KÜLTÜR SANAT - 17 Kasım 2024 Pazar 11:30

Cumhuriyet Savcısı’nın kaleminden ilk ve tek ‘Adli Narsisizim’ kitabı

A
A
A
Cumhuriyet Savcısı’nın kaleminden ilk ve tek ‘Adli Narsisizim’ kitabı

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı Mustafa Öztürk, hukuk araştırmacısı Akgün Bilgin ile birlikte, Türkiye’nin ilk ve tek suçlu profili kitabı olan ‘Adli Narsisizm’e imza attı.



İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı Mustafa Öztürk, hukuk araştırmacısı Akgün Bilgin ile birlikte 680 sayfalık bir kitap yazdı. ‘Adli Narsisizm’ isimli kitap, narsistik kişilik bozukluğu olan veya buna meyilli kişilerin, ‘neden, nasıl, nerede ve ne zaman’ suçluluk duygusuna sahip olabileceği, suç türlerinde karakteristik özellikleri ve bıraktığı izleri, adli soruşturma ve kovuşturma aşamalarında adaletin seyrini veya işleyişini nasıl saptırdıklarına dair bilimsel cevapları içeriyor. Bu alanda Türkiye’de ele alınmış ilk ve tek kitap olma özelliği taşıyan ‘Adli Narsisizm’, hukukçulara ve vatandaşlara rehberlik edecek bilgiler sunuyor.



“Dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarının temeli ‘narsistlik’”


İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı Mustafa Öztürk, “Ceza ve hukuk uygulamasında ‘Adli Narsisizim’ diye başlıkla çıkardığımız bu eserin Narsisizm hukuku ve narsistik suçlarla ilgili dünyada ele alınmış tek eserdir. Bu eserin çok popüler konu olan Narsisizm ile adli narsisizmi birleştirmemiz hukuk dünyasında da büyük bir etki uyandırdı. Narsistik suçların ne tür suçlar olduğunu tespit ettik. Patolojik Narsist ne tür suçlar işliyor? Başta dolandırıcılık, sahtecilik suçları, cinsel suçlar, casusluk suçları, hakaret ve tehdit, uyuşturucu suçları. Araştırmalarımız bu kişilerin önemli bir yüzdesinin uyuşturucu bağımlısı olduğunu, yüzde 95’inden fazlasının aldattığını ortaya çıkardı. Özellikle dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarının temelinde narsistik bireylerin, maske takıp kendini gizleyerek sadece kendilerini değil başkalarını da kullanarak menfaat temin ettiklerini anlattık. Narsistlerin en büyük özelliklerinden birisi, menfaatlerine düşkünler. Günümüzde bu tür suçlar çok işleniyor. Bu tip insanlar, zavallı insanları kullanarak manipüle ediyorlar” ifadelerini kullandı.



“Narsistler, suç işlemeye en yakın kişilerdir”


Kitabın ortak yazarı Hukuk Araştırmacısı ve Suçlu Profili Uzmanı Akgün Bilgin, “Kişilik bozukluğunun, dürtülerin, içgüdülerin, arzuların ve fantezilerin sosyal adalete ve ceza adaletine verdiği zararlar bulunmaktadır. Bunlardan biri de narsisizmdir. Günümüzde ‘narsist’ kirli kelimesi, ‘narsisizm spektrumu’ ise toplumumuzun önde gelen nevrozu olarak görülmektedir. Yıkıcı olan da çoğunluğun diğer çoğunluğu ‘narsist’ zannettiği için herkesin bu kavramsal açıklamalardan rahatsız olmaması ve ‘narsisizm’in sosyal adalete ve ceza adaletine verdiği zararların bilinmemesidir. Oysa narsistler, suç işlemeye en yakın kişilerdir” dedi.



“Türkiye’nin ilk ve tek suçlu profili kitabı”


Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere gibi ülkelerde patolojik narsistler ile diğer narsist insanların ceza muhakemeleri kanunlarına göre önleyici tedbirlere, özel soruşturma ve yargılama usullerine tabi tutulduğunu kaydeden Bilgin, “Adli Narsisizm kitabı bu alanda dünyanın ilk ve tek Viktimoloji kitabıdır. Kitap Türkiye haricinde Almanya’da Almanca olarak yayınlandı ve yakında Amerika Birleşik Devletleri’nde İngilizce olarak piyasaya çıkacak. Bu kitap aynı zamanda narsist suçluların, suç işleme öncesi hazırlık aşamasında, suç işlerken ve suç sonrası kovuşturma aşamasında adaletin seyrini saptırma konusunda beyin haritalamasının yapıldığı Türkiye’nin ilk ve tek suçlu profili kitabıdır” şeklinde konuştu.




Cumhuriyet Savcısı’nın kaleminden ilk ve tek ‘Adli Narsisizim’ kitabı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Eğitim Gücü-Sen Genel Başkanı Oğuz Özat: “Mülakata giren 60 bin öğretmenin tamamının sıralaması değişmiştir” Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası (Eğitim Gücü-Sen) Genel Başkanı Oğuz Özat, “Mülakata giren 60 bin öğretmenin tamamının sıralaması değişmiştir” dedi. Eğitim Gücü-Sen Genel Başkanı Oğuz Özat, öğretmen atama mülakat sonuçlarının açıklanmasını değerlendirdi. Sonuçların açıklanmasıyla birlikte birçok öğretmenin mağduriyet yaşadığını savunan Özat, “Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 60 bin kişi içinde sadece bin 100 kişinin sıralamasının değiştiğini ifade etmiş. Biz bunu hatalı bir cümle veya bir dil sürçmesi olarak ya da yanlış bilgilendirme olarak algılıyoruz. Galiba 20 bin kontenjan içinde kontenjan dışına çıkarılan sayıyı ifade etti diye düşünüyoruz. Çünkü böyle bir cümle ne istatistik ne matematik ne başka bir bilimle açıklanamaz. Mülakata giren 60 bin öğretmenin tamamının sıralaması değişmiştir. Bunun yanında, 20 bin kontenjanına giren öğretmenlerin tamamının sıralaması değişmiştir. ’45 dakika branş bazında komisyonlarla mülakat yapacağız’ dedikten sonra bunu uygulayamadı ve sadece 3 soruyla mülakata giren 60 bin öğretmenin sıralaması değişti. Üstelik soruları tam yapanlar kontenjan dışında kaldı, 2 soru yapanlar dereceye alındı. Ve bugün açıklamalarla kamuoyu yanıltılmaya çalışılıyor” diye konuştu. "Mülakat nedeniyle mağdur olmuşlardır, sıralamaları geriye düşmüştür" Konuya ilişkin bazı siyasi parti temsilcileri ve bürokratlarla görüştüğünü de bildiren Özat, “20 bin öğretmen tercih yapacak, içerisinde derece yapmış ama mülakatta geriye düştüğü için istemediği yerlere gidecek. Hatta özel durumları nedeniyle yaptığı tercihlere mülakatta geriye düştüğü için gidemeyecek mağdur binlerce öğretmen olacak. Yani mağduriyet sadece kontenjan dışına çıkanlarda değil, sıralaması geriye düşüp kontenjanlarda olanlarda da büyük sayıdadır. Bugün için bu arkadaşlar kontenjanda olduklarına dua edip sevinirken, 4 yıl boyunca istemedikleri yere gidecekler veya gidemeyecekler. Çünkü mülakat nedeniyle mağdur olmuşlardır, sıralamaları geriye düşmüştür. Mağduriyet sadece bu bin 100 kontenjan dışına çıkan değil, kontenjanda kalıp da sıralamada geriye düşen ve tercih avantajı kaybeden tahmini en az 10 bin kişidir. Bu arkadaşların da idari ve hukuki itiraz hakkı vardır ve mağdur olmuşlardır” dedi.
Antalya Şelale Mahallesi Koca Dere’de imar yolları açıldı Kepez Belediyesi, Şelale Mahallesi’ndeki Koca Dere’nin çevresinde yer alan imar yollarını, bin kamyona eşit dolgu çalışmasıyla açtı. Bölgedeki yağmur suyunun tahliyesi için de drenaj kanalı inşa ediliyor. Kepez Belediyesi, mülkiyet sorunlarını çözdüğü yerleşim yerlerini, kalıcı hizmetlerle modern bir şehre dönüştürüyor. Şelale Mahallesi’nde, Koca Dere olarak bilinen bölgedeki plansız kent görüntüsü de tarih oluyor. Bölge, imar planındaki kullanımına göre yapılan hizmetlerle planlı şehre dönüştürülüyor. Yeni yollar için bin kamyona eşit dolgu çalışması Dönüşüm çalışması, dere havzasının çevresinde yer alan ve gecekondu işgalinden dolayı kapalı olan 7207, 7213, 7214, 7216 ile 7217 sokaklarda gerçekleştiriliyor. Fen İşleri Müdürlüğü, başka bir alandan arsa tapuları verilen 6’sı kısmi olmak üzere 14 gecekondunun yıkılmasından sonra yolların yapımını başlattı. Yaklaşık 30 gün süren çalışmanın ardından sokakların toprak işlerinin yapımı tamamlandı. Bin kamyona eşit 10 bin 400 metreküp dolgu malzemesiyle yol tabanı oluşturuldu. Bölgede 700 metre uzunluğunda yeni yol yapımı gerçekleştirildi. Koca Dere’ye yağmur suyu drenaj kanalı Yağmur suyu taşkınının önlenmesi için bölgede drenaj kanalı çalışması da başlatıldı. Koca Dere ile Musa Özkan Caddesi arasında 250 metre uzunluğunda kanal çalışması gerçekleştiriliyor. Kanala konulacak 1,5 metreye 1,5 metre boyutlarında betonarme menfez kutularla (Baks) yağmur suyu, Musa Özkan Caddesi’ndeki ana hatta tahliye edilecek. Habibler İlkokulu’nun yanındaki altyapı çalışması, güvenlik tedbirleri alınarak yapılıyor. Kocagöz’den yatırımlara yerinde denetim Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz de, mahalleyi ziyaret ederek yol ve kanal yapımı çalışmalarını inceledi. Şelale Mahalle Muhtarı Durmuş Bilgin ile çalışma alanını gezen Başkan Mesut Kocagöz, bürokratlarından bilgi aldı. İncelemenin ardından bir açıklama yapan Başkan Kocagöz, 1000 kamyona eşit 10 bin 400 metreküp dolgu çalışmasıyla Koca Dere bölgesindeki imar yollarını açtıklarını söyledi. “Vatandaşımızın taleplerini karşıladık” Bölge sakinlerinin yol talebini karşıladıklarını, su taşkını sorununun çözümü için de çalışma başlattıklarını aktaran Kocagöz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dere yatağının suyunun tahliyesi için yağmur suyu drenaj kanalının yapımını başlattık. Dere yatağı ile Musa Özkan Caddesi arasında 250 metre uzunluğunda kanal inşa ediyoruz. Kanala yerleştireceğimiz 1,5 metreye 1,5 metre boyutlarında betonarme menfez kutularla (baks) yağmur sularını, Musa Özkan Caddesi’ndeki ana hatta tahliye edeceğiz. Bu çalışma ile bölgede yaşanan su taşkınlarını büyük ölçüde önlemiş olacağız. Bölgede yer alan okul binasında su taşkını riski yaşanmaması için de gerekli önlemleri alacağız. Gereken neyse yapacağız. İlçemizdeki yağmur suyu drenaj kanallarının yapımında bize destek veren Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğümüze de teşekkür ederim.” “Yeşil alanlarını da yapacağız” Kocagöz, yağmur suyu drenaj çalışmasının bağlantısını kısa sürede tamamlayacaklarının, açılan yolların sathi asfaltını da en kısa sürede yapacaklarını kaydetti. Bölgenin sosyal tesis ihtiyacını karşılayacaklarını belirten Kocagöz, yatırım planlaması çerçevesinde Koca Dere’nin çevresindeki yeşil alanları da yapacaklarını sözlerine ekledi. "Yeni yollar planlı şehirleşmeyi sağlayacak" Yeni yolların inşasıyla, bölgedeki imar planında yer alan yeşil alanlar ile açık otoparkın yapımının önü açılırken; telekomünikasyon, içme suyu, kanalizasyon gibi altyapı da daha sağlıklı hale getirilmiş olacak. Beş sokağın ulaşıma açılması, aynı zamanda konut parsellerindeki gecekonduların yerine planlı yapıların inşa edilmesini de sağlayacak.
İzmir Bayraklılı çocuklar tatilin keyfini yaşadı Sosyal desteklerle ihtiyaç sahibi, dar gelirli aileleri yalnız bırakmayan Bayraklı Belediyesi, bu kapsamda ara tatilde çocukları da unutmadı. Kültürel gezilerden eğitici atölyelere kadar geniş bir yelpazede sunulan programlarda çocuklar, hem eğlendi hem de öğrendi. Bayraklı Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü, ekonomik durumu olmayan ihtiyaç sahibi ailelerin çocuklarına yönelik ara tatilde etkinlik programı düzenledi. Bu kapsamda, çocuklar İzmir Büyükşehir Belediyesi Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda buz pateni pistinde paten kayma deneyimi yaşadı. Eğitmenler eşliğinde yapılan etkinlik, çocukların eğlenceli vakit geçirmesini sağlarken aynı zamanda fiziksel gelişimlerine de katkıda bulundu. Çiğli Belediyesi Astronomi Havacılık ve Uzay Kampüsü’ne düzenlenen gezi de çocukların büyük ilgisini çekti. Burada uzay teknolojileri, gezegenler ve havacılık hakkında bilgiler edinen çocuklar, gökyüzünün ve uzayın gizemlerini keşfetti. Program çerçevesinde Konak Belediyesi Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi ile Atatürk Müzesi’ni de ziyaret eden çocuklar, nostaljik oyuncakları inceleyip oyuncakların tarihini öğrenme fırsatı buldu. Atatürk Müzesi gezisiyle de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı ve kurtuluş mücadelesi hakkında bilgi sahibi oldular. Semt merkezlerinde yapılan etkinlik atölyelerinde okulda kullanacakları sorumluluk çantasını yaparak sorumluluk bilincini öğrendiler. Sosyal becerilerini geliştirip keyifli ve verimli vakit geçirmelerine olanak sağlayan etkinlikler, öğrenciler kadar velilerinin de beğenisini kazandı. “Çocuklarımız bizim geleceğimiz” Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, “Çocuklarımızın ara tatillerini en verimli şekilde geçirmeleri için hazırladığımız etkinlik programında onların mutlu olduğunu görmek bizim için çok değerli. Geleceğimizin teminatı çocuklarımız için bu tür etkinliklere devam edeceğiz. Çocuklarımızın mutluluğu bizim en büyük motivasyonumuz. Onların her zaman yanında olmaya ve hayatlarına değer katmaya devam edeceğiz" dedi.
Edirne Edirne’de çocuk tacizcisi Yunan diş hekimine mahkemeden hapis Edirne’de özel bir klinikte diş hekimliği yapan 42 yaşındaki Yunanistan uyruklu doktor, 16 yaşındaki genç kız çocuğuna cinsel istismar suçundan çıkarıldığı mahkemece hapis cezasına çarptırıldı. Edirne’de şehir merkezindeki özel bir diş poliklinikte görev yapan Yunanistan uyruklu diş hekimi O.M., tedavi ettiği 16 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmuştu. Daha sonra istismara uğrayan mağdur çocuk, ailesine çok kötü durumda olduğunu ve canına kıymak istediğini söylemişti. Bunun üzerine aile ne olduğunu anlamak için kızını dinledi ve yaşanan iğrenç olayı anlamış oldu. Mağdur ailenin emniyet müdürlüğüne şikayette bulunmasıyla beraber harekete geçen polis ekipleri şüpheli diş hekimini gözaltına almıştı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 42 yaşındaki diş hekimi O.M., çıkarıldığı sulh ceza mahkemesi tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. 53 gün boyunca cezaevinde tutuklu kalan diş hekimi O.M., kovuşturma aşamasındaki ilk duruşmada adli kontrol kararı verilerek serbest bırakılmıştı. Aile, mağdur çocuğa yapılan istismar yüzünden daha ilk duruşmada diş hekiminin serbest bırakılmasına çok üzülmüştü. Ancak 7 Kasım 2024 tarihinde Edirne 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dördüncü duruşmada diş hekimi O.M., 16 yaşındaki mağdur kız çocuğuna mesaj atma şeklindeki eylemin cinsel taciz suçu oluşturmasından dolayı 8 ay, bu suçu elektronik haberleşmenin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlediğinden nitelikli hal bakımından 12 ay olarak yükseltilmiş ve kişiye zincirleme suretle işlediği içinde ceza daha da arttırılarak 15 ay olarak hapis cezası aldı. Ancak 15 ay hapis cezası diş hekiminin mahkemedeki iyi davranışlarından dolayı iyi hal indirimi olarak sayıldı ve bu suç 12 ay 15 gün’e düşürüldü. Ayrıca, bu suç için hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilerek 5 yıl denetim süresi verildi. Bu 5 yıl denetim süresi içerisinde aynı suçları işlerse 12 ay 15 gün cezaya tabii tutulacağı bildirildi. Son olarak da bir diğer suçu işleyen diş hekimi, cinsel sarkıntılık suçundan da hasta-hekim ilişkisi de dikkate alınarak 3 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Ancak mahkemedeki tutum ve davranışından iyi hal indirimi yapıldı ve cezanın 2 yıl 11 ay hapis cezası olmasına karar verildi.
Kocaeli Stres, kötü ağız kokusunun baş sebebi Uzman Diş Hekimi ve Ağız, Diş ve Çene Cerrahı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, depresyon, stres ve anksiyete gibi psikolojik durumların kötü ağız kokusunu artıran temel faktörler olduğunu açıkladı. Uzman Diş Hekimi ve Ağız, Diş ve Çene Cerrahı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, kötü ağız kokusuna neden olabilecek faktörleri sıraladı. Depresyon, stres ve anksiyete gibi psikolojik durumların kötü ağız kokularına neden olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Birkan Özkan depresyon tedavisi gören bireylerin ağız bakımını ihmal etmemesi gerektiğini belirtti. Antidepresanlar ağız kokusuna neden olabilir mi? Depresyon dönemindeki bireylerin ağız bakımlarına dikkat etmesini ifade eden Prof. Dr. Birkan Özkan, “Depresyon döneminde kullanılan bazı antidepresan ilaçlar, ağızda kuruluğa yol açarak tükürük üretimini azaltır. Oysa tükürük, ağız içindeki bakterileri temizleyen doğal bir savunma aracıdır. Tükürük üretimi azaldığında ağız kurur ve bakteriler hızla çoğalır, bu da kötü bir ağız kokusuna sebep olur. Ağız kuruluğunun, depresyon sürecinde ortaya çıkan kötü ağız kokusunun ana sebeplerinden biri. Depresyon tedavisi gören bireylerin ağız bakımını ihmal etmemesi gerekir” dedi. Ağız kokusunun toplumsal etkileri Kötü ağız kokusuna sahip bireylerde toplum içerisinde kendini yetersiz görme gibi sorunların ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Birkan Özkan, “Kötü ağız kokusuna sahip bireylerde, içe kapanıklık, takıntılı düşünce yapısı artışı ve sürekli kendini eleştirme hali oluşur. Bu bireyler her detaydan şikayet eder ve kendilerini yetersiz görürler, dolayısıyla ağız kokusunun toplum tarafından algılanacağı düşüncesi sosyal kaygıları artırır. Bu durum, kişiyi toplumdan uzaklaştırarak sosyal izolasyona ve özgüven kaybına neden olabilir” diye konuştu. “Bakteriler kötü kokulara sebep olur” Kötü ağız kokusunu önlemek için günlük ağız bakımına özen göstermenin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Birkan Özkan, “Ayrıca hislerini ifade etme güçlüğü yaşayan bireylerde psikolojik yüklerin artmasının, ağız kokusu gibi somut sağlık sorunlarına da yol açabiliyor. Bu kişiler genellikle yoğun bir iç baskı yaşarlar ve bu baskı, kötü ağız kokusu gibi bedensel belirtilerle kendini gösterebilir. Günlük ağız bakımının aksatılması, diş fırçalama ve diş ipi kullanımında yetersizlik, ağızda bakteri birikimini artırır. Bu bakteriler kötü kokulara neden olur” şeklinde konuştu. Mide rahatsızlıklarının tetiklenmesi Depresyon ve stresin mide sağlığını da etkilediğini belirten Prof. Dr. Özkan, “Özellikle reflü gastri ve ülser gibi mide rahatsızlıkları, mide asidinin ağza kadar ulaşmasına ve ağız kokusuna sebep olmasına neden olabilir. Bu durum sadece mideyi değil, ağız sağlığını da ciddi şekilde etkiler. Depresyon ya da stres kaynaklı mide sorunlarının ağız sağlığı üzerindeki etkilerini göz ardı etmemek gerekir” ifadelerini kullandı. Su tüketiminin önemi Su tüketiminin önemine değinen Özkan, “Stres ve anksiyete durumlarının, doğrudan tükürük üretiminde azalmaya yol açabileceğini belirtiyor. Stres altında vücudun salgıladığı bazı hormonlar, tükürük üretimini azaltabilir. Tükürük eksikliği, ağız içindeki bakterilerin daha hızlı çoğalmasına sebep olur ve ağız kokusu ortaya çıkar. Stres yönetiminin ağız sağlığı üzerindeki doğrudan etkilerinin farkında olunması gerekir. Ağız kuruluğunun önüne geçmek için su tüketiminin artırılmasını tavsiye ediyoruz. Depresyon, stres, takıntılılık, içe kapanıklık ve anksiyetenin, ağız sağlığı üzerindeki etkilerinin farkında olunması gerektiğini, kötü ağız kokusunu sebeplerinin yüzde 80 oranında diş hekimini ilgilendiren sorunlar olduğunu, geriye kalan yüzde 20’lik oranda psikolojik ve sistemik hastalıklar kaynaklıdır. Bu süreçlerde diş hekimine muayene olunması ve ağız bakımına daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini aksi halde diş sorunlarının daha da artar” şeklinde konuştu.
İzmir Minik kahramanlar için büyük farkındalık İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesi, Dünya Prematüre Günü vesilesiyle önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. 17 Kasım Dünya Prematüre Günü kapsamında, İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesi, prematüre doğan bebeklerin sağlık sorunları ve gelişim süreçleri üzerine bir farkındalık paneli düzenledi. Uzman doktorların katılımıyla gerçekleşen panelde, prematüre bebeklerin karşılaşabileceği sağlık sorunları, beslenme, psikolojik gelişim ve ailelerin bu süreçte nelere dikkat etmesi gerektiği gibi konular detaylı bir şekilde ele alındı. Uzman hekimler katıldı Panelde söz alan Çocuk Kardiyolojisi Bölümünden Prof. Dr. Nurettin Ünal, prematüre bebeklerde sıklıkla görülen kalp hastalıklarına değinirken, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Uzm. Dr. Neşe Mutlu, prematüre bebeklerin beslenme ve hastalık süreçleri hakkında önemli bilgiler paylaştı. Yenidoğan Yoğun Bakım (Neonatoloji) Bölümünden Uzm. Dr. Şeyma Memur ise prematüreliğin ne olduğu ve bebeklerin bu süreçte nasıl bir bakım alması gerektiği konusunda katılımcıları bilgilendirdi. Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Uzm. Dr. Samıra Huseynova ise prematüre doğan bebeklerin psikolojik gelişimleri ve ailelerin bu konuda nelere dikkat etmesi gerektiği üzerine konuştu. Ebe Nesibe Kılıçarslan da prematüre bebeklerin gelişim süreçlerindeki önemli noktalara değinerek ailelere yol gösterdi. Eğlenceli vakit geçirdiler Paneli takip eden prematüre bebeklerin aileleri, kendi deneyimlerini paylaşma ve merak ettikleri soruları uzmanlara sorma fırsatı buldu. Aileler, ayrıca yıllar sonra tekrar evlerine geldiklerini dile getirerek duydukları mutlulukları paylaştı. Etkinliğe katılan minik prematüre bebekler ise oyun ablası eşliğinde yüz boyama etkinlikleri ve diğer eğlenceli oyunlarla keyifli vakit geçirdi.