GÜNDEM - 18 Kasım 2024 Pazartesi 09:39

Milli karakol gemisi TCG AKHİSAR yerli ve milli silah sistemleriyle dikkat çekiyor

A
A
A

Mavi vatanın bekçisi açık karakol gemisi TCG AKHİSAR yerli ve milli silah sistemleriyle dikkat çekiyor. İnşası devam eden gemi yüzde 80 oranında yerlilik oranına sahip olacak. Gemi hakkında bilgi veren İstanbul Tersanesi Komutanı Tümamiral Recep Erdinç Yetkin, ”İstanbul’dan Kuveyt’e yakıt ikmalsiz seyir yapabilecektir. Gemimiz helikopter kaldırıp indirme kabiliyetine sahip olacaktır” dedi.

Mavi vatanda keşif, gözetleme, karakol, Araştırma gemilerimizin korunması, insanı yardım, sancak ve varlık gösterme, tahliye harekatı gibi bir çok görevde yer alacak olan açık karakol gemilerinin inşası İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda devam ediyor. MİLGEM projesi çerçevesinde inşa edilen açık karakol gemisi TCG AKHİSAR’da Milli Savunma Bakanlığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Dizayn Proje Ofisi’nde gerçekleştirilen MilGEM tasarımı esas alındı.

Milli karakol gemisi TCG AKHİSAR yerli ve milli silah sistemleriyle dikkat çekiyor

Milli deniz topu kullanılacak

duğu kabiliyeti ve kullanılacak olan uzun menzili silahlarıyla mavi vatana etkin bir rol oynayacak. AK HİSAR’IN boyu 99,5 metre, genişliği 14.4 m, draftı 3,7, azami sürati 26 knots, tonajı 2 bin 300 ton ve 4 bin deniz milli seyir siasına sahip olacak. ASFAT ana yükleniciliğinde inşa edilen açık karakol gemisi yüzde 80 yerlilik oranına sahip. Gemi de ilk defa MKE tarafından üretimi yapılan 16 bin menzile sahip olan 76 milimetre milli deniz topu da kullanılacak. HAVELSAN, ASELSAN, MKE, ROKETSAN gibi büyük ölçekli firmalarında yer aldı gemi inşasında, gemi savar füzesi ATMACA, Milli Dikey Atım Sistemi-HİSAR O hava savunma sistemi kullanılacak. TCG AKHİSAR Aralık’ta kabul testlerine başlayacak.

Açık karakol gemisi hakkında bilgi veren İstanbul Tersanesi Komutanı Tümamiral Recep Erdinç Yetkin, “Ana vatanda güçlü olmak için denizde güçlü olmak ve dünyada söz sahibi olabilmek için denizlerde var olmak vizyonu doğrultusunda gemilerimizin harbe hazır olması yeni inşa gemilerimizin devam etmesi ve bunların bakım idame yapması çok önemlidir. Deniz ticaret yollarımızın açık olması var olabilmek için güçlü ve güvenilir bir donanmaya ihtiyacımız bulunmaktadır. İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda şuan sorumluluğumuz altındaki 170 adet geminin bakımları idameleri ile üzerinde bulunduğumuz açık karakol gemisinin ilki olan TCG AKHİSAR gemimizin milli olarak yapılabilmektedir. Şuana kadar teslim ettiğim etmiş olduğumuz 4 adet ada sınıfı korvet ve 1 adette İstanbul fırkateyninden sonra açık karakol gemimizde de ilklere imza atmış durumdayız” diye konuştu.

Milli karakol gemisi TCG AKHİSAR yerli ve milli silah sistemleriyle dikkat çekiyor

“Tüm silah ve sistemleri ülkemizde milli olarak gerçekleştirilmiştir”

TCG AKHİSAR gemisinin Yüzde 80 oranında yerliliğe sahip olduğunu vurgulayan Tümamiral Yetkin, “MİLGEM tasarımı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Dizayn Proje Ofisi tarafından tasarlanan ASFAT ana yükleniciliğinde inşa edilen bu geminin boyu 99,5 metre genişliği 14,4 metre draftı ise 3.7, metredir. Deplasmanı ise 2 bin 300 tondur. Bu gemilerimizde şuana kadar tüm silah ve sistemleri ülkemizde milli olarak gerçekleştirilmiştir. Yüzde 80 oranında yerliliğe sahip. 80’ne yakın firmamız aktif olarak yer almıştır. Komuta kontrol sistemleri Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından geliştirilen ve endüstrimize devredilen ADVENT savaş yönetim sistemi HAVELSAN tarafından. İlk kez bu gemiye monte edilen 76 mini metre milli deniz topu Makine Kimya Endüstrisi tarafından birlikte geliştirdiğimiz ve MKE tarafından bu gemiye konulan milli toplumuz yer almaktadır" ifadelerini kullandı.

"İstanbul’dan Kuveyt’e yakıt ikmalsiz seyir yapabilecektir"

Geminin yakıt ikmalsiz Kuveyt’e seyir yapabilme kabiliyetine sahip olacağını belirten Tümamiral Yetkin, "ASELSAN tarafından üretilen atış kontrol radarlarımız. Muhabere sistemleri, yakın hava savunma sistemlerimiz de ASELSAN tarafından tedarik edilmektedir. Milli deniz topumuz 76 mini metre olarak adlandırılmaktadır, menzili yaklaşık 16 bindir. Topun içerisindeki parçalar tamamen milli olarak üretilmiştir. Bundan sonraki devam gemilerinde de bu top kullanılacaktır. Silah sistemi olarak ROKETSAN tarafından geliştirilen güdümlü mermimiz ATMACA, milli dikey atış sistemimizde HİSAR O adını vermiş olduğumuz güdümlü mermiler de bu gemimizde yer alacaktır. Daha çevreci ve etkin makine kontrol sistemleriyle seyir siasını 4 bin 500 deniz milli olarak belirlemiş durumdayız. Bir başka ifadeyle gemimiz İstanbul’dan Kuveyt’e yakıt ikmalsiz seyir yapabilecektir. 104 personel ile görev yapacaktır. Gemimizde ayrıca ilave personel olarak 10 ton kapasiteli kaldırma kabiliyetine sahip bir helikopter pisti olup Sea Hawk helikopterleri de kaldırıp indirme kabiliyetine sahip olacaktır” şeklinde konuştu.

Milli karakol gemisi TCG AKHİSAR yerli ve milli silah sistemleriyle dikkat çekiyor3 yılda bir gemi yapıldığını belirten Yetkin, “İlk defa bu gemimizde kullandığımız helikopter yakalama sistemi de yine bir başka firmamız tarafından yerlileştirmiş ve burada da kullanıma girecektir. Tasarımı ve fikri mülkiyet hakları Milli Savunma Bakanlığı’mıza ait olan bu gemimiz mavi vatanımızda keşif karakol, gözetleme, insanı yardım tahliye harekatı gibi bir çok faktörleri içerisine alan görev konfigürasyonuna sahip olacaktır. Sahip olduğu imkan kabiliyetleri ile daha etkin silahlara daha uzun menzilleri ile bu görevi layıkıyla yapacağına inanıyoruz. Daha önce 4 yılda yapılan bir gemi uyguladığımız yeni konsept sayesinde 3 yılda yapılabilir hale gelmiştir” ifadelerini kullandı.

Zöhre Alagöz-Ahmet Faruk Sarıkoç-Emre Baba

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin By The Marina Hotel güvenli tatil standartları ile dikkat çekiyor Mersin’de faaliyete geçen 4 yıldızlı By The Marina Hotel, sunduğu güvenli tatil imkanlarıyla dikkat çekiyor. Güneş enerjisi sistemleri (GES) ile kendi enerjisini kendisi üreten otel, deprem ihtimaline karşı özel olarak hazırlanan yüksek standartlı yapı güvenliğiyle de misafirlerine keyifle geçirecekleri güvenli bir tatil yaşatmayı amaçlıyor. Otelin inşaat sürecinde yapısal güvenliği ön planda tuttuklarını belirten By The Marina Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Şahin, “Otelimizi diğer otellerden ayıran özelliklerden en önemlisi, otelin ürün ve malzeme kalitesi. Yapım esnasında kullanmış olduğumuz malzemelerin birinci sınıf ve depreme dayanıklı olması, otelimizi diğer otellerden ayırmaktadır. Otelimizin aynı zamanda çatısında kendi enerjisini kendi üreteceği bir sistem de mevcut. Bu sayede misafirlerimize kendi enerjisini üreten otelimizde keyifle vakit geçirecekleri güvenli bir tatil imkanı sunmayı amaçlıyoruz" dedi. "Mersin’in en iyi iş oteliyiz" Otelde 96 oda ve 2 çok amaçlı salonun bulunduğunu kaydeden Şahin, ağırlayacakları iş insanları için de her türlü imkanı sağlamayı amaçladıklarını söyledi. By The Marina Hotel’i tam bir iş oteli olarak tanımlayan Şahin, "Otelde bulunan 2 salon, düğün, toplantı ve çeşitli organizasyonlar için tasarlandı. Aynı zamanda iş insanları için bilgisayarın da bulunduğu otelimizde bir yazışma köşesi de mevcut. Kentin merkezi bir bölgesinde bulunan otelimiz 6 bin metrekarelik kapalı bir alana sahip. Fiziki anlamda küçük olmasına rağmen biz Mersin’in en iyi iş oteliyiz. Aslında bu bizim belirlemiş olduğumuz bir iddia değildi. Gelen misafirlerimiz ve doluluk oranlarımız bunu belirledi. Otelimiz, açılışının ardından süregelen 6 ay içerisinde yüzde 60 gibi bir doluluk oranının altına düşmeyen bir durumda şu an. Konuklarımızın ve iş insanlarının burada rahat edebilmeleri için onlara her türlü imkânı sağlıyoruz. Yazışma, haberleşme ve çalışma bölümlerinin her birini fiziki alan olarak misafirlerimize ayırdık. Bizim araştırmalarımıza göre Mersin’de bu kadar kısa süre içerisinde yüzde 60’ın üzerinde doluluk oranı sürekliliğini yakalayan başka bir otel yok" diye konuştu. Haziran ayı itibariyle misafir kabulüne başlayan ve 1 Temmuz tarihinde resmi açılışı gerçekleştirdiklerini aktaran Şahin, turizmin hareketlendiği yaz aylarında turistler için de geniş planlamalarda bulunduklarını açıkladı. Şahin şöyle devam etti: "Bizim turistler ve turizm ile ilgili imkanlarımız da çok geniş. Mersin geniş tarihi ve geçmişi çok eski olan bir kentimiz. Kent tarihi için önem taşıyan noktalarla alakalı misafirlerimize gerekli bilgilendirmeleri sağlayarak yardımcı oluyoruz. Mersin’deki turizm sektöründe çalışan arkadaşlarımız da iş birliklerimiz kapsamında gerekli desteklerini sunuyorlar." "Güvenli tatilin adresi By The Marina" Otelin hem yapısal anlamda güven verdiğini hem de yenilenebilir enerji imkanları ile güvenli bir tatil imkanı sunduğunun altını çizen Şahin, "Son zamanlarda insanların en can alıcı korkularından biri maalesef deprem oldu. Bu konuda ‘Nereye gidebiliriz?’ ‘Nerede kalabiliriz?’ ‘Hangi yapı, konutlar ve oteller ve bizim için uygun?’ ve ‘Tatilimizi güvenli bir biçimde herhangi bir korku yaşamadan nasıl geçirebiliriz?’ soruları dikkat çekiyor. Bu bakımdan Mersin de deprem açısından güvenlikli bir kent olmasıyla insanlara o güveni veriyor. Kentte muhtemel bir enerji kesintisi durumunda ise otelimiz, çatısında bulunan güneş enerjisi sistemleri (GES) ile misafirlerimize enerji problemi yaşatmıyor" dedi. İnşaat sektöründen gelen tecrübelerinden turizm sektöründe de faydalandıklarını kaydeden Şahin, "Sektör olarak firmamız inşaat sektöründen geldiği için yeni deprem mevzuatına uygunluk sağlamakla birlikte firmanın kendi öngörüleriyle deprem altyapısı da fazlasıyla temin edildi. Bizim asıl mesleğimiz inşaat ve inşaattan sonra turizm. Bunu da bilerek depremde oluşabilecek problemleri göz önünde bulundurarak 6 Şubat’taki felaketi, Türkiye olarak tekrar yaşamamak adına biz elimizden gelenin fazlasını yaptık. Güvenlik olarak gerekli kriterlerin fazlasıyla karşılandığı bir hizmet sunmayı amaçladık. Güneş enerjisi panellerimiz ile de kendi elektriğimizin belirli bir kısmını kendimiz de üreterek yeşil kuşağa hizmet ediyoruz. Misafirlerimiz otelimize giriş yaptıklarında muhtemel deprem korkusunu unutacaklar. Enerjisiz bir dünya korkusu yaşamadan ve karbon izi bırakmadan güzel bir tatil geçirecekler. Burada daha güzel bir dünya için temel atan ve bu konuda iddialı olan bir otelden söz ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Eskişehir Eskişehir Valiliği’nden otobüs kazasına ilişkin açıklama Eskişehir Valiliği, sabah saatlerinde Afyonkarahisar yolu üzerinde meydan gelen otobüs kazasına ilişkin açıklama yayımlandı. Açıklamada, 1 yolcunun hayatını kaybettiği 41 yolcunun yaralandığı ve 17 yaralının Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne, 14 yaralının Eskişehir Şehir Hastanesi’ne, 10 yaralının Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne sevk edildiği aktarıldı. Açıklamada Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilen yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu bilgisi açıklamada yer aldı. Eskişehir Valiliğinden yapılan açıklamanın tamamı ise şöyle; “İlimiz Odunpazarı İlçesi, Karapazar Mahallesi, Derbent mevkiinde (Eskişehir- Seyitgazi yolu 16. kilometre) 18 Aralık 2024 tarihinde saat 07.55 sularında Seyitgazi ilçesi istikametinden Eskişehir ili istikametine seyreden, içerisinde 44 yolcunun bulunduğu otobüsün havanın yağışlı olması ve sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması ve takla atması sonucu tek taraflı ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir. Kazada, ilk belirlemelere göre 1 yolcu olay yerinde hayatını kaybetmiş, 41 yolcu yaralanmıştır. 17 yaralı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine, 14 yaralı Eskişehir Şehir Hastanesine, 10 yaralı Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesine sevk edilmiştir. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilen yaralılardan birinin durumu ağırdır. Kazada hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar dileriz.”
Sivas Sultan 2. Abdülhamit’in mirası 120 yıldır ayakta Sivas’ın İmranlı ilçesinde Sultan 2. Abdülhamit döneminde 1904 yılında inşa edilen tarihi Sıbyan Mektebi, kapsamlı bir restorasyonun ardından köy konağı olarak yeniden hizmete açıldı. Sivas’ın İmranlı ilçesine bağlı Karacaören köyünde bulunan ve Osmanlı Padişahı Sultan 2. Abdülhamit Han’ın emriyle 1904 yılında inşa edilen tarihi Sıbyan Mektebi, tarihe tanıklık eden ihtişamıyla hala ayakta duruyor. Savaşlar nedeniyle inşaat çalışmalarına ara verilen yapı, 1928 yılında tamamlanarak eğitim ve öğretim hayatına başladı. Osmanlı mimarisinin sade ama sağlam yapısını yansıtan Sıbyan Mektebi, dönemin eğitim anlayışını günümüze taşıyan önemli bir miras olarak dikkat çekiyor. Açıldığı günden itibaren, çevresindeki yaklaşık 52 köyden yüzlerce öğrenciyi ağırlayan mektep, bölgedeki eğitimin temel taşlarından biri oldu. Bu binanın o dönemlerde birçok kişiye hizmet verdiğini belirten köy halkından Ahmet Naci Gülçiçek, “Ben 1957 yılında burada okula başladım. Bu binanın burada inşa edilmiş olması çok güzel bir duygu. Bir tek Karacaören halkı değil çevredeki herkes burada okudu. O dönem 52 köyün halkı buradan faydalanmış. Bu binanın burada inşa edilmiş olması çok güzel bir duygu. Bir tek Karacaören halkı değil çevredeki herkes burada okudu. O dönem 52 köyün halkı buradan faydalanmış. İlerleyen süreçte öğrenci kalmayınca burası boş kaldı, daha sonra restore edildi. Şimdilerde köyümüzün konağı gibi işlev görüyor” şeklinde konuştu. “Karacaören halkı değil çevredeki herkes burada okudu" Herkesin bu binadan faydalandığını belirten Gülçiçek, “Bu bina, Karacaören nahiye olmadan önce 1904 yılında Abdülhamit Han tarafından emir verilip yaptırılmış. Bina yaptırıldıktan sonra 1928 yılında öğretime açılmış. Ben 1957 yılında burada okula başladım. Beşinci sınıfı burada bitirdim. Daha sonra ortaokulu okumak için İmranlı’ya gittim. Bu binanın burada inşa edilmiş olması çok güzel bir duygu. Bir tek Karacaören halkı değil çevredeki herkes burada okudu. O dönem 52 köyün halkı buradan faydalanmış. Tabi zaman ilerledikçe o köyler başka ilçelere bağlanmış bu sayı 28’e düşmüş. Herkes buradan faydalandı. O köylerden gelenler burada eğitim gördü. Daha sonra İstanbul’da köylülerimiz bir dernek kurdu. Dernek buraya onarım yaptı. Daha sonra kültür bakanlığı buraya el uzattı. Sıbyan okulu olarak düzenledi. Bizde buraya köyümüzün tarihi eşyalarını koyduk. Köyümüzün iyi kötü günlerinde burayı faaliyete geçiriyoruz” dedi.
Sivas Kalaycı tezgahından spor sahasına Sivas’ın Zara ilçesinde unutulmaya yüz tutmuş kalaycılık mesleğine hayat veren Yılmaz Öncü, bir yandan da antrenörlük yaparak gençleri geleceğe hazırlıyor. Sivas’ın Zara ilçesinde yaşayan Yılmaz Öncü, ata yadigarı ve unutulmaya yüz tutmuş kalaycılık mesleğini büyük bir özveriyle sürdürüyor. Öncü, bir yandan 150 yıllık dükkanda kalaycılık mesleğini yaşatırken bir yandan da gençlere spor aracılığıyla umut ve disiplin aşılayan bir antrenörlük görevini yapıyor. Gündüzleri atölyesinde bakır eşyaları yeniden parlatan Öncü, akşamları ise yeşil sahada gençleri geleceğe hazırlıyor. Geleneksel mesleğini sürdürürken aynı zamanda Zara Spor’da antrenörlük yapan Öncü, iki farklı alandaki çalışmalarını başarıyla yürütüyor. “İkisi de sevmeden yapılabilecek meslekler değil" Yılmaz Öncü, hem kalaycılığın hem de antrenörlüğün sevilmeden yapılabilecek bir iş olmadığını söyleyerek, “İnsanlar asıl mesleğimin kalaycılık olduğunu öğrenince şaşırıyorlar. Kalaycılığın ne olduğunu bilmeyenler dahi var. Kalaycılık mesleği bitmeye başladı. Artık süs eşyası olarak kullanılıyor. Bakır eşyalar da kalay istemiyor. Futbol mental açıdan zor, kalaycılık ise fiziki olarak yapması zor bir meslek. İkisi de sevmeden yapılabilecek meslekler değil. Özellikle kalaycılık çok zahmetli bir meslek, gençlerimizde bu devirde o zahmete katlanmak istemiyorlar. Gündüz dükkânda kalaycılık yapıyorum akşamları ise arkadaşlara işten çıktıktan sonra da antrenmanlarımızı gerçekleştiriyoruz. İki işi de bir arada yürütmeye çalışıyoruz” diye konuştu.