POLİTİKA - 22 Ekim 2024 Salı 13:43

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: "Türkiye savaşın bölgeye sıçramasının engellenmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarf ediyor"

A
A
A
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: "Türkiye savaşın bölgeye sıçramasının engellenmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarf ediyor"

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul’da düzenlenen Asya-Pasifik Yayın Birliği (ABU) 61. Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, "Ülkeler için en anlamlı tutum küresel barış ve istikrara katkı sunmaktır. Bu çerçevede istikrarlaştırıcı bir güç olarak Türkiye, bölgesindeki ve küresel sistemi etkileyen kriz ve çatışmalarda etkin ve proaktif bir rol oynuyor. Örneğin, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda her iki tarafla da görüşebilen ülke Türkiye’dir. Türkiye, milyonlarca insanı etkileme potansiyeline sahip Tahıl Anlaşmasının sağlanmasında çok aktif rol oynamıştır. Yine Türkiye bu bağlamda Filistin meselesinde, İsrail’in soykırımlarının, katliamlarının durdurulması, savaşın tüm bölgeye sıçramasının engellenmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarf ediyor" dedi.


Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT’nin ev sahipliğinde İstanbul’da bir otelde düzenlenen Asya-Pasifik Yayın Birliği (ABU) 61. Genel Kurulu’nun açılış törenine katıldı. Burada bir konuşma yapan Altun, "ABU’nun 65 ülkeden, 230 üyesiyle 4 milyar izleyiciye hitap eden bir medya örgütü ve bu haliyle dünyanın en büyük yayıncılar birliği. ABU kurulduğu 1964 yılından bu yana iletişim ve medya dünyasında gerçekten çok önemli bir fonksiyon icra ediyor. 60 yıllık tarihine baktığımızda ABU’nun bir çok faaliyetlerinin yanı sıra pek çok hususta önemli boşlukları doldurduğunu görüyoruz. 2. Dünya Savaşı sonrası Batılı devletlerin çıkarlarına, taleplerine göre inşa edilen müesses nizam, uluslararası statükon dünya için, insanlık için vadedildiği gibi refah veya huzur getirmedi. Bugün dünya eş zamanlı olarak pek çok krizle karşı karşıya. Malumunuz bir yanda Rusya-Ukrayna Savaşı, bir yanda İsrail’in Filistin’de giriştiği katliamlar, soykırım, şimdi de bu katliamları, zulmü Lübnan’a ve tüm Ortadoğu’ya yayma girişimleri. Bunların neticesinde ne yazık ki insanlar hayatlarını kaybediyor, ölüyor, yaralanıyor, binlerce masum sivil, bebek, çocuk, kadın hayatını kaybediyor. Bu süreçte on binlerce göçmen ve mülteci ne yazık ki yerinden ediliyor ve büyük acılar gözümüzün önünde yaşanıyor. Tüm bu krizlerde bizleri, tüm dünyayı karamsarlığa iten esas faktörse, bu krizler karşısında yetersiz, işlevsiz ve bu krizlerin derinleşmesinden başka ne yazık ki fonksiyon göstermeyen uluslararası bir düzen, sistem içerisinde yaşıyor olmamız. Bu zulümler üreten uluslararası sistemi ayakta tutmaya çalışan uluslararası aktörlerin varlığı. Bu durum bizatihi karşı karşıya kaldığımız sorunların büyüklüğü yanında bizi ne yazık ki karamsarlığa sevk ediyor. Tam da bugün bu nedenlerle eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için mücadele ediyor. Bölgesel ve küresel insani krizlere ek olarak yaşanan çağ insanları bir başka büyük buhranla, bir diğer acı krizle karşı karşıya bırakıyor. Bu kriz hakikat krizidir. Bir yanda adalet krizi yaşanıyorken, diğer yanda da bu adalet krizini derinleştiren bir hakikat krizine düçar olmuş durumdayız bütün insanlık olarak. Yaşadığımız çağ, yalan endüstrisinin tahakküm altına almaya çalıştığı, hakikatin sıradanlaştırıldığı, ötekileştirildiği, hor ve hakir görüldüğü bir çağdır. Adeta bir dezenformasyon yağmuruyla karşı karşıyayız. Dezenformasyona, yalan şebekelerine karşı da en önemli silahımız bizatihi hakikatin ta kendisidir. Hakikate giden tüm yolları açık tutmak ilk ve en önemli amacımız olmalı" diye konuştu.



"Türkiye İsrail’in soykırımlarının, katliamlarının durdurulması, savaşın tüm bölgeye sıçramasının engellenmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarf ediyor"


Dünya genelinde güç dengesinin bilindiği gibi giderek Asya’ya kaymakta olduğunu, Asya’nın yükselen ekonomik ve siyasi etkisinin geleceğin şekillenmesinde belirleyici bir rol oynadığını belirten Altun, "Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın çarpıklığını her platformda dile getirdiği, hemen hiçbir uluslararası krize sadra şifa olmayan Avrupa merkezci dünya dağılıyor. Buna mukabil, Asya ülkeleri yükseliyor. Batı merkezli dünya dağılırken, aynı zamanda onların medya ve iletişim dünyasında kurduğu tahakküm de dağılıyor. Batılı haber merkezleri, medya birimleri yerine alternatif haber merkezleri ortaya çıkıyor. Başka ifadeyle belki de yeni küresel ana akım medya birlikleri önem kazanıyor. Asya ve bir zamanların popüler ifadesiyle üçüncü dünya ülkeleri için artık Batılılaşma ideolojisinin tahakkümü son bulmuştur. Her ülke, yaşadığımız kaos ve belirsizlik çağında, hem özgür, hem kendi menfaatlerini gözetmek, hem de sorumlu davranmak durumundadır. Artık ülkeler için en anlamlı tutum küresel barış ve istikrara katkı sunmaktır. Bu çerçevede istikrarlaştırıcı bir güç olarak Türkiye, bölgesindeki ve küresel sistemi etkileyen kriz ve çatışmalarda etkin ve proaktif bir rol oynuyor. Örneğin, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda her iki tarafla da görüşebilen ülke Türkiye’dir. Türkiye, milyonlarca insanı etkileme potansiyeline sahip Tahıl Anlaşmasının sağlanmasında çok aktif rol oynamıştır. Yine Türkiye bu bağlamda Filistin meselesinde, İsrail’in soykırımlarının, katliamlarının durdurulması, savaşın tüm bölgeye sıçramasının engellenmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarf ediyor. Her şeyden önemlisi, Türkiye, Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle ’Daha adil bir dünya mümkün.’ ve ’Dünya beşten büyüktür.’ şiarlarıyla mevcut uluslararası sistemin çarpıklığını her platformda dile getiriyor, bu sisteme karşı küresel vicdan toplumunu harekete geçirmeye çalışıyor."



"Yapay zeka ve dijitalleşmenin habercilikte kullanımı bize muazzam imkanlar ve fırsatlar sunmaktadır"


Batı dışı dünyanın en önemli alternatif yayın birliği olan ABU’nun 61. Genel Kurulunun bu yılki temasının yapay zeka olduğunu belirten Altun, "Son yıllarda yapay zeka teknolojileriyle beraber iletişim ve medya ekosisteminde yeni bir evreye geçtiğimiz açık bir gerçek. Her teknolojik gelişme, medyanın içerikleri iletme biçimini de, içeriğin hatta kendisini de etkilemekte, dönüştürmektedir. Yapay zeka ve dijitalleşmenin habercilikte kullanımı bize muazzam imkanlar ve fırsatlar sunmaktadır. Haberin yapımı, üretimi ve dağıtımı kolaylaşmaktadır. Diğer yandan haber kurum ve kuruluşlarında etkili ve verimli çalışmalar yapılabilmektedir. Hem daha hızlı arama yapma hem de daha fazla enformasyon elde etme imkanı oluşmaktadır. Görsel medya ürünlerini meydana getiren montaj, renk ayarı, ses senkronu gibi zaman isteyen işlerde hız kazanılmakta. Yine haberler artık video, ses, infografikler, animasyonlar, artırılmış gerçeklik ve podcast gibi farklı formatlarda sunulabilmektedir. Büyük veri setlerini analiz ederek habercilikte daha önce gözden kaçan durumları bertaraf etme imkanı ortaya çıkabilmektedir. Yapay zeka teknolojilerinin medya ve iletişim dünyasına sunduğu bu imkanların yanı sıra, beraberinde getirdiği birtakım meydan okumaları dikkate almalıyız. Her şeyden önce yapay zeka destekli medya düzeni, üretilen dezenformatif içeriklerle toplumu yanlış yönlendirme, yapay zeka sistemlerinde şeffaflık olmaması, haber içeriklerinde önyargı ve hatalı üretim, toplumsal kutuplaşma ve ayrımcılığı tetikleyen manipülatif içerikler gibi bir dizi riski, tehdidi beraberinde getirmektedir. Bu anlamda yapay zeka teknolojileri hibrit tehditleri derinleştiren bir özelliğe de sahiptir. Yapay zekayla üretilen ses ve görüntüler, deepfake uygulamaları yapay zekanın her bir bireyi, siyasal ve toplumsal sistemimizi, hak ve özgürlükler alanını tehdit edebildiğini de göstermektedir. İletişim alanında çalışan biri olarak, bu alanda araştırmalar yapan bir akademisyen olarak özellikle belirtmek isterim ki, medya faaliyetlerinde, habercilikte, gazetecilikte insan faktörünün yerini hiçbir teknoloji alamaz, dolduramaz. Aslolan insanın faaliyetleridir, emeğidir. İnsan aklı teknolojinin sunduğu tüm imkanlardan daha değerlidir. Bir yandan yapay zekanın risklerinden bahsediyoruz, bir yandan da imkanlarından bahsediyoruz. Aslında takınmamız gereken tutum çok açık ve net, risklerin farkında olmak, yönetmek mecburiyetindeyiz. Cesur olmak ve bir diğer yandan da dikkatli olmak durumundayız" ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te çevreci ve sürdürülebilir ulaşım için toplu taşıma filosu yenileniyor Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Paris Antlaşması ve Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nın ardından, kentin hava kalitesini iyileştirmek ve ulaşımdan kaynaklı karbon salınımlarını azaltmak amacıyla şehir içi toplu taşımada kullanılacak 20 elektrikli otobüsü araç filosuna ekliyor. Gaziantep Büyükşehir, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırarak, çevre dostu bir şehir inşa etmek ve küresel iklim krizine karşı farkındalık oluşturmak için çalışmalarına devam ediyor. Bu doğrultuda, Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) 2. Dönem kapsamında “Gaziantep İçin Sürdürülebilir ve Akıllı Mobilite Strateji Planı” çerçevesinde, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Avrupa Birliği ile iş birliği yaparak 20 elektrikli otobüs alımı gerçekleştirilecek. Büyükşehir Belediyesi, yoğun göç ve şehirleşme nedeniyle artan ulaşım sorunlarına çevreci çözümler sunmaya devam ediyor. Araç filosunu elektrikli araçlarla genişleten belediye, hidrojenle çalışan otobüslerin kullanımı için de teknik incelemelerini sürdürüyor. Hidrojenli otobüsler yolda Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve teknik ekibi, Almanya’nın Köln şehrinde yapılan incelemeler sonrasında, hidrojen yakıtlı otobüslerin toplu taşımada kullanılmasına yönelik çalışmalara hız verdi. Başkan Şahin, hidrojen yakıtının iklim değişikliğiyle mücadelede önemine vurgu yaparak, kentte hidrojenle çalışan otobüslerin faaliyete geçeceğinin sinyallerini vermişti. Gaziantep, sera gazı salınımını en aza indirmek amacıyla su buharıyla çalışan hidrojenli otobüsleri toplu taşımaya kazandırarak, çevre dostu ve sürdürülebilir ulaşımda öncü olmayı hedefliyor. Hali hazırda şehirde hizmet veren 355 belediye otobüsünün 145’i CNG (Sıkıştırılmış Doğalgaz) ile çalışırken, belediye yeşil ulaşım vizyonuyla bu sayıyı artırmayı planlıyor.
Ankara Bakan Fidan: "Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "AB ile ilişkilerimizin yapıcı ve sonuç odaklı bir şekilde geliştirilmesi yönünde siyasi irademiz mevcuttur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bu hususu yeri geldikçe vurgulamaktadır. Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz" dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Braze ile bakanlıkta gerçekleşen görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Letonyalı mevkidaşının göreve geldikten sonra ilk kez Türkiye’ye resmi ziyaret gerçekleştirdiğini aktaran Fidan, ilerleyen dönemde karşılıklı üst düzey ziyaretlerin artırılmasını beklediklerini ve ekonomik iş birliğini hem geliştirmeyi hem de çeşitlendirmeyi hedeflediklerini söyledi. FETÖ elebaşının ölümü ile rehavete kapılmadan terörle mücadeleye devam edileceğini vurgulayan Fidan, mevkidaşı ile terörle mücadele konusunu da ele aldıklarını belirterek, "Özellikle FETÖ’yle mücadelede daha kuvvetli iş birliği ve somut adımlar atılması beklentimizi buradan da bir kez daha ifade etmek istiyorum. Dünkü basın toplantımızda da ifade etmiştim, FETÖ’yle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Asla ve asla rehavete kapılmayacağız" değerlendirmesinde bulundu. "Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz" Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde Letonya’nın samimi destek veren ülkelerden biri olduğunu dile getiren Fidan, "AB üyeliği Türkiye için stratejik bir hedeftir. AB ile ilişkilerimizin yapıcı ve sonuç odaklı bir şekilde geliştirilmesi yönünde siyasi irademiz mevcuttur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bu hususu yeri geldikçe vurgulamaktadır. Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz" ifadelerini kullandı. Bakan Fidan, uluslararası hukukun dünyanın hem kuzeyinde hem de güneyinde uygulanması gerektiğinin altını çizerek, "İsrail’in Lübnan’daki saldırısının durmasını istiyoruz. İsrail, sivilleri öldürerek barışa ve güvenliğe ulaşamaz. İsrail’e ve tüm Orta Doğu’ya barış ve güvenlik gelmesini istiyorsak, Filistinlilerin kendi ülkelerinde kendi devletlerini kurmalarını uluslararası kamuoyu olarak desteklemeliyiz" diye konuştu. Diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesinin 30. yılının kutlandığını hatırlatan Braze, "Biz gerçekten güvenliğin ve savunmanın önemini anlıyoruz. NATO’da müttefikiz ama son derece önemli coğrafi bölgelerde yer alıyoruz. Türkiye’nin güneyinde yaptığı ve NATO’nun tamamı için yaptıkları takdire şayan. Biz güvenliğimizi ve savunmamızı önemli bir husus olarak değerlendiriyoruz. Savunma harcamalarımızın yüzde 3’ünden fazlasını aktarıyoruz" ifadelerine yer verdi.
İstanbul Sancaktepe Belediyesi’nin 2025 yılı mali bütçesi kabul edildi Sancaktepe Belediyesi Ekim ayı meclis toplantısı üçüncü oturumu Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin başkanlığında gerçekleştirildi. Sancaktepe Belediyesi “2025-2029 Yılı Stratejik Planı” ile “2025 Mali Yılı Bütçe ve Performans Programı’nın görüşüldüğü toplantıda, 2025 yılı mali bütçesi oy çokluğuyla kabul edildi. Toplantı öncesi meclis üyelerine yönelik sunum yapan Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin meclis toplantısında yaptığı konuşmada, “2025-2029 Stratejik Planı’nın vatandaş odaklı yerel yönetim anlayışının yaygınlaşması ve hep birlikte yaşama kültürünün gelişimi açısından çok önem taşıdığının farkındayız. Bu planı hazırlarken, katılımcılık ve sahiplenmenin ulaşılabilir ve gerçekçi bir stratejik plan üzerindeki önemi ve rolünden yola çıktık. Stratejik planı hazırlarken vatandaşlarımız ile birlikte karşılıklı fikir alışverişin yapıldığı bir çalıştay düzenledik. Artan nüfusumuz ile birlikte İstanbul’un cazibe merkezi haline gelen ilçemiz için komşularımızın görüş ve önerilerini dikkatle dinledik. Sancaktepe’de yaşayan her vatandaşımızı; kültürde, sanatta, eğitimde, sosyal hayatta, sporda, sağlıkta kısacası her alandaki hizmet politikalarımızla ülke ekonomisinin içinde bulunduğu olumsuzluklara rağmen mağdur bırakmamaya özen göstererek, hizmet vermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Sunumda hem Sancaktepe Belediyesi hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte ilçede yapılacak hizmetler hakkında bilgi veren Başkan Yeğin İstanbul’u bekleyen deprem gerçeği ve kentsel dönüşüm konularının da altını çizerek, 2025-2029 Stratejik Planı’nda, bu konularla ilgili atılacak adımları da yerel ölçekte, bütünlükçü bir bakış açısıyla ele aldıklarını söyledi. Başkan Yeğin konuşmasının devamında, “Stratejik Planımızın ve bütçemizin hazırlanmasına katkı sağlayan bütün çalışma arkadaşlarıma, Meclis Üyelerimize ve kıymetli Sancaktepelilere teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi. Belediye Meclis Salonu’nda gerçekleşen toplantıda, meclis üyeleri 2025 yılı performans programı ve bütçe kalemlerini tek tek görüşüp oylayarak, görüş ve önerilerini dile getirdi. Toplantı sonunda 8 milyar 6 milyon TL’lik, 2025 yılı mali bütçesi oy çokluğu ile kabul edildi.