EĞİTİM - 17 Ekim 2024 Perşembe 16:24

Türk eğitim vakfı ve PwC Türkiye’den Hatay’a eğitimde büyük destek: İki yeni okul açıldı

A
A
A
Türk eğitim vakfı ve PwC Türkiye’den Hatay’a eğitimde büyük destek: İki yeni okul açıldı

Depremin vurduğu Hatay’da sürdürülebilir eğitim ortamı sağlamak amacıyla PwC Türkiye ve Türk Eğitim Vakfı iş birliğinde inşa edilen iki okuldan Çakı Köyü’nde bulunan okulun resmi açılışı düzenlenen törenle gerçekleşti. Hatay’ın Çakı ve Saylak köylerinde bulunan okullar, toplam 16 dersliği ve yaklaşık 500 öğrenci kapasitesi ile bölgenin eğitimine önemli katkılar sunacak.


57 yıldır eğitimde fırsat eşitliği hedefiyle başarılı ve imkanları kısıtlı öğrencilere desteklerini sürdüren Türk Eğitim Vakfı (TEV) ile 43 yıldır Türkiye’de vergi, denetim, danışmanlık ve dijital hizmetler alanlarında iş dünyasına hizmet veren PwC Türkiye Hatay’da iki yeni okul projesine imza attı. Hatay’da yaşanan depremin ardından bölgede sürdürülebilir eğitim ortamı sağlamak amacıyla Çakı ve Saylak ilçelerinde yer alan iki yeni okul, depremden etkilenen öğrencilerin kendi ilçelerinde eğitimlerine devam edebilmelerini sağlayacak. Yayladağı ilçesi Çakı Mahallesi’nde, 4+1 dersliğiyle 150 öğrenciye ev sahipliği yapacak PwC TEV Çakı İlkokulu öğrencilerim hizmetine açıldı. Kırıkhan ilçesi Saylak Mahallesi’nde ise; modern eğitim altyapısı ve geniş olanaklarıyla ilk etapta 365 öğrenciye hizmet verecek olan PwC TEV Saylak İlkokulu ve PwC TEV Saylak Ortaokulu inşası devam ederken yakın zamanda faaliyete geçerek bölgedeki öğrencilere nitelikli eğitim imkanı sağlanacak.


“Bugün Çakı ve Saylak Mahallelerinde yeni okullar hizmete girecek”


Yeni açılan okulların şehre hayırlı olması dileğinde bulunan Hatay Valisi Mustafa Masatlı, “Bütün bu işler yapılırken devlet ve millet el ele iş birliğinin yanı sıra yardımsever insanlarında çok fazla desteğini gördük. Bugün Çakı ve Saylak Mahallelerinde yeni okullar hizmete girecek. Bu okulların açılmasında PwC Türkiye ve Türk Eğitim Vakfı’na teşekkür ederim. Bu eğitim kurumlarımızın başta Hatay olmak üzere ilçemize ve kırsal mahallelerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi.


“Eğitim her zaman önceliğimiz”


TEV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Şükrü Tekbaş, "Hatay’a kazandırılan iki okul ile ilgili yaptığı açıklamada, Hatay’daki eğitim yatırımlarının bölgeye yönelik kıymetli projelerden biri olduğunu vurguladı. “Eğitimde fırsat eşitliği yaratma misyonumuz doğrultusunda bu ve diğer okul projelerimiz ile öğrencilerin eğitim yaşamlarına yaşadıkları ilçelerde ve elverişli koşullarda güvenle devam edebileceği, modern ve güvenli yapılar kazandırmak için gayretlerimizi sürdürüyoruz. MEB ile koordineli olarak destekçilerimizle hayata geçirdiğimiz Adıyaman’da bir ilkokul, Malatya’da da bir anaokulumuz var. Bununla beraber hali hazırda çalışmalarına devam ettiğimiz 2 okul projemiz daha bulunuyor. Bugün burada PwC Türkiye’nin değerli destekleriyle hayata geçirdiğimiz bu okullar geleceğin temellerini atan, öğrencilerimizin umudunu ve hayallerini yeşerten mekânlar olacak. Eğitime yaptığımız bu önemli desteğin, bölgenin uzun vadeli toparlanma sürecine de katkı sağlayacağına inanıyorum. Kıymetli destekleri için PwC Türkiye’ye teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.


“Eğitimin hayatları değiştirme gücüne sahip olduğuna yürekten inanıyoruz, bu nedenle eğitime olan bağlılığımız sarsılmaz”


Açılışta konuşma yapan PwC Avrupa Kıdemli Ortağı ve Başkanı Petra Justenhoven, eğitimin önemine değinerek “PwC olarak, eğitim bizim için çok özel bir yere sahip. Eğitimin hayatları değiştirme gücüne sahip olduğuna yürekten inanıyoruz, bu nedenle eğitime olan bağlılığımız sarsılmaz. Özellikle kriz zamanlarında, eğitim, toplumun küllerinden yeniden doğmasını sağlayan yardımcı bir güç, bir umut ışığı olduğunu düşünüyorum. Eğitime yaptığımız yatırımlarla, felaketten etkilenen çocukların, ailelerin ve bölge halkının zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olarak, daha parlak, daha umut dolu bir geleceğin yolunu açtığımıza inanıyorum. PwC ağı olarak, eğitimin dönüştürücü gücüne yönelik dünya genelindeki destek ve katkıları yönlendirme sorumluluğunu üstlenerek, gerçekten olağanüstü bir başarıya imza attık” şeklinde konuştu.


“Bu okullarda öğrenim görecek çocukların eğitimle ilgili ihtiyaçlarının karşılanmasına da destek vermeye devam edeceğiz”


PwC Türkiye olarak eğitimin öneminin farkında olduklarını belirten PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu, “Türk Eğitim Vakfı iş birliğiyle ve PwC küresel ağımızın yanı sıra PwC Avrupa bölgesinin ve PwC gönüllülerinin büyük desteği ile eğitim dünyasına kazandırmayı amaçladığımız iki okulumuz ile bölgedeki çocuklarımızın eğitimlerine destek olmaktan mutluluk duyuyoruz. 151 ülkede varlık gösteren küresel ağın bir parçası olarak, toplumda güven oluşturmak ve önemli sorunlara çözüm üretmek amacımız doğrultusunda, içinde yaşadığımız ve çalıştığımız topluma karşı taşıdığımız sorumlulukların bilincindeyiz. Amacımızın ve değerlerimizin aydınlattığı bu yolda eğitimi her zaman önceliklendirdik. PwC Türkiye olarak eğitimin öneminin farkındayız ve bu projedeki sorumluluğumuz okulların inşasıyla sınırlı kalmayacak, bu okullarda öğrenim görecek çocukların eğitimle ilgili ihtiyaçlarının karşılanmasına da destek vermeye devam edeceğiz. Okullarımızın öğrenciler, aileleri ve öğretmenleri başta olmak üzere tüm Hatay için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.


Yayladağı’nda açılan PwC TEV Çakı İlkokulu’nun açılışına, Hatay Valisi Mustafa Masatlı’nın yanı sıra; İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri, TEV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Şükrü Tekbaş, TEV Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Tekin, TEV Genel Müdürü Banu Taşkın, PwC Avrupa Kıdemli Ortağı ve Başkanı Petra Justenhoven, PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu, PwC Türkiye Şirket Ortağı ve Müşteri ve Endüstri Grupları Lideri Cihan Harman, Yayladağı Kaymakamı Halil Yazıcı ile öğrencilerin ve ailelerinin katılımıyla resmi açılışı gerçekleştirildi. Yayladağı ilçesinde okul açılışında bulunan katılımcılar ve Kırıkhan Belediye Başkanı Ömer Erdal Çelik Kasım ayında açılması planlanan Kırıkhan ilçesi Saylak Mahallesi’nde yapımı devam eden PwC TEV Saylak İlkokulu ve PwC TEV Saylak Ortaokullarının inşasını yerinde gözlemlendi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.