KÜLTÜR SANAT - 28 Ekim 2024 Pazartesi 13:54

Okullardan 10. Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı’na yoğun ilgi

A
A
A
Okullardan 10. Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı’na yoğun ilgi

Kitapseverlerin yoğun katılımıyla 10. Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı devam ediyor. Birçok yazarın konuk olduğu fuarda, yazarlar okurlarıyla buluşuyor, okurlar ise sevdikleri yazarlarla bir araya gelme imkânı buluyorlar.


Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı’nın büyük bir organizasyonla gerçekleştiğini belirten yazarlar, kendilerine sunulan imkânlardan dolayı Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. Ayrıca fuara büyük bir katılımın olduğunu da ifade eden yazarlar, bu durumdan memnun olduklarını söylediler. Orduzu Pınarbaşı Fuar alanında bulunan Malatya Büyükşehir Belediyesi Fuar Merkezi’nde düzenlenen kitap fuarı söyleşiler, paneller, imza etkinlikleri, yazar- öğrenci buluşmaları, yazar-okur buluşmaları gibi birçok kültürel etkinliklerle 3 Kasım Pazar gününe kadar ziyarete açık olacak.



“Başkan Er’e böylesine güzel bir fuarı tertiplemesinden dolayı teşekkür ediyorum”


Malatya Anadolu ve Kitap Fuarı’nın kapsamlı ve özenli bir şekilde yapıldığının altını çizen Yazar Mehmet Rakipoğlu, “10. Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı’na yoğun bir ilgi olduğunu görüyorum. Özellikle gençler, romanlara çok ilgi gösteriyor. Fuardaki bütün stantları gezdim. Gerçekten çok çeşitlilik var. Akademik, roman, şiir, çocuk kitapları gibi birçok çeşitten kitaplar var. Dolayısıyla bu açıdan bile bakılırsa fuarın başarılı olduğunu söyleyebiliriz. 10. Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı, 6 Şubat depremlerinden sonra yapıldı ve deprem sonrasında böyle bir fuarın hayata geçirilmesi de çok önemli; çünkü insanların bir anlamda nefes almasını, teneffüs etmesini sağlayacak. Ayrıca kitap fuarı, Türkiye’nin dört bir yanından yazarların gelmesi ve yazarların okurlarıyla buluşmasına da çok güzel bir atmosfer sağlıyor. Kitap fuarında biz yazarlar için de güzel fırsatlar oluyor. Örneğin burada birçok yazar arkadaşımla tanışma imkânı buldum. Sadece bu da değil, yaklaşık 100’e yakın da kitap aldım. Alacağım bazı kitaplar da stantlarda tükenmişti bu da kitap fuarına olan yoğun ilginin bir göstergesidir. Ayrıca burası toplumun her kesiminden insanı bir arada topluyor, dolayısıyla çok güzel bir ortam oluşuyor. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er ve çalışma arkadaşlarının böylesine güzel bir fuarı tertiplemesinden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.



“Kitap fuarı çok büyük bir emekle hazırlanmış”


Kitap fuarında okurlarıyla buluşan ve söyleşi de gerçekleştiren yazar Peren Birsaygılı Mut ise, “Malatya’da bulunmaktan çok mutluyum. Depremden sonra ilk kez kitap fuarı düzenleniyor ve bunun için Malatya Büyükşehir Belediyesine teşekkür ediyorum. Kitap fuarı çok büyük bir emekle hazırlanmış, emeği geçen herkese teşekkür ederim. 10. Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı’nda Filistin ile alakalı konuştuk. Hepimizin de bildiği gibi 7 Ekim 2023 yılından beri büyük bir soykırıma şahitlik ediyoruz. Tabii bu durum 7 Ekim’de başlamadı. 5, 10 sene önce de başlamadı. Filistin’de 100 sene önceden bugüne süre gelen bir zulüm var. Kitap fuarında da 100 seneden beri yaşanan zulümleri konuşacağız. Sadece ben değil, alanında uzman birçok kıymetli hocalarımız var. O nedenle böylesine anlamlı bir günde bizleri bir araya getirdikleri için Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne çok teşekkür ederim. Fuarı uzun uzun gezme imkânı buldum, çok önemli yazarlar ve kitaplar var. Zulümden bahsettik, kitap okumak ve kitap okumayı yaygınlaştırmak zulme karşı direnmenin en önemli yoludur. Bir de fuarda çok sayıda genç gördüm. Gençlerimizin bu denli kitaplara yönlenmesi de çok kıymetli çünkü bizim en büyük gücümüz bilgidir” diye konuştu.



Okullardan 10. Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı’na yoğun ilgi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.