Yerel Haberler
İstanbul
İsmail Köybaşı: “Kazanabileceğimizin inancını maçın sonuna kadar sürdürdük” 24 Kasım 2024 Pazar - 22:38:29 Göztepe’nin defans oyuncusu İsmail Köybaşı, Beşiktaş maçının ardından yaptığı açıklamada, yenik duruma düştükleri halde inançlarını sürdürdüklerini belirterek, “Kazanabileceğimizin inancını maçın sonuna kadar sürdürdük” dedi. Trendyol Süper Lig’in 13. haftasında Göztepe, deplasmanda karşılaştığı Beşiktaş’ı 4-2 mağlup etti. Sarı-kırmızılılarda 35. yaşındaki savunmacı İsmail Köybaşı, karşılaşmanın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Beşiktaş taraftarına güzel karşılamalarından dolayı teşekkür ederek sözlerine başlayan Köybaşı, “Bugün oyunun hiçbir anını çirkinleştirmedik. Sadece oyun oynamaya ve mücadele etmeye çalıştık. Bunun karşılığını da galibiyetle aldık. Hak ettiğimiz bir galibiyet olduğunu düşünüyorum. 2-0 geriye düştük fakat inancımızdan hiçbir şey eksiltmedik. Kazanabileceğimizin inancını maçın sonuna kadar sürdürdük ve galip gelerek karşılığını aldık. Tek eksiğimiz bir deplasman galibiyetiydi. O da bugüne denk geldi. Çok mutlu ve gururluyuz. Tüm takım arkadaşlarıma, hocalarıma ve taraftarlarımıza armağan olsun” diye konuştu. “Beşiktaş takımı dışarıdan kırılgan görünüyor” Vazgeçmek ve kırılmak arasında ufak bir çizgi olduğunu hatırlatan tecrübeli oyuncu, “Futbolda bazen öyle kırılma anları olur ki; mağlup olduğunuzda değil inancınızı yitirdiğinizde kaybedersiniz. 3 puanlı sistemde her şey her an değişebilir. Bugün rakibimize karşı 2-0 yenik duruma düşmemize rağmen inancımızı kaybetmedik ve baskımızı sürdürdük. Futbol da hayat da böyledir. Vazgeçmek ile kırılmak arasında ufak bir çizgi vardır. Üzerine giderseniz bir şekilde karşılığını alıyorsunuz. Kulübün içinde olmadığım için bilemiyorum ama dışarıdan görüldüğü üzere biraz kırılganlar. Biz ise bu durumun tam tersine inancımızı hiç yitirmeden özellikle takım kimliğimizle mücadele ediyoruz” şeklinde konuştu. “Takımımla gurur duyuyorum” Hedeflerine adım adım ilerlediklerini aktaran sol bek, “Kendi hedeflerini içinde tutan ve bunu mütevazı şekilde sahaya yansıtan, mütevazı bir grupla çalışan ama hiçbir başarının tesadüf olmadığını her maç gösteren bir takımımız var. Ben takımımla gurur duyuyorum. 100. yılımız da, iyi ki de Göztepe’nin maçı var dedirttiğimiz için çok mutlu ve gururluyum. Bir medcezirimiz var. Stadyumumuzda oynadığımız her maçımızda tribünler tamamen doluyor. Bunları yaşamak ve bu kültürü oluşturmak inanın kolay değildi. Bir alt ligden beridir bu takımın bir parçasıyım. Hiçbir şey kolay olmuyor. Bugün burada görünen bu fotoğraf evet ama bunun 2-3 sene öncesi çok daha başkaydı. Zorluklar olmadan sefası sürülmüyor. Ben bunu zamanında Beşiktaş’ta da yaşamıştım. Feda dönemi olsun, sakatlıklar olsun. Hayat hep böyledir. Göztepe olarak da genç bir takımız. İstekli ve çaba sarf eden bir takımız. Umarım geldiğimiz bu nokta, ileride başaracağımız şeylerin başlangıcı olur. Ligin 3’te 1’lik bölümünü bitirdik. Bunun farkındayız. Bundan sonra da adım adım ilerlemek daha doğru olacaktır” açıklamalarında bulundu.
24 Kasım 2024 Pazar - 21:57 Sultangazili kadınlardan şiddete hayır Sultangazi Belediyesi, Kadına yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü çerçevesinde 3 gün boyunca farkındalık etkinlikleri düzenledi. Klinik Psikolog Melisa Oral, Sultangazili kadınlarla söyleşide buluşurken, anne ve çocukları atölye çalışmalarında bir araya geldi. Sultangazi Belediyesi, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinlikleri çerçevesinde anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Psikolog Melisa Oral, SU-MEKAN’da Sultangazili kadınlarla bir araya geldi. Söyleşiye Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun’un eşi Tuba Dursun ve Belediye Başkan Yardımcısı Nurcan Öztürkmen de katıldı. Şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet rollerinin ve otorite anlayışının yattığını belirten Psikolog Melisa Oral, çocuk yetiştirirken dikkat edilmesi gerekenleri anlattı. Şiddetin sonradan edinilen bir davranış bozukluğu olduğunun altını çizen Melisa Oral, annelere de tavsiyeler verdi. Hafta sonu da etkinliklerle dolu dolu geçti. Renklerin atölyesi etkinliği ile 6-9 yaş aralığındaki çocuklar ve anneleri bir araya geldi. 18 yaş üzeri katılımcılar için de seramik atölyesi etkinliği düzenlendi. Atölye etkinlikleri katılımcılardan tam not aldı. Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, “Maalesef ki yazılı ve görsel basında her geçen gün şiddetin daha da arttığını üzüntüyle görüyoruz. Kadın demek anne demek, kadın demek toplum demek. Kadına şiddet ise toplumu yok etmek Kadına yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesi ile bir kere daha şiddetin her türlüsünü kınıyor, şiddetin son bulduğu bir dünyada yaşamayı umuyoruz. Şiddetin her türlüsünün karşısındayız, kadınlarımızın her daim yanındayız” dedi.
İletişim Başkanı Altun, "İzzet Keribar Fotoğraf Sergisi" ve "Analogdan Dijitale Fotoğrafın Yolculuğu Sempozyumu"na katıldı
22 Kasım 2024 Cuma - 18:47 İletişim Başkanı Altun, "İzzet Keribar Fotoğraf Sergisi" ve "Analogdan Dijitale Fotoğrafın Yolculuğu Sempozyumu"na katıldı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "İzzet Keribar Fotoğraf Sergisi" ile "Analogdan Dijitale Fotoğrafın Yolculuğu Sempozyumu"na katıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığınca düzenlenen "İzzet Keribar Fotoğraf Sergisi" ile "Analogdan Dijitale Fotoğrafın Yolculuğu Sempozyumu’na katıldı. İletişim Başkanı Altun, sempozyumdan önce sergiyi gezdi. Beyoğlu’ndaki bir otelde düzenlenen programa İletişim Başkanı Altun, İzzet Keribar, birçok fotoğraf sever ve basın mensupları katıldı. İzzet Keribar, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a hediye takdim etti. Program, saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasıyla başlarken İzzet Keribar’ın belgeseliyle devam etti. “Bugün artık büyük ve güçlü Türkiye var” Programda konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Bugünün Türkiye’sinde artık ne 60’larda kurumsal kimlik kazanan askeri ya da yargı vesayetine yer var, ne de o vesayeti savunanlara. Bugünün Türkiye’sinde artık ne 70’lerdeki istikrarsız siyaset ve ekonomiye yer var, ne de sağ-sol adı altında toplumsal alanı rehin alan radikalizme. Bugünün Türkiye’sinde artık ne 80’ler neslini topyekûn yok eden darbecilere yer var, ne de darbeye çanak tutan ideolojik müdahalelere, siyaset mühendislerine. Bugünün Türkiye’sinde artık ne 90’larda millete ’nerde bu devlet?’ dedirten derin ekonomik çöküntülere, siyasal kaoslara yer var, ne de siyaset alanına hükmeden bürokratik oligarşiye. Bugün bunlara yer yok. Bugün artık büyük ve güçlü Türkiye var” dedi. “İletişim Başkanlığı olarak, en büyük mücadelemizi ’hakikat’ krizine karşı veriyoruz” "Ülkemizde iletişim artık çok daha hızlı ve rahat kurulabilirken, bu oranın artması beraberinde ’dijital teröristlerin’ sayısını da artırmakta" diyen Altun, “Özellikle üzerinde durmak istediğim konulardan biri, sempozyuma da ismini veren ’analogdan dijitale yolculuk’ kavramı. Kavramın, fotoğraf sanatı adına ne anlam ifade ettiğini, birazdan başlayacak oturumlarda uzman isimlerden dinleyeceğiz. Ancak, kavramın yani ’analogdan - dijitale dönüşümün’ bizler için fırsatlar kadar krizleri de içinde barındırdığını bilmenizi isterim. İletişim Başkanlığı olarak, bilgiye ulaşmanın bu denli kolay olduğu “dijital dönüşüm” çağında, tüm çalışma arkadaşlarımla birlikte en büyük mücadelemizi “hakikat” krizine karşı veriyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonu doğrultusunda verdiğimiz bu “hakikat mücadelesinin”, Türkiye’yi eskiden olduğu gibi uluslararası bağımlılık düzenine mahkûm etmek isteyenlerin huzurunu bozduğu kesin. İşte huzuru bozulanlar, her gün yeni yeni yöntemlere başvuruyorlar. Bu yöntemlere örnek olarak; siber saldırıları, sanal âlemde yürütülen dezenformasyonları, kara propagandaları, beşinci kol ve terör örgütlerinin dijital faaliyetlerini verebilirim. Şurası net ki; giderek artan internet kullanım oranı sayesinde ülkemizde iletişim artık çok daha hızlı ve rahat kurulabilirken, bu oranın artması beraberinde “dijital teröristlerin” sayısını da artırmakta, hakikat krizini derinleştirmektedir. Durumun ciddiyetini aktarabilmek adına altını çizmeliyim ki; terörizm artık yeni formlar kazanmış durumda. Örgütler, yeni kurulan bu dijital medya düzenini; propaganda için, endoktrinasyon için, haberleşme için, militan ve sempatizan devşirmek için, eğitim için, hatta operasyonel kontrol ve sözde komuta için kullanıyor. Unutulmamalıdır ki içinde bulunduğumuz bu dijital dönüşüm çağında ismine ’dijital terörizm’ dediğimiz sorun da artık bir milli güvenlik meselesidir. Önümüzdeki dönemin en büyük mücadele alanlarından biri olan dijital dönüşümde, tüm kurumlarımıza, siyaset ve medya temsilcilerine hatta her bir vatandaşımıza büyük sorumluluklar düştüğünü bir kez daha hatırlatmak istiyorum” şeklinde konuştu. “İzzet Keribar Beyefendi, duruşuyla bize çok büyük dersler vermektedir” Sözlerine sanatçıya teşekkür ederek devam eden Altun, “Elinde fotoğraf makinesiyle 70’ten fazla ülke gezen ama en çok memleketini Türkiye’yi seven, en zor dönemlerde dahi asla vatanını terk etmeyi düşünmeyen büyük fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar Beyefendi, bu duruşuyla bize çok büyük dersler vermektedir. 88’inci yaşında hala ’Vatana nasıl faydalı olurum?’ sorusunun yanıtını arayan İzzet Keribar, bu bilinçle bizleri aydınlatmaktadır. Bizi bugün burada bir araya getiren, sanatın ve inceliğin peşinde bir ömür geçirmiş çınarımız sayın İzzet Keribar’a bize hatırlattıkları için tekraren şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. “Fotoğraf sanatı benim için sadece bir meslek değil” Programda açılış konuşmasını yapan Fotoğraf Sanatçısı İzzet Keribar ise, “Fotoğraf sanatı benim için sadece bir meslek değil. Aynı zamanda hayata dair duygularımı, düşüncelerimi ve gözlemlerimi ifade etmenin en güçlü yolu. Yaşam boyunca, her bir fotoğrafımda gerek farklı bir perspektiften görmeye çalıştım. Anların güzelliklerini, hayatın karmaşasını portrelerimde insan ruhunun derinliklerini yakalamaya gayret ettim. Bu akşam bana eşlik eden herkesle bu belgeseli izlemek benim için çok büyük bir onur. Bu belgesel film yalnızca benim değil benimle beraber çalışan, ilham veren, beni seven ve destekleyen tüm fotoğraf sanatçı dostlarım içindir. Türkiye’mizin fotoğraf ve sanat dünyasına bir armağandır. Sanatın gücüne inanan ve toplum üzerindeki etkisini önemseyen herkesin bu güzel ağırlık parçası olduğu biliyorum” diye konuştu.
Yenidoğan Çetesi davası 5. gününde devam ediyor: Örgüt yöneticisi savunma yapıyor
22 Kasım 2024 Cuma - 18:38 Yenidoğan Çetesi davası 5. gününde devam ediyor: Örgüt yöneticisi savunma yapıyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine beşinci gününde devam ediyor. Duruşmada örgüt yöneticilerinden İlker Gönen savunmasında, "Herkesin suçu olabilir. Suçum olabilir ama bebek katilliği ile kimse beni yaftalayamaz" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava beşinci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, örgüt yöneticisi İlker Gönen savunma yaptı. “Aileler galeyana getirildi, kim bize sahip çıkacak?” Medisense şirketinde doktor olarak görev yapan ve iddianamede bebekler Kadan, Ayaz Karaduman, Öykü Helvacı, Havanur Karakoç ve Kerem Muhammed Tokluoğlu’nun ihmali davranış nedeniyle ölümüne sebep olma suçunu işlediği tespit edilen sanık Gönen savunma yaptı. Sanık Gönen savunmasında, “Karakoç bebeğin bağırsaklarında sorun vardı. Bebek Yalova’dan geldi. Bebeğin durumu kötüleşti. Bağcılar’da ameliyat oldu. Sonra sevk oldu. 64 gün sonra bebek vefat etti. Beni hemşireler 64 gün boyunca aradı. Bebeğe mama veriyorduk ağzından geliyordu. Ben bebeğin beslenemediği için ölmesiyle suçlanıyorum. Bebek Karakoç vefat ettikten sonra polis geldi bütün dosyalara el koydu ve bebeği Adli Tıp Kurumu morguna götürdü. Bebeğe otopsi yapıldı. Rapora göre bu bebeğin ölümü beslenememe değil, bağırsakların yırtılması. Masumiyet karinem varken, her şeyde gizlilik kararı varken, nasıl oluyor da haberlerde kanallarda sayfa sayfa çarşaf çarşaf yayınlanıyor bu iddialar ama benim avukatım ulaşamıyor. Bu Allahtan reva mıdır? Aileler galeyana getirildi. Kim bize sahip çıkacak?” dedi. “Medyada benim daha avukatım bana dosyayı getirmeden bakın ötenazi yapmışlar deniliyor” Sanık Gönen savunmasının devamında, “2. bebek Tokluoğlu, ben bu hastada kalp masajı yaptırmama yani Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa ötenazi yaptırmak ile suçlanıyorum. Çocuk oksijensiz kalarak doğuyor. Çocuğa yaklaşık 2 saat müdahale ediliyor. İnsanların sinir ucuna dokunacak kelimeler buluyorlar ‘pasif ötenazi’ gibi. Medyada benim daha avukatım bana dosyayı getirmeden bakın ötenazi yapmışlar deniliyor. İnsanların duyguları ile oynanıyor. Sağlıkta şiddet artıyor. Benim yüzümden 47 kişi bebek katilliği ile suçlanıyor. Bunun hesabını kim verecek?” şeklinde konuştu. “Suçum olabilir ama bebek katilliği ile kimse beni yaftalayamaz” İlker Gönen, “Herkesin suçu olabilir. Suçum olabilir ama bebek katilliği ile kimse beni yaftalayamaz. Bebek Kadan doğduğunda filmini bana attılar. Bana gönderdikleri filmde bir şey anlaşılmıyordu. Beni Fırat Sarı aradı 1 gün sonra bebek vefat edince. Bana bebeğin ölüm sebebi ile ilgili bir şey olabileceğini söyledi. Ben de bebeğin hayatını kaybettiğini, üzerinden 1 gün geçtiğini söyledim. Ben olmayan bir akciğer patlamasını görüp söylememekle, katillikle suçlanıyorum. Bu kadar iftira, yalan, işgüzarlık kolay mı? Benim bu iftiraya maruz kalma nedenim ne? Bu amaç ne? Medyaya bu kadar vermenin amacı ne? Kimi zor durumda bırakmak istiyorsunuz? Bu uzman görüşünü yazan kişiler iddialarda bulundular, bu uzman görüşünün kimse nasıl hazırlandığını sormadı. Ben burada bebek katilliği ile suçlanıyorum. Kimse bizim yanımızda duramadı. Medyada öyle bir baskı oluşturuldu ki. Yani biz ne yaptık?” şeklinde savunma yaptı. “Bizim idam sehpamızı uzman görüşü koydu, tekmeyi de medya vurdu” Sanık Gönen, “Bebek Helvacı olayında ben bebeğe katil ruhla, adrenalin yaptırmamakla suçlanıyorum. 2 aydır ben ne cezaevinde kalabiliyorum ne başka yerde yatabiliyorum. Sabahtan akşama kadar tapeler sayfa sayfa geziyor. Kim geri getirebilecek bizim itibarımızı? Ben 5 tane ölümle suçlanarak karşınızda duruyorum. Bizim idam sehpamızı uzman görüşü koydu, tekmeyi de medya vurdu. Biz kimseye tek kelime anlatamadık. Biz bir kere yaftayı yedik” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, Yunan Bakan Stilyanidis ile bir araya geldi
22 Kasım 2024 Cuma - 18:35 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, Yunan Bakan Stilyanidis ile bir araya geldi Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Yunanistan Denizcilik ve Ada Politikaları Bakanı Hristos Stilyanidis ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nde bir araya geldi. Görüşmede iki ülke arasındaki ulaştırma projeleri ve deniz ticareti hakkında konular ele alındı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Yunanistan Denizcilik ve Ada Politikaları Bakanı Hristos Stilyanidis ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nde bir araya geldi. "Denizcilik konusunda adil ve rekabet edilebilirlik üzerine çok yararlı görüşmeler gerçekleştirdik" Basın açıklamasında konuşan Bakan Uraloğlu, "Denizcilik konusunda adil ve rekabet edilebilirlik üzerine çok yararlı görüşmeler gerçekleştirdik ve özel sektörün gelişimi ve yaygınlaşması noktasında hemfikir olduk. IMO’da Uluslararası Denizcilik Örgütü’nde çok güzel bir işbirliğimiz var onu mutlaka daha da geliştirmemiz noktasında mutabık kaldık. Yine karbonsuzlaştırma ve yeşil enerji konusunda nasıl işbirliği yapabileceğimizi konuştuk. Küresel olayların, savaşların denizcilik sektöründeki etkilerinin neler olduğu noktasında görüş alışverişinde bulunduk. Özellikle Ukrayna ve Filistin’de süren savaşın bu anlamdaki sektöre etkilerini yine karşılıklı değerlendirdik. Arayı fazla açmadan Yunanistan’da bu toplantının devamını yapmamız gerektiğini kendileri ifade etti, bizde en kısa zamanda inşallah Yunanistan’a gideceğiz ve ben bu vesile ile ülkemize ziyaretinden dolayı tekrar çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. "Yunanistan ve Türkiye sadece komşu iki ülke değil aynı zamanda iki partner ve iki ortak ülke" Yunan Bakan Hristos Stilyanidis ise, "Öncelikle sayın Bakan Uraloğlu’na nazik daveti için teşekkürlerimi sunmak istiyorum, bu güzel İstanbul şehrinde bizleri ağırladılar, bana ve beraberimdeki heyete gösterdikleri sıcak karşılama ve konukseverlikten ötürü kendisinde şükranlarımı sunuyorum. Burada olmak benim içim büyük bir mutluluk. İlk defa resmi olarak kendisi ile bir araya gelmiş olduk ve ben inanıyorum ki burada bizim yapmış olduğumuz bu toplantı Türkiye ile Yunanistan’ın denizcilik gibi önemli bir alandaki işbirliğinin daha da güncelleştirilmiş ve daha da kuvvetlendirilmiş halini temsil ediyor. Yunanistan ve Türkiye sadece komşu iki ülke değil aynı zamanda iki partner ve iki ortak ülke özelliklede söz konusu denizcilik sektörü olduğunda böylesi iki ülkenin işbirliği yapması zaten doğanın bir gereği" dedi. Basın açıklamasının ardından iki bakan görüşmeyi sonlandırarak ayrıldı.
Omsan Logistics’e ’Uluslararası Deniz Taşıması Firmaları’ ödülü
22 Kasım 2024 Cuma - 17:25 Omsan Logistics’e ’Uluslararası Deniz Taşıması Firmaları’ ödülü OYAK Şirketlerinden Omsan Logistics, bu yıl 15’inci kez düzenlenen Atlas Lojistik Ödülleri’nde, ‘Uluslararası Deniz Taşıması Firmaları (Gemi Sahipleri) Ödülü’ne layık görüldü. Ödüller, şirketin de katılımcıları arasında yer aldığı Logitrans Fuarı’nın ev sahipliği yaptığı törende takdim edildi. Lojistik sektörünün en prestijli organizasyonlarından Atlas Lojistik Ödülleri, Logitrans Fuarı’nda gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. Omsan Logistics, Türkiye lojistik sektörü medyasının ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle 15’inci kez gerçekleştirilen Atlas Lojistik Ödülleri’nde, ‘Uluslararası Deniz Taşıması Firmaları (Gemi Sahipleri) Ödülü’nün sahibi oldu. Yapılan açıklamaya göre, Özmal ve uzun dönem kiralamalarla birlikte toplam 14 gemiye sahip filosuyla şirket, ‘Yeşil Taşımacılık’ hedefleri doğrultusunda deniz yolu taşımacılığının ağırlığını her geçen gün artırıyor. Tahıl, cevher, çimento ve demir çelik başta olmak üzere farklı sektörlere dökme ve genel kargo yüklerinin taşınmasında lojistik ve liman hizmetleri sunan Omsan Logistics, proje bazlı parsiyel açık yük taşımalarını da gerçekleştiriyor. Akdeniz, Karadeniz, Avrupa, ABD, Brezilya ve Uzak Doğu limanlarına taşımalar gerçekleştiren şirket, Türk limanları arasında yapılan dökme yük taşımacılığında ‘taşıma hacmi en büyük firma’ unvanını da koruyor. Geniş hizmet yelpazesine sahip Türkiye lojistik sektörünün önde gelen şirketlerinden Omsan Logistics 46 yıllık tecrübesiyle; kara yolu, deniz yolu, hava yolu, demir yolu, intermodal taşımacılığı, serbest ve gümrüklü depolama, mikro dağıtım, otomotiv lojistiği, enerji lojistiği, proje taşımacılığı, ev ve ofis lojistiği, gümrükleme ve sigorta gibi geniş bir yelpazeyle yurt içi ve yurt dışında hizmetler sunuyor. Uçtan uca hizmet verme prensibi ve multimodal taşımacılık yetkinliğiyle yenilikçi ve alternatif çözümler geliştiren şirket, iş ortaklarının taleplerine uygun olarak hava, deniz, kara ve demir yolu taşımacılığı kombinasyonuyla multimodal hizmetler sunarak optimal bir hizmet ağı oluşturuyor. Daha yeşil bir dünya için çalışıyor Demir yolu tren işletmeciliği yetki belgesine sahip özel tren işletmecisi olan şirket, daha yeşil bir dünya için sürdürülebilirlik alanında somut adımlar atıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ‘Kombine Taşımacılık Yönetmeliği’ kapsamında Yeşil Lojistik Belgesi’nin de sahibi olan şirket, sürdürülebilirlik uygulamalarını tüm iş süreçlerinde yaygınlaştırıyor. ‘Yeşil Taşımacılık’ olarak da nitelendirilen deniz yolu ve demir yolu taşımacılığında fark oluşturan hizmetler sunan şirket, deniz yolu taşımalarının portföyündeki ağırlığını düzenli olarak artırıyor. Şirket, büyüme stratejisinin merkezinde yer alan çevreci yaklaşımı ve sunduğu hizmetlerle karbon salımının azaltılmasına da katkıda bulunuyor.
Üsküdar’da okula gitmek artık daha “Güvenli”
22 Kasım 2024 Cuma - 17:19 Üsküdar’da okula gitmek artık daha “Güvenli” Üsküdar Belediyesi tarafından hayata geçirilen “Güvenli Okul Sokakları” projesiyle okulların çevresindeki yaya yollarında güvenliği artırmak ve yaya konforu sağlamak amacıyla çalışma başlatıldı. Üsküdar Belediyesi, hayata geçirdiği "Güvenli Okul Sokakları" projesi ile okulların çevresindeki yaya yollarında güvenliği artırmak ve yaya konforunu sağlamak için yenilikçi bir planlama yapıyor. Proje kapsamında ilk olarak Yavuztürk İlkokulu çevresinde ilk pilot çalışma tamamlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda okul çevresinde yapılan düzenlemelerle, öğrenciler kentteki günlük aktivitelerini daha keyifli ve güvenli bir şekilde deneyimlemeye başladı. Eski araç işgallerinin yerini, ebeveynlerimizin çocuklarını beklerken dinlenebileceği ve sosyalleşebileceği oturma alanları aldı. “Daha yaşanabilir ve çocuk dostu Üsküdar için adım atmaya devam ediliyor” Daha yaşanabilir ve çocuk dostu Üsküdar için adımlar atmaya devam eden Üsküdar Belediyesi proje ile okulların çevresindeki yaya yollarında güvenliği artırmak ve yaya konforunu sağlamak için yenilikçi bir planlama yaklaşımını benimsedi. İlk olarak Yavuztürk İlkokulu ile başlayan proje Altunizade Mahallesi’ndeki Ata Ortaokulu ve Kirazlıtepe Mahallesi’ndeki Şehit Salih Alışkan İlkokulu ile devam edecek. Taktiksel şehircilik kapsamında yapılan güvenli okul sokakları projesi yoğun ve yapılaşmış kent merkezlerinde hızlı ve esnek tasarım çözümleri üretmeyi amaçlıyor. Öğrencilerden Kerem Güler, daha önce okul önlerinin tehlikeli olduğunu dile getirerek, “Çocuklar artık burada oynayabiliyor. Artık böyle daha iyi oldu, kimseye araba çarpmaz.” dedi. Züleyha Çalışkan da yapılan uygulamadan ötürü memnuniyetini belirterek, “Artık annem beni merak etmiyor, çünkü buradan rahatlıkla geçebiliyorum.” şeklinde konuştu.
Yenidoğan Çetesi sanığının avukatı: “Basın mensupları müvekkilim dahil herkesi bebek katili yapmıştır”
22 Kasım 2024 Cuma - 17:16 Yenidoğan Çetesi sanığının avukatı: “Basın mensupları müvekkilim dahil herkesi bebek katili yapmıştır” İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine beşinci gününde devam ediyor. Bağcılar Medilife Hastanesi’nde yeni doğan yoğun bakım sorumlu doktoru olarak çalışan ve 4 bebeğin ölümünde sorumluluğu olduğu iddianamede belirtilen Dursun Eryılmaz’ın savunması ile duruşma devam ediyor. Duruşmada sanık Eryılmaz savunma yaparken avukatı “Mahkemenin bir hükmü kalmamıştır, basın mensupları müvekkilim dahil herkesi bebek katili yapmıştır” dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava beşinci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, Bağcılar Medilife Hastanesi’nde yeni doğan yoğun bakım sorumlu doktoru olan; ayrıca Melek Süleymanoğlu, Öykü Helvacı, Havanur Karakoç ve Ayaz Karaduman bebeğin ölümünde sorumluluğu olduğu iddianamede belirtilen Dursun Eryılmaz savunma yaptı. “Fırat Sarı ile çalışırken 1 buçuk yıl içerisinde 800 bin lira para aldım” Fırat Sarı’yla ilgili konuşan Dursun Eryılmaz, “Fırat Sarı’yı çocuk pediatrisi olarak tanıyorum. Ben onun yanında çalışmadım. Benim çalıştığım hastaneyi Fırat Sarı satın aldı. Fırat Sarı ile çalışırken 1 buçuk yıl içerisinde 800 bin lira para aldım. Bebeklerin yoğun bakımlara transfer edileceğini biliyorduk. Ayaz bebeği hastaneden zorla almadım. Ailenin akraba evliliği olduğu söyleniyordu” ifadelerini kullandı. Sanık savunma yaptığı sırada söz alan müşteki avukatı, Ayaz bebeğin akraba evliliği olmadığının raporlandığını aktardı. Savunmasına devam eden sanık Eryılmaz, “Ayaz bebeğin ölüm haberini İlker Bey verdi ama aradan bir yıl geçti tam olarak emin değilim. Klavye bilgim çok az olduğu için epikrizler konusunda sekreter ve hemşirelerden klavye için destek aldığım zamanlar olmuştur” şeklinde konuştu. Duruşmada, sanık avukatı, basın mensuplarına tepki göstererek, “Mahkemenin bir hükmü kalmamıştır, basın mensupları müvekkilim dahil herkesi bebek katili yapmıştır” dedi. Duruşma, verilen aranın ardından sanık savunmaları ile devam edecek.
Bakan Uraloğlu: “Kalkınma Yolu projesi bitme noktasına geldi”
22 Kasım 2024 Cuma - 17:11 Bakan Uraloğlu: “Kalkınma Yolu projesi bitme noktasına geldi” Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen “Türkiye Yüzyılında Sürdürülebilir Ulaşım Zirvesi”ne katıldı. Kalkınma Yolu projesinin bitme noktasına geldiğini belirten Bakan Uraloğlu, "Gelecek sene içerisinde yapıma başlayabilir miyiz gayreti içerisindeyiz. Projede ilerliyoruz" dedi. Turkuvaz Medya Merkezi’nde düzenlenen zirvede havacılıktan karayollarına, denizcilikten demiryollarına ulaşım sektörü A’dan Z’ye masaya yatırıldı. Turkuvaz Medya Marka ve Pazarlama Grup Başkanı Sinan Köksal’ın açılış konuşmasıyla başlayan ‘Türkiye Yüzyılında Sürdürülebilir Ulaşım Zirvesi’nin ilk özel oturumunda Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi ve Köşe Yazarı Okan Müderrisoğlu ve Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü ve Köşe Yazarı Dilek Güngör, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nu konuk etti. Ulaşımda Merkez Ülke Türkiye Oluyor Zirvede konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Orta Koridor üzerinden Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ile Çin’den ülkemize ulaşan yükleri Marmaray ile Avrupa’ya ulaştırıyoruz. Bugüne kadar Orta Koridor’un geliştirilmesi kapsamında; Avrasya Tüneli, Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu gibi mega projeleri hayata geçirdik ve yenilerine de devam ediyoruz. Azerbaycan ile ülkemiz arasındaki mesafeleri kısaltacak Zengezur Yolu, Bakü Limanı’nı doğrudan ülkemize bağlayacak. Çin, Doğu Asya ve Hindistan’dan gelen yükleri Basra Körfezi üzerinden Avrupa’ya taşıyacak Kalkınma Yolu projesinde de uluslararası iş birliği çalışmalarımıza devam ediyoruz” dedi. Kalkınma Yolu 20 gün kısaltır Kalkınma Yolu kapsamında Türkiye’den geçen 2 bin 94 km demiryolu bağlantısı için 727 kilometre yeni hat yaptıklarını, bin 923 kilometre karayolu koridoru içinse 331 km yeni otoyol yatırımı planladıklarını belirten Bakan Uraloğlu, “Yeni İpek Yolu olarak nitelendirdiğimiz Kalkınma Yolu Projesi ile ülkemizin ekonomik ve jeopolitik statüsünü daha da güçlendireceğiz. Bu projenin hayata geçmesiyle Asya ile Avrupa arasındaki seyahat süresini Türkiye üzerinden önemli ölçüde azaltacağız. Şu anda Kalkınma Yolu’nun alternatifi olarak kullanılan Süveyş Kanalı bağlantılı uluslararası Güney Koridor üzerinden Çin ile Avrupa arasındaki taşımacılık 35 gün 7 saat sürüyor. Ancak 2023’ten itibaren Süveyş Kanalı’nda ticari gemi geçişleri sıkıntıya girdi. Bu güzergah artık küresel denizcilik şirketleri tarafından tercih edilmemeye başladı ve bunun yerine Ümit Burnu’na yöneldiler. Çin’den kalkıp Ümit Burnu’na dönen gemiler de 35 günde ulaştıkları Londra’ya yaklaşık 45 gün 22 saatte ulaşıyor. Dolayısıyla biz bugün Kalkınma Yolu Koridoru’nu bitirmiş olsaydık 45 günlük süre 25 güne düşerek maliyetleri de düşürecekti” diye konuştu. Bakan Uraloğlu, Kalkınma Yolu Projesi’nde Katar, BAE, Irak ve Türkiye’nin olduğunu, projenin bitme aşamasına geldiğini, ülkelerin finansmanı konuştuğunu, önümüzdeki yıl içinde başlama gayreti içinde olduklarını vurguladı. Yolları 2026’da akıllandırıyoruz Son 22 yılda karayollarına yapılan yatırımların günümüzdeki değeri 280.6 milyar dolara ulaştığını söyleyen Bakan Uraloğlu, “2002’de 6 bin 101 km uzunluğundaki bölünmüş yol ağımızı 29 bin 653 km’ye çıkardık. Sadece 6 il birbirine bölünmüş yolla bağlı iken, 77 ili birbirine bölünmüş yolla bağladık. 8.5 milyon araç trafiği 30.5 milyona çıktı. ‘Bunları yapmasak ne olurdu’ diye düşünmek istemiyoruz. Bin 714 km olan otoyol uzunluğumuzu 3 bin 796 kilometreye yükselttik. 2028’de de bölünmüş yol ağımızı 31 bin 250 km’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Bugün bölünmüş yollarımız sayesinde seyahat konforunu arttırarak yollarımızdaki ortalama hızı 40 km‘den 88 km’ye yükselttik” dedi. Yola yerleşecek sensörler, kameralarla beraber aracın araçla ve yolla bağlantısını sağlayacaklarını anlatan Bakan Uraloğlu, “Güney Kore ve ABD’de modeller var. Biz kendi modelimizi yapıyoruz. TÜRKSAT, Karayolları Genel Müdürlüğü ve Aselsan çalışıyor. Hasdal-İstanbul Havalimanı arasında 30 kilometrelik bölümde deneme sürecini başlatıyoruz. 2026’da uygulamaya girer. Yollarımıza toplam 15 bin km karayolu ağına fiber kablo tesis edilmesi için çalışmalarımızı aşama aşama sürdürüyoruz” açıklamasında bulundu. Yavuz Sultan Selim’e demiryolu ihalesi seneye 2023’te 13 bin 919 km olan demiryolu ağını 2028’de 17 bin 287 km’ye, 2053’te ise 28 bin 590 km’ye çıkarmayı hedeflediklerini anlatan Bakan Uraloğlu, “Ankara - İstanbul Süper Hızlı Tren Projesi 344 km olup, saatte 350 kilometre hıza ulaşacak trenlerimizle seyahat süresini 80 dakikaya indireceğiz. Sabiha Gökçen ve İstanbul Havalimanları, yüksek standartlı bir demiryolu hattı ile birbirine bağlanacak. Samsun-Sarp Hızlı Tren Hattı için de proje çalışmalarına başladık. Ankara-İzmir treni 2026’nın sonunda bitecek. Mersin, Adana, Osmaniye ve Gaziantep’i tamamlayacağız. Şanlıurfa-Mardin-Ovaköy’e kadar olan bölümü bitireceğiz. Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinde düşünülen çift demiryolu hattının finansmanıyla ilgili Dünya Bankası ile belirli bir noktaya geldik. Oranın ihalesini de önümüzdeki yıl yapacağız” dedi. Ülke genelindeki 1.015 km’lik şehir içi raylı sistem hattının 434 km’sinin bakanlık tarafından yapıldığını anlatan Uraloğlu, “Şu anda İstanbul’da bin km metro gerekiyor. Şu anda yapılan 400 kilometre. Bunun da 170 km’sini bakanlık olarak biz yapmışız. Sorumluluk belediyelerin kendilerinde. Yapılması gereken birçok iş var. Halkalı - Başakşehir - Arnavutköy-İstanbul Havalimanı Metrosu 2. Etabı 2025 yılı içerisinde hizmete açacağız. Altunizade - Çamlıca - Bosna Bulvarı Metrosu, Kocaeli Gebze Sahil - Darıca OSB Metrosu, Başkentray‘ın devamı niteliğindeki Sincan OSB - Yenikent-Kazan Soda Demiryolu’nu ve Konyaray’ı 2026 yılı içerisinde, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kuzey Hafif Raylı Sistem Hattını ise 2028 yılı sonunda tamamlayarak hizmete almayı hedefliyoruz” mesajı verdi. 17 Nisan’da üç pistte operasyon başlıyor Hava yolcu sayısının bu yıl 230 milyona çıkacağını, 2028’de hedefin 258 milyon olduğunu belirten Bakan Uraloğlu, şunları anlattı: “Bunlar durduk yere olmuyor. 26 tane havalimanını 58’e çıkardık. 32 tane yeni havalimanı yaptık. 15 tane sıfırdan havalimanı yaptık. 1.5 yılda bir havalimanı demek bu Geri kalanını da yeniledik. İç hatlarda 58 noktaya, dış hatlarda 131 ülkede 347 farklı noktaya havayoluyla ulaşıyoruz. Bu senenin sonunda dış hatlardaki sayımızı 349 uçuş noktasına çıkaracağız. 22 yılın sonunda Hava Ulaştırma Anlaşması yaptığımız ülke sayısını da 81’den 175’e ulaştırdık. İstanbul Havalimanımız Avrupa’da ikinci, dünyada yedinci sırada” dedi. Dünyada paralel üç pistte aynı anda operasyonun sadece ABD’de olduğunu, İstanbul Havalimanı’nda da bunu gerçekleştireceklerini söyleyen Uraloğlu, “17 Nisan’da İstanbul Havalimanı’nda bunu uygulamaya geçireceğiz” mesajı verdi. Karadeniz’e lojistik liman geliyor 2002’de 152 olan liman tesisi sayısını, 217’ye ulaştırdıklarını, 2028’de bu rakamı 220’ye çıkarmayı planladıklarını anlatan Bakan Uraloğlu, “Ambarlı, Kocaeli, Mersin ve Tekirdağ, limanlarında bulunan konteyner limanlarımız dünyada ilk 100 liman arasına girmeyi başardı. 2003’te 8 bin 500 yat bağlama kapasitemiz varken, 2024’te bu sayı 25 bin 038’e ulaştırdık. 208 yat bağlama kapasiteli Gazipaşa Yat Limanımızın yapım çalışmalarını da bitirdik ve çok yakında hizmete açmayı planlıyoruz. Karadeniz’deki ticareti güçlendirecek Rize İyidere Lojistik Limanı’nın yapımına devam ediyoruz. Aydıncık Yat Limanı’nın altyapı çalışmalarını da 2025 yılında tamamlamayı hedefliyoruz. Demre Yat Limanını üstyapı çalışmalarının ardından 2026’da hizmete almayı planlıyoruz. Filyos Limanı’nı doğalgaz bulacağız diye yapmadık. Orayı özel sektöre açacağız” açıklamasında bulundu. X’te 119 Fetö hesabını kapattırdık 5G’ye daha çok yerli ve milli üretim yaparak geçmek istediklerini anlatan Bakan Uraloğlu, “Önümüzdeki günlerde net takvimi açıklarız. 2025 ilk çeyreğinde ihalesini yapmak, 2026’da ilk sinyali vermek gayretindeyiz. 30 tesiste 5G lisansı verildi. Buralarda deneyimleme şansınız var şu anda” dedi. Sosyal medyada 75 milyon kullanıcı olduğunu, bu alanda birçok düzenleme yaptıklarını anlatan Bakan Uraloğlu, “Şirketler ‘bizim kurallarımız var’ diyor. Ama Türkiye’nin kendi kuralları var. Her istediğimizi almadık ama bir aşamaya geldik. Bütün sosyal medya platformları ‘İşimizi düzgün yapmazsak, Türkiye kapatabilir, ayağımızı denk alalım’ noktasına geldi. X’te 119 tane FETÖ’cü hesabını kapattırdık. Biz yasakçı zihniyette olmak istemiyoruz. Esasında yasakçı zihniyette olan bu platformlar, paylaşımınızı yasaklıyor” dedi.