikler ve yarışmalar da düzenlendi. Yaz Kur’an kurslarına gelen çocukların 6 haftalık eğitimlerini başarılı bir şekilde tamamladıklarını söyleyen Muş İl Müftüsü İbrahim Halil Demir, “Yaz Kur’an kursunda neler yaptık? Bu sene geçtiğimiz senelerden farklı olarak tüm camilerimizde futbol turnuvası düzenledik. Final maçlarımız oldu. Futbol turnuvası düzenlediğimiz için camiye gelmeyen çocuklarımız bile yaz Kur’an kursuna gelip kaydoldular. Biz camilerimizi sadece Kur’an okuyan, namaz kılan değil, çocuklarımızı spor yapacakları, arkadaşlarıyla buluşacakları mekânlar yapmamız gerekiyor. Bugün yapmış olduğumuz program bütün camilerimizde “Dinimi Öğreniyorum” kitabından yaş sınırlarını belirleyip yarışmalar yaptık. Yarışmada birinci, ikinci ve üçüncü olanlara bisiklet, ilk 10’a giren diğer öğrencilerimize de akıllı saat hediye ettik” dedi Yaz Kur’an kursuna katılan öğrenciler arasında yapılan bilgi yarışması sonucunda dereceye giren ilk üç öğrenciye bisiklet hediye edilirken, dereceye giren 7 öğrenciye ise akıllı saat hediye edildi. Düzenlenen programa Muş İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Şeyhmus Yentür, Gençlik ve Spor İl Müdürü Mehmet Arif Taşdemir, Göç İdaresi İl Müdürü Murat Atilla, camii imam hatipleri, veliler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Erken teşhiste kritik rol oynayan KETEM’de ücretsiz sağlık hizmeti
15 Ağustos 2024 Perşembe - 14:36 Erken teşhiste kritik rol oynayan KETEM’de ücretsiz sağlık hizmeti Muş İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı çalışmalarını yürüten Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), "Erken Teşhis Hayat Kurtarır" sloganıyla ücretsiz hizmet vermeye devam ediyor. KETEM, “Erken Teşhis Hayat Kurtarır” sloganıyla toplum sağlığını korumayı sürdürüyor. Ülke genelinde sayısız insanın hayatını kurtarmaya odaklanan KETEM, ücretsiz sağlık hizmetleriyle kansere karşı erken teşhis için mücadele veriyor. Muş İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı hizmetlerini sürdüren KETEM’de, başta meme, rahim ağzı ve kolon kanserleri olmak üzere birçok kanser türü için ücretsiz tarama hizmetleri veriyor. Uzman sağlık personeli tarafından yapılan bu taramalar, bireylerin kansere karşı erken önlem almasını sağlıyor. KETEM’de çalışan hemşire Süheyla Ari, yapılan taramaların tamamen ücretsiz olduğunu ifade ederek, “Yaklaşık 10 yıldır KETEM’de çalışıyorum. Burada HPV ve DNA testini yapıyoruz ilk olarak. Uygun yaş aralığında olan hastalarımıza GGT veriyoruz. Hastalarımızın kayıtlarını aldıktan sonra mamografi çekimi yapıyoruz. 30-65 yaş arasındaki kadınlara HPV ve DNA testlerini yaparak rahimdeki rahatsızlıkları tespit ediyoruz. 40-69 yaş arası olan kadınlara da uygunsa mamografi çekimi yapıyoruz. Bu taramalar ücretsiz yapılıyor” dedi. Erken teşhisin hayat kurtardığını aktaran Hemşire Ari, 7 aylık süreçte 4 bin hastaya baktıklarını ifade ederek, “Bizim burada önceliğimiz hiçbir rahatsızlığı olmayan hastalardır. Erken teşhis hayat kurtarır diyoruz. 40-69 yaş aralığında olan kadınlar mutlaka 2 yılda bir meme mamografisi çektirmelidir. 40 yaşın üzerindeki kadınların ise mutlaka yılda 1 kere doktorda muayene olması gerekiyor. 20 yaş üzerindeki kadınların ise ayda bir ayna karşısında kendileri muayene yapabilir. Eğitimlerimiz devam ediyor. Sokaklarda stant kurup bilgilendirmeler yapıyoruz. Uygun olanları KETEM’e yönlendiriyoruz. 2024 yılının ilk 7 ayında 4 bine yakın hastamızı KETEM’de ağırladık. Vatandaşlarımızın bu konuda duyarlı olmasını istiyoruz. Burada yaptığımız taramalar tamamen ücretsiz. Burada randevulu hasta bakma yok. Hastalar ne zaman gelirse bakabiliyoruz” şeklinde konuştu.
Muşlu ailelerin evlat nöbeti devam ediyor
14 Ağustos 2024 Çarşamba - 12:48 Muşlu ailelerin evlat nöbeti devam ediyor Muş’ta çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan aileler, DEM Parti il binası önündeki oturma eylemini kararlılıkla sürdürüyor. Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla DEM Parti Muş İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlatan aileler, 159 haftadır kararlı bir şekilde devam ettirdikleri evlat nöbetini sürdürüyor. Aileler, çocuklarının en kısa sürede güvenli bir şekilde evlerine dönmesini beklerken, toplumun da bu konuda destek olmasını istedi. Çocuklarına kavuşma ümidiyle her hafta çarşamba günü DEM Parti İl Binası önünde bir araya gelen aileler, "Anneler direniyor" ve "Yeter artık evlatlarımızı bırakın" pankartları açtı. Anne ve babalar, yıllardır hasretle bekledikleri çocuklarına teslim olmaları için çağrıda bulundu. 8 yıl önce oğlunun Bursa’dan kandırılarak dağa götürüldüğünü ifade eden Alaattin Koçhan isimli baba, "Oğlumu Bursa’dan DEM Parti ve PKK’nın adamları Diyarbakır’a götürdü ve oradan dağa gitti. 8 yıldır haber alamıyorum. Oğlum neredeysen bize bir haber ver veya çık gel. Senin orada ne işin var? Ne zamana kadar bizi bekleteceksin. Sen gelene kadar eylemimizi burada sürdüreceğiz. Sen gelsen dahi eylemimize devam edeceğiz" dedi. Şahinaz Özcan da, oğlundan 8 yıldır haber alamadığını belirtti. Özcan, "Atilla sesimi duyuyorsan çık gel ve devlete teslim ol. DEM Parti’den ve PKK’dan çocuğumu istiyorum. 40 yıldır DEM Parti’nin ve PKK’nın hali budur. Milletin çocuklarını kandırıp götürüyor. DEM Parti’den ve PKK’dan oğlumu istiyorum. Dağda bir kişi kalana kadar eylemimi devam ettireceğim" ifadelerini kullandı.