GENEL - 01 Nisan 2012 Pazar 09:43

BİR HAFTALIK BEBEĞžİ TERK ETTİLER

A
A
A
BİR HAFTALIK BEBEĞžİ TERK ETTİLER

Karabük`ün Safranbolu ilçesinde bir apartman dairesinin kapısında gece yarısı spor çanta içersinde bir haftalık erkek bebek bulundu.
Safranbolu Emniyet Müdürlüğü binasının arka caddesinde bulunan Nur yapı kooperatifi apartmanın birinci katındaki dairenin kapısına bırakılan ve bir haftalık olduğu öğrenilen erkek bebek donmaktan son anda kurtuldu.
Daire sakinleri tarafından spor bir çanta içinde bulunan erkek bebek bulunduğu üzerine olay yerine giden ekipler bebeği alıp Karabük Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesine getirdi. Burada Acil Servis bölümünde gerekli tedavisi yapılan bebeğin yaklaşık bir haftalık olduğu ve göbek bağından dolayı evde doğum yapıldığı tespit edildi.
Nur Yapı kooperatifi apartmanın birinci katında oturan resim öğretmeni Abdullah Güreldi, evde kitap okuduğu sırada merdiven boşluğunda bebek ağlama sesi duyduğunu söyleyerek, " İlk etapta birinin kucağında bebek ile indiğini düşündüm. Daha sonra karşı komşum beni cepten arayıp kapı önünden bebek sesi geldiğini söylemesi üzerine kapıyı açtım. Karşi komşumun kapısının hemen önünde çanta içersinde bebek ağlıyordu. Eşim hemen bebeği alıp karşı komşuma geçti ve polise haber verdik" dedi.
Kapısının önüne spor çanta içinde bebek bırakılan Nazmiye Şahin ise "Uyuyordum. Kızım televizyonu açık bıraktı sanıp bebek senin oradan geldiğini sandım. Daha sonra kapının yanına geldiğimde dıaşrdan bebek ağlama sesi verdi. İşte olan eşimi aradım. Oda karşı komşumu aradı. Kapıyı açtığımızda yerde çanta içinde bebek vardı. Çanta içinde herhangi bir notta yoktu" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta besiciler zorlu kış şartlarına meydan okuyor MUŞ (İHA) – Türkiye’de 1 milyon 200 bin küçükbaş hayvan varlığıyla önemli hayvancılık merkezlerinden biri olan Muş’ta besiciler, zorlu kış şartlarına rağmen mesleklerini bin bir zorluklarla devam ettiriyor. Muş’un Karabey köyüne bağlı Kamiş mezrasında yüksek rakımlı köylerde besicilik yapan vatandaşlar, kış aylarının zorlu şartlarına rağmen hayvanlarının bakımını aksatmadan sürdürüyor. Sabahın erken saatlerinde uyanan çobanlar, önce sobalarını yakarak güne başlıyor. Sağlam bir kahvaltının ardından keçilere arpa ve saman vererek onların da yem ihtiyaçlarını karşılayan besiciler, hayvanlarını meşe dallarının yoğun olduğu bölgelere kar üzerinde götürerek besliyor. Keçilerin karda hareket kabiliyetinin yüksek olması, bu süreçte besicilerin işini bir nebze de olsa kolaylaştırıyor. Saatlerce karın içinde dondurucu soğukta hayvanlarıyla ilgilenen çobanlar, çoğu zaman bellerine kadar ıslanarak zorlu bir mücadele veriyor. Yanlarında yedek kıyafet taşıyan besiciler, yağışlı havalarda sık sık kıyafet değiştirerek soğuktan korunmaya çalışıyor. Öğle yemeklerini ise kar üzerinde kurdukları düzeneklerde hazırlayan çobanlar, günün sonunda hayvanlarını ağıllara getirerek samanla beslemeyi de ihmal etmiyor. Köylerde ailelerinden uzakta yaşayan besiciler, yemek yapmaktan soba yakmaya kadar tüm ihtiyaçlarını kendi başlarına karşılıyor. Tüm zorluklara rağmen hayvancılık mesleğini sürdüren bu insanlar, bölgenin hayvancılık potansiyelini canlı tutarak ekonomiye katkı sağlıyor. Köylerde hayvancılık yaparak geçimini sağlayan besicilerden Abuzer Güngör, “Muş’un Karabey köyünde oturuyoruz. Ağabeyimle beraber hayvancılık yapıyoruz. İlkbaharın başlarında geldiğimiz yaylada kışın ortasına kadar kalıyoruz. Hayvanlarımızın doğumu yaklaşıyor. Burada tek yaşıyoruz. İki aylık kış sürecinde burada tek kalıyorum. Hayvanları sabah ahırdan bırakınca saman ve arpa veriyorum. Ondan sonra karın üstünde götürerek yazın topladığımız yaprağı ve hazırladığımız samanı veriyoruz. Söğüt dallarını veriyoruz. Tabii hayvancılık zor. Hayvanları karın üstünde gezdiriyoruz. Islanıyoruz bazen. Soğuk oluyor, kar yağıyor. Ama mecburuz hayvanları beslemeye. Belimize kadar kara batıyoruz. Tabii her zaman tedbirli geziyoruz. Ateşimiz olsun, yemeğimiz olsun her zaman yanımızda. Acıktığımız zaman ateşimizi yakıyoruz, çayımızı demliyoruz. Islandığımızda kıyafetlerimizi değiştiriyoruz. Yanımızda çorap olsun, elbiselerimiz olsun, her zaman fazladan bulunduruyoruz. Akşam saat 16.00 gibi hayvanlarımızı tekrar ağılın yanına götürüyoruz. Aç olurlarsa tekrar saman veriyoruz. Sonra eve gidiyorum. Tek olduğum için ateşimi yakıyorum, yemeğimi hazırlıyorum. Sabah tekrar iş başı yapıyoruz” dedi. Köyde kardeşi ve arkadaşları ile kaldıklarını söyleyen Hayatullah Güngör ise saatlerce karın içinde dondurucu soğukta hayvanlarıyla ilgilendiğini belirterek, “Gördüğünüz gibi zor şartlarda hayvancılık yapıyoruz. Bu sene kar erken yağdı. Biz burada kalıyoruz, gece arkadaşlarla kalıyoruz. Yem ve samandan tasarruf etmek için kışın bu aylarında buradayız. Doğuma yakın hayvanları mezardan köye getiriyoruz. Günümüzü karla mücadele ederek geçiriyoruz. Soğukla mücadele ediyoruz. Soğukla mücadele etmek için dağda hayvanların yanında ateş de yakıyoruz. Zor olsa da yine iyi tarafları var. Hayatımızdan memnunuz. Devam ediyoruz böyle” ifadelerini kullandı. Besicilerden Yusuf Yılmaz ise, “Biz yayladayız, tek başımıza kalıyoruz burada. Sabahları erkenden kalkıp sobamızı dolduruyoruz, kahvaltımızı yapıyoruz. Sonra hayvanlarımızı bırakıyoruz. Götürüp meşe dallarını veriyoruz, meşe yapraklarını veriyoruz. Akşamleyin eve dönerken bir yaşındaki hayvanlarımı ayırıp saman arpa veriyorum. Onlar saman arpa yedikten sonra gelip sobamızı dolduruyoruz. Akşam yemeği hazırlıyoruz. Böyle geçiyor günümüz” şeklinde konuştu.
Ankara MHP lideri Bahçeli’den 7 Ocak Osmaniye’nin Kurtuluş Günü paylaşımı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 7 Ocak Osmaniye’nin Kurtuluş Günü nedeniyle mesaj yayımladı. Bahçeli, X hesabından yaptığı paylaşımda, “Türk milleti en çetin mücadelelerin içinden iman, irade ve bileğinin gücüyle çıkarak bağımsızlığının ve tarihi varlığının bedelini şehit kanlarıyla ödemiştir. Müstevlilerin hedef ve hesapları vatan topraklarında kahramanca imha edilmiştir. Özellikle Çukurova’ya musallat olan muhasım ve mütecaviz emeller tıpkı çelikten duvar gibi yükselen milli ve manevi dayanışmayı aşamamıştır. Düşman unsurları ve onların kanlı planlarına refakat eden çeteler çok şükür Çukurova’da hüsrana uğratılmıştır. Cebel-i Bereket esarete ve erimeye sonuna kadar direnmiş ve reddetmiştir. Amanos Dağları’nın Düldül Dağı’ndan Belen Boğazı’na kadar olan Gavur Dağı, gavur kuşatmasını kırıp atmıştır. Osmaniye adeta açık hava şehitliği gibidir. Milletine ve devletine sonsuz hürmet ve sevgiyle bağlı olan Osmaniyeli hemşehrilerim hiçbir zaman ihanete ve işgale göz yummamış, ayrışmaya ve çözülmeye müsaade etmemiştir” ifadelerine yer verdi. Bahçeli’nin paylaşımının devamı şöyle: “Tam 103 yıl önce bugün Osmaniye düşmanın tasallutundan kurtulmuş, hak ettiği huzur, güven ve esenlik dolu günlere vasıl olmuştur. Bu münasebetle Osmaniye’nin kurtuluş yıl dönümünde Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Milli Mücadele’ye varını yoğunu koyan fedakar ve cesaret timsali kutlu ecdadımıza, aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, muhterem hemşehrilerimi muhabbetle selamlıyorum. 103’üncü kurtuluş yılımız hayırlı olsun diyorum.”
Antalya Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı Antalya’da açıldı Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, dünyada hotel ekipmanları sektörünün hızla geliştiğini ve 420 milyar euro ticaret kapasitesine ulaştığını belirtti. 35. Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı (Hotel Equpment) Anfaş Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen törenle açıldı. Törende konuşan ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, fuarın 35 yıllık geçmişiyle sektöre yön veren bir platform olarak Türkiye’nin turizm ve otelcilik sektörünün en güçlü vitrinlerinden biri olma özelliği taşıdığını söyledi. Bu yıl fuarın, 200’ün üzerinde katılımcı firmayı, yurt içinden 70 ilden ve yurt dışından 50’yi aşkın ülkeden gelen 25 binden fazla profesyonel ziyaretçiyle buluşturmayı hedeflediğini ifade eden Hacısüleyman, şunları kaydetti. ‘’Fuar kapsamında; sektördeki en yeni teknolojiler, sürdürülebilir çözümler ve inovasyon odaklı ürünler tanıtılırken, aynı zamanda iş dünyası için güçlü iş birliklerinin temelleri atılacaktır. Antalya, turizmde bir dünya markası olmanın yanı sıra, uluslararası fuarlar ve etkinliklerle de adından söz ettiren bir şehir konumuna gelmiştir. Anfaş Hotel Equipment Fuarı, Antalya’nın bu vizyonunu güçlendiren, yerel üreticilerle global markaları bir araya getirerek ticari sınırları genişleten ve uluslararası arenada şehrimizi temsil eden bir buluşma noktasıdır.’’ Hotel ekipmanları sektörü 420 milyar euroya ulaştı Fuarın, turizme katkı sağlayan ve sektöre yön veren otel ekipmanlarına odaklanarak, Antalya’nın turizm potansiyelini daha da yükseltmeyi hedeflediğine dikkat çeken Hacısüleyman, şöyle devam etti: ‘’Her yıl 1,8 milyon girişimci ve milyonlarca müşteriyi kendine çeken 420 milyar euro büyüklüğe ulaşan HORECA sektörü, tüm dünyada kapasitesini hızla artırmaktadır. Turizmin farklı sektörleri beslediği bir gerçektir. Bu sadece konaklama sektörünü değil, aynı zamanda yerel tedarikçileri, hizmet sektörünü ve daha birçok alt sektörü etkilemektedir. Fuarlar, sadece ticaret ve tanıtım platformları değil; bilgi paylaşımının, yeniliklerin ve iş birliğinin en önemli merkezleridir. 35. Anfaş Hotel Equipment Fuarı, otel ve ağırlama ekipmanları sektöründeki son trendleri, teknolojik yenilikleri ve sürdürülebilirlik odaklı çözümleri bir araya getirerek, sektör profesyonellerine eşsiz bir deneyim sunmaktadır.’’ Anfaş Başkanı Ali Bıdı da Anfaş’ın Türkiye’nin gözbebeği fuar merkezlerinden biri olduğunu söyledi. Antalya Vali Yardımcısı Ayhan Yazgan ve TMMOB İç Mimarlar Odası Genel başkanı Emrah Kaymak’ın da katıldığı açılışta son olarak söz alan Hotel Equipment TT GLOBAL Fuar Direktörü Hakan Arslan ise fuarın, Türkiye genelinde otel, restoran ve kafeterya sektörüne hizmet eden firmaları bir araya getirdiğini söyledi. Arslan, ‘’40 bin metrekarelik alanda düzenlediğimiz fuarda, 1,5 milyar dolarlık bir ticaret hacmi hedefliyoruz’’ dedi. Fuar 9 Ocak’a kadar açık kalacak.
Muş Muş’ta besiciler zorlu kış şartlarına meydan okuyor Türkiye’de 1 milyon 200 bin küçükbaş hayvan varlığıyla önemli hayvancılık merkezlerinden biri olan Muş’ta besiciler, zorlu kış şartlarına rağmen hayvancılık mesleklerini bin bir zorluklarla devam ettiriyor. Muş’un Karabey köyüne bağlı Kamiş mezrasında yüksek rakımlı kömlerde besicilik yapan vatandaşlar, kış aylarının zorlu şartlara rağmen hayvanlarının bakımını aksatmadan sürdürüyor. Sabahın erken saatlerinde uyanan çobanlar, önce sobalarını yakarak güne başlıyor. Sağlam bir kahvaltının ardından keçilere arpa ve saman vererek onların da yem ihtiyaçlarını karşılayan besiciler, hayvanlarını meşe dallarının yoğun olduğu bölgelere kar üzerinde götürerek besliyor. Keçilerin karda hareket kabiliyetinin yüksek olması, bu süreçte besicilerin işini bir nebze de olsa kolaylaştırıyor. Saatlerce karın içinde dondurucu soğukta hayvanlarıyla ilgilenen çobanlar, çoğu zaman bellerine kadar ıslanarak zorlu bir mücadele veriyor. Yanlarında yedek kıyafet taşıyan besiciler, yağışlı havalarda sık sık kıyafet değiştirerek soğuktan korunmaya çalışıyor. Öğle yemeklerini ise kar üzerinde kurdukları düzeneklerde hazırlayan çobanlar, günün sonunda hayvanlarını ağıllara getirerek samanla beslemeyi de ihmal etmiyor. Kömlerde ailelerinden uzakta yaşayan besiciler, yemek yapmaktan soba yakmaya kadar tüm ihtiyaçlarını kendi başlarına karşılıyor. Tüm zorluklara rağmen hayvancılık mesleğini sürdüren bu fedakâr insanlar, bölgenin hayvancılık potansiyelini canlı tutarak ekonomiye katkı sağlıyor. Kömlerde hayvancılık yaparak geçimini sağlayan besicilerden Abuzer Güngör, “Muş’un Karabey köyünde oturuyoruz. Abimle beraber hayvancılık yapıyoruz. İlkbaharın başlarında geldiğimiz yaylada kışın ortasına kadar kalıyoruz. Hayvanlarımızın doğumu yaklaşıyor. Burada tek yaşıyoruz. İki aylık kış sürecinde burada tek kalıyorum. Hayvanları sabah ahırdan bırakınca saman ve arpa veriyorum. Ondan sonra karın üstünde götürerek yazın topladığımız yaprağı ve hazırladığımız samanı veriyoruz. Söğüt dallarını veriyoruz. Tabi hayvancılık zor. Hayvanları karın üstünde gezdiriyoruz. Islanıyoruz bazen. Soğuk oluyor, kar yağıyor. Ama mecburuz hayvanları beslemeye. Belimize kadar kara batıyoruz. Tabi her zaman tedbirli geziyoruz. Ateşimiz olsun, yemeğimiz olsun her zaman yanımızda. Acıktığımız zaman ateşimizi yakıyoruz, çayımızı demliyoruz. Islandığımızda kıyafetlerimizi değiştiriyoruz. Yanımızda çorap olsun, elbiselerimiz olsun, her zaman fazladan bulunduruyoruz. Akşam saat 16.00 gibi hayvanlarımızı tekrar ağılın yanına götürüyoruz. Aç olurlarsa tekrar saman veriyoruz. Sonra eve gidiyorum. Tek olduğum için ateşimi yakıyorum, yemeğimi hazırlıyorum. Sabah tekrar iş başı yapıyoruz” dedi. Kömde kardeşi ve arkadaşları ile kaldıklarını söyleyen Hayatullah Güngör ise saatlerce karın içinde dondurucu soğukta hayvanlarıyla ilgilendiğini belirterek, “Gördüğünüz gibi zor şartlarda hayvancılık yapıyoruz. Bu sene kar erken yağdı. Biz burada kalıyoruz, gece arkadaşlarla kalıyoruz. Yem ve samandan tasarruf etmek için kışın bu aylarında buradayız. Doğuma yakın hayvanları mezardan köye getiriyoruz. Günümüzü karla mücadele ederek geçiriyoruz. Soğukla mücadele ediyoruz. Soğukla mücadele etmek için dağda hayvanların yanında ateş de yakıyoruz. Zor olsa da yine iyi tarafları var. Hayatımızdan memnunuz. Devam ediyoruz böyle” ifadelerini kullandı. Besicilerden Yusuf Yılmaz ise “Biz yayladayız, tek başımıza kalıyoruz burada. Sabahları erkenden kalkıp sobamızı dolduruyoruz, kahvaltımızı yapıyoruz. Sonra hayvanlarımızı bırakıyoruz. Götürüp meşe dallarını veriyoruz, meşe yapraklarını veriyoruz. Akşamleyin eve dönerken bir yaşındaki hayvanlarımı ayırıp saman arpa veriyorum. Onlar saman arpa yedikten sonra gelip sobamızı dolduruyoruz. Akşam yemeği hazırlıyoruz. Böyle geçiyor günümüz” şeklinde konuştu. (İG-MSA-Y)