Yerel Haberler
İzmir
Altay, deplasmanda var, evde yok 27 Kasım 2024 Çarşamba - 14:11:02 Altay, TFF 2. Lig Beyaz Grup’ta bu sezon deplasmanda maç kazanmayı başarabilirken, iç sahada ise henüz galibiyet yüzü göremedi. TFF 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Altay, bu sezon istediği sonuçları alamasa da, iç saha ve dış sahada iki farklı performansa imza atmaya devam ediyor. Şuana kadar evinde oynadığı lig maçlarında 2 beraberlik ve 4 mağlubiyet alan siyah-beyazlılar, galibiyetle tanışmayı başaramadı. Deplasmanda ise daha etkili bir oyun sergileyen İzmir ekibi, aldığı galibiyetleri taraftarından uzakta aldı. Bu süreçte 7 dış saha maçına çıkan Altay, 2 galibiyet ile 5 mağlubiyete imza attı. Böylece Altay, 13 hafta geride kalmasına rağmen Alsancak Mustafa Denizli Stadyumu’nda 3 puan alamadı. İzmir ekibi, hafta sonu konuk edeceği İnegölspor’u evinde mağlup ederek bu sezon bir ilki başarmak istiyor. Altay, 10 maç sonra kalesini gole kapattı TFF 2. Lig Beyaz Grup’ta sezona etkili bir giriş yaparak 1 beraberlik ve 1 galibiyet alan Altay, bu iki maçta da kalesini gole kapatmayı başardı. Daha sonra işler siyah-beyazlıların istediği gibi gitmeyince üst üste başarısız sonuçlar alındı. Uzunca süren mağlubiyet serileri oluşturan siyah-beyazlılar, bu süreçte 9 mağlubiyet ve 1 beraberlik elde etti. Hafta sonu oynanan 1-0’lık Afyonspor galibiyetiyle bu durumu tersine çeviren İzmir ekibi, 10 maç sonra kazanmayı başarırken, 10 maç sonra da kalesini gole kapatmayı başardı.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 12:31 Başkan Tugay: “Körfez sorunuyla başa çıkacağız” İzmir Körfezi’nde oluşan kirliliğin önüne geçebilmek amacıyla, ‘Körfez’in Geleceği İzmir’in Geleceği’ sloganıyla başlatılan İzmir Körfez Çalıştayı’nın açılış toplantısı yapıldı. İzmir’in birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Türkiye’ye örnek olacağını söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “İzmir, sorunlarına sahip çıkan ve bilim insanı bakış açısıyla, yönetmeyi ve sorunu çözmesiyle örnek olacaktır. Hiçbir zaman da iyiyi arayışımız sonlanmayacak. Biz bu sorunla başa çıkacağız” dedi. İzmir Büyükşehir belediyesi tarafından, İZPA, İZSU ve İZDENİZ işbirliği ile hayata geçirilen İzmir Körfez Çalıştayı’nın açılış töreni gerçekleştirildi. ‘Körfez’in Geleceği İzmir’in Geleceği’ sloganıyla, İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası’nda yapılan toplantıda, ekolojinin, deniz ulaşımının ve bunların kent yaşamına entegrasonu ile sağlıklı körfeze ulaşma yolunda yapılan çalışmalar ele alındı. “Bize lazım olan dil bilim dilidir” Çalışmanın, şimdiye kadar körfez için yapılan en iyi çalışma olduğunu söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Bu çalışma başlangıç. Biz, kendi kurumumuzun kapasitesi ile değerlendirmek istedik. Bağlı bulunduğumuz merkezi hükümetin, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının olaya çözüm sağlamaya yönelik bakmasını ve yardımcı olmasını bekledik. Bu sorunu siyaset yapma aracına dönüştürdüler. İzmir konusu siyasete malzeme olması gereken bir konu değil. Bugün yapılan bilimsel duyarlılık ile sorunu nedenleri ve ile mevcut haliyle ve gelecekte bize neler getirir düşüncesi ile değerlendirme konusudur. Bunları yabancı konukların huzurunda ifade ederken zorluk çekiyorum ama bize lazım olan dil bilim dilidir. Asla çirkin, iftiralarla dolu, suçlayıcı dil değildir. Çok uzaklardan gelen konuklara rağmen çok yakınımızda olan davet ettiğimiz ancak gelmesi engellenen bilim insanları da var. Başından itibaren sunumları dinledikten sonra benim için tablo daha netleşti. Bazı şeylerin değerlendirilmesinde bir süreklilik içinde olduğumuzu anladım. Bu çalıştaydan sonuç çıkaracaksak, ‘bir kriz yaşadık bununla ilgili çözüm üretince geçecek ve tekrar etmeyecek’ diye düşünmemek lazım. Dünyada birçok şehirden örnekler verildi. Dünyada birçok yerde görülebilen bir sorun olduğunu bilmek lazım” açıklamalarına yer verdi. “İzmir Türkiye’ye örnek olacak” Körfezdeki sorunun nedenlerinin belki tam olarak net olmadığını ifade eden Tugay, şöyle konuştu: “Denizin ekosisteminin bozulmasıyla bağlantıları olduğu açık. Arka planda denizin içeriği ile ilgili değişim mutlaka var. Ama aynı zamanda iklim değişikliğinin de etkisi var. Bir konuşmacı ‘toz fırtınalarının da denize taşınıp alg patlamalarını etkileyebilir’ dedi. Bundan hemen önce yaşanan orman yangınındaki küller ve atıkların da alg patlamalarını tetiklediğini düşünüyorum. Büyük bir orman yangınıydı ve körfezin yanındaydı. Hepimizin soluk alıp vermesini etkiyecek düzeydeydi körfezi de etkilemiş olabilir. Körfezin kirliliğini azaltmak kirliliğin oluşmasını engellemek ve süreci takip etmek için çalışma yapıyoruz ancak sürekli bir izleme sistemi kurmamız gerekiyor. Şu an için alg patlaması, balık ölümü ve koku problemi yok. Şuan hepimizin derdi gelecekte yaşarmayız diye düşünmek. Bu çalıştaydan çıkan veriler ile yol haritası çizeceğiz ve gelecekte deniz ekosistemindeki sorunu doğru yönetmek için elimizden geleni yapacağız. Özellikle bu konu ile ilgili duyarlılığı olan bilgi olan, birikimi olan tüm hocalarımız hiçbir olumsuz etki olmadan bu tuhaf siyasi baskılardan kendilerini sıyırarak bize yardımcı olmaları için davet ediyorum. Burada en önemli dayanağımız ve gücümüz aslında bilgi sahibi olan bilim insanlarımız yapacağız. İzmirlilere şunu demek isterim ki ‘lütfen sürekli moral bozan, suçlamaya çalışan’ insanlara kulaklarınızı kapayın. Körfezi temiz tutarak, bize yardımcı olun. Biz İZBB olarak üzerimize düşeni yapacağız ancak halkımızın desteği bize güç verecektir. İzmir birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Türkiye’ye örnek olacak. Çevre sorunlarına sahip çıkan ve bilim insanı bakış açısı ile yönetmeyi ve sorunu çözmesiyle örnek olacaktır. Çin, Amerika, Norveç’te de olsa bu bilgiye ulaşacağız. Hiçbir zaman da iyiyi arayışımız sonlanmayacak. Biz bu sorunla başa çıkacağız.” “Sürekli olarak çözüm arayışı içerisindeyiz” İzmir Körfezi’nde kriz başladığından beri genel olarak İzmir’de bu sorunun nasıl çözüleceğine dair sürekli bir çözüm arayışında olduklarını belirten İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, “İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konunun çözüme kavuşması için her zaman sahada görev yapıyor. Bizler İZSU Genel Müdürlüğü olarak 24 Ağustos’ta kötü bir tabloyla güne uyandık. Bugün yaşadığımız olaylarda alg görüntüleri aslında Ekim 2023 yılında ortaya çıktı. Bizler 67 noktada TUBİTAK değerler alıyoruz ve Körfez’de izleme yapıyoruz. 2000 yılından bu yana İzmir Körfezi’nde değerler inceleniyor. Körfez suyunun kalitesiyle ilgili farklı bir tartışma var. Burada bazı değerler iyi miydi değil miydi? Tartışmaları sürüyor. Burada değerlere bakarak körfez hakkında karar vermemek gerekiyor. İzmir Körfezi’ndeki tüm kirletici kaynaklar Gediz Nehri, Kentsel Arıtma Tesisleri, Dereler, Gemiler, Limanlar Tersaneler Sanayi kuruluşları. Bu alanların denetimi ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait” cümlelerini aktardı. “Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’ni 15 Nisan’da işletmeye alacağız” Sözlerini sürdüren Erdoğan, “Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nde hali hazırda bir arıtma tesisinin revizyon çalışması var. Şu an yüzde 95’i tamamlandı. Yılbaşında ise tamamlanacak. Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi 4. Fazı ise 15 Aralık’ta tamamlanacak. 15 Nisan’da işletmeye alacağız. İzmir’de arıtma tesislerimizi sağlıklı bir şeklide çalıştırmaya devam ediyoruz. Yağmur suyu ayrıştırma projelerimiz var. Özellikle Alsancak ve Bayraklı bölgelerindeki yeni kent merkezinde yaşanan nüfus artışıyla doğru orantılı gerçekleştireceğimiz Lot1, Lot 2, Lot3 projelerimizde kanal at yapısı ve yağmur suyunu ayrıştıracağız. 4 milyar liralık yatırımla gerçekleştireceğimiz projemiz tamamlandığında İzmir Körfezi’ne doğrudan katkı sağlayacak. Öz kaynaklarımızla Bayraklı Sevgi Yolu, Çay Mahallesi, pazar yeri yağmur suyu ayrıştırma projesi devam etmekte. Alsancak Yağmur Suyu Ayrıştırma projelerimizin 6 Aralık’ta ihale süreci bitecek. Buca Yağmursuyu ve Bornova Yağmursuyu Ayrıştırma Projeleri devam ediyor. İzmir Körfezi’nin temizliğini etkileyen ve vatandaşımızın yaşam kalitesini artıracak Çiğli Balatçık Yağmur Suyu Ayrıştırma Projesi’ne de önümüzdeki ay ihaleye çıkacağız. İZSU Genel Müdürlüğü, Mavişehir Peynircioğlu ve Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nde ön tarama izni bekliyoruz. Her iki noktada 700 bin metreküple tarama yapacağız. 2025 yılı sonuna kadar İki buçuk milyon metreküp toplam taramam yapacağız. Merkezde 34 deremiz İzmir Körfezi’ne dökülüyor. Tamamı İZSU tarafından temizleniyor. 150 bin tonluk temizleme yapıyoruz” ifadelerine yer verdi. “9 milyarlık kredi onayı alınmış ancak bakanlıktan onay bekliyoruz” Sirkülasyon ve Navigasyon Kanalı Projesi’ni 2006 yılında Ulaştırma Bakanlığı’yla yapma konusunun karara bağlandığını ancak şuanda projenin yeniden incelenmeye başladığını söyleyen İZSU Genel Müdürü Erdoğan, şöyle devam etti: “Sirkülasyon ve navigasyon kanalı projemiz var. 50 milyon metreküplük malzemenin belli alanlarda çıkarılması gerekiyor. Akış hızının 3 metre saniyelere düştüğü ifade ediliyor. Bununla birlikte yüzde 45’lik bir hızlanma hedefleniyor. 2016’da ÇED onayı aldı ancak hayata geçmiyor. Doğal yaşama adasına buradan çıkan malzemenin basılması gerekiyor ancak bununla ilgili sürecin tekrar incelenmesi istendi bakanlık tarafından. Bu uluslararası krediler ile yapabileceğimiz bir iş. Gerekli izinler tamamlanırsa hızla bunu hayata geçirmek istiyoruz. Çiğli Arıtma Tesisi’ni bitirmek istiyoruz ancak kredimiz hazır ama henüz ön onayı gelmedi. Toplamda 5 milyar 200 milyon TL kredi onayımız var. Kentteki diğer kredileri de eklersek 9 milyarlık kredi onayı alınmış ancak bakanlıktan onay bekliyoruz.” “Ciddi bir sorunla karşı karşıyayız” Bilim insanlarının sonuç alıcı tartışmalar yürüteceğini ve uygulanabilir, gerçekçi çözümler üreteceğini anlatan İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, “Can alıcı ihtiyacımız da budur. Çözüme, meşakkatli bir yolun ardından ulaşılacaktır. Ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Bunu kabul etmemiz gerekiyor. Körfez ekolojisi, biyoçeşitliliği sorunlu bir konudur ve vakit geçirilmeden ele alınıp harekete geçirilmelidir. Körfezin durumu ne bugün tek bir sebeple açıklanabilir ne de çözümden sadece yerel yönetimler sorumludur. Kirlilik çok yönlüdür ve yılların birikimi sonucu ortaya çıkmıştır. Gediz Havzası’ndan başlayarak organize sanayi siteleri, tarımsal üretim, tersane ve limanlar, kentsel kirlilik, arıtma kapasitesi, körfez etrafındaki nüfusun hızla artması, körfezin sığ olması gibi etkenler söz konusudur. Çabalarımızın odak noktasında kordon metaforu yer almaktadır. Uzun olacağı bilinen çalışmalar kapsamında akademinin ve kentin tüm paydaşlarıyla uzmanların alanları çerçevesinde ortaklaşmaya, paydaşları sürecin öznesi haline getirmeye gayret edeceğiz” diye konuştu. “Körfezi dirençli hale getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” İzmir Planlama Ajansı Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğu ise şunları kaydetti: “Hem körfez temizliği hem de körfezi dirençli hale getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ekosistem hakkını tarif etme zamanı geldi. Objesi insan olmayan, kendi varlığı olan bu hakkı hayata geçirebilmek için çabalamamız gerekiyor. Sağlıklı çevre belgesini hazırlıyoruz. Bu belge, sadece körfez ve körfez temizliğinden ibaret olacak. İzmir’in çevre sorunlarına ve kirliliğe yönelik alacağımız bütün tedbirleri, bu kapsamda yansıtacağımız geniş çerçeve olacak. Bu çerçeve içinden de İzmir’in körfezi ve diğer çevre problemleri için oluşturabileceğimiz yol hartalarını hazırlıyoruz. İkinci ufuk 2054 ufku. Bu ufuk içinde de İzmir’in kentinin planlamasını, körfezi ve körfez etrafındaki yapılaşmayı rahatlatacak şekilde yeniden ele almamız gerekiyor. Bu bakış açısı sadece karadan başlamıyor. Denizden başlamamız gerekiyor. Deniz alanlarını planlamamız gerekiyor. Ajandamızın içine denizel alan planlaması, kıyı alanlarını yeniden ele alınması gibi meseleler girecek. Hem kıyı alanlarında körfezi hem de havzaları birlikte düşündüğümüz bir yeni plan anlayışı içinde hareket edeceğiz.” Törene, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, İzmir Planlama Ajansı Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu, İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, Çin Halk Cumhuriyeti Deniz Ekolojisi ve Çevre Bilimleri Laboratuvarı Uzmanı Dr. Isac Yongquan Yuan , Norveç Ocean Therm Baş Teknoloji Yöneticisi, ABD HBS Hydro BioSience Satış Temsilcisi Peter Trigiani ve Arup Avustralya Genel Müdür Yardımcısı ve Entegre Su Kaynakları Lideri Dr. Andrews Watkinson ve ilçe belediye başkanları katıldı.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 11:59 Altınordulu oyuncuların hedefi galibiyet Altınordu’nun başarılı oyuncularından Keni Var Uzun ve Burak Gültekin, kulüp televizyonuna yaptıkları açıklamayla; hafta sonu deplasmanda Adana 01 FK’yı mağlup ederek çıkışlarını sürdürmek istediklerini söylediler. TFF 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Altınordu, 14. hafta mücadelesinde Adana 01 FK ile deplasmanda karşı karşıya gelecek. 30 Kasım Cumartesi günü oynanacak müsabaka saat 14.00’te başlayacak. Karşılaşma öncesinde Altınordulu Keni Var Uzun ve Burak Gültekin, önemli açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz hafta sonu zorlu hava şartlarında 1461 Trabzon’a karşı muhteşem bir galibiyet aldığımızı hatırlatan Burak Gültekin, “Zor şartlarda da olsa kazanmasını bildik ve ligde ikinci sıraya yükseldik. Bu sezon maç maç hedefimize iliyoruz. Artık hafta sonu oynayacağımız maça konsantre olduk” dedi. Akademiden bu sezon A takıma yükselen genç futbolcu, cumartesi günü deplasmanda Adana 01 FK’yı mağlup ederek yolumuza devam etmek istediğimizi söyledi. Keni Var Uzun: “İlk golümü attığım için mutluyum” A takım forması altında bu sezon ilk kez fileleri havalandıran Keni Var Uzun da, “Bu sezon ilk golümü attığım için mutluyum. Bundan sonra atacağım gollerle takıma faydalı olmaya devam edeceğim. Takıma faydalı olabilmek için çok çalışıyorum. Bu sezon yeni bir yapılanma içindeyiz. Takımımıza katılan yeni arkadaşlarımız oldu. Takım içindeki havamız çok güzel. Takım olarak bu sezon Altınordu’yu üst lige çıkarmak istiyoruz. Herkes bu hedefi gerçekleştirmek için çok çalışıyor. Bizleri oynadığımız maçlarda destekleyen taraftarlarımıza teşekkür ederim” diye konuştu.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 11:28 İğne deliğinden ameliyatla dalağını kaybetmeden sağlığına kavuştu Karaciğer, dalak ve mideye giden 3’lü atardamar sisteminin tam ortasında büyük bir anevrizma (damar balonlaşması) bulunan Erkut Recehan, İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü ve Girişimsel Radyoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Memiş tarafından yalnızca 2 milimetrelik delikten yapılan ameliyatla şifa buldu. İzmir’de yaşayan Erkut Recehan, tesadüf eseri karaciğer, dalak ve mideye giden 3’lü atardamar sisteminin tam ortasında büyük bir anevrizma (damar balonlaşması) olduğunu öğrendi. İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü ve Girişimsel Radyoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Memiş tarafından hastanın bacak atardamarından açılan 2 mm’lik bir delikle mide, dalak ve karaciğer ortak atardamarına girilip ameliyat gerçekleştirildi ve hasta sağlığına kavuştu. Rahatsızlığını tesadüfen öğrendiğini aktaran Erkut Recehan, “Çalıştığım şirketin anlaşmalı olduğu bir sağlık kuruluşuna genel sağlık taraması için kan örneği verdim. Sonuç olarak karaciğer değerlerim yüksek çıktı. Gastroenteroloji bölümüne geldim. Sonrasında karaciğer değerlerim normale dönerken ultrasonda atardamarlarımdan birinde anevrizma (damar balonlaşması) tespit edildi.” dedi. ‘Tespit edilmesi bile şans’ Yaptığı araştırmalar neticesinde Prof. Dr. Ahmet Memiş’i bulduğunu belirten Recehan, “Buna müdahale için çok araştırdım ve girişimsel radyoloji bölümüne tedavi olmak gerektiğini öğrendim. Ancak Medical Point’te bölümün olduğunu bilmiyordum 7-8 farklı profesör ile görüştüm. Yaptığım araştırmalarda bu işin uzmanının, tedavi olduğum gastroenteroloji bölümünün hemen yanında odası olan Prof. Dr. Ahmet Memiş olduğunu öğrendim. Hemen kendisiyle tanıştım. Öğrencisi gibi her şeyi tek tek anlattı ve sonrasında organ feda etmeyeceklerini belirtip ameliyatımı gerçekleştirdi. Ahmet hocam bana organımı tekrar bağışladı ve sağlığıma kavuştum. Herkese tavsiyem yılda bir veya iki kez rutin kontrol yaptırsınlar. Ben öylesine kan verdim ve böyle bir durumla karşılaştım. Hiçbir şeyim yoktu. Tespit edilmesi bile şanstı.” ifadelerini kullandı. ‘Hasta için en iyi tedaviyi uygun gördük’ İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü ve Girişimsel Radyoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Memiş, zor bir vaka ile karşılaştıklarını ancak hasta konseyinde en doğru kararı aldıklarını belirtti. Memiş, “Karaciğer, dalak ve mideye giden 3’lü atardamar sisteminin tam ortasına yerleşen kompleks ve büyük bir anevrizma vardı. Hastaya hiçbir zarar vermeden, hiçbir organın kaybına sebep olmayacak şekilde operasyonu planlamamız gerekiyordu. Vakayı konseyde görüştük. Sadece anevrizmayı kapatacak, patlamasını engelleyecek bir yöntem seçmekte karar kıldık. Eğer atardamar bağlanırsa dalağı kaybetme ihtimalimiz vardı. Karaciğeri bağlarsak orada da sorun yaşanabilirdi. Hasta çok gençti ve hiçbir organını kaybetmemesi için hasta için en basit bizim için en kompleks tedaviyi uygun gördük.” diye konuştu. ‘Organlara zarar verilmedi’ Ameliyatı çok küçük bir delikten girerek yaptıklarının altını çizen Prof. Dr. Memiş, Hastanın bacak atardamarından açılan sadece 2 mm’lik bir delikle mide, dalak ve karaciğer ortak atardamarına girildi. Anevrizmanın boynuna stent konuldu. Stendin yan deliklerinden girilerek platinden yapılmış çok özel mikro sarmallarla anevrizma içi dolduruldu. Genellikle tek tek uygulanan bu tedavi yöntemi kombine uygulanarak kompleks, zor anevrizmanın tedavisi girişimsel radyolojik olarak sağlanmış oldu. Hasta ameliyattan bir gün sonra taburcu ettik. Organlarına ve dokularına zarar vermeden sağlığına kavuşturduk.” dedi. ‘Hastalar fark edemiyor’ Anevrizmaların hastalar tarafından patlamadan fark edilmesinin çok zor olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ahmet Memiş, “Aort dediğimiz en büyük atardamarda çok sıklıkla gördüğümüz bir şey. Dünyadaki en büyük fizikçi Einstein da anevrizma patlamasından şikayet vermeden başka organların şikayetleriyle teşhis edilebiliyor. Balonlaşmayı öncelikle hissetmek genellikle pek mümkün olmuyor. Genellikle hastalar anevrizma patlayıp kan akmaya başladıktan sonra hastaneye gidiyor. Büyük kanamalara sebep olduğunda acil hastaları tedavi etmek için bizim gibi birçok ekibin bir arada tedavileri yapabildiği, yüksek ihtisas cerrahi hastanelerine ihtiyaç var. Bu türlü hastanelerde en acil durumda bile bu hastaların tedavisini birlikte yapabiliyoruz. Bu hastada da olsaydı karın içine çok fazla miktarda kan akma olurdu ve ölümle sonuçlanabilirdi.” dedi.
Uyku apnesi çocuklarda da görülür
31 Ekim 2024 Perşembe - 09:19 Uyku apnesi çocuklarda da görülür Mevsim geçişlerinde sıklıkla ifade edilen halsizlik yorgunluğun nedeninin uyku apnesi (uykuda solunum durması) olabileceğini belirten Uzm. Dr. Cüneyt Altunay, "Uyku apnesi çocuklarda da görülür. Genellikle büyük bademcik ve geniz etinin solunum yolunu tıkaması sonucu ortaya çıkar. Okula hep yorgun giden, sık uyanan, tıkanan, sık enfeksiyon olan büyüme gelişme geriliği yaşayan uyku apneli bir çocukta yalnızca geniz etinin ameliyatla alınması bile yakınmaları büyük ölçüde sonlandırır.” dedi. Acıbadem Kent Hastanesi KBB Uzmanı Dr. Cüneyt Altunay uyku ve uyku apnesi hakkında bilgi verirken, Dünya genelinde orta ve şiddetli uyku apnesi olan insanların yüzde 80-90’unun henüz teşhis edilmediğine dikkat çekti. Uykunun farklı evreleri ile kişiyi bir sonraki yaşam savaşına fiziksel ve psikolojik olarak hazırlayan bir mola olduğunu belirten Uzm. Dr. Altunay, şöyle konuştu: “Sağlıklı uyku düzeni ile kanda belli düzeyin üstünde oksijen de sağlanarak en uç hücrelere kadar gelişme, büyüme, yenilenme, dinlenme fonksiyonları sağlanır. İyi bir uyku sonrası kişi kendini dinlenmiş, dinamik hisseder. Eğer gündüz bir yorgunluktan söz ediyorsak bunu ‘kişinin olağan uykusunu uyumasına rağmen uykuya meyilli halsiz ve bitkin bir gün geçirmesi’ bir başka ifade ile ‘uykunun kişiyi gerektiği kadar dinlendirmemesi’ olarak ifade edebiliriz. Bunun nedeni uyku apnesi olabilir. Uyku apnesi hastalığı günümüzde yalnızca horlama ve sosyal etkileri ile akla gelmesine rağmen bireyin genel sağlığını da etkileyen ciddi bir hastalıktır. Bununla birlikte kişinin kendisinin ve çevresinin iş performansı ve verimlilik dışında güvenlik açısından da önem arz eder. Buna en tipik örnek uzun yol otobüs şöförleridir. Hastalığın klasik üç özelliği horlama, tanıklı apne (belli bir süre soluğunuzun durmasına tanık olan kişinin ifadesi) ve gündüz yorgunluğudur. Objektif bulgu olarak kişinin apne varlığının uyku testi (polisomnografi) ile saptanması gereklidir.” Gece uyuduğu halde sabahları yorgun uyanan çocukların bu tablosunun altında uyku apnesinin yatabileceğini belirten Uzm. Dr. Altunay, “Uyku apnesi hastalığına katkısı olan en önemli nedenlerden başlıcaları solunum yolunun başlangıcından sonuna kadar farklı düzeylerde oluşan dirençtir. Bu direncin en tipik örnekleri çocukluk çağında geniz eti büyümesi, erişkinde burun içi eğriliklerdir. Klinik ve gerekirse uyku testi ile tanı konan uyku apneli hastalarda uygun vakalarda cerrahi yüz güldürücüdür. Okula hep yorgun giden, sık uyanan, tıkanan, sık enfeksiyon olan büyüme gelişme geriliği yaşayan uyku apneli bir çocukta yalnızca geniz etinin ameliyatla alınması bile yakınmaları büyük ölçüde sonlandırır. dedi. Altunay, erişkinlerde obezite, burun eğriliği, etlerin şişmesi, tıkayıcı sinüs ve burun hastalıkları, geniz eti, yumuşak damak gevşekliği, küçük dilin büyük olması, dil kökü ve çene problemlerinin uygun vakalarda cerrahiden fayda görebileceğini söyledi. Uygun vakalarda önemli bir seçeneğin de geceleri basınçlı solunum cihazı kullanmak olduğunu belirten Altunay, buna uyku testi sonrası cihaz uyum testi ile ilgili hekim ve hasta ile karar verildiğini kaydetti.
Çeşme Belediyespor deplasmanda 4-1 kazandı
30 Ekim 2024 Çarşamba - 22:25 Çeşme Belediyespor deplasmanda 4-1 kazandı Bölgesel Amatör Lig 7. Grup’ta mücadele eden Çeşme Belediyespor, deplasman maçında karşılaştığı Denizli Sarayköyspor’u 4-1 yenerek ilk 3 puanını kazandı. Bölgesel Amatör Lig 7. Grup’un 5. haftasında Çeşme Belediyespor, Denizli Sarayköyspor ile deplasmanda karşılaştı. Ligin 2. haftasını BAY takım olarak dinlenerek geçiren Çeşme Belediyespor, oynadığı 3 maçı da yenilgiyle sonuçlandırırken, ilk galibiyetini Denizli Sarayköyspor karşısında elde ettiği 4-1’lik galibiyetle elde etti. Maçın ilk yarısı, 42. dakikada Çeşme Belediyespor oyuncusu Cihat Çakmak’ın attığı golle 1-0 sonuçlandı. Maçın ikinci yarısına etkili başlayan Çeşme Belediyespor, Burhanettin Çakırefe’nin 51 ve 61. dakikada attığı gollerle 3-0 öne geçti. Denizli Sarayköyspor oyuncusu Umut Çakmak takımının ilk golünü atarak skoru 3-1 yapsa da maçın skorunu belirleyen gol, Çeşme Belediyespor oyuncusu Akın Alkan’ın ayağından 82. dakikada geldi. Çeşme Belediyespor, ligin 5. haftasında elde ettiği ilk galibiyetle sıkıntılı süreci aştı. Maçın ardından bir değerlendirme yapan Çeşme Belediyespor Teknik Direktörü Ali Çalış, "Son iki müsabakada iyi futbol oynayıp skora yansıtamamıştık. Bir kırılma için galibiyet önemliydi ve bugün başardık. Gelişmekte olan bir takımımız var. Süreçte daha da iyi duruma geleceğimizi düşünüyoruz. Hafta sonu kazanarak bu galibiyetin anlam kazanması için mücadele edeceğiz. Mücadeleleri için futbolcu arkadaşlarımızı tebrik ederim" dedi. Çeşme Belediyespor, ligin 6. haftasında 3 Kasım Pazar günü saat 14.00’te Ortaca Belediyespor’u konuk edecek.
İzmir depreminin 4. yılında duygu dolu anlar
30 Ekim 2024 Çarşamba - 17:05 İzmir depreminin 4. yılında duygu dolu anlar İzmir’de, 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen ve 117 kişinin öldüğü depremin 4. yılı nedeniyle duygu dolu anlar yaşandı. Saatler 14.51’i gösterdiğinde sirenler çalındı, depremde yakınını kaybeden vatandaşlar gözyaşlarına boğuldu. İzmir Seferihisar açıklarında, 30 Ekim 2020 tarihinde 117 vatandaşın hayatını kaybettiği, bin 32 vatandaşın da yaralandığı 6,6 büyüklüğündeki depremin üzerinden 4 yıl geçti. Bayraklı’daki 30 Ekim Deprem Anıtı önünde düzenlenen törende ise duygu dolu anlar yaşandı. Programda Kur’an-ı Kerim okundu, anıta vatandaşlar tarafından karanfiller bırakıldı. Depremde yakınını kaybeden vatandaşlar, saatler 14.51’i gösterdiğinde çalan sirenlerle birlikte gözyaşlarına boğuldu. "Gerçekten unutmak istediğimiz bir acı yaşadık" İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, depremin üzerinden 4 yıl geçse de acıların hala taze olduğuna değindi. Tugay, “Gerçekten unutmak istediğimiz bir acı yaşadık; çünkü çok sevdiğimiz, birbirinden masum küçücük çocukları, kardeşlerimizi, büyüklerimizi kaybettik burada. Çok acı bir şekilde kaybettik. Hiç beklemediğimiz zamanda, beklemediğimiz bir şekilde kaybettik” dedi. "İçinde bulunduğumuz bölgenin yapısından dolayı depremler olacak" İzmir’in deprem bölgesi olduğunu ifade eden Cemil Tugay, “Biz İzmir’in deprem bölgesi olduğunu biliyoruz. İzmir’in ve ülkemizin büyük bir kısmının, deprem riskli alanlar olduğunu hepimiz biliyoruz. İçinde bulunduğumuz bölgenin yapısından dolayı depremler doğal olarak olacak. Kaçınılmaz bir şekilde olacak, durduramayacağız. Olayın görülmesi gereken bir başka boyutu da şu; deprem yönetmeliği son senelerde olması gerektiği şeklini aldı. Ondan önceki yıllarda, özellikle 1999’dan önceki yapılarda, bugünkü standartlardan çok uzak bir deprem yönetmeliği vardı, o deprem yönetmeliğine göre yapılıyordu. Burada hatanın nerede olduğunu, kimde olduğunu yine tartışmamız lazım. Bina envanteri çalışması; yani yapıların incelenmesi sonucunda, muhtemelen dayanıksız olduğu belirlenen yapılarla ilgili samimi olarak bir karar almamız lazım. Hepimizin bunu acilen yapması lazım” diye konuştu. "95 bin civarında bina inceledik, sonuç çıkmak üzere" Bayraklı ve Bornova bölgesinde 95 bin civarında binanın incelendiğini aktaran Başkan Tugay, bu binalarla ilgili raporların önümüzdeki günlerde çıkacağını söyledi. Tugay, “95 bin civarında bina, Bayraklı-Bornova bölgesinde incelendi. Bunlarla ilgili raporlar hazırlanıyor ve sonuç çıkmak üzere. Orada bazı yapıların dayanıksız olduğuna dair bir bulgu bulunursa ki bulunacak, onlarla ilgili de neyi ne kadar riske edeceğimizi, nerede ve ne kadar acele edeceğimizi de konuşmamız lazım. Bunlar bugün İzmir’in yerel yöneticileri olarak bizlerin; ama aynı zamanda bu ülkenin sorumluluk taşıması gereken bakanlığının da görevi; çünkü problemin ne olduğunu tanımlayabildiğiniz, çözüm için kaynak oluşturamadığınız pek çok durum yaşıyorsunuz” ifadelerine yer verdi. "Deprem master planına ihtiyacımız olduğunu biliyoruz, çalışmaya başladık" Tugay, son olarak şöyle devam etti: “Yıkılabilecek yapıların bir an önce eğer mümkünse yeniden yapılması, değilse hiç olmazsa güçlendirilmesi için bir şeyler yapmak zorundayız. Kolonları, kirişleri, bu karbon liflerle sarıp, binaların, çökmesine engel olabiliyorsunuz böyle teknik var. Bu şekilde insanlar binalar hasar görse de, arada can kaybı yaşamadan kurtulabiliyorlar. Bunu çok hızlı bir şekilde çalışmayı tartışıyoruz. Bir deprem durumunda; ulaşımı, altyapısı, şehrin bütün sosyal donatı alanlarını gözden geçirdiğimiz bir acil afet eylem planını da tariflediğimiz bir deprem master planına ihtiyacımız olduğunu biliyoruz, onunla ilgili de çalışmaya başladık. Bunu da en kısa zamanda bitirmemiz gerektiğini biliyoruz. Bunları bir taraftan yaparken, bir taraftan vatandaşlarımıza bu konuda bilinçli olmayı anlatabilmek, öğretebilmek zorundayız.” Başkan Önal’dan imar barışı, imar affı vurgusu Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal da, “Bayraklı, 60 kilometre ötesinde yaşanılan bir depremde en fazla etkilenen ilçemiz oldu. Daha öncesinde onlarca deprem yaşayıp, deprem sonrasında biz bu depremlerden ders aldığımızı, buna hazırlıklı olacağımızı defalarca söyledik. Maalesef bu uygulamada bunların hiçbiri bugüne kadar gerçekleşmedi. 4 yıl önce yaşadığımız depremin hemen akabinde, yine depreme dayanıklı evlerin olması, depreme dayanıksız yerlerin tahliye edilmesiyle ilgili birçok yerde, birçok konuşma yapıldı. 6 Şubat’ta yaşadığımız depremde yine on binlerce canımızı yitirdik. Bizim yitirdiğimiz sadece 117 can değildi; bunların aileleri, hayalleri, umutları, yaşayacakları birçok şey varken maalesef yine kusuru insanda olan, yapımı hatalı olan yapılar yüzünden 117 canımızla birlikte geriye kalanların halen acısını yaşıyoruz. Bizim bunlara hazırlıklı olmamız gerekiyor; ama bir yandan depreme dayanıksız bu kadar konut varken, depremde yıkılacağı belli olan onlarca, binlerce yapı bulunurken; imar barışlarıyla, imar aflarıyla, yeni gelecek kaçakların önüne geçmedikçe ya da onları teşvik edici durumları yasallaştırdığımız müddetçe de bunların hiçbir zaman çözülemeyeceğini her birimizin bilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. Programa ayrıca; belediye başkanları, depremzede yakınları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
EGİAD öncülüğünde İzmir’de markalaşma yolculuğu başladı
30 Ekim 2024 Çarşamba - 16:25 EGİAD öncülüğünde İzmir’de markalaşma yolculuğu başladı Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) tarafından düzenlenen ‘EGİAD Brand Day’ programı ile İzmir’de markalaşma yolculuğu başladı. Firmaların rekabet gücünü arttırması için markalaşmanın öneminin altını çizen EGİAD Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, “Markalaşma, işletmeler için bir tercih değil, zorunluluktur” dedi. Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) tarafından düzenlenen ‘EGİAD Brand Day’ programı ile, farklı sektörlerden birçok temsilci, değişen küresel şartlarda markalaşma süreçlerini ve karşılaştıkları zorlukları EGİAD üyeleriyle paylaştı. Türkiye’nin önde gelen markalarını bir araya getiren programda iş dünyasına yön veren stratejileri, markalaşma süreçlerini ve sürdürülebilirlik adımlarını masaya yatırıldı. Programda spordan gastronomiye, pazarlama teknolojilerinden sanayiye kadar alanında öne çıkan isimler katılımcılara deneyimlerini aktardı. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, “Markalaşma, işletmeler için bir tercih değil, zorunluluktur. Marka imajı üzerinde yapılacak yatırımlar, satışları artırdığı gibi kâr marjlarını da yükseltebilir” diye belirtti. Markalaşma tercih değil zorunluluktur Kurumların kar, ciro ve ihracat rakamları kadar önemli bir diğer başlığın markalaşmak olduğunu belirten Yelkenbiçer, “Markalaşma, işletmeler için bir tercih değil, zorunluluktur. Markalaşma sürecinde yapılacak yatırımlar, uzun vadede işletmelere geri dönecek en önemli kazançtır. Markalaşmaya yatırım yapan işletmeler, değişen müşteri beklentilerine daha hızlı adapte olur, yenilikçi ürün ve hizmetler sunarak pazarın ötesinde bir değer oluşturur. Bu nedenle, markalaşmayı sadece bugünün değil, geleceğin stratejik yatırımı olarak değerlendirmeliyiz. Kaliteli bir marka imajı, işletmelere pazarda rekabet avantajı getirir; ürün ve hizmetlerin daha fazla tercih edilmesine katkı sağlar. Bu yüzden marka imajı üzerinde yapılacak yatırımlar, satışları artırdığı gibi kâr marjlarını da yükseltebilir” diye konuştu. Küresel markalar oluşturabiliriz Küreselleşen dünyada, ülkeler arası sınırların her geçen gün biraz daha ortadan kalktığına dikkat çeken Yelkenbiçer, “Küresel pazarda var olmak isteyen her işletme, kendini dünya standartlarında bir marka olarak konumlandırmak zorunda. Markalaşma yalnızca işletmelere değil, aynı zamanda ülke ekonomilerine de büyük katkı sağlar. Türkiye olarak markalaşmaya yapacağımız her yatırım, ihracat hedeflerimize ulaşmamıza doğrudan katkı sağlayacaktır. Ülkemiz, kaliteli üretim kapasitesine sahip, nitelikli iş gücü ve yenilikçi fikirleriyle birçok alanda rekabetçi avantajlar sunuyor. Bu avantajları daha verimli kullanarak küresel markalar oluşturabiliriz. Ancak verilere baktığımızda bu hedefe ulaşabilmek için çok daha fazla çalışmamız gerektiğini görüyoruz. Özellikle KOBİ’ler için markalaşmanın maliyeti yüksek olabilir. Bu alandaki kamu desteklerinin artmasının yanı sıra, işletmelerin bu alandaki vizyonlarını geliştirmeleri gerekmektedir” ifadelerini kullandı. “Değişim hızını yakalamalıyız” Yelkenbiçer, güçlü markalarla dünya sahnesinde kalıcı olunabileceğini vurgulayarak, dijitalleşmenin markalaşmaya katkısına dikkat çekti. Türkiye’nin yeşil ve dijital dönüşüme, toplumsal dönüşümü de ekleyerek büyük bir sıçrama yapabilecek kapasitede olduğuna da vurgu yapan Yelkenbiçer, “Bu kapasitemizi kullanarak dünyadaki teknolojik değişim hızını yakalamalıyız. Özellikle tarım, tekstil, teknoloji ve turizm gibi ülkemizin güçlü olduğu sektörlerde marka oluşturma potansiyelimiz yüksek. Türkiye, bölgesel lider konumunda; bu liderliğimizi güçlü markalarla destekleyerek dünya sahnesinde daha kalıcı hale getirebiliriz” dedi. EGİAD’ın, sosyal sorumluluk projeleri ve yayınlarıyla ‘Çağdaş Sivil Toplum Kuruluşu’ olarak marka haline geldiğini belirten Yelkenbiçer, gençleri ve kurumları EGİAD’a katkı sunmaya davet etti. Sepil: “Her kulüp Göztepe’nin yaptığını yapacaktır” ’EGİAD Brand Day’ Etkinlikte sunum yapan İzmir’in köklü spor kulübü Göztepe’nin Onursal Başkanı Mehmet Sepil, kulübün son yıllarda izlediği yeni stratejik planların tüm spor kulüplerine örnek teşkil ettiğini ve ilerleyen zamanlarda tüm kulüplerin de bu vizyonda ilerleyeceğini söyledi. Sepil, “Bence özellikle son yıllarda Türk futbolunun değeri artmamış aksine azalmıştır. Bunu ekonomik olarak da çok rahat izah edebilirsiniz. Bundan 6-7 yıl önce 500 milyon dolar yayın hakkı veren kurum 2 yıl önce 90 milyona düşürmüştü alınan payı. Demek ki biz bir şeyleri doğru yapmıyoruz. Bir şeyleri doğru yapsaydık bunun ekonomik karşılığını da mutlaka alırdık. Göztepe olarak açıkçası bu grubun bir parçası olmamaya çalışıyoruz. O grubun parçasının olmamanın bile başarının önemli bir kriterlerinden olacağını düşünüyoruz. Belki biraz fazla agresif bir söylem oluyor ama onların yaptıklarını yapmayarak belki kendimize bir başarı yolu çizebileceğimize inanıyoruz. Maalesef bugün İzmir ve ülkedeki kulüplerin bir çoğu ekonomik olarak zorlandığı için başarıya doğru gidemiyorlar. Burada adımlarımızı çok dikkatli atmak istiyoruz. Popüler olmak kolay, büyük transferler yapmak kolay. Şu an belki Türkiye’deki borçsuz birkaç takımdan biriyiz. Ciddi bir strateji değişikliği yaptık. Dünya çapında çok başarılı olan bir yabancı ortağımız var. Onunla birlikte yeni bir strateji oluşturduk. Bütün Avrupa’nın yaptığı bir değişim. Bunun karşılığını alacağımıza da eminim. Göztepe başarılı olacaktır, bu bir zaman meselesidir. Bundan sonra, yeni oluşturduğumuz bu stratejilerle Türk futbolunda bir Göztepe gerçeği göz önüne geliyor. Her kulüp Göztepe’nin yaptığını yapacaktır. Bundan 10 sene sonra bütün kulüplerin bu stratejiyi uygulamış olduğunu göreceğiz” sözlerine yer verdi.
İZKİTAP okurları yazarlarla buluşturmaya devam ediyor
30 Ekim 2024 Çarşamba - 16:07 İZKİTAP okurları yazarlarla buluşturmaya devam ediyor İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İZFAŞ ve TACT Fuarcılık iş birliğiyle “Sinema ve Edebiyat” temasıyla düzenlenen İZKİTAP-4. İzmir Kitap Fuarı, 3 Kasım’a kadar ziyaretçilerini ağırlamaya devam ederken, yazar ve şair Ahmet Ümit ile oyuncu, yönetmen ve yazar Ahmet Mümtaz Taylan İzmirlilerle bir araya geldi. İZKİTAP-4. İzmir Kitap Fuarı’nda önemli isimler, kitapseverlerle buluşmaya devam ediyor. Ülkemizde polisiye roman denince ilk akla gelen isimlerden Ahmet Ümit, İZKİTAP’ta okuyucusu ile buluştu. Başkomiser Nevzat’ın hikayelerini anlatan yeni romanı Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nı okurlarla buluşturan Ahmet Ümit, bir sonraki romanı hakkında da ipuçları verdi. Yırtıcı Kuşlar Zamanı’ndaki Nevzat karakterinin çok sevildiğini ve artık bizden biri ve bir kahraman olduğunu ifade eden Ahmet Ümit, roman kahramanlarını öldürmediğini, Nevzat’ı da hiç öldürmeyeceğini söyledi. Ümit, “Başkomiser Nevzat zamansız, yaşlanmayacak, emekli olmayacak, o devam ediyor. Romanın zamanı, gündelik hayatın zamanı değil, o nedenle Nevzat devam edecek. Her kitabımda Başkomiser Nevzat olmayacak, çünkü aynı karakteri yazmak sıkıyor, bir süre başka şeyler yazmak gerekiyor. Özlediğim zaman, eski bir dost, akraba gibi Nevzat ile tekrar bir araya geliyoruz. Bir roman yayımlandıktan sonra yeni bir roman düşünmeniz gerekiyor ve aklımda bir şey var” dedi. Yeni romanda Başkomiser Yıldız Karasu hikâyesi anlatacağım Yeni romanında asıl karakterin, Kayıp Tanrılar Ülkesi kitabındaki karakterlerden, Berlin Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan Başkomiser Yıldız Karasu olmasını planladığını söyleyen Ahmet Ümit, “Yıldız Karasu, Berlin’de yaşayan bir başkomiser. İki kere ayrımcılığa uğruyor, Türk ve kadın olduğu için. Şimdi yeni romanda bir Yıldız Karasu yazalım mı? Anadolu, Berlin, Roma arasında geçen, kaçırılan tarihi eserler olsa. Bu kadın polisi yazmak istiyorum. Kadın yüzyılı ve kadınlar uyanıyor, varız diyorlar, biz artık ikinci sınıf vatandaş olmayacağız, sadece anne değiliz, biz insanız, diyorlar. Erkekler neyi yapıyorsa onu yapıyoruz diyorlar. O yüzden Yıldız Karasu’nun olduğu bir karakter yazmayı düşünüyordum, siz de olur diyorsunuz” diye konuştu. Ümit, okurları için kitaplarını da imzaladı. Ahmet Mümtaz Taylan Ara Toplam kitabını anlattı Ünlü oyuncu, yönetmen ve yazar Ahmet Mümtaz Taylan da İZKİTAP’ta okuyucu ve okurlarıyla bir araya geldi. “Ara Toplam” isimli kitabını pandemi döneminde yazdığını söyleyen Taylan, “Bugüne kadar meslekte, aile hayatımda ne yaptım, arkadaş, dost, evlat, baba, yurttaş olarak bugüne kadar nasıl geldim, işte bunları anlattığım bir kitap. Önceki yıllarda dergicilik yaptım, Radikal ve Hürriyet’te yazılar yazdım. Her zaman yazıyla ilişkim oldu. Konservatuvar yıllarından bu yana kağıt kalemle aramızdaki ilişki hiç kopmadı ve Ara Toplam onun bir hediyesi, geniş kitlelere ulaştı. Güzel bir şey, bir de bu yolla iletişim kurmak çok keyifli. Kendim için bir şans olarak görüyorum” dedi. Dizilerin uzunluğu için 45 dakika ideal Soruları da yanıtlayan Ahmet Mümtaz Taylan, “Dijital platformlar ve beyazperde ayrımını nasıl buluyorsunuz” sorusuna “Sinemaya mani bir şey olduğunu düşünmüyorum. Sinema bambaşka bir alan. Dijital belki TV’yi baltalayabilir, zorlayabilir. Zaten bu televizyon anlayışının gerçekten bitmesi lazım. Saat 20.00’de özetle başlayan 24.00’te biten dizileri üretmek de çok zor. Dünyada 45 dakika ideal, bizde 140 dakikaya kadar çıkıyor. Umarım bu anlayış biter” dedi. Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filmiyle ilgili de konuşan Taylan, “Dünyanın birçok sinema eleştirmeni tarafından, gelmiş geçmiş en iyi 10 filmden biri olarak gösteriliyor. Nuri Bilge’ye çok şey borçluyuz” ifadelerini kullandı. Taylan, Hakan Günday’ın Daha adlı romanının beyazperde uyarlaması olan, yönetmenliğini Onur Saylak’ın yaptığı Daha filmiyle ilgili olarak da “Daha filmi, içinde olmaktan çok mutlu olduğum, gurur duyduğum bir iş. Hakan Günday harika bir romancı. Bir romanı perdeye taşımak neredeyse imkansız bir şeydir, o kadar güçlü bir romandı ki onun perdeye taşınmasını önemsedik. Onur Saylak ile yüzümüzü kızartmayacak, Hakan’ın da onayladığı bir film ortaya çıktı” diye konuştu.
Büyük Kanal’da temizlik harekâtı
30 Ekim 2024 Çarşamba - 12:55 Büyük Kanal’da temizlik harekâtı İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, İzmir Körfezi’nin temizliği için yoğun bir çalışma yürütüyor. İZSU ekipleri bir yandan dere yataklarında temizlik yaparken diğer yandan da kentin atık sularını Çiğli Arıtma Tesisi’ne ulaştıran 60 kilometrelik hattı mercek altına aldı. 500 metrelik kısmında evsel atık yoğunluğu tespit edilen Fatih Caddesi’ndeki kolektör hattında yirmi dört saat kesintisiz çalışma yapılıyor. İzmir Körfezi’nin korunmasına yönelik çalışmalarını farklı alanlarda sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü ekipleri Çiğli İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi’ne atıkları ileten Büyük Kanal Projesi kapsamındaki 60 kilometrelik hatta girdi. İlk etapta hattın 500 metrelik kısmında yoğunluk tespit eden İZSU ekipleri Fatih Caddesi üzerinde 7 gün 24 saat kesintisiz çalışma yürütüyor. İZSU Kanalizasyon Dairesi Başkanlığı ekipleri 2200 milimetre çapındaki kolektör hatlarının birleşme noktasında kanalın içini temizlerken, aynı zamanda kombine kanal temizleme araçları ve gözlem kameralarıyla tıkanıklığın kaynağı tespit ediliyor. Kombine araçları ve görüntüleme kameraları devrede Atıksu hattındaki tıkanıklığı nasıl açtıklarını detaylarıyla anlatan İZSU Genel Müdürlüğü Kanalizasyon Dairesi Başkanlığı Harita Teknikeri Umut Özdemir, “Bütün körfezi Narlıdere’den Çiğli’ye kadar boydan kuşaklayan ana kanal hattımızda düzenli olarak temizlik çalışmalarını yürütüyoruz. Fatih Caddesi’nde düzenli olarak yapılan etütlerde hattın yaklaşık 500 metrelik kısmında tıkanmalar tespit edildi. Bu tıkanmalar hattın çalışmasına engel oluyordu. İZSU Genel Müdürlüğü ekipleri de temizlik çalışmalarına bu güzergahtan başladı. Temizlik çalışmalarına başlamadan önce kolektör hattımızı güzergahın üzerinde bulunan muayene bacalarına yerleştiriyoruz ve su akışını kesiyoruz. Kombine araçları ve görüntüleme kameralarıyla tıkanıklık tespit ediliyor ve hattın içi boşaltılıyor. Ekipler hattın içerisine giriyor ve pislikleri araçlarımız yardımıyla temizliyor. Biz buradaki çalışmalarımızı Kasım ayının ilk haftası tamamlayacağız” dedi. Lütfen ıslak mendil ve peçetelerinizi tuvalete atmayın Tıkanıklığı genellikle giderlere atılan ıslak mendillerin oluşturduğunu ifade eden Özdemir, “Bu atıklar bertaraf edilmiyor ve hatta dibe oturma yapıyor. Bu yüzden suyun akışını engelliyor. Gelen daha büyük teressubat malzemeleri ile de hat çalışamaz hale geliyor. Vatandaşlarımızdan daha duyarlı olmasını diliyoruz. Lütfen ıslak mendil ve peçetelerinizi tuvalete atıp sifonu çekmeyin. Hatta gelen bu atıklar dipte birikiyor ve hem insan hem de çevre sağlığını etkiliyor. Çalışmalarımız sahada 7 gün 24 saat olarak devam ediyor” şeklinde konuştu.
Seferihisar’da cumhuriyet coşkusu ile fener alayı
30 Ekim 2024 Çarşamba - 12:47 Seferihisar’da cumhuriyet coşkusu ile fener alayı Cumhuriyet coşkusunun göz doldurduğu Seferihisar’da, Kent Belleği ve Anı Evi’nden başlayarak Cumhuriyet Meydanı’na kadar kortej yürüyüşü yapıldı. Binlerce vatandaşın büyük ilgiyle katılım gösterdiği fener alayında Türk bayrakları ve meşaleler eşliğinde alkışlar yükseldi. Seferihisar Belediye Bandosu’nun gösterisi ve açılan bayraklar ile devam edilen yürüyüşte Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Cumhuriyet Halk Partisi ilçe yönetimi, siyasi partiler ve STK temsilcileri ile pek çok vatandaş yer aldı. Fener alayının ardından ‘’Cumhuriyet sayesinde tam 101 yıldır her gün, alnımız ak, başımız dik, gururla yaşıyoruz’’ diyerek konuşmasına başlayan Başkan Yetişkin’’, Mustafa Kemal Atatürk, bu milletin gözlerindeki ışığa, yüreğindeki cesarete inandı. Toprağı süren sizsiniz. Ülkeyi yöneten de siz olacaksınız dedi ve bizlere cumhuriyeti armağan etti. İşte bu yüzden cumhuriyet, sadece bir yönetim şekli değil, aynı zamanda özgür, bağımsız ve kendi kendine yeten bir Türkiye idealidir. İşte bu yüzden Atamızın mirasına layık olmak için eğitimle, üretimle, sanatla, bilimle bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Yolumuzdan dönmeyeceğiz. Cumhuriyetimize de, vatanımıza da, Atamızın değerlerine de sahip çıkacağız." dedi. Seferihisar’da cumhuriyet’in 101. yıl kutlamaları Sinan Efe Aksoy konseri ile devam etti. Dinleyicilere keyifli bir müzik dinletisi ve anlar yaşatan şarkıcı büyük beğeni topladı.
Medical Point’te ‘Cumhuriyet Bayramı’ coşkusu
30 Ekim 2024 Çarşamba - 12:39 Medical Point’te ‘Cumhuriyet Bayramı’ coşkusu İEÜ Medical Point Hastanesinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı çeşitli etkinliklerle coşkuyla kutlandı. Cumhuriyet’in 101. yıl dönümü İEÜ Medical Point Hastanesinde bu yıl da birbirinden farklı etkinliklerle coşkuyla kutlandı. Hastane kırmızı-beyaz renklerde donatılırken, çalışanlar Cumhuriyet Bayramı için hazırlanan Atatürk’ün en sevdiği yemekleri yeme fırsatı buldu. Hastane çalışanları ve yakınları için 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı temalı düzenlenen şiir yarışmasında dereceye girenlere ödülleri ve plaketleri dağıtılırken, her katılımcıya da teşekkür belgesi takdim edildi. Kutlamalar kapsamında hastane lobisinde yapılan bando gösterisiyle coşku daha da arttı. Çalışanlar, hastalar ve yakınları, bandonun çaldığı marşları hep bir ağızdan söyledi. Cumhuriyet kutlamalarının son durağı ise Atatürk Evi Müzesi oldu. Hastane çalışanları çocuklarıyla birlikte müzede Mustafa Kemal Atatürk’ün eşyalarını yakından görme fırsatı buldu. Medical Point Hastaneler Grubu Başkan Vekili Veysi Kubba, “Cumhuriyetimizin 101. yılını gururla kutlarken, bize bu özgür ve çağdaş ülkeyi armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını rahmetle anıyorum. Medical Point Ailesi olarak sağlık hizmetlerimizi Cumhuriyet’in değerleri doğrultusunda sunmanın gururunu taşıyoruz. Sağlıklı bir toplum hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyor, Cumhuriyet’in ilkelerini yaşatıyoruz. Bayramımız kutlu olsun.” dedi.