GÜNDEM - 09 Ocak 2025 Perşembe 16:52

Yenikapı Yalı İhsan Zini Camii’nin temeli atıldı

A
A
A
Yenikapı Yalı İhsan Zini Camii’nin temeli atıldı

Fatih Yenikapı’da inşa edilen Yalı İhsan Zini Camii’nin temeli düzenlenen törenle atıldı. Programda konuşan Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan, “Yapılan bütün camiler, bağışçılarımızın kendi bağışları ile yapılıyor” dedi.


Fatih Belediyesi ile İhsan Zini Sosyal Eğitim ve Kültür Vakfı iş birliğinde Yenikapı’da inşa edilen Yalı İhsan Zini Camii’nin temeli düzenlenen törenle atıldı. Törene Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan, İhsan Zini Sosyal Eğitim ve Kültür Vakfı üyeleri ve mahalleli katıldı. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda vakıf yöneticileri İhsan Zini ve Hakan Zini birer konuşma yaptı.


Ardından konuşan Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan, “1453’ten 110 yıl önce bu karşı taraflar, ecdadımızın yönetimi altındaydı. Topkapı, Zeytinburnu itibariyle o genelde de ecdadımız vardı. Fatih, fethin müjdelenen yeri. Ecdadımız bu topraklarda kaldığı yüzyıllar içerisinde eserler bırakmış. Belediye başkanı olunca bazı sırlar gördüm” dedi. Başkan Turan, “Bu ufacık alanda 400’e yakın cami var onlarca medrese var. Fatih’te 12 bin tane kültürel eser var. Allah İhsan Amca’dan razı olsun. Biz bu ihya camileri yaparken şu ana kadar hiçbir camiyi kamu parasıyla yapmıyoruz. Yapılan bütün camiler, bağışçılarımızın kendi bağışları ile yapılıyor. Bunu önemli bir hayır olarak görüyoruz. Hayırsever İhsan Amcamızı değerli evladını ve ailesine teşekkür ediyoruz” dedi.


Caminin inşaatının bu yıl içerisinde tamamlanacağı öğrenildi.



Yenikapı Yalı İhsan Zini Camii’nin temeli atıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Hukuk profesörü baba ile doktor oğlu ata topraklarında 30 ton avokado üretiyor Adana’nın Kozan ilçesinde Hukuk Profesörü Mustafa Topaloğlu ve doktor oğlu Nahit Topaloğlu, ata topraklarında bir yılda 30 ton avokado üretimi yapıyor. Ata topraklarında 25 dönüm arazide deneme amaçlı 200 avokado fidanı diken baba ve oğul kısa sürede 90 bin fidan ile 65 dönümde üretim yapmaya başladı. Baba ve oğlu kısa sürede yılık 30 ton avokado üretimi yaparak ihracat yapacak duruma geldi. Prof. Dr. Mustafa Topaloğlu, “Bahçe bizim için öze dönüş. Ben çiftçi bir ailenin çocuğuyum. Toprağa olan özlem ve farklı bir uğraş olsun istedik. 250 dönüm bahçemiz var, bunun 65 dönümü avokado diğer kısmı narenciye olarak üretim yapıyoruz. İlk alternatif tarım ne yapabiliriz diye oğlum ve eşimle düşündük. 25 dönüm alanda avokado üretimi ile başladık. İlk başladığımızda fidan ve fidan kalitesinde zorlanınca, kendimiz üretelim dedik. 200 fidan ile başladık ve 90 bin fidana ulaştık. Komşumuzun Alanya’da 7 dönüm arazisinde görüp incelediğimiz bir süreç oldu. Hedefimiz yurt dışı ihracatı da yapabilmek” diye konuştu. Baba Topaloğlu, bölgede yanlış bir kanaat olduğunun da altını çizerek, “Adana bölgesinde avokado olmaz gibi bir yanlış algı var. Ama Karadeniz bölgesinde bile olabilir. Eksi dereceler çok olmadığı müddetçe avokado yetişiyor. Avokado sadece Alanya’da değil Çukurova’da çok verimli bir şekilde yetişiyor” dedi. Babasına üretim için öncülük eden Doktor Nahit Topaloğlu, “Doktorum ama ata topraklarında üretim yapmak istedim. Avokado ile bölgemizde de öncülük etmek istedik. Avokado faydaları çok olan besin. İçinde antioksidan bulunan, kötü kolesterolü düşüren, iyi kolesterolü artıran çocuk ve yetişkinler için en faydalı besinlerden biri. Buranın iklimi üretim için çok uygun. Avokadonun kilosu bahçe de 130 – 140 lira arasında satılıyor” şeklinde konuştu. Ziraat Mühendisi Ali Tosun ise Çukurova topraklarının verimli olmasından dolayı avokado üretiminde de başarılı sonuçlar alındığını ifade etti.
Aydın Kuşadası’nın yeni müzeleri ziyaretçi akınına uğradı Türk turizminin amiral gemilerinden birisi olan Kuşadası, Ömer Günel’in belediye başkanlığı döneminde ev sahipliği yapmaya başladığı tematik müzeler ile 2024 yılında kültür turizmi alanında ön plana çıktı. Başkan Ömer Günel’in “müzeler kenti” projesi kapsamında kente kazandırılan müzeler kısa süre içerisinde ziyaretçi rekoru kırdı. Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel ile birlikte yeni kültürel rotalara kavuşan Türk turizminin gözbebeği Kuşadası, kapılarını açan yeni müzeler ile kültür turizmi alanındaki iddiasını bir kez daha ortaya koydu. Kentin simgeleri olan Güvercinada Kalesi’nde iki ay önce ziyarete açılan Türkiye’nin ilk Tematik Deniz Ticaret Tarihi Müzesi kısa sürede 12 binin üzerinde ziyaretçi ağırlarken Tarihi Kervansaray’da yer alan Porselen Bebek Müzesi ise renkli dünyası ile ziyaretçiler tarafından beğeniyle karşılanıyor. Fosil Ve Mineral Müzesi ile zamana yolculuk Başkan Ömer Günel’in kente kazandırdığı ilk müze Yıldırım Caddesi’nde bulunan iki katlı tarihi binanın Kuşadası Belediyesi ve Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA) iş birliğinde restore edilmesiyle açılan Mineral ve Fosil Müzesi oldu. Bünyesinde zengin bir doğa tarihi koleksiyonu barındıran müzede, tarih öncesi dönemden kalma mamut dişi fosili, kömürleşmiş denizlalesi fosili, taşlaşmış kalamar fosili gibi ilginç örneklerin yanı sıra yakut, elmas, altın, ametist ve kuvars gibi kıymetli ve yarı kıymetli mineraller de sergileniyor. Tarihi Kentler Birliği (TKB) tarafından Doğa Tarihi Müzeleri kategorisinde ödüle layık görülen Mineral ve Fosil Müzesi, Türkiye’nin ve dünyanın farklı bölgelerine ve zaman dilimlerine ait birbirinden ilginç fosil ve mineral örnekleriyle ziyaretçilerini geçmişte yolculuğa çağırıyor. 2024 yılı boyunca 2422 kişi tarafından ziyaret edilen Fosil ve Mineral Müzesi, kentte ve civarda eğitim gören öğrenci gruplarını da sıklıkla ağırlıyor. Asırlık porselen bebekler bu müzede Başkan Ömer Günel’in “müzeler kenti” projesi kapsamında Tarihi Kervansaray’da kurulan Porselen Bebek Müzesi’nde, koleksiyoncular Meral ve Öğül Orhan tarafından 40 yılda toplanan ve 290 parçadan oluşan Alman ve Fransız üretimi porselen bebekler sergileniyor. Daha çok 1800 ile 1900 yılları arasında üretilen ve farklı boyutlarda olan porselen bebekler özellikle renkli cam gözleri, saçları ve o dönemin modasına uygun kıyafetleriyle ziyaretçilerin beğenisini kazanıyor. Tarihi Kervansarayı ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin uğramadan geçmediği Porselen Bebek Müzesi açıldığı günden bu yana binlerce kişiyi ağırladı. Milimetrik minyatürler büyük ilgi görüyor Kuşadası’nın en ilgi çeken müzelerinden olan Necati Korkmaz Mikro Minyatür Sanat Merkezi ve Sergi Alanı, açıldığı günden bu yana ilgi odağı olmayı sürdürüyor. Dünyanın sayılı mikro minyatür sanatçılarından olan Necati Korkmaz’ın mikroskop ve büyüteçler aracılığıyla görülebilen milimetrik boyutlardaki minyatürlerinin yer aldığı merkez, 7’den 70’e her kesimin büyük ilgisi ile karşılaşıyor. Mikro Minyatür Sanat Merkezi ve Sergi Alanında, dünyanın en küçük Kur’an-ı Kerim’i, toplu iğne başına yapılmış dünyanın en küçük satranç takımı, saç telinin üzerine yapılmış yürüyen cambaz, dünyanın en küçük hat katalogu ve dünyanın en küçük çini vazoları gibi birbirinden ilginç 42 eser bulunuyor. 2024 yılında 1844 kişi tarafından ziyaret edilen Necati Korkmaz Mikro Minyatür Sanat Merkezi ve Sergi Alanı, belirli aralıklarla öğrenci gruplarını da ağırlıyor. Türkiye’nin ilk Deniz Ticaret Tarihi Müzesi Kuşadası Belediyesi tarafından kente kazandırılan en önemli rotalardan Deniz Ticaret Tarihi Müzesi, kapılarını açtığı 2024 yılının Ekim ayı sonundan itibaren ziyaretçi akınına uğradı. Kuşadası’nın simgesi olan UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Güvercinada Kalesi’ndeki iç kalede bulunan Deniz Ticaret Tarihi Müzesi’ni iki ay gibi kısa bir sürede 12 bin 420 kişi tarafından ziyaret edildi. Denizcilikle ilgili çeşitli objeler, deniz ticaretinin tarih gelişiminde kullanılan ticari eşyalar, balıkçılık aletleri ile sikke, mühür ve biletlerin sergilendiği müze, Türkiye’nin ilk ve tek tematik deniz ticaret tarihi müzesi olma özelliğini taşıyor. Sikke ve Arkeoloji Müzesi yolda Kuşadası’nın bir diğer önemli simgesi olan kent merkezindeki 4 asırlık Kervansaray ise Porselen Bebek Müzesi’nin yanı sıra Sikke ve Arkeoloji Müzesi’ne ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Sikke ve Arkeoloji Müzesi için Başkan Ömer Günel ile koleksiyoncu Zeki Karaoğlu arasında iş birliği protokolü imzalandı. Protokol ile Zeki Karaoğlu’nun kişisel koleksiyonunda yer alan çeşitli arkeolojik eserler ve sikkelerden oluşan zengin bir tarihi eser topluluğu, kuruluş çalışmaları süren müzede sergilenecek.
Konya Bilinmeyen gizli tehlike: Küf mantarları sağlığı tehdit ediyor Uzmanlar, halk arasında ‘küf’ olarak bilinen mantarlar grubunun insan sağlığında kansere kadar yol açan zararlar verebildiğine dikkat çekiyor. Bir çok yiyecekte oluşan ve halk arasında ‘küf’ olarak bilinen mantar gruplarının verdiği zararlara karşı uzmanlardan uyarı geldi. Küf mantarlarının doğada çok yaygın bulunduğu ve çok kolaylıkla üreyebildiğine dikkat çeken Medicana Sağlık Grubu İç Hastalıkları Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Bunlar için uygun nem şartları, uygun sıcaklık şartları doğamızda çok kolay bir şekilde kendini buluyor. Uygun oksijen ortamıyla karşılaştığına ve kontamine gıdada bununla temas ettiğinde bu mantarlar kolaylıkla çoğalabiliyor. Genelde biz bu mantarları özellikle bazı gıdalarda daha çok görüyoruz. Bunların başında tahıl grubu, buğday, arpa, mısır gibi hububat gruplarında görebiliyoruz. Yine yer fıstığı, fıstık, ceviz, badem gibi kuruyemişlerde görebiliyoruz. Yine süt ürünlerinde, kakaoda görebiliyoruz. Ayrıca kurutulmuş meyvelerde de yoğun bir şekilde bunlar uygun ortamlar olduğunda gelişebiliyor” dedi. “Çok yaygın bir şekilde karaciğer kanserleri gelişebiliyor” Küf mantarları geliştiğinde sağlığa verdiği sorunları sıralayan İç Hastalıkları Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Bunlar, öncelikle temas ettiği sisteme etkileri, duruma göre değişebiliyor. Solunum sistemini etkilediğinde alerjik hastalıklar, astım gibi hastalıklar artabiliyor. Yine mide bağırsak sistemi üzerinden giriş yaptığında özafagus kanserleri, yine özellikle aflatoksin ile gelişen çok yaygın bir şekilde karaciğer kanserleri gelişebiliyor. Böbreklerimizi etkilediğinde böbrek toksisiteleri ortaya çıkabilmekte. Cildimize temas ettiğinde cildimizde tahrişler, alerjik döküntüler oluşabiliyor. Hormonlarımızı etkileyebiliyor. Üreme hormonlarını etkileyebiliyor ve bu nedenle üretkenlikler, üremede problemler oluşabiliyor, sperm kalitesi, yumurta kalitesinde bozukluklara yol açabiliyor. Yine çağımızın sorunu olan obezite gibi şeylerde de etkileri var. Özellikle mısırlarda üreyen mantarlar. Bunlar da son dönemde çölyak hastalığı nedeniyle yoğun bir şekilde tüketim arttı ve bu nedenle de fumonisin zehirlenmeleri arttı. Çünkü yapılan çalışmalarda fumonisinler, özafagus kanseri, yine karaciğer kanseri üzerine kanser yapıcı etkileri tespit edilmeye başlandı. Fumonisinlerin hayvanlardan insanlara geçişi çok net değil ama bir aflatoksinin süt ürünlerinden geçişi var, bunlara dikkat etmek gerekiyor. Yine sağlığımızı tehdit eden gizli tehditler, pestisitler var. Özellikle GDO’lu bu ürünlerde bu pestisitler kullanılıyor ve daha çok ürün elde etmek için kullanılan bu ürünler belli bir birikim sonrası yine sağlığımızı tehdit eden şeyler oluşmakta. Yine toksisitelere, organ toksisitelerine, karaciğerde, böbrekte organ toksisitelerine yol açabilmekte. Yine sistemik dolaşıma girerek vücudun yükünü arttırmakta ve obeziteye, insülin direncine yol açan süreçleri başlatabilmekte. O açıdan da pestisitlere dikkat etmek lazım. Bunların hepsi aslında görünmez tehlikeler. Bununla ilgili neler yapabiliriz, öncelikle gıdaların temasını engelleyecek şeylere dikkat etmek lazım. Üretim aşamasında, depolama aşamasında dikkat edip buna göre tedbirlerimizi almalı. Tüketici olarak biz de güvenilir yerlerden bu ürünleri almalı, evimizde güvenli bir şekilde depolamalıyız” ifadelerini kullandı. “Gıdaları tüketirken de saklarken de saklama şartlarına, raf ömürlerine dikkat etmeliyiz” Bu zararlı maddeler insan vücuduna girdikten sonra neler yapılabileceği ile ilgili bilgiler veren Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Antioksidan özelliği içeriği yüksek olan gıdalarla beslenebiliriz. Çünkü bu toksinler girdiğinde karaciğerde detoksite edilip atılması gerekiyor. Karaciğere destek olmak amaçlı gibi sistemi gibi antioksidan içeriği yüksek olan takviyeler ya da gıdalarla beslenmeniz gerekiyor. Yeteri kadar sıvı almalıyız. Çünkü bu sıvı yoluyla atılabiliyor böbreklerimizde. Her şeyi doğasında ve uygun mevsiminde beslenmeliyiz öncelikle ve bozulmaya yüz tutmuş bir gıda varsa ya da bozulmuş şüphesi olan gıda varsa kesinlikle tüketmemeliyiz. Bu gıdaları tüketirken de saklarken de bunların saklama şartlarına, raf ömürlerine dikkat etmeliyiz ve buna göre tüketmeliyiz. Açıkta satılan gıdalar ya da depolanmasını şüpheli olduğun gıdalardan uzak durmalıyız. Hani ön etkenden uzak durmalı bunlara dikkat ederek tüketmek en sağlıklısıdır” diye konuştu.
Bursa Alkol denetimine takılan sürücü: Yok ağabey kaçmadım, yatacağım ben burada Bursa’da alkol denetimini gören bir sürücü, denetimden kaçmak için ara sokağa girdi. Burada da karşısında ekipleri gören sürücü, 0.74 promil alkollü çıktı. Alkollü sürücü, gazetecinin ’Uygulama noktasını görünce mi ara sokağa döndünüz’ sorusu üzerine, ’Hayır, arabamda uyuyacaktım’ diye cevap verdikten sonra bir de polisle pazarlık yaptı. O anlar kameraya yansıdı. İl genelinde farklı noktalara alkol uygulama noktaları kurarak trafik canavarlarına izin vermeyen İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri, son olarak merkez Osmangazi ilçesi Santral Garaj Mahallesi üzerinde alkol uygulaması yaptı. 16 K plakalı otomobil sürücüsü, yol üzerindeki uygulamayı görünce ara sokağa daldı. Burada da karşısında ekipleri gören sürücü, araçtan inerek alkolmetreye üfledi. Yapılan kontroller sonrası Ferdi K.’nin 0.74 promil alkollü olduğu tespit edildi. "Yok ağabey, yatacağım ben burada" Yapılan kontrollerde 0.74 promil alkollü olduğu tespit edilen sürücü Ferdi K., gazetecinin ’Uygulama noktasını görünce mi dönüş yaptınız’ sorusuna ’Yok ağabey, yatacaktım burada’ diye cevap verdi. Sonrasında polis ekiplerinin ’Alkolsüz sürücü bulabilir misin’ sorusuna ’Kaç promil çıktı’ diye cevap veren sürücü, bu kez de polislere dert yandı. "Günahım boynuma, 10 saattir yatıyorum" Polis ekiplerine dert yanan alkollü sürücü, "Günahım boynuma, 10 saattir yatıyorum. Ben tırcılık yapıyorum, 20 promil ile yapma abi gözünü seveyim" dese de ekiplerden, "Bu işin pazarlığı yok" diye cevap aldı. Ferdi K., "Pazarlığı yok ta, ölüm de yok. Milletin ekmeğini neden elinden alıyorsun" diye sitem etti. "Çekme bak arabayı burada kıracağım" Duruma iyice sinirlenen Ferdi K., polis ekiplerine dert yanmaya devam etti. "Millet banka soyuyor, hırsızlık yapıyor, namussuzluk yapıyor. Biz içtik günah mı işledik. Adam vuruyorlar, namussuzluk ediyorlar onlara yol var, bize yok. Ben burada 25 yıldır otomobil sürüyorum. Burada 200 promil alkollü çıkıyor, haberlere televizyonlara çıkıyor" diye anlatırken, çekim yapan gazeteciyi görünce, "Niye beni çekiyorsun kardeşim" diye sordu. Gazeteciden ’Ben işimi yapıyorum’ cevabını alan sürücü, gazetecinin yanından uzaklaşarak, "Şimdi şu arabayı burada kıracağım bak. Çekme diyorum. Yemin ediyorum camını çerçevesini darmadağın edeceğim" diye sözler sarf etti. Ferdi K., ceza çıktılarına da imza atmadı. Alkollü sürücüye 9 bin 500 lira para cezası kesildi.